Sebahattin Gerceker
Daimi Üye
- Kayıt
- 4 Ekim 2012
- Mesaj
- 316
- Tepki
- 1.672
- Yaş
- 61
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Specialized
Gönen'de toplantı var dediler, bisikletle giderim dedim..
Kadıköy-Bandırma feribotunu kullanınca, evden toplam 60 km.lik bir yolculuk. Daha önce iki kez yapmıştım o yolu.
Bu kez Erdek, Edincik sahilyoluna girmeden, caddeden yol bisikleti ile bastırıp pedallarım dedim... Ama yoğun ve şiddetli yağış uyarısını alınca, ince lastikle ıslak rampa inişleri riskli olur diyerek yol bisikleti keyfini bir sonraki gidişe bıraktım... (İki arkadaşa sözüm var, Bursa-Gönen arasını pedallayacağız yol bisikleti ile.
)
Sabah sendikaya geldim, oradan Kadıköy'e pedalladım. 15 km. bu yakadaki yol oldu.
Feribot beklerken, Belçika'dan yollara düşmüş 4 bisikletli gezginle karşılaştım.. ikisi kasım ayından beri yollardaymış.. diğer çift daha sonra onlara katılmış...
İlk tırmanış, sonra dümdüz yolda blues eşliğinde keyifli bir yolculuk... Yol tertemiz.. emniyet şeridi var.. cam kırıkları neredeyse yok denecek kadar belli belirsiz.. Uzun süre benzin istasyonu yok.. olanların bir kısmı kapalı.. kamyon tır ve otobüsler hiç emniyet şeridi tacizi yapmadı...
Ünlü Misakça rampasını da keyifle tırmandım. Rampa sonunda bir soda ve çikolata ile ödüllendirdim kendimi.
2 saat 7 dakika pedallayıp, 44 kilometre yolu 20.7 ortalama ile almışım.
Cumartesi toplantı akşam 9 da bitti. Pazar sabahı biraz geç kalktım ve etrafta dolaşırken kahvaltı saatini kaçırmama rağmen, peynir börek birşeyler atıştırıp mutfaktan, hafif yağmur altında düştüm yola.
Sanırım, ince lastikte zorlanırdım.. neredeyse yol boyunca atıştırdı, iki kez yoğun yağmur altında kaldım..
10. km'de, daha önce köpeklerin saldırısına uğradığım fabrikaya yaklaşırken, "İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak" veciz sözüne uyup, karşı şeride geçtim.. Oradaydı huysuz olan, caddede tüm araçlara havlamakla meşguldü... Asıl iri olan yoktu ortada...
Yaklaştığımı görünce caddeye yönelip, peşinde 3 tane bızdığı da yola dökse de, sık sık geçen araçlar ve iki yön arasındaki viyadük engel oldu daha fazla yaklaşmasına, ben de nanik yaparak geçtim önlerinden...
Islak ıslak oturduğum sahilde, yolda hayalini kurduğum balık yerine atıştırdığım salçalı kekikli tost muhteşem geldi... ve kahve elbet...
Feribot ayrı bir macera oldu.. Yoğun dalgalı deniz, herkesin içini dışına çıkardı.. doktor müdahalesi gerektiren durumlar oldu. Yanımda oturan Boğaziçi öğrencisi iki gençten Bigalı olan sakindi ama, diğeri epey panikledi başlangıçta. Rota değiştirip bir yay çizdi kaptan..
Kadıköy'de inip pedallamaya başladığımda hissettiğim tatlı yorgunluk, Bostancı'da balık ekmek yerken arkadaşımla yaptığımız muhabbette kaybolmuştu bile...
*
Aferin bana yazısı gibi algılanmıyordur umarım bu kısa yol günceleri... Bisikletin yaşamımıza ne güzellikler kattığını anlatma çabası sadece.. bu hengame içinde ne kadar rahatlıkla soluklanma alanları yaratabileceğimizin fısıltısı.. biraz da spor yapmaya ellili yaşlarından sonra başlayan birinin, bisiklet keyfini paylaşması...
Ve işte fotolardan seçmeler:





















Bunlar da dönüş kayıtları:



Kadıköy-Bandırma feribotunu kullanınca, evden toplam 60 km.lik bir yolculuk. Daha önce iki kez yapmıştım o yolu.
Bu kez Erdek, Edincik sahilyoluna girmeden, caddeden yol bisikleti ile bastırıp pedallarım dedim... Ama yoğun ve şiddetli yağış uyarısını alınca, ince lastikle ıslak rampa inişleri riskli olur diyerek yol bisikleti keyfini bir sonraki gidişe bıraktım... (İki arkadaşa sözüm var, Bursa-Gönen arasını pedallayacağız yol bisikleti ile.
Sabah sendikaya geldim, oradan Kadıköy'e pedalladım. 15 km. bu yakadaki yol oldu.
Feribot beklerken, Belçika'dan yollara düşmüş 4 bisikletli gezginle karşılaştım.. ikisi kasım ayından beri yollardaymış.. diğer çift daha sonra onlara katılmış...
İlk tırmanış, sonra dümdüz yolda blues eşliğinde keyifli bir yolculuk... Yol tertemiz.. emniyet şeridi var.. cam kırıkları neredeyse yok denecek kadar belli belirsiz.. Uzun süre benzin istasyonu yok.. olanların bir kısmı kapalı.. kamyon tır ve otobüsler hiç emniyet şeridi tacizi yapmadı...
Ünlü Misakça rampasını da keyifle tırmandım. Rampa sonunda bir soda ve çikolata ile ödüllendirdim kendimi.
2 saat 7 dakika pedallayıp, 44 kilometre yolu 20.7 ortalama ile almışım.
Cumartesi toplantı akşam 9 da bitti. Pazar sabahı biraz geç kalktım ve etrafta dolaşırken kahvaltı saatini kaçırmama rağmen, peynir börek birşeyler atıştırıp mutfaktan, hafif yağmur altında düştüm yola.
Sanırım, ince lastikte zorlanırdım.. neredeyse yol boyunca atıştırdı, iki kez yoğun yağmur altında kaldım..
10. km'de, daha önce köpeklerin saldırısına uğradığım fabrikaya yaklaşırken, "İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak" veciz sözüne uyup, karşı şeride geçtim.. Oradaydı huysuz olan, caddede tüm araçlara havlamakla meşguldü... Asıl iri olan yoktu ortada...
Yaklaştığımı görünce caddeye yönelip, peşinde 3 tane bızdığı da yola dökse de, sık sık geçen araçlar ve iki yön arasındaki viyadük engel oldu daha fazla yaklaşmasına, ben de nanik yaparak geçtim önlerinden...
Islak ıslak oturduğum sahilde, yolda hayalini kurduğum balık yerine atıştırdığım salçalı kekikli tost muhteşem geldi... ve kahve elbet...
Feribot ayrı bir macera oldu.. Yoğun dalgalı deniz, herkesin içini dışına çıkardı.. doktor müdahalesi gerektiren durumlar oldu. Yanımda oturan Boğaziçi öğrencisi iki gençten Bigalı olan sakindi ama, diğeri epey panikledi başlangıçta. Rota değiştirip bir yay çizdi kaptan..
Kadıköy'de inip pedallamaya başladığımda hissettiğim tatlı yorgunluk, Bostancı'da balık ekmek yerken arkadaşımla yaptığımız muhabbette kaybolmuştu bile...
*
Aferin bana yazısı gibi algılanmıyordur umarım bu kısa yol günceleri... Bisikletin yaşamımıza ne güzellikler kattığını anlatma çabası sadece.. bu hengame içinde ne kadar rahatlıkla soluklanma alanları yaratabileceğimizin fısıltısı.. biraz da spor yapmaya ellili yaşlarından sonra başlayan birinin, bisiklet keyfini paylaşması...
Ve işte fotolardan seçmeler:





















Bunlar da dönüş kayıtları:

