Fatih - MFG(+)
Forum Demirbaşı
- Kayıt
- 18 Eylül 2004
- Mesaj
- 500
- Tepki
- 367
- Şehir
- Maltepe/İstanbul
Bisiklete hava şartları nedeniyle kısa bir süre de olsa ara vermem nedeniyle bisiklet grubumuzdaki dostlarımla bir süredir görüşemiyordum. Geçen akşam havayı güzel görünce turlamaya karar verip çıktık. Bana Kudret Abi’nin de foruma üye olduğundan, çılgın yazılar yazdığında bahsettiler. Hemen dün akşam foruma girdim ve Kudret Abi’nin yazdıklarına şöyle bir göz attım. Kudret Abi’yi eskiden de tanırım, daha önce onunla tur yapanlardan onunla ilgili anıları dinlemiştim. Forumda yazılarını okudukça tanıdığım Kudret Abi ile yazıları dolayısıyla farkına vardığım Kudret Abi’nin aynı olmadığını gördüm. Çünkü benim tanıdığım Kudret Abi çoğunlukla kendi başına takılan, az kişiyle bir yerlere giden, agresif yapıya sahip bir insandı. Kendisi ile katıldığımız bazı turlarda taşıt sürücülerine sert bir biçimde bağırmış, tartışmalar yaşamıştı. Onunla tura çıkan arkadaşlarımızın da Kudret Abi’nin bu şekildeki sert tavırlarını içeren hikâyeler anlattıklarına şahit olmuştum. Fakat şimdi bakıyorum ki zaman içinde Kudret Abi’de önemli değişiklikler olmuş veyahut ben kendisini yeterince tanıyamamışım ve bazı özelliklerinin farkına varamamışım. Mesela forumda yer verdiği şu söz ondaki büyük gelişimin göstergesi bence; “olaylara yaklaşımımız kavga ederek değil uzlaşarak olmalı” Yine genç bir arkadaşımıza yolda kendisine yol vermeyen şoförlerle kavga etmemesi yönünde verdiği öğüt de beni haliyle eski Kudret Abi’yi hatırlayınca oldukça şaşırttı. Vermiş olduğu şu uyarının da doğruluk payı gerçekten tartışılmaz;
“ülke olarak trafikte yaptığımız hatalardan tutunda
bisiklete binerken yaptığımız hatalara artı doğa sporlarında
yaptığımız hatalara kadar bizde bana bir şey olmaz zihniyetimidir nedir
hep davet ederiz tehlikeyi riski
biz yanlış ve cahilce bir riske giriyoruz
bizi uyaranlara kızıyoruz başımıza bir olay gelince acı çekiyoruz çabuk unutuyoruz aynı hatalara devam ediyoruz
şimdi bunun neresi doğru”
Bu tutum zamanında kafasına kask takmamaya inat eden Kudret Abi’nin ne kadar değiştiğinin bir kanıtı değil midir? Yine Kudret Abi ile ilgili bir olayda, Kudret Abi’nin kendisini geçen gençlere kızdığı anlatılmıştı bana, oysa bakın kendisi bu konuda neler söylüyor;
“bir bisiklet yarışçısı tatlı hoşgörülü paylaşımcı asla kıskanmıyan hatta kendisini geçeni gerçekten gönülden destekleyen bunu içten yapan kişidir
yarışlarda rekabet vardır ama bu yanlış anlaşılmasın üstün olmak değil bu rekabet birbirini kıskanmadan herkesin gücünün limitlerini tekniğini doğru bir şekilde kullama biçimidir
birinci olan kişi üstünlük havasına bürünmemeli takım arkadaşlarına tepeden bakmamalı takım arkadaşlarıda onu kıskanmamalı sadece onur duymalı
işin zor tarafı her bisiklet yarışçısının yukarıda anlattıklarımı her yarışta uygulama sorunu”
Değerli dostlarım, hayatta değişmeyen tek şey değişimdir. Kudret Abi’deki bu güzel değişimi görmek beni gerçekten çok sevindirdi ve heyecanlandırdı. Ben bu toplumun genelini oluşturan insanların kendilerini değerli görmedikleri, çünkü kendilerini değerli görür bir şekilde yetiştirilmedikleri inancındayım. Genelde hepimizin ailelerinde toplum ve aile yapımız gereği otoriter bir veyahut birden fazla kişi vardı ve biz onların sözlerine itaat eder şekilde yetiştirildik. Bu yetiştiriliş tarzı bizde güçlü olduğumuzda sözümüze itaat edilmesi gerektiği, zayıf olduğumuzda da itaat etmemiz gerektiği düşüncesini yarattı. Korku temelli bu yetiştiriliş tarzı toplumda kimin haklı olduğundan ziyade kimin güçlü olduğunun önemini arttırırken, bu şekilde yanlış bir yolla büyütülmüş insanlar kendi sorumluluklarının bilincine ister istemez varamadılar. Yolda bize yol vermeyen taksi şoförü de bu şekilde yetiştirilmişti. Sorumluluğunun bilincinde olmayan, kullandığı motorlu araca nazaran bisikletliyi güçsüz gören ve belki de bizim yerimizde olmak isteyip de olamamanın verdiği eziklikle içindeki öfkeyi bu şekilde yansıtmaya çabalayan bir kişiydi. Bize yaptığı bu hareket bizi yok saydığı için kendi değersizliğimizi bizlere anımsattı. Bu nedenle bu insanlara kızdık köpürdük, aşırı tepki verdik. Ama onları anlamaya, sorgulamaya çabalamadık. Kendi sorumsuzluğunun farkına varamamış insanlar ülkesinde onlara sorumluluğunu hatırlatacak yasal bir sosyal çevreyi de, uygulamasında yine bu tip insanlar yer aldığından oluşturmak hep zor oldu. Zaman zaman bu nedenle umutsuzluğa kapıldık, ama hep unuttuğumuz bir nokta var; hayatta değişmeyen tek şey değişim. Kudret Abi’deki bu olumlu ve güzel değişim bize aslında umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini de göstermiyor mu? Bakın Kudret Abi bisiklet sevdasının içinde yarattığı coşkuyu ama doğayla dost olmamamızın da kendisinde yarattığı endişeyi nasıl da dizelere dökmüş;
hani insanın canı çeker kaçmak ister bir yerlere
sessizliğe;
sessizliğin sesini dinlemeye
yanız tek başına çevirmek ister hayatının pedalını
işte o dur insanı kendine getiren
ruhunu besleyen
çoğu insan korkar yalnız tek başına ıssız yerlere
gitmeye
ama orada o ortamda büyük bir gizem vardır insanı
etkileyen tabiatın tüm seslerini dinlerken
karıncaların tıkırtısını duyabilirsiniz yada esen yelin sesini
biz çok şeyleri arkamızda öldürdük
insanlığımızı ve dünyamızı
tabiat kendini yeniler
toprak üstünde hiç bir şey garantide değil
biz istediğimiz kadar dikelim doğa yıkacak
biz istediğimiz kadar kirletelim doğa temizleyecek
fakat beraberinde bizi de götürecektir
Doğayla dost olamamamızın, onu kirletmemizin nedeni de kendi sorumsuz yapımız ve o anda tepki verememesi nedeniyle doğayı zayıf görmemiz değil midir? Fakat bir yıldırım düştüğünde kaçacak yer arayan yine biz değil miyiz? O halde sen ben bilincini, zayıf güçlü düşüncesini bir yana bırakıp “biz” bilincine sahip olalım. Bunun için de bisiklet büyük fırsat. Kendi içimizde kendimizi değiştirelim. Bizdeki en ufak bir değişiklik dahi bütün dünyayı etkileyebilecek güçtedir. Bu nedenle sana çok teşekkür ederim namı değer Robocop Karbon Apaçi, Sevgili Kudret Abim benim.
Nietszche der ki; hayattaki en iyi tavsiye örnek olmaktır. Umarım sendeki bu olumlu değişim gelişerek devam eder.
Dostlarım; hepimiz değerli, sevmeye ve sevilmeye layık varlıklarız, önemli olan bunu anlayabilmek ve kendi eşsizliğimizin farkına varabilmektir.
Son söz yine Kudret Abi’nin;
Bende annemi babamı kaybettim zor geliyor insana ama alışıyor insan
hiç kimse birşey bırakamıyacak
göçüp gidececeğiz
bazen düşünüyorumda hiç bir şeyin önemi yok
ama bir şey var
insanın yaşamı boyunca
önemli bir şey bu yaşamayı sevmek
Sevgilerimle
MFG(+)
“ülke olarak trafikte yaptığımız hatalardan tutunda
bisiklete binerken yaptığımız hatalara artı doğa sporlarında
yaptığımız hatalara kadar bizde bana bir şey olmaz zihniyetimidir nedir
hep davet ederiz tehlikeyi riski
biz yanlış ve cahilce bir riske giriyoruz
bizi uyaranlara kızıyoruz başımıza bir olay gelince acı çekiyoruz çabuk unutuyoruz aynı hatalara devam ediyoruz
şimdi bunun neresi doğru”
Bu tutum zamanında kafasına kask takmamaya inat eden Kudret Abi’nin ne kadar değiştiğinin bir kanıtı değil midir? Yine Kudret Abi ile ilgili bir olayda, Kudret Abi’nin kendisini geçen gençlere kızdığı anlatılmıştı bana, oysa bakın kendisi bu konuda neler söylüyor;
“bir bisiklet yarışçısı tatlı hoşgörülü paylaşımcı asla kıskanmıyan hatta kendisini geçeni gerçekten gönülden destekleyen bunu içten yapan kişidir
yarışlarda rekabet vardır ama bu yanlış anlaşılmasın üstün olmak değil bu rekabet birbirini kıskanmadan herkesin gücünün limitlerini tekniğini doğru bir şekilde kullama biçimidir
birinci olan kişi üstünlük havasına bürünmemeli takım arkadaşlarına tepeden bakmamalı takım arkadaşlarıda onu kıskanmamalı sadece onur duymalı
işin zor tarafı her bisiklet yarışçısının yukarıda anlattıklarımı her yarışta uygulama sorunu”
Değerli dostlarım, hayatta değişmeyen tek şey değişimdir. Kudret Abi’deki bu güzel değişimi görmek beni gerçekten çok sevindirdi ve heyecanlandırdı. Ben bu toplumun genelini oluşturan insanların kendilerini değerli görmedikleri, çünkü kendilerini değerli görür bir şekilde yetiştirilmedikleri inancındayım. Genelde hepimizin ailelerinde toplum ve aile yapımız gereği otoriter bir veyahut birden fazla kişi vardı ve biz onların sözlerine itaat eder şekilde yetiştirildik. Bu yetiştiriliş tarzı bizde güçlü olduğumuzda sözümüze itaat edilmesi gerektiği, zayıf olduğumuzda da itaat etmemiz gerektiği düşüncesini yarattı. Korku temelli bu yetiştiriliş tarzı toplumda kimin haklı olduğundan ziyade kimin güçlü olduğunun önemini arttırırken, bu şekilde yanlış bir yolla büyütülmüş insanlar kendi sorumluluklarının bilincine ister istemez varamadılar. Yolda bize yol vermeyen taksi şoförü de bu şekilde yetiştirilmişti. Sorumluluğunun bilincinde olmayan, kullandığı motorlu araca nazaran bisikletliyi güçsüz gören ve belki de bizim yerimizde olmak isteyip de olamamanın verdiği eziklikle içindeki öfkeyi bu şekilde yansıtmaya çabalayan bir kişiydi. Bize yaptığı bu hareket bizi yok saydığı için kendi değersizliğimizi bizlere anımsattı. Bu nedenle bu insanlara kızdık köpürdük, aşırı tepki verdik. Ama onları anlamaya, sorgulamaya çabalamadık. Kendi sorumsuzluğunun farkına varamamış insanlar ülkesinde onlara sorumluluğunu hatırlatacak yasal bir sosyal çevreyi de, uygulamasında yine bu tip insanlar yer aldığından oluşturmak hep zor oldu. Zaman zaman bu nedenle umutsuzluğa kapıldık, ama hep unuttuğumuz bir nokta var; hayatta değişmeyen tek şey değişim. Kudret Abi’deki bu olumlu ve güzel değişim bize aslında umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini de göstermiyor mu? Bakın Kudret Abi bisiklet sevdasının içinde yarattığı coşkuyu ama doğayla dost olmamamızın da kendisinde yarattığı endişeyi nasıl da dizelere dökmüş;
hani insanın canı çeker kaçmak ister bir yerlere
sessizliğe;
sessizliğin sesini dinlemeye
yanız tek başına çevirmek ister hayatının pedalını
işte o dur insanı kendine getiren
ruhunu besleyen
çoğu insan korkar yalnız tek başına ıssız yerlere
gitmeye
ama orada o ortamda büyük bir gizem vardır insanı
etkileyen tabiatın tüm seslerini dinlerken
karıncaların tıkırtısını duyabilirsiniz yada esen yelin sesini
biz çok şeyleri arkamızda öldürdük
insanlığımızı ve dünyamızı
tabiat kendini yeniler
toprak üstünde hiç bir şey garantide değil
biz istediğimiz kadar dikelim doğa yıkacak
biz istediğimiz kadar kirletelim doğa temizleyecek
fakat beraberinde bizi de götürecektir
Doğayla dost olamamamızın, onu kirletmemizin nedeni de kendi sorumsuz yapımız ve o anda tepki verememesi nedeniyle doğayı zayıf görmemiz değil midir? Fakat bir yıldırım düştüğünde kaçacak yer arayan yine biz değil miyiz? O halde sen ben bilincini, zayıf güçlü düşüncesini bir yana bırakıp “biz” bilincine sahip olalım. Bunun için de bisiklet büyük fırsat. Kendi içimizde kendimizi değiştirelim. Bizdeki en ufak bir değişiklik dahi bütün dünyayı etkileyebilecek güçtedir. Bu nedenle sana çok teşekkür ederim namı değer Robocop Karbon Apaçi, Sevgili Kudret Abim benim.
Dostlarım; hepimiz değerli, sevmeye ve sevilmeye layık varlıklarız, önemli olan bunu anlayabilmek ve kendi eşsizliğimizin farkına varabilmektir.
Son söz yine Kudret Abi’nin;
Bende annemi babamı kaybettim zor geliyor insana ama alışıyor insan
hiç kimse birşey bırakamıyacak
göçüp gidececeğiz
bazen düşünüyorumda hiç bir şeyin önemi yok
ama bir şey var
insanın yaşamı boyunca
önemli bir şey bu yaşamayı sevmek
Sevgilerimle
MFG(+)