İlk bisiklet almaya gittiğimde hem eşime hem de kendime bisiklet düşünüyordum. Bisikletten hiç anlamıyordum, tam cahildim. İş yerimdeki bir arkadaşın Kron marka bin dolar civarında aldığı bir MTB bisiklet vardı, sadece gördüğüm bir o bisiklet vardı. Eşimle gittik. Dükkanın adını Velespit. Tamamen önerilere açık durumda gittim. Benim şöyle bir huyum var: Hakim olmadığım bir konuda kulaktan dolma bilgilerle atıp tutmayı sevmem. Karşımdaki ne diyorsa doğrudur diyerek hareket ederim. Satıcı nerede, ne amaçla kullanacağımızı filan sordu. Maltepe'de oturduğumuz için sahilde kullanacağımızı, zaten bu nedenle bisiklet istediğimizi söyledim (o tarihte Şişli'den Maltepe'ye yeni taşınmıştık). Bize önerdiği Trek 3500 ve Trek Navigator 2.0 oldu ve tabii aldık. Aradan bir yıl geçmeden Trek 3500'ün sahilde bisiklet kullanmak için hiç de iyi bir seçenek olmadığını anladım. Lastikleri asfalta uygun lastiklerle değiştirdim filan ama bir noktada tıkandım ve yol bisikletine geçiş yaptım. Yol bisikletini almak için bu defa Göztepe'deki Kaçkar'a gittim. Benim boy 1.60 olduğundan her bisiklet bana uymuyor. Eminim satış kaygısıyla bana elindeki 50 cm kadrolu Merida HFS 904 sattı. Bu bisiklet bana uymuyor ama bunu anlamam için bir yıl geçmesi gerekti. Seleyi yükseltiyorum, bu defa kollarım yetmiyor. Seleyi indiriyorum bu defa gidonu da indirmem gerekiyor. Sele ve gidonu en yakın mesafeye ayarladığım halde sırt, kol ve apış arası ağrıları yaşıyorum. Yolda birlikte sürdüğüm bisikletçilerden bazıları bisikletin bana göre büyük olduğunu söylüyordu. İnternet'ten baktığım sitelerde de bu kadronun bana büyük olduğunu görünce tekrar bisiklet değiştirdim. Şu anda kullandığım bisikletle bu sorunlardan kurtulduğum gibi, aynı zamanda çok daha performanslı bir sürüş elde ettim. Bu noktada Atilla bisiklet çalışanlarının desteğini gördüm.