@0zan
Firmalar, yazması 5 saniye süren bu küçücük cümleciği (daha iyi) gerçekleştirebilmek için birbiriyle yarışıyor. Her yıl yeni model üstüne yeni model, tasarım üstüne tasarım çıkarıyor. 4 watt kazanç, 7 watt kazanç gibi, bize göre ufak, fakat yarış kazandıran kazançları söylüyorlar tanıtım videolarında...
Bisikletin pedalına bastığımızda, gücümüzün tamamını tekerleğe malesef aktaramıyoruz. Bu oranın %90 mı yoksa %95 mi, veya buna yakın mı olduğunu ben de bilmiyorum. Fakat uyguladığımız bu gücün, daha ayakkabıdan, pedaldan başlayarak, tekerleğe hatta asfalta varana kadar onlarca noktada kaybolduğunu biliyorum. İşte bu onlarca nokta bir araya gelince o bisikletin verimini oluşturuyor. Eskiden her şey daha basitmiş, ama son yıllardaki teknoloji gerçekten uçuk. Pedallarda bile seramik bilyeler kullanılmaya başlandı... Ayakkabıların altı artık "karbon taban", esnemesin, gücümüz boşa gitmesin diye... Pedalın kendisi karbon, aynakol karbon, hatta bazı aynakolun dişlileri karbon (bkz rotor q-ring carbon), orta milin bilyeleri seramik, (güç zincire geçip arka sisteme ulaştı) arka aktarıcı diskleri seramik (bkz ceramic speed pulley wheels), güç rubleye ulaştı, ruble daha hafif olması için titanyum... Güç janta ulaştı, jant göbeği seramik, jant telleri sapim denen hafif, üstelik sağlam bir materyalden oluşuyor üstelik geleneksek "O" şekilde değil, aero (l) şeklinde...
Bitmedi, gücü nihayet tekere (janta) ulaştırdık. İşin içine jantın hava direncini en iyi şekilde yarma kabiliyeti girecek, yanal rüzgarı en az şekilde yemesi girecek, hızını rüzgara karşı koruyabilmesi girecek, eğer söz konusu bir tırmanış etabıysa, hafifliği girecek için içine, eğer sprint soz konusuysa jantın (bombproof) patlayıcı, hızlı tepki verme özelliği girecek. Daha lastikten bahsetmedik, lastiğin yuvarlanma direnci, içindeki hava basıncının ideal olup olmaması, içindeki zırh katmanının lastiği hantallaştırıp hantallaştırmaması, lastik yüzeyindeki prüz veya kanalların varlığı, lastiğin genişliği (bkz 23mm,25mm,28mm)
Tüm bunlarda, yukarıda yazdıklarımda, hiç kadrodan bahsetmedim, dikkatinizi çekmiştir
Ayaktaki SPD ayakkabıdan başlayıp, pedaldan devam ettim.
Peki bisiklet bunun neresinde?
Pedala yüksek güç uyguladığınız esnada, kadronuz pedala basılan yönden diğer tarafa doğru esnemek ister.. Bu esnemeye harcanın güç, sizin gücünüzdür ve esneme gücü olarak kaybolur gider. Amaç, esnemeyen kadro. Yani gücünüzün boşa gitmemesi, tamamının pedala verilmesi. Bu ilk esneme noktası.
İkinci büyük esneme noktası arka çataldır. Sprint attığınızı, ayağa kalktığınızı düşünün, bisikleti de sağa sola yatırırsınız. Bu esnada da arka çatal, arka lastiğin yere yaptığı basınç yüzünden esnemek ister.
Demem o ki, firmalar kadrolarını bir yandan daha hızlı, daha aero yapmaya çalışırken diğer yandan da iki büyük esneme noktası için çalışıp uğraşıyor.
Fake kadro ile performans yapılamaz. Yapabilen görmedim, fakat deneyen gördüm. 2 arkadaşım var, ikisi de no name karbon kadro denediler, verim alamadılar... Aslında bilindik isimler ikisi de
Biri forumda yok, diğeri çok nadir giriyor artık.
Anlayacağınız, "Gücünüzü yola verimli aktaran hafif bir bisiklet" söylenildiği kadar kolay (ucuz) değil. Hani insanlar soruyor ya, o kadar para verilir mi diye. Anlayamıyorlar bu paraların nereye gittiğini
Hepsini yukarıda yazdım tek tek. Seramik göbek almaya kalksanız 250$ yapıyor...
Bunlar uçuk örnekler tabiki, ama şunu bilin ki no-name bir kadro alıp, üzerine tiagra set taktığınızda "hızlı" bir bisikletiniz olmaz. Ne kadar ekmek, o kadar köfte