Serkan Yalnız
Daimi Üye
- Kayıt
- 5 Ekim 2010
- Mesaj
- 365
- Tepki
- 384
- Şehir
- İstanbul - Beşiktaş
- İsim
- Serkan Yalnız
- Bisiklet
- Cube
Bir süredir keyifle kullandığım Cube Fritzz bisikletim hakkındaki görüşlerimi sizlerle bir inceleme formatında paylaşmak istedim. Standart gelen pek çok donanımda değişikliğe giderek karbon jant setine kadar varan güncellemeler yapmış olsam da, altyapı olarak bu bisiklet benim için harika bir seçim oldu, nedenlerini detaylıca yazımda açıklayacağım.
İncelemeye geçmeden önce sponsorlarım için hazırladığım bisikletin kurulum videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Fritzz 180mm süspansiyon çalışma mesafesine sahip bir platform. Enduro bisikletlerinin 160mm, downhill bisikletlerinin de 200mm çalıştığını düşünürsek, iki dünyanın tam ortasında yer alıyor. Ama karakter olarak nitelendirmek gerekirse, downhill bisikletinden ziyade biraz daha yüksek bir kapasiteye sahip enduro bisikleti olarak değerlendirebiliriz. Bisikletin inanılmaz bir kapasitesi mevcut, ülkemiz şartlarındaki her sürücünün ve her parkurun limitlerini yeniden belirleyecek seviyede bir sürüş sunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tüm bu kapasiteye rağmen sadece 13 kg ağırlığa sahip bir bisikletten bahsediyoruz, ayrıca ön ve arka amortisörleri kitleyerek bisikleti rijit bir forma kavuşturup, gayet keyifle pedallayabiliyorsunuz. Uzun yıllardır dağ bisikleti kullanıcısıyım ve hemen hemen her disiplinde bisikletim oldu, eğer tek bir bisiklet seçme noktasında olsaydım kesinlikle bu bisiklet son kararım olurdu.
Fritzz'in benim için etkileyici olmasındaki en önemli sebep; umuyorum ki herkes için de aynısı geçerlidir, geometri ve fiziksel detaylardı. Biliyorsunuz ki artık wheelbase ve reach olarak daha uzun bisiktletlerin, sürüşte daha avantajlı olduğu tüm markalar tarafından benimsendi. Eski bisikletim gibi küçük kadro (L beden olmasına rağmen) ve iki teker arasındaki açıklığın kısa olduğu bir bisiklet yerine, daha stabil ve geniş hareket alanı sunan bir kadro araştırıyordum. 20 inç model Fritzz kadro tam 441mm reach uzunluğu sunuyor, bu ölçü de kabaca bisikletin orta göbek merkezi ile alın borusu arasındaki mesafeyi belirliyor diyebiliriz. Peki bu ölçünün uzunluğu bize neler sağlıyor? İlk olarak daha öne yönelik bir sürüş pozisyonu ile beraber, ağırlık merkezimizi biraz daha ileriye taşıyarak ön tekerdeki tutunmayı arttırma, akabinde de virajlardaki hızımıza pozitif bir etki yakalama şansımız doğuyor. Bir diğer avantaj da, uzayan reach mesafesi ile 30-50mm arası uzunluğa sahip bir boyun kombine edebilme şansımız. Bu da bize bisikletin dönüş manevralarına çok daha hızlı tepki vereceği anlamına geliyor. Zaten üreticiler de artık bu hususlara dikkat ettiği için, Cube bu model için 50mm boyun uzunluğunu uygun görmüş. Tekerler arası açıklığı belirten wheelbase ise 1215mm ile oldukça uzun bir değerde, bu da basit olarak bisikletin yüksek hızlı sürüşlerde daha stabil bir karaktere bürünmesine yardımcı oluyor. Bu kategoride bisikletler için M bendenden itibaren 1200mm üzeri wheelbase değerlerini görmek pek çok marka için artık sıradanlaşmış durumda. Alın açısı ve sele borusu açısına baktığımızda da çok doğru seçilmiş rakamlar gözümüze çarpıyor. Sele borusu yaklaşık 75 derece ile sele yukarıda olan sürüşlerde verimli bir pedallama açısı sunuyor. 65.5 derecelik alın açısı da bu kategoride ortalama bir değer olarak sayılabilir, ancak daha agresif bir sürüş için bu açının 65 derece ve altına düşürülmesi de mümkün.
Bisiklet ile ilgili değinmek istediğim bir diğer nokta da kesinlikle fiyat/performans oranı ve parça seçimleri. Stok donanım üzerinden konuşmak gerekirse, giriş seviyesi modelde bile özellikle süspansiyon, tekerlek gurubu ve frenler pek çok kullanıcı için son derece yeterli olacaktır. Fiyatı aşağı çeken gidon, boyun, lastik gibi detaylar da zaten pek çoğumuz tarafından ilk değişecek parçalar arasında yer alıyor. Horst link tipi süspansiyon geometrisine sahip modelin, chainstay'de bulunan pivot sayesinde frenden bağımsız bir şekilde çalıştığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda yukarı konumlandırılan merkezi pivot sayesinde, pedal kuvvetlerinden de neredeyse hiç etkilenmeyen bir yapı sunulmakta. Kadro progresifliği konusuna gelirsek, öncelikle kısa bir bilgilendirme yapmak daha doğru olacak. Bu değer arka süspansiyonun sahip olduğu çalışma mesafesinin ne oranda kullandığı ile ilgilidir. Lineer bir süspansiyon çalışma mesafesinin her anında eşit miktarda sıkışırken, progresif bir süspansiyonda bu değer git gide kısalır ve ortaya daha zor dip yapan bir kadro çıkar. Kısacası bu tarz kardolarda progresif süspansiyon kinematiğini arzularız, çünkü bu sayede çalışma mesafesini daha verimli olarak kullanabiliriz. Örnek vermek gerekirse, arka amortisöründe aynı basınç değerine sahip iki bisikletten lineer süspansiyona sahip olanı 2000 N kuvvetle tamamen dip yapabilecekken, daha progresif süspansiyon tasarımına sahip olanı 2500 N kuvvet ile dip yapacaktır. Pek çok kullanıcının dikkat etmeyeceği bu noktada da iyileştirme yapan Alman mühendisler, arka süspansiyonu özel bir ayarla bize yolluyor ve büyük boy air volume spacer yardımı ile daha progresif bir tuning sağlıyor. Detaylı bilgi için: (link) (link)
Kadromuz kablo bağlantılarını güzel bir şekilde gizlemeyi başardığı için temiz bir görüntü ortaya çıkıyor. Sele borusu ve vites kabloları kadronun içinde kalırken, bakımı daha zor olan arka fren hortumunun dışarıdan yönlendirilmesi hayat kurtarabilecek bir detay. Son olarak bu tarz kadrolarda çok alışık olmasak da, Cube Fritzz modeline bir suluk kafesi bağlantısı da eklemeyi başarmış. Bazıları için çok gerekli sayılacak bu nokta bence önemli bir artı. Ayrıca kadronun ilk günkü gibi kalması ve görsel olarak da ayrı bir stil kazanması için, All Mountain Style kadro koruyucu stickerları kesinlikle öneriyorum: Detaylı bilgi için: (link)
Biraz da bisiklette yaptığım değişikliklerden bahsetmek istiyorum, bazı önemli detayların bisikleti çok özel kıldığına inanıyorum.
Öncelikle ön çok merak edilen, soru sorulan kısım, karbon jant setleri. Evet 180mm bir Enduro bisiklette karbon jant seti kullanıyorum ve evet bu jantlar bu iş için son derece uygun. Amerikalı Atomik Carbon markasının AM 35 Hookless çemberleri, şu ana kadar sağlamlıklarını Downhill World Cup seviyesinde kanıtladıkları için, benim kullanımımda bir problem çıkaracaklarını hiç sanmıyorum Bu çemberler son derece dayanıklı ve hafif. Eski alüminyum çemberli jant setimden sonra değişim gerçekten hissedilmeyecek gibi değil.
Aynı zamanda lastiklerin içinde ek koruma ve yanal direnç sağlayan CushCore sistemini kullanıyorum. 2017'de yılın dağ bisikleti ürünü seçilen CushCore sistemi sayesinde, bazı arkadaşlarıma komik gelebilir ama, karbon jant setine rağmen Downhill kullanımında bile önde sadece 12psi, arkada da 15psi kullanıyorum. Lastik olarak önde Schwalbe Magic Mary, arkada Schwalbe Hans Dampf, 2.35 inç ölçülerinde tubeless olarak yer almakta. Şu anki sistem gerçekten kusursuz işliyor, 2018 yılına geldiğimizde teknolojinin olumlu yönde dağ bisikletini nasıl etkilediğini tecrübe etmek değişik bir his. Bazı sürüş alışkanlıklarını değiştirmek zaman alıyor ancak geniş karbon jantlar ve lastiklerle, düşük basınçta sürüş yapmanın tutunmaya etkisi çok fazla. Eklenen konfor ile beraber uzun sürüşlerde el ve bileklerde oluşan ağrıların bile yok olup gittiğini hissediyorsunuz. Detaylı bilgi için: (link) (link)
Bisikletin pek çok bölgesinde Alman Reverse Components markasının ürünleri yer almakta. Gidon, boyun, elcik, zincir koruması, sele, pedallar ve teker göbekleri Reverse marka ve renkleriyle beraber kadro ile tam uyum içinde. Bu set ile beraber bisiklette büyük bir hafifleme elde ederken, aynı zamanda bisikleti tam olarak kendi ölçülerime göre ayarlama şansı yakaladım. Black-One pedallar bu kategorideki en hafif modellerden birisi, Ayrıca EVO teker göbekleri de akıcı olmakla beraber aynı zamanda sessiz dönüyorlar, benim tercihim de arka göbeklerin sessiz çalışması yönünde Detaylı bilgi için: (link)
Fren sistemi olarak tercihimi en iyiden yana kullanmak istedim, bu sebeple bisikletim üzerinde gördüğünüz frenler Magura MT7. Magura ilk etapta biraz farklı geldi ama alışınca modülasyonu çok kolay, ve inanılmaz güçlüler. Önde 203mm, arkada 180mm rotorlar ile her zaman için ihtiyacım olandan fazla bir güç hazır olarak bekliyor. Sadece tek parmağı kullanmanın yeterli olduğu bu set ile fren yapmak oldukça keyifli ve efor gerektirmeyen bir süreç. Magura kullanmaya başlayan bir sürücünün başka bir markaya geri dönebileceğini hiç sanmıyorum Detaylı bilgi için: (link) (link)
Bisiklet üzerindeki bir diğer özgün donanım da vites sistemi. Pek çoğumuz Sram ve Shimano sistemlere alışığız, ancak benim seçimim Box Components'dan yana oldu. Bu iki dev markaya rakip olacak seviyede üçüncü bir vites sistemi çözümü geliştirmek Box markası için oldukça uzun bir süreç oldu. Uzun yıllar prototip ürünler dünya dağ bisikleti şampiyonasında önemli isimler tarafından test edildikten sonra, piyasaya 1x11 olarak çıkan vites sistemi, alışılmışın biraz dışındaydı. Vites kolunda sadece tek bir kontrolcü küçük kol bulunmakta. Kolu ileri iterek vitesi azaltırken, arttırmak için de aynı kola içeri doğru basmamız gerekiyor. Farklı bir ergonomiye sahip olsa da alışınca çok rahat kullanmaya başlıyorsunuz. Ruble olarak 10-42 kullanıyorum, 32 diş Race Face aynakol ile beraber ihtiyaç duyduğum kapasiteye ulaşıyorum. Detaylı bilgi için: (link)
Geriye kalan standart olarak kullandığım donanımlar arasında Fox ön ve arka Black Series amortisörler yer almakta. CTD modu ile çalışıp kitlenebilen bu ikiliden de oldukça memnunum, performans ve görünüm olarak daha iyi bir seçenek bulacağımı düşünmüyorum o yüzden bisiklette kalmaya devam edecekler. Aynı zamanda Cube'un kendi üretimi olan teleskobik sele borusu da gayet güzel çalışıyor ve makul bir ağırlığa sahip, kullanmaya devam etmeyi düşünüyorum.
Evet arkadaşlar bisikletimi ve donanımlarını kısaca sizlere tanıtmaya çalıştım, daha detaylı merak ettikleriniz olursa yorum ile yazabilirsiniz, cevap vermeye çalışacağım. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Beni instagram üzerinden takip etmek için (link) adresini ziyaret edebilirsiniz.
Serkan Yalnız
İncelemeye geçmeden önce sponsorlarım için hazırladığım bisikletin kurulum videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Fritzz 180mm süspansiyon çalışma mesafesine sahip bir platform. Enduro bisikletlerinin 160mm, downhill bisikletlerinin de 200mm çalıştığını düşünürsek, iki dünyanın tam ortasında yer alıyor. Ama karakter olarak nitelendirmek gerekirse, downhill bisikletinden ziyade biraz daha yüksek bir kapasiteye sahip enduro bisikleti olarak değerlendirebiliriz. Bisikletin inanılmaz bir kapasitesi mevcut, ülkemiz şartlarındaki her sürücünün ve her parkurun limitlerini yeniden belirleyecek seviyede bir sürüş sunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tüm bu kapasiteye rağmen sadece 13 kg ağırlığa sahip bir bisikletten bahsediyoruz, ayrıca ön ve arka amortisörleri kitleyerek bisikleti rijit bir forma kavuşturup, gayet keyifle pedallayabiliyorsunuz. Uzun yıllardır dağ bisikleti kullanıcısıyım ve hemen hemen her disiplinde bisikletim oldu, eğer tek bir bisiklet seçme noktasında olsaydım kesinlikle bu bisiklet son kararım olurdu.
Fritzz'in benim için etkileyici olmasındaki en önemli sebep; umuyorum ki herkes için de aynısı geçerlidir, geometri ve fiziksel detaylardı. Biliyorsunuz ki artık wheelbase ve reach olarak daha uzun bisiktletlerin, sürüşte daha avantajlı olduğu tüm markalar tarafından benimsendi. Eski bisikletim gibi küçük kadro (L beden olmasına rağmen) ve iki teker arasındaki açıklığın kısa olduğu bir bisiklet yerine, daha stabil ve geniş hareket alanı sunan bir kadro araştırıyordum. 20 inç model Fritzz kadro tam 441mm reach uzunluğu sunuyor, bu ölçü de kabaca bisikletin orta göbek merkezi ile alın borusu arasındaki mesafeyi belirliyor diyebiliriz. Peki bu ölçünün uzunluğu bize neler sağlıyor? İlk olarak daha öne yönelik bir sürüş pozisyonu ile beraber, ağırlık merkezimizi biraz daha ileriye taşıyarak ön tekerdeki tutunmayı arttırma, akabinde de virajlardaki hızımıza pozitif bir etki yakalama şansımız doğuyor. Bir diğer avantaj da, uzayan reach mesafesi ile 30-50mm arası uzunluğa sahip bir boyun kombine edebilme şansımız. Bu da bize bisikletin dönüş manevralarına çok daha hızlı tepki vereceği anlamına geliyor. Zaten üreticiler de artık bu hususlara dikkat ettiği için, Cube bu model için 50mm boyun uzunluğunu uygun görmüş. Tekerler arası açıklığı belirten wheelbase ise 1215mm ile oldukça uzun bir değerde, bu da basit olarak bisikletin yüksek hızlı sürüşlerde daha stabil bir karaktere bürünmesine yardımcı oluyor. Bu kategoride bisikletler için M bendenden itibaren 1200mm üzeri wheelbase değerlerini görmek pek çok marka için artık sıradanlaşmış durumda. Alın açısı ve sele borusu açısına baktığımızda da çok doğru seçilmiş rakamlar gözümüze çarpıyor. Sele borusu yaklaşık 75 derece ile sele yukarıda olan sürüşlerde verimli bir pedallama açısı sunuyor. 65.5 derecelik alın açısı da bu kategoride ortalama bir değer olarak sayılabilir, ancak daha agresif bir sürüş için bu açının 65 derece ve altına düşürülmesi de mümkün.
Bisiklet ile ilgili değinmek istediğim bir diğer nokta da kesinlikle fiyat/performans oranı ve parça seçimleri. Stok donanım üzerinden konuşmak gerekirse, giriş seviyesi modelde bile özellikle süspansiyon, tekerlek gurubu ve frenler pek çok kullanıcı için son derece yeterli olacaktır. Fiyatı aşağı çeken gidon, boyun, lastik gibi detaylar da zaten pek çoğumuz tarafından ilk değişecek parçalar arasında yer alıyor. Horst link tipi süspansiyon geometrisine sahip modelin, chainstay'de bulunan pivot sayesinde frenden bağımsız bir şekilde çalıştığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda yukarı konumlandırılan merkezi pivot sayesinde, pedal kuvvetlerinden de neredeyse hiç etkilenmeyen bir yapı sunulmakta. Kadro progresifliği konusuna gelirsek, öncelikle kısa bir bilgilendirme yapmak daha doğru olacak. Bu değer arka süspansiyonun sahip olduğu çalışma mesafesinin ne oranda kullandığı ile ilgilidir. Lineer bir süspansiyon çalışma mesafesinin her anında eşit miktarda sıkışırken, progresif bir süspansiyonda bu değer git gide kısalır ve ortaya daha zor dip yapan bir kadro çıkar. Kısacası bu tarz kardolarda progresif süspansiyon kinematiğini arzularız, çünkü bu sayede çalışma mesafesini daha verimli olarak kullanabiliriz. Örnek vermek gerekirse, arka amortisöründe aynı basınç değerine sahip iki bisikletten lineer süspansiyona sahip olanı 2000 N kuvvetle tamamen dip yapabilecekken, daha progresif süspansiyon tasarımına sahip olanı 2500 N kuvvet ile dip yapacaktır. Pek çok kullanıcının dikkat etmeyeceği bu noktada da iyileştirme yapan Alman mühendisler, arka süspansiyonu özel bir ayarla bize yolluyor ve büyük boy air volume spacer yardımı ile daha progresif bir tuning sağlıyor. Detaylı bilgi için: (link) (link)
Kadromuz kablo bağlantılarını güzel bir şekilde gizlemeyi başardığı için temiz bir görüntü ortaya çıkıyor. Sele borusu ve vites kabloları kadronun içinde kalırken, bakımı daha zor olan arka fren hortumunun dışarıdan yönlendirilmesi hayat kurtarabilecek bir detay. Son olarak bu tarz kadrolarda çok alışık olmasak da, Cube Fritzz modeline bir suluk kafesi bağlantısı da eklemeyi başarmış. Bazıları için çok gerekli sayılacak bu nokta bence önemli bir artı. Ayrıca kadronun ilk günkü gibi kalması ve görsel olarak da ayrı bir stil kazanması için, All Mountain Style kadro koruyucu stickerları kesinlikle öneriyorum: Detaylı bilgi için: (link)
Biraz da bisiklette yaptığım değişikliklerden bahsetmek istiyorum, bazı önemli detayların bisikleti çok özel kıldığına inanıyorum.
Öncelikle ön çok merak edilen, soru sorulan kısım, karbon jant setleri. Evet 180mm bir Enduro bisiklette karbon jant seti kullanıyorum ve evet bu jantlar bu iş için son derece uygun. Amerikalı Atomik Carbon markasının AM 35 Hookless çemberleri, şu ana kadar sağlamlıklarını Downhill World Cup seviyesinde kanıtladıkları için, benim kullanımımda bir problem çıkaracaklarını hiç sanmıyorum Bu çemberler son derece dayanıklı ve hafif. Eski alüminyum çemberli jant setimden sonra değişim gerçekten hissedilmeyecek gibi değil.
Aynı zamanda lastiklerin içinde ek koruma ve yanal direnç sağlayan CushCore sistemini kullanıyorum. 2017'de yılın dağ bisikleti ürünü seçilen CushCore sistemi sayesinde, bazı arkadaşlarıma komik gelebilir ama, karbon jant setine rağmen Downhill kullanımında bile önde sadece 12psi, arkada da 15psi kullanıyorum. Lastik olarak önde Schwalbe Magic Mary, arkada Schwalbe Hans Dampf, 2.35 inç ölçülerinde tubeless olarak yer almakta. Şu anki sistem gerçekten kusursuz işliyor, 2018 yılına geldiğimizde teknolojinin olumlu yönde dağ bisikletini nasıl etkilediğini tecrübe etmek değişik bir his. Bazı sürüş alışkanlıklarını değiştirmek zaman alıyor ancak geniş karbon jantlar ve lastiklerle, düşük basınçta sürüş yapmanın tutunmaya etkisi çok fazla. Eklenen konfor ile beraber uzun sürüşlerde el ve bileklerde oluşan ağrıların bile yok olup gittiğini hissediyorsunuz. Detaylı bilgi için: (link) (link)
Bisikletin pek çok bölgesinde Alman Reverse Components markasının ürünleri yer almakta. Gidon, boyun, elcik, zincir koruması, sele, pedallar ve teker göbekleri Reverse marka ve renkleriyle beraber kadro ile tam uyum içinde. Bu set ile beraber bisiklette büyük bir hafifleme elde ederken, aynı zamanda bisikleti tam olarak kendi ölçülerime göre ayarlama şansı yakaladım. Black-One pedallar bu kategorideki en hafif modellerden birisi, Ayrıca EVO teker göbekleri de akıcı olmakla beraber aynı zamanda sessiz dönüyorlar, benim tercihim de arka göbeklerin sessiz çalışması yönünde Detaylı bilgi için: (link)
Fren sistemi olarak tercihimi en iyiden yana kullanmak istedim, bu sebeple bisikletim üzerinde gördüğünüz frenler Magura MT7. Magura ilk etapta biraz farklı geldi ama alışınca modülasyonu çok kolay, ve inanılmaz güçlüler. Önde 203mm, arkada 180mm rotorlar ile her zaman için ihtiyacım olandan fazla bir güç hazır olarak bekliyor. Sadece tek parmağı kullanmanın yeterli olduğu bu set ile fren yapmak oldukça keyifli ve efor gerektirmeyen bir süreç. Magura kullanmaya başlayan bir sürücünün başka bir markaya geri dönebileceğini hiç sanmıyorum Detaylı bilgi için: (link) (link)
Bisiklet üzerindeki bir diğer özgün donanım da vites sistemi. Pek çoğumuz Sram ve Shimano sistemlere alışığız, ancak benim seçimim Box Components'dan yana oldu. Bu iki dev markaya rakip olacak seviyede üçüncü bir vites sistemi çözümü geliştirmek Box markası için oldukça uzun bir süreç oldu. Uzun yıllar prototip ürünler dünya dağ bisikleti şampiyonasında önemli isimler tarafından test edildikten sonra, piyasaya 1x11 olarak çıkan vites sistemi, alışılmışın biraz dışındaydı. Vites kolunda sadece tek bir kontrolcü küçük kol bulunmakta. Kolu ileri iterek vitesi azaltırken, arttırmak için de aynı kola içeri doğru basmamız gerekiyor. Farklı bir ergonomiye sahip olsa da alışınca çok rahat kullanmaya başlıyorsunuz. Ruble olarak 10-42 kullanıyorum, 32 diş Race Face aynakol ile beraber ihtiyaç duyduğum kapasiteye ulaşıyorum. Detaylı bilgi için: (link)
Geriye kalan standart olarak kullandığım donanımlar arasında Fox ön ve arka Black Series amortisörler yer almakta. CTD modu ile çalışıp kitlenebilen bu ikiliden de oldukça memnunum, performans ve görünüm olarak daha iyi bir seçenek bulacağımı düşünmüyorum o yüzden bisiklette kalmaya devam edecekler. Aynı zamanda Cube'un kendi üretimi olan teleskobik sele borusu da gayet güzel çalışıyor ve makul bir ağırlığa sahip, kullanmaya devam etmeyi düşünüyorum.
Evet arkadaşlar bisikletimi ve donanımlarını kısaca sizlere tanıtmaya çalıştım, daha detaylı merak ettikleriniz olursa yorum ile yazabilirsiniz, cevap vermeye çalışacağım. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Beni instagram üzerinden takip etmek için (link) adresini ziyaret edebilirsiniz.
Serkan Yalnız