@Laçin Aslan
Elimden geldiğince seçim sürecinizde yardımcı olmaya çalışayım. Daha doğrusu kendi fikirlerimi söyleyeyim. Doğrudur, yanlıştır orası tartışılır. Bir de tersinden yaklaşalım isterseniz: Tur bisikletini başka amaçlar için kullanabilir miyim?
Tur bisikletiyle şunları yapabilirim:
* Uzun ve kısa turlara çıkabilirim.
* Çarşı pazar ve günlük işlerimi görebilirim. Ön ve arka yüklükler sağolsun, 40 kg alışverişi yükleyebilirim.
* İşe gidebilirim. Bir commuter yola yatkın ve konforlu olmalı ve yük taşıyabilmeli (laptop, iş giysileri, yedek iç çamaşır vb.) Tur bisikleti ise tüm bunları optimal dengede birleştiriyor. Aslında tur bisikleti = lüks commuter diyebiliriz, yani işe gitmek için lüzumundan fazla özelliklere sahip.
* Bozuk, stabilize, veya toprak yollara (yüklü olarak) rahatlıkla girebilirim.
Tur bisikletiyle şunları yapamam:
* Performans sürüşlerinde yarış kazanamam (rakiplere bakar aslında
)
* "Dirt" (otomobil geçemeyen, sadece traktör, at, katır, yaya geçebilecek derecede bozuk off-road, balçık, keçi yolu, orman içi yaya patikaları, vb.) yollara giremem veya zorlanırım.
* Cambazlık yapamam.
Eğer "tura yatkın" bir CX veya dağ bisikleti bulabiliyorsanız ne ala. Aksi takdirde düzgün bir tur bisikleti, çok amaçlı "joker" bisiklet olarak da mükemmel bir seçimdir bence. Dikkat ederseniz CX yanına dağ bisikleti seçeneğini de kattım.
Uzun tura da çıkabilen, aynı zamanda çok amaçlı kullanılabilen bir bisiklet alacak olsaydım, ya tur bisikleti alırdım, veya tura yatkın CX veya dağ bisikleti alırdım. Tura yatkın derken, evvelki (#6) mesajımda saydığım özellikleri sağlayan bir bisiklet kastediyorum.
Bu özellikleri biraz açayım.
* Rahat sürüş pozisyonu ve çok alternatifli gidon tutuş imkanları: Uzun yolda, zamanınızın çoğunu sele üstünde pedal çevirerek geçiriyorsunuz. 1, 2, 3 gün rahatsız pozisyonda 8 saat pedal çevirebilirsiniz. Ama 15. gün bu işkence halini alır. Sürüş pozisyonunuz öyle olmalı ki, yorulmadığınız müddetçe süresiz pedal çevirebilmelisiniz ve bu sizde ortopedik rahatsızlıklara sebep olmamalı. Aynı sebeple ya tura özgü yükseltilmiş drop-bar veya kelebek veya kelebeğe yakın bar-end (boynuz) gidon kullanmanız gerekir. Klasik dağ bisikletindeki düz gidon, veya CX bisikletin performansa yatkın drop-bar gidonu bir zaman sonra el sinirlerinizde ortopedik rahatsızlıklara yol açabilir.
* "Hamak" tip sele (Brooks kösele): Brooks olması şart değil, ama hamak tipi (kösele) sele olması bence çok önemli. Bu konu biraz tartışma götürür gerçi. Birçok kişi jel dolgulu ortopedik seleyi öneriyor. Dolgu selelerin sıkıntısı şu: Bunlar, sert zemin üzerine yerleştirilmiş yumuşak jel yapısına sahiptir. Bu jel, kalça/oturma kemiklerinizin (sit-bones) baskısıyla, oturduğunuzda kabaca "W" şeklini alır. Bu W'nin sağ ve solundaki "V" çukurları sizin oturma kemiklerinizin bastığı yerlerdir. Ortadaki "^" çıkıntısı ise scrotum bölgesine baskı yaparak ortopedik rahatsızlıklara sebep olabilir. Her ne kadar ortası yarık veya boşaltılmış "ortopedik" seleler bu problemleri aştıklarını iddia etseler de, bunu yalanlayan araştırmalar da var. Zira ortopedik selede orta kısım boşaltıldığı için temas yüzeyi daha az, dolayısıyla temas basıncı daha yüksektir. Ortopedik seleye milimetrik anlamda tam ortalayarak oturmanız lazım ki faydasını görebilesiniz. Bu ise sadece laboratuar/test ortamında ve teorik olarak mümkün. Yoldayken oturma pozisyonunuz biraz sağa-sola kaydığı takdirde, aynı scrotum bölgesi bu sefer daha yüksek basınca maruz kalacaktır ve daha fazla zarar görecektir. Sert zemin üzerine yumuşak dolgulu her sele, böyle ortopedik problemlere az veya çok meyillidir. Tabi ki hem sizin sit-bone ölçülerinize, hem de oturma stilinize göre uygun bir jel sele bu problemleri yaşatmayabilir, ancak o seleyi buluncaya kadar bir kaç sele değiştirmeniz gerekebilir. Netice olarak, sert zemin üzerine yumuşak dolgulu seleler, sürücünün anatomisine çok uygun boyut ve biçimde seçilmelidir, ve muhakkak sit-bone ölçüsü alınarak buna milimetrik uygun boyutta sele alınmalıdır. Sizi rahat ettiren bir jelli anatomik sele, başkasına işkence olabilir.
Kösele seleler ise yapısal olarak farklıdır. Sert kösele, kenarlardan (arka kenar ve burundan) sele çerçevesine tutturulmuş olup, sele yüzeyi havadadır. Yani sele bir nevi hamak gibidir. İlk alındığında sert olan sele, kullanımla yumuşar (break-in) ve oturma kemiklerinizin bastığı yerler biraz daha fazla esneyerek konforlu bir hamak şeklini alır. Konforun ötesinde, selenin yapısı hamak şeklinde olduğundan (yani ortası havada asılı olduğundan) dolgu seleler gibi oturduğunuzda "W" şeklini almaz ve sele yüzeyinin scrotum bölgesine karşı gelen kısmı "^" şeklinde değil, düz (hatta çok hafifçe aşağı bombeli) şekil alarak scrotum bölgesini rahatlatır. İlave olarak, hamak tipi selelerde milimetrik ölçü gerekmez. Selenin arka geniş tarafı sizin sit-bone ölçünüzden büyük olduğu müddetçe her ölçü uyar. Bu sebeple, en iyi uzun yol selesi -bence- şudur: Büyük boy kösele sele alıp, selenin burnu yataya göre bir çentik yukarı olacak şekilde ayarlayın (sele sizi hafifçe geri doğru kaydırsın).
* 3'lü aynakol ve minimum %500 toplam vites aralığı: Şuna inanın ki, 1/1 vitesiniz ne kadar düşük olursa olsun, turdan döndükten sonra bunu daha da düşürmenin yollarını arayacaksınız.
Uzun yol için gerçekten çok geniş vites aralığı lazım. Çünkü bir yandan makul bir top vites oranı lazım (mesela şartlar elverdiğinde pedal çevirerek 60-70 yapabilmeniz lazım), diğer yandan en düşük vitesin aşırı derecede düşük olması lazım (mesela 50 kg. bisikletle 50 km yol yaptıktan sonra, o yorgunlukla %5 eğimi 1 saat tırmanabilmeniz lazım). C'est la vie.
İkili aynakolu uzun yolda unutun derim, hatta üçlü aynakol kullanmak dahi tek başına kafi değil. Aynakol ve rublenin yüksek oranlara sahip olması lazım. Öte yandan, düşük vites oranı illa şart değil. En düşük vites yeterince düşük değilse yürüyebilirsiniz. Yokuşları yürüyerek çıkmak ayıp değil. Tur bir eğlencedir, işkenceye çevirmenin anlamı da yok. Şahsen ben zevk aldığım müddetçe yokuşta pedallarım, baktım ki işin tadı kaçtı, hiç utanmam inerim aşağı tıpış tıpış yürürüm - gerekirse 1 saat yürüyerek tırmanırım.
* Sağlam ve çok telli jantlar, bilhassa çok sağlam arka jant: Buna şu linkte değinmiştim.
İstanbul-Anamur-İstanbul = 3106 km
Bu yüzden, kendime bir tur bisikleti inşa ediyor olsaydım, arka tekeri komple değiştirirdim. Ön janta göre daha fazla tel içeren, 8 vites göbek kullanırdım. Mesela ön jant 32 tel ise, arkaya 40 telli göbek/jant çifti arardım. Ne yazık ki tur bisikleti imalatçıları bu kadar bariz şeyleri atlıyorlar. Göbek yerine açık (derailleur) vites kullanmalarına çeşitli bahaneler bulunabilir belki. Ama ön ve arka jantlarda aynı sayıda tel kullanmalarının bahanesi de yok.
* Ön ve arka yüklükler ve çamurluklar için bağlantı yuvaları: Açıklamaya lüzum yok sanırım.
* Biraz daha ağır olsa bile, güvenilir ve dayanıklı komponentler (vites, fren, transmisyon vb.): Bunu da açıklamak gereksiz aslında. Tur bisikleti öncelikle taş gibi sağlam olmalı ve sorun çıkarmamalı. Nadiren çıkan sorunların da tamiri/ayarı kolay olmalı. Mesela disk yerine V fren, derailleur yerine göbek vites, karbon yerine çelik ve aluminyum... bunlar tura uygun seçimler.
Bu çok uzadı. Daha CX ve dağ bisikletlerinin tura uygun tipleri (ve modifikasyonları) hakkında yazacaktım ama kısa kessem iyi olacak...
)