pedalterapi
Daimi Üye
- Kayıt
- 24 Ekim 2017
- Mesaj
- 253
- Tepki
- 1.134
- Yaş
- 39
- Şehir
- ankara
- İsim
- erhan erdem
- Bisiklet
- Carraro
Bilenler bilir D915 yolu dünyanın en tehlikeli yollarından birisi olarak geçiyor. Ayrıca bir hikayesi olan, tarihi olan bir yol. Uğruna belgeseller çekilmiş bir yol. Bir süredir hayalini kurduğum tura kıdemli tur partnerim, dostum İzzet ile niyetlendik ve plan yaptık düştük yollara. Hareketli ve yoğun bir mesai gününden sonra İzzet'le Batıkent metro durağında buluştuk AŞTİ'ye gittik. Yavaş yavaş bisikletlerimizi söküp As Bayburt Turizm otobüsünü bekledik. Malesef sıkı bir bagaj parası pazarlığından sonra 120TL verdik ve yolculuk başladı. Sungurlu ve Reşadiye'de mola verdikten sonra sabah Bayburt otogarda indik. Bisikletleri topladık ancak benim eldiven kaybolmuş otobüse bindiğimde ellerimdeydi çıkartmıştım ancak ne kadar aradıysak da bulamadık. Bayburt'ta bisiklet eldiveni satan yer de yok mecburen yalın el bastık pedala. Kısa bir inişten sonra Bayburt merkezde kuzenim Meltem ile buluştuk, güzel bir kahvaltı yapıp hasret giderdikten ve Meltem'e birkaç foto çektirdikten sonra yolcu yolunda gerek deyip bastık pedala.
Şehir merkezinden ayrılıp D915 asvalt yola çıkmak için navigasyon sokak aralarından çok dik rampalardan çıkarttı bizi tam asvalt yola yani karayoluna çıkacaktık ki İzzet kahvaltı yaptığımız kafede güneş gözlüğünü unutmuş. Neyseki kuzenim Meltem'i aradık araçla hemen kafeye gidip gözlüğü alıp bize getirdi bu süreçte yaklaşık 20-25 dk bekledik ancak altına girecek bir ağaç gölgesi bulamadık..
Ama keyifler çok gıcır önümüzde bizi bekleyen bol ağaçlı bol gölgeli hatta serin serin esen rüzgarı bekliyoruz. Gırgır şamata derken kuzen geldi ve yola düştük.
Öğlen sıcağı ve yol yorgunluğu biraz kendini hissettirmeye başlamış, yolun güzelliği ise giderek bizi büyülemeye başlamıştı. Küçük bir akarsu kenarında hem sabahtan A101'den aldığımız pilakilerimizi yedik hem de minik bir mola verdik. Tabii şekerleme yapmayı ihmal etmeyenler de vardı
İzzet kısa süre sonra uyandıktan sonra hemen su kaynetıp birer kahve içtik ve tekrar yola koyulduk.. Bu arada Bayburt'tan beri sürekli rampa çıkıyoruz ancak eğim tatlı bir eğim. Bizi yormuyor. Sırasıyla Değirmencik, Akbulut, Erikdibi, Çiğdemlik. Sırataşlar köylerini geçip Kılıçkaya köyünde mola verdik. Kılıçkaya köyünde hemen girişte sağda bir köy konağı var. Hoşgeldiniz deyip sohbete koyulduk. Nereden nereye muhabbetlerimizi yaptıktan sonra akşam için makarna alalım dedik ve bakkal sorduk. Meğerse bakkal bir köy önceymiş. Tanıştığımız Hamza hemen motorbisikletine atlayıp alt köye gitti geldi ve bize makarna getirdi parasınıda ısrarlarımıza rağmen almadı. Ancak bize "yola devam etmeyin duman(sis) çöktü gidemezsiniz" dediler. Vakit de henüz erkendi bizim amacımız da Soğanlı Geçidi'nde kamp atmaktı. Biz yine de navigasyondan baktık soğanlı geçidine 15km var. Biz bir şansımızı deneyelim dedik baktık ki gidemiyoruz nasılsa rampa aşağı hızlıca köye döneriz dedik. Neyse biz bastık pedala 1 - 2 - 3 viraj döndük ancak pes ettik. Karşı rüzgar çok kuvvetliydi. Virajı dönüp rüzgarı arkaya alınca pedal çevirmeden rampa çıkıyorduk o derece yani. Rüzgarlı hava giderek fırtınaya dönüyordu biz de risk almayalım dedik ve Kılıçkaya köyüne geri döndük.
Kılıçkaya Köyünün Girişi
Tırmanmaktan Vazgeçtiğimiz En Son Viraj
Köy Konağı
Fırtınadan geri dönüp köy konağına yerleştik. Orada yaşayan genç yaşlı kadın erkek pek çok kişi yanımıza gelip hoşgeldiniz dedi ve bir eksiğimiz var mı diye sordular ilgilendiler. Gece sobayı yakalım diye odun getirdiler hatta makarnamızı ayçiçek yağıyla değil doğal tereyağ ile yapalım diye tereyağ getirdiler Güzel ve uzun sohbetlerden sonra havanın kararmasıyla ve soğumasıyla sobamızı yaktık. Rakım 1800 metre civarıydı ve evet Temmuz ayında sobamızı yaktık ve sıcacık ve korunaklı köy konağında mis gibi uyuduk.
Toplamda 30 km sürüş ve yaklaşık 300 metre irtifa kazanımı yaşadık.
D915 Bayburt-Of-Trabzon Bisiklet Turu (2.Gün)
D915 Bayburt-Of-Trabzon Bisiklet Turu (3.Gün)
Şehir merkezinden ayrılıp D915 asvalt yola çıkmak için navigasyon sokak aralarından çok dik rampalardan çıkarttı bizi tam asvalt yola yani karayoluna çıkacaktık ki İzzet kahvaltı yaptığımız kafede güneş gözlüğünü unutmuş. Neyseki kuzenim Meltem'i aradık araçla hemen kafeye gidip gözlüğü alıp bize getirdi bu süreçte yaklaşık 20-25 dk bekledik ancak altına girecek bir ağaç gölgesi bulamadık..
Ama keyifler çok gıcır önümüzde bizi bekleyen bol ağaçlı bol gölgeli hatta serin serin esen rüzgarı bekliyoruz. Gırgır şamata derken kuzen geldi ve yola düştük.
Öğlen sıcağı ve yol yorgunluğu biraz kendini hissettirmeye başlamış, yolun güzelliği ise giderek bizi büyülemeye başlamıştı. Küçük bir akarsu kenarında hem sabahtan A101'den aldığımız pilakilerimizi yedik hem de minik bir mola verdik. Tabii şekerleme yapmayı ihmal etmeyenler de vardı
İzzet kısa süre sonra uyandıktan sonra hemen su kaynetıp birer kahve içtik ve tekrar yola koyulduk.. Bu arada Bayburt'tan beri sürekli rampa çıkıyoruz ancak eğim tatlı bir eğim. Bizi yormuyor. Sırasıyla Değirmencik, Akbulut, Erikdibi, Çiğdemlik. Sırataşlar köylerini geçip Kılıçkaya köyünde mola verdik. Kılıçkaya köyünde hemen girişte sağda bir köy konağı var. Hoşgeldiniz deyip sohbete koyulduk. Nereden nereye muhabbetlerimizi yaptıktan sonra akşam için makarna alalım dedik ve bakkal sorduk. Meğerse bakkal bir köy önceymiş. Tanıştığımız Hamza hemen motorbisikletine atlayıp alt köye gitti geldi ve bize makarna getirdi parasınıda ısrarlarımıza rağmen almadı. Ancak bize "yola devam etmeyin duman(sis) çöktü gidemezsiniz" dediler. Vakit de henüz erkendi bizim amacımız da Soğanlı Geçidi'nde kamp atmaktı. Biz yine de navigasyondan baktık soğanlı geçidine 15km var. Biz bir şansımızı deneyelim dedik baktık ki gidemiyoruz nasılsa rampa aşağı hızlıca köye döneriz dedik. Neyse biz bastık pedala 1 - 2 - 3 viraj döndük ancak pes ettik. Karşı rüzgar çok kuvvetliydi. Virajı dönüp rüzgarı arkaya alınca pedal çevirmeden rampa çıkıyorduk o derece yani. Rüzgarlı hava giderek fırtınaya dönüyordu biz de risk almayalım dedik ve Kılıçkaya köyüne geri döndük.
Kılıçkaya Köyünün Girişi
Tırmanmaktan Vazgeçtiğimiz En Son Viraj
Köy Konağı
Fırtınadan geri dönüp köy konağına yerleştik. Orada yaşayan genç yaşlı kadın erkek pek çok kişi yanımıza gelip hoşgeldiniz dedi ve bir eksiğimiz var mı diye sordular ilgilendiler. Gece sobayı yakalım diye odun getirdiler hatta makarnamızı ayçiçek yağıyla değil doğal tereyağ ile yapalım diye tereyağ getirdiler Güzel ve uzun sohbetlerden sonra havanın kararmasıyla ve soğumasıyla sobamızı yaktık. Rakım 1800 metre civarıydı ve evet Temmuz ayında sobamızı yaktık ve sıcacık ve korunaklı köy konağında mis gibi uyuduk.
Toplamda 30 km sürüş ve yaklaşık 300 metre irtifa kazanımı yaşadık.
D915 Bayburt-Of-Trabzon Bisiklet Turu (2.Gün)
D915 Bayburt-Of-Trabzon Bisiklet Turu (3.Gün)
Son düzenleme: