Böyle durumlarda ister istemez insanlar hemen durumu daha net anlaşılması için benzerleriyle kıyaslama yoluna gidiyor, çoğu zaman da faydalı oluyor bu ben de katılıyorum. O yüzden benzer bir yaklaşımda bulunacağım.
Depremin "büyüklüğü" ölçüm yöntemine göre tektir, değişmez bunu zaten herkes biliyor. Ancak bunun bizim gibi sıradan insanlar için anlam kazanması için bazı değerlendirmeler gerekli. "Şiddet" kavramı burda devreye giriyor.
Bu ne demek? Örneğin 2011'de Japonya'da meydana gelen 9,1 Mw büyüklüğündeki deprem sebebiyet verdiği şeyler yüzünden önemli bir deprem ancak depremin kendisi gerçekten 9,1 şeklinde kafamızda canlandırdığımız bir facia şeklinde etkiledi mi insanları? Hayır. Bakın bu deprem yüzünden 20.000'e yakın insan hayatını kaybetti ancak bu kayıpların çok yüksek çoğunluğu deprem sonrasında meydana gelen tsunami sebebiyle boğulma kaynaklı. Bunlara ek olarak bu depremin en yakın kara parçasına hemen hemen 80-100km gibi bir mesafede ve yerin 30km altında gerçekleştiğini de unutmayalım.
Bugün başımıza gelen afeti değerlendirdiğimizde bir defa depremin izdüşümünün yerleşim yerlerine denk gelmesi, büyüklüğü ve zeminin sadece 18km kadar altında gerçekleşmesi sebebiyle depremin kendisinin sonuçlarının çok vahim olmasını beklememiz gerekir. Zira biliminsanlarımızın tamamı bu faciayı aslında bugün yaşadığımız şekilde gördü, anlattı, anlattı, anlattı ama hiç - bir - şey yapılmadı. Bu konu zaten daha uzun uzun konuşulacak mutlaka ama benim anlatmak istediğim nokta bu değil. Şunu düşünelim, burası Türkiye değil de Japonya olsun. Yaşan insanlar da Japonlar olsun, aynı deprem bilinciyle bizim coğrafyamızda yaşıyor olsunlar. Sonuçlar ne kadar değişirdi? "Japonya'da her gün 6-7 büyüklüğünde deprem oluyor ama 1 kişinin burnu kanamıyor abi ya!" mı olurdu yine acaba, "Ulan iyi sallandık ama Japon olduğumuz için hiç kimseye birşey olmadı." mı olurdu?
Benim şahsi fikrim mutlaka fark olurdu zira en azından adamlar bilime biliminsanına değer veriyor sözünü dinliyor falan filan, ama Japonya'nın şu an yaşadığı depremler kadar hasarsız kayıpsız atlatılabileceğini kesinlikle düşünmüyorum. 9,1Mw büyüklüğünde bir depremin Japonya'da bir yerleşim biriminde ve yerden 15-20km mesafede meydana gelmiş olması durumunda da aynı şeyi düşünürdüm. Nitekim bu düşünceleri destekleyen kanıtlar da var.
Mercalli Şiddet Ölçeği diye bir değer var, tam da bu yukarıda bahsettiğim durumları aslında kıyaslayabilmeye de imkan sunan bir ölçek. "Bir depremin büyüklüğüne göre oluştuğu noktadaki yıkımı beni ne kadar ilgilendirir?" sorusuna cevap veriyor bu ölçek. Örneğin Japonya'daki bu 9,1Mw büyüklüğündeki deprem Mercalli ölçeğinde IX - Şiddetli olarak değerlendirilmiş. Karşısında da şu açıklama var : "Genel panik; özel tasarlanmış yapılarda önemli hasar, bu yapıların iskeletleri eğilir. Zemin sıvılaşmaya başlar. Alelade binalarda büyük hasar, kısmen çöküntü. Binalar temellerinden oynar. Eski köprü ve altyapılar hasar alır." Bugün yaşadığımız afet büyüklük bakımından 9,1Mw'ye göre 90 kata yakın daha az bir enerji açığa çıkarıyor, ancak Mercalli ölçeğinde aynı seviyede değerlendirilmiş. Bunun yanısıra Japonya'daki depremde ölçülen azami ivme 2,9g dolaylarındayken, biraz önce İnstagram'da İtalyan bir mimarın paylaştığı bir veriye göre bugün yaşadığımız depremde 2,6-2,7 dolaylarında bir ivme kaydedilmiş. Yani özetle; 2011 yılında Japonya'da yaşanan depremin ne kadar büyük bir küresel felakete sebebiyet verdiği ortadayken, depremin kendisinin sonuçları açısından aralarında ciddi bir fark olmayan bir afet yaşadık. Üstelik arada sadece 10 saat kadar bir farkla 2 defa yaşadık. Burada yine Japonya'daki depremle kıyaslama yapacak olursak, öncü ve artçıları olarak 4 tane Mw 7 büyüklüğün üzerinde deprem meydana gelmiş ancak Mercalli ölçeğine göre bir değerlendirmelerini bulamadım bile.
Son olarak da yukarıda bahsettiğim "kanıtlar"ın ne olduğuyla ilgili de ufak bir bilgi vereyim. 1995 yılında "Kobe Depremi" olarak bilinen bir deprem meydana geldi Japonya'da ve büyüklüğü sadece 6,9Mw olarak ölçüldü. Ancak bu depremin Mercalli ölçeğine göre tarihin en önemli depremlerinden biri olduğu kabul ediliyor, XI(Olağanüstü)-XII(Afetsel) olarak değerlendirilmiş. Bakın açıklaması şu şekilde : "Tuğla yapıların tamamına yakını çöker. Köprüler çok büyük oranda yıkılır. Yeraltı boruları ve altyapılar kullanılamaz hâle gelir. Yeryüzünde büyük çatlaklar meydana gelir. Yollar, pistler ve kaldırımlar çok büyük hasar alır. Raylar kullanılamaz hâle gelir. Deprem bölgesindeki zeminde sıvılaşma en üst düzeyde olur. - Tam yıkım. Afet bölgesinin yeryüzü şekli değişir. Sağlam hiçbir yapı kalmaz. Deprem dalgaları yeryüzünden izlenebilir. Yeryüzü gözle görülebilir bir biçimde dalgalanır. Ufuk ve yataylık kavramı yok olur. Hiçbir cisim yerinde kalamaz." Nitekim, 6.500'e yakın insan direkt depremin yarattığı yıkım sebebiyle hayatını kaybetmiş ve 45.000'e yakın insan yaralanmış. Nüfus yoğunluğu açısından değerlendirdiğiniz zaman kayıp sayısı oldukça yüksek olarak görünüyor. Yine bir örnek olarak da şunu paylaşayım; hemen hepimizin yakından bildiği 17 Ağustos depremi de 7,6Mw büyüklük ve 15km kadar derinlikte meydana gelmiş olmasıyla bugün yaşanan afete benzerlik gösterse de coğrafi yapının etkisiyle belki de Mercalli ölçeğinde 1 basamak daha yukarıda değerlendirilmiş; X - Çok Şiddetli : "İyi inşa edilmiş ahşap binalar yıkılır; çoğu tuğla yapı temeliyle beraber yıkılır. Altyapılar büyük oranda hasar alır. Raylar eğrilir."
Uzattım, kusura bakmayın lütfen. Çok büyük bir afet yaşıyoruz, yaşanabilecek en az kayıp ve hasarla atlatmayı ummaktan ve elimizden gelen yardımı yapmaktan başka çaremiz yok. Artık uzun bir vadesi de kalmadı, sonuçları en az bugünkü kadar ağır olacağı ayan beyan ortada olan bir deprem daha kapımızda, en kısa sürede uyanmamız dileğiyle..
Not: Yukarıda yazdıklarımın tamamı depremden korkan ve başa çıkmak için kendi çapında araştırma yapan biri olarak benim bir araya getirdiğim bilgileri içeriyor. Kesinlikle bir deprem bilimci veya konuyla alakalı tahsili olan biri değilim. Bu sebeple bilgileri hatalı yorumlamış olma ihtimalim olduğunu göz önünde bulundurmadan eleştirmemenizi rica ederim. Doğrusunu öğrenmekten memnuniyet duyacağımdan şüpheniz olmasın.