Awacs7n
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 20 Temmuz 2022
- Mesaj
- 674
- Tepki
- 772
- Şehir
- Trabzon
- Başlangıç
- 2013—14
- Bisiklet
- Trek
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
Öncelikle Selamün Aleyküm;
Son yıllarda dağ bisikletleri diğer bisikletlerden bir hayli ayrıştı ve kişisel görüşüm olarak alırım ve şehir bisikleti gibi kullanırım modundan biraz uzaklaştı.
Eskiden 70 dereceyi bulan kafa açıları 67-68 küsürlere falan düşmeye başlamıştı. Son 1-2 senedir bu açıları büyük markaların giriş seviyesi bisikletlerinde görmeye başlamıştım, orta seviyede bile daha düşük açılara yönelmeye başlamıştı firmalar.
Geçen aylarda trek farklı bir çıkış yapıp marlin serisinin 3. jenerasyonunda bu açıları 64-65 dereceye kadar indirdi. Kişisel görüşüm olarak birkaç seneye 67 derecenin üzeri açıya sahip vetek süspansiyonlu bisiklet modelinin üretim sayısında sayısında bir hayli azalma olacak.
Gene trek'ten örnek vereyim, birkaç sene öncesinde roscoe serisi 68 küsür derece kafa açısı ile geliyordu sanırsam, sonradan 64-65 dereceye kadar indirdiler. Bununla da kalmayıp belirli aralıklarla benzer değişimleri x-caliber serisinde ve marlin serisinde de yapmaya başladılar.
Sadece kafa açılarıyla kalmadı, lastik genişlikleri de bir hayli arttı. Eskiden 2.00 idealdi diye hatırlıyorum, geçen senelerde bu rakam 2.25'e kadar çıkmıştı. Şimdi bazı markalar giriş seviyesi bisikletlerini bile direk olarak 2.40'larla donatıyorlar.
Lastikleri geçtik, kadro görünümlerine gelelim. Şimdi kadronun hangi boy olduğunu anlamak bir hayli zor. Çok uzun boylular için olay daha da karmaşık. Sele borusunun girdiği boruyu o kadar kısa yapıyorlar ki uzun boylular için kadroyu o bölgeden kırmak pek de zor değil. Uzun sele borusu alayım mantığı da pek işlemiyor çünkü onun da sınırları var. Bu sefer de seleyi yeterince indiremiyorsunuz.
Teknik birkaç konuya göz atacak olursak ilk olarak mühendisler daha fazla kontrolün daha fazla hız olduğunun farkına vardılar. Bu da onları klasik bisiklet geliştirmelerini bırakıp daha fazla tutunma ve daha fazla kontrol temelli geliştirme konusuna itti.
Daha düşük kafa açısı demek tırmanıştan biraz feragat etmek demek olsa da maşanın alt bacağındaki açılarla ve sele borusu açılarıyla oynayıp bunun biraz önüne geçtiler. Artan iz mesafesini kısaltmanın çözümü de maşanın alt bacağında gizli idi. İşin garibi ufak bir açı ayarlamasıyla iki tekerlek arası mesafeyi kısaltırken ön lastiğin yere tutunma bölgesini de bir hayli genişlettiler.
Şu anda dağ bisikletleri iyice iniş odaklı olma yolunda ilerliyor, birkaç seneye 64-65 derece açıları çoğu giriş seviye bisiklette bile görebileceğimizi düşünüyorum.
İlk modern geometrili bir bisiklete bindiğimde farkettiğim ilk şeylerden birisi oturarak tırmanmanın oldukça verimli olması idi. Güncel geometrili bir dağ bisikletinde ayakta pedal çevirmek cidden verimsiz ve oldukça saçma bisiklet tepkileriyle karşılaşmanıza sebep oluyor bence.
Bahsetmeyi unuttuğum bir diğer nokta ise aynakol mevzusu; güncel olarak üretilen ve üst seviye olupta tekli sistem olmayan herhangi bir grup setin olduğunu zannetmiyorum. Birkaç yıllık 2x12'leri falan söylemeyin lütfen. Aynakol tekli iken çoğu bisiklet en fazla 32 diş takmanıza izin veriyor, 34 takılabilen çok fazla bisiklet olduğunu zannetmiyorum. 32 aynakollu bir bisikletle düz yolda hız yapmak teknik olarak oldukça zor, çok fazla tutunmak isteyen bir geometri ile daha da zor.
Son sözlerimi söyleyecek olursam modern geometri için bir şeylerden feragat edilse de bu bence çok da büyük bir kayıp değil. Dağ bisikletinin çizgilerinin de bir hayli belirginleştiğini düşünüyorum. Eskisi gibi dağ bisikletlerini şehir bisikleti niyetine kullanmak biraz daha yorucu olacak gibi duruyor, zaten çoğu üst seviyede bagaj delikleri gibi montaj delikleri yokken şimdi orta seviye bisikletlerde de azalacak gibi duruyor bu durum.
Artık dağ bisikletleri yere çok daha iyi tutunuyor ve çok daha iyi engel aşabiliyor. 64-65 dereceli bir bisikletin arazi kabiliyeti ile 70-71 dereceli bir bisikletin engellerden geçerken hissettirdikleri arasında ciddi bir fark olacağını tahmin etmek hiç de zor değil.
Gelecek yıllarda 100 mm amörtisör standardının yükselip yükselmeyeceğini merak ediyorum doğrusu çünkü 140 mm'ye kadar maşa destekleyen tek süspansiyonlu bisikletlere olan talep artıyor gibi. Yukarıda yazdıklarım genel olarak kişisel görüşler içeriyor, sizin de fikrinizi duymak isterim.
Son yıllarda dağ bisikletleri diğer bisikletlerden bir hayli ayrıştı ve kişisel görüşüm olarak alırım ve şehir bisikleti gibi kullanırım modundan biraz uzaklaştı.
Eskiden 70 dereceyi bulan kafa açıları 67-68 küsürlere falan düşmeye başlamıştı. Son 1-2 senedir bu açıları büyük markaların giriş seviyesi bisikletlerinde görmeye başlamıştım, orta seviyede bile daha düşük açılara yönelmeye başlamıştı firmalar.
Geçen aylarda trek farklı bir çıkış yapıp marlin serisinin 3. jenerasyonunda bu açıları 64-65 dereceye kadar indirdi. Kişisel görüşüm olarak birkaç seneye 67 derecenin üzeri açıya sahip vetek süspansiyonlu bisiklet modelinin üretim sayısında sayısında bir hayli azalma olacak.
Gene trek'ten örnek vereyim, birkaç sene öncesinde roscoe serisi 68 küsür derece kafa açısı ile geliyordu sanırsam, sonradan 64-65 dereceye kadar indirdiler. Bununla da kalmayıp belirli aralıklarla benzer değişimleri x-caliber serisinde ve marlin serisinde de yapmaya başladılar.
Sadece kafa açılarıyla kalmadı, lastik genişlikleri de bir hayli arttı. Eskiden 2.00 idealdi diye hatırlıyorum, geçen senelerde bu rakam 2.25'e kadar çıkmıştı. Şimdi bazı markalar giriş seviyesi bisikletlerini bile direk olarak 2.40'larla donatıyorlar.
Lastikleri geçtik, kadro görünümlerine gelelim. Şimdi kadronun hangi boy olduğunu anlamak bir hayli zor. Çok uzun boylular için olay daha da karmaşık. Sele borusunun girdiği boruyu o kadar kısa yapıyorlar ki uzun boylular için kadroyu o bölgeden kırmak pek de zor değil. Uzun sele borusu alayım mantığı da pek işlemiyor çünkü onun da sınırları var. Bu sefer de seleyi yeterince indiremiyorsunuz.
Teknik birkaç konuya göz atacak olursak ilk olarak mühendisler daha fazla kontrolün daha fazla hız olduğunun farkına vardılar. Bu da onları klasik bisiklet geliştirmelerini bırakıp daha fazla tutunma ve daha fazla kontrol temelli geliştirme konusuna itti.
Daha düşük kafa açısı demek tırmanıştan biraz feragat etmek demek olsa da maşanın alt bacağındaki açılarla ve sele borusu açılarıyla oynayıp bunun biraz önüne geçtiler. Artan iz mesafesini kısaltmanın çözümü de maşanın alt bacağında gizli idi. İşin garibi ufak bir açı ayarlamasıyla iki tekerlek arası mesafeyi kısaltırken ön lastiğin yere tutunma bölgesini de bir hayli genişlettiler.
Şu anda dağ bisikletleri iyice iniş odaklı olma yolunda ilerliyor, birkaç seneye 64-65 derece açıları çoğu giriş seviye bisiklette bile görebileceğimizi düşünüyorum.
İlk modern geometrili bir bisiklete bindiğimde farkettiğim ilk şeylerden birisi oturarak tırmanmanın oldukça verimli olması idi. Güncel geometrili bir dağ bisikletinde ayakta pedal çevirmek cidden verimsiz ve oldukça saçma bisiklet tepkileriyle karşılaşmanıza sebep oluyor bence.
Bahsetmeyi unuttuğum bir diğer nokta ise aynakol mevzusu; güncel olarak üretilen ve üst seviye olupta tekli sistem olmayan herhangi bir grup setin olduğunu zannetmiyorum. Birkaç yıllık 2x12'leri falan söylemeyin lütfen. Aynakol tekli iken çoğu bisiklet en fazla 32 diş takmanıza izin veriyor, 34 takılabilen çok fazla bisiklet olduğunu zannetmiyorum. 32 aynakollu bir bisikletle düz yolda hız yapmak teknik olarak oldukça zor, çok fazla tutunmak isteyen bir geometri ile daha da zor.
Son sözlerimi söyleyecek olursam modern geometri için bir şeylerden feragat edilse de bu bence çok da büyük bir kayıp değil. Dağ bisikletinin çizgilerinin de bir hayli belirginleştiğini düşünüyorum. Eskisi gibi dağ bisikletlerini şehir bisikleti niyetine kullanmak biraz daha yorucu olacak gibi duruyor, zaten çoğu üst seviyede bagaj delikleri gibi montaj delikleri yokken şimdi orta seviye bisikletlerde de azalacak gibi duruyor bu durum.
Artık dağ bisikletleri yere çok daha iyi tutunuyor ve çok daha iyi engel aşabiliyor. 64-65 dereceli bir bisikletin arazi kabiliyeti ile 70-71 dereceli bir bisikletin engellerden geçerken hissettirdikleri arasında ciddi bir fark olacağını tahmin etmek hiç de zor değil.
Gelecek yıllarda 100 mm amörtisör standardının yükselip yükselmeyeceğini merak ediyorum doğrusu çünkü 140 mm'ye kadar maşa destekleyen tek süspansiyonlu bisikletlere olan talep artıyor gibi. Yukarıda yazdıklarım genel olarak kişisel görüşler içeriyor, sizin de fikrinizi duymak isterim.
Son düzenleme: