delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
22 Ağustos 2011
(link)
Sabah erkenden büyük gün için hortladım, havaya baktım ve aynı dünkü gibi olduğunu gördüm. Yani öğleye kadar bulut ve çökmeden havadan havadan giden duman, öğleden sonra yağmur ve çöken duman. Bugünkü planım yukarı Kavrun'a çıkıp geri Ayder üzerinden Çamlıhemşine inerek yiyecek içecek aldıktan sonra güzel bir çıkış olduğunu duyduğum Pokut yolunu çıkmak. Pokut'un dillere destan manzarasını görme yaşım geldi de geçiyor, elimi çabuk tutmam lazım.
önce dünü bir hatırlıyoruz.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 1/6: Ardesen-Avusor-Ayder
rota
Dünkü 2400m'lik toplam tırmanmaya karşılık bugün 2750m tırmanılacak.
iki tırmanma var, ilki 12km'de 1000m irtifa kazanılan Ayder-Kavron arası. Oldukça kolay bir eğime sahip, ara ara dinlendiren yerler var, yarısı ormanda yarısı yayla çimenlerinde geçiyor, işlek bir yol. Zemini de gayet düzgün. 1:45 gibi bir sürede çıkarak saatte 600m'nin biraz altında kaldım, günün geri kalanını da düşünmek lazım.
İkinci tırmanış ise pokut tırmanışı. 15 km'de 1600m irtifa kazandırıyor, eğimi çok fazla değişmiyor sürekli %8-%12 aralığında diyebilirim, zemin yer yer bozuk ama sert, dinlenilecek ara çok kısa belki 50 m'lik bir ara hariç yok. Tam tırmanış yarışı yapılacak yer. Babadağ çıkışından biraz daha zor bir çıkış. Az sayıdaki kısa sürekli duraklamalar hariç 2:30 saatte çıkarak 600m/saat kuralını az da olsa yukarı doğru esnettim. 2000m'de uyuyacağıma göre yarın çok fazla tırmanamam değil mi?
Ayder-Kavrun arası. tempo fazla yüksek değil, hava da 16 derecenin altına düşmedi.
yolun geri kalanı. Ayder çıkışında epey hız yaptım 75 km/s üstüne de çıkacaktım ama öndeki araba yüzünden yavaşlamak zorunda kaldım. günün en yüksek nabızlarına inişte erişmiş olmam da ilginç tabii. Yol geniş olunca insan hız duygusunu hissedebilmek için basmak zorunda kalıyor. Hava ise başlarda gayet güzeldi ama tırmanışın sonlarına doğru iyice bozarak 10 dereceye kadar düştü.
her bisikletçinin hayalindeki manzara. Sabah erken, yağış yok, yemyeşil doğa, altta bisiklet ve sırtta çanta.
yolun eğimi başlarda pek fazla değil, ormanın içinden tatlı tatlı gidiyor.
favorim derelerden biri daha.
hem o oluşum hem bal kovanları bir arada.
suların şimdi en az aktığı mevsimdeyiz. Mayısta görmek lazım buraları.
kar suları erirken bu oyuğun tamamen suyla dolduğuna eminim.
buradan baharda çığ da düşüyordur.
Galler düzü. Epey kalabalık bir grup var.
Çakmakçur ve Palakçur'a bir dahakine artık.
buradan ne güzel geçilir de akşama kadar kurumaz o ayaklar.
gözüme kestirsem de mantıklı davranıp köprüden geçtim.
arkada ıslak ve yorgun bir iz bırakarak.
ayıyı durduracağını sanmıyorum bu yöntemin. elektrik verildiyse bilemem tabii. Gerçi bu akıllı ayılar eldiven takar, lastik ayakkabı giyer gelir anlatılan hikayelere bakılırsa.
ormana giren yol. nereye gidiyor acaba?
duman var ama rüzgar sert olduğundan yere çökemiyor. Zaten çökse de etkisini 2000m civarında göstermeye başlar, daha aşağısı dumanaltı diye tabir edilen irtifada kalıyor.
pamuk dede ve çok cüceler.
Aşağı Kavrun.
Aşağı Kavrun ve üzerinde oturduğu sırt.
terkedilmiş gibi görünen yayla evi. çevresindeki bahçenin izi belli oluyor.
karşı yamacı izleye izleye gidiyoruz.
yolu kaybedince inekleri veya elektrik direklerini izlemek iyi bir fikir. Bu noktada yolu kaybetmek kolay değil tabii.
yaklaştım galiba.
hoşbulduk canım.
güzel bir dereleri var. bizim yaylada dere eğimden dolayı gürültüyle akar ve arka planda hep sesini duyarsınız. Evim otobana yakın olduğundan bazen gece rüyamda yayla evinde olduğumu sanıyorum otobanın sesini derenin sesiyle karıştırıp. Kendime gelirsem duruma göre seviniyor veya üzülüyorum. Özellikle canavarlı vb bir rüyaysa şehirdeki bir evde uyanmak iyi oluyor. Rüyamda ayıdan kaçarken bir de dağda uyanmak istemem.
orada bir yerde Naletleme geçidi. Geçidi aşınca Deniz gölü ve Dilberdüzü kamp alanına gidiliyor.
O tarafta yaptığım turların birinde şu an bulunduğum noktaya epey yaklaşmıştım.
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 5. ve 6.günler Yaylalar-Dilberdüzü-Kaçkar-İspir
Araçla 400km gibi bir yol var arada ve bana başka bir dünyaymış gibi geliyor. Halbuki pratikte şu dağların arkası.
durunca üşüdüm tabii, hemen çaya hücum.
bu sefer o grubun bu grup olduğu kesin. hatırladılar da bizimkileri, ben de selam söyledim; bir dahaki gidişinizde alırsınız artık. Şahsen tanışmasakta artık bizden olan grup buralarda gezerken arada aklıma geliyor. Derenin üzerindeki platformun bozuk havada çekilmiş ıslak bir fotoğrafını çok net hatırlıyorum mesela.
köpeği bilmem de tasmanın şakası yok.
Kavrun sokakları. Çok nadiren yaylalarda böyle sokaklar olur, epey ilgimi çekiyor bisikletle geziyorum evlerin arasında.
bu pamuk dede değil gargamel resmen.
yukarıda hava iyi bence, yüksek irtifada bulut üstü olup eşsiz manzaralar görmek olası. Ne olurdu buradan arkaya aşan bisikletle geçilebilir bir patika yapabilseydik. Kazma kürek gitsek yapmaya hapse bile girebiliriz. Çok zorlu bir rota olurdu ve her ilkbahar tamirat isterdi ama değerdi.
hangi yaylada olduğumuz belli. Yazı google earth'ten de görünüyor.
düzlük varmış gibi görünüyor ama arka epey engebeli anladığım.
işte Yukarı Kavrun.
duman ve kayalıklar. zorluğun sembolü.
yeşil çatıları sevdim. Renkleri google earth'ten de belli oluyor.
dönüş yolunda serin havanın tadını çıkaran inekler. hava açık olunca sıcaktan ve sinekten rahat yok hayvanlara. Siyah boğa o mesafeden dikilip kesiyor beni bir süre.
yayla çocukları arazide. çevrede kimse görünmüyor, şehirde kim böyle bırakabilir çocukları ortalığa. insan insanın kurdudur sözünü hatırlatıyor bu durum bana. Ufakken yaylada isek annem beni bir sabah çıkarken görürdü bir de akşam çamura bulanmış döndüğümde.
bu arayı çıkarken çok beğenmiştim durup o anları bozmak istemediğimden inerken fotoğrafladım.
aşağıda Galler düzü.
yukarı çıkarken gördüğüm ormana giren yolun tekrar bu yola birleştiğini gördüp girdim.
tepeler sanki göğe uzanıyor.
mistik.
en güzel örneklerden biri.
sevimli bir tane.
Otelde bıraktığım eşyalarımı alarak tam yüklü olarak devam edeceğim. Dün kirlenenleri dünden yıkayıp asmayı da ihmal etmedim tabii. Nemli ortama rağmen tam olmasa da yeterince kurumuşlar. Bu bölgede mümkün olduğunca temiz ve kuru kalmak çok önemli.
Çamlıhemşin'e doğru rüzgara karşı basarak hızlı bir iniş.
korkunç vinçler
dereyle yamaçların arasına sıkışmış Çamlıhemşin. Binalar tek sıra; bir tarafları yola bir tarafları dereye bakıyor.
hemen önümüzde derelerin birleştiği nokta ve köprü.
bölgenin ünlü konaklarına bir örnek.
binaların detaylarına şaşmamak mümkün değil. Konakların hikayelerini Atlas dergisi yazmıştı zamanında, ilgi duyuyorsanız mutlaka bulup okuyun.
dört şerit teleferik. şerit değiştirmek biraz zor tabii.
vadi tabanından bile konakların orijinalliği görünüyor.
köprünün adını unuttum ama muhteşem bir duruşu var. üzerinden karşıya geçip inceledim epey.
yine ünlü ve güzel bir köprü ama adını unuttum. zaten ufak bir aramayla hakkında sayfalarca bilgiye ve başında çekilmiş binlerce fotoğrafa ulaşmak mümkün.
oldukça büyük bir köprü, yapılması oldukça zor olmuş olmalı.
konaklar köprüler derken Pokut ve Sal yaylalarına ayrılan yolun başına geldik.
çevrede konaklar olmalı ama ağaçtan görüş alanım yolla sınırlı.
(link)
baştaki beton kısımda bitti artık gerçek yayla yolundayım.
inceden tiselemeye başladı, hava da serinledi.
yoldaki tek düz yer. durup çantanın yağmurluğunu taktım.
artık bulutlardayım. yol ıssız, tam bir sessizlik.
orman ara ara yoğunlaşıyor, tise de ince bir yağmura dönüyor.
şu virajların güzelliğine bakın.
kıvrılıp sarılmış dağa yol.
yokuş bitti, sal yaylasına çıkmış olmalıyım.
pokut yakında olmalı.
normal bir araç için çok zor bir yol.
ve kalacağım pokut doğa konuk evine ulaştım. Tesis çok güzel, sahipleri son derece canayakın insanlar. yemekler ve yatak da süper. Benim gibi ıslak ve çamur da gitseniz kısa sürede ısınıp, karnınızı doyuruyorsunuz; sohbetle de kendinize geliyorsunuz. Bölgeye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, yolu da düşünmeyin araçla alınma seçeneğiniz var. Giderseniz tesis sahibi Haluk bey'e ve eşine selamımı da söylersiniz.
(link)
bıçak sırtına dizili Pokut evleri. böyle ayrı bir güzel bence.
Odamın penceresinden Pokut yamaçları.
Yarın havanın açmasını temenni ederek akşamın tadını çıkarıyorum. Sıcak sohbet, sıcak çay, güzel yemekler. Yarına hazırım.
(link)
Sabah erkenden büyük gün için hortladım, havaya baktım ve aynı dünkü gibi olduğunu gördüm. Yani öğleye kadar bulut ve çökmeden havadan havadan giden duman, öğleden sonra yağmur ve çöken duman. Bugünkü planım yukarı Kavrun'a çıkıp geri Ayder üzerinden Çamlıhemşine inerek yiyecek içecek aldıktan sonra güzel bir çıkış olduğunu duyduğum Pokut yolunu çıkmak. Pokut'un dillere destan manzarasını görme yaşım geldi de geçiyor, elimi çabuk tutmam lazım.
önce dünü bir hatırlıyoruz.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 1/6: Ardesen-Avusor-Ayder
rota
Dünkü 2400m'lik toplam tırmanmaya karşılık bugün 2750m tırmanılacak.
iki tırmanma var, ilki 12km'de 1000m irtifa kazanılan Ayder-Kavron arası. Oldukça kolay bir eğime sahip, ara ara dinlendiren yerler var, yarısı ormanda yarısı yayla çimenlerinde geçiyor, işlek bir yol. Zemini de gayet düzgün. 1:45 gibi bir sürede çıkarak saatte 600m'nin biraz altında kaldım, günün geri kalanını da düşünmek lazım.
İkinci tırmanış ise pokut tırmanışı. 15 km'de 1600m irtifa kazandırıyor, eğimi çok fazla değişmiyor sürekli %8-%12 aralığında diyebilirim, zemin yer yer bozuk ama sert, dinlenilecek ara çok kısa belki 50 m'lik bir ara hariç yok. Tam tırmanış yarışı yapılacak yer. Babadağ çıkışından biraz daha zor bir çıkış. Az sayıdaki kısa sürekli duraklamalar hariç 2:30 saatte çıkarak 600m/saat kuralını az da olsa yukarı doğru esnettim. 2000m'de uyuyacağıma göre yarın çok fazla tırmanamam değil mi?
Ayder-Kavrun arası. tempo fazla yüksek değil, hava da 16 derecenin altına düşmedi.
yolun geri kalanı. Ayder çıkışında epey hız yaptım 75 km/s üstüne de çıkacaktım ama öndeki araba yüzünden yavaşlamak zorunda kaldım. günün en yüksek nabızlarına inişte erişmiş olmam da ilginç tabii. Yol geniş olunca insan hız duygusunu hissedebilmek için basmak zorunda kalıyor. Hava ise başlarda gayet güzeldi ama tırmanışın sonlarına doğru iyice bozarak 10 dereceye kadar düştü.
her bisikletçinin hayalindeki manzara. Sabah erken, yağış yok, yemyeşil doğa, altta bisiklet ve sırtta çanta.
yolun eğimi başlarda pek fazla değil, ormanın içinden tatlı tatlı gidiyor.
favorim derelerden biri daha.
hem o oluşum hem bal kovanları bir arada.
suların şimdi en az aktığı mevsimdeyiz. Mayısta görmek lazım buraları.
kar suları erirken bu oyuğun tamamen suyla dolduğuna eminim.
buradan baharda çığ da düşüyordur.
Galler düzü. Epey kalabalık bir grup var.
Çakmakçur ve Palakçur'a bir dahakine artık.
buradan ne güzel geçilir de akşama kadar kurumaz o ayaklar.
gözüme kestirsem de mantıklı davranıp köprüden geçtim.
arkada ıslak ve yorgun bir iz bırakarak.
ayıyı durduracağını sanmıyorum bu yöntemin. elektrik verildiyse bilemem tabii. Gerçi bu akıllı ayılar eldiven takar, lastik ayakkabı giyer gelir anlatılan hikayelere bakılırsa.
ormana giren yol. nereye gidiyor acaba?
duman var ama rüzgar sert olduğundan yere çökemiyor. Zaten çökse de etkisini 2000m civarında göstermeye başlar, daha aşağısı dumanaltı diye tabir edilen irtifada kalıyor.
pamuk dede ve çok cüceler.
Aşağı Kavrun.
Aşağı Kavrun ve üzerinde oturduğu sırt.
terkedilmiş gibi görünen yayla evi. çevresindeki bahçenin izi belli oluyor.
karşı yamacı izleye izleye gidiyoruz.
yolu kaybedince inekleri veya elektrik direklerini izlemek iyi bir fikir. Bu noktada yolu kaybetmek kolay değil tabii.
yaklaştım galiba.
hoşbulduk canım.
güzel bir dereleri var. bizim yaylada dere eğimden dolayı gürültüyle akar ve arka planda hep sesini duyarsınız. Evim otobana yakın olduğundan bazen gece rüyamda yayla evinde olduğumu sanıyorum otobanın sesini derenin sesiyle karıştırıp. Kendime gelirsem duruma göre seviniyor veya üzülüyorum. Özellikle canavarlı vb bir rüyaysa şehirdeki bir evde uyanmak iyi oluyor. Rüyamda ayıdan kaçarken bir de dağda uyanmak istemem.
orada bir yerde Naletleme geçidi. Geçidi aşınca Deniz gölü ve Dilberdüzü kamp alanına gidiliyor.
O tarafta yaptığım turların birinde şu an bulunduğum noktaya epey yaklaşmıştım.
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 5. ve 6.günler Yaylalar-Dilberdüzü-Kaçkar-İspir
Araçla 400km gibi bir yol var arada ve bana başka bir dünyaymış gibi geliyor. Halbuki pratikte şu dağların arkası.
durunca üşüdüm tabii, hemen çaya hücum.
bu sefer o grubun bu grup olduğu kesin. hatırladılar da bizimkileri, ben de selam söyledim; bir dahaki gidişinizde alırsınız artık. Şahsen tanışmasakta artık bizden olan grup buralarda gezerken arada aklıma geliyor. Derenin üzerindeki platformun bozuk havada çekilmiş ıslak bir fotoğrafını çok net hatırlıyorum mesela.
köpeği bilmem de tasmanın şakası yok.
Kavrun sokakları. Çok nadiren yaylalarda böyle sokaklar olur, epey ilgimi çekiyor bisikletle geziyorum evlerin arasında.
bu pamuk dede değil gargamel resmen.
yukarıda hava iyi bence, yüksek irtifada bulut üstü olup eşsiz manzaralar görmek olası. Ne olurdu buradan arkaya aşan bisikletle geçilebilir bir patika yapabilseydik. Kazma kürek gitsek yapmaya hapse bile girebiliriz. Çok zorlu bir rota olurdu ve her ilkbahar tamirat isterdi ama değerdi.
hangi yaylada olduğumuz belli. Yazı google earth'ten de görünüyor.
düzlük varmış gibi görünüyor ama arka epey engebeli anladığım.
işte Yukarı Kavrun.
duman ve kayalıklar. zorluğun sembolü.
yeşil çatıları sevdim. Renkleri google earth'ten de belli oluyor.
dönüş yolunda serin havanın tadını çıkaran inekler. hava açık olunca sıcaktan ve sinekten rahat yok hayvanlara. Siyah boğa o mesafeden dikilip kesiyor beni bir süre.
yayla çocukları arazide. çevrede kimse görünmüyor, şehirde kim böyle bırakabilir çocukları ortalığa. insan insanın kurdudur sözünü hatırlatıyor bu durum bana. Ufakken yaylada isek annem beni bir sabah çıkarken görürdü bir de akşam çamura bulanmış döndüğümde.
bu arayı çıkarken çok beğenmiştim durup o anları bozmak istemediğimden inerken fotoğrafladım.
aşağıda Galler düzü.
yukarı çıkarken gördüğüm ormana giren yolun tekrar bu yola birleştiğini gördüp girdim.
tepeler sanki göğe uzanıyor.
mistik.
en güzel örneklerden biri.
sevimli bir tane.
Otelde bıraktığım eşyalarımı alarak tam yüklü olarak devam edeceğim. Dün kirlenenleri dünden yıkayıp asmayı da ihmal etmedim tabii. Nemli ortama rağmen tam olmasa da yeterince kurumuşlar. Bu bölgede mümkün olduğunca temiz ve kuru kalmak çok önemli.
Çamlıhemşin'e doğru rüzgara karşı basarak hızlı bir iniş.
korkunç vinçler
dereyle yamaçların arasına sıkışmış Çamlıhemşin. Binalar tek sıra; bir tarafları yola bir tarafları dereye bakıyor.
hemen önümüzde derelerin birleştiği nokta ve köprü.
bölgenin ünlü konaklarına bir örnek.
binaların detaylarına şaşmamak mümkün değil. Konakların hikayelerini Atlas dergisi yazmıştı zamanında, ilgi duyuyorsanız mutlaka bulup okuyun.
dört şerit teleferik. şerit değiştirmek biraz zor tabii.
vadi tabanından bile konakların orijinalliği görünüyor.
köprünün adını unuttum ama muhteşem bir duruşu var. üzerinden karşıya geçip inceledim epey.
yine ünlü ve güzel bir köprü ama adını unuttum. zaten ufak bir aramayla hakkında sayfalarca bilgiye ve başında çekilmiş binlerce fotoğrafa ulaşmak mümkün.
oldukça büyük bir köprü, yapılması oldukça zor olmuş olmalı.
konaklar köprüler derken Pokut ve Sal yaylalarına ayrılan yolun başına geldik.
çevrede konaklar olmalı ama ağaçtan görüş alanım yolla sınırlı.
(link)
baştaki beton kısımda bitti artık gerçek yayla yolundayım.
inceden tiselemeye başladı, hava da serinledi.
yoldaki tek düz yer. durup çantanın yağmurluğunu taktım.
artık bulutlardayım. yol ıssız, tam bir sessizlik.
orman ara ara yoğunlaşıyor, tise de ince bir yağmura dönüyor.
şu virajların güzelliğine bakın.
kıvrılıp sarılmış dağa yol.
yokuş bitti, sal yaylasına çıkmış olmalıyım.
pokut yakında olmalı.
normal bir araç için çok zor bir yol.
ve kalacağım pokut doğa konuk evine ulaştım. Tesis çok güzel, sahipleri son derece canayakın insanlar. yemekler ve yatak da süper. Benim gibi ıslak ve çamur da gitseniz kısa sürede ısınıp, karnınızı doyuruyorsunuz; sohbetle de kendinize geliyorsunuz. Bölgeye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, yolu da düşünmeyin araçla alınma seçeneğiniz var. Giderseniz tesis sahibi Haluk bey'e ve eşine selamımı da söylersiniz.
(link)
bıçak sırtına dizili Pokut evleri. böyle ayrı bir güzel bence.
Odamın penceresinden Pokut yamaçları.
Yarın havanın açmasını temenni ederek akşamın tadını çıkarıyorum. Sıcak sohbet, sıcak çay, güzel yemekler. Yarına hazırım.
Dosyalar
-
kackarlar 007.JPG181,2 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 029.JPG229 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 137.JPG91,3 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 138.JPG194,6 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 139.JPG138,2 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 146.JPG190,7 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 152.JPG54,7 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 174.JPG269,9 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 185.JPG173,9 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 228.JPG92,6 KB · Okunma: 0
-
kackarlar 230.JPG72,7 KB · Okunma: 0
Son düzenleme: