delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
25-26 Ağustos 2011
(link)
Bu gezide görmek istediğim tüm yaylaları gördükten(!) sonra geri bir tam günüm bir de dönüş günüm kaldı. Tam günde Verçenik veya Çiçekli yaylasına gidip Şenyuva veya Ç.Hemşin'de konaklayarak sonraki gün oradan sakin bir rotadan dönüş yapmayı planladım. Son gün pek bir aksiyon olmadığından bugünün sonuna ekledim.
ilk gün; Ardeşen, Ayder, Avusor, Ayder. 63km, 2400m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 1/6: Ardesen-Avusor-Ayder (2011)
ikinci gün; Ayder, Yukarı Kavrun, Çamlıhemşin, Pokut. 63km, 2750m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 2/6: Ayder Kavrun ve Pokut (2011)
üçüncü gün; Pokut, Hazindak, Şenyuva, Çat. 70km, 2000m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 3/6: Pokut Hazindak Çat (2011)
dördüncü gün; Elevit, Tirovit, Horon geçidi, Palovit, Amlakit, Samistal, Apivanak. 75km, 3000m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 4/6: orada bir yayla var! (2011)
Bugün yaklaşık 1300m tırmanıp 55 km yol yapacağım, dönüş gününde zaten Şenyuva-Ardeşen arasını geçiyorum bir yerde yoldan ayrılıp küçük bir gezi yapmam dışında. Toplam 11500m tırmanmışım ilk 5 günde, ortalama 2300m ediyor. Yine ilk 5 gün 325 km yol yapmışım. Bu mesafeyi 3600m tırmanmaya rağmen bir günde yapabildiğim düşünülürse kondüsyon, yük ve yol şartlarının ne kadar belirleyici olduğu anlaşılıyor. Görece düşük kondüsyona rağmen zevk almamı engellemeyecek bir tempoda gezdim.
Özetle bu 6 günden çıkardığım dersler:
- Çanta sırtta taşınmıyor, sabah uyandığımda en az acıyan yerimin bacak kaslarım olması acınacak bir durum.
- Turu değişken hava şartlarına göre planlamak gerekiyor. Bozuksa inat etmeyip arkaya (güney tarafa) geçmek gerekiyor. (Bunu yapmak Ovit'in batısında kolayken doğusunda değil. Çok uzun bir yolu dolaşmak gerekiyor).
- Çamaşır yıkayacak ve kurutacak şartları bulunca kaçırmamak gerekiyor. Soba buldunuz mu hemen yıkayıp asın başına. Yoksa hiçbirşey kurumuyor.
- Yolları google earth ile tesbit edip mapmyride ile profillerine bakmak en iyi yöntem. Kağıtlara yol notlarını almak çok önemli. km hesabı anlamsız, yol ayrımlarını varsa altimetreye göre yapmak daha kolay. 1300m irtifada sağdaki yol, 850m'de dere boyu giden yol vb diye aldığım notlar her zaman işe yaradı.
- Fırtına vadisinde yol şaşırıp kaybolmak yetenek istiyor, köy içlerindeki örümcek ağı mahalle yollarını saymazsak zaten çok az ana yol var ve cikletten çıkan harita ile dahi doğru yolu bulabilirsiniz. Zor olan yolun geçilebileceği süreyi hesaplamak. Yukarıdaki yol notu vb'de yol bulmaktan çok süreler için var. Ama batı'daki Trabzon yaylalarında veya güney tarafta kaybolmak an meselesi.
Rotanın aşağısı belli zaten, yukarısı bu şekilde. Havanın bozuk olduğunu görünce Verçeniğe çıkmaktan vazgeçtim. Dumana bakılırsa yüksek irtifada yoğunlaşan yarı kuru ve rüzgarlı bir hava var. En azından sabah 2000m ve altında birşey görünür. 2600 rakımlı Verçenikte ise göz gözü görmez bu havada. Bu durumda hedef 2300-2400 aralığına kadar çıkılan Çiçekli yaylası ve manzara yeri. Rotada bize göre sağda kalan viraşlı tırmanışı da yapmak niyetindeydim ama yolda vazgeçtim.
Sabah hava durumu. Önceki günlere göre iyi ama yeterince değil. Akşama doğru kötüye gidecek zaten.
hava durumunun acısını köpek'e bulaşarak çıkarmak istedim.
karşılıklı onur kırıcı ifadeler ve hareketler.
kalleş fareler çikolatamı mundar etmişler. köpeğin işe yaramazlığı belgelendi.
ısırılmadan yola çıkmayı başardım.
bu kamyonetle gelecek cicileri kaç çocuk heyecanla bekliyordur. Özellikle bu aylarda yaylada meyve sebze çok kıt olunca aşağıdan gelecek herşey çok değerli olur.
pek önüme bakmam; yukarıdan taş düşebilir, araba gelebilir, köpek olabilir, ayı olabilir..
O yüzden arada bir epey büyük çukurlara düşüp, koca taşlara dosdoğru girerim. Önce güvenlik.
dere taşınca bu yol güvenli oluyor mu acaba? Elimden geldiğince rotalarda bir sel olursa güvenli olabilecek yerleri bulmaya çalışırım ama hiç belli olmaz. Neresi heyelana açık, nereyi su alır, nereye taş düşer bilmek lazım. Bölgeden birilerini görünce peşlerine takılmak lazım bu durumlarda.
bugün yaylaya yük yollama günü sanırım.
iyice kesilmiş suyu ama yine de epey ses çıkarıyor.
gizli vadiyi koruyan bekçiler gibi iki yandaki kayalara konuşlanmış çamlar.
bembeyaz su, kararmış kayalar ve orman.
tırmanmayı sevenler için sürüyle kayalık var ama izin var mı bilmiyorum.
açık renkli ağaç ordusu koyu renkli ağaçların tuttuğu kale duvarına saldırı düzenlemiş, gençlerden oluşan intihar timleri tırmanıyor duvara.
kale kapıları aralanmış, açıldı açılacak.
Çayır kamyonu yayladan uzun inişine devam ediyor. Tepesi oldukça heyecanlıdır, birkaç kere tecrübe ettim bu inişleri.
sızıntıya dönmüş dereler, tekrar çoşmaları için kuvvetli bir yağmur veya ilkbahar gerekiyor.
gözcü ağaç hışırtıyla vadiye girdiğimi haber veriyor. Zararsız görünümlü, beyaz atlı, rengarenk binici.
eski köprünün kalıntıları iki kenarda hala duruyor.
o kayaların üstünde bir avuç toprakta büyüyen ağaçlar.
derenin içindeki dikili taşı bir an hayvan zannettim. Aklıma yıllar önce Zigana dağında yaşadığım korku geldi. Yayladan dönüyorum, dumandan göz gözü görmüyor, irtifa 2400-2500 arası, ıssız dağ yolundan Ziganaya ineceğim. İleride taşın üstüne dikilmiş köpekten irice bir karaltı gördüm, kulaklarını da dikmiş benim tarafa bakıyor. Birbirini net göremediğimizden ikimiz de neye baktığımızı bilmiyoruz. Benim aklımdan neler geçiyor; köpek, kurt, ayı, taş, insan .. Aramızda birkaç metre kalınca canlı beni daha iyi görmüş olacak ki birden ürküp fırladı, dumanın içinde kayboldu. Sadece bir sıpaymış, yakınlardaki köylerden serpest bırakılan eşekler ve katırlar serin olduğundan otlamaya tepelere çıkıyorlar, onlardan birine denk gelmişim.
yenilenme tehlikesini atlatmış köprü. Buradan sola kaleköy ve büyükyayla yönüne döndüm.
Sağdan yukarı Verçenik ve vadideki diğer yaylalar var. Yol taa 3100m'ye kadar çıkıp arkaya geçiyor, oranın da sırası gelecek.
hava kapalı olsa da sıcak.
çıkarken sıkılmayalım diye mini kanyon manzarası. burada yaşayan alabalıkları düşünün. suya düşmüş bir çekirge iseniz panik yapmak için ideal yer.
vadideki ilk köyümüzün ilk evi.
karşı yamaçtaki karizma köy.
daha orman sınırındayım.
nefis. Ama dağda bulduğum meyveleri yemeyi bıraktım artık. Bunlar ayıların zaten kısıtlı yiyecekleri iken bizim yememiz hoş değil. Sonra ayılar bizi yemeye kalkınca itiraz ediyoruz.
birleşiyorlar tüm sular. Fırtına buralarda doğuyor işte.
meşgul bir köprü.
Büyük yaylayı geçip Çiçekliye doğru gidiyorum.
Yayla standartlarına göre epey kalabalık bir yer.
yolun bittiği yer. Arkaya aşmak için ilerideki dağları geçmek gerekiyor.
bulutlara değmek üzereyim.. Çıktığım dere aşağıda.
minik gözcüler.
barda tek başına duran tehlikeli silahşör.
çetenin geri kalanı.
ve saldırı. Şimdi detayına giremeyeceğim hayvan psikolojisi ve savunma taktiklerine göre inekler tehlike oluşturabilecek bir yırtıcı vb gördüklerinde toplu olarak saldırıp onu uzaklaştırmak isterler. Bisikletin üstündeki insanın oluşturduğu yaratığı daha önce görmemiş bir gruba denk gelirseniz agresif bir liderin başlatacağı saldırıyla birden tepeden üstünüze koşan 20 inek'le karşı karşıya gelebilirsiniz. Bisikleti bırakıp kaçmak, yol müsaitse hızlanarak uzaklaşmak veya lideri tesbit edip isabetli taş atışlarıyla durdurmak etkili yöntemler olup hepsi tarafımdan başarıyla denenmiştir. Çok komik olsa da tehlikeli ve ürkütücü bir sahne haberiniz olsun; birşey yapmazlar olm inek bunlar demeyin tek darbede 3-5 kaburganızı kırıp çimene yığarlar sizi. Böyle durumlarda kaçmak hiç onur kırıcı değildir.
bisikletimi alabilir miyim artık insan olduğumu gördüğünüze göre !?
Kaleköy, Hisarcık, Yazlık.
libarga deriz bunlara. yemeyi bıraktım ama yine de karşı koymak zor.
ve dönüş yolu.
baya harap durumda ama sınırları ve şekli belli oluyor.
Kale civara oldukça hakim noktada. Gerçi o zamanın imkanlarıyla kaleden çıkmadan karşı sırttan nanik yaparak geçenlere zarar vermek imkansız.
vadi yavaş yavaş gizleniyor.
ve dere kavuşumu. Elevitten gelenle Verçenik tarafından gelen birleşiyor burada.
Çat'ı geçtikten hemen sonra arka fren daha fazla dayanamayıp boşalıverdi. Artık sadece ön fren var.
biraz sonra yağmur da başladı. İyi de oldu bisiklet çok tozlanmıştı.
bu kale varken vadiden sızmak kolay değil işte. Attıkları taş kafaya gelir.
hava kararmaya başladı. Bu eski bir köprünün ayaklarını incelememe engel değil. dere ve rüzgar sesinden başka pek birşey yok. gece böcekleri devreye giriyor sadece.
ve yağmur altında Doğa otel. Tam dere kenarında çok güzel bir mekan. Sahibi İdris amca süper fransızca konuşuyor, sporcuları çok seviyor. Bu bölgede bisikletçinin kalması için daha iyi bir adres düşünemiyorum.
Sonraki gün: 26.08.2011
sabah yine dünkü gibi bir havayla uyandım. Dereyi izlemek ayrı bir zevk. Havanın bir süre daha değişmeyeceği ortada. Bu tip hava gayet stabildir haftalarca gidebilir. Kısa sürede değişecek çok bozuk veya çok sıcak havalar gibi bir iki günde etkilerini kaybetmezler.
Sahile doğru köprülere baka baka ilerliyorum. buradan içeri girip biraz köylere bakmak istedim. Vakit var ne de olsa.
Vadideki en ilginç köprülerden biri.
bakın kime rastladım.
ana yola geri dönüş. ne kadar yeşil olsa da yukarının havası yok. Aslanı kafeste görmekle çayırda görmek kadar farklı.
Ayder tarafından gelen kolla birleşince Fırtına tam formuna ulaşıyor. yediğin içtiğin senin olsun geldiğin yerleri anlat dere.
ve sahildeyiz. Yukarıya inatla acaip bir sıcak ve nem var.
tüm hatıralarıyla bir yolculuk daha sona erdi. Bir dahakine görüşmek üzere dumanlı dağlara veda zamanı.
(link)
Bu gezide görmek istediğim tüm yaylaları gördükten(!) sonra geri bir tam günüm bir de dönüş günüm kaldı. Tam günde Verçenik veya Çiçekli yaylasına gidip Şenyuva veya Ç.Hemşin'de konaklayarak sonraki gün oradan sakin bir rotadan dönüş yapmayı planladım. Son gün pek bir aksiyon olmadığından bugünün sonuna ekledim.
ilk gün; Ardeşen, Ayder, Avusor, Ayder. 63km, 2400m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 1/6: Ardesen-Avusor-Ayder (2011)
ikinci gün; Ayder, Yukarı Kavrun, Çamlıhemşin, Pokut. 63km, 2750m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 2/6: Ayder Kavrun ve Pokut (2011)
üçüncü gün; Pokut, Hazindak, Şenyuva, Çat. 70km, 2000m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 3/6: Pokut Hazindak Çat (2011)
dördüncü gün; Elevit, Tirovit, Horon geçidi, Palovit, Amlakit, Samistal, Apivanak. 75km, 3000m tırmanma.
Her damlasına değer; Kaçkarlar'da ter, gözyaşı ve yağmur 4/6: orada bir yayla var! (2011)
Bugün yaklaşık 1300m tırmanıp 55 km yol yapacağım, dönüş gününde zaten Şenyuva-Ardeşen arasını geçiyorum bir yerde yoldan ayrılıp küçük bir gezi yapmam dışında. Toplam 11500m tırmanmışım ilk 5 günde, ortalama 2300m ediyor. Yine ilk 5 gün 325 km yol yapmışım. Bu mesafeyi 3600m tırmanmaya rağmen bir günde yapabildiğim düşünülürse kondüsyon, yük ve yol şartlarının ne kadar belirleyici olduğu anlaşılıyor. Görece düşük kondüsyona rağmen zevk almamı engellemeyecek bir tempoda gezdim.
Özetle bu 6 günden çıkardığım dersler:
- Çanta sırtta taşınmıyor, sabah uyandığımda en az acıyan yerimin bacak kaslarım olması acınacak bir durum.
- Turu değişken hava şartlarına göre planlamak gerekiyor. Bozuksa inat etmeyip arkaya (güney tarafa) geçmek gerekiyor. (Bunu yapmak Ovit'in batısında kolayken doğusunda değil. Çok uzun bir yolu dolaşmak gerekiyor).
- Çamaşır yıkayacak ve kurutacak şartları bulunca kaçırmamak gerekiyor. Soba buldunuz mu hemen yıkayıp asın başına. Yoksa hiçbirşey kurumuyor.
- Yolları google earth ile tesbit edip mapmyride ile profillerine bakmak en iyi yöntem. Kağıtlara yol notlarını almak çok önemli. km hesabı anlamsız, yol ayrımlarını varsa altimetreye göre yapmak daha kolay. 1300m irtifada sağdaki yol, 850m'de dere boyu giden yol vb diye aldığım notlar her zaman işe yaradı.
- Fırtına vadisinde yol şaşırıp kaybolmak yetenek istiyor, köy içlerindeki örümcek ağı mahalle yollarını saymazsak zaten çok az ana yol var ve cikletten çıkan harita ile dahi doğru yolu bulabilirsiniz. Zor olan yolun geçilebileceği süreyi hesaplamak. Yukarıdaki yol notu vb'de yol bulmaktan çok süreler için var. Ama batı'daki Trabzon yaylalarında veya güney tarafta kaybolmak an meselesi.
Rotanın aşağısı belli zaten, yukarısı bu şekilde. Havanın bozuk olduğunu görünce Verçeniğe çıkmaktan vazgeçtim. Dumana bakılırsa yüksek irtifada yoğunlaşan yarı kuru ve rüzgarlı bir hava var. En azından sabah 2000m ve altında birşey görünür. 2600 rakımlı Verçenikte ise göz gözü görmez bu havada. Bu durumda hedef 2300-2400 aralığına kadar çıkılan Çiçekli yaylası ve manzara yeri. Rotada bize göre sağda kalan viraşlı tırmanışı da yapmak niyetindeydim ama yolda vazgeçtim.
Sabah hava durumu. Önceki günlere göre iyi ama yeterince değil. Akşama doğru kötüye gidecek zaten.
hava durumunun acısını köpek'e bulaşarak çıkarmak istedim.
karşılıklı onur kırıcı ifadeler ve hareketler.
kalleş fareler çikolatamı mundar etmişler. köpeğin işe yaramazlığı belgelendi.
ısırılmadan yola çıkmayı başardım.
bu kamyonetle gelecek cicileri kaç çocuk heyecanla bekliyordur. Özellikle bu aylarda yaylada meyve sebze çok kıt olunca aşağıdan gelecek herşey çok değerli olur.
pek önüme bakmam; yukarıdan taş düşebilir, araba gelebilir, köpek olabilir, ayı olabilir..
O yüzden arada bir epey büyük çukurlara düşüp, koca taşlara dosdoğru girerim. Önce güvenlik.
dere taşınca bu yol güvenli oluyor mu acaba? Elimden geldiğince rotalarda bir sel olursa güvenli olabilecek yerleri bulmaya çalışırım ama hiç belli olmaz. Neresi heyelana açık, nereyi su alır, nereye taş düşer bilmek lazım. Bölgeden birilerini görünce peşlerine takılmak lazım bu durumlarda.
bugün yaylaya yük yollama günü sanırım.
iyice kesilmiş suyu ama yine de epey ses çıkarıyor.
gizli vadiyi koruyan bekçiler gibi iki yandaki kayalara konuşlanmış çamlar.
bembeyaz su, kararmış kayalar ve orman.
tırmanmayı sevenler için sürüyle kayalık var ama izin var mı bilmiyorum.
açık renkli ağaç ordusu koyu renkli ağaçların tuttuğu kale duvarına saldırı düzenlemiş, gençlerden oluşan intihar timleri tırmanıyor duvara.
kale kapıları aralanmış, açıldı açılacak.
Çayır kamyonu yayladan uzun inişine devam ediyor. Tepesi oldukça heyecanlıdır, birkaç kere tecrübe ettim bu inişleri.
sızıntıya dönmüş dereler, tekrar çoşmaları için kuvvetli bir yağmur veya ilkbahar gerekiyor.
gözcü ağaç hışırtıyla vadiye girdiğimi haber veriyor. Zararsız görünümlü, beyaz atlı, rengarenk binici.
eski köprünün kalıntıları iki kenarda hala duruyor.
o kayaların üstünde bir avuç toprakta büyüyen ağaçlar.
derenin içindeki dikili taşı bir an hayvan zannettim. Aklıma yıllar önce Zigana dağında yaşadığım korku geldi. Yayladan dönüyorum, dumandan göz gözü görmüyor, irtifa 2400-2500 arası, ıssız dağ yolundan Ziganaya ineceğim. İleride taşın üstüne dikilmiş köpekten irice bir karaltı gördüm, kulaklarını da dikmiş benim tarafa bakıyor. Birbirini net göremediğimizden ikimiz de neye baktığımızı bilmiyoruz. Benim aklımdan neler geçiyor; köpek, kurt, ayı, taş, insan .. Aramızda birkaç metre kalınca canlı beni daha iyi görmüş olacak ki birden ürküp fırladı, dumanın içinde kayboldu. Sadece bir sıpaymış, yakınlardaki köylerden serpest bırakılan eşekler ve katırlar serin olduğundan otlamaya tepelere çıkıyorlar, onlardan birine denk gelmişim.
yenilenme tehlikesini atlatmış köprü. Buradan sola kaleköy ve büyükyayla yönüne döndüm.
Sağdan yukarı Verçenik ve vadideki diğer yaylalar var. Yol taa 3100m'ye kadar çıkıp arkaya geçiyor, oranın da sırası gelecek.
hava kapalı olsa da sıcak.
çıkarken sıkılmayalım diye mini kanyon manzarası. burada yaşayan alabalıkları düşünün. suya düşmüş bir çekirge iseniz panik yapmak için ideal yer.
vadideki ilk köyümüzün ilk evi.
karşı yamaçtaki karizma köy.
daha orman sınırındayım.
nefis. Ama dağda bulduğum meyveleri yemeyi bıraktım artık. Bunlar ayıların zaten kısıtlı yiyecekleri iken bizim yememiz hoş değil. Sonra ayılar bizi yemeye kalkınca itiraz ediyoruz.
birleşiyorlar tüm sular. Fırtına buralarda doğuyor işte.
meşgul bir köprü.
Büyük yaylayı geçip Çiçekliye doğru gidiyorum.
Yayla standartlarına göre epey kalabalık bir yer.
yolun bittiği yer. Arkaya aşmak için ilerideki dağları geçmek gerekiyor.
bulutlara değmek üzereyim.. Çıktığım dere aşağıda.
minik gözcüler.
barda tek başına duran tehlikeli silahşör.
çetenin geri kalanı.
ve saldırı. Şimdi detayına giremeyeceğim hayvan psikolojisi ve savunma taktiklerine göre inekler tehlike oluşturabilecek bir yırtıcı vb gördüklerinde toplu olarak saldırıp onu uzaklaştırmak isterler. Bisikletin üstündeki insanın oluşturduğu yaratığı daha önce görmemiş bir gruba denk gelirseniz agresif bir liderin başlatacağı saldırıyla birden tepeden üstünüze koşan 20 inek'le karşı karşıya gelebilirsiniz. Bisikleti bırakıp kaçmak, yol müsaitse hızlanarak uzaklaşmak veya lideri tesbit edip isabetli taş atışlarıyla durdurmak etkili yöntemler olup hepsi tarafımdan başarıyla denenmiştir. Çok komik olsa da tehlikeli ve ürkütücü bir sahne haberiniz olsun; birşey yapmazlar olm inek bunlar demeyin tek darbede 3-5 kaburganızı kırıp çimene yığarlar sizi. Böyle durumlarda kaçmak hiç onur kırıcı değildir.
bisikletimi alabilir miyim artık insan olduğumu gördüğünüze göre !?
Kaleköy, Hisarcık, Yazlık.
libarga deriz bunlara. yemeyi bıraktım ama yine de karşı koymak zor.
ve dönüş yolu.
baya harap durumda ama sınırları ve şekli belli oluyor.
Kale civara oldukça hakim noktada. Gerçi o zamanın imkanlarıyla kaleden çıkmadan karşı sırttan nanik yaparak geçenlere zarar vermek imkansız.
vadi yavaş yavaş gizleniyor.
ve dere kavuşumu. Elevitten gelenle Verçenik tarafından gelen birleşiyor burada.
Çat'ı geçtikten hemen sonra arka fren daha fazla dayanamayıp boşalıverdi. Artık sadece ön fren var.
biraz sonra yağmur da başladı. İyi de oldu bisiklet çok tozlanmıştı.
bu kale varken vadiden sızmak kolay değil işte. Attıkları taş kafaya gelir.
hava kararmaya başladı. Bu eski bir köprünün ayaklarını incelememe engel değil. dere ve rüzgar sesinden başka pek birşey yok. gece böcekleri devreye giriyor sadece.
ve yağmur altında Doğa otel. Tam dere kenarında çok güzel bir mekan. Sahibi İdris amca süper fransızca konuşuyor, sporcuları çok seviyor. Bu bölgede bisikletçinin kalması için daha iyi bir adres düşünemiyorum.
Sonraki gün: 26.08.2011
sabah yine dünkü gibi bir havayla uyandım. Dereyi izlemek ayrı bir zevk. Havanın bir süre daha değişmeyeceği ortada. Bu tip hava gayet stabildir haftalarca gidebilir. Kısa sürede değişecek çok bozuk veya çok sıcak havalar gibi bir iki günde etkilerini kaybetmezler.
Sahile doğru köprülere baka baka ilerliyorum. buradan içeri girip biraz köylere bakmak istedim. Vakit var ne de olsa.
Vadideki en ilginç köprülerden biri.
bakın kime rastladım.
ana yola geri dönüş. ne kadar yeşil olsa da yukarının havası yok. Aslanı kafeste görmekle çayırda görmek kadar farklı.
Ayder tarafından gelen kolla birleşince Fırtına tam formuna ulaşıyor. yediğin içtiğin senin olsun geldiğin yerleri anlat dere.
ve sahildeyiz. Yukarıya inatla acaip bir sıcak ve nem var.
tüm hatıralarıyla bir yolculuk daha sona erdi. Bir dahakine görüşmek üzere dumanlı dağlara veda zamanı.
Dosyalar
Son düzenleme: