Scudo Sports

Kar ve pedal

Fatih Sert

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Haziran 2010
Mesaj
666
Tepki
2.887
Şehir
KONYA
Bisiklet turları denince, serin baharlarda veya sıcak yaz günlerinde yapılan, ama kısa, ama uzun turlar, tırmanışlar ve arazi sürüşleri akla gelir. Soğuk pınarların başında mola verildiği, yaz meyvelerinin bolca tadına bakıldığı, yaylaların serin havasında yapılan bu gezintiler, bisiklet tutkunlarının vazgeçilmezleridir. Evet, “sezonu açmışsınız” sözleri eşliğinde geziler planlanır, güzergâhlar çizilir, ekip toplanır... Bir de sezonu hiç kapatmayanlar vardır. “Sezonu erken açmışsınız” iltifatına veya sorusuna muhatap olan, bisiklet tutkusunu yıl boyu devam ettiren, hak eden tabiriyle “bisiklet fanatikleri” vardır. Onlar için hava durumunun pek bir önemi yoktur. Yolu görsünler ya da dengelerini bozacak kadar fırtına olmasın yeter. Pedal basmaya ne zaman başladıklarının, yaşlarının, kısmen sağlık durumlarının mazeret olarak bir hükmü yoktur. Evet, bu bir tutkudur. Çok güzel ve zorlu turu kaçıran birisinin, çekilen fotoğraflara bakıp “neler kaçırmışım” sözleri içerisinde söylenmesine çok şahit olmuşuzdur.

Her güzergâh, değişen hava ve iklim şartlarında farklı sürprizler hazırlar bisiklet dostlarına. Aynı güzergâhtan, yazın, baharın ve kışın geçersiniz, her geçişinizde sanki buradan yeni geçiyormuşçasına keyif alır, tekrarını iple çekersiniz. Bir Pazar günü sabahında, ekseriyetle herkesin uykuda olduğu erken saatte başlar tur hazırlıkları. Kış mevsiminin hazırlıkları daha bir uzundur. Kendinize ve havanın durumuna göre giyinir, sonra dışarıya çıkıp hafifçe üşüyüp üşümediğinize bakarsınız. Hafifçe üşümelisiniz, çünkü giysilerinizin fazla mı olduğuna, yoksa yetersiz mi kaldığına bu şekilde bakarsınız. Kışlık eldivenleriniz, kask altı bereniz, yüz maskeniz hazırsa yola çıkabilirsiniz artık. Kış sürüşlerinin en önemli detayı eller ve ayaklardır. Onlar üşümezse her şey yolundadır. Yedek lastik, küçük el pompası, pratik yama takımı, küçük yol tipi alyen anahtarları gibi olmazsa olmazlar kontrol edilir, su mataraları doldurulur ve yanımıza şekerleme türü atıştırmalık alırsınız. Bisikletiniz de hazır olmalı. Lastikleriniz dişli kalın lastikler, frenleriniz ise mümkünse disk fren sistemli olmalı. Zincirlerinizi suda özelliğini kaybetmeyen ince yağ ile yağlamalısınız. Kilometre saati de sıfırlandıktan sonra yola çıkmaya hazsınırız demektir. Karlı ve kârlı bir tur sizi beklemektedir. Biz buna beyaz tur diyoruz.

Karda bisiklet sürmek daha yüksek yoğunlaşma ve ayrı teknik gerektirir. Kar derinleştikçe ilerlemeniz zorlaşır. Her an düşmeye hazır olmalısınız. Düşmek bile ayrı bir neşe verir insana. Tüm gücünüzle pedallara basarken, en uygun güzergâhı seçer, varsa arabaların lastik izlerini takip etmeye çalışırsınız. Tuzlanmış yollardaki eriyen karlar neşenizi bozar, yolu değiştirip çılgınlık yapmaya karar verirsiniz. Tavusbaba Ormanları’ na tırmanır ya da Dere Santral Yolu’ ndan Altınapa barajına kayarsınız. Bazen ilk geçen siz olursunuz oralardan. Bisikletinizin lastiği ile kadrosu arasına dolan karlar, ilerlemeyi güçleştirse de, bundan keyif alırsınız. Bazı karlar lastiklere yapışır, kalınlaşan ve ağırlaşan lastiklerle ilerlemeye çalışır, tam bir denge antrenmanının içerisinde bulursunuz kendinizi. Beyazla yeşilin sessiz dansına, yine siz sessizce, kirletmeden ve ürkütmeden şahitlik edersiniz.

Bu ahengi dağlardan gelen silah sesleri bozar. Siz karda koşturan şirin tavşanlara “ biz de sizdeniz” der gibi bakarken, patlayan tüfekler tedirgin edici haliyle canınızı sıkar. Eh ne diyelim avcılık da bir spormuş, bu kadar avcı etsiz kalmış değil ya. Bisiklet sever insan, insanı ve tabiatı en çok sevendir, en önemlisi de, bunu belli edip hayatına tatbik edendir. Kardaki beyazlık gibi bir ruh hali ile bisiklete aşıktır. Her ortam ve şartlarda bisiklet onun için vazgeçilmez bir tutku ve toplum için en faydalı uğraştır. Kendi bedenine ve en önemlisi ruhuna sağladığı katkı yanında, toplum hayatında da hüsnü kabul görür. Toplumun fiziki varlığına ve toplumun sosyolojik yapısına da müspet katkıyı sağlar.

Bazen dümdüz bir araziye çıkar yolunuz. 30-40 cm kalınlığındaki bu beyaz örtüye, göz mercekleriniz küçülmüş ve gözlerinizi kısmış bir halde bakar, beyazlığın içinde bir leke gibi hissedersiniz ve Loras Dağı’ na veya Kızılören Dağı ile tamamlanan kadrajda bulursunuz kendinizi. Ruhunuzun dinlendiğini hisseder, kar havasının temizliğinde, ciğerleriniz adeta bayram eder, hücreleriniz yenilenirken, bu sessizlik ortamında huzur bulursunuz.

Kar bereketin de müjdecisi, güzel bir baharın habercisidir. Bu bereketi dört mevsim bisiklet sürenler daha yakından görürler. Otlarda, böceklerde, coşkun pınarlarda görürler. Kışın geçtiğiniz patika yollardan, yazın da geçer, karların toprağa ettiklerini, soğuk pınar sularından yudumlarken tekrar düşünürsünüz. Dağların arkasındaki gizli yaylalarda, gizli pınarlarda mola verir, kışın donmuş pınarların suyuna yazın tekrar kavuşursunuz.

Kar denince akla kartopu oynamak, yokuş aşağıya kızak kaymak, durumunuza göre kayak merkezlerine gitmek gelse de, bisiklet tutkunlarının aklına başka bir etkinlik gelir. Kar ve bisiklet, bir araya geldiklerinde, kolay kolay tadılamayacak bir lezzet ortaya çıkar. Herkese nasip olmayan bir kararlılıkla geziler yapar, yeşiller içindeki dağları beyazlar içinde görme ayrıcalığına sahip olursunuz. Hem spor, hem sağlık, hem dinçleşme, hem gezinti ve aynı zamanda kendinizi ve sınırlarınızı keşfetme. Bir gün kar yağdığında atlayın bir bisiklete ve deneyin. Karın keyfi böyle çıkar...
 
Scudo
Geri