M.Burak KARADAĞ
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 22 Eylül 2010
- Mesaj
- 2.643
- Tepki
- 1.865
- Yaş
- 31
- Şehir
- İstanbul, tatil dönemlerinde Ankara
- Bisiklet
- Carraro
Tarafımca başka bir kaynağa yazılmış olan, düzeltmeden girmiş olduğum kedi beslemek isteyenlere tavsiyeler içerikli iletimde gözümden kaçan argo ve küfür içeriğinden dolayı hepinizden özür diliyor, kedi severler başlığına girmiş olduğum yazımı düzenleyerek bakmak isteyenler daha rahat görsün diye buraya yazıyorum. Biraz uzun. Ama inanın hepsi önemli şeyler. Okuyan arkadaşlara teşekkürler.
öncelikle, sizinle bir aksilik çıkmadığı sürece 15-20 sene yaşayacak bir hayvan isteyip istemediğinizden emin olun. birazdan yazacağım hususlarıda gözünüz kesiyorsa, kedinizi bir pet shoptan -para verip- almak yerine internetten açıkta kalmış sahiplenilmeyi bekleyen hayvanları ya da sokakta görmüş olduğunuz cana yakın bir yavrucağı alın.
işin maddi kısmı:
kedi beslemek çok maliyetli bir iş değil. aylık harcayacağınız para günde bir paket sigara içen bir adamın harcayacağı paradan emin olun azdır.
ilk kediyi alacağınız zaman bir kereye mahsus bazı masraflarınız olacak. bunlar:
kedi tuvaleti (15-150 tl aralığı) (sizin temizlemenizi gerektirmeyecek otomatik temizleyen makinalarda mevcut ancak 900 tl)
tarak (10-70 tl aralığı)
kedi yatağı (30-300 tl aralığı) ben almadım benle yatıp kalkıyor.
tırmalama tahtası (mobilya ve koltuklarınızı kurtaracaktır) (15- 200 tl aralığı) (15 tllik modelde hayli hayli iş görür pahalı modeller kedinin oyun alanı oluyor aynı zamanda ve güzel yer kaplıyor)
mama kapları (10- 100 tl aralığı) (almak zorunda değilsiniz gözden çıkardığınız 2 tane kase de aynı işi görecektir)
tırnak makası (15-50 tl aralığı) (kedi gibi bir hayvan için şarttır. tırnak yapısı özel olduğu için normal tırnak makasıyla kesmeniz tavsiye edilmez)
tüy toplayıcı (kedinizin üzerinize döktüğü tüyleri toplamak için. suyla temizlenen ve daimi olarak kullanılan modelleri 20 tl)
oyuncak (sizin tercihinize bağlı, ama ortalama bi 50 lira oyuncak masrafı yapıp ara ara ufak ufak çıkarmak faydalı olur) (birde lazeriniz mutlaka olsun. yorulduğunuzda yattığınız yerden oynatabiliyosunuz dostunuzu.)
bunlar bir kereye mahsus ömürlük masraflarınız. ortalama bir masrafla, 130-140 liraya çıkıyorsunuz.
aşı masrafları:
ilk aldığınız zaman vurulacak ve 3 ayda bir yenilenmesi gereken hem sizin sağlığınız için hemde kedinizin sağlığı için gerekli olan iç dış parazit aşıları var. fiyatı 60 tl. ama pazarlıkla 40a hatta 30a bile yaptırabiliyorsunuz.
diğer aşılar: karma 1, karma 2, karma 3, kuduz aşıları. bunlarda kuduz hariç sene de 1 tekrarlanır. ilk sene önemlidir, diğer senelerde vurdurmasanızda çok önemli değil derler ama ben vurduruyorum. bunlarında fiyatları genel olarak aşı başı 35-70 tl arası değişir sakın ha gideceğiniz veti internetten araştırmadan soruşturmadan, fiyat almadan ve pazarlık yapmadan gitmeyin.
mama ve kum masrafı:
mama kedilerde belkide en önemli şey. çünkü kediler mideleri hassas hayvanlar. mama pahalı diyerek ucuz mamaya kaçtığınız zaman emin olun daha büyük masraflarınız çıkıyor veterinerde ve Türkiye de çoğu veteriner acımadan kazıklıyor. neyse, piyasa da birçok mama var. fiyatları kilo itibariyle 3 liradan başlayıp 20 liraya kadar çıkıyor. 1 kilo mama 1 yaşındaki bir kediye 18 gün falan gidiyor. erişkin hale geldiğinde de 10 gün civarı. bunları göze alarak ilk başta yapın mama seçiminizi çünkü kediler seçici hayvanlardır, bir kere bir mamaya alıştılarmı sittin sene başka mama yediremezsiniz. arada birde yaş mama verdiğinizi var sayıyorum bu kedinizin size olan sevgisini de pekiştiriyor. oda haftada 1 yada 2 kutu en babası 10 lira tutar 2 kutunun. vermesenizde olur gerçi.
kum masrafı: aylık ortalama 20-25 lira daha fazla değil.
birde kedinizin daha canlı, daha sağlıklı daha dirayetli olmasını istiyorsanız verebileceğiniz vitamin takviyeleri, ödül mamaları, maltlar gibi bir çok şey var. bunlarda 2 ayda bir 80 90 lira masrafa denk gelir. ancak vermek zorunda değilsiniz bunlar olmadan da kedi hayatını idame ettirebilir.
bunun dışında, şayet ha deyince cepten 300 lirayı çıkartabilecek kadar sağlam bir ekonominiz yoksa kenarda dokunmayacağınız bir 300 lira olacak. yoksa kediniz hastalandığında aha battık deyip üzülebiliyor ve yana yakıla borç para arayabiliyorsunuz.
maddi imkanlarınız el veriyorsa 2. kısmı okuyun. yok el vermiyorsa boşverin. okumayın. zaten buraya kadar okuduysanız bu bile büyük başarı
manevi yükü:
evet arkadaşlar, buraya nerden başlasam hiç bilmiyorum. ama bu hikaye çok uzun. çünkü kediler gerçekten çok ilginç hayvanlar.
öncelikle eve kedi almanız, kedi beslemeye karar verdiğinizde bilmeniz gereken ilk nokta şu. bir evcil hayvan almıyorsunuz siz. resmen bir ev arkadaşı alıyorsunuz. evet.
kendine göre bir karakteri yapılmasından hoşlandığı ve hoşlanmadığı, sahiplendiği koltuğu, alışkanlıkları, huyları, oyun saati, mama saati, temizlenme saati ve daha bir ton şeyi var bu datliş hayvanların.
mesela, öğrenciyseniz ve final döneminiz yaklaştıysa, geceleri çalışıp sabahın ilk saatlerinde uyumayı seviyorsanız biraz zorlanacaksınız çünkü kediniz bu saatlerde oyun oynamak isteyecek. ve siz oflaya poflaya, evet oflaya poflaya kalkıp onu bi 20-25 dakka oynatacaksınız. şayet sese alışık bir birey değilseniz veya tiz sesler sizin uyumanızı engelliyorsa, kapı dışarı ettiğinizde ince ince odanızın kapısını tırmalayıp inceden inceden beni içeri alsana nooolur diye miyavlayacak bu arkadaş.
uzun zaman evden giden bazen 1-2 gün aynı şehrin içinde eve gelmeyen insanlarsanız ve tek yaşıyorsanız aman diyeyim uzak durun. sakın evinize kedi almayın. benim var böyle bir komşum adam kalkıp gidiyo kedi zavallım evde acı acı miyavlıyo. adamdan evinin anahtarını aldım sağolsun güvendi verdi de arada ben besliyorum hayvanı gidip sevgi gösteriyorum.
her kedide olmasa da birçok kedide olan dikkat etmeniz ve alırken düşünmeniz gereken bir şey daha var. trip. evet evet. yanlış duymadınız trip. misalen eve her zaman geldiğiniz saatten biraz daha geç gelirseniz uzunca bir süre kedinizi aramak zorunda kalabilirsiniz evde. sizin bile hiç bilmediğiniz bir yere saklanmış olabilir bu arkadaş. ya da siz eve geldiğinizde yüzünüze bakmayabilir nerde kaldın der gibi. bu durumda el altında bulundurduğum bir kutucuk yaş mamayı veriyorum ben bizim pisiğe arayı düzeltiyoruz allahtan.
bunun dışında, seyahat. öğrenciyseniz işiniz zor. ya da her yaz tatile çıkan bir insansanız. gittiğiniz her yere götüremeyecekseniz bu arkadaşınızı, almamanız tavsiye olunur. çevrenizde bırakabileceğiniz ve güvenebileceğiniz, sizin verdiğiniz sevgiyi kedinize verecek bir arkadaşınız varsa ve bundan eminseniz problem yok. ben kedimi hayvan oteline bırakıcam diyebilirsiniz ancak bu seferde içiniz, aklınız sürekli onda kalacak ve üzüleceksiniz. ayrıca otele vereceğiniz para da cabası.
bu güzel hayvanımız ev arkadaşımız, buraya kadar her şey tamam. hallederiz dediniz. maddi manevi buraya kadar her şeyi göze aldınız. birde şu kısmı okuyun o zaman. gittiniz, dediğim gibi yapıp pet shoptan hayvan almadınız. candır deyip kimse sahiplenmezse sokağa atılacak bir tekiri aldınız (ki genelde bu hayvanlar aşılı olur ve sizden aşı masrafı kısırlaştırma masrafı talep etmezler) ismini de koydunuz pisiciğinize mutlu mesut yaşıyosunuz. gün geldi hastalandı ve oda ne, paranız yok. neyse parayı buldunuz denkleştirdiniz. tedavisini yaptırdınız (ki bazı vetler fırsatçılık yapıp öğrenciyim abi final haftam diye yalvarmanıza rağmen acımadan kazıklıyor) size evde kullanmanız için ilaç verdi. şimdiii, kedilerin tat alma duyuları yok evet ama namıssızlar çok iyi koku alıyorlar ve %90 ihtimalle vermeniz gereken ilacı mamasına karıştırarak veremiyorsunuz. veriyorsunuzda namıssız arkadaş yemiyor. ve siz maalesef şırıngayla ağzına vermek zorunda kalıyorsunuz ilacı. kediye de diyemiyorsunuz oğlum sana kötülük yapmıyorum bak senin iyiliğin için bu falan. deseniz bile anlamıyo bide o var.
neyse uygun şekilde tutuyonuz kediyi, sağdan soldan öğrendiğiniz kadarıyla kedinize ilaç içirmeye çalışıyosunuz. o minnoş, o tatlı hayvan gidiyo içinden bir yaratık çıkıyo ve ilk deneyiminiz olduğundan kısa kollu bir tişört ve şort giymiş oluyorsunuz. şanslıysanız sadece bacaklarınız ve kollarınız çizik içinde kalıyor. kanıyor. şanssız olanlar yüzünü de çizdirebiliyor. bu yazıyı yazmamın sebebi de yakın zamanda hastalanan ve tam final dönemimde gittiğim vetin bana 230 lira kitlemesi (ki yaptığı iş inanın 80 liraya bile hallolurdu pazarlık kabul etmiyorum falan dedi ezdi beni) ve vermiş olduğu ilaçları kedime içirmeye çalışmamla başıma gelmeyen kalmamasından kaynaklı. neyse yazı daha bitmedi. arada bunu da saplayayım dedim.
bunun dışında, kedi dediğimiz hayvanlar çok meraklı hayvanlar, evinizin her yerini köşe bucak keşfedeceklerdir. kırılacak şeyleriniz varsa ve onları yerinden oynatmam ben onlar orda falan diyorsanız sakın bulaşmayın kediye. acımaz kırar valla. bazen aynanınızın önüne çıkar, en sevdiğiniz ve daha yarılamadığınız parfümü alır ve sırf oradan aşağı düştüğünde nasıl ses çıkartıyor diye merak edip patisiyle vurduğu gibi parfümünüzü aşağı düşürebilir. allahtan ben şanslıydım da halıya düştü.
mutfak. ilginç kokular her zaman onu çekecektir. yiyebileceğine inandığı kokusunu merak ettiği şeylerin tadına bakmaktan çekinmez. mesela bizimki mutfağın kapısını açık bulup tam ısıtacağım sırada dünden kalan bir tencere tavuğu ben tuvaletteyken mideye indirmişti.
bu arada ne kadar çok bunun dışında demişim
neyse diye devam edeyim bundan sonra.
Neyse, tirnak kesme çilesi var. arkadaş normalde sevilirken patileriyle hatta tırnaklarıyla oynamanıza ses etmezken tam göğsünüzde yatmasını fırsat bilip tırnaklarını kesmeye kalkıştığınızda aniden kaçabiliyor.
kedi kumunu temizlemesi var. günde 1 kere kedinizin yapmış olduğu kakayı ve yapmış olduğu çişi efendice temizleyip bir poşete koymanız ve kapı dışarı edip sabah dışarı çıkarken çöpe atmanız lazım. aman diyim tuvaletteki çöpünüze falan atmayın kokusu çıkmaz.
kediniz erkekse ve benim gibi sahiplendiğiniz kedinin erkek olduğunu sonradan öğreniyorsanız, koku problemi var. kediniz kısırlaştırmadığınız (kısırlaştırma konusuna sonra değineceğim) alanını belirtmek için koltuklarınızın köşesine, kenarına yatağınıza falan idrarını püskürterek koku bırakabiliyormuş. bizimki daha o çağa gelmedi bi problemimiz yok allahtan. bu koku içinde yüksek oranda feromon ve hormon barındırdığından çok kötü kokuyormuş ve enzimatik spreylerle falan anca temizleniyormuş diyolla. dikkat edin.
köpek gibi tuvalet sıkıntınız olmayacak ondan emin olabilirsiniz. kendisi kumundan başka yere zorda kalmadıkça yapmaz. ben 5 aydır besliyorum daha hiç vukuatımız olmadı. inşallah bundan sonra da olmaz.
tırmalama tahtasını almayı unutursanız ya da amaan boşver bu olmasada olur derseniz hayırlı olsun yeni bir sıkıntınız var. delinmiş baza başlığı, kanepe kolları, kanepelerin sökülmiş dikişleri, halınızdan çıkan ilmekler. tırmalama tahtasını eve koyduğunuz ilk gün kedinizin ön ayaklarını tutup tırnaklarını ona geçirtin. ona tırmalama tahtasını ne için kullanması gerektiğini öğretmeniz lazım.
kedi dediğimiz hayvan köpek gibi eğitilebilen azardan, kızmaktan, yavaşça poposuna veya burnuna vurmaktan anlayan bir hayvan değil. hayır kelimesini öğretmek bile zaman alıyor. yapmamasını istemediğiniz şeylere müdahale etmeyi öğrenmeniz lazım. mesela, oyun dedim ya, sizin uyuyacağınız sırada falan. ben bunu aşmak için 2 güün boyunca tam bunun oyun istediği zamanlar, ben ilgilenmesemde benle oynadığı zamanlar sıcacık yatağımdan çıkıp bunu inatla dışarı atıp kapıyı kapattım. miyavladığı zaman umursamadım. yalvardığı zaman içeri aldım. inatla aynılarını yaptı. bende inatla dışarı attım. edimsel koşullandırdım kısaca hayvanı. edimsel koşullanmayı bulan pavlova da burdan hem selam olsun hemde helal olsun arkadaş. 2 gün bezdirdi beni ama sonra o saatte oyun istememesi gerektiğini öğretebildim arkadaşa.
daha dikkat etmeniz, göz önünde bulundurmanız gereken çok şey var aslında ama öncelikli olanlar bunlar. kısırlaştırma konusuna gelince, hayvanları kısırlaştırmak bencillik vs... diyen var. veterinerler kediler için sağlıklı diyor. herkes bir şey diyor. dişi kedim olsa kısırlaştrımazdım ama, erkek kedinin koku bırakma problemi mecburen kısırlaştırmak zorunda bırakacak beni. yoksa dişi kedinin kızgınlık döneminde (inanın bana görmek istemezsiniz) bir iğneyle o kızgınlığı alıyorlar. dişi veya erkek kızgınlık döneminde hem agresif oluyorlar, dişi kediler her sevene sürtünüyor, erkek kediler ise size yanaşabiliyor. hoş değil yani.
velhasıl kelam kısaca böyle. (inanın kısası bu ) daha fazla sorusu olan, merak eden aklında soru işareti olan, marka öğrenmek isteyen arkadaşlar Dm atabilirler. buraya kadar okuyan herkese teşekkürü borç bilirim efenim. görselde yükleyecektim ama çok üşendim.
bu kadar sıkıntısına, maddi manevi yüküne külfetine rağmen sizin göğsünüze yatıp sizden sevgi beklemesi, sevdiğinizde güzel güzel mırlamasıysa inanın her şeyi unutturuyor. ve huzur veriyor. ayrıca kedi besleyen insanlarda kalp krizi riski %30 azalıyormuş.
merak edenler içinde, ben kedimi okulun bahçesinden aldım. hiç aklımda böyle bişi yoktu. hatta aklıma bile gelmezdi kedi besleyeceğim. ama bir baktım besliyorum.
edit: unutmadan, yaşadığınız şehrin ve ilçein hayvan barınağıyla iletişime geçin. vet masrafının yarısına mama bağışı yaparak kedinizi barınakta da tedavi ettirebiliyorsunuz. yada gönüllü çalışarak.
öncelikle, sizinle bir aksilik çıkmadığı sürece 15-20 sene yaşayacak bir hayvan isteyip istemediğinizden emin olun. birazdan yazacağım hususlarıda gözünüz kesiyorsa, kedinizi bir pet shoptan -para verip- almak yerine internetten açıkta kalmış sahiplenilmeyi bekleyen hayvanları ya da sokakta görmüş olduğunuz cana yakın bir yavrucağı alın.
işin maddi kısmı:
kedi beslemek çok maliyetli bir iş değil. aylık harcayacağınız para günde bir paket sigara içen bir adamın harcayacağı paradan emin olun azdır.
ilk kediyi alacağınız zaman bir kereye mahsus bazı masraflarınız olacak. bunlar:
kedi tuvaleti (15-150 tl aralığı) (sizin temizlemenizi gerektirmeyecek otomatik temizleyen makinalarda mevcut ancak 900 tl)
tarak (10-70 tl aralığı)
kedi yatağı (30-300 tl aralığı) ben almadım benle yatıp kalkıyor.
tırmalama tahtası (mobilya ve koltuklarınızı kurtaracaktır) (15- 200 tl aralığı) (15 tllik modelde hayli hayli iş görür pahalı modeller kedinin oyun alanı oluyor aynı zamanda ve güzel yer kaplıyor)
mama kapları (10- 100 tl aralığı) (almak zorunda değilsiniz gözden çıkardığınız 2 tane kase de aynı işi görecektir)
tırnak makası (15-50 tl aralığı) (kedi gibi bir hayvan için şarttır. tırnak yapısı özel olduğu için normal tırnak makasıyla kesmeniz tavsiye edilmez)
tüy toplayıcı (kedinizin üzerinize döktüğü tüyleri toplamak için. suyla temizlenen ve daimi olarak kullanılan modelleri 20 tl)
oyuncak (sizin tercihinize bağlı, ama ortalama bi 50 lira oyuncak masrafı yapıp ara ara ufak ufak çıkarmak faydalı olur) (birde lazeriniz mutlaka olsun. yorulduğunuzda yattığınız yerden oynatabiliyosunuz dostunuzu.)
bunlar bir kereye mahsus ömürlük masraflarınız. ortalama bir masrafla, 130-140 liraya çıkıyorsunuz.
aşı masrafları:
ilk aldığınız zaman vurulacak ve 3 ayda bir yenilenmesi gereken hem sizin sağlığınız için hemde kedinizin sağlığı için gerekli olan iç dış parazit aşıları var. fiyatı 60 tl. ama pazarlıkla 40a hatta 30a bile yaptırabiliyorsunuz.
diğer aşılar: karma 1, karma 2, karma 3, kuduz aşıları. bunlarda kuduz hariç sene de 1 tekrarlanır. ilk sene önemlidir, diğer senelerde vurdurmasanızda çok önemli değil derler ama ben vurduruyorum. bunlarında fiyatları genel olarak aşı başı 35-70 tl arası değişir sakın ha gideceğiniz veti internetten araştırmadan soruşturmadan, fiyat almadan ve pazarlık yapmadan gitmeyin.
mama ve kum masrafı:
mama kedilerde belkide en önemli şey. çünkü kediler mideleri hassas hayvanlar. mama pahalı diyerek ucuz mamaya kaçtığınız zaman emin olun daha büyük masraflarınız çıkıyor veterinerde ve Türkiye de çoğu veteriner acımadan kazıklıyor. neyse, piyasa da birçok mama var. fiyatları kilo itibariyle 3 liradan başlayıp 20 liraya kadar çıkıyor. 1 kilo mama 1 yaşındaki bir kediye 18 gün falan gidiyor. erişkin hale geldiğinde de 10 gün civarı. bunları göze alarak ilk başta yapın mama seçiminizi çünkü kediler seçici hayvanlardır, bir kere bir mamaya alıştılarmı sittin sene başka mama yediremezsiniz. arada birde yaş mama verdiğinizi var sayıyorum bu kedinizin size olan sevgisini de pekiştiriyor. oda haftada 1 yada 2 kutu en babası 10 lira tutar 2 kutunun. vermesenizde olur gerçi.
kum masrafı: aylık ortalama 20-25 lira daha fazla değil.
birde kedinizin daha canlı, daha sağlıklı daha dirayetli olmasını istiyorsanız verebileceğiniz vitamin takviyeleri, ödül mamaları, maltlar gibi bir çok şey var. bunlarda 2 ayda bir 80 90 lira masrafa denk gelir. ancak vermek zorunda değilsiniz bunlar olmadan da kedi hayatını idame ettirebilir.
bunun dışında, şayet ha deyince cepten 300 lirayı çıkartabilecek kadar sağlam bir ekonominiz yoksa kenarda dokunmayacağınız bir 300 lira olacak. yoksa kediniz hastalandığında aha battık deyip üzülebiliyor ve yana yakıla borç para arayabiliyorsunuz.
maddi imkanlarınız el veriyorsa 2. kısmı okuyun. yok el vermiyorsa boşverin. okumayın. zaten buraya kadar okuduysanız bu bile büyük başarı
manevi yükü:
evet arkadaşlar, buraya nerden başlasam hiç bilmiyorum. ama bu hikaye çok uzun. çünkü kediler gerçekten çok ilginç hayvanlar.
öncelikle eve kedi almanız, kedi beslemeye karar verdiğinizde bilmeniz gereken ilk nokta şu. bir evcil hayvan almıyorsunuz siz. resmen bir ev arkadaşı alıyorsunuz. evet.
kendine göre bir karakteri yapılmasından hoşlandığı ve hoşlanmadığı, sahiplendiği koltuğu, alışkanlıkları, huyları, oyun saati, mama saati, temizlenme saati ve daha bir ton şeyi var bu datliş hayvanların.
mesela, öğrenciyseniz ve final döneminiz yaklaştıysa, geceleri çalışıp sabahın ilk saatlerinde uyumayı seviyorsanız biraz zorlanacaksınız çünkü kediniz bu saatlerde oyun oynamak isteyecek. ve siz oflaya poflaya, evet oflaya poflaya kalkıp onu bi 20-25 dakka oynatacaksınız. şayet sese alışık bir birey değilseniz veya tiz sesler sizin uyumanızı engelliyorsa, kapı dışarı ettiğinizde ince ince odanızın kapısını tırmalayıp inceden inceden beni içeri alsana nooolur diye miyavlayacak bu arkadaş.
uzun zaman evden giden bazen 1-2 gün aynı şehrin içinde eve gelmeyen insanlarsanız ve tek yaşıyorsanız aman diyeyim uzak durun. sakın evinize kedi almayın. benim var böyle bir komşum adam kalkıp gidiyo kedi zavallım evde acı acı miyavlıyo. adamdan evinin anahtarını aldım sağolsun güvendi verdi de arada ben besliyorum hayvanı gidip sevgi gösteriyorum.
her kedide olmasa da birçok kedide olan dikkat etmeniz ve alırken düşünmeniz gereken bir şey daha var. trip. evet evet. yanlış duymadınız trip. misalen eve her zaman geldiğiniz saatten biraz daha geç gelirseniz uzunca bir süre kedinizi aramak zorunda kalabilirsiniz evde. sizin bile hiç bilmediğiniz bir yere saklanmış olabilir bu arkadaş. ya da siz eve geldiğinizde yüzünüze bakmayabilir nerde kaldın der gibi. bu durumda el altında bulundurduğum bir kutucuk yaş mamayı veriyorum ben bizim pisiğe arayı düzeltiyoruz allahtan.
bunun dışında, seyahat. öğrenciyseniz işiniz zor. ya da her yaz tatile çıkan bir insansanız. gittiğiniz her yere götüremeyecekseniz bu arkadaşınızı, almamanız tavsiye olunur. çevrenizde bırakabileceğiniz ve güvenebileceğiniz, sizin verdiğiniz sevgiyi kedinize verecek bir arkadaşınız varsa ve bundan eminseniz problem yok. ben kedimi hayvan oteline bırakıcam diyebilirsiniz ancak bu seferde içiniz, aklınız sürekli onda kalacak ve üzüleceksiniz. ayrıca otele vereceğiniz para da cabası.
bu güzel hayvanımız ev arkadaşımız, buraya kadar her şey tamam. hallederiz dediniz. maddi manevi buraya kadar her şeyi göze aldınız. birde şu kısmı okuyun o zaman. gittiniz, dediğim gibi yapıp pet shoptan hayvan almadınız. candır deyip kimse sahiplenmezse sokağa atılacak bir tekiri aldınız (ki genelde bu hayvanlar aşılı olur ve sizden aşı masrafı kısırlaştırma masrafı talep etmezler) ismini de koydunuz pisiciğinize mutlu mesut yaşıyosunuz. gün geldi hastalandı ve oda ne, paranız yok. neyse parayı buldunuz denkleştirdiniz. tedavisini yaptırdınız (ki bazı vetler fırsatçılık yapıp öğrenciyim abi final haftam diye yalvarmanıza rağmen acımadan kazıklıyor) size evde kullanmanız için ilaç verdi. şimdiii, kedilerin tat alma duyuları yok evet ama namıssızlar çok iyi koku alıyorlar ve %90 ihtimalle vermeniz gereken ilacı mamasına karıştırarak veremiyorsunuz. veriyorsunuzda namıssız arkadaş yemiyor. ve siz maalesef şırıngayla ağzına vermek zorunda kalıyorsunuz ilacı. kediye de diyemiyorsunuz oğlum sana kötülük yapmıyorum bak senin iyiliğin için bu falan. deseniz bile anlamıyo bide o var.
neyse uygun şekilde tutuyonuz kediyi, sağdan soldan öğrendiğiniz kadarıyla kedinize ilaç içirmeye çalışıyosunuz. o minnoş, o tatlı hayvan gidiyo içinden bir yaratık çıkıyo ve ilk deneyiminiz olduğundan kısa kollu bir tişört ve şort giymiş oluyorsunuz. şanslıysanız sadece bacaklarınız ve kollarınız çizik içinde kalıyor. kanıyor. şanssız olanlar yüzünü de çizdirebiliyor. bu yazıyı yazmamın sebebi de yakın zamanda hastalanan ve tam final dönemimde gittiğim vetin bana 230 lira kitlemesi (ki yaptığı iş inanın 80 liraya bile hallolurdu pazarlık kabul etmiyorum falan dedi ezdi beni) ve vermiş olduğu ilaçları kedime içirmeye çalışmamla başıma gelmeyen kalmamasından kaynaklı. neyse yazı daha bitmedi. arada bunu da saplayayım dedim.
bunun dışında, kedi dediğimiz hayvanlar çok meraklı hayvanlar, evinizin her yerini köşe bucak keşfedeceklerdir. kırılacak şeyleriniz varsa ve onları yerinden oynatmam ben onlar orda falan diyorsanız sakın bulaşmayın kediye. acımaz kırar valla. bazen aynanınızın önüne çıkar, en sevdiğiniz ve daha yarılamadığınız parfümü alır ve sırf oradan aşağı düştüğünde nasıl ses çıkartıyor diye merak edip patisiyle vurduğu gibi parfümünüzü aşağı düşürebilir. allahtan ben şanslıydım da halıya düştü.
mutfak. ilginç kokular her zaman onu çekecektir. yiyebileceğine inandığı kokusunu merak ettiği şeylerin tadına bakmaktan çekinmez. mesela bizimki mutfağın kapısını açık bulup tam ısıtacağım sırada dünden kalan bir tencere tavuğu ben tuvaletteyken mideye indirmişti.
bu arada ne kadar çok bunun dışında demişim
neyse diye devam edeyim bundan sonra.
Neyse, tirnak kesme çilesi var. arkadaş normalde sevilirken patileriyle hatta tırnaklarıyla oynamanıza ses etmezken tam göğsünüzde yatmasını fırsat bilip tırnaklarını kesmeye kalkıştığınızda aniden kaçabiliyor.
kedi kumunu temizlemesi var. günde 1 kere kedinizin yapmış olduğu kakayı ve yapmış olduğu çişi efendice temizleyip bir poşete koymanız ve kapı dışarı edip sabah dışarı çıkarken çöpe atmanız lazım. aman diyim tuvaletteki çöpünüze falan atmayın kokusu çıkmaz.
kediniz erkekse ve benim gibi sahiplendiğiniz kedinin erkek olduğunu sonradan öğreniyorsanız, koku problemi var. kediniz kısırlaştırmadığınız (kısırlaştırma konusuna sonra değineceğim) alanını belirtmek için koltuklarınızın köşesine, kenarına yatağınıza falan idrarını püskürterek koku bırakabiliyormuş. bizimki daha o çağa gelmedi bi problemimiz yok allahtan. bu koku içinde yüksek oranda feromon ve hormon barındırdığından çok kötü kokuyormuş ve enzimatik spreylerle falan anca temizleniyormuş diyolla. dikkat edin.
köpek gibi tuvalet sıkıntınız olmayacak ondan emin olabilirsiniz. kendisi kumundan başka yere zorda kalmadıkça yapmaz. ben 5 aydır besliyorum daha hiç vukuatımız olmadı. inşallah bundan sonra da olmaz.
tırmalama tahtasını almayı unutursanız ya da amaan boşver bu olmasada olur derseniz hayırlı olsun yeni bir sıkıntınız var. delinmiş baza başlığı, kanepe kolları, kanepelerin sökülmiş dikişleri, halınızdan çıkan ilmekler. tırmalama tahtasını eve koyduğunuz ilk gün kedinizin ön ayaklarını tutup tırnaklarını ona geçirtin. ona tırmalama tahtasını ne için kullanması gerektiğini öğretmeniz lazım.
kedi dediğimiz hayvan köpek gibi eğitilebilen azardan, kızmaktan, yavaşça poposuna veya burnuna vurmaktan anlayan bir hayvan değil. hayır kelimesini öğretmek bile zaman alıyor. yapmamasını istemediğiniz şeylere müdahale etmeyi öğrenmeniz lazım. mesela, oyun dedim ya, sizin uyuyacağınız sırada falan. ben bunu aşmak için 2 güün boyunca tam bunun oyun istediği zamanlar, ben ilgilenmesemde benle oynadığı zamanlar sıcacık yatağımdan çıkıp bunu inatla dışarı atıp kapıyı kapattım. miyavladığı zaman umursamadım. yalvardığı zaman içeri aldım. inatla aynılarını yaptı. bende inatla dışarı attım. edimsel koşullandırdım kısaca hayvanı. edimsel koşullanmayı bulan pavlova da burdan hem selam olsun hemde helal olsun arkadaş. 2 gün bezdirdi beni ama sonra o saatte oyun istememesi gerektiğini öğretebildim arkadaşa.
daha dikkat etmeniz, göz önünde bulundurmanız gereken çok şey var aslında ama öncelikli olanlar bunlar. kısırlaştırma konusuna gelince, hayvanları kısırlaştırmak bencillik vs... diyen var. veterinerler kediler için sağlıklı diyor. herkes bir şey diyor. dişi kedim olsa kısırlaştrımazdım ama, erkek kedinin koku bırakma problemi mecburen kısırlaştırmak zorunda bırakacak beni. yoksa dişi kedinin kızgınlık döneminde (inanın bana görmek istemezsiniz) bir iğneyle o kızgınlığı alıyorlar. dişi veya erkek kızgınlık döneminde hem agresif oluyorlar, dişi kediler her sevene sürtünüyor, erkek kediler ise size yanaşabiliyor. hoş değil yani.
velhasıl kelam kısaca böyle. (inanın kısası bu ) daha fazla sorusu olan, merak eden aklında soru işareti olan, marka öğrenmek isteyen arkadaşlar Dm atabilirler. buraya kadar okuyan herkese teşekkürü borç bilirim efenim. görselde yükleyecektim ama çok üşendim.
bu kadar sıkıntısına, maddi manevi yüküne külfetine rağmen sizin göğsünüze yatıp sizden sevgi beklemesi, sevdiğinizde güzel güzel mırlamasıysa inanın her şeyi unutturuyor. ve huzur veriyor. ayrıca kedi besleyen insanlarda kalp krizi riski %30 azalıyormuş.
merak edenler içinde, ben kedimi okulun bahçesinden aldım. hiç aklımda böyle bişi yoktu. hatta aklıma bile gelmezdi kedi besleyeceğim. ama bir baktım besliyorum.
edit: unutmadan, yaşadığınız şehrin ve ilçein hayvan barınağıyla iletişime geçin. vet masrafının yarısına mama bağışı yaparak kedinizi barınakta da tedavi ettirebiliyorsunuz. yada gönüllü çalışarak.