Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Market bisikletiyle başlayanlar adına

@Cem Ç.
türkiye gazetesinin verdiği bisan baya baya iyiydi. bisan-ihlasları demiyorum, ilk seri olanları. vitesleri, vites koları, gidonu, elcikleri, maşası, her bir şeyiyle on numaraydı. ihlaslardan daha ağırdı.
fotomaç gazetesinin verdiği legnano'da da ayrı bir zariflik vardı. ünlüydü o marka o aralar. şu an üretim yapıyor mu bilmiyorum. kısacası bundan 20 yıl önce olup da kötü olan bir şey yokmuş memlekette. yada bize öyle geliyordu.
 
  • Beğen
Tepkiler: Savaş Acıboz
Scudo
3) Market Bisikletlerinin bir diğer adı da "Ağır Makineler". Bu isim daha cazip geliyor. MTB için belirtmeliyiz ki aradaki kilo farkı sadece 8-10 kg civarında. Bu kadar ağırlığı daha beraberimizde taşımış oluyoruz. Bu şekilde antrenmanımızın seviyesi bir kat daha artıyor. Bunu da bir avantaj olarak kabul edin!

Buna katılmıyorum. Koşarken sırtınızda yükle mi daha rahat koşarsınız yoksa yüksüz halde mi?
 
@dethagorf

Söylenmek istenen o değil. Şimdi ilk olarak sırtınızda 10 kg taşımakla bisiklette belki 20 hatta 30 kg taşımak aynı şeydir çünkü koşarken yada yürürken tüm vücut ağırlığınızı da taşıyorsunuz yani 80kg iseniz 80 kg taşıyorsunuz. Oysa bisiklette ağırlığınızı bisiklet taşır. o nedenle sırtınızda yük taşımakla aynı şey değil.
Ben de hiç unutmam 85 lerde 11-12 yaşlarındayken kuzenimin Bisan Kuğu marka/model sabit dişli oranlı bisikleti vardı. Adı kuğu kendi kağnı. Parabol şeklindeki sokağın tepe noktasındaydı ev. Önceleri tek başına sadece ayakta binerek çıkabilirdim o yokuşu sonra normal çıkmaya başladım. Ardından kuzenim arkaya atlardı 10 yaşındaki çıkart beni derdi. Bir süre ayakta sonra oturarak çıkartmaya başladım onu da. Ardından 8 yaşında kardeşimi de ön boruya oturtup ayakta çıkarken bir de bakmışım bir bisiklette 3 çocuk ki 50-40-30 kg deseniz bir de bisiklet en az 15 kg toplamda 135 kg ile oturarak yokuş çıkıyorum. İyice güçlendikten sonra bisiklette 3 çocuk gezmeye giderdik. Ben sürerdim onlar etrafı seyrederlerdi. Yani olay bisiklette yük taşımakla sırtınızda taşımaktan farklı. 135 kg yi 12 yaşında bir çocuk taşıyabilir mi bir düşünün.
 
eğerki ben kısa mola yapacağım ve tempolu süreceğim ve 200 km bi günde yapacağım derseniz altınızda market bisikleti olur ise iş konforlu olmaz,market bisikleti ile 200 km 'de dağılma riski vardır ,ayrıca tur bisikletçiliğinde adam 30 kilo yükle kısa mola tempo yapamaz üst üste 200 km devirerek kolay kolay gidemez, hastanelik olur,osman şirin bi günde 565 km gitti altındaki bisiklet hafifti ,teknik üstünlüğü vardı.market bisikleti kısa mesafe için uygundur öyle 13-15 eğimde adama konforlu gelmez.
 
@SOZUAK Öyle düşünmemiştim :) teşekkür ederim yalnız bu sitede paylaşılmıştı dağ bisikleti nasıl daha iyi sürülür müydü adı downhill miydi tam hatırlayamadım değimi yerindeyse hayvan gibi yol bisikleti sürün diyorlardı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bulamadım konuyu maalesef
 
Bende gormedim mobildeyim ama agir makinelerde calisinca elbette yol bisikletinde ucarsiniz asil amac ceviklik, uzun sure yorulmadan pedal cevirebilme yetenekleri edinmek olmali yani hem guc hem de hiz icin kaslari egitirseniz ki bunun icin kaslara yuklenmek ve hizli pedallamaya calismak lazim bir sistem dahilinde.
 
  • Beğen
Tepkiler: Dethagorf
@dethagorf

bi kere bir bisikletçi hangi konumda iyi olduğunu farkedecek bu çalışma ile olur,

1- ben iyi bir 100 metreci olmak istiyorum der iseniz ,örneklere bakacaksınız, 100 metreciler kaslı olur ,iri olur,
bir kere doğuştan Nasıl bir bisikletçi olacağınız belli olur, kas yapınız önemlidir, kanınızdaki oksijen taşıma kapasitesi ne kadar ,bu da önemli., kilo çok önemli ,100 kiloda bir atakçı ,100 metreci nasıl basabilirki,,
2-Zamana karşıcı olmak, örneklere bakacağız ,Onlar kırk ya da elli kilometre çok hızlı gidebilirler.…
3- birde Dağcılar var, onlar en ufak tefek, en hafif olanlardır,
Duvar gibi dik yokuşları herkesten daha hızlı tırmanırlar.

bu 3 katogoriden birinde iyi olmayı seçecek, kabiliyetinizin ve doğuştan gelen avantajlara göre konumuzu keşfedeceksiniz,
benim konumum 3.katogoridir.

mtb ve yol idmanları birlikte olur ise kişiye artı ile döner 10 kilo mtb ile sert eğimlerde çalışan 7.5 kiloya geçince uçarda ,genede ,dağcı olmak için vücudun üst tarafı aşırı kaslı olmayacak aşırı kaslı olanlar sert eğimde kendilerini yukarı zor çekerler .
 
Güzel konu. Ben her bisikleti severim. Çocukluğumda her tür bisiklet sürdüm çünkü. Fren pabucu değiştirecek paramız yoktu, ayakkabı freni kullanırdık. Sol ayakkabı altı hep köprü gibi erimiş olurdu. Ama yine de mutluyduk çünkü öyle bir bisiklet aileme yalvarmam sonucu tam dört yaz tatili sonunda alınmıştı bana.
Ama evet o bisikletlere daha bir dikkatle binmek gerekiyor. Benim görüşüm her bisiklet güzel ve özeldir. Ama çok para vermek de yanlış değildir. Zevk meselesi. Bir telefona iki bin lira vermek bana göre çok saçmadır, ancak sürücü hakkını verecekse de bir bisiklete on bin lira bile verilse bu bana anormal gelmez.
Herkese keyifli sürüşler olsun.
 
Konu hoşuma gitti. Zamanında ihlas mountain cat kullanmıştım ama onu bugünün avm-süpermarket bisikletleriyle karşılaştırmıyorum hiç.

Merakımı celbeden şu. Belki başka başlıkta açıklaması vardır ama nasıl aratacağımı bilmediğimden bulamadım. Bunların sele borularında ortada bir boşluk var abi. Nedir o? O boşluk ne işe yarıyor? Alaya almayalım, değerli uzakdoğulu ve Türk kadro üreticilerinin böyle bir geometriyi üretip milyonlarcasını piyasaya sürmeleri için bir gerekçeleri olmalı. Ve gözlemlediğim kadarıyla bu işten az çok anlar görünüşlü insanların dahi altında var ve hiç sıkıntısız sürüyorlar. Bana ise o sele üst taraftan kadroya bağlandığı yerden ayrılıp kırılacakmış gibi geliyor hep. Hele o selemin üzerinde 130 kiloluk bir abi varsa ve ağırlığından cayır cayır ötüyorsa. Ama yok abi. Bunda mutlaka sebebini göremediğimiz bir derin araştırma, deney ve know-how emeği var. O aradaki boşluk neyi nesi bilenler lütfen aydınlatsın. Saygılarımla.
 
@Murat Semiz
Sele borusunun altındaki, kadronun tam ortasındaki boşluktan mı bahsediyorsunuz acaba? Tam anlayamadım
 
:/ bundan 3 yıl önce saray - kıyıköy (yıldız dağlarına çıkıp, iniyorsun yolda 100ün üzerin de viraj var) git gel 60km. en son o zaman kullanmıştım böyle bir aleti (bisan strike) o günden sonra 2 yıl falan bisiklete binmemiştim hatta. aman diyim uzun yola çıkmayın bisikletten soğumayın :D
 
@alifurkan390

Evet selenin altından boru başlıyor aşağı inerken bir boşluk ve üç dört parmaklık o boşluktan sonra doğrusal olarak o boru tekrar başlayıp aşağıda orta göbeğe bitişiyor.
 
Küçükken basit bir bisikletim vardı, freni falan yoktu, durmak için ayakkabımı kullanırdım, anamdan az dayak yemedim o ayakkabı yüzünden...:) Biraz daha büyünce bana kontra pedal bisiklet almışlardı bizimkiler, yav ne havam vardı, pedalı geri çevirince fren yapıyordu, artistik hareketler falan yapıyordum...
Bizim çocukluğumuzda yada gençliğimizde tüm bisikletler zaten market bisikletiydi markası adı belli olmayan bisikletlerdi, o zaman marka yoktu kimsede marka diye tutturmuyordu, mutluyduk biz, o bisikletlerin üzerinden hiç inmezdik...
 
benim ilk bisikletim 95 yılında gazete kuponlarıyla babamın almış olduğu kırmızı renk bir bisan bisikletti. 2003 yılı gibi sürekli kafayı gözü yarmam ve tamir ettirmekten bisikletçiyi zengin etmemden mütevellit bi araba çarpmadan annem çarptı, bisikleti sattı. o gün bu gündür aklımdadır, araştırıyorum bakalım :)
 
İlk bisikletim '' Hüdaverdi '' markaydı :) Babam sağ olsun nereden buldu nereden çıkarttı bilmem . pinokyo tarzı bir bisikletti ...Sadece bende vardı . Başka bir örneğini görmedim ...:)
 
  • Beğen
Tepkiler: münferit vagon
@Kudret Kurtcebe
Konuyu hortlatayım dedim :) 50 kiloyum ümit city bike 2606 sizin tabiriniz ile market bisikletim var. Şimdilik günde 20 30 km yapıyorum biraz kondisyon yaptıjtan sonra kademeli olarak 50 - 75 - 100 - 150 - 200 km çıkmayı düşünüyorum. Düşünceme göre kadroyu ortadan ikiye bölmem :) günde 200 km de rahat çıkartır diye tahmin ediyorum:)) tabi düzenli bakım yaptırmak şartıyla (yağ - fren vs )
 
  • Beğen
Tepkiler: MakRo
Bende de Bisan Spx 3250 vardı en son 2 yıl önce binmiştim.aldıktan sonra 1 yıl geçmeden arka ruble bozulup pedalları da kırılmıştı yenisiyle değiştirmiştim(upgrade amaçlı değil).Ne kazalar ne badireler atlattım bu bisiklette.Birkeresinde yüksek bir sokaktan hızla iniyordum frenler tutmadı mecburen arabaya çarpmayayım diye dikenlerin içine kırmıştım hertarafım diken olmuştu.Hatta bidefa aniden önüme çıkan yaramaz bi kediye çarpmıştım kediye hiçbir şey olmamıştı ben ise dengemi kaybedip yere düşünce heryerim yara bere içinde kalmıştı.Ama sürmesi zevkliydi.Şuan ise merdiven altında vites kolu ve arka attırıcısı bozuk, lastiği patlak üstü tozlu vaziyette bekliyor.ölü yatırım olmasa tamir eder tekrar sürerim.
 
@bysutcu bence bu bisikletin kırılma vs. işi birazda kullanıcıya bağlı bir olay Muğla turumuzda 2 kuzen ile karşılaştık birinde salcano şehir bisikleti o İstanbuldan gelmiş ötekisinde markası belli olmayan çift süspansiyonlu ( market bisikleti ) vardı o da Ankaradan yola çıkmış Aydında buluşup ege bölgesi sahil turu yapıyorlardı. Sabah 6dan akşam 6ya kadar bisiklet üzerinde gidip geceleri kamp yapıyorlarmış. Yapan yapıyor maddi durum varsa zaten geliştirmek en iyi seçenek.
 
  • Beğen
Tepkiler: gok ve bysutcu
Geri