Bizim toplumda hiçbir şey üzerine tam oturmuyor. Ülkemizde herhangi bir etkinlik (spor, sanat, eğlence farketmez) düzenlendiği zaman, katılanların %90'ı o etkinliğin içeriğini sevip sevmediğinden veya ilgisini çekip çekmemesinden değil, sadece marjinal, sosyal, canlı bir hayatı varmış gibi göstermek adına katılıyor.
Bu kitlenin çoğu Zeytinli Rock Festivali'ne gelip çadır kuranlar. Aynı tayfa, aynı davranış ve aynı sonuçlar. Bir sene festivalin kaldırılmasına sebep olacak kadar ortalığı kırıp döküp, yollarda milletin evinin balkonunun önünde içip, bağırıp çağırıp, hayvan çiftleşmesinin yanlarında daha estetik duracağı hareketlere girmişlerdi.
Kamp etkinliği yapmak bir kere çok saçma. Yapılacaksa da böylesi saçma. Açıklama bile komik, 2 bin kişi beklenen yere 8 bin kişi geldi. 8 bin zaten çılgın sayı da 2 bin de normal mi kamp etkinliği oluşturmak için. Sen hangi birini kontrol altına alabilirsin ki? Biraz daha aklı başında olanlar bu işi kısıtlı bir grupla (50 kişi vb) ve daha tanıdık isimlerle (referansla) gerçekleştiriyor. Bunun haricinde kamp dediğin bu işten keyif alan ya da alacak kendi arkadaş grubunla yapılan bir aktivite olmalı.
Böyle kapalı mahalle abileri gibi yüzeysel yorum yapmak istemezdim ama gerçekten de gelenlerin çoğunun tek derdi içip sıçıp bağıra çağıra saçmalamak. Ortamda kız yapmak ya da ortama kızla gelip orda işi pişirmek için gelen acaip acaip kişiler var. (kimse kampta sevişmesin, sevişemez gibi bir şey demiyorum, sadece bunun için gelen kitle var diyorum)
Sadece çöp değil olay. Gelip ağaçları çat çut baltalarını vuranlar, ateş yakıp bira içip bağıra bağıra goy goy kahkaha. Herkes illa doğayı kucaklayacağım diye balık tutar gibi aşırı sakin geçirmek zorunda değil, ancak gece olmuş 12, hemen yanında çadırda insanlar yatarken, bu gerizekalılar alkollü veya alkolsüz bağıra bağıra şakalar, mutlaka ama mutlaka siyasi tartışmalar, acaip acaip birbirine yürüme konuşmaları...
Ben kimsenin hayatına karışmayı doğru bulmuyorum, taa ki o hayata beni zorla dahil edene kadar. Bilmem kaç km yolu ben senin dangalak siyasi tartışmanı veya cinsel içerikli oynaşmalarını dinlemek isteseydim evimde oturur tv izlerdim zaten.
Gerçekten doğa ile ilgisi olan adam ne jamaika kokocu yerlisi gibi ne de pahalı çadır, kıyafet ile belirlenmiyor. Doğa, kamp sevgisi olan adam kimseye bulaşmadan, gerek olursa da insan gibi iletişim ve yardımlaşma ile sessiz sedasız, eğlenmesini de bilerek, ateşine, yemeğine, çöpüne de dikkat ederek bulunduğu bölgeye en az zarar ve hatta faydası dokunacak şekilde bırakıp gidendir.
Bunların haricinde kalan hepsi bir arkadaşımın da deyimiyle "bitli" boş beleş insanlar.
@atasoy
Dediğinizde biraz haklısınız ancak biraz da insanın içinde olacak ve ailesi eğitimi verecek. İlla buğday, tarım, toprak değil çünkü olay. İnsanlar hayvanlardaki kadar (ilkel yaşam süren insanlar hariç ki onlar da hayvanlarla benzer yaşama sahip zaten) yaşam alanlarını koruma içgüdüsüne sahip değil. Aslında bu içgüdü değil zaten insanlarda, öğrenilmiş kazanılmış bir davranış. Ama insanlara uzun zamandır yaşadıkları dünya ile ilgili bireysel sorumlulukları yüklenmiyor. Bunun için çalışan insanlar var ve buraları kirleten insanların da genellikle umursamazlıklarının sebebi bu.
Senin benim gibi insanlar neden-sonuç, doğa-insan, yaşam-canlılar-denge gibi konuları biraz kendi daha iyi algıladığı biraz da doğru kişiler tarafından yönlendirildiği için daha fazla bilincinde.
Malesef bu tüm insanlarda olamıyor. Ancak bilim kurgu filmlerindeki gibi (bir gün bence gerçek olacak) dünya yaşanılmaz bir yer haline gelince tekrar dayanışma ve sorumluluk haline dönecekler, ki biraz rahata kavuşunca yine bozulacak insanlar.
Bunun tek çözümü bazı şeylerin insana dikte edilmesi, bu da sistem, yani devlet ve kanunlarla olacak bir iş. Artı olarak da sosyal sorumluluk projelerini çocukluktan itibaren gerçekleştirmek, teşvik etmek, hatta zorunlu kılmaktan geçiyor.
Bu işi en iyi yapan sanırım ABD olabilir. Çoğu şov olsa da, gerçekten bu tür kurallarda ve uygulamalarda çok başarılılar. Avrupalı zaten refah düzeyine uzun süre önce kavuştuğu için, insanların da estetik anlayışı çok daha fazla. Dolayısıyla estetik değere sahip olduklarından çevresini de daha güzel görmek istiyorlar ve devlete bile ihtiyaç olmadan zaten bireysel olarak sorumluluk alıyorlar.