pedalterapi
Daimi Üye
- Kayıt
- 24 Ekim 2017
- Mesaj
- 253
- Tepki
- 1.134
- Yaş
- 39
- Şehir
- ankara
- İsim
- erhan erdem
- Bisiklet
- Carraro
5.GÜN
İnebolu'da bir gün dinlendikten sonra turun 5. günü çantaları akşamdan hazırlamış olmanın avantajı ile 07:00 de uyanıp hemen kahvaltıya indim. kahvaltıdan sonra çantaları indir bisiklete yükle derken saat 08:30 oldu. Turun bu orta bölümü rotanın en zor etabını oluşturuyor. Hem daha önce giden arkadaşların hem de yerel halkın söylediklerinden bunu gayet iyi biliyor ve hazırlıklıyım.
242374 dosyayı görüntüle
242372 dosyayı görüntüle
242373 dosyayı görüntüle
İnebolu'dan çıkar çıkmaz yükselti başlıyor. Yavaş yavaş dura dura gölgelerde dinlene dinlene çıkıyorum zaten aksi mümkün değil. Bu şekilde Özlüce Köyü'ne kadar ilerledim. Kahvehaneye gidip oturduğumda oradaki insanlarla güzel bir sohbet ettik. Köy balıkçı köyüymüş. Şimdi herkes palamut kovalıyormuş. Çay ve soda içtim sohbet ettiğim amca ben hesabımı ödemeye kalkınca işaret etti kahveciye ve ödetmedi "sen misafirsin" dedi. Teşekkür edip tekrar bastım pedala. Bir süre daha inişli çıkışlı virajlı yollardan yeşile doyarak ilerledim ve sert bir inişle Kayran Köyü'ne ulaştım. Bir kahvehane molası da burada verdim. Bu rotayı yapıyorsanız bu molalara sık sık ihtiyacınız oluyor. Gözüme tarihi bir değirmen ilişti. Yanımda oturan yaşlı amcaya ne kadar eski diye sorduğumda " Ben 94 yaşımdayım ben çocukken bahçesinde oynuyordum" idi. Doğanyurt'a doğru ilerlemeye devam ettim.
242378 dosyayı görüntüle
Önceden bu rotayı giden arkadaşlarımın ikinci şiddetli tavsiyesi de hemen girişte soldaki köftecide köfte yemem yönündeydi. Tavsiyeye uydum ve 1,5 porsiyonu indirdim oracıkta. Gerçekten muazzamdı köftesi. 1,5 köfte + piyaz+ ayran 22TL tuttu.
Yemek, çay, tuvalet ve su tedariki derken güzelce dinlendim. Doğanyurt'un sahiline doğru bir girip çıktım ve belki de turun en dik rampası sıralamasında ilk 5'e girecek doğanyurt çıkışına başladım. Dikliği şöyle ifade edebilirim. Yüklü bisikletin önü kalkacak oldu bir an
Yine dura dura yolla kavga etmeden ilerledim. Akşama doğru İlyasbey köyü'ne Erse plajında çadır kurmak üzere giriş yaptım. Tam virajda bir cami vardı. Bahçesinde de 3 çocuk bisiklet sürüyorlardı. Beni görünce " Ooo bisiklete bak!" dediklerini duydum ve selam verdim. Sohbet ettik bi tanesinin freni tutmuyormuş. O'nun frenini tamir ettim sonra sahile ulaştım. Sahilde çadır kuracak yer bakarken Ata Pansiyon'un bahçesinde 4 kişi bir masada oturuyorlardı. Selam verip çadır kuracak yer sorduğumda pansiyonun sahibi Ali "kardeşim bu pansiyon benim istersen gel bahçeye kur istersen de şu sahildeki kamelyaların içine kur" diye cevap verdi sonra da yanlarına çağırıp "gel dinlen biraz" dedi. oturduk sohbet ederken bir yandan bana fındık kırıp yediriyordu bir yandan da "nerden nereye" konulu klisik sohbeti yaptık. Sonrasında pansiyonda ücretsiz kalabileceğimi de söyledi ama pansiyonun içi çok tercih edebileceğim gibi değildi malesef ki. Bu arada sahilde telefonla konuşan kişinin de benim hemşerim ve köyün türkçe öğretmeni olduğunu söyleyen Ali bizi tanıştırdı. Genç bir öğretmen olan Ahmetle tanıştıktan sonra hem kampçılık ve bisiklet üzerine sohbet ettik hem de beni misafir edebileceğini söyledi. ben çadır kurayım dedim ama yine de teklif cazip geldiği için kabul ettim. Sonrasında limanı ve sahili yürüyerek gezdik. Biz bu sohbeti yaparken Ali gitmiş palamut almış. Pansiyonun mutfağında güzelce pişirdik yedik içtik sohbet ettik ve gece yarısına doğru Ahmet'in evine geçtik.
6.GÜN
Sabah Ahmet'i çok erken uyandırmak istemediğim için alarm kurmadım. Diğer günlere göre geç uyanıp geç kahvaltı yapmıştık. Bugünkü hedefim yola erken çıktığım takdirde zorlu bir yoldan sonra Cide'ye varmaktı ama hem saatin öğlene yaklaşması, hem de kendimce aynı virajlar aynı rampalar diyerek kendimi kandırıp Cide'ye kadar araçla mı gitsem acaba dedim. Tabii araçla giderken ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım.Birkaç firmayı aradık sorduk Cideye gitmek için 150TL istediler. Araçla 1,5 saatlik bir yol. Sonra sağolsun Ali bir iki kişiyi aradı ve Cide'den gelip Cide'ye giden ücretsiz ulaşabileceğim bir araç buldu. Araç beni almaya gelene kadar Ahmet'in görev yaptığı okula gittik.
Okul yeni eğitim öğretim yılına hazırlanıyordu.
Cide'de Rıfat Ilgaz'ın evini de gördükten sonra sahile indim. İnince de Zirve Camping diye bir yer olduğunu internetten öğrenmiştim. Gittiğimde kamping olmadığını gördüm. Sahilde kumları çevirmişler kamping demişler zemin ise eğimli. Sonra ben de Halk plajının arkasındaki belediye parkına gittim çadırımı kurdum. Yemeğimi yapıp yedim bulaşığımı yıkayıp inzivaya çekildim.
Cide'de gün batımı.
Sahilden Batı Karadeniz Turu (1-2-3-4. GÜN) (bol fotoğraflı)
İnebolu'da bir gün dinlendikten sonra turun 5. günü çantaları akşamdan hazırlamış olmanın avantajı ile 07:00 de uyanıp hemen kahvaltıya indim. kahvaltıdan sonra çantaları indir bisiklete yükle derken saat 08:30 oldu. Turun bu orta bölümü rotanın en zor etabını oluşturuyor. Hem daha önce giden arkadaşların hem de yerel halkın söylediklerinden bunu gayet iyi biliyor ve hazırlıklıyım.
242374 dosyayı görüntüle
242372 dosyayı görüntüle
242373 dosyayı görüntüle
İnebolu'dan çıkar çıkmaz yükselti başlıyor. Yavaş yavaş dura dura gölgelerde dinlene dinlene çıkıyorum zaten aksi mümkün değil. Bu şekilde Özlüce Köyü'ne kadar ilerledim. Kahvehaneye gidip oturduğumda oradaki insanlarla güzel bir sohbet ettik. Köy balıkçı köyüymüş. Şimdi herkes palamut kovalıyormuş. Çay ve soda içtim sohbet ettiğim amca ben hesabımı ödemeye kalkınca işaret etti kahveciye ve ödetmedi "sen misafirsin" dedi. Teşekkür edip tekrar bastım pedala. Bir süre daha inişli çıkışlı virajlı yollardan yeşile doyarak ilerledim ve sert bir inişle Kayran Köyü'ne ulaştım. Bir kahvehane molası da burada verdim. Bu rotayı yapıyorsanız bu molalara sık sık ihtiyacınız oluyor. Gözüme tarihi bir değirmen ilişti. Yanımda oturan yaşlı amcaya ne kadar eski diye sorduğumda " Ben 94 yaşımdayım ben çocukken bahçesinde oynuyordum" idi. Doğanyurt'a doğru ilerlemeye devam ettim.
242378 dosyayı görüntüle
Önceden bu rotayı giden arkadaşlarımın ikinci şiddetli tavsiyesi de hemen girişte soldaki köftecide köfte yemem yönündeydi. Tavsiyeye uydum ve 1,5 porsiyonu indirdim oracıkta. Gerçekten muazzamdı köftesi. 1,5 köfte + piyaz+ ayran 22TL tuttu.
Yemek, çay, tuvalet ve su tedariki derken güzelce dinlendim. Doğanyurt'un sahiline doğru bir girip çıktım ve belki de turun en dik rampası sıralamasında ilk 5'e girecek doğanyurt çıkışına başladım. Dikliği şöyle ifade edebilirim. Yüklü bisikletin önü kalkacak oldu bir an
Yine dura dura yolla kavga etmeden ilerledim. Akşama doğru İlyasbey köyü'ne Erse plajında çadır kurmak üzere giriş yaptım. Tam virajda bir cami vardı. Bahçesinde de 3 çocuk bisiklet sürüyorlardı. Beni görünce " Ooo bisiklete bak!" dediklerini duydum ve selam verdim. Sohbet ettik bi tanesinin freni tutmuyormuş. O'nun frenini tamir ettim sonra sahile ulaştım. Sahilde çadır kuracak yer bakarken Ata Pansiyon'un bahçesinde 4 kişi bir masada oturuyorlardı. Selam verip çadır kuracak yer sorduğumda pansiyonun sahibi Ali "kardeşim bu pansiyon benim istersen gel bahçeye kur istersen de şu sahildeki kamelyaların içine kur" diye cevap verdi sonra da yanlarına çağırıp "gel dinlen biraz" dedi. oturduk sohbet ederken bir yandan bana fındık kırıp yediriyordu bir yandan da "nerden nereye" konulu klisik sohbeti yaptık. Sonrasında pansiyonda ücretsiz kalabileceğimi de söyledi ama pansiyonun içi çok tercih edebileceğim gibi değildi malesef ki. Bu arada sahilde telefonla konuşan kişinin de benim hemşerim ve köyün türkçe öğretmeni olduğunu söyleyen Ali bizi tanıştırdı. Genç bir öğretmen olan Ahmetle tanıştıktan sonra hem kampçılık ve bisiklet üzerine sohbet ettik hem de beni misafir edebileceğini söyledi. ben çadır kurayım dedim ama yine de teklif cazip geldiği için kabul ettim. Sonrasında limanı ve sahili yürüyerek gezdik. Biz bu sohbeti yaparken Ali gitmiş palamut almış. Pansiyonun mutfağında güzelce pişirdik yedik içtik sohbet ettik ve gece yarısına doğru Ahmet'in evine geçtik.
6.GÜN
Sabah Ahmet'i çok erken uyandırmak istemediğim için alarm kurmadım. Diğer günlere göre geç uyanıp geç kahvaltı yapmıştık. Bugünkü hedefim yola erken çıktığım takdirde zorlu bir yoldan sonra Cide'ye varmaktı ama hem saatin öğlene yaklaşması, hem de kendimce aynı virajlar aynı rampalar diyerek kendimi kandırıp Cide'ye kadar araçla mı gitsem acaba dedim. Tabii araçla giderken ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım.Birkaç firmayı aradık sorduk Cideye gitmek için 150TL istediler. Araçla 1,5 saatlik bir yol. Sonra sağolsun Ali bir iki kişiyi aradı ve Cide'den gelip Cide'ye giden ücretsiz ulaşabileceğim bir araç buldu. Araç beni almaya gelene kadar Ahmet'in görev yaptığı okula gittik.
Okul yeni eğitim öğretim yılına hazırlanıyordu.
Cide'de Rıfat Ilgaz'ın evini de gördükten sonra sahile indim. İnince de Zirve Camping diye bir yer olduğunu internetten öğrenmiştim. Gittiğimde kamping olmadığını gördüm. Sahilde kumları çevirmişler kamping demişler zemin ise eğimli. Sonra ben de Halk plajının arkasındaki belediye parkına gittim çadırımı kurdum. Yemeğimi yapıp yedim bulaşığımı yıkayıp inzivaya çekildim.
Cide'de gün batımı.
Sahilden Batı Karadeniz Turu (1-2-3-4. GÜN) (bol fotoğraflı)