delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
(link)
1.etap (Trabzon-Taşköprü)
2.etap (Taşköprü-Uzungöl)
3.etap (Uzungöl-İkizdere)
4.etap (İkizdere-Şenyuva)
4.etap (İkizdere-Şenyuva)
5.etap (Pokut tırmanışı)
6.etap (İkizdere-Ovit-Moryayla-İspir)
İspir..
İlk varlığından haberdar olduğum dönem 98-99 eğitim yılında üniversite yurdunda ranzamın yanındaki duvara yapıştırdığım atlas dergisi doğu karadeniz haritasına bakıp nerelere gittim, nerelere gidebilirim formatında düşüncelere daldığım zamanlardı. O zaman bir günde 300 km ve fazlasını yapmak bir ütopyaydı benim için. Çoruh ise gerçek anlamda dağların ardıydı, ulaşılmaz bir yerdi. Yatağıma uzanır Trabzon-Erzurum yaptığımı hayal ederdim. Sonra Çoruh vadisini geçme hayali sardı beni. Vadinin başlangıcı Bayburt civarlarındaydı, bitişi de sınırda. Bayburt-Artvin yeterliydi, otobüsle Bayburt'a, yine otobüsle Artvinden eve. Suyu takip ettiğimde ilk karşıma çıkan yerleşim İspirdi, biraz daha izlediğimde Yusufeli ile karşılaşmıştım. Aklımda tutmaya çalıştım, Bayburt-İspir 98 km, İspir-Yusufeli çıkışındaki yol ayrımı 93 km. Tekrarladım kendi kendime Yusufeli çıkışından sola, aman sağa gitme. Sanki yarın yola çıkacakmış gibi. Ayrımdan sonra 60 km daha vardı Artvin'e, toplam 250 km. Tüm vadi ise 330 km civarıydı, bir günde geçmek için ideal bir hedef gibi gelmişti o zamanlar
Harita beni sürekli izledi, yazın evdeki odamın -benim tabirimle operasyon ve komuta üssümün, kışın yurt odamın, sonraki yıllarda öğrenci evindeki odamın, şimdi de evimizdeki odamın duvarında yıllara meydan okuyarak asılı kaldı. Bir milletin bin yıllar süren emellerini temsil eder gibi temsil etti hayallerimi.
Her insanın kendini idare edişi ve hareket planlaması farklıdır. Benimki ise ağır bir alman tankı gibidir Harekete kolayına geçmem ama bir geçtim mi de beni durdurmak çok zordur. Herşeyi planlarım, tüm olasılıkları düşünür ve ne yapacağıma kabaca karar veririm. "Bir şeyin yapıldığından emin olmak istiyorsan kendin yapmalısın"; çocukken okuduğum bir çizgi romanda karakterin öfkeyle söylediği bu söz aklıma kazınmıştır, mezar taşıma yazılsa yeridir. Bunun başkalarından beklentilerimle ve mutluluk katsayımla direk ilintili olduğunu anlamam da uzun sürmemiştir. Sonuç: bütçe benden, planlama benden, sürecek güç benden, aksilikleri düzeltecek insiyatif benden, kimseden birşey istemek, beklemek yok. İşte mutluluğun ve beklemenin anahtarı. Sonuç olarak Bayburt-İspir arasını doktor abilerin davetiyle katıldığım sürpriz turla 2003 yılında geçebildim. İspir-Yusufeli arasını geçmek içinse 2009 yılını beklemem gerekti. Bu kadar uzun hayal olur mu? Oluyor işte. Bir günde Trabzon-Erzurum ise daha bekliyor.
Bugünkü rotanın 2 önemli özelliği var: Devedağı geçidi (2560 m) ve Yedigöller (2800-3000 m) (farklı bir Yedigöller, bölgede 3 ayrı Yedigöller var). Orijinal planda geçidi indikten sonra 1600 m'lerden tırmanışa geçip 3000 m'lere tırmanmamı öngörüyordum. Bu irtifaya yayılmış gölleri gezdikten sonra Uzundereye inecek ve orada konaklayacaktım. Ama planlar yolda değişmek zorunda kaldı tabii.
Rotayı hazırlarken ilham aldığım başka bir harita. 2009 yılında Yusufelinde yaptığım ilk kampta Greepeace pansiyondan aldığım harita.
rota bu şekilde oldu, İspir-Devedağı geçidi, Uzundere, Tortum, Yedigöller ve taa Yusufeli.
Sabah halimi şöyle özetleyeyim: etap yarışçılarını en azından fiziksel açıdan anladım
Ruhsal açıdan ise coğrafyanın değişimi beni epey etkiledi. Yol ayrımından kuzeye dönmemek için kendimi zor tuttum. Nedenini bilmiyorum güney tarafları her zaman farklı ve ilginç bulmuşumdur. Zannedersem hava açıkken kuzeyin yerini hiç birşey tutmuyor
İspir merkezi duraklamadan hızlıca geçip köyleri merkezlere bağlayan yola girdim. Tüm yakıt yüklü halde uçuyor olmanın avantajlarından biri de bu. Dükkanlara bakmaya ihtiyaç duymadım bile.
Yol kıvrılarak tepeden tepeye geçiyor. Saat daha 9:00 olmadı, güne görece erken başladım.
saat 10 olmadan asfaltta erime belirtileri
hava epey sıcak erken olmasına rağmen. Bugün epey yanacağım sanırım. Yol katran + çakıl ile asfaltımsı bir kaplamaya kavuşmuş.
solumda Kaçkar manzarası.
manzaralı lüks bir inek lokantası. Otu kötü ama manzara çok iyi abi..
yakınlaştırma olmadan Kaçkarların görüntüsü. Epey uzaktalar, arada derin Çoruh vadisi var bir de.
bu arada anayoldan ayrılıp stabilize yola girdim. Dağı aşıp Uzundere vadisine geçene kadar ıssız yollardayım. Çevre oldukça güzel, çayırlar, çiçekler. İleride ormanlara da gireceğim. Beni korkutan da oraları
yolun rengi sevimli bir renk aldı. Az yağışın en önemli işareti düzgün stabilize yollar.
bakır rengi ormanlık tepelere ulaştım
orman dokusu farklı, ağaçlar altlarındaki herşeyi öldürmemiş ve yoğun bir çayır var. Ayı dahil her tür hayvana uygun bir ortam sağlıyor bu.
Ağaçların cılızlığından fazla yiyecekleri olmadığını düşünüyorum. Kuraklık, sert kış ve odun amaçlı kullanılma nedeniyle fazla büyüyememişler. Tabii bu yola yakın kısımlar için geçerli olabilir. Bu bölgedeki ağaçlarda kuzeye özgü şehir gelişmişi tipini pek göremezsiniz. Hayat zordur ve üzerlerinde izlerini bırakır.
ormanın seyreldiği alanlarda gerçek orman evleri.
çok ilginç bir dere. Sanki insanlar tarafından bırakılmış bir su gibi. Bu kuraklıkta kocaman yatağı olan dereler kurumuşken bu doğru dürüst yatağı bile olmayan dere suyu nereden bulmuş? Çok yeni oluşmuşa benziyor, yatağı çok sığ her şeyden önce.
aç bir köpek. Ormanda otlayan inek sürüsünün yanından havlayarak yaklaştı. Çok açtı ama verdiğim lokmaları uğraştıysa da yiyemedi; çok tatlı olduklarından sanırım. Yanımda normal bir yiyecek olmadığına çok üzüldüm.
Araköy'e sert bir iniş.
terkedilmiş köy okulu ve lojmanı.
Araköy ve kalesi. Vadi yüzyıllar boyu bağımsız tek bir kale ve hakim olduğu alandan ibaret yönetimlere ev sahipliği yapmış.
oldukça ıssız bir tırmanış olacak. Burası eğimin dikleşip %10'un üzerine çıktığı kesim.
herşey ayı gibi görünebilir. Etraf çok ıssız, insana dair tek iz yol.
ağaç sınırına az kaldı. Orman çok güzel ama bitse de rahatlasam. İnsan yorgun olunca daha tedirgin oluyor.
ve ilk yayla, orman sınırında küçük bir yerleşim.
ve uzakta bir başkası.
geçide az kaldı. Gök gürlemeye başladı, bir yerlere yağıyor bile.
ve geldim. mütevazi bir 2560 m. Arkada testere gibi profilleriyle Kaçkarlar.
9 km, % 9 ortalama, 900 m irtifa kazanımı.
taa ufukta Verçenik. şeklinden karıştırmak imkansız. 4.gün diğer taraftan ve daha yakından aynı manzaraya bakıyordum.
bu da zirve.
Uzundere tarafına inişe geçme zamanı. İleride görünen platoya çıkma şansım kalmadı, başka zaman artık. Olmadı maalesef. Saat 14:00, bir haftadır tüketmeme rağmen hafiflemeyen yüküm ve düşen performansımla almak istemediğim bir risk. Konaklama yerleri maalesef zor sürüşlerin bittiği noktalarda yok. Burayı çıkmam 3 saat, 1 saatte platoyu turlayıp, 1 saatte ana yola geri insem saat 19:00 olacak. Uzundereye 30 km yolum kalıyor. Hava kararmadan geçmem imkansız, yol şartları basıp gidebileceğiniz gibi değil. Yukarıyı 1 saatte tamamlamam ise pek olası değil. Yani inişi karanlıktan hemen önce bitirmem ciddi bir olasılık. Tam inişte kalacak bir yer olsa olur ama karanlıkta bu bölgede 30 km yapmak istediğim birşey değil.
O yüzden B planı ve Uzundereyi pas geçip Yusufeli'ne devam.
kıvrıla kıvrıla vadiye inişteyim artık.
bu taraftaki ilk köy.
yol kenarında yabani kirazlar. ne kadar yedim bilmiyorum
baraj inşaatı. ben geçerken patron olduğunu düşündüğüm bir kişi lüks bir jipin yanında bir grup çalışana talimatlar veriyordu.
ve Artvin-Erzurum yoluna bağlanıyorum.
uzun ince bir yoldayım yine.
Bu yolu Yusufeli-Erzurum şeklinde 2011'de geçmiştim.
Tortum gölü ve mini bir geçit. Burayla ilgili epey fotoğrafı 2009'daki gezimden paylaşmıştım.
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 2. ve 3.gün (2009)
ve Artvin'deyim.
Çevre Tortum gölüyle birlikte değişiveriyor.
yol ayrımına ve su kavuşumuna az kala tünel inşaatı. Kafadan deli bir rüzgar yiyorum, neredeyse durduracak beni. İnşaattan dolayı ortalık toz duman. Bu inşaatlar bitince ne yapacağız bilmem, ülke büyük bir boşluğa düşebilir.
Bu tünel Yusufeli barajının suları altında kalacak.
ve Yusufeli yolu. Evimde hissediyorum kendimi.
toplam 145 km, 2320 m tırmanma, 9:30:00 hareket + 1:15:00 toplam duraklama.
öteki etapların yanına yaklaşamazdı ama fena da değil
seneye yapacağım rota planları için önemli dersler çıkardığım bir gündü.
1.etap (Trabzon-Taşköprü)
2.etap (Taşköprü-Uzungöl)
3.etap (Uzungöl-İkizdere)
4.etap (İkizdere-Şenyuva)
4.etap (İkizdere-Şenyuva)
5.etap (Pokut tırmanışı)
6.etap (İkizdere-Ovit-Moryayla-İspir)
İspir..
İlk varlığından haberdar olduğum dönem 98-99 eğitim yılında üniversite yurdunda ranzamın yanındaki duvara yapıştırdığım atlas dergisi doğu karadeniz haritasına bakıp nerelere gittim, nerelere gidebilirim formatında düşüncelere daldığım zamanlardı. O zaman bir günde 300 km ve fazlasını yapmak bir ütopyaydı benim için. Çoruh ise gerçek anlamda dağların ardıydı, ulaşılmaz bir yerdi. Yatağıma uzanır Trabzon-Erzurum yaptığımı hayal ederdim. Sonra Çoruh vadisini geçme hayali sardı beni. Vadinin başlangıcı Bayburt civarlarındaydı, bitişi de sınırda. Bayburt-Artvin yeterliydi, otobüsle Bayburt'a, yine otobüsle Artvinden eve. Suyu takip ettiğimde ilk karşıma çıkan yerleşim İspirdi, biraz daha izlediğimde Yusufeli ile karşılaşmıştım. Aklımda tutmaya çalıştım, Bayburt-İspir 98 km, İspir-Yusufeli çıkışındaki yol ayrımı 93 km. Tekrarladım kendi kendime Yusufeli çıkışından sola, aman sağa gitme. Sanki yarın yola çıkacakmış gibi. Ayrımdan sonra 60 km daha vardı Artvin'e, toplam 250 km. Tüm vadi ise 330 km civarıydı, bir günde geçmek için ideal bir hedef gibi gelmişti o zamanlar
Harita beni sürekli izledi, yazın evdeki odamın -benim tabirimle operasyon ve komuta üssümün, kışın yurt odamın, sonraki yıllarda öğrenci evindeki odamın, şimdi de evimizdeki odamın duvarında yıllara meydan okuyarak asılı kaldı. Bir milletin bin yıllar süren emellerini temsil eder gibi temsil etti hayallerimi.
Her insanın kendini idare edişi ve hareket planlaması farklıdır. Benimki ise ağır bir alman tankı gibidir Harekete kolayına geçmem ama bir geçtim mi de beni durdurmak çok zordur. Herşeyi planlarım, tüm olasılıkları düşünür ve ne yapacağıma kabaca karar veririm. "Bir şeyin yapıldığından emin olmak istiyorsan kendin yapmalısın"; çocukken okuduğum bir çizgi romanda karakterin öfkeyle söylediği bu söz aklıma kazınmıştır, mezar taşıma yazılsa yeridir. Bunun başkalarından beklentilerimle ve mutluluk katsayımla direk ilintili olduğunu anlamam da uzun sürmemiştir. Sonuç: bütçe benden, planlama benden, sürecek güç benden, aksilikleri düzeltecek insiyatif benden, kimseden birşey istemek, beklemek yok. İşte mutluluğun ve beklemenin anahtarı. Sonuç olarak Bayburt-İspir arasını doktor abilerin davetiyle katıldığım sürpriz turla 2003 yılında geçebildim. İspir-Yusufeli arasını geçmek içinse 2009 yılını beklemem gerekti. Bu kadar uzun hayal olur mu? Oluyor işte. Bir günde Trabzon-Erzurum ise daha bekliyor.
Bugünkü rotanın 2 önemli özelliği var: Devedağı geçidi (2560 m) ve Yedigöller (2800-3000 m) (farklı bir Yedigöller, bölgede 3 ayrı Yedigöller var). Orijinal planda geçidi indikten sonra 1600 m'lerden tırmanışa geçip 3000 m'lere tırmanmamı öngörüyordum. Bu irtifaya yayılmış gölleri gezdikten sonra Uzundereye inecek ve orada konaklayacaktım. Ama planlar yolda değişmek zorunda kaldı tabii.
Rotayı hazırlarken ilham aldığım başka bir harita. 2009 yılında Yusufelinde yaptığım ilk kampta Greepeace pansiyondan aldığım harita.
rota bu şekilde oldu, İspir-Devedağı geçidi, Uzundere, Tortum, Yedigöller ve taa Yusufeli.
Sabah halimi şöyle özetleyeyim: etap yarışçılarını en azından fiziksel açıdan anladım
Ruhsal açıdan ise coğrafyanın değişimi beni epey etkiledi. Yol ayrımından kuzeye dönmemek için kendimi zor tuttum. Nedenini bilmiyorum güney tarafları her zaman farklı ve ilginç bulmuşumdur. Zannedersem hava açıkken kuzeyin yerini hiç birşey tutmuyor
İspir merkezi duraklamadan hızlıca geçip köyleri merkezlere bağlayan yola girdim. Tüm yakıt yüklü halde uçuyor olmanın avantajlarından biri de bu. Dükkanlara bakmaya ihtiyaç duymadım bile.
Yol kıvrılarak tepeden tepeye geçiyor. Saat daha 9:00 olmadı, güne görece erken başladım.
saat 10 olmadan asfaltta erime belirtileri
hava epey sıcak erken olmasına rağmen. Bugün epey yanacağım sanırım. Yol katran + çakıl ile asfaltımsı bir kaplamaya kavuşmuş.
solumda Kaçkar manzarası.
manzaralı lüks bir inek lokantası. Otu kötü ama manzara çok iyi abi..
yakınlaştırma olmadan Kaçkarların görüntüsü. Epey uzaktalar, arada derin Çoruh vadisi var bir de.
bu arada anayoldan ayrılıp stabilize yola girdim. Dağı aşıp Uzundere vadisine geçene kadar ıssız yollardayım. Çevre oldukça güzel, çayırlar, çiçekler. İleride ormanlara da gireceğim. Beni korkutan da oraları
yolun rengi sevimli bir renk aldı. Az yağışın en önemli işareti düzgün stabilize yollar.
bakır rengi ormanlık tepelere ulaştım
orman dokusu farklı, ağaçlar altlarındaki herşeyi öldürmemiş ve yoğun bir çayır var. Ayı dahil her tür hayvana uygun bir ortam sağlıyor bu.
Ağaçların cılızlığından fazla yiyecekleri olmadığını düşünüyorum. Kuraklık, sert kış ve odun amaçlı kullanılma nedeniyle fazla büyüyememişler. Tabii bu yola yakın kısımlar için geçerli olabilir. Bu bölgedeki ağaçlarda kuzeye özgü şehir gelişmişi tipini pek göremezsiniz. Hayat zordur ve üzerlerinde izlerini bırakır.
ormanın seyreldiği alanlarda gerçek orman evleri.
çok ilginç bir dere. Sanki insanlar tarafından bırakılmış bir su gibi. Bu kuraklıkta kocaman yatağı olan dereler kurumuşken bu doğru dürüst yatağı bile olmayan dere suyu nereden bulmuş? Çok yeni oluşmuşa benziyor, yatağı çok sığ her şeyden önce.
aç bir köpek. Ormanda otlayan inek sürüsünün yanından havlayarak yaklaştı. Çok açtı ama verdiğim lokmaları uğraştıysa da yiyemedi; çok tatlı olduklarından sanırım. Yanımda normal bir yiyecek olmadığına çok üzüldüm.
Araköy'e sert bir iniş.
terkedilmiş köy okulu ve lojmanı.
Araköy ve kalesi. Vadi yüzyıllar boyu bağımsız tek bir kale ve hakim olduğu alandan ibaret yönetimlere ev sahipliği yapmış.
oldukça ıssız bir tırmanış olacak. Burası eğimin dikleşip %10'un üzerine çıktığı kesim.
herşey ayı gibi görünebilir. Etraf çok ıssız, insana dair tek iz yol.
ağaç sınırına az kaldı. Orman çok güzel ama bitse de rahatlasam. İnsan yorgun olunca daha tedirgin oluyor.
ve ilk yayla, orman sınırında küçük bir yerleşim.
ve uzakta bir başkası.
geçide az kaldı. Gök gürlemeye başladı, bir yerlere yağıyor bile.
ve geldim. mütevazi bir 2560 m. Arkada testere gibi profilleriyle Kaçkarlar.
9 km, % 9 ortalama, 900 m irtifa kazanımı.
taa ufukta Verçenik. şeklinden karıştırmak imkansız. 4.gün diğer taraftan ve daha yakından aynı manzaraya bakıyordum.
bu da zirve.
Uzundere tarafına inişe geçme zamanı. İleride görünen platoya çıkma şansım kalmadı, başka zaman artık. Olmadı maalesef. Saat 14:00, bir haftadır tüketmeme rağmen hafiflemeyen yüküm ve düşen performansımla almak istemediğim bir risk. Konaklama yerleri maalesef zor sürüşlerin bittiği noktalarda yok. Burayı çıkmam 3 saat, 1 saatte platoyu turlayıp, 1 saatte ana yola geri insem saat 19:00 olacak. Uzundereye 30 km yolum kalıyor. Hava kararmadan geçmem imkansız, yol şartları basıp gidebileceğiniz gibi değil. Yukarıyı 1 saatte tamamlamam ise pek olası değil. Yani inişi karanlıktan hemen önce bitirmem ciddi bir olasılık. Tam inişte kalacak bir yer olsa olur ama karanlıkta bu bölgede 30 km yapmak istediğim birşey değil.
O yüzden B planı ve Uzundereyi pas geçip Yusufeli'ne devam.
kıvrıla kıvrıla vadiye inişteyim artık.
bu taraftaki ilk köy.
yol kenarında yabani kirazlar. ne kadar yedim bilmiyorum
baraj inşaatı. ben geçerken patron olduğunu düşündüğüm bir kişi lüks bir jipin yanında bir grup çalışana talimatlar veriyordu.
ve Artvin-Erzurum yoluna bağlanıyorum.
uzun ince bir yoldayım yine.
Bu yolu Yusufeli-Erzurum şeklinde 2011'de geçmiştim.
Tortum gölü ve mini bir geçit. Burayla ilgili epey fotoğrafı 2009'daki gezimden paylaşmıştım.
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 2. ve 3.gün (2009)
ve Artvin'deyim.
Çevre Tortum gölüyle birlikte değişiveriyor.
yol ayrımına ve su kavuşumuna az kala tünel inşaatı. Kafadan deli bir rüzgar yiyorum, neredeyse durduracak beni. İnşaattan dolayı ortalık toz duman. Bu inşaatlar bitince ne yapacağız bilmem, ülke büyük bir boşluğa düşebilir.
Bu tünel Yusufeli barajının suları altında kalacak.
ve Yusufeli yolu. Evimde hissediyorum kendimi.
toplam 145 km, 2320 m tırmanma, 9:30:00 hareket + 1:15:00 toplam duraklama.
öteki etapların yanına yaklaşamazdı ama fena da değil
seneye yapacağım rota planları için önemli dersler çıkardığım bir gündü.
Dosyalar
-
trans_20120727_1662.JPG98,3 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1674.JPG78,9 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1680.JPG90,9 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1700.JPG171,6 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1702.JPG133,6 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1722.JPG87,9 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1734.JPG222,5 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1751.JPG141 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1754.JPG108,6 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1761.JPG148,7 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1771.JPG135,5 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1779.JPG156,3 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1809.JPG55,6 KB · Okunma: 0
-
trans_20120727_1831.JPG83,5 KB · Okunma: 0
Son düzenleme: