delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
28-29 Temmuz 2009
(link)
daha önceki günlerin fotoğrafları için:
1.gün Bayburt-Yusufeli
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 1.gün (2009)
2. ve 3. günler Yusufeli-karadağ-tortum gölü-yusufeli
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 2. ve 3.gün (2009)
4.gün Yusufeli-Yaylalar
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 4.gün Yusufeli-Yaylalar (2009)
Gezinin 5. ve 6. günlerinin planı Yaylalar köyünden 2900 metredeki Dilberdüzü kamp alanına bisikletle çıkmak ve sonraki gün de turla birlikte zirveye tırmanmaktı. 7. gün İspire dönüş ve 8.gün de Trabzona geçiş olarak planlanmıştı. Ama hesaplar tutmadı tabii.
yaylalardan sonra 2 km beton yoldan tırmanılıyor ve ardından patika başlıyor. Yaylaların rakımı 2000 m civarında diye hatırlıyorum. 900 metrelik tırmanma normalde az olsa da patikadan ve kısa mesafede tırmanılınca çok zor oluyor.
Hava şartları beklediğim gibi olmasa da çok güzel yerler gördüm çok eğlendim:
Sabah erkenden çantamı sırtlayıp kamp alanına yollandım.
Anlamsız bakışmalar..
Katılacağım tur grubunun çantaları ve malzemeleri katırlarla taşınıyor.
bayır mayır demeden işe girişmiş çayır biçen kadınlar.
dere katılımları ayrı bir güzel.
Olgunlar'ın çıkışında yol bitti ve patika başladı. Artık eğlence başladı, yukarıda hava da kötü.
Yine güzel bir dere kavuşumunda duran Olgunlar köyü. Vadideki son köy. Yağmurun başladığı net görülüyor. Yükseldikçe dolu da gelecek
Zirve tam karşıdaki bulutların üstünde bir yerde.
Moral bozmak yok, güzeliklere odaklanmalı. Eve çok uzak bu dağlarda geçirdiğim her dakika değerli. Bir daha bisikletle ne zaman gelirim bilmiyorum. Nazlanmadan dolu yağdıran bulutlara ve rüzgara karşı dik patikadan ilerlemeye devam etmem lazım.
Terkedilmiş yaylalar. yağmur yağmur nereye kadar
Burası güney yamaç olduğundan kuzeydeki gibi yağmur ve yoğun sis olmaz. Dağı aşabilen bulut bunu yapıyorsa diğer tarafı düşünemiyorum.
İleride tur kafilesinden birkaç kişi de göründü. yağmurluklar giyilmiş, rakım yüksek olduğundan hava da soğuk.
terkedilmiş yaylanın garip köprüsü.
Tur kafilesinin büyük kısmı patikaya yayılmış yürüyor. yağmur ve doluya rağmen çok keyifli bir yürüyüş rotası. Ben korkunç bir nabız ve nefesle mücadele veriyorum tabii. Ön planda geçtiğim güzel derelerden biri daha.
taa ilerideki dağlardan gelen kar suları aslında akan.
çiçeklerle, taşlarla, suyla arkadaş yalnız adam. değil tabii arkasında ben varım, o soğukta ter içinde, kıpkırmızı bir surat ve sıkılmış dişlerle.
pes edip giydim yağmurluğu, terliyordum ama kollarım da dondu soğuktan.
Hedefe az kala. Hava 3 derece. 2600-2700m civarları. Az sonra kafadan rüzgarla dolu da geliyor.
Dilberdüzü sislerin içindeki dağların sol tarafında, rakımı 2900 civarında. patika iyice dikleştiğinden doğduğuma pişman oluyorum ama bisikletle buraya çıkmaya çalıştığıma olmuyorum tabii.
Doluyu yiyip kendimi çadıra attıktan epey sonra. hava açtı ve bisikletle beraber kurumaya çıktım.
Dolu yüksekleri beyazlatmış bile. Arkada bir yerde zirve yükseliyor. bakalım fırsat olacak mı çıkmamıza?
kamp alanı nadir bulunacak bir düzlükte kurulu. hava açsa da çok soğuk, titriyoruz.
zorlu tırmanışı bitiren katırlar teneffüste.
kamp alanı duvar gibi kayalıklarla sarılı. görüntü ulvi bir derinlik hissettiriyor insana. kainatta ne kadar küçük ve önemliz bir nokta olduğunu anlıyor insan.
hava açsa da bulut yoğunluğu aynen korunuyor. Sadece güneye geçen bulut azalmış, deniz tarafı aynen devam.
hava kararıyor, muhteşem bir ay ışığı. birkaç uydu da gözlemliyoruz güneş batarken. Daha sonra askerde güneşin doğuşu ve batışında sürekli nöbette olduğumdan çok uydu gördüm böyle.
6.gün 29 Temmuz 2009
Gece 2 rehber arkadaşın çadırına misafir oldum. tulumlarımıza girip uyumaya çalıştık ama soğuktan uyuyamadık bir türlü. Sabah 4'te de tam dalmışken bir sürprizle uyandırıldık. Kar yağmış!!
sisle birlikte çok yoğun bulut var ve tepelere gece biraz daha kar yağmış.
güney taraftan gelen çok yoğun bulut kütlesi. gün açtıkça fazla şansı yok dağılır ama yine de tırmanışın ertelenmesine neden oldu yağan karla birlikte.
yorgun, uykusuz, penguen ve üşümüş ama gırgır hala
tırmanışın başlayacağı rota üzerinde kar var.
sis güneşle birlikte dağılsa da yatıp 7'de geri kalkmaya karar veriyorlar.
hazır mısınız?
son sis de dağılırken hazırlıkla başlıyor.
yani başlamak üzere.
rota açık.
o zirve sisten çıkmayacak bugün, belli oldu artık.
Kamp alanını aşağıda bırakarak yükselmeye başladık. bisikleti ortalık yere bıraktım bu arada
zirve yönü de açık görünüyor.
güneş ve efor sayesinde ısındık ama acaip soğuk var, güney yamaçta olduğumuzdan kuzeyden esen çok soğuk rüzgar bize fazla gelmiyor. Yükseldikçe etkisi artıyor ama.
artık resmen dağlardayız, kayalıklar, vadiler, onlarca isimsiz zirve...
tırmandığımız vadi.
bu irtifada kayalara tutunan toprak parçalarında bile iyi ot ve çiçek var
Gece düşen kara da ulaştık. Bulutlardan fırsat bulan güneş zirvelere vuruyor.
bunun arkası buzul gölü. oraya ulaşınca kahvaltı yapacağız.
Olgunlardan gelen vadi net görülüyor. kamp alanı altta kaldı.
zemin düzleşiyor, su birikintileri başladı. zaten göle çok yakınız.
zirve bulut altında. kıştan kalan kar, yağan yağmurla, dökülen taş ve topraktan epey kirlenmiş.
rakım yükselince birikmiş kar da arttı. bu noktaya gelir gelmez rüzgarı çok daha fazla almaya başladık. Efora rağmen donuyoruz soğuktan.
artık bulut altındaki zirvelere çok yakınız.
aynı yalnız adam. peşindeyim tabii.
Ve buzul gölü, ah birde dondurucu soğuk olmasa. Bölgede birbirine yakın birkaç gölden en büyüğü Deniz gölü. Dilberdüzünden zirveye giden standart rotada ilk karşılaşılan göl.
İrtifa 3400 civarı.
kar ve dönüşerek beslediği suyun buluşması.
nefes kesici, söyleyecek birşey yok. bakıyoruz öylece etrafımıza.
ayaküstü tıkıştırılan kahvaltılıklardan sonra kaçış başlıyor. zirve rotasına devam etmeyi bırakın olduğumuz noktada bile duramıyoruz fazla.
Ön planda aynı yalnız adam ve fotoğraf makinam.
smiley'ın icadı burada gerçekleşmiş olabilir.
bulut iyice çöküyor. hava bozuk kalacak demek bu.
küçük isimsiz derelere elveda diyorum. Bir daha kimbilir ne zaman.
Kampa döndükten sonra hemen yola çıkıp İspire kadar gitmeye karar verdim. Bir gün daha kalmam artık zirve denemesi yapılmayacağından anlamsızdı. Bana yemek ve yatak sağlayan eski ve yeni arkadaşlarımla vedalaşıp patikadan aşağı inişe geçtim. Geçemediğim noktalarda bisikleti taşıyarak olgunlar-yusufeli-ispir yoluna girdim. Geceye kalmam garanti görünüyordu zira patika+60 km iniş + 100 km hafif çıkıştan oluşan rotayı öğleden sonra yola çıkarak geçmem zordu. Nitekim İspire 20 km kala havanın kararmış olmasının da etkisiyle güzel bir seranderi de olan pansiyonda kalmaya karar verdim.
60 km'yi deli gibi indikten sonra Yusufeli çıkışında. güneş alçalmış,gölge uzun, yol da uzun.
gene geceye kalıyorum
hala kararmadı, yetişirim gibi geliyor (yetişemedim). aslında salladığım yok, ne olursa olsun. çeviriyorum işte
Önce pansiyondan tarif edilen çamlıkaya yolu üzerindeki pansiyona yöneliyorum. Yoldan ayrıldıktan sonra tali yoldan 3-4 km tırmandım ama pansiyonu bulamadım. 100 metre kala döndüğümü öğreniyorum sonradan. Daha iyi oldu yol kenarındaki bu sevimli yerde daha rahat ettim. Akşam yemeği olarak haşlanmış patates, peynir, zeytin ve reçelden oluşan mucize yemeğimden istedim. Yarın güçlü olmam lazım, Ovit'i aşarak Trabzon'a kadar çevireceğim.
Seranderde uyumak iyi geldi. Gece Çoruh'un ve ara sıra geçen arabaların sesiyle muhteşem uyudum.
(link)
daha önceki günlerin fotoğrafları için:
1.gün Bayburt-Yusufeli
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 1.gün (2009)
2. ve 3. günler Yusufeli-karadağ-tortum gölü-yusufeli
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 2. ve 3.gün (2009)
4.gün Yusufeli-Yaylalar
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 4.gün Yusufeli-Yaylalar (2009)
Gezinin 5. ve 6. günlerinin planı Yaylalar köyünden 2900 metredeki Dilberdüzü kamp alanına bisikletle çıkmak ve sonraki gün de turla birlikte zirveye tırmanmaktı. 7. gün İspire dönüş ve 8.gün de Trabzona geçiş olarak planlanmıştı. Ama hesaplar tutmadı tabii.
yaylalardan sonra 2 km beton yoldan tırmanılıyor ve ardından patika başlıyor. Yaylaların rakımı 2000 m civarında diye hatırlıyorum. 900 metrelik tırmanma normalde az olsa da patikadan ve kısa mesafede tırmanılınca çok zor oluyor.
Hava şartları beklediğim gibi olmasa da çok güzel yerler gördüm çok eğlendim:
Sabah erkenden çantamı sırtlayıp kamp alanına yollandım.
Anlamsız bakışmalar..
Katılacağım tur grubunun çantaları ve malzemeleri katırlarla taşınıyor.
bayır mayır demeden işe girişmiş çayır biçen kadınlar.
dere katılımları ayrı bir güzel.
Olgunlar'ın çıkışında yol bitti ve patika başladı. Artık eğlence başladı, yukarıda hava da kötü.
Yine güzel bir dere kavuşumunda duran Olgunlar köyü. Vadideki son köy. Yağmurun başladığı net görülüyor. Yükseldikçe dolu da gelecek
Zirve tam karşıdaki bulutların üstünde bir yerde.
Moral bozmak yok, güzeliklere odaklanmalı. Eve çok uzak bu dağlarda geçirdiğim her dakika değerli. Bir daha bisikletle ne zaman gelirim bilmiyorum. Nazlanmadan dolu yağdıran bulutlara ve rüzgara karşı dik patikadan ilerlemeye devam etmem lazım.
Terkedilmiş yaylalar. yağmur yağmur nereye kadar
Burası güney yamaç olduğundan kuzeydeki gibi yağmur ve yoğun sis olmaz. Dağı aşabilen bulut bunu yapıyorsa diğer tarafı düşünemiyorum.
İleride tur kafilesinden birkaç kişi de göründü. yağmurluklar giyilmiş, rakım yüksek olduğundan hava da soğuk.
terkedilmiş yaylanın garip köprüsü.
Tur kafilesinin büyük kısmı patikaya yayılmış yürüyor. yağmur ve doluya rağmen çok keyifli bir yürüyüş rotası. Ben korkunç bir nabız ve nefesle mücadele veriyorum tabii. Ön planda geçtiğim güzel derelerden biri daha.
taa ilerideki dağlardan gelen kar suları aslında akan.
çiçeklerle, taşlarla, suyla arkadaş yalnız adam. değil tabii arkasında ben varım, o soğukta ter içinde, kıpkırmızı bir surat ve sıkılmış dişlerle.
pes edip giydim yağmurluğu, terliyordum ama kollarım da dondu soğuktan.
Hedefe az kala. Hava 3 derece. 2600-2700m civarları. Az sonra kafadan rüzgarla dolu da geliyor.
Dilberdüzü sislerin içindeki dağların sol tarafında, rakımı 2900 civarında. patika iyice dikleştiğinden doğduğuma pişman oluyorum ama bisikletle buraya çıkmaya çalıştığıma olmuyorum tabii.
Doluyu yiyip kendimi çadıra attıktan epey sonra. hava açtı ve bisikletle beraber kurumaya çıktım.
Dolu yüksekleri beyazlatmış bile. Arkada bir yerde zirve yükseliyor. bakalım fırsat olacak mı çıkmamıza?
kamp alanı nadir bulunacak bir düzlükte kurulu. hava açsa da çok soğuk, titriyoruz.
zorlu tırmanışı bitiren katırlar teneffüste.
kamp alanı duvar gibi kayalıklarla sarılı. görüntü ulvi bir derinlik hissettiriyor insana. kainatta ne kadar küçük ve önemliz bir nokta olduğunu anlıyor insan.
hava açsa da bulut yoğunluğu aynen korunuyor. Sadece güneye geçen bulut azalmış, deniz tarafı aynen devam.
hava kararıyor, muhteşem bir ay ışığı. birkaç uydu da gözlemliyoruz güneş batarken. Daha sonra askerde güneşin doğuşu ve batışında sürekli nöbette olduğumdan çok uydu gördüm böyle.
6.gün 29 Temmuz 2009
Gece 2 rehber arkadaşın çadırına misafir oldum. tulumlarımıza girip uyumaya çalıştık ama soğuktan uyuyamadık bir türlü. Sabah 4'te de tam dalmışken bir sürprizle uyandırıldık. Kar yağmış!!
sisle birlikte çok yoğun bulut var ve tepelere gece biraz daha kar yağmış.
güney taraftan gelen çok yoğun bulut kütlesi. gün açtıkça fazla şansı yok dağılır ama yine de tırmanışın ertelenmesine neden oldu yağan karla birlikte.
yorgun, uykusuz, penguen ve üşümüş ama gırgır hala
tırmanışın başlayacağı rota üzerinde kar var.
sis güneşle birlikte dağılsa da yatıp 7'de geri kalkmaya karar veriyorlar.
hazır mısınız?
son sis de dağılırken hazırlıkla başlıyor.
yani başlamak üzere.
rota açık.
o zirve sisten çıkmayacak bugün, belli oldu artık.
Kamp alanını aşağıda bırakarak yükselmeye başladık. bisikleti ortalık yere bıraktım bu arada
zirve yönü de açık görünüyor.
güneş ve efor sayesinde ısındık ama acaip soğuk var, güney yamaçta olduğumuzdan kuzeyden esen çok soğuk rüzgar bize fazla gelmiyor. Yükseldikçe etkisi artıyor ama.
artık resmen dağlardayız, kayalıklar, vadiler, onlarca isimsiz zirve...
tırmandığımız vadi.
bu irtifada kayalara tutunan toprak parçalarında bile iyi ot ve çiçek var
Gece düşen kara da ulaştık. Bulutlardan fırsat bulan güneş zirvelere vuruyor.
bunun arkası buzul gölü. oraya ulaşınca kahvaltı yapacağız.
Olgunlardan gelen vadi net görülüyor. kamp alanı altta kaldı.
zemin düzleşiyor, su birikintileri başladı. zaten göle çok yakınız.
zirve bulut altında. kıştan kalan kar, yağan yağmurla, dökülen taş ve topraktan epey kirlenmiş.
rakım yükselince birikmiş kar da arttı. bu noktaya gelir gelmez rüzgarı çok daha fazla almaya başladık. Efora rağmen donuyoruz soğuktan.
artık bulut altındaki zirvelere çok yakınız.
aynı yalnız adam. peşindeyim tabii.
Ve buzul gölü, ah birde dondurucu soğuk olmasa. Bölgede birbirine yakın birkaç gölden en büyüğü Deniz gölü. Dilberdüzünden zirveye giden standart rotada ilk karşılaşılan göl.
İrtifa 3400 civarı.
kar ve dönüşerek beslediği suyun buluşması.
nefes kesici, söyleyecek birşey yok. bakıyoruz öylece etrafımıza.
ayaküstü tıkıştırılan kahvaltılıklardan sonra kaçış başlıyor. zirve rotasına devam etmeyi bırakın olduğumuz noktada bile duramıyoruz fazla.
Ön planda aynı yalnız adam ve fotoğraf makinam.
smiley'ın icadı burada gerçekleşmiş olabilir.
bulut iyice çöküyor. hava bozuk kalacak demek bu.
küçük isimsiz derelere elveda diyorum. Bir daha kimbilir ne zaman.
Kampa döndükten sonra hemen yola çıkıp İspire kadar gitmeye karar verdim. Bir gün daha kalmam artık zirve denemesi yapılmayacağından anlamsızdı. Bana yemek ve yatak sağlayan eski ve yeni arkadaşlarımla vedalaşıp patikadan aşağı inişe geçtim. Geçemediğim noktalarda bisikleti taşıyarak olgunlar-yusufeli-ispir yoluna girdim. Geceye kalmam garanti görünüyordu zira patika+60 km iniş + 100 km hafif çıkıştan oluşan rotayı öğleden sonra yola çıkarak geçmem zordu. Nitekim İspire 20 km kala havanın kararmış olmasının da etkisiyle güzel bir seranderi de olan pansiyonda kalmaya karar verdim.
60 km'yi deli gibi indikten sonra Yusufeli çıkışında. güneş alçalmış,gölge uzun, yol da uzun.
gene geceye kalıyorum
hala kararmadı, yetişirim gibi geliyor (yetişemedim). aslında salladığım yok, ne olursa olsun. çeviriyorum işte
Önce pansiyondan tarif edilen çamlıkaya yolu üzerindeki pansiyona yöneliyorum. Yoldan ayrıldıktan sonra tali yoldan 3-4 km tırmandım ama pansiyonu bulamadım. 100 metre kala döndüğümü öğreniyorum sonradan. Daha iyi oldu yol kenarındaki bu sevimli yerde daha rahat ettim. Akşam yemeği olarak haşlanmış patates, peynir, zeytin ve reçelden oluşan mucize yemeğimden istedim. Yarın güçlü olmam lazım, Ovit'i aşarak Trabzon'a kadar çevireceğim.
Seranderde uyumak iyi geldi. Gece Çoruh'un ve ara sıra geçen arabaların sesiyle muhteşem uyudum.
Dosyalar
Son düzenleme: