delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
(link)
1.etap (Trabzon-Taşköprü)
2.etap (Taşköprü-Uzungöl)
3.etap (Uzungöl-İkizdere)
Bugün bir hayalimi gerçekleştirdim, bir korkumu yendim ve karşılığında olağanüstü sahneler gördüm.
Geçen sene Çat'a gelip avcı karıncalar gibi çevre yaylaları sırayla ziyaret edip döndüğüm günlerde buradan İkizdere'ye geçip geçemeyeceğimi merak etmiştim. Yolun araba tekeri koparacak kadar bozuk olduğunun bizzat bu tecrübeyi yaşayanlar tarafından söylenmesi neyse de havanın ciddi bozuk olması nedeniyle o anki şartlarda daha planlı ve güçlü gelmeye karar verip denememiştim. Bozuk havada 3000 m üstünde yol almak, 4 günün ardından yorgun olmam, yolun çok ıssız olması ve yabani hayvan tehlikesine karşı uyarılmam yeterli olmuştu bu kararı vermem ve yerine Bala kalesi ve Çiçekli yaylasına çıkmayı tercih etmem için. Ama o geçişi TDK 2012 rotasına koymaya kararlıydım ve koydum da. Hava nasıl olursa olsun, ne kadar yorgun olursam olayım turun 4. etabında İkizdere'den yola çıkacak ve iki 3000 m'lik geçitten geçip Fırtına vadisine inecektim. Bu sefer rotayı biliyordum, performansım çok daha iyiydi ve şansıma hava da çok iyiydi. Bu sayede yüksek irtifa ve açık görüş nedeniyle sis denizinden Verçenik zirvesine hatta Kaçkar zirvesine kadar mükemmel ve karadeniz klasiği manzaraları gördüm.
gelelim rotaya; ilki büyük ikincisi küçük 2 tırmanış ve 3000 m civarında 2 geçit var. Geçitlere yakın kısımlar ve araları oldukça az kullanılan yollara sahip ve yerleşim pek yok. 30 km'lik bu kritik ve günün gidişini belirleyecek kısımda ortalama irtifa 2750 m. Yol üzerinde isimlerini öğrenebildiğim kadarıyla Çağırankaya, Büyükyayla, Handüzü, Eğnaçor, Amhekot, Tahpur, Başköy, Ortaköy, Sıraköy, Çat, Zilkale ve diğer yayla veya köylerden geçeceğim.
mutluluğun fotoğrafı var mı bilmiyorum ama bu heyecanın, beklentinin ve benim bisikletin fotoğrafı olabilir. Dünkü inişten sonra sabah kendime gelip, depoyu doldurup bu güne hazır gelmem çok iyi bir işaret. Trainerda dökülen terler boşa akmamış demek. Akşam geçte olsa uyuyup sabaha iyi uyanmayı umdum, yapabileceğim herşeyi yapmıştım, gerisi vücuduma kalmıştı. Sabah iyi uyandım ama çantayı sökmek zorunda kaldığımdan çok zaman kaybettim ve yola çıkışım 08:45 oldu.
buralardan bir yerden yukarı çıkacağım.
aha burası diyip sardım bir yola ama..
abi burası fener trübünü değil galiba!?
öncedoğru yoldayım zannedip yanlış saptım ve asıl yol ayrımına geri geldiğimde de beni terkedilmiş bir yol karşıladı. Doğru rotada olduğuma ikna olmam epey zaman aldı. Yol düzelir diye bekledim ama sonra tüm çıkışı terkedilmiş bir orman yolundan yapacağım anlaşıldı. Islık öttürerek sürme zamanı yine
yaygın bir ayıya karşı balı savunma tekniği.
otlar epey yükselmiş, ara ara bisiklet veya motorun ancak geçebileceği kadar daralıyor yol.
Terkedilmiş yolu bitirip anayola birleştikten sonra. Duman da iyice deniz kıvamını aldı.
Suyum bitti bu arada, orman yolunda su namına bir şey yoktu doğal olarak.
ileride Çağırankaya ve Büyük yayla.
artık çevrem otlaklarla kaplı, 2000 m'yi geçince ağaç filan kalmadı.
Orman bitince görüş de açıldı. Duman yavaştan geliyor denizden. Umarım fazla yükselip iki geçit arasında yakalamaz beni.
Aşağısı Andon deresi.
Burada yoldan ayrılıp çimene gireceğim. Planlarken çimendeki teker izlerini gördüğümden geçişe uygun olacağını düşündüm.
Rüzgar öyle sert esiyor ki bisikleti zor sabitledim.
Çimende epey belirgin izler. Dar jiplerden başkası kolayına giremez. Benim için problem yok tabii.
izler artık fazla belirgin değil ama rota belli. İlerideki tepeye çıkacağım.
çıktım ama bir ben bilirim ne çektiğimi. Dünkü Demirkapı'dan beter oldu, orası daha kısaydı ve betondu. En dik yere geldiğimde bu araç burayı asla çıkamaz dediğiniz anlardan birini yaşadım. Arka kasetin 11-32 olması da etkili olmuş olabilir belki 11-36 bir kasetle düz çizgide kalabilirdim. Ama zemin ya çakıllı iz ya da direnci yüksek çimendi ve bana ya da bisiklete birşey olmadan orayı çıkma ihtimalimin düşük olduğuna karar verip B planına geçtim. Yani zikzaklar çizerek ilerlemek. Çok daha dik eğimleri çıkmak mümkün oluyor bu şekilde.
Durup yürümek asla bir seçenek değil
aynı dev çimen. tdk 2012 (kırmızı) vs tdk 2014 (mavi)
Yüksüz bisiklet ve daha iyi performans sayesinde dos doğru tırmanmak mümkün oldu.
tepede manzara her şeye değiyor.
Niye yoldan değil de buradan? 100m daha az tırmanmak için!
Yola geri katılıyorum.
Geçeceğim ikinci geçit Baltaş epey uzakta kadraja girdi.
Optik zoom ile biraz daha net görmek mümkün. 3100m civarındaki geçit Fırtına vadisinin de girişi aynı zamanda.
bana kendi yaylamız Kulat ve Sıçanyurdu (gülmeyin leyn ) çevresindeki yolları hatırlatıyor. Bu yolun rakımının (2800m) oradaki yüksek zirvelerle aynı olduğunu düşününce etkilenmemek mümkün değil.
başka bir vadi başka bir çıkış. Onlarca alternatif var bu vadide.
Hepsini ben geçene kadar beklemeyeceksiniz değil mi? Namazcı, Alver, Toraman, Sürücü ve diğer arkadaşlar... macera kapısına bekleniyorsunuz.
Ve 2021'de Özcan buradan tırmandı. Geç olsun güç olmasın.
kıştan kalan kar
İkizdere tarafına son bir bakış. Az sonra geçidi aşıp İncesu vadisine ineceğim. Geçit aynı zamanda İkizdere-Çayeli ilçe sınırı.
2980m. Yol uzun süre bu irtifalarda ilerliyor. Dik bir çıkışla çıkılıp inilen kesin bir geçit yok. Basitçe yüksekten geçen bir yol denebilir.
Geçidin diğer tarafı: gölleriyle Eğnaçor yaylası. Gördüğüm en yüksek rakımlı yaylalardan biri.
inekler kayalıklar ve karların izin verdiği ölçüde otlanıyor. İrtifasına göre otu bol bir yer. Suyu da bol.
yayla gözden kaybolmadan durup geri bakıyorum. Petekleri de var, arılar için zor bir yer.
Yayladan geçide çıkan yol çok güzel bir çıkış. 8 virajla 150 m çıkılıyor yaklaşık.
Uçaktan Eğnaçor ve çevresi.
İncesu vadisine iniş.
yollar çok bozuk. hem yükten hem de birşey olur da yolda kalırım korkusuyla salıp gitmek mümkün değil.
kar
biraz dokundum ve İstanbul'a döndüğümde sıcak havalarda serinlemek için bu anı düşünmek üzere kaydettim.
Sırtımda serin ve sert deniz rüzgarı, ellerim buz gibi, boğazımda aynı karların buz gibi suyunun uyuşukluğu. 24 temmuz
son virajı dönüp görüş açısından çıkmadan geçide ve Eğnaçor deresine bir bakış.
Baltaş tekrar görüş alanıma girdi. dereye kadar inip çıkışa geçeceğiz.
arıları, keçileri ve köpeğiyle tam bir çiftlik aşağısı. İnekleri de olabilir ama şimdi uzaktadırlar.
Köpek niyeti bozdu ama sahibi sakinleştirip yerine yolladı.
arkadaşları Kama'nın (köpeğin adı başka ne olabilir ki) birini ısırmasını seyretme ümidiyle tribüne toplanıp hayal kırıklığına uğrayan keçiler.
dere çatmasında terk edilmiş gibi duran bir yayla: Marbudan ve muhtemelen yeni adıyla Ortayayla.
aşağıda vadiden yukarı gelen yolla birleşip karşıya geçeceğim. Dereyi geçen araç saatler sonra gördüğüm ilk araba.
İncesu deresinden Eğnaçor tarafına da güzel bir çıkış var. tdk 2015'de bu yönden gelip tırmandık.
derenin suyu azalmış ama genişliği ve taşların cüssesinden kar erimesi veya yağış olduğunda yanına yanaşılmayacağı belli oluyor.
İncesu geniş bir yatağın çok azını dolduran sulara örnek. Bu da demektir ki ciddi yağışa yakalanırsanız böyle dereleri köprü olmayan yerlerden geçemez mahsur kalırsınız.
dereden sonra çıkışa geçtim. 7 km %9 eğim ile 2400 metreden 3030 metreye çıkacağım.
bölgenin ıssızlığına rağmen inek nüfusu az değil.
virajlar bir biri ardına bizi geçide yaklaştırıyor. İlerideki Şemkehot yaylasını şimdi farkettim. Yola çıkmadan önce haritalarda dikkatimi çekmemişti. 2750 metredeki yayla derenin doğduğu yerde ve parça parça aşağıya yuvarlanan kayalık tepelerle çevrili.
dere kısa sürede palazlanıp denize doğru yola koyuluyor. Eğnaçor'dan gelen su, Marbudam ve buradaki Şemkehot yaylasının deresi birleşip daha onlarca suyu alarak Çayeli'den Karadeniz'e Sabuncular deresi olarak dökülüyor.
Son virajdan önce vadiye ve Şemkehot'a doyasıya bakıyorum. Baltaş'la birlikte Çayeli'nden çıkıp Çamlıhemşin'e ve Fırtına vadisine gireceğim.
geçit beklemediğim anda karşıma çıktı ve bu manzarayla karşılandım. Verçenik zirvesi hemen belli oluyor. Timsahın dişleri gibi gibi dikilen doruklar iç ürpertici. Küçük, güçsüz ve önemsiz bir nokta olduğumu hatırlıyorum koca dünyada.
saat 17:00. Turun teması 3000 metrede akşamı etmek. oldu.
levhada yabancı arı sokmak yasaktır yazıyor ama yazıyı çözmek için bu vadide doktora yapmak gerekir.
sip sivri Verçenik. karıştırmaya imkan yok. 3710 metre zirvesi, Kaçkarın hemen ardından buralardaki ikinci en yüksek zirve. Ama duyduğum kadarıyla çıkması Kaçkar'a göre çok daha zor, sonuçta rehberle Kaçkar zirve yapmak için fazla bir dağcılık tecrübesine gerek yok. Daha önce 2009 yılında rehber tanıdıkların desteğiyle bir gruba katılıp çıkacaktım ama kar yağınca Büyük Deniz gölünden geri dönmek zorunda kalmıştık.
bugüne yakın bir gün 29 temmuz'du tarih. Havanın ne kadar bozabileceğini bir kere daha görmüştük. Güney yamaçta donuyorduk az daha, kuzey çok daha kötüymüş.
tüm hikaye:
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 5. ve 6.günler Yaylalar-Dilberdüzü-Kaçkar-İspir (2009)
Geçidi geride bırakıyorum. Yol biraz daha tırmanıp uzun süre bu irtifada ilerliyor.
2015 tdk'da ilerideki tepeye de çıkmıştım.
yol 3 km'ye yakın neredeyse düz ilerliyor. Dünyanın en manzaralı ve uzun balkonlarından birisi burası.
Karşıda maksimum yakınlaştırma ile ancak görünen geçen sene çıktığım Çiçekli yaylası manzara yeri ve arkasındaki yamaçta da Başyayla var. O zaman manzara yerinden bu yöne bakmış ama hava bozuk olduğundan bir şey görememiştim. Şimdi locadan her şeyi görme şansı yakaladım. O noktanın 2400 m üzeri olduğu düşünülürse bulunduğum yolun irtifası etkileyici.
Verçenik ve Kaçkar zirve arası doruklar.
Arkadaki zirve bence Kaçkar zirve. Emin değilim tabii, tanıyanlar düzeltsin.
Çıkamamış olmama da üzüldüm, bir dahakine artık.
bir sürpriz daha. Bu yaylayı da farketmemişim rotaya bakarken. Tahpur yaylası, 3000 metre. İki iri köpek bana doğru yollandılar ama hızla menzilden çıktım.
Burası aynı zamanda bölgenin en yüksek yaylası. Yakın zamanda güzel bir otel de yapılmış. Gelecekteki tdk'larda güzel bir etap sonu olur.
yol nazlanarak inişe geçiyor. kısa sürede 1000 metre birden inivereceğim.
işte buradan aşağı.
inişleri de ciddiye alıyorum süre açısından. Aşağıda dereye dizilmiş yaylalar. Akşam gölgeleri dereye inmiş bile.
Taa uzakta Kemerli Kaçkar zirvesi. 3560m. Yarın Pokut'tan daha iyi göreceğiz.
yol ara ara bozuluyor.
yaylada akşam faaliyeti. Hayvanlar sağılacak, yemlenecek. Hala derede oynayan çocuk azarlanıp eve çağrılacak. Sofra kurulacak.
2500m. saat 18:00. Vadideki yaylalar Ortaklar, Ortayayla ve Sıraköy. Yol bazı yerlerde feci bozuldu ama fotoğrafını çekme şansım olmadı.
vadiye inince dorukların ihtişamı net görünüyor. en az %9 eğimle 9 km içinde iniyor yol, çıkışı heyecan verici.
(link)
bu sene çok kar yağdığından daha önce görmediğim kadar kar köprüsü var. Üzerleri erozyonun etkisiyle taş toprak dolup rengini kaybetmiş.
epey eski bir bina olmalı. üstüne bir şeyler yapılmış ama hala orijinal kısımları görünüyor.
akşam güneşiyle muhteşem görünüyor vadi. taa yukarılardan geldim.
renk ve ton cümbüşü başlıyor.
zemine güvenip hız yapmanın sonu ya dere ya kayalar ya da ikisi birden.
bir kar köprüsü daha.
Vadinin yanları duvar gibi. Buradan aşağı dökülen kar ve taş, toprak, ağaç ne varsa aşağıda buluşmuş.
o da ne. Duman kulağını gösteriyor vadiden. Sağ taraftaki yol Çiçekli yaylasına çıkıyor. Geçen sene oraya çıkıp foruma da yazmıştım. O zaman bu yola bakıp efsane Baltaş'ı geçmeyi hayal etmiş ve elbet birgün demiştim. O gün bu gün işte
çevre bir anda değişiyor; orman, sis..
güneş gözden kayboldu çoktan.
çiselemeye başladı bile..
Çat'ta durmayıp yola devam ettiğimi de belirtmem gerek. Neye güvenerek bilmiyorum saat 19:00 olmasına rağmen durmayıp 25 km daha ilerlemeyi tercih ettim. Gerçi yol iniş ve yakşalık 800 metre irtifa kaybederek 450 metreye ineceğim ama bu 45 dakikada bu yolu geçebileceğim anlamına gelmez.
Neyse yeni hedef Şenyuva ve İdris babanın yeri: Doğa pansiyon.
iyice döktü, sis sardı ortalığı. Hava da kararıyor. TDK klasiği
saat 19:50. Hava kararmış, sis ve yağmurun içinde perişan halde Zilkale'deyim. kolay değil bu anı yakalamak.
neyse az kaldı, tanıdık bir sima görünce durup bu akşamı ölümsüzleştirdim.
9:35:00 hareket süresi, toplam 1:45:00 civarı da durmuşum. Kayıt edilmeyen süreleri yaklaşık hesaplarsak 9:50 hareket, 1:30 duraklama gibi düşünebiliriz. Ciddi bir mola vermememe rağmen yol arama ve manzaraya dalma nedeniyle epey duraklamışım.
97 km ve 3100 m diyebiliriz bugün için. Orijinal hergün 3000 m tırmanma hedefine ulaşmışım yani
yolun 22-25 km'si asfalt veya kaldırım taşı kaplı gerisi stabilize yayla ve köy yolu.
Otele girince İdris baba beni hemen tanıdı ve çok ilgi gösterdi. Motorcu ve bisikletçi arkadaşlar da vardı otelde biraz konuştuk ama hem onların işi çoktu hem benim yakıt bitmişti, kısa kestik.
Burası derenin hemen yanı olduğu için benim çok hoşuma gidiyor. Berrak ve serin sulara atlayası geliyor insanın. Şimdi olsa da girsek.
Neyse öyle yorulmuşum ki beni ancak iyi bir uyku paklar. Yarın için planın ne olacağı da sabah belli olacak. Tek kesin olan yarın belli bir uzun etap yok, öbür gün ise İkizdereden yola çıkıyor olmam lazım. Orijinal planda hafif bir gün, dinlenme ve transfer gibi seçenekler var yarın için. Sabah ola hayrola.
1.etap (Trabzon-Taşköprü)
2.etap (Taşköprü-Uzungöl)
3.etap (Uzungöl-İkizdere)
Bugün bir hayalimi gerçekleştirdim, bir korkumu yendim ve karşılığında olağanüstü sahneler gördüm.
Geçen sene Çat'a gelip avcı karıncalar gibi çevre yaylaları sırayla ziyaret edip döndüğüm günlerde buradan İkizdere'ye geçip geçemeyeceğimi merak etmiştim. Yolun araba tekeri koparacak kadar bozuk olduğunun bizzat bu tecrübeyi yaşayanlar tarafından söylenmesi neyse de havanın ciddi bozuk olması nedeniyle o anki şartlarda daha planlı ve güçlü gelmeye karar verip denememiştim. Bozuk havada 3000 m üstünde yol almak, 4 günün ardından yorgun olmam, yolun çok ıssız olması ve yabani hayvan tehlikesine karşı uyarılmam yeterli olmuştu bu kararı vermem ve yerine Bala kalesi ve Çiçekli yaylasına çıkmayı tercih etmem için. Ama o geçişi TDK 2012 rotasına koymaya kararlıydım ve koydum da. Hava nasıl olursa olsun, ne kadar yorgun olursam olayım turun 4. etabında İkizdere'den yola çıkacak ve iki 3000 m'lik geçitten geçip Fırtına vadisine inecektim. Bu sefer rotayı biliyordum, performansım çok daha iyiydi ve şansıma hava da çok iyiydi. Bu sayede yüksek irtifa ve açık görüş nedeniyle sis denizinden Verçenik zirvesine hatta Kaçkar zirvesine kadar mükemmel ve karadeniz klasiği manzaraları gördüm.
gelelim rotaya; ilki büyük ikincisi küçük 2 tırmanış ve 3000 m civarında 2 geçit var. Geçitlere yakın kısımlar ve araları oldukça az kullanılan yollara sahip ve yerleşim pek yok. 30 km'lik bu kritik ve günün gidişini belirleyecek kısımda ortalama irtifa 2750 m. Yol üzerinde isimlerini öğrenebildiğim kadarıyla Çağırankaya, Büyükyayla, Handüzü, Eğnaçor, Amhekot, Tahpur, Başköy, Ortaköy, Sıraköy, Çat, Zilkale ve diğer yayla veya köylerden geçeceğim.
mutluluğun fotoğrafı var mı bilmiyorum ama bu heyecanın, beklentinin ve benim bisikletin fotoğrafı olabilir. Dünkü inişten sonra sabah kendime gelip, depoyu doldurup bu güne hazır gelmem çok iyi bir işaret. Trainerda dökülen terler boşa akmamış demek. Akşam geçte olsa uyuyup sabaha iyi uyanmayı umdum, yapabileceğim herşeyi yapmıştım, gerisi vücuduma kalmıştı. Sabah iyi uyandım ama çantayı sökmek zorunda kaldığımdan çok zaman kaybettim ve yola çıkışım 08:45 oldu.
buralardan bir yerden yukarı çıkacağım.
aha burası diyip sardım bir yola ama..
abi burası fener trübünü değil galiba!?
öncedoğru yoldayım zannedip yanlış saptım ve asıl yol ayrımına geri geldiğimde de beni terkedilmiş bir yol karşıladı. Doğru rotada olduğuma ikna olmam epey zaman aldı. Yol düzelir diye bekledim ama sonra tüm çıkışı terkedilmiş bir orman yolundan yapacağım anlaşıldı. Islık öttürerek sürme zamanı yine
yaygın bir ayıya karşı balı savunma tekniği.
otlar epey yükselmiş, ara ara bisiklet veya motorun ancak geçebileceği kadar daralıyor yol.
Terkedilmiş yolu bitirip anayola birleştikten sonra. Duman da iyice deniz kıvamını aldı.
Suyum bitti bu arada, orman yolunda su namına bir şey yoktu doğal olarak.
ileride Çağırankaya ve Büyük yayla.
artık çevrem otlaklarla kaplı, 2000 m'yi geçince ağaç filan kalmadı.
Orman bitince görüş de açıldı. Duman yavaştan geliyor denizden. Umarım fazla yükselip iki geçit arasında yakalamaz beni.
Aşağısı Andon deresi.
Burada yoldan ayrılıp çimene gireceğim. Planlarken çimendeki teker izlerini gördüğümden geçişe uygun olacağını düşündüm.
Rüzgar öyle sert esiyor ki bisikleti zor sabitledim.
Çimende epey belirgin izler. Dar jiplerden başkası kolayına giremez. Benim için problem yok tabii.
izler artık fazla belirgin değil ama rota belli. İlerideki tepeye çıkacağım.
çıktım ama bir ben bilirim ne çektiğimi. Dünkü Demirkapı'dan beter oldu, orası daha kısaydı ve betondu. En dik yere geldiğimde bu araç burayı asla çıkamaz dediğiniz anlardan birini yaşadım. Arka kasetin 11-32 olması da etkili olmuş olabilir belki 11-36 bir kasetle düz çizgide kalabilirdim. Ama zemin ya çakıllı iz ya da direnci yüksek çimendi ve bana ya da bisiklete birşey olmadan orayı çıkma ihtimalimin düşük olduğuna karar verip B planına geçtim. Yani zikzaklar çizerek ilerlemek. Çok daha dik eğimleri çıkmak mümkün oluyor bu şekilde.
Durup yürümek asla bir seçenek değil
aynı dev çimen. tdk 2012 (kırmızı) vs tdk 2014 (mavi)
Yüksüz bisiklet ve daha iyi performans sayesinde dos doğru tırmanmak mümkün oldu.
tepede manzara her şeye değiyor.
Niye yoldan değil de buradan? 100m daha az tırmanmak için!
Yola geri katılıyorum.
Geçeceğim ikinci geçit Baltaş epey uzakta kadraja girdi.
Optik zoom ile biraz daha net görmek mümkün. 3100m civarındaki geçit Fırtına vadisinin de girişi aynı zamanda.
bana kendi yaylamız Kulat ve Sıçanyurdu (gülmeyin leyn ) çevresindeki yolları hatırlatıyor. Bu yolun rakımının (2800m) oradaki yüksek zirvelerle aynı olduğunu düşününce etkilenmemek mümkün değil.
başka bir vadi başka bir çıkış. Onlarca alternatif var bu vadide.
Hepsini ben geçene kadar beklemeyeceksiniz değil mi? Namazcı, Alver, Toraman, Sürücü ve diğer arkadaşlar... macera kapısına bekleniyorsunuz.
Ve 2021'de Özcan buradan tırmandı. Geç olsun güç olmasın.
kıştan kalan kar
İkizdere tarafına son bir bakış. Az sonra geçidi aşıp İncesu vadisine ineceğim. Geçit aynı zamanda İkizdere-Çayeli ilçe sınırı.
2980m. Yol uzun süre bu irtifalarda ilerliyor. Dik bir çıkışla çıkılıp inilen kesin bir geçit yok. Basitçe yüksekten geçen bir yol denebilir.
Geçidin diğer tarafı: gölleriyle Eğnaçor yaylası. Gördüğüm en yüksek rakımlı yaylalardan biri.
inekler kayalıklar ve karların izin verdiği ölçüde otlanıyor. İrtifasına göre otu bol bir yer. Suyu da bol.
yayla gözden kaybolmadan durup geri bakıyorum. Petekleri de var, arılar için zor bir yer.
Yayladan geçide çıkan yol çok güzel bir çıkış. 8 virajla 150 m çıkılıyor yaklaşık.
Uçaktan Eğnaçor ve çevresi.
İncesu vadisine iniş.
yollar çok bozuk. hem yükten hem de birşey olur da yolda kalırım korkusuyla salıp gitmek mümkün değil.
kar
biraz dokundum ve İstanbul'a döndüğümde sıcak havalarda serinlemek için bu anı düşünmek üzere kaydettim.
Sırtımda serin ve sert deniz rüzgarı, ellerim buz gibi, boğazımda aynı karların buz gibi suyunun uyuşukluğu. 24 temmuz
son virajı dönüp görüş açısından çıkmadan geçide ve Eğnaçor deresine bir bakış.
Baltaş tekrar görüş alanıma girdi. dereye kadar inip çıkışa geçeceğiz.
arıları, keçileri ve köpeğiyle tam bir çiftlik aşağısı. İnekleri de olabilir ama şimdi uzaktadırlar.
Köpek niyeti bozdu ama sahibi sakinleştirip yerine yolladı.
arkadaşları Kama'nın (köpeğin adı başka ne olabilir ki) birini ısırmasını seyretme ümidiyle tribüne toplanıp hayal kırıklığına uğrayan keçiler.
dere çatmasında terk edilmiş gibi duran bir yayla: Marbudan ve muhtemelen yeni adıyla Ortayayla.
aşağıda vadiden yukarı gelen yolla birleşip karşıya geçeceğim. Dereyi geçen araç saatler sonra gördüğüm ilk araba.
İncesu deresinden Eğnaçor tarafına da güzel bir çıkış var. tdk 2015'de bu yönden gelip tırmandık.
derenin suyu azalmış ama genişliği ve taşların cüssesinden kar erimesi veya yağış olduğunda yanına yanaşılmayacağı belli oluyor.
İncesu geniş bir yatağın çok azını dolduran sulara örnek. Bu da demektir ki ciddi yağışa yakalanırsanız böyle dereleri köprü olmayan yerlerden geçemez mahsur kalırsınız.
dereden sonra çıkışa geçtim. 7 km %9 eğim ile 2400 metreden 3030 metreye çıkacağım.
bölgenin ıssızlığına rağmen inek nüfusu az değil.
virajlar bir biri ardına bizi geçide yaklaştırıyor. İlerideki Şemkehot yaylasını şimdi farkettim. Yola çıkmadan önce haritalarda dikkatimi çekmemişti. 2750 metredeki yayla derenin doğduğu yerde ve parça parça aşağıya yuvarlanan kayalık tepelerle çevrili.
dere kısa sürede palazlanıp denize doğru yola koyuluyor. Eğnaçor'dan gelen su, Marbudam ve buradaki Şemkehot yaylasının deresi birleşip daha onlarca suyu alarak Çayeli'den Karadeniz'e Sabuncular deresi olarak dökülüyor.
Son virajdan önce vadiye ve Şemkehot'a doyasıya bakıyorum. Baltaş'la birlikte Çayeli'nden çıkıp Çamlıhemşin'e ve Fırtına vadisine gireceğim.
geçit beklemediğim anda karşıma çıktı ve bu manzarayla karşılandım. Verçenik zirvesi hemen belli oluyor. Timsahın dişleri gibi gibi dikilen doruklar iç ürpertici. Küçük, güçsüz ve önemsiz bir nokta olduğumu hatırlıyorum koca dünyada.
saat 17:00. Turun teması 3000 metrede akşamı etmek. oldu.
levhada yabancı arı sokmak yasaktır yazıyor ama yazıyı çözmek için bu vadide doktora yapmak gerekir.
sip sivri Verçenik. karıştırmaya imkan yok. 3710 metre zirvesi, Kaçkarın hemen ardından buralardaki ikinci en yüksek zirve. Ama duyduğum kadarıyla çıkması Kaçkar'a göre çok daha zor, sonuçta rehberle Kaçkar zirve yapmak için fazla bir dağcılık tecrübesine gerek yok. Daha önce 2009 yılında rehber tanıdıkların desteğiyle bir gruba katılıp çıkacaktım ama kar yağınca Büyük Deniz gölünden geri dönmek zorunda kalmıştık.
bugüne yakın bir gün 29 temmuz'du tarih. Havanın ne kadar bozabileceğini bir kere daha görmüştük. Güney yamaçta donuyorduk az daha, kuzey çok daha kötüymüş.
tüm hikaye:
Yusufeli-Çoruh-Kaçkarlar kampı 5. ve 6.günler Yaylalar-Dilberdüzü-Kaçkar-İspir (2009)
Geçidi geride bırakıyorum. Yol biraz daha tırmanıp uzun süre bu irtifada ilerliyor.
2015 tdk'da ilerideki tepeye de çıkmıştım.
yol 3 km'ye yakın neredeyse düz ilerliyor. Dünyanın en manzaralı ve uzun balkonlarından birisi burası.
Karşıda maksimum yakınlaştırma ile ancak görünen geçen sene çıktığım Çiçekli yaylası manzara yeri ve arkasındaki yamaçta da Başyayla var. O zaman manzara yerinden bu yöne bakmış ama hava bozuk olduğundan bir şey görememiştim. Şimdi locadan her şeyi görme şansı yakaladım. O noktanın 2400 m üzeri olduğu düşünülürse bulunduğum yolun irtifası etkileyici.
Verçenik ve Kaçkar zirve arası doruklar.
Arkadaki zirve bence Kaçkar zirve. Emin değilim tabii, tanıyanlar düzeltsin.
Çıkamamış olmama da üzüldüm, bir dahakine artık.
bir sürpriz daha. Bu yaylayı da farketmemişim rotaya bakarken. Tahpur yaylası, 3000 metre. İki iri köpek bana doğru yollandılar ama hızla menzilden çıktım.
Burası aynı zamanda bölgenin en yüksek yaylası. Yakın zamanda güzel bir otel de yapılmış. Gelecekteki tdk'larda güzel bir etap sonu olur.
yol nazlanarak inişe geçiyor. kısa sürede 1000 metre birden inivereceğim.
işte buradan aşağı.
inişleri de ciddiye alıyorum süre açısından. Aşağıda dereye dizilmiş yaylalar. Akşam gölgeleri dereye inmiş bile.
Taa uzakta Kemerli Kaçkar zirvesi. 3560m. Yarın Pokut'tan daha iyi göreceğiz.
yol ara ara bozuluyor.
yaylada akşam faaliyeti. Hayvanlar sağılacak, yemlenecek. Hala derede oynayan çocuk azarlanıp eve çağrılacak. Sofra kurulacak.
2500m. saat 18:00. Vadideki yaylalar Ortaklar, Ortayayla ve Sıraköy. Yol bazı yerlerde feci bozuldu ama fotoğrafını çekme şansım olmadı.
vadiye inince dorukların ihtişamı net görünüyor. en az %9 eğimle 9 km içinde iniyor yol, çıkışı heyecan verici.
(link)
bu sene çok kar yağdığından daha önce görmediğim kadar kar köprüsü var. Üzerleri erozyonun etkisiyle taş toprak dolup rengini kaybetmiş.
epey eski bir bina olmalı. üstüne bir şeyler yapılmış ama hala orijinal kısımları görünüyor.
akşam güneşiyle muhteşem görünüyor vadi. taa yukarılardan geldim.
renk ve ton cümbüşü başlıyor.
zemine güvenip hız yapmanın sonu ya dere ya kayalar ya da ikisi birden.
bir kar köprüsü daha.
Vadinin yanları duvar gibi. Buradan aşağı dökülen kar ve taş, toprak, ağaç ne varsa aşağıda buluşmuş.
o da ne. Duman kulağını gösteriyor vadiden. Sağ taraftaki yol Çiçekli yaylasına çıkıyor. Geçen sene oraya çıkıp foruma da yazmıştım. O zaman bu yola bakıp efsane Baltaş'ı geçmeyi hayal etmiş ve elbet birgün demiştim. O gün bu gün işte
çevre bir anda değişiyor; orman, sis..
güneş gözden kayboldu çoktan.
çiselemeye başladı bile..
Çat'ta durmayıp yola devam ettiğimi de belirtmem gerek. Neye güvenerek bilmiyorum saat 19:00 olmasına rağmen durmayıp 25 km daha ilerlemeyi tercih ettim. Gerçi yol iniş ve yakşalık 800 metre irtifa kaybederek 450 metreye ineceğim ama bu 45 dakikada bu yolu geçebileceğim anlamına gelmez.
Neyse yeni hedef Şenyuva ve İdris babanın yeri: Doğa pansiyon.
iyice döktü, sis sardı ortalığı. Hava da kararıyor. TDK klasiği
saat 19:50. Hava kararmış, sis ve yağmurun içinde perişan halde Zilkale'deyim. kolay değil bu anı yakalamak.
neyse az kaldı, tanıdık bir sima görünce durup bu akşamı ölümsüzleştirdim.
9:35:00 hareket süresi, toplam 1:45:00 civarı da durmuşum. Kayıt edilmeyen süreleri yaklaşık hesaplarsak 9:50 hareket, 1:30 duraklama gibi düşünebiliriz. Ciddi bir mola vermememe rağmen yol arama ve manzaraya dalma nedeniyle epey duraklamışım.
97 km ve 3100 m diyebiliriz bugün için. Orijinal hergün 3000 m tırmanma hedefine ulaşmışım yani
yolun 22-25 km'si asfalt veya kaldırım taşı kaplı gerisi stabilize yayla ve köy yolu.
Otele girince İdris baba beni hemen tanıdı ve çok ilgi gösterdi. Motorcu ve bisikletçi arkadaşlar da vardı otelde biraz konuştuk ama hem onların işi çoktu hem benim yakıt bitmişti, kısa kestik.
Burası derenin hemen yanı olduğu için benim çok hoşuma gidiyor. Berrak ve serin sulara atlayası geliyor insanın. Şimdi olsa da girsek.
Neyse öyle yorulmuşum ki beni ancak iyi bir uyku paklar. Yarın için planın ne olacağı da sabah belli olacak. Tek kesin olan yarın belli bir uzun etap yok, öbür gün ise İkizdereden yola çıkıyor olmam lazım. Orijinal planda hafif bir gün, dinlenme ve transfer gibi seçenekler var yarın için. Sabah ola hayrola.
Dosyalar
Son düzenleme: