five
Part time turcu
- Kayıt
- 29 Temmuz 2005
- Mesaj
- 1.482
- Tepki
- 4.028
- Yaş
- 53
- Şehir
- İstanbul-Bostancı
- Başlangıç
- 1995—96
- Bisiklet
- Diğer
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
26/09/2013 – 12. Gün Thiva - Atina
Sabah bize pansiyon bulan otelde kahvaltıyı hallettikten sonra yola koyulduk. Turun son etabı olduğu için içimizde bir burukluk vardı. Etap, bir önceki günün yarısı kadar olsa da, gerek önceki günün yorgunluğundan gerek etabın yokuşlarından gerekse son etap oluşundan fiziksel ve mental olarak daha da yorgun hissediyorduk. Thiva’dan itibaren (MapMyRide’dan da görüldüğü gibi) inişli yokuşlu ve güneye doğru, giderek daha da sıcaklığını arttıran hava ile daha da zorlaşan etabın ana aktörleri kamyon ve tırlardı yine. Türkiye’de de böyle ara yollarda zaman zaman ağır vasıta yoğunluklarıyla karşılaşmıştım. Ama sanırım Atina’ya varan yol paralı otobanın en önemli alternatifi olduğu için çok kullanılıyordu. Haritaya baktığımda, Yunanistan’ın öbür yakasını saran denizi (genel olarak Adriyatik ) görebiliriz diye düşünmüştüm ama yolu o tarafa çevirmemiz Atina’ya erken saatte varmamızı engelleyecekti. Düşüncemiz, erken saatte varıp otele yerleşerek şehri bugünden gezmeye başlamaktı.
Klasik sorunumuz yine yemek yiyecek yer bulmaktı. Çünkü içinden geçtiğimiz küçük köylerde uygun bir yer bulamıştık kendimize. Birbirinden nispeten uzak da olsa çevredeki evlerin sayısının artıyor olması, bir büyük şehre yaklaştığımızın göstergesiydi. Tabi evler genelde bir, en fazla iki katlı köy evleri şeklindeydi. Yolun kenarındaki büyükçe market bizi için bir lezzet durağı (en azından yemek durağı) olmuştu. Marketin içinde büyük bir fırın vardı. Ama fırın sadece ekmek değil, tatlı tuzlu kurabiye vs. de satılıyordu. Biz de gözümüze hitap eden çeşitlerden aldık. “Keşke ayran olsa da içsek” dedik ve marketin fırın bölümündeki kadına ayran istediğimizi söyledik. Daha doğrusu anlatabildiğimiz her şekilde anlatmaya çalıştık ayranı. En son çabamız İngilizce “water and yoğurt” dememizdi. Süt kutusu şeklinde kutuları inceleyip yoğurt veya ayran içeren ifadeler görmeye çalıştık. Bir kutuda karar kıldık. Dışarıdaki masalardan birine oturup aldığımız şeyleri yemeye başladık. İçecek, ayran, süt, kefir benzeri ne olduğunu tam çözemediğimiz bir içecekti. Büyük yemeği Atina’ya bırakıp açlığımızı körelttikten sonra yola devam ettik. Yol yine çıkışa geçmişti. Kamyonlar, artık alıştığımız şekilde, yanımızdan aradaki mesafeyi açarak geçiyorlardı. Bir molada eksilen sularımızı dolduruyor bir başkasında suları yarısına indiriyorduk. Hava sıcaklığı kendini iyice hissettirmişti bize. Yolun gidişine bakarak, tıpkı Selanik’in girişinde olduğu, denize doğru ineceğimizi düşünüyorduk Uğur’la. Öyle de oldu. Denizi kıyısından, İstanbul’a benzetirsek, Gebze mesafesinde gibi bir yerleşimden Atina’ya doğru yol alıyorduk. Artık evler ve yol iyice yoğunlaşmıştı. Sağda Ege denizi eşlik etmeye başlamıştı artık bize. Manzara güzeldi. Çevreye bakarken arada bir yolumuzu şaşırıp ara yollara giriyor sonra da haritaya bakıp düzeltiyorduk yolumuzu. Yol denizden uzaklaşıp Atina’nın merkezine doğru içerilere giriyordu. Trafik oldukça yoğunlaşmıştı ve sıkıntı yaratan bir hale gelmişti. Merkeze doğru yollar yine bir iner bir çıkar şekilde ve yoğun trafiğe sahipti. Uğur’un son booking.com araştırması bizi merkeze yakın ve uygun bir otele yönlendirmişti. Ama orada bulduğumuz otel yerine, aynı fiyatlı başka bir yol üstü oteline yerleştik. Duş alıp giyindikten sonra otelin resepsiyonundaki görevliden bilgi aldık. İlk hedefimiz ertesi gün akşamına Pire Limanı’ndan hareket edecek ve bizi Midilli adasına götürecek feribota bilet almaktı. Hem yer konusunda sıkıntımız olmasın hem de bir daha bu iş için zaman ayırmayalım diye… Otele yakın olan meydandaki seyahat acentelerinden bilet alabileceğimiz söyledi resepsiyondaki yardımsever adam. Biz de merkeze Sintagma Meydanı’na gideceğimiz söyledik ve tarif istedik. Adam bize yolu güzelce tarif ettikten sonra önemli bir uyarıda bulundu. Bugün akşam üstü Atina’da Sintagma Meydanı’nda büyük bir miting olacağından söz ettikten sonra dikkatli olmamızı istedi. Bugüne kadarki en büyük mitinglerden biri olacağı için çok kalabalık olacakmış. Biz de Selanik ve Katerini’de gördüğümüz miting ve yürüyüşlerden bahsettik. Bunun onlardan çok daha büyük olacağını ve olay çıkabileceğini söyledi. Uğur’un bu durumdaki tepkisi ise çok farklı oldu. Mutlaka gitmeli ve katılmalıyız dedi. Bize de önce bilet işimizi hallettik, sonra da merkeze doğru yürümeye başladık. Erken vardığımız için oldukça zamanımız vardı ama daha Akropol’e çıkmak için fazla zaman kalmayacağını da biliyorduk. Yine de Atina caddelerinde etrafımıza baka baka yürümeye başladık. Merkeze yaklaştıkça çevrede toplanmış, ellerinde pankartlar ve flamalar olan gruplar görüyorduk. Ayrıca bizdeki çevik kuvvet benzeri donanımlı polislerin de toplandığı yerler vardı. Ama bizimkilerden farklı olarak, benim gördüklerim, dikkat çekici şekilde iri yapılı, tabiri caizse “kapı gibi” adamlardı. Yanlarından geçerken ben bile ürktüm açıkçası Yunan polisinden. Sintagma Meydanı’na vardığımızda ciddi bir kalabalık toplanmaya başlamıştı. Ana caddeye platform kuruluyordu. Daha sonra öğrendik ki bir konser gerçekleştirilecekmiş. Ortam henüz hareketlenmemişti. Bizdeki olaylı gösterilerin yanında burası çok sakin görünüyordu. Uğur’la konuşurken esprili yorumu başka söze gerek bırakmadı : “Bu ne abi ? Ne gaz var, ne Toma var, ne polis var. Hiç eğlenceli değil. ” Tabi tamamen espri niteliğinde olduğunu bildiğim için ben de katıldım ona. “Biz en iyisi gezelim ve bir şeyler yiyelim” dedik. Artık uzaktan da olsa Akropol’ü görebiliyorduk. Otelden aldığımız haritadan yönümüzü kestirerek gezmeye başladık. Vakit akşam olmuştu. Merkezdeki bazı mağazalar kapanmaya başlamasına rağmen hediyelik eşya dükkanları ışıl ışıldı. Hedefimiz, İstanbul Beyoğlu’daki Asmalımescit’e benzer tavernaları (restoran) olan Plaka semtine gitmek ve uygun bir yerde, Selanik’takine benzer bir yemek yemekti. Ara sokaklardan devam edip oldukça yükselerek gece vakti Akropol’ün kapısına kadar geldik. Oldukça güzel aydınlatılmıştı. Ertesi gün gelip içini de gezecektik. Yemek için bir yer bulduk ve deniz mahsulleri yedik. Hediyelik bir şeyler baktıktan sonra geç vakitte otele döndük.
Çıkış : 09:30
Varış : 15:30
Mesafe : 72,09 km
Sürüş Süresi : 04:00 saat
Ortalama hız : 17,98 km/s
Max. Hız : 55,12 km/s
Ortalama Eğim Çıkış : %3
Max Eğim Çıkış : %12
Ortalama Eğim İniş : %-3
Max Eğim İniş : %-10
http://www.mapmyride.com/routes/view/302371489]” (link) [/URL]
http://s5.postimg.org/efjtg1v1j/12_Thiva_Atina.png
.
Atina yolunda bol kamyon trafikli yokuşlar
http://s5.postimg.org/l59nhs7s7/IMG_0748_600x800.jpg
.
Sintagma Meydanı’ndaki gösteriler
http://s5.postimg.org/425yjit7r/20130925_182442_800x600.jpg
.
http://s5.postimg.org/6r9y11dgn/20130925_183618_800x600.jpg
.
Atina’nın merkezindeki gezimizden kareler
http://s5.postimg.org/3ns80tjs7/IMG_1109_800x600.jpg
.
Yunanistan’da konakladığımız her şehirde olduğu gibi Atian’da da büyük bisiklet mağazaları vardı. Uğur’da buradan bir hatıra almak istedi bisikletine ama uygun bir şey bulamadı.
http://s5.postimg.org/597hsmu07/IMG_1111_800x600.jpg
.
Atiana’nın merkezinde çokça görülen tarihi yapılar gece aydınlatma altında çok güzel görünüyorlardı.
http://s5.postimg.org/3rm1h2p9j/IMG_1116_800x600.jpg
.
Üstte, tepede Akropol
http://s5.postimg.org/41tk0f3vr/IMG_1118_800x600.jpg
.
Plaka’daki Bizantine Restoran’da yemek vakti.
http://s5.postimg.org/fs7hhswo7/IMG_1122_800x600.jpg
.
Gece Atina’nın eski ve dar sokakları
http://s5.postimg.org/5n8ts8e3r/IMG_1130_600x800.jpg
Sabah bize pansiyon bulan otelde kahvaltıyı hallettikten sonra yola koyulduk. Turun son etabı olduğu için içimizde bir burukluk vardı. Etap, bir önceki günün yarısı kadar olsa da, gerek önceki günün yorgunluğundan gerek etabın yokuşlarından gerekse son etap oluşundan fiziksel ve mental olarak daha da yorgun hissediyorduk. Thiva’dan itibaren (MapMyRide’dan da görüldüğü gibi) inişli yokuşlu ve güneye doğru, giderek daha da sıcaklığını arttıran hava ile daha da zorlaşan etabın ana aktörleri kamyon ve tırlardı yine. Türkiye’de de böyle ara yollarda zaman zaman ağır vasıta yoğunluklarıyla karşılaşmıştım. Ama sanırım Atina’ya varan yol paralı otobanın en önemli alternatifi olduğu için çok kullanılıyordu. Haritaya baktığımda, Yunanistan’ın öbür yakasını saran denizi (genel olarak Adriyatik ) görebiliriz diye düşünmüştüm ama yolu o tarafa çevirmemiz Atina’ya erken saatte varmamızı engelleyecekti. Düşüncemiz, erken saatte varıp otele yerleşerek şehri bugünden gezmeye başlamaktı.
Klasik sorunumuz yine yemek yiyecek yer bulmaktı. Çünkü içinden geçtiğimiz küçük köylerde uygun bir yer bulamıştık kendimize. Birbirinden nispeten uzak da olsa çevredeki evlerin sayısının artıyor olması, bir büyük şehre yaklaştığımızın göstergesiydi. Tabi evler genelde bir, en fazla iki katlı köy evleri şeklindeydi. Yolun kenarındaki büyükçe market bizi için bir lezzet durağı (en azından yemek durağı) olmuştu. Marketin içinde büyük bir fırın vardı. Ama fırın sadece ekmek değil, tatlı tuzlu kurabiye vs. de satılıyordu. Biz de gözümüze hitap eden çeşitlerden aldık. “Keşke ayran olsa da içsek” dedik ve marketin fırın bölümündeki kadına ayran istediğimizi söyledik. Daha doğrusu anlatabildiğimiz her şekilde anlatmaya çalıştık ayranı. En son çabamız İngilizce “water and yoğurt” dememizdi. Süt kutusu şeklinde kutuları inceleyip yoğurt veya ayran içeren ifadeler görmeye çalıştık. Bir kutuda karar kıldık. Dışarıdaki masalardan birine oturup aldığımız şeyleri yemeye başladık. İçecek, ayran, süt, kefir benzeri ne olduğunu tam çözemediğimiz bir içecekti. Büyük yemeği Atina’ya bırakıp açlığımızı körelttikten sonra yola devam ettik. Yol yine çıkışa geçmişti. Kamyonlar, artık alıştığımız şekilde, yanımızdan aradaki mesafeyi açarak geçiyorlardı. Bir molada eksilen sularımızı dolduruyor bir başkasında suları yarısına indiriyorduk. Hava sıcaklığı kendini iyice hissettirmişti bize. Yolun gidişine bakarak, tıpkı Selanik’in girişinde olduğu, denize doğru ineceğimizi düşünüyorduk Uğur’la. Öyle de oldu. Denizi kıyısından, İstanbul’a benzetirsek, Gebze mesafesinde gibi bir yerleşimden Atina’ya doğru yol alıyorduk. Artık evler ve yol iyice yoğunlaşmıştı. Sağda Ege denizi eşlik etmeye başlamıştı artık bize. Manzara güzeldi. Çevreye bakarken arada bir yolumuzu şaşırıp ara yollara giriyor sonra da haritaya bakıp düzeltiyorduk yolumuzu. Yol denizden uzaklaşıp Atina’nın merkezine doğru içerilere giriyordu. Trafik oldukça yoğunlaşmıştı ve sıkıntı yaratan bir hale gelmişti. Merkeze doğru yollar yine bir iner bir çıkar şekilde ve yoğun trafiğe sahipti. Uğur’un son booking.com araştırması bizi merkeze yakın ve uygun bir otele yönlendirmişti. Ama orada bulduğumuz otel yerine, aynı fiyatlı başka bir yol üstü oteline yerleştik. Duş alıp giyindikten sonra otelin resepsiyonundaki görevliden bilgi aldık. İlk hedefimiz ertesi gün akşamına Pire Limanı’ndan hareket edecek ve bizi Midilli adasına götürecek feribota bilet almaktı. Hem yer konusunda sıkıntımız olmasın hem de bir daha bu iş için zaman ayırmayalım diye… Otele yakın olan meydandaki seyahat acentelerinden bilet alabileceğimiz söyledi resepsiyondaki yardımsever adam. Biz de merkeze Sintagma Meydanı’na gideceğimiz söyledik ve tarif istedik. Adam bize yolu güzelce tarif ettikten sonra önemli bir uyarıda bulundu. Bugün akşam üstü Atina’da Sintagma Meydanı’nda büyük bir miting olacağından söz ettikten sonra dikkatli olmamızı istedi. Bugüne kadarki en büyük mitinglerden biri olacağı için çok kalabalık olacakmış. Biz de Selanik ve Katerini’de gördüğümüz miting ve yürüyüşlerden bahsettik. Bunun onlardan çok daha büyük olacağını ve olay çıkabileceğini söyledi. Uğur’un bu durumdaki tepkisi ise çok farklı oldu. Mutlaka gitmeli ve katılmalıyız dedi. Bize de önce bilet işimizi hallettik, sonra da merkeze doğru yürümeye başladık. Erken vardığımız için oldukça zamanımız vardı ama daha Akropol’e çıkmak için fazla zaman kalmayacağını da biliyorduk. Yine de Atina caddelerinde etrafımıza baka baka yürümeye başladık. Merkeze yaklaştıkça çevrede toplanmış, ellerinde pankartlar ve flamalar olan gruplar görüyorduk. Ayrıca bizdeki çevik kuvvet benzeri donanımlı polislerin de toplandığı yerler vardı. Ama bizimkilerden farklı olarak, benim gördüklerim, dikkat çekici şekilde iri yapılı, tabiri caizse “kapı gibi” adamlardı. Yanlarından geçerken ben bile ürktüm açıkçası Yunan polisinden. Sintagma Meydanı’na vardığımızda ciddi bir kalabalık toplanmaya başlamıştı. Ana caddeye platform kuruluyordu. Daha sonra öğrendik ki bir konser gerçekleştirilecekmiş. Ortam henüz hareketlenmemişti. Bizdeki olaylı gösterilerin yanında burası çok sakin görünüyordu. Uğur’la konuşurken esprili yorumu başka söze gerek bırakmadı : “Bu ne abi ? Ne gaz var, ne Toma var, ne polis var. Hiç eğlenceli değil. ” Tabi tamamen espri niteliğinde olduğunu bildiğim için ben de katıldım ona. “Biz en iyisi gezelim ve bir şeyler yiyelim” dedik. Artık uzaktan da olsa Akropol’ü görebiliyorduk. Otelden aldığımız haritadan yönümüzü kestirerek gezmeye başladık. Vakit akşam olmuştu. Merkezdeki bazı mağazalar kapanmaya başlamasına rağmen hediyelik eşya dükkanları ışıl ışıldı. Hedefimiz, İstanbul Beyoğlu’daki Asmalımescit’e benzer tavernaları (restoran) olan Plaka semtine gitmek ve uygun bir yerde, Selanik’takine benzer bir yemek yemekti. Ara sokaklardan devam edip oldukça yükselerek gece vakti Akropol’ün kapısına kadar geldik. Oldukça güzel aydınlatılmıştı. Ertesi gün gelip içini de gezecektik. Yemek için bir yer bulduk ve deniz mahsulleri yedik. Hediyelik bir şeyler baktıktan sonra geç vakitte otele döndük.
Çıkış : 09:30
Varış : 15:30
Mesafe : 72,09 km
Sürüş Süresi : 04:00 saat
Ortalama hız : 17,98 km/s
Max. Hız : 55,12 km/s
Ortalama Eğim Çıkış : %3
Max Eğim Çıkış : %12
Ortalama Eğim İniş : %-3
Max Eğim İniş : %-10
http://www.mapmyride.com/routes/view/302371489]” (link) [/URL]
http://s5.postimg.org/efjtg1v1j/12_Thiva_Atina.png
.
Atina yolunda bol kamyon trafikli yokuşlar
http://s5.postimg.org/l59nhs7s7/IMG_0748_600x800.jpg
.
Sintagma Meydanı’ndaki gösteriler
http://s5.postimg.org/425yjit7r/20130925_182442_800x600.jpg
.
http://s5.postimg.org/6r9y11dgn/20130925_183618_800x600.jpg
.
Atina’nın merkezindeki gezimizden kareler
http://s5.postimg.org/3ns80tjs7/IMG_1109_800x600.jpg
.
Yunanistan’da konakladığımız her şehirde olduğu gibi Atian’da da büyük bisiklet mağazaları vardı. Uğur’da buradan bir hatıra almak istedi bisikletine ama uygun bir şey bulamadı.
http://s5.postimg.org/597hsmu07/IMG_1111_800x600.jpg
.
Atiana’nın merkezinde çokça görülen tarihi yapılar gece aydınlatma altında çok güzel görünüyorlardı.
http://s5.postimg.org/3rm1h2p9j/IMG_1116_800x600.jpg
.
Üstte, tepede Akropol
http://s5.postimg.org/41tk0f3vr/IMG_1118_800x600.jpg
.
Plaka’daki Bizantine Restoran’da yemek vakti.
http://s5.postimg.org/fs7hhswo7/IMG_1122_800x600.jpg
.
Gece Atina’nın eski ve dar sokakları
http://s5.postimg.org/5n8ts8e3r/IMG_1130_600x800.jpg