Oğuz Mert
Aktif Üye
- Kayıt
- 27 Haziran 2011
- Mesaj
- 169
- Tepki
- 227
- Şehir
- Eskişehir
- Bisiklet
- Fuji
Merhaba dostlar 2013 temmuzunda Likya Yolunu pedallamak adına Antalya, Kemer, Phaselis, Olimpos, Adrasan, Kumluca, Finike, Demre,Noel Baba,Myra, Kaş, Kalkan, Xantos, Saklıkent, Fehtiye rotasında pedala bastık. Yolculuğumuz 8 gün ve 410 km sürdü. Bu yolculukta Salcano CitySport larımız bizlere eşlik etti.
Bu turdan önce günübirlik turlar ya da 1-2 günlük kamplı turlar dışında tecrübemiz yoktu. Hava sıcaktı ve rotamız zorluydu. Bu rotayı belirlediğimizde turcu abilemiz tarafından 'Bu sıcakta deli mi dürttü' diye karşılandık. Kararlılık güzel şey. Eskişehirden Antalyaya pedala basmak adına velespitlerimizi otobüse kavga dövüş yükledik. Evet biraz otobüs konusunda zorlandık çünkü bileti alırken sorun olmadığını söyleyen firma çalışanları gara gittiğimizde bize sorun çıkardılar.
Bu turda bize maddi manevi destek veren dostlarımıza ve Twitter üzerinden desteğiyle bizi gururlandıran Gürkan Genç'e çok teşekkür ederiz. Umarım sizlerle de birlikte pedala basmak nasip olur.
Tura dair yazıma geçmeden önce son bir şey eklemek istiyorum. Bu tura çıkarken bir çok turcu arkadaşımızdan ve abilerimizden bilgi aldık. Bilgi edinmek önemliymiş ama gördük ki tur hakkında bilgi ve deneyim kesinlikle tur yaparak öğrenilirmiş. Yaşayarak öğrendik. Çok güvendiğimiz bir turcu abimiz bu rotada kesinlikle su sorunu yaşamayacağımızı söyledi. Keşke haklı olsaydı.
Necati'nin eşi Ayşegül bizi Eskişehirden uğurladı. Tabi o anda Kaşta bize sürpriz yapıp karşımıza çıkacağını bilmiyorduk.
http://i57.tinypic.com/lxpie.jpg
1. gün
Sabah 6:30 gibi otobusten iniyoruz. Bisikletleri toparlayıp Ayşegül'ün hazırladığı sandviçleri götürdükten sonra yollardayız. Fakat dakika 1 gol 1. Benim bisikletin viteslerinde bir problem var ve çözemiyoruz. Mecburen sanayiye sürüyoruz ve sanayide bir bisikletçi bulma, o bisikletçinin dükkanı açmasını bekleme, o dükkanı boşaltmasını bekle bilmem ne derken yaklaşık 3 saat kaybediyoruz.Bisikletçi bu sıcakta tur yaptığımız için akıl sağlığımızın yerinde olmadığını vurguluyor. Sanayide çay ücretli ama simit parasız. Biz çaylarımızı alıp simit istemediğimizi söylediğimizde zorla elimize simit tutuşturuluyor. Boğucu havada çayı içemiyoruz. Biraz simit yedikten sonra sorunları hallettip ve normalde Tekirova civarında konaklama yapmayı planladığmız yere doğru sürmeye başlıyoruz. Burada bir doğa sporları tesisi bizi memnuniyetle misafir edeceklerini söylemişlerdi. Lakin misafirhanelerinin 18 km tırmanışın sonunda dağın başında olduğunu bilmiyorduk. Açıkçası bu tırmanışı gözümüz kesmedi bu sebeple Tekirovayı pas geçip normalde 3. gün varmayı planladığımız Olimposa kadar sürmeye karar verdik. Bu 117 km sürecek yolda özellikle tüneller çok yıpratıcı oluyor. Psikolojik olarak o gürültü insanı bezdiriyor.Bir tünnelde Supersport motorlara denk gelmemiz sinirlerimizi iyice bozdu. Su bulmak özellikle Kemerden sonra sorun. Su ve gıda mutlaka yanınıza alın. Benzinliklere ve marketlere güvenmeyin.
Antalya Olimpos arası Kemer, Kiriş gibi yerlere girince, acemice çok enerji ve zaman kaybettik. Bu sebeple Olimposa varmamız gece 11 i buldu. Olimpos a çıkan rampada yolun ortasında yengeç görmemiz, su bulamamamız, çok acıkmamız, grav grav gelen kamyonlardan korkmamız birinci günü zehir etti gibi görünse de yolda olmanın keyfini hiçbir şey bozamadı. Son olarak Olimpos yokuşundan aşağı inişe dikkat. Karanlıkta ben süratli bir şekilde derin bir çukura giriyorum ve uçuruma yuvarlanmaktan zor kurtuluyorum. Bagajım, heybem dağılıyor.
http://i60.tinypic.com/sawis0.jpg
http://i60.tinypic.com/2z7psna.jpg
http://i59.tinypic.com/2nlv77k.jpg
3.gün
İki günlük dinlenme, Kaktüs barda sahne alan şahane grup Sütlü Kakao ve Jandarmalara rağmen güneşin doğuşu bizi tekrardan yollara düşürüyor. 15 km sonunda Adrasandayız. Muhteşem bir sahil ve Olimposun aksine son derece sakin. Bu nedenle fazladan bir gün burada kalmayı kararlaştırıyoruz. Dost olduğumuz bakkal bize neden turda olduğumuzu, ne iş yaptığımızı sorduğunda öğretmeniz cevabını verince hayatım boyunca unutmayacağımız cevabı veriyor. '' Zaten okuyan adamda kafa olmaz'' Kimle konuşsak bize deli muamelesi yapıyor ki bu muameleyi yapanlar arasında bisikletçi, esnaf, turcu her kesimden insan var. Kirişteki taksici dostları bir kenara koymak istiyorum. Gerçekten hem Fethiyeye kadar yol durumu hakkında çok yardımcı oldular hem de nerede olursak olalım yardımcı olabileceklerini söyleyerek bize destek oldular.
http://i57.tinypic.com/2agvhhj.jpg
http://i58.tinypic.com/2ivk5jt.jpg
http://i60.tinypic.com/33kddnt.jpg
5.Gün
Kamp alanına bisikletleri ve malzemeleri Bıraktıktan sonra sahilde uyunulan iki gece, kurulan güzel dostluklar ve Adrasanı arkamızda bırakarak yola koyuluyoruz. Adrasandan ana yola çıkış 11 km lik oldukça dik bir rampadan sağlanıyor. Diğer yol asfaltlandığı için mecburen bu yolu seçiyoruz. Kesinlikle bu mevsimde sabah erkenden yola çıkmak gerekiyor. Yoksa öğlen sıcağında bu rampaları tırmanmak insanı bitiriyor.
Ana yola çıktıktan sonra Kumlucaya kadar rampa aşağı iniyoruz. Çam ormanları arasında muhteşem bir yol. Yalnız süratle indiğimiz için yolda büyük bir sorun var: MICIR. Yolun ortasına ve emniyet şeridine dökülmüş mıcırlar çok tehlikeli. Hem dengemizi bozuyor hem de arabalar bunları fırlattığında mermi gibi size geliyorlar. Necatinin bacağına isabet eden bir mıcır bacağını morarttı. Bunun üzerine Daha temkinli gidiyoruz. Kumluca-Finike arası yol dümdüz ancak Finike Demre yolu hem dar hem rampa hem de virajlı. Ama solunuza güzelim Akdenizi alıp sürdüğünüz için hiçbirini gözünü görmüyor.
Demre de Adriake Kampinge varıyoruz. Gerçekten şu ana kadar gördüğümüz en iyi kamp alanı. Adrasan bütün güzelliklerine rağmen maalesef bu konuda sınıfta kalmıştı.
Bir not daha bizim halkımızda sanırım rampa anlayışı yok ya da her yere arabalarıyla gittikleri için rampalar gözüne görünmüyor. Özeliikle Finike- Demre arası bize 'Yol dümdüz gençler rahat olun' diyen amcalara bol bol rastladık.
http://i61.tinypic.com/16aocgj.jpg
http://i62.tinypic.com/ta4i1t.jpg
http://i57.tinypic.com/2rfem4g.jpg
http://i59.tinypic.com/5yz0uf.jpg
http://i61.tinypic.com/1rvwpc.jpg
http://i61.tinypic.com/2ij0uap.jpg
http://i61.tinypic.com/15mb81c.jpg
6. Gün
Demrede kamp yaptığımız alanın sahipleri çok tatlı ve sıcak insanlardı. Kamp alanı, tuvaletler, duşlar çok temiz. Yalnız gece çok boğucu. Her zamanki gibi dışarıda yattık. Dışarıda yatmamıza sevinen seyrettiğimiz yıldızlar dışında birde sivrisinekler var. Kamp alanının yanından bir ırmak akıyor ve hemen ötede denizle birleşiyor. Sanırım sivrisinek sayısının artışının nedeni bu. (SİNEK İLACI KESİNLİKLE UNUTMA!!!) Ben dün bisikletten iner inmez bu buz gibi suya üstümle beraber hiç düşünmeden atladım, şiddetle tavsiyemdir.
Burada çamaşırlarımızı yıkatabildik. Kampın koruyucusu ASLAN’ı (bir kangal), çimenlerde koşturan keçileri ve tatlı insanları geride bırakarak tekrar yola koyuluyoruz.
Demre-Kaş arası en zorlu bölüm. Burada izleyebileceğiniz iki rota var. Birincisi kamp yapılan yerin hemen önünden kalkan teknelerden biriyle anlaşıp kendinizi KEKOVA ya geçirtmeniz. Biz bunu yapamadık çünkü ciddi miktarda para istediler. Belki siz daha insaflı teknecilere denk gelirsiniz. Bu rotayı seçerseniz iki büyük avantajı var. Birincisi muhteşem Kekovayı görmüş olacaksınız. Hatta Demreyi atlayıp direk burada da kamp yapabilirsiniz. (Akrep tehlikesi olduğu söyleniyor DİKKAT) İkinci avantaj Demre- Kaş arasındaki dik rampaların büyük bölümünü atlamış olacaksınız. Yalnız Kekovadan Demre – Kaş yoluna çıkmanız gerekecek bu yolda 15 km lik rampalarla dolu bir yol. Kekova ya ikinci rotadan da ulaşılabilir. Ancak o kadar rampa çıktıktan sonra 15 km in 15 km çık biz göze alamadık ve Kekovayı içimiz yana yana pas geçtik. (Yanlış hatırlamıyorsam Kekova üzerinden geçerseniz Demre- Kaş yolunun 40. Km sine varıyorsunuz ki Kaş a az bir mesafe kalmış ve dik rampaları atlatmış oluyorsunuz)
Demre yol ayrımından başlayarak rampalara vuruyoruz kendimizi. Bu yol 50 km sürecek ve rampalarla dolu. Çöplük bölgesine kadar çok dik rampalar yok(Çöplük bölgesindeki rampalar oldukça dik, bu bölüme kadar olan rampalar da hafife alınmamalı) ama sıcakta insanı çileden çıkartıyorlar. Bu yolda ciddi şekilde su sorunuyla karşılaşıyoruz. Yolun hemen hemen yarısına kadar olan bölümde su yok. Olan çeşmelerden su içilmiyor. 11- 12. Km de karşılaşacağınız Mani Marketi sakın pas geçmeyin çünkü Kaş a kadar yolunuzun üzerinde başka market yok. Su sağlayabileceğiniz yerler ise YAVU köyüne kadar sadece bu market ve bir İtfaye istasyonu ile sınırlı. Yavu köyündeki amcaya ve bize buzlu sularını veren İtfayecilere selam olsun. (Torunu da öğretmen olmak istiyordu umarız hayali gerçekleşmiştir.
Kaş yolu gerçekten çok güzel. Ormanla baş başa sürüyorsunuz. Bazı yerlerde rüzgar çok şiddetli. Rampa aşağıya pedala basmadan gidemediğimiz bir bölüm vardı ki hala anlayabilmiş değilim. Rüzgarın şiddetini siz düşünün.
Elmalı yol ayrımından biraz sonra rampa aşağı Kaşa iniyorsunuz ve Kaş bütün güzelliğiyle karşınızda. Bu rampayı inerken ‘Ulan umarım bunun birde çıkışı yoktur’ diye kafamdan geçirmedim değil. Korkmayın. Kaş- Fethiye arası bu rampadan gidilmiyor. (Kaş ın içinden Kalkan ya da Patara yoluna dönmeniz gerekiyor.)
Kaş Kamping bütün imkanlarıyla gerçekten çok güzel. Burada güzel dostluklar ediniyoruz. Likya yolunu yürüyen bir arkadaşla da burada tanışma fırsatımız oldu(Bu yola çıkış amacımız önce Likya Yolunu yürümekti. Tabiki Pedal Tutkusu ağır bastı) Dikkat: Kaş Kampingte çadır verilmiyor. Sorun yok bizim uyku tulumlarımız var. İskeleye uyku tulumlarımızı seriyoruz ve bir zeytin ağacının altına Güneşin doğuşuna uyanmak adına uzanıyoruz. (Kaşın içinde denize girilebilecek en güzel yer sanırım burası, Nuri’s Beach olarak bilinen bölge ve Kalkan yolu üzerindeki Kaputaş plajı görülmeye değer)
http://i60.tinypic.com/i20hlc.jpg
http://i61.tinypic.com/eiqc20.jpg
http://i62.tinypic.com/1zy8wly.jpg
8. Gün Kaşta geçirilen iki günün ardından yollardayız. Kaş- Kalkan arası yol dar ve viralı.(Pedala basarken solunuza dikkat muhteşem Kaputaş Plajına burada rastlayacaksınız) 26 km süren bu yoldan sonra yol güzelleşiyor. (Kalkan da Kaş kadar güzel.Daha sakin ve ucuz.)Kalkandan sonra Fethiyeye kadar ciddi bir rampa yok. Xantos,Letoon, Patara gibi birçok Likya kenti bu yolun üzerinde. (Patara ya Kaş’ın içinden de gidilebiliyormuş.).
Burada kısaca Xantos hakkında bilgi vermek istiyorum. Xantos Likya nın başkenti ve özgürlüklerine düşkün halkıyla tanınıyor. Persler Anadoluyu işgal ettiklerinde Likyalılar da Perslere kaybediyorlar. Teslim olmamak için Xantos a sığınıp şehri ve kendilerini ateşe veriyorlar. Ben bu şehri görmeyi çok istiyordum. Ana yoldan 2 km kadar içeri girdiğinizde şehir sizi karşılayacak. Ayrıca burası UNESCO nun Dünya Mirası listesinde.
Saklıkent Kanyonu ise gerçekten görülmeye değer ancak buraya geniş bir zamanda gelmek gerekiyor bizim zamanımız olmadığından kanyonu istediğimiz kadar yürüyemedik. Ben sonuna kadar yürümek isterdim.
Biz başkent Xantos a ve Saklıkent kanyonuna uğruyoruz. Kalkan, Xantos, Saklıkent derken gene karanlığa kaldık Karşıdan uzunları yakıp gelen sürücülere iyi dileklerimi gönderiyorum. Onların selektörlerine karşılık bende kafa lambası sağa sola sallıyorum. Nasıl görünüyorum kim bilir
Kaş- Fethiye arası gece yolculuk yapmayın. Biz mecbur kaldık. Özellikle ALAÇAT köyünde çok sayıda köpek var. Bu turda sadece burada köpek saldırısına uğradık. 5-6 kez köpekler tarafından ve 1 kez hala ne olduğunu çözemediğimiz ufak, havlamayan, tıslayan bir hayvan tarafından kovalandık. Ben bir tanesinde ciddi şekilde dizimi sakatlıyorum. Böylece turu Marmarise doğru devam ettirme planlarımız da suya düşüyor.
http://i60.tinypic.com/wtwoeh.jpg
http://i58.tinypic.com/jjpqf9.jpg
http://i59.tinypic.com/2dv0n5t.jpg
Bu turda Phaselis,Olimpos, Myra, Xantos gibi Likyanın en büyük şehirlerini görme fırsatımız oldu. Likya Yolunun önemli bir bölümünü de geçmiş olduk. Olimpostan çıkarken Gelidoniya Fenerine geçilerek, Demre- Kekova- Kaş rotasını izlenerek, Kaş- Fethiye arası bütün antik şehirlere uğranarak bu rota geliştirilebilirdi.
Dilim döndüğünce bu turu anlatmaya çalıştım umarım faydalı olabilmişimdir.
Temmuz ayında bu bölgede tur yapmak çok zordu. Biz spd kullanmadık. Bisikletlerimiz çok yeterli değildi. Şans yanımızdaydı ki tekerimiz dahi patlamadı. Sıcakta içine giremeyeceğimiz için çadır almadık. Sadece uyku tulumu ve mat yeterli oluyor. Dışarıda yatmaya alışıksanız uyku tulumuna da gerek yok. Ama kesinlikle dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Su işini şansa bırakmayın, sık sık soda ve minaralli içecekler için. Yanınıza enerji verici gıdalar alın. Çikolatadan mümkün oldukça uzak durun çünkü sıcakta daha çok susamanıza neden oluyor ve anlık enerji verdiği için çok faydalı değil. Bol bol pudra alın. Bisikletle temas eden her yerinize bolca sürün. Sinek ilacı kesinlikle unutmayın.
Aklımda kalan bunlar saygılar dostlar..
Bu turdan önce günübirlik turlar ya da 1-2 günlük kamplı turlar dışında tecrübemiz yoktu. Hava sıcaktı ve rotamız zorluydu. Bu rotayı belirlediğimizde turcu abilemiz tarafından 'Bu sıcakta deli mi dürttü' diye karşılandık. Kararlılık güzel şey. Eskişehirden Antalyaya pedala basmak adına velespitlerimizi otobüse kavga dövüş yükledik. Evet biraz otobüs konusunda zorlandık çünkü bileti alırken sorun olmadığını söyleyen firma çalışanları gara gittiğimizde bize sorun çıkardılar.
Bu turda bize maddi manevi destek veren dostlarımıza ve Twitter üzerinden desteğiyle bizi gururlandıran Gürkan Genç'e çok teşekkür ederiz. Umarım sizlerle de birlikte pedala basmak nasip olur.
Tura dair yazıma geçmeden önce son bir şey eklemek istiyorum. Bu tura çıkarken bir çok turcu arkadaşımızdan ve abilerimizden bilgi aldık. Bilgi edinmek önemliymiş ama gördük ki tur hakkında bilgi ve deneyim kesinlikle tur yaparak öğrenilirmiş. Yaşayarak öğrendik. Çok güvendiğimiz bir turcu abimiz bu rotada kesinlikle su sorunu yaşamayacağımızı söyledi. Keşke haklı olsaydı.
Necati'nin eşi Ayşegül bizi Eskişehirden uğurladı. Tabi o anda Kaşta bize sürpriz yapıp karşımıza çıkacağını bilmiyorduk.
http://i57.tinypic.com/lxpie.jpg
1. gün
Sabah 6:30 gibi otobusten iniyoruz. Bisikletleri toparlayıp Ayşegül'ün hazırladığı sandviçleri götürdükten sonra yollardayız. Fakat dakika 1 gol 1. Benim bisikletin viteslerinde bir problem var ve çözemiyoruz. Mecburen sanayiye sürüyoruz ve sanayide bir bisikletçi bulma, o bisikletçinin dükkanı açmasını bekleme, o dükkanı boşaltmasını bekle bilmem ne derken yaklaşık 3 saat kaybediyoruz.Bisikletçi bu sıcakta tur yaptığımız için akıl sağlığımızın yerinde olmadığını vurguluyor. Sanayide çay ücretli ama simit parasız. Biz çaylarımızı alıp simit istemediğimizi söylediğimizde zorla elimize simit tutuşturuluyor. Boğucu havada çayı içemiyoruz. Biraz simit yedikten sonra sorunları hallettip ve normalde Tekirova civarında konaklama yapmayı planladığmız yere doğru sürmeye başlıyoruz. Burada bir doğa sporları tesisi bizi memnuniyetle misafir edeceklerini söylemişlerdi. Lakin misafirhanelerinin 18 km tırmanışın sonunda dağın başında olduğunu bilmiyorduk. Açıkçası bu tırmanışı gözümüz kesmedi bu sebeple Tekirovayı pas geçip normalde 3. gün varmayı planladığımız Olimposa kadar sürmeye karar verdik. Bu 117 km sürecek yolda özellikle tüneller çok yıpratıcı oluyor. Psikolojik olarak o gürültü insanı bezdiriyor.Bir tünnelde Supersport motorlara denk gelmemiz sinirlerimizi iyice bozdu. Su bulmak özellikle Kemerden sonra sorun. Su ve gıda mutlaka yanınıza alın. Benzinliklere ve marketlere güvenmeyin.
Antalya Olimpos arası Kemer, Kiriş gibi yerlere girince, acemice çok enerji ve zaman kaybettik. Bu sebeple Olimposa varmamız gece 11 i buldu. Olimpos a çıkan rampada yolun ortasında yengeç görmemiz, su bulamamamız, çok acıkmamız, grav grav gelen kamyonlardan korkmamız birinci günü zehir etti gibi görünse de yolda olmanın keyfini hiçbir şey bozamadı. Son olarak Olimpos yokuşundan aşağı inişe dikkat. Karanlıkta ben süratli bir şekilde derin bir çukura giriyorum ve uçuruma yuvarlanmaktan zor kurtuluyorum. Bagajım, heybem dağılıyor.
http://i60.tinypic.com/sawis0.jpg
http://i60.tinypic.com/2z7psna.jpg
http://i59.tinypic.com/2nlv77k.jpg
3.gün
İki günlük dinlenme, Kaktüs barda sahne alan şahane grup Sütlü Kakao ve Jandarmalara rağmen güneşin doğuşu bizi tekrardan yollara düşürüyor. 15 km sonunda Adrasandayız. Muhteşem bir sahil ve Olimposun aksine son derece sakin. Bu nedenle fazladan bir gün burada kalmayı kararlaştırıyoruz. Dost olduğumuz bakkal bize neden turda olduğumuzu, ne iş yaptığımızı sorduğunda öğretmeniz cevabını verince hayatım boyunca unutmayacağımız cevabı veriyor. '' Zaten okuyan adamda kafa olmaz'' Kimle konuşsak bize deli muamelesi yapıyor ki bu muameleyi yapanlar arasında bisikletçi, esnaf, turcu her kesimden insan var. Kirişteki taksici dostları bir kenara koymak istiyorum. Gerçekten hem Fethiyeye kadar yol durumu hakkında çok yardımcı oldular hem de nerede olursak olalım yardımcı olabileceklerini söyleyerek bize destek oldular.
http://i57.tinypic.com/2agvhhj.jpg
http://i58.tinypic.com/2ivk5jt.jpg
http://i60.tinypic.com/33kddnt.jpg
5.Gün
Kamp alanına bisikletleri ve malzemeleri Bıraktıktan sonra sahilde uyunulan iki gece, kurulan güzel dostluklar ve Adrasanı arkamızda bırakarak yola koyuluyoruz. Adrasandan ana yola çıkış 11 km lik oldukça dik bir rampadan sağlanıyor. Diğer yol asfaltlandığı için mecburen bu yolu seçiyoruz. Kesinlikle bu mevsimde sabah erkenden yola çıkmak gerekiyor. Yoksa öğlen sıcağında bu rampaları tırmanmak insanı bitiriyor.
Ana yola çıktıktan sonra Kumlucaya kadar rampa aşağı iniyoruz. Çam ormanları arasında muhteşem bir yol. Yalnız süratle indiğimiz için yolda büyük bir sorun var: MICIR. Yolun ortasına ve emniyet şeridine dökülmüş mıcırlar çok tehlikeli. Hem dengemizi bozuyor hem de arabalar bunları fırlattığında mermi gibi size geliyorlar. Necatinin bacağına isabet eden bir mıcır bacağını morarttı. Bunun üzerine Daha temkinli gidiyoruz. Kumluca-Finike arası yol dümdüz ancak Finike Demre yolu hem dar hem rampa hem de virajlı. Ama solunuza güzelim Akdenizi alıp sürdüğünüz için hiçbirini gözünü görmüyor.
Demre de Adriake Kampinge varıyoruz. Gerçekten şu ana kadar gördüğümüz en iyi kamp alanı. Adrasan bütün güzelliklerine rağmen maalesef bu konuda sınıfta kalmıştı.
Bir not daha bizim halkımızda sanırım rampa anlayışı yok ya da her yere arabalarıyla gittikleri için rampalar gözüne görünmüyor. Özeliikle Finike- Demre arası bize 'Yol dümdüz gençler rahat olun' diyen amcalara bol bol rastladık.
http://i61.tinypic.com/16aocgj.jpg
http://i62.tinypic.com/ta4i1t.jpg
http://i57.tinypic.com/2rfem4g.jpg
http://i59.tinypic.com/5yz0uf.jpg
http://i61.tinypic.com/1rvwpc.jpg
http://i61.tinypic.com/2ij0uap.jpg
http://i61.tinypic.com/15mb81c.jpg
6. Gün
Demrede kamp yaptığımız alanın sahipleri çok tatlı ve sıcak insanlardı. Kamp alanı, tuvaletler, duşlar çok temiz. Yalnız gece çok boğucu. Her zamanki gibi dışarıda yattık. Dışarıda yatmamıza sevinen seyrettiğimiz yıldızlar dışında birde sivrisinekler var. Kamp alanının yanından bir ırmak akıyor ve hemen ötede denizle birleşiyor. Sanırım sivrisinek sayısının artışının nedeni bu. (SİNEK İLACI KESİNLİKLE UNUTMA!!!) Ben dün bisikletten iner inmez bu buz gibi suya üstümle beraber hiç düşünmeden atladım, şiddetle tavsiyemdir.
Burada çamaşırlarımızı yıkatabildik. Kampın koruyucusu ASLAN’ı (bir kangal), çimenlerde koşturan keçileri ve tatlı insanları geride bırakarak tekrar yola koyuluyoruz.
Demre-Kaş arası en zorlu bölüm. Burada izleyebileceğiniz iki rota var. Birincisi kamp yapılan yerin hemen önünden kalkan teknelerden biriyle anlaşıp kendinizi KEKOVA ya geçirtmeniz. Biz bunu yapamadık çünkü ciddi miktarda para istediler. Belki siz daha insaflı teknecilere denk gelirsiniz. Bu rotayı seçerseniz iki büyük avantajı var. Birincisi muhteşem Kekovayı görmüş olacaksınız. Hatta Demreyi atlayıp direk burada da kamp yapabilirsiniz. (Akrep tehlikesi olduğu söyleniyor DİKKAT) İkinci avantaj Demre- Kaş arasındaki dik rampaların büyük bölümünü atlamış olacaksınız. Yalnız Kekovadan Demre – Kaş yoluna çıkmanız gerekecek bu yolda 15 km lik rampalarla dolu bir yol. Kekova ya ikinci rotadan da ulaşılabilir. Ancak o kadar rampa çıktıktan sonra 15 km in 15 km çık biz göze alamadık ve Kekovayı içimiz yana yana pas geçtik. (Yanlış hatırlamıyorsam Kekova üzerinden geçerseniz Demre- Kaş yolunun 40. Km sine varıyorsunuz ki Kaş a az bir mesafe kalmış ve dik rampaları atlatmış oluyorsunuz)
Demre yol ayrımından başlayarak rampalara vuruyoruz kendimizi. Bu yol 50 km sürecek ve rampalarla dolu. Çöplük bölgesine kadar çok dik rampalar yok(Çöplük bölgesindeki rampalar oldukça dik, bu bölüme kadar olan rampalar da hafife alınmamalı) ama sıcakta insanı çileden çıkartıyorlar. Bu yolda ciddi şekilde su sorunuyla karşılaşıyoruz. Yolun hemen hemen yarısına kadar olan bölümde su yok. Olan çeşmelerden su içilmiyor. 11- 12. Km de karşılaşacağınız Mani Marketi sakın pas geçmeyin çünkü Kaş a kadar yolunuzun üzerinde başka market yok. Su sağlayabileceğiniz yerler ise YAVU köyüne kadar sadece bu market ve bir İtfaye istasyonu ile sınırlı. Yavu köyündeki amcaya ve bize buzlu sularını veren İtfayecilere selam olsun. (Torunu da öğretmen olmak istiyordu umarız hayali gerçekleşmiştir.
Kaş yolu gerçekten çok güzel. Ormanla baş başa sürüyorsunuz. Bazı yerlerde rüzgar çok şiddetli. Rampa aşağıya pedala basmadan gidemediğimiz bir bölüm vardı ki hala anlayabilmiş değilim. Rüzgarın şiddetini siz düşünün.
Elmalı yol ayrımından biraz sonra rampa aşağı Kaşa iniyorsunuz ve Kaş bütün güzelliğiyle karşınızda. Bu rampayı inerken ‘Ulan umarım bunun birde çıkışı yoktur’ diye kafamdan geçirmedim değil. Korkmayın. Kaş- Fethiye arası bu rampadan gidilmiyor. (Kaş ın içinden Kalkan ya da Patara yoluna dönmeniz gerekiyor.)
Kaş Kamping bütün imkanlarıyla gerçekten çok güzel. Burada güzel dostluklar ediniyoruz. Likya yolunu yürüyen bir arkadaşla da burada tanışma fırsatımız oldu(Bu yola çıkış amacımız önce Likya Yolunu yürümekti. Tabiki Pedal Tutkusu ağır bastı) Dikkat: Kaş Kampingte çadır verilmiyor. Sorun yok bizim uyku tulumlarımız var. İskeleye uyku tulumlarımızı seriyoruz ve bir zeytin ağacının altına Güneşin doğuşuna uyanmak adına uzanıyoruz. (Kaşın içinde denize girilebilecek en güzel yer sanırım burası, Nuri’s Beach olarak bilinen bölge ve Kalkan yolu üzerindeki Kaputaş plajı görülmeye değer)
http://i60.tinypic.com/i20hlc.jpg
http://i61.tinypic.com/eiqc20.jpg
http://i62.tinypic.com/1zy8wly.jpg
8. Gün Kaşta geçirilen iki günün ardından yollardayız. Kaş- Kalkan arası yol dar ve viralı.(Pedala basarken solunuza dikkat muhteşem Kaputaş Plajına burada rastlayacaksınız) 26 km süren bu yoldan sonra yol güzelleşiyor. (Kalkan da Kaş kadar güzel.Daha sakin ve ucuz.)Kalkandan sonra Fethiyeye kadar ciddi bir rampa yok. Xantos,Letoon, Patara gibi birçok Likya kenti bu yolun üzerinde. (Patara ya Kaş’ın içinden de gidilebiliyormuş.).
Burada kısaca Xantos hakkında bilgi vermek istiyorum. Xantos Likya nın başkenti ve özgürlüklerine düşkün halkıyla tanınıyor. Persler Anadoluyu işgal ettiklerinde Likyalılar da Perslere kaybediyorlar. Teslim olmamak için Xantos a sığınıp şehri ve kendilerini ateşe veriyorlar. Ben bu şehri görmeyi çok istiyordum. Ana yoldan 2 km kadar içeri girdiğinizde şehir sizi karşılayacak. Ayrıca burası UNESCO nun Dünya Mirası listesinde.
Saklıkent Kanyonu ise gerçekten görülmeye değer ancak buraya geniş bir zamanda gelmek gerekiyor bizim zamanımız olmadığından kanyonu istediğimiz kadar yürüyemedik. Ben sonuna kadar yürümek isterdim.
Biz başkent Xantos a ve Saklıkent kanyonuna uğruyoruz. Kalkan, Xantos, Saklıkent derken gene karanlığa kaldık Karşıdan uzunları yakıp gelen sürücülere iyi dileklerimi gönderiyorum. Onların selektörlerine karşılık bende kafa lambası sağa sola sallıyorum. Nasıl görünüyorum kim bilir
Kaş- Fethiye arası gece yolculuk yapmayın. Biz mecbur kaldık. Özellikle ALAÇAT köyünde çok sayıda köpek var. Bu turda sadece burada köpek saldırısına uğradık. 5-6 kez köpekler tarafından ve 1 kez hala ne olduğunu çözemediğimiz ufak, havlamayan, tıslayan bir hayvan tarafından kovalandık. Ben bir tanesinde ciddi şekilde dizimi sakatlıyorum. Böylece turu Marmarise doğru devam ettirme planlarımız da suya düşüyor.
http://i60.tinypic.com/wtwoeh.jpg
http://i58.tinypic.com/jjpqf9.jpg
http://i59.tinypic.com/2dv0n5t.jpg
Bu turda Phaselis,Olimpos, Myra, Xantos gibi Likyanın en büyük şehirlerini görme fırsatımız oldu. Likya Yolunun önemli bir bölümünü de geçmiş olduk. Olimpostan çıkarken Gelidoniya Fenerine geçilerek, Demre- Kekova- Kaş rotasını izlenerek, Kaş- Fethiye arası bütün antik şehirlere uğranarak bu rota geliştirilebilirdi.
Dilim döndüğünce bu turu anlatmaya çalıştım umarım faydalı olabilmişimdir.
Temmuz ayında bu bölgede tur yapmak çok zordu. Biz spd kullanmadık. Bisikletlerimiz çok yeterli değildi. Şans yanımızdaydı ki tekerimiz dahi patlamadı. Sıcakta içine giremeyeceğimiz için çadır almadık. Sadece uyku tulumu ve mat yeterli oluyor. Dışarıda yatmaya alışıksanız uyku tulumuna da gerek yok. Ama kesinlikle dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Su işini şansa bırakmayın, sık sık soda ve minaralli içecekler için. Yanınıza enerji verici gıdalar alın. Çikolatadan mümkün oldukça uzak durun çünkü sıcakta daha çok susamanıza neden oluyor ve anlık enerji verdiği için çok faydalı değil. Bol bol pudra alın. Bisikletle temas eden her yerinize bolca sürün. Sinek ilacı kesinlikle unutmayın.
Aklımda kalan bunlar saygılar dostlar..