delibalta
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 24 Eylül 2004
- Mesaj
- 691
- Tepki
- 2.735
- Şehir
- kuzeyli
- Başlangıç
- 1997—98
- Bisiklet
- Bisan
- Bisiklet türü
- Dağ bisikleti
26 Temmuz 2009
(link)
(Rotayı fotoğraflar ve Google Earth yardımıyla yaptım. Epey bir kısımda yollar haritada olmadığından eski usul manuel çizdim. Gerçeğe epey yakın ve takip edilebilir ama mesafe ve tırmanış tutarlı değil. Gerçek tırmanış hac5 ile yaptığım kayda göre 2600m civarında.)
Uzun bir aradan sonra 2. ve 3. günler.
Öncelikle 2.gün bisiklet sürmedim, rafting yaptım. Son günlerde yağan yağmurların etkisiyle çoruh coşmuştu. O kadarki bir noktada 2 kişi birden düşünce rehber daha ilerideki rapidlere sokmayarak biraz erken bitirdi. Temmuz başları en uygun zamanlar bence. Mayıs ve haziranda çok deneyimli ekiplere daha uygun su oluyor, ağustostan itibaren de fazla heyecan verecek kadar su kalmıyor. Ben tam fırtına zamanı gittiğimden temmuz sonu olmasına rağmen iyi su vardı. Süper bir deneyimdi. Korku, öfke, küfür vb ile dolu herkese tavsiye edeceğim bir macera. Ortalama bir bisiklet turunda 200 liralık köme, çikolata ve kek yediğim düşünülürse sadece 50 tl karşılığında bu kadar adrenalin, sudan ucuz bence
Gelelim 3.güne;
Yusufelinden çıkışla karadağ tepesi, ormandibi, morkaya gibi yerlerden geçerek Tortum gölüne geçip Erzurum-Artvin yoluyla tekrar yusufeline dönmeyi planlıyorum. Tabii haritada dağ yolları çok kabataslak işaretlendiğinden tamamen rastgele bir rota tutturmak durumdayım normalde. Ama bu sefer biraz farklı oluyor. Yusufeli bölgesinde rehberlik yapan arkadaşların hazırladığı rotaları içeren bir harita alıyorum yanıma. Kaldığım pansiyonda tanıştığım arkadaşlarım bana çok yardımcı oluyorlar. Bölgede bisiklet sürecek herkese Egemen ve Bülent ile temasa geçmelerini tavsiye ederim. Oturup iki çay içip sohbet etseniz yeter, oralara gittiğinize değer.
Google erişiminde sorun olduğundan rotayı çizemedim.
Bu küçük ölçekli haritalarla rota yaparken bazen insan şöyle hissediyor:
Sabah bu manzara ve sesle uyanmak nasıl bir yaşama sevinci veriyor anlatmak mümkün değil. İnsan hemen bu yaşama sevincinin bir kısmını kaya tırmanışı, deli bir nehire hava basılmış botla girme, bisikletle dağdan tek teker iniş gibi aktivitelerle harcayıp normale dönmek istiyor.
Bayburt yönünden rotaya giriş için uygun yerler vardır umarım.
tek hata ve bum. 10 yıllık bisiklet tecrübesinin ve gücünün tamamını kullanıyorum bu bölgede. Acemilik döneminde gelinecek yer değil.
Bu fotoğrafı çektikten 5 saniye sonra bir minibüsle yanyana geçtik. Hatta selamlaştık tek elle. Dediğim gibi yollar 80'ini devirmiş clint eastwood tavrı istiyor.
Dere kenarında yetiştirilenin pirinç olduğunu tahmin ediyorum.
Tahta bir köprüden geçip selden sonra yeni düzeltilmiş derme çatma yola giriyorum.
Yol tarandıktan sonra araç geçmiş. Bir yere gidiyordur herhalde.
Toprak, renkler yol muhteşem.
yol iyice yamuldu ama problem değil. gücüm yeterli, bisiklet sağlam, hava süper.
kaşınınca yokuş geldi tabii.
buralarda geçen vakit ömrün sonuna ekleniyor direk. vergi iadesi gibi birşey.
iyi tırmandım, hava ısınmadan biraz yükselmek iyi geldi. sabah serinliği devam ediyor.
çoruhu oluşturan kollardan bayburttan gelen. Karşıya geçtiğim köprü de görünüyor. Önceki akşam karanlıkta geçtiğimden birşey görememiştim tabii.
yol yusufeli yönüne dönerek tırmanıyor. Yusufeli ve çoruhun kaçkarlardan gelen kolu.
kaçkarlardan gelen kol bitki örtüsü yoğun yerlerden geldiğinden toprak taşımıyor, bayburttan gelen ise epey yüklü. Fotoğraf erozyon konusu anlatılırken izinsiz kullanılabilir.
yol tepeyi aşmayacak gibi. Tekrar aşağı dönmez umarım.
İleride bir yaşam belirtisi var. Kömür ocağı olduğunu öğrendim gidince. Yolu da onlar düzeltmiş. Yol devam ediyor ama berbat durumda, üstelik ıssız yerlerde kafa karıştırıcı yol ayrımları var. Yapacak birşey yok. Biraz içgüdü biraz tahmin devam ediyorum.
Hikayesini merak ettim kamyonun.
Yol tamamen orman yoluna dönüştü. Çevrede yerleşim yeri çok az var ve çok az insan yaşıyor. Bir ara dere yatağından geçtim, suya düşünce küfürler savruldu ama fazla ıslanmadım neyseki. Bir de sapaktan yanlış yere sapıp yolun son bulduğu bir iki evlik bir yaylaya gittim. Geri dönmek zorunda kaldım tabii. İki denemeden sonra tutturduğum orman yolu haritadan anladığım kadarıyla dağı arkaya aşıyor olmalı.
Bir aksilik olmaması gereken bir rotadayım. Bu çok heyecan veriyor. Bir bacak kırılması ve ölüm kalım mücadelesi başlar. Şanslıysanız bir ormancı veya yaylacı 10 dakika sonra olay yerine gelebilir tabii.
ilginç görünüyorlar. literatürde isimleri dağ çileği olmalı. Ayılar özellikle severler bu meyveyi.
şansımı ayı saldırısı veya zehirlenme yönünde zorluyorum.
ups, misafir var. Kurt değildir umarım. Ağaca tırmanıp 2 gün beklemek hayallerim arasında yoktu. tehlikeli görünüyor, bana bakarken halinde vahşi hayvanlara özgü bir merak var. Ama bir kavgada indiririm gibi görünüyor, çok sallamadım elemanı.
arkada 2 tane daha farkedince pedalları yağlıyorum çaktırmadan.
Telekom'un kar aracı karlar eriyince mahsur kalmış anlaşılan.
görüş çok açık, çok ferah bir yol.
ve yeniden medeniyet. orman yönünde geldiğimi görünce şaşırıyorlar.
ilerideki tepeyi haritadan tesbit ettim. sağından geçmem lazım.
yakından gerçek büyüklüğü görünüyor. Gidip o yoldan geçmeden huzur anlatılmaz.
çamuru bile bir başka. keyif gezisi olduğundan küfretmiyorum. Zaten bu nedenle dağ bisikletime km saati takmadım ve bu bisikletle yaptığım gezilerin mesafesini sadece tahmin ediyorum.
yol yine çayırlardan çıkıp ormana giriyor.
yol süper bir ormanda yavaş yavaş tırmanıyor.
ilginç ağaç oluşumları.
devrilen ağaç çok. yamuk büyüyen ve devrilen ağaçlar tek birşeyin sonucu. Çok sert geçen kış mevsimi. Ağaçlar zaten belli bir irtifadan sonra görülen Sarıçam türünden. Çakı gibi karaçam türleri bu irtifaya dayanamıyor.
çok yoğun olmayan bitki örtüsü ilginç kayaları gizlemiyor.
sırt çantasını alıp suyun doğduğu yere doğru yürümek..
bir kurban daha.
bu doğal köprüden geçen bir ayı hayal edelim.
kırmızı korsanın hazinesi değerinde ve gizli bir güzellik.
çok ıssız, çok vahşi, çok güzel.
ve hanafta veya yaban çileği veya dağ yaban çileği.
tek tek tadı çıkmaz.
eski bir ahır kalıntısı.
çok güzel bir köprü. yapmak için epey taş taşımışlardır.
planı ters tutmuş şaşkın ağaç.
çok sevimli bir köşe!
uzayan gölgeler geç kaldığımı anlatıyor. yine karanlığa kalacağım sanırım.
Otlatılan sürüde epey hayvan var.
çobanların kulübesi. hayat çok zor buralarda.
bu yılın şampiyonu, bisikleti görmesin.
uzaktan tortum göründü, su çok güzel görünüyor kurak çoğrafyada.
epey yükselmişim, artık iniş zamanı.
dosdoğru vadiye değilde sağa doğru ilerliyor yol. Aynı anda banyo zili de çalıyor gürültüyle.
hayvanları ürkütmemek için yolun kenarına çekilip indim bisikletten.
uzun ve zorlu inişten sonra tortum yolunda. Çok bozuk ve selden iyice dağılmış yolda bisikletin dağılmadığına şaştım diyebilirim. demek çok sağlam yapıyorlar bunları. Bir dereden geçerken irice bir kaya yüzünden hafifçene düşmem ve iyice ıslanmam dışında çok sıkı bir sürüş oldu.
geçtiğim yaylaların bazıları. ileride yol ararken lazım olur.
tortum gölü geçişi başlıyor. yol uçurumdan geçiyor, göl manzaralı.
diyecek birşey yok, gidin ve sürün.
çok ihtişamlı çok.
güneş ve vadinin dansı başladı.
yol uzun ama teker asfalta değdi bir kere.
evler irili ufaklı göllerin arasında. ağaçların arasında göller görünmüyor ama muhteşem bir yer.
çorak vadinin ortasında gerçek bir vaha.
bölge yollarının standart şakalarından. bisikletle giderken olmadığına şükret diyorum amcaya.
boynum kopacak vadi yamaçlarını seyrederken. Yola baktığım da yok tabii.
her taraftan minik dereler akıyor.
Artvine girdik. Bir ara çıkmış olmalıyım
köylü bir dededen şeftali aldım. Burası mikro iklim nedeniyle akdeniz gibi, herşey yetişiyor. Amca beni sağlam kazıkladı ama ses etmedim. Artvinli miydi Erzurumlu muydu onu da tesbit edemedim üstelik
güneş iyice battı. tepeler parlıyor ama derin vadi tabanı karanlık ve soğuk.
kars yol ayrımı. Bir sabah güneş doğarken bu yoldan pedallamak güzel olurdu.
yol başladığı gibi rengarenk toprakla bitiyor. karanlık çökerken yusufelindeyim.
(link)
(Rotayı fotoğraflar ve Google Earth yardımıyla yaptım. Epey bir kısımda yollar haritada olmadığından eski usul manuel çizdim. Gerçeğe epey yakın ve takip edilebilir ama mesafe ve tırmanış tutarlı değil. Gerçek tırmanış hac5 ile yaptığım kayda göre 2600m civarında.)
Uzun bir aradan sonra 2. ve 3. günler.
Öncelikle 2.gün bisiklet sürmedim, rafting yaptım. Son günlerde yağan yağmurların etkisiyle çoruh coşmuştu. O kadarki bir noktada 2 kişi birden düşünce rehber daha ilerideki rapidlere sokmayarak biraz erken bitirdi. Temmuz başları en uygun zamanlar bence. Mayıs ve haziranda çok deneyimli ekiplere daha uygun su oluyor, ağustostan itibaren de fazla heyecan verecek kadar su kalmıyor. Ben tam fırtına zamanı gittiğimden temmuz sonu olmasına rağmen iyi su vardı. Süper bir deneyimdi. Korku, öfke, küfür vb ile dolu herkese tavsiye edeceğim bir macera. Ortalama bir bisiklet turunda 200 liralık köme, çikolata ve kek yediğim düşünülürse sadece 50 tl karşılığında bu kadar adrenalin, sudan ucuz bence
Gelelim 3.güne;
Yusufelinden çıkışla karadağ tepesi, ormandibi, morkaya gibi yerlerden geçerek Tortum gölüne geçip Erzurum-Artvin yoluyla tekrar yusufeline dönmeyi planlıyorum. Tabii haritada dağ yolları çok kabataslak işaretlendiğinden tamamen rastgele bir rota tutturmak durumdayım normalde. Ama bu sefer biraz farklı oluyor. Yusufeli bölgesinde rehberlik yapan arkadaşların hazırladığı rotaları içeren bir harita alıyorum yanıma. Kaldığım pansiyonda tanıştığım arkadaşlarım bana çok yardımcı oluyorlar. Bölgede bisiklet sürecek herkese Egemen ve Bülent ile temasa geçmelerini tavsiye ederim. Oturup iki çay içip sohbet etseniz yeter, oralara gittiğinize değer.
Google erişiminde sorun olduğundan rotayı çizemedim.
Bu küçük ölçekli haritalarla rota yaparken bazen insan şöyle hissediyor:
Sabah bu manzara ve sesle uyanmak nasıl bir yaşama sevinci veriyor anlatmak mümkün değil. İnsan hemen bu yaşama sevincinin bir kısmını kaya tırmanışı, deli bir nehire hava basılmış botla girme, bisikletle dağdan tek teker iniş gibi aktivitelerle harcayıp normale dönmek istiyor.
Bayburt yönünden rotaya giriş için uygun yerler vardır umarım.
tek hata ve bum. 10 yıllık bisiklet tecrübesinin ve gücünün tamamını kullanıyorum bu bölgede. Acemilik döneminde gelinecek yer değil.
Bu fotoğrafı çektikten 5 saniye sonra bir minibüsle yanyana geçtik. Hatta selamlaştık tek elle. Dediğim gibi yollar 80'ini devirmiş clint eastwood tavrı istiyor.
Dere kenarında yetiştirilenin pirinç olduğunu tahmin ediyorum.
Tahta bir köprüden geçip selden sonra yeni düzeltilmiş derme çatma yola giriyorum.
Yol tarandıktan sonra araç geçmiş. Bir yere gidiyordur herhalde.
Toprak, renkler yol muhteşem.
yol iyice yamuldu ama problem değil. gücüm yeterli, bisiklet sağlam, hava süper.
kaşınınca yokuş geldi tabii.
buralarda geçen vakit ömrün sonuna ekleniyor direk. vergi iadesi gibi birşey.
iyi tırmandım, hava ısınmadan biraz yükselmek iyi geldi. sabah serinliği devam ediyor.
çoruhu oluşturan kollardan bayburttan gelen. Karşıya geçtiğim köprü de görünüyor. Önceki akşam karanlıkta geçtiğimden birşey görememiştim tabii.
yol yusufeli yönüne dönerek tırmanıyor. Yusufeli ve çoruhun kaçkarlardan gelen kolu.
kaçkarlardan gelen kol bitki örtüsü yoğun yerlerden geldiğinden toprak taşımıyor, bayburttan gelen ise epey yüklü. Fotoğraf erozyon konusu anlatılırken izinsiz kullanılabilir.
yol tepeyi aşmayacak gibi. Tekrar aşağı dönmez umarım.
İleride bir yaşam belirtisi var. Kömür ocağı olduğunu öğrendim gidince. Yolu da onlar düzeltmiş. Yol devam ediyor ama berbat durumda, üstelik ıssız yerlerde kafa karıştırıcı yol ayrımları var. Yapacak birşey yok. Biraz içgüdü biraz tahmin devam ediyorum.
Hikayesini merak ettim kamyonun.
Yol tamamen orman yoluna dönüştü. Çevrede yerleşim yeri çok az var ve çok az insan yaşıyor. Bir ara dere yatağından geçtim, suya düşünce küfürler savruldu ama fazla ıslanmadım neyseki. Bir de sapaktan yanlış yere sapıp yolun son bulduğu bir iki evlik bir yaylaya gittim. Geri dönmek zorunda kaldım tabii. İki denemeden sonra tutturduğum orman yolu haritadan anladığım kadarıyla dağı arkaya aşıyor olmalı.
Bir aksilik olmaması gereken bir rotadayım. Bu çok heyecan veriyor. Bir bacak kırılması ve ölüm kalım mücadelesi başlar. Şanslıysanız bir ormancı veya yaylacı 10 dakika sonra olay yerine gelebilir tabii.
ilginç görünüyorlar. literatürde isimleri dağ çileği olmalı. Ayılar özellikle severler bu meyveyi.
şansımı ayı saldırısı veya zehirlenme yönünde zorluyorum.
ups, misafir var. Kurt değildir umarım. Ağaca tırmanıp 2 gün beklemek hayallerim arasında yoktu. tehlikeli görünüyor, bana bakarken halinde vahşi hayvanlara özgü bir merak var. Ama bir kavgada indiririm gibi görünüyor, çok sallamadım elemanı.
arkada 2 tane daha farkedince pedalları yağlıyorum çaktırmadan.
Telekom'un kar aracı karlar eriyince mahsur kalmış anlaşılan.
görüş çok açık, çok ferah bir yol.
ve yeniden medeniyet. orman yönünde geldiğimi görünce şaşırıyorlar.
ilerideki tepeyi haritadan tesbit ettim. sağından geçmem lazım.
yakından gerçek büyüklüğü görünüyor. Gidip o yoldan geçmeden huzur anlatılmaz.
çamuru bile bir başka. keyif gezisi olduğundan küfretmiyorum. Zaten bu nedenle dağ bisikletime km saati takmadım ve bu bisikletle yaptığım gezilerin mesafesini sadece tahmin ediyorum.
yol yine çayırlardan çıkıp ormana giriyor.
yol süper bir ormanda yavaş yavaş tırmanıyor.
ilginç ağaç oluşumları.
devrilen ağaç çok. yamuk büyüyen ve devrilen ağaçlar tek birşeyin sonucu. Çok sert geçen kış mevsimi. Ağaçlar zaten belli bir irtifadan sonra görülen Sarıçam türünden. Çakı gibi karaçam türleri bu irtifaya dayanamıyor.
çok yoğun olmayan bitki örtüsü ilginç kayaları gizlemiyor.
sırt çantasını alıp suyun doğduğu yere doğru yürümek..
bir kurban daha.
bu doğal köprüden geçen bir ayı hayal edelim.
kırmızı korsanın hazinesi değerinde ve gizli bir güzellik.
çok ıssız, çok vahşi, çok güzel.
ve hanafta veya yaban çileği veya dağ yaban çileği.
tek tek tadı çıkmaz.
eski bir ahır kalıntısı.
çok güzel bir köprü. yapmak için epey taş taşımışlardır.
planı ters tutmuş şaşkın ağaç.
çok sevimli bir köşe!
uzayan gölgeler geç kaldığımı anlatıyor. yine karanlığa kalacağım sanırım.
Otlatılan sürüde epey hayvan var.
çobanların kulübesi. hayat çok zor buralarda.
bu yılın şampiyonu, bisikleti görmesin.
uzaktan tortum göründü, su çok güzel görünüyor kurak çoğrafyada.
epey yükselmişim, artık iniş zamanı.
dosdoğru vadiye değilde sağa doğru ilerliyor yol. Aynı anda banyo zili de çalıyor gürültüyle.
hayvanları ürkütmemek için yolun kenarına çekilip indim bisikletten.
uzun ve zorlu inişten sonra tortum yolunda. Çok bozuk ve selden iyice dağılmış yolda bisikletin dağılmadığına şaştım diyebilirim. demek çok sağlam yapıyorlar bunları. Bir dereden geçerken irice bir kaya yüzünden hafifçene düşmem ve iyice ıslanmam dışında çok sıkı bir sürüş oldu.
geçtiğim yaylaların bazıları. ileride yol ararken lazım olur.
tortum gölü geçişi başlıyor. yol uçurumdan geçiyor, göl manzaralı.
diyecek birşey yok, gidin ve sürün.
çok ihtişamlı çok.
güneş ve vadinin dansı başladı.
yol uzun ama teker asfalta değdi bir kere.
evler irili ufaklı göllerin arasında. ağaçların arasında göller görünmüyor ama muhteşem bir yer.
çorak vadinin ortasında gerçek bir vaha.
bölge yollarının standart şakalarından. bisikletle giderken olmadığına şükret diyorum amcaya.
boynum kopacak vadi yamaçlarını seyrederken. Yola baktığım da yok tabii.
her taraftan minik dereler akıyor.
Artvine girdik. Bir ara çıkmış olmalıyım
köylü bir dededen şeftali aldım. Burası mikro iklim nedeniyle akdeniz gibi, herşey yetişiyor. Amca beni sağlam kazıkladı ama ses etmedim. Artvinli miydi Erzurumlu muydu onu da tesbit edemedim üstelik
güneş iyice battı. tepeler parlıyor ama derin vadi tabanı karanlık ve soğuk.
kars yol ayrımı. Bir sabah güneş doğarken bu yoldan pedallamak güzel olurdu.
yol başladığı gibi rengarenk toprakla bitiyor. karanlık çökerken yusufelindeyim.
Dosyalar
Son düzenleme: