Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

2019 Fransa bisiklet turu

Scudo
Alaphilippe'in en çok zaman kazandığı yer iniş başlamadan etap iptal edildi. Egan Bernal sarı mayoyu aldı. Alaphilippe'e Pinot'a yazık oldu. Özellikle Pinot'nun ağlayarak araca binmesi Tour tarihine geçti.?
 
Beklenilen senaryolara göre Alaphilippe'in tabutuna son çiviyi son yokuşta çakmaları çok muhtemeldi.Birçok kişi; Alaphilippe inişte farkı kapatacaktı demiş ama son yokuşta ,kim bilir , fark daha da açılacaktı.
 
@hamlet2006

Son yokus konusunda haklısınız bence de orada kaybedecekti ama yine de bu şekilde kaybetmesi hiç iyi olmadı.
 
  • Beğen
Tepkiler: Arkockutay
@dabann
Bu şekilde bitmesi Alaphilippe' i hafızalara kazıdı. Tamda en iyi olduğu yerde inişte "2 dakikalık farkı eritecekti, son yokuşta da 30-40 sn kaybedip, son etapta da direnecekti" ??
 
  • Beğen
Tepkiler: Hami Bulut
@dabann

Uzun yıllardır yol yarışlarını takip ederim.Bu süre zarfında öğrendiğim şeylerden biri ''ama'' ile başlayan cümleler kurmamak oldu.Özellikle de bunu aklıma kazıyan 2010 Tour de France'ında Port de Bales tırmanışını hiç unutamam. Tour de France'da hangi yokuşları unutamadınız diye kime sorsanız hep cevaplar klasiktir:Alp D'Huez,Mont Vonteux,Col du Tourmalet veya Galibier tırmanışı.Ben hiçbir zaman Port de Bales tırmanışını ve inişini unutamadım,unutamayacağım da.Andy Schleck yokuşta tam da atağını yapmışken zinciri atmıştı.Arkasından gelen Alberto Contador, köpekbalığı gibi kan kokusunu hemen almış ve anında hiç düşünmeden sarı mayodaki Andy Schleck'e atağını hiç acımadan yapmıştı.Contador ,süper bir inişçi olduğundan Schleck'e inişte 30 saniye kadar fark açmayı başarmıştı.Tarihe ''chaingate'' diye geçen bu olayda Contador'a ne kadar kızdığımı hiç unutamadım ve olayın çok büyük bir haksızlık olduğunu düşünmüştüm.Yazılı olmayan bisiklet kurallarında mekanik sorun yaşayan sarı mayoya atak yapılmaz/yapılamaz diye bir kural da yoktu olsa da önemli değildi.Andy Schleck zinciri atmasıydı büyük ihtimal Contador'u Port de Bales'e gömecekti.Ama tersi oldu ve o zincir olayı yüzünden Andy o sene sarı mayoyu Contador'a kaptırdı.Sarper Günsal Bey'in devamlı hatırlattığı gibi Attila İlhan'ın o meşhur sözleri her zaman aklıma gelir:''Ayrılık da sevdaya dahildir''.Evet o zincirin atması da sevdaya dahildi aynı bugün yarışın nötralize edilmesi gibi.Sonuçta bugün yarış mantıklı sebeplerle yazlılı kurallar dahilinde iptal edildi.Onun için Alaphilippe' a üstad Attila İlhan'dan gelsin:Ayrılık da sevdaya dahildir.

Andy Schleck'in sorun yaşayıp Contador'un sarı mayoyu kaptığı video
 
@Ahmet TOPAL
Bernal ile arasındaki farkı kapatması nerede ise imkansızdı bana göre. Bernalın MTB geçmişi var ve en az Alaphilippe kadar inişlere hakim ve iyi. :)
 
Tur daha hiç başlamadan önce kazanan Bernal olacak gibi duruyordu zaten. Alaphilippe bence yapabileceginin en iyisini yaptı. Ben yine de ilk 10'da yer alacağını düşünüyorum sarı mayo gitti diye hepten boş verecek bir karakteri yok kesinlikle ama bugün de sarı mayoyu tutabilseydi ilk 3 garanti gibiydi. Bundan sonraki senelerde de genel klasmana aday kalmaya devam edecektir adam hiç domestiği olmadan neleri başardı.
 
Dünkü etapta Bernal'in tek başına yaptığı atağı anlamsız bulmuştum..Meğer o atağı yapmasına takımı İneos ve Geraint Thomas onay vermiş..''Gidebilirsin'' demişler..Çocukta gitmiş..
Bugün de gitti..Denedi yani..Bu agresif tavrı ve takımının buna onay vermesi,Bernal'i zirveye taşıdı..Sarı mayoyu yarın giyecek,hak etti..
Burada Geraint Thomas'ın tavrı da çok önemli..Bernal'e izin vermeyebilirdi ama verdi..Geçen sene Froome'un ona olan olumlu tavrını,bu sene takım arkadaşı Bernal'e yansıttı..
Fransa ve diğer büyük turlar da,düşmeyeceksiniz,zaman kaybetmeyeceksiniz,gerektiği zaman da atak yapabileceksiniz ki,şampiyon olasınız..Bernal,19 gündür bunları yaptı ve sarı mayoyu kazandı..Yarın da mayosunu koruyacaktır ve ertesi gün şampanyalar Ineos sporcularının ellerinde olacak..

Sonunda Alaphilippe sarı mayoyu kaybetti..Çok üzüldü ama yapacak bir şey yok..Zaten çok zorlanarak tırmanıyordu,mayoyu koruyacağım diye kendini mahvetti gerçekten..15 gün mayoyu taşıdı galiba..Müthiş bir başarı bu..Yarın kaybetseydi,psikolojik olarak çok daha zor bir süreç yaşayabilirdi..Bugün kaybetmesi iyi oldu bence..

UCI çok doğru bir kararla yarışı durdurdu ve son tırmanıştaki geçişler baz alınarak etap sonlandırıldı..Son tırmanışı Bernal önde geçtiği için avantaj sağladı ve sarı mayoyu kaptı..Burada bir şans veya şanssızlıktan bahsedemeyiz aslında..Çünkü hava koşulları normal olsaydı,Alaphilippe'in ne yapabileceğini bilemezdik..Zaten dünkü gibi çok zor tırmandı,bu bakımdan son tırmanışta tamamen bitebilirdi de..Yarın yapılacak etap,biraz Alaphilippe'e uygun olsaydı,o zaman farklı şeyler söylenebilirdi ama yarınki etap,tamamen Bernal'in avantajına..Buna da şans diyemeyiz,çünkü dediğim gibi bu 22 yaşındaki çocuk,çatır çatır yarıştı..

Bir de şöyle bir şey var..Yarın Steven Kruijswijk ve takımı çok agresif yarışıp,Bernal'den sarı mayoyu alabilirler..Bu ihtimal de var..Emanuel Buchmann'da çok iyi durumda..Movistar'da muhakkak bir şeyler deneyecektir..Alaphilippe'de öyle..Çok heyecanlı bir etap bizi bekliyor..

Pinot,dün kendini zorladı..Bir yerde zorlandığını gördüm,kameraya yansımıştı..Bunu yapmamalıydı işte..Kendi temposunda çıkmalıydı/yarışmalıydı ama yapamıyor bunu..Dün zorladı,bugün patladı işte..Pinot'un yapacağı da bu..Bu kafayla kazanamaz işte..
Bugün Fransızlar için çok kötü oldu..
Yarışın durdurulma anı da tuhaf yani..Tam Egan Bernal sarı mayoyu kazandı diye ekranın sağında ibare çıktı,spikerler bunu belirtti filan;yarış durduruldu :D
Yine bu dış güçler devreye girdi galiba..Yukarıda birilerine ''Alaphilippe mayoyu kaybederse,yağmur/dolu/çamur ne varsa yollayın aşağıya'' diye tembihlenmiş galiba:D
Yarın Egan Bernal'in yoluna çivi/raptiye dökülmesinden filan korkuyorum:D:krktm:

Ne yarış oluyor ama..Olaylar olaylar olaylar..Daha yarış başlamadan olaylar başladı,hâlâ da devam ediyor..
 
Şeyi merak ediyorum. Alaphlippe klasikçi mi yoksa genel klasmancı mı olacak merak ediyorum
 
Televizyondaki sunucular, buradan da siz bi durmadınız bi susmadınız:D.Çok güzel tur oluyor da çok güzel tur oluyor.Alın size kısaltılmış tur.Tadı damağınızda kalmadı mı?

Daha durun siz son gün Champ Elysee'de meteor düşecek.

Bir Trans Türkiye Ultra Bike Race yapacağım tuttu, bi geldim Alaphilippe 15 gündür sarı mayoda.Zaten bunu görünce bir garabet olduğu ,olacağı belliydi, hemen bir Subhanallah çektim.Şimdi de bu kadar şeyden sonra bir inna lillahi demek lazım gelir.
Gözünü seveyim klasiklerin.
 
Son düzenleme:
(link)

(Orjinal linkte yazı içinde ilgili youtube linkleri de mevcut. Kopyala yapıştır yapınca çıkmadı.)

Tour de France’da dağların karar günü
Fransa Bisiklet Turu ile birlikte dağlar, nehirler, ovalar aşmak imkânı da var. Ve bugün dağlardaki son şansınız

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdaki tutkulu bağımlılığımı dışarda bırakacak olursak bisiklet sporunun büyük bir sevdalısı sayılmam… Ama 1985 yılından bu yana izlediğim Tour de France’ın (Fransa Bisiklet Turu) yeri bende hep bir başka olmuştur… Fransızların efsane bisikletçisi Laurent Fignon’un 1983 ve 1984 yıllarındaki zaferinin ardından 1985 yılında Tur’u bir başka efsane isim olan Bernard Hinault almıştı. Üç hafta süren Tur’un kimi dağlık etaplarını ilgiyle izlemiştim o yıl. 1985’in Fransızların Fransa Bisiklet Turu’nda son kez şampiyon çıkardığı tarih olacağını bilmiyordum o zaman doğal olarak.

Üç hafta süren Tur boyunca kat edilen coğrafya, benim için öylesine ilham verici ve motive edici olmuştu ki, bir yıl geçmeden kendimi yaşadığım şehrin batı ucunda, Rivelin Vadisi adı verilen yemyeşil bölgenin kıyısına taşınmış buldum. Altıma da “son model” olmasa da, güzel bir ikinci-el bisiklet çekmiştim.

1986 Fransa Bisiklet Turu ne olup bittiğini daha fazla anlayarak takip ettiğim bir yıl oldu. Özellikle Pireneler ve Alplerdeki etapları izleyebilmek için okuldaki laboratuvar zamanlarından çalıp eve erken geliyordum.

Fransa Bisiklet Turu bir yarıştan çok öte bir şeydi…



Bir kere izleyicisine yarışçıların geçtiği bölgelerin doğal güzelliklerini görme, bir kültüre tanık olma ve ruhunu dinleyebilme imkânı veriyordu. Kendinizi televizyon ekranlarındaki o tarihlerde “high definition” dahi olamamış görüntülere kaptırırsanız, saatte 40-45 km hızla yol alan bir kervanla birlikte dağlar, yaylalar, bağlar ve tarlalar aşıyor, pitoresk görüntüler eşliğinde rüya gibi yolculuklar yapma imkanına kavuşuyordunuz. Kimi zaman bir helikopterle su kemerlerinin, tarihi köprülerin, Ortaçağ’dan kalma şatoların, katedrallerin üzerinden uçabiliyordunuz. Oturma odanızın koltuğundan kalkmadan, cebinizden 5 kuruş çıkmadan, bir tür “salon turisti” olma kolaylığıyla…

İkincisi, sporcular için öyle “hadi gel, 90 dakika koşalım, kim galip gelirse” denebilecek bir mücadele değildi Fransa Bisiklet Turu… 21 gün boyunca, günde 100-150, hatta 200 km bisiklet sürerek, toplamda 3 bin km’nin üzerinde pedal çeviriyordunuz. Yakından biliyordum, örneğin bir atlet için en zor, en acı veren yarışlardan biri 800 mt’dir. Bitiş çizgisine vardığınızda baygınlık geçirecek gibi olursunuz. Ama sonuçta her şey 2 dakika içinde olur biter. Ve siz kendinizi 20 dakika sonra sevdiklerinizle bir sofrada bulabilirsiniz. Ama Tur başka bir yarıştır. Kaslarınızın acıyla yanması dakikalar, saatler değil, günler, hatta haftalar sürer. Sporcuların büyük kısmı kendisini bir yıl bu yarışa hazırlar. Azim, tutku ve sebat sahibi olmayanın daha ikinci saatinde “ben n’apıyorum burada” diyerek bisikletini kenara çekip yarıştan “istifa etmesi” işten bile değildir. Takım stratejileri ile etaplarda uygulanan taktiklerin teknik yönünü bir kenara bırakırsak, yarışçılar için böyle bir tur işkenceden farksızdır aslında.

Üçüncüsü…. Yüzlerce yarışçı arasından turun sonunda topu topu 5-6 kişi podyuma çıkacaktı. Bisikletçiler sekiz kişilik takımlarda kendilerini çoğunlukla podyuma çıkma ihtimali olan bir kişiye, onun başarısına adayarak 3 bin küsur km pedal çevirecek ve sonrasında belki de adları bile anılmadan unutulup gidecekti. Şartlar böyleyken 3 hafta süren bir yarışı tamamlamak, podyuma çıkabilmek, diğer bütün isimler arasından sıyrılıp Champs-Élysées’de zafere ulaşmak çok çok zordur. Ayrıca farklı karakter ve becerilere sahip çok sayıda iyi bisikletçi vardır. Kas yapınız gereği belki “sprinter” özelliklere sahipsiniz, belki de zamana karşı yarışlarda iyisiniz. Ama Fransa Bisiklet Turu’nda başarılı olup olmayacağınızla ilgili soruların cevabını çok büyük ölçüde dağlar verir! Fransa Bisiklet Turu’nda Pirenelerin ve Alplerin dediği olur! Yani olağanüstü denilebilecek bir kas kütlesine sahip biri de olsanız, sıskanın bir gelip, üstün tırmanma ya da yokuş inme becerisiyle yarışı pekâlâ sizden çalabilir.

Fakat… Seri halde acı çekmek bu turun önemli bir özelliği olsa da madalyonun sadece bir yüzüdür. Diğer yüzü ise centilmence, insanca yarışmanın vazgeçilmezliğini kabule yönelik bir ortak bilinç, bir onaşmadır. Yazılı olmayan bir takım centilmenlik kuralları çerçevesinde de yarışırsınız. Onları ihlale kalkışmanız halinde, o yüzlerce yarışçı bunu ertesi günü size misliyle ödetebilirler. Ayrıca -eskiden daha sık rastlanırdı gerçi ama- nadiren o centilmenlik kurallarının da üzerine çıkabilen enfes insanlık sahnelerine de tanık olursunuz bu Tur’da. Örneğin kazayla bir bisikletçi düşer, başka bir takımdan bir sporcu ona yardımcı olmak, onu yerden kaldırabilmek için zaman kaybetme pahasına durabilir…

Turun bu tip insani yüzüyle 1986 yılında tanışacak, bu yarışın o “işkence” koşulları altında aynı zamanda bir “insanlık” testi olabildiğine o yılki dağ etaplarında tanık olacaktım. Yüzde 13’lük eğimlerin de çıkıldığı Alp Dağları’ndaki L'Alpe d'Huez etabında…. Bisiklet camiasının “hektik” diye nitelemeyi yeğlediği yarış zaferleriyle ünlü Pirene Dağları’ndaki Tourmalet etabını saymazsak bu turun – tabii eğer programa dahil edilirse- en sevdiğim güzergahıdır L'Alpe d'Huez. Bu etabın son kilometreleri yarış anında mahşer yeri gibi olur. Dağlık güzergahın son yokuşlarını dolduran yüzbinlerce sporsever ellerinde bayraklarla destekledikleri isimlere bağrış çağrış moral vermeye, güç aşılamaya çalışırlar. Bazen onun birkaç metre yanında koştukları ya da bir “el verdikleri” dahi olur!



Fransa Bisiklet Turu’nun 1986 yılındaki 18. Etabı, bu ikonik dağda, L'Alpe d'Huez’de nihayete erecekti. Beş saati aşan bir zaman dilimine yayılan Briançon - l'Alpe d'Huez etabının son saatlerinde İsviçreli bisikletçi Urs Zimmerman’ı da arkalarında bırakan iki favori isim Fransız Bernard Hinault ile yarışa sarı mayoyla başlayan Amerikalı Greg LeMond olağanüstü bir mücadele sahnelemişlerdi. Etabı ana grubun önünde saatlerce lider götüren bu iki ismin o günkü mücadelesi o denli heyecan vericiydi ki, yorumcular bitiş çizgisini Greg LeMond’un mu yoksa Hinault’nun mu önde geçeğini tahmin etmeye çalışıyor, farklı değerlendirmeler yapıyorlardı. Bitiş çizgisine kimin önde gireceği elbette çok önemliydi, ama Alp Dağlarında yan yana pedal basan bu iki isim kilometreler boyunca o denli keyif verici bir mücadele sergilemişlerdi ki, o son metreyi kimin önde tamamlayacağı en azından benim gözümde bir teferruat halini almıştı.

İşte tam o son metrelere yaklaştığımızda olağanüstü güzellikte bir şey oldu. Bir yıl önce takım arkadaşı Hinault’nun turu kazanmasına yardımcı olan Greg LeMond, son metrelerde elini saatlerdir yarıştığı rakibine dostça uzattı. Hinault da bu güzel jeste aynı şekilde karşılık verdi. Ve ikili ellerini kavuşturarak bitiş çizgisine yan yana, el ele, birlikte ilerlediler. Muhteşem güzellikteki dağların arasında verilen mücadele keyfinin ötesinde ve kasların çektiği “işkencenin” orta yerinde böylesine hoş, insani bir şeyi görmek beni o denli etkilemişti ki, bir anda gözyaşıyla buğulandı görüntüm. Yaşlar gözpınarlarımdan öyle zarafetle ve sessizce süzülmek yerine, suratımı maymuna çevirtip yamultacak bir çağıl taşkınlıkla akıyordu. Yarış sonu seremonisini beklemeden televizyonu kapattım ve bisikletime atladığım gibi kendimi Manchester Road’dan aşağıya, Rivelin Vadisi’nin yemyeşil coğrafyasındaki kendi etabıma doğru bırakıverdim. Bir sportif müsabakada sanırım en son 1982 Dünya Kupası finallerinde tüm zamanların en sevdiğim futbol takımı olan Brezilya İtalya’ya 3-2 yenildiğinde gözyaşı dökmüştüm. Dört yıl sonra bu kez kederden değil mutluluktan ağlıyordum. L'Alpe d'Huez’de “insanlık” galip geldiği için de o Brezilya milli takımı sanki 1982’nin rövanşını almış gibi hissediyordum.



Yani, futbol sadece futbol olmayabilir ama, emin olun bisiklet de sadece bisiklet değil! Ve bazen futbolda buluşamadığınız güzelliklerle, insan ruhuna dokunan hikayelerle burada buluşabiliyorsunuz!

1986, aynı zamanda ilk kez Avrupalı olmayan bir ismin, bir Amerikalının yarış kazandığı, yani sarı mayonun Atlas Okyanusu’nun öbür yakasına gittiği bir yıl olmuştu. Greg Lemond iki yıllık bir aradan sonra geldiği 1989’da Tur’u yeniden ve bu kez genel klasmanda efsane Fransız bisikletçi Laurent Fignon’un sadece 8 sn. önünde tamamlayarak mayoyu bir kez daha ABD’ye taşımayı biliyordu.

1999-2005 arasında turu üst üste 7 kez Amerikalı bisikletçi Lance Armstrong kazansa da bu yarışlarda yasaklı madde kullanarak doping yaptığı yıllar sonra anlaşılacak ve unvanı kendisinden geri alınacaktı. Lance şeytanına yenilmiş bir isimdi, onu anlamıştık. Ama galiba seveni de azdı sanırım. Tur’un pazar değerine en büyük katkıyı yapmış isimdir belki ama insani bir değer kattı mı Fransa Bisiklet Turu’na diye sorarsınız, olumlu bir cevap bulmakta güçlük çekerim. Onu sadece Tur’u kazanmaya odaklanmış bencilliği ve mekanik bakışlarıyla, mental eziciliğiyle hatırlarım.



2003 bu anlayışının zirveye çıktığı bir yıl olmuştu belki de. Bir önceki yılın podyum ikincisi İspanyol bisikletçi Joseba Beloki ile çekişmişti Lance Armstrong o yıl. 9. Etaba geldiğimizde Beloki genel klasmanda Lance Armstrong’un sadece 40 sn. arkasında, ikinci sırada idi. Etabın bitişine birkaç km kala, bir iniş sırasında, biraz sert bir sağa virajın olduğu bir noktada sanırım asfaltın erimiş kısmına denk gelen Beloki dönüşü alamayarak yere çakılmıştı. Tur tarihinin bu belki de en kötü kazasında Beloki yere çakılmadan önce kısa bir an arka tekerleğinin kilitlendiğini görmüştük. Lance’ın baskısıyla iniş sırasında belki biraz fazla risk alan İspanyol bisikletçi, başta uyluk kemiği olmak üzere vücudunda epeyce yerini kırmış, çatlatmıştı. O asfalta yapıştığında kendisini birkaç metre geriden takip eden Lance Armstrong şaşırtıcı bir soğukkanlılıkla ve durumu kendi avantajına çevirmek üzere asfalt yoldan çıkarak bisikletini doğruca araziye sürmüş ve birkaç yüz metre bu şekilde arazide ilerledikten sonra bisikletini yeniden yola, parkura taşımıştı. Lance feci bir kazayla önünde yere yıkılan ve acıyla haykıran Beloki’nin asfaltın azizliğiyle acılar içinde saf dışı kalması karşısında hiç tereddüt göstermeden bisikletini tarlalara kırmış ve bu kazayı kendi avantajına çevirmek üzere arazide pedal çevirerek ilerlemeyi sürdürmüştü. Tur’un sevimsiz, gayri insani hikâyelerinden birinin yazıldığı bir etap olarak aklımdan çıkmaz 2003 yılının o Temmuz günü.



Ya doping skandallarının gölgesinde geçen ya da favori isimlerin ağırlığını çok güçlü bir şekilde koyduğu yılların ardından bu yıl Fransa Bisiklet Turu olağanüstü bir lezzet veriyor. Tur’un tamamlanmasına 2 etap kalmışken hâlâ kimin kazanacağını bilmiyoruz. Sene başında kimsenin 2019 Fransa Bisiklet Turu’nu zaferle tamamlayacağına ihtimal vermediği bir isim olan Fransız Julian Alaphilippe beklenmedik bir şekilde 14 gün boyunca sarı mayoyu giydi. Zaman zaman sprinter arkadaşlarının tur galibiyeti için ön sıralarda çalışacak kadar da mütevazı olan Alaphillippe özellikle 18. etaptaki iniş performansıyla adını şimdiden Tur tarihine altın harflerle yazdırmayı bildi. İlk haftalarda fazla bonkörce kaybettiği dakikalar nedeniyle genel klasmanda zirvenin çok gerisine düşen bir diğer Fransız bisikletçi olan Thibaut Pinot ise 14. Etapta (Tourmalet) podyumla taçlandırdığı şahane performansıyla adeta nefes kesti. Onun bu zaferinin Fransa ve takımı için ne anlama geldiğini merak edenler yarışın son anlarını ve takım direktörü Marc Madiot’nun son saniyelerdeki ruh halini izleyerek bir fikir sahibi olabilirler. Pinot’nun sol dizinden yaşadığı talihsiz sakatlık sonucu dün, 19. Etapta hıçkıra hıçkıra ağlayarak yarışı ve Tur’u bırakması tüm bisiklet severler için iç parçalayıcı oldu. Yine de bu yıl Tur’a büyük bir heyecan katan Pinot’yu izlemek büyük bir keyifti.

Bu arada, herkesin “artık kariyeri inişe geçti” dediği Kolombiyalı Nairo Quintana ise 18. Etap’taki zaferiyle “ben bitmedim, işte burada, zirvedeyim” demiş oldu. Memleketlisi, 22 yaşındaki Egan Bernal’e gelince…. Tur öncesi sarı mayonun en güçlü favorisi olan takım arkadaşı ve geçen yılın Tur şampiyonu Geraint Thomas’tan daha güçlü göründü bu yılki etaplarda Bernal. Ve dün kar yağışı nedeniyle yolun kapanması üzerine son bölümü dramatik bir şekilde iptal edilen etapta yaptığı atakla sarı mayoyu aldı Alaphilippe’ten Bernal!

Bakalım bugün, yani 26 Temmuz 2019 Cumartesi günü Tur’un Champs-Élysées öncesi son etabı olan 130 km’lik Albertville – Val Thorens etabında düğüm nasıl çözülecek? Tur’un 20. Etabı olan bu yarış yine Alpler’de. Yarışın son yokuşu 539 mt. irtifadan başlayacak ve 2365 m’de, zirvede sona erecek. Bugün kimin zafere ulaşacağını, Kolombiyalı bisikletçi Egan Bernal’in liderliği perçinleyip perçinlemeyeceğini bilmiyoruz. Ama çok sayıda bisikletçi arasında enfes mücadelelere sahne olan Tur’da nihayetinde sportmenlik, centilmenlik kazansın, “insanlık” zafere ulaşsın istiyoruz.

20. Etap bu yıl muazzam tat veren Tur’da muhtemelen düğümün çözüldüğü de bir etap olacak. O nedenle, bugüne kadar hiçbir etabını izlememiş de olsanız, Caner Eler, Sarper Günsal ve Berkem Ceylan’ın Eurosport’taki informatif ve renkli sunumlarıyla ayrı bir lezzet kattıkları Tur’un bu son Alpler etabını sakın kaçırmayın!

Fransa Bisiklet Turu ile birlikte dağlar, nehirler, ovalar aşmak imkânı da var. Ve bugün dağlardaki son şansınız. Dağların da karar günü! Haydi buyurun!

twitter: @akdoganozkan
 
düşündüğüm gibi bir sonuç oldu tebrikler egan bernal ???
 
Bugün yapılan kısaltılmış etapta,sarı mayo için şansı bulunan genel klasmancılardan,etap sonuna kadar bir şeyler bekledim ama çok büyük bir hayal kırıklığı yaşattılar banao_O
Etabın son 33 km'si yokuş,haliyle Alaphilippe'in geriye düşmesi normal de,Steven Kruijswijk,Emanuel Buchmann,Mikel Landa,Rigoberto Uran,Nairo Quintana,Alejandro Valverde gibi isimlerin sanki 3.etap yapılıyormuş gibi yarışmaları çok saçmaydı..Özellikle Steven Kruijswijk ve Emanuel Buchmann niye böyle yaptı,anlamıyorum..En azından denemeliydiler..

Nibali bugün etabı kazanmayı denedi ve kazandı..Nibali'nin yaptığını bu iki isimden biri yapamaz mıydı?Yapamasalar bile,yani Ineos kaçmalarına izin vermese bile,yine de denemek zorundaydılar bence..Egan Bernal'i bu anlamda zorlamamaları,yenilgiyi peşinen kabul etmeleri akılalmaz..Sanırım genel klasmandaki yerlerini korumak istediler ama böyleyse de çok saçma..Çünkü 4.olmakla 40.olmak arasında bir fark yok..
Emanuel Buchmann 4.olunca ne oldu sanki?Egen Bernal'den zaman çalmak için atak yapıp,son kmlerde tamamen tükenseydi bile,alkışlanırdı ama şu halleri ile Ineos dışındaki takımlardaki genel klasmancılar büyük hayal kırıklığı yarattılar..

Movistar filan rezalet bir taktikle yarıştı..Ne sarı mayoyu kazandılar ve bugün dediğim gibi ne de kazanmak istediler,ne de kürsüye bir isim çıkardılar..İlk 10'a 3 kişi soktular ama sonuç felaket..

Egan Bernal hiç etap kazanamadı ama hiç hata yapmadı,hiç geride kalmadı..Bu çok önemli..Bir defa atak yaptı,onda da geçen senenin şampiyonu takım arkadaşından bir tık daha iyi olduğunu herkese gösterdi..Dün bir daha atak yaptı,bu sefer de sarı mayoyu aldı..

Egan Bernal bugün kendisine direnmeyen genel klasmancılar yüzünden rahat bir şampiyonluk kazandı diyebiliriz..22 yaşında,bir Dünya yıldızı oldu..Bu tabi ki bir şans filan değil..Bu sene ve geçen sene neler başardığına bir bakın;

(link)
Tura zevk ve heyecan katan tabi ki Julian Alaphilippe oldu..Alaphilippe yarışmasaydı,tur çok kötü geçebilirdi..İki gündür çok üzüldü,herkesi üzdü..Sarı mayo yüzünden kendini çok hırpaladı..Eğer sarı mayoyu taşımasaydı,bence 2 etap daha kazanırdı..Toplamda 4 etap birinciliğiyle yarışı bitirebilirdi ama sarı mayo için zorladı kendini..Bu süreçte Pinot gibi sakatlanabilirdi de ama sakatlanmadı..Sarı mayoyu kaybetse de,tamamen içten yarıştığı ve 2 etapta kazandığı için Fransızlar kendisiyle gurur duyacaklardır..

Yarın sprint etabı var..Caleb Ewan ve
Dylan Groenewegen'den birisi kazanacaktır bence..
 
Alaphilippe'e son etapta geriye düşmeye başladığında çılgınca destek veren bir hayranı... "Haydi Juju kazanacaksın... Başarırsın, haydi!" bağırışı duyuluyor sanki.
3.jpg
 
Son düzenleme:
Geri