Scudo Sports

3 düzine + 2 deste kaç yapar.

@soner canlı

Arabın sevilesi bir yanı mı var? İhanet, entrika, cehalet vs.. uzar gider. Cengiz Han zalim olabilir onun devletçilik anlayışı eskinin intikamına dayalıdır. Cengiz Han Moğol değil Türk'tür bununla ilgili sağlam kaynaklar verebilirim.

Cengiz Han, İslâm Ordusu adı altında Kuteybe'nin Türk Yurtlarına baskınlar yapıp Türkleri köle, seks cariyesi yapan, cesetlerinide 21 km boyunca sallandırmasının intikamını almıştır. Türklere karşı yapılan Talkan ve Culcan katliamlarını okuyunuz. Bu 80 yıllık bir süreçtir ve arap nefreti daha da artmasın diye kitaplara pek konmaz..

Ezelden beri Türklere karşı ihanet içinde olan sinsi, ezik ve aşlağı ırkların yegane eşitlik taktiğine "din kardeşliği" denir..
 
Scudo
@Mehmet Metin Levent
Ayet olarak düşünmekten ziyade, yaşam biçimi olarak planlanan bir durum. Sistemli olarak hayata geçiriliyor.
Misal abdest alırken burun sol elle su çekilir . Sol elle taharet yapılır, sol elle pis şeyler tutulur.
Sağ el görece daha temiz kalır onla da yemek yenir. Araplar böyle yapıyor.
Kötü işleri sol elle yapıyorlar yani burun oymak vb işleri : D
 
Konu almış başını gitmiş, ben de son zamanlarda ekşisözlük te gündem olmasıyla rastladığım bir video yu belki görmeyenler vardır diye buradan paylaşayım

(link)

 
Hocam bizler arapçı değiliz arapları da savunmuyoruz.Bizim derdimiz arap nefreti üzerinden giderek islamiyet dinini arap milliyetine indirmenizdir.Evet peygamber efendimiz araptır ama islamiyet dini sadece arapların dini değildir.Şu altta yazdıklarınızdan tek tanıdığım şahsiyet Bediüzzaman Sait Nursi dir.Bütün eserlerini de okumuşumdur.Kendisi kürttür.Ve hiç bir zaman azılı bir arapçı ya da kürtçü olmamıştır.Hayatı boyunca Türklerle birlikte bu topraklarda yaşamıştır.O Türk dediğiniz nice insanlardan zulüm görmesine rağmen bu millete menfi hiç bir hareketi olmamıştır.1. dünya savaşında ve kurtuluş savaşında Türklerle beraber savaşmıştır.Hatta Ruslara esir düşmüştür.

Ben Van’da iken, hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: “Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?” dedim.
Dedi: “Ben Müslüman bir Türkü, fâsık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar.”
Bir zaman geçti, (Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksülâmel ile o da Kürtçülük damarıyla başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fâsık, hattâ dinsiz de olsa bir Kürdü salih bir Türke tercih ediyorum.”
Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaati geldi ki, Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur.
Emirdağ Lâhikası, s. 844
***
..yirmi sene hayatının şehadetiyle ve binler Türk kıymettar zatların tasdikiyle, dindar, müttakî bir Türkü, lâkayt çok Kürtlere tercih eden, hattâ mahkemede Hâfız Ali gibi kuvvetli imanı bulunan bir Türk kardeşini yüz Kürde değiştirmediğini ispat eden ve hürmet ve ihtiram görmemek için zaruret olmadan halklarla görüşmeyen ve camiye gitmeyen ve kırk seneden beri bütün kuvvetiyle, bütün âsârıyla İslâmiyetin uhuvvetine ve Müslümanların birbirine muhabbetine çalışan ve Türk milleti Kur’ân’ın bayraktarı ve senâ-i Kur’âniyeye mazhar olduğu için o milleti çok seven ve hayatını onlar içinde geçiren bir adam hakkında, sâbık vali resmî lisanla ihanet için propaganda yapmak ve dostlarını ürkütmek için “O Kürttür, siz Türksünüz, o Şâfiîdir, siz Hanefîsiniz” deyip, herkesi ürkütüp ondan çekindirmeye çalışması ve yirmi senede ve iki mahkemede tarz-ı kıyafeti değiştirilmeye mecbur edilmeyen ve şapka yarı askerin başından kalkmasıyla beraber, münzevi bir adamın zorla başına şapka giydirmeye cebretmeyi hangi maslahat, hangi kanun buna müsaade eder?
Şualar, On Dördüncü Şuâ, s. 590
***
Evet, ben bin gafil ve âmi Kürdü, bir Türk olan Hulûsi’ye karşı tutmadığımı ve bin cahil Kürdü, birer Türk olan Âsım ve Refet’e mukabil göremediğimi ve bir genç olan Hüsrev’i bin âmi Kürtle değişmediğimi ehl-i dikkat ve benim ahvâlime muttali olanlar tasdik ettikleri halde, frengîlik namına ve ilhad hesabına, Türkçülük perdesi altında, sahtekâr bir milliyetperverlik suretinde ve hodfuruşluk cihetinde bana tecavüz edenler ve Türk milletini ve milliyetini zehirleyen mülhidler bilsinler ki, ben millet-i İslâmiyenin en mühim ve mücahid ve muazzam bir ordusu olan Türk milletine binler Türk kadar hizmet ettiğimi binler Türk şahittirler. İşte bana Kürt diyen ve itham eden, zahir hamiyetperverlik gösteren sahtekârlar, bu millete ne gibi hizmet ettiklerini göstersinler.
Barla Lâhikası, mektup no: 192, s. 370
***
Şark isyanında Şeyh Said ve askerleri Üstadımız Bediüzzaman’ı Şarktaki büyük nüfuzundan istifade için mücadeleye iştirake dâvet ettiği zaman cevaben demiş:
“Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakâr İslâm müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem, diye hem cevab-ı red vermiş hem mücadelesinden vazgeçmesini söylemiştir.”
Beyanat ve Tenvirler, s. 137

Ama tabi size göre Türk denilince islamiyet öncesi türkler kabul ediliyor sadece.Zaten o yüzden anlaşamıyoruz galiba.Ama eğer ki islamsanız yanü müslümansanız unutmayın ki, arabın arap olmayana- ya da türkün türk olmayana- üstünlüğü yoktur.Üstünlük takvadadır. Eğer ki bunu kabul etmiyorsanız kusura bakmayın ama imanınızın temellerinde çok ciddi sıkıntılar var demektir.

@Alp Tigin Tengrikut bu hamur çok su götürür hocam.Neden arabın sevilecek bir yanı olmasın?Onlar insan değil mi yoksa?Entika hırs cehalet sadece araplarda mı var yani?Neyse kalın sağlıcakla.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahri Kaplan
@soner canlı orda bi de Fettullah Gulen diye birini yazmistim, onu da mi tanimiyorsunuz acaba? Tanimiyorsaniz tanistirayim, kendisi Bitlisli bir Kurt’tur. Dedeleri sonradan Erzurum’a goc etmistir. Burda Saidi Nursiye yaptiginiz guzellemelerin aynisini 5 sene oncesine kadar ona da yapiyordunuz. Hafizaniz yerine gelmistir umarim.

@gezgin gezer

Hocam onlarla aramizda en az 1000 sene fark var. biz once sol elle yemek yemek caiz mi degil mi onu halledelim :D
 
He yani finlandiyalıların bokunda boncuk arayabiliriz yani :).Bu arada evet fethullan güleni bilirim yani ismini duymuşluğum vardır.Ama hiç bir eserini okumadım bugüne kadar.Yalnız şunu çok net söyleyebilirim ki, nurcu denilince akla bunlar gelir ilk ama aslında bunlara en çok kızan da gerçek nurculardır emin olabilirsiniz.O yüzden hafızayı yerine geri getirmenizde gerek yok.Eğer onu da tanısaydım ve bence savunulacak bir tarafı olsaydı bediüzzamanı yazdığım gibi onu da yazardım çekinmeden tıpkı sizlerin zalim cengizhanı övdüğünüz gibi.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahri Kaplan
@soner canlı "mesail-i imaniyenin münakaşa suretinde bahsi caiz değildir." maalesef bazılarına bir şeyler anlatabilmek cidden çok zor.

Bir alimin tespiti :
"Şimdi ise, en ziyâde birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebî(yabancı) tahakkümü altında ezilen anâsır ve kabâil-i İslâmiye(İslam toplulukları) içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabânî bakmak ve birbirini düşman telakkî(kabul) etmek, öyle bir felâkettir ki, ta‘rîf edilmez. Âdetâ bir sineğin ısırmaması için müdhiş yılanlara arka çevirip, sineğin ısırmasına karşı mukābele etmek gibi bir dîvânelikle, büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa’nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda, onlara ehemmiyet vermeyip, belki ma‘nen onlara yardım edip, menfî unsuriyet(ırkçılık) fikriyle şark vilâyetlerindeki vatandaşlara veya cenûb(güney) tarafındaki dindaşlara adâvet(düşmalık) besleyip onlara karşı cebhe almak, çok zararları ve mehâliki(tehlike) ile beraber, o cenûb efradları(fertleri) içimizde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cebhe alınsın.
Cenûbdan gelen Kur’ân nûru var. İslâmiyet ziyâsı gelmiş. O içimizde vardır. Ve her yerde bulunur. İşte o dindaşlara adâvet(düşmalık) ise, dolayısıyla İslâmiyet’e, Kur’ân’a dokunur. İslâmiyet ve Kur’ân’a karşı adâvet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi‘ adâvettir. Hamiyet nâmına hayat-ı ictimâiyeye(toplum hayatı) hizmet edeyim diye, iki hayatın temel taşlarını harâb etmek, hamiyet değil, hamâkattir(ahmaklıktır)."
 
  • Beğen
Tepkiler: soner canlı
Dinin gerçekten tartışmaya açılıp, hurafelerden ayıklanması ve tarikatların elinden kurtarılması lazım. Bunu inançlı insanlarında hakaret olarak algılamaması lazım. Aynı zamanda bu konular tartışılırken saygı sınırları içinde kalmak zorunlu ve aşağılamalardan uzak durmak ta şart. Dinin günümüze göre güncellenmesi gerekiyorsa bu da yapılmalı ve güncellenmelidir. Bunun dinde yeri ve yolu da vardır. BU sadece islamiyet değil tüm dinler için geçerli. Yoksa din adı altında insanlar oyuncak oluyor ve robotlara dönüştürülüyorlar. Sünnettir diye yapılan saçmalıklardan bir video da benden, bu tip hareketlere ve tarikatlara başta dini bütün insanların karşı olması gerekir.


 
  • Beğen
Tepkiler: C.Biberci
Bu tarz konular açıp benim ve benim gibi düşünenlerin damarına basmayın. Burası bisiklet fotumu "felsefe" ya da "sorularla islamiyet" forumu değil.

Bu vatan ne çektiyse din kardeşlîği kisvesi altında hainlik yapan Türk düşmanlarından çekti. Tarih bize kimin dost kimin düşman olduğunu defalarca gösterdi. Tüm basın-yayın organları etnik kökenlilere hoşgörü yarışına girerken Orta Asya'dan gelen teröriste "Uygur Türk'ü", hırsızlık yapan bakıcıya "Türkmen" vurgusu yapıyor.

En azılı silahlı terör örgütünün mensuplarının k*rt olduğunu, İmralıda keyif süren ele başının k*rt görünümlü kripto ermeni olduğunu dile getirmez..Onların işi gücü etnikseverliktir.

İşte bu abartılı hoşgörü sonucu bugün açılımların, Türk Devlet, Millet ve Bayrağına "tek" demelerin cezasını bizler çekiyoruz.

Bu konu ve benzerlerinin burada yeri olmamalı dileyen özelden yazsın tartışsın gereksiz yere kimseyi germeyin gerdirtmeyin..
 
@SEL PER evet hocam haklı olduğunuz noktalar var. İnanın bu video ne İslamiyeti, ne de sünnet olan bir davranışı temsil ediyor. Bu tür uygulamalar maalesef dine zarar vermektedir. Dinin güncellenmesine gelirsek; iman (imanın 6 şartı) ve ibadet (İslamın 5 şartı) kısımları zaten güncellenemez. Bunlara inanmakta ve uygulamakta kesinlikle zorlama yoktur. Kişinin sabaha kadar namaz kılması veya kılmaması bir başkasını ilgilendirmez. O tamamen kişinin Allah ile olan irtibatına bağlıdır.
Toplum hayatını ilgilendiren konular, aslından uzak kalmamak şartıyla güncellenebilir. Israrla üzerinde durulması gereken konular, sosyal hayatta birlikte paylaştığımız alanlardır. Çevreyi temiz tutuyor mu, trafik kurallarına uyuyor mu, yasal saatlerden sonra gürültü noktasında hassas mı, işini düzgün yapıyor mu, vergisini ve işçinin gerçek hakkını veriyor mu, kamu malına karşı koruyucu mu, hak ve hukuku gözetiyor mu, hayvanları ve bitkileri koruyor mu, ... işte asıl bu konularda, maalesef çok eksiğimiz var.
 
  • Beğen
Tepkiler: SEL PER
Bütün bu tartışmaların başlıkla ve ilk mesajla ne alakası var ?
 
@soner canlı

Arada kaynamış..Kendine "Bediüzzaman (Zamanın harikası) diyen Saidi Kürdi denen akıl fukarasından bahsetmişsiniz..

Saidi Kürdinin radyoyu ilk duyduğunda yayın ve frekans olayına inanmayıp "radyonun içinde melekler vardır gelen sesler onlara aittir" dediğini, Matrix Neo misali kendine sıkılan üç mermiyi durdurduğunu, evindeki sobasıyla konuşup dertleştiğini kendi eserlerinde yer vermiştir.

Osmanlı kürtçesiyle yazdığı okunduğunda iyice kafa bulandırıp "hikmet" yüklendirilen eserlerini(!) herkes duymuştur. Saidi Nursi denen zât azılı bir kürtçüdür. Bununla ilgili eser dediği şeylerden delil olarak kaynaklı şekilde sunabilirim.

Türklerin kanları hudut boylarında sebil gibi akarken k*rtler dağlarda keçi güdüp fırsat buldukça yağma yapıyorlardı. Saidi kürdi bu durumu düzeltme bahanesiyle II. Abdülhamit'in huzuruna çıkmış, k*rt gençlerine medrese yaptırtmak için ödenek istemiş ve Abdülhamit tarafından da "deli" olduğu anlaşılınca iki yıl akıl hastanesinde yatırılmıştır.
 
Eskisen Turklerin %99 u musluman diye ovunurduk. Son yillarda bu oran cakiliyor ne yazik ki. Sebep olanlar da muslumanlik tasliyorlar.
 
@Alp Tigin Tengrikut Hocam sizde cahillik diz boyu anlaşılan.Kürt Saidin bir tane dahi eserini okumadığınız ve sallamasyon yazdığınız tarafımca ayan beyan ortadadır. Sizinle tartışmayacağım çünkü görüyorum ki faydası yok.Sadece bir iki konuya, konuyu okuyan arkadaşlar için açıklama yazacağım.

1- Bediüzzaman bu ünvanı kendisi kendisine takmamıştır.Ona bu ünvan verilmiştir.
2-Bediüzzamanın radyo ile ilgili hüve eseri vardır ve orda radyodan bile Allahın varlığını ispat etmiştir.Radyonun içinde melek vardır diye bir cümlesi hiç bir eserinde yoktur.
3-Evet zamanın padişahına gidip bazı tavsiyelerde bulunmuştur fakat zamanın padişahı kendisini geçiştirmek için bir kese altın vermiştir.Bediüzzaman da ben buraya şahsi menfaat için gelmedim diyerek padişahın altınını kabul etmemiştir.Ve tabi padişah da kendisini deli diyerek akıl hastanesine göndermiştir.

Fakat bediüzzamanın akıl hastası olmadığı tarihçe-i hayatıyla ve de eserleriyle herkesin malumudur.

Son olarak da o akıl fukarası dediğin zat seni akıl ve zeka yönünden üçle çarpar beşe katlar emin ol.Zaten tanımadığın insanlar hakkında bir eserini dahi okumadığın insanlar hakkında bu tarz nefret beslemen de senin ne kadar akıl fukarası olduğunun izlerini gösteriyor bize.
 
kürt saidin bir kaç kitabına başladım ama benim bildiğim dil anlamama yetmedi. haliyle tamamlayamadım. kendisini tanımak isterdim gerçekten. walter isaacson gibi prensipleri olan bir biyografi yazarı, hayatını günahı ve sevabıyla olabildiğince objektif yazabilse de, okusak. çünkü, bir tarihi şahsiyeti, sevenlerinin yazdığı methiyelerle, sevmeyenlerin yazdığı hakaretlerle okumaktan bunaldım.

ilk emir "ikra", yıllardır bize ezberletilen anlamı ile oku. ancak, arapçada, birden fazla anlamı olan kelimelerden, bir diğer anlamı ise "öğren ve öğrendiklerini paylaş". yine hz. Muhammed'in de, evre evre şeklinde değişikliğe gittiği, uzun sakallı gezdiği bir evreden sonra sakalını kısalttığı, bir kalıba girmediğini, bir şekille anılmamızı istemediğini rivayet ederler. kıyafet ile bir müslümanın diye formatı az çok belli. halbuki müslümanım diyen ve mümin olmaya niyeti olan kişinin, yalan söylememesi, hırsızlık yapmaması, mizanı her zaman sağlaması, eşitlikçi olması, adaletli olması, temiz olması, özetle düzgün bir insan olması gerekli. nasıl ki, 1999 depreminde, gölcükte yardıma koşan hristiyan misyonerler, bir çok umutsuz insanı hristiyanlaştırmışlarsa, bunu da kılıç zoruyla yapmadılarsa, müslümanın da aklını başına devşirmesi lazım.

din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarında, 1993 ten önce, tarikat yol demektir diye tarikatlardan bahseden. yaradan a ulaşmak için, sonsuz yollar vardır der, tarikatlar da bunlardandır diye ilave eder. islam da, ruhban sınıfı olmadığı için, size şah damarınızdan daha yakınım diye kutsal metin de belirtildiği için, yaradanı aramak için, sakallı, cübbeli ve de sarıklı birinin peşine takılmak; affı olmayan iki büyük günahtan yani şirk ve kul hakkı yemekten bilin bakalım hangisine girer. yaradan, inananlarına okuyup ders almaları kendilerine çeki düzen vermeleri için bir kutsal metin ve bu yargılara varabilmeleri için de akıl vermiştir. başkaca insanın ihtiyacı olan birşey yoktur. ilim çinde bile olsa gidip öğrenin diyenler, hindistandan öteye gitmeyip, tarikat adındaki şeylerin tohumlarını alıp gelmişler ve maddi çıkar imkanı olarak kullanmışlardır.

tarikatlar, masonik örgütlenme modeli ile faaliyet göstermektedirler. süleymancılardan bir tanıdık, denizlide marangozluk ve mobilya imalatı yapmaktadır. ankaradaki, bir süleymancılara ait kooperatifin mobilyaları yapım işi kendisine verilmiştir. işleri birbirlerine vermektedirler ve sermayeyi kendi içlerinde çoğaltmaktadırlar. başarılı ve okumaya ekonomik gücü yetmeyen kişileri devşirmek için burslar vermektedirler. inceleme imkanım olmadı daha fazla. gözlem imkanım bu kadar.

nurcuların ise yanılmıyorsam 4 ana kolu vardır. yaradana erişmek için birsürü ana yoldan 4 tali yol türemiştir. yunan ile çalıştım. bizim basına da yansıdı elbette. seçilmiş hükümeti papazlar vaftiz etmeden göreve başlamıyorlar. alın size, hristiyan geleneği. dışardan bakınca, benim için saçma. din, amalgam bir işlev görmeli hiç olmadı. birleştirmeli. bizim tarikatlara bakınca, ayrıştırıcı. gözlemlerime göre, her bir tarikat, bir değerini sapkın ama kurtarılabilir gibi görüyor. hiç bir tarikata dahil değilseniz vay halinize, yekten kafirsiniz; katliniz vacip, malınız mülkünüz sizi öldürecek olana helal, varsa zevceniz ve çocuklarınız da ganimet.

videodaki çocuklara da üzülmedim. para saymayı öğretiyorlar. deste deste dolarları sayacaklar ilerde, düzine düzine kutularda altın istifleyecekler. o zaman asla hata yapmayacaklar. soru bu durum değil; soru şu:

böyle bir videoyu kim neden yayınladı? buruda vermek istediği mesaj ne? bize ne demek istedi? yoksa eğitim sistemimiz zaten 1946 dan beri üzerinde sistematik olarak oynanan en önemli unsur.
 
@soner canlı

Makalenin tamamı uzun olduğundan cevaben bu kısımları bırakıyorum.

Nurculuk Denen Sayıklama

Saîd-i Nursî denilen adam, eskiden Saîd-i Kürd-î diye bir takım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten âciz, Şafiî mezhebinden bir Kürttür. Mütareke yıllarında İstanbul sokaklarında millî Kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. Bu cakacı Kürt kendisine “Bedîüzzaman” demekte, müridleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır. Bedîüzzaman, “zamanın harikası” demektir. Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüzbinlerce Türk”ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır.

Zamanın bu harikası, bu Kürt Said, aslında bir Kürt milliyetçisidir. Nasıl Moskofçular Türk milletini yıkmak için ortaya sosyal adalet ilkesiyle atılıyor, yoksulların davasını benimsemiş görünüyorlarsa, Kürt Said de ortaya Müslümanlık ve kardeşlik çığırtkanlığı ile çıkıyor. Kürtçülük davasını açıkça güdemiyeceği için, Türkçülüğü yıkacak ağuları Müslümanlık ve Nurculuk diye ileri sürüyor. Müritlerine veya kendi tabiriyle Risâle-i Nur şakirtlerine evlenmeyi yasak ediyor. Çünkü evlenip çocuk sahibi olurlarsa, o çocukların kötü ve dinsiz olma ihtimali varmış. Tabiî, dağdaki Kürdün bu büyük ve ilâhî buyruktan haberi olamıyacağı için, o evlenecek ve Kürtler çoğalacak. Herkesin sözüne inanan saf Türkler ise, büyük mürşidin buyruğu ile evlenmiyecek, böylelikle Türk soyu azalacak ve Kürt Şeyh Said”in 1924”de yapamadığını, Kürt Molla Said (yani Bedîüzzaman) kırk yıl sonra yapmış olacak.

Kadını şeytanın askeri sayarak evlenmeyi yasak eden dinin, Zerdüşt dini olduğunu bilmeden koyu Müslümanlık adı altında bir nevi Mazdeizm yaptıklarının farkında olmayan bu beyinsizler sürüsüne ne demeli? Urfa”daki mezarının bir baş belası haline gelmemesi için, söylentilere göre, General Mucip Ataklı tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, bu kaldırmaya inanmayarak Kürt Said”in oradan uçtuğuna inanacak kadar şuursuz olanlara ne denebilir? Millî talihsizlik, akıl hastanesi kliniklerinde yatması gerekenlerin halk arasında dolaşmasındadır. Ciddi tedbirler alınmazsa, bu dinî cinayet daha yıllarca sürecektir.

Nur risalesi (kendi tâbirleriyle risale-i nur) denilen sayıklama kitapları pek çoktur. Beyni örümceklenmiş zavallılar bu sayıklamaları elle yazarak, yahut şapirografi veya taşbasmasıyla çoğaltarak onbinlerce satarlar. Bunu satmak için kasaba kasaba, köy köy dolaşan Nurcular vardır. Bunları satarak sevaba girerler. Sözde Türkçe olan bu sayıklama kitapları, Kürt hamalların fikir seviyesinde yazıldığı için, kimse birşey anlamaz. Anlamadığı için de, onda gizli hikmetler, yüksek gerçekler olduğu kuruntusuna kapılır.

Bir zamanlar bu sayıklamalardan bana da bir tane yollamışlardı. Kendimi zorlayarak okuyabildiğim bir tanesinde, Kürt Said radyodan bahsediyor, dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklıyordu.

İşte, aşağı tabaka ile birlikte doktor, mühendis ve avukatın da şeyhi, pirî olan, kendisinden “efendi hazretleri” diye söz ettikleri Kürt Said”in seviyesi budur.

Fizikten, titreşimden haberi olmayan, müsbet bilimin kıyısından dahi geçmeyen bir yobaz, radyo hakkında ancak bu kadar düşünür. Fakat bilgisizliğini de anlamaktan âciz olan o kara cahil, bu katmerli bilgisizliğine bakmadan, Türkler aleyhinde hüküm çıkarmaktan da geri kalmıyor. Nur risalelerinin birinde, Ye”cüc Me”cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi “akvâm-ı vahşiyye” (yani vahşi kavimler) olduğunu yazmıştı. Sevsinler medenî Kürdü!… Özbek, Kırgız ve Tatarlar arasında okuyup yazma nisbeti % 90”dır ve aralarında atom bilginleri de olmak üzere her bilim dalında yüzlerce bilgin ve uzman bulunmaktadır.

Kendisini Nurculuğa kaptırmış olan bir avukatla geçen yıl aramda küçük bir konuşma olmuş, Kürt Said”de ne bulduğunu kendisinden sormuştum. “Kuran”ın en güzel tefsirini yapmıştır.” diye cevap vermişti. Bu genç avukat eski yazıyı bilmiyor, Kuran”ın şimdiye dek en büyük İslâm bilginleri tarafından üç İslâm dilinde yapılan tefsirlerinden habersiz bulunuyordu. Bunu kendisine boşuna anlatmaya çalıştım. Bir kere çileden çıkmış, aklın ve mantığın dışına uğramıştı. Bir safsataya inanla uğraşmak neye yarar? Bugün devlete düşen görev, bunun sebeplerini arayıp bularak tedavisine gitmektir.

Nihal ATSIZ, Ötüken, 7 Mart 1964, Sayı: 109

Nurculuk Denen Sayıklama

Kürt Said”in 1327 ( = 1909 ) yılında, İstanbul”da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış bir eseri vardır. Adı: “İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î” dir. Kendisinin Saîd-i Kürd-î Yani Kürt Said) olduğunu tastik ettiği bu eserde, eserin muharriri diye de kendisini “Bedîüzzaman” diye taktim etmektedir. Eserin tâbii, yani editörü de “Kürdîzade Ahmed Ramiz” dir. yani dört başı mâmur bir eser. Bu 48 sayfalık eserin “hâtime” kısmı (44-48. sayfalar) Kürt Said”iin içyüzünü göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir. Bunun aynen alıyor ve ağdalı bir dille yazıldığı için açık Türkçeye çeviriyorum:

"Ebnâ-i cinsime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahs nâtamam kalır. ( = Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır. )
Ey Asurîler ve Keyânîlerin cihangirlik zamanından pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!… Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa sahrâ-i vahşette vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilâhî denilen makine-î alemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa”ib kanun-i nûrân-î ilâhînin müessisi olan hikmet-i ilâhî ufk-i ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki, tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle tevhit ve mezcederek zerrâtın câzibe-i cüz”iyyeleri gibi gibi bir câzibe-i umum-î millî teşkili ile Kürt gibi bir kütle-i azîmi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i islâmiyye Osmâniyyenîn mevkibinde bir kevgeb-i münevver gibi câzibesini ittiba ile muvazene ve âheng-i umumiyyeyi muhafaza ediniz. ( = Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vhşet sahrasında yağma edecektir. İlâhi hikmet denilen âlem makinesinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme dalbudak salan Tanrı”nın nurlu kanununun kurucusu olan ilâhî hikmet, ezel ufkundan kader parmağını kaldırmış size emrediyor ki: Ayrılık, gayrılıkla damla damla dağınık sular gibi boşa giden hamiyet ve kuvvetinizi milliyet fikriyle birleştirip kaynaştırarak zerrelerdeki küçük cazibelerden bir umumî ve millî cazibe teşkili ile Kürtler gibi büyük bir kütleyi dünya gibi döndürerek İslâm ve Osmanlı şevket güneşinin mevkibinde parlak bir yıldız gibi cazibesine uymakla muvazeneyi ve umumî ahengi muhafaza ediniz.)"

Görülüyor ki Kürt Said, zavallı Kürtlere eski Asur ve İran ordularının hayali öncülüğünü yaptıracak kadar koyu bir Kürt milliyetçisidir ve çapraşık acemî ifadesiyle Kürtleri Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye çağırmaktadır. Bunun hiçbir tevili, tesfiri yoktur. Beyninde ve gönlünde kötü düşüncesi olmayanlar, bu açıklıktan sonra onun bir İslâmcı değil, bir Kürtçü olduğunu kabule mecburdur.

Nihal ATSIZ, Ötüken, 7 Mart 1964, Sayı: 109

@soner canlı

Saidi Kürdi (Nursi) denen tescilli k*rt milliyetçisinin avukatlığını yapmak asıl akıl fukaralığıdır. Beni üçle çarpacak dediğin zekanın hezeyanlarının sadece bir kısmını yazdım. Taktir okuyanların ve görenlerindir. (Görüntü kirliliği için herkesten özür diliyorum)

image.jpg
 
Hocam konuyu uzatmayacağım çünkü baştan sona yalan yanlış bilgilerle dolu bu yazdıklarınız.Bediüzzaman hiçbir zaman tarikat kurmamıştır ve kendisine şeyh dememiştir.Kendisi evlenmemiştir ama hiçbir talebesine evlenmeyi de yasaklamamıştır.Radyo konusuna girmeyeceğim bile.Bediüzzaman kendi hayatını eski sait ve yeni sait olarak iki döneme ayırmıştır ve Risale-i Nur eserlerini yeni sait döneminde yazmıştır.Bence sağdan soldan derleme safsata okuyacağınıza zahmet edin ve bizzat kendi eserlerinden birşeyler okuyun.Yok bunu yapacak iradeniz yoksa da tanımdığınız insana bu kadar da nefret beslemeyin bence.Ayrıca görüntü kirliliği için özür dileyerek güya hakaret etmeye çalışmışşınz.Bunlar da zaten içinizdeki nefretin dışa vurumudur.O yüzden sizinle tartışmak manasız.Bu arada dediğim gibi son mesajınızdaki hakaretten dolayı da şikayet hakkımı kullanıyorum.
 
@gezgin gezer adamlar osmanlının zamanında yapageldiği bişeyi anca 2018 de yapabilmiş. bildiğin külliye burası. ne yazık ki, külliye kelimesi finlandiyalıların dağarcığında yok, o akadar sığlar bu sebeple basitçe kütüphane demiş geçiştirmişler. (bu yazdıklarım kara mizahtır aman ha yanlış anlamayın)
 
@soner canlı

Yazdığı, ya da yazdırdığı ererleri(!) adıyla verdim ve bunların üzerine hâla safsata muamelesi yapıyorsun. Olmadığına dair bir ispatın var mı?

İlmi olduğunu iddia ettikleri eserleri bilim açısından ne işe yaramış? Tarikat ve cemaatlar ilim yapıyoruz diyerek bu zamana kadar bilimsel ne çalışma yapmışlar?

Saidi k*rdi ve benzerlerinin sayıklamalarını tamamını okumak gafletine düşmem. Okuyanların durumuda ortada..

Beni mücadelemden dolayı şikayet edebilirsin. Ben mücadelemi binlercesine karşı verdim ve vermeye de devam edeceğim. Taktir Bisikletforum yönetiminindir.
 
Geri