Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

30 Ekim 2020 Ege Denizi Depremi

Scudo
Yukarıda bahsedilmiş, Bornova'nın adı Burun ova'dan geliyor, körfeze doğru uzanan burun şeklinde olduğu için. Özkanlar, Manavkuyu ve Bayraklı bu ilçenin denize doğru olan uzantıları. Bayraklı denize en yakın kısım. Bornova'nın bamyası meşhurmuş, 80'liyim ama ben de göremedim bamya tarlalarını. Ama Özkanlardaki mandalin bahçelerini hatırlıyorum. Neyse demem o ki bu bölge nihayetinde ova, gevşek zemin. Yukarıda denmiş 2007 yönetmelik değişikliğinden sonra iyileşme oldu diye. Olmuş ama orada da sıkıntı var, ekşide yazarın birisi açıklamış. Revize edilen yönetmelikte verilen en büyük ivme değeri 0,4g imiş. Yıllarca 1.derece deprem bölgeleri için bu katsayı dikkate alınmış çünkü yürürlükte olan o. 2018'de tekrar revize oluyor o ivme değerleri 0,6 ve 0,7g'ye yükseltiliyor. Yani 2007'den sonra tasarlanan binalar da yanlış ivme değeri ile hesaplanıyor. Hatta yazar üşenmemiş 0,4g ile hesaplanmış binalardan 2018 yönetmeliği değerlerine göre tekrar hesaplamış ve çoğu binada kolon ve kirişlerin yetersiz olduğu sonucu çıkmış. Sonra projelerin zemin etüdleri meselesi büyük sıkıntı. Dedik ya adı üstünde Burunova burası. Alüvyal gevşek zemin. Ee bizim zemin etüd firmaları 12-18 metrede bitiriyormuş sondajı. Öyle saçma raporlar gördüm ki diyor adam yazmış rapora “zeminde 0 – 20 metre arası sıvılaşma vardır…… minimum 14 metre (link) yapılarak zemin ıslah edilmelidir” bunun altında onlarca imza var diyor. Ya uzmanı değil veya rant var bilin bakalım hangisi. Belediye imar çalışanlarının oturduğu ev ve bindikleri arabalara bakarsanız anlarsınız mevzuyu diyor. Detay okumak isteyeni şuraya alalım: (link) Özetle 1.derece deprem bölgesinde 2007 sonrası yapılan binaların da risk altında olduğu söyleniyor ki teyit etmedim ancak mantıklı geldi argümanları. Ve diğer ahlaki sorunlar, çürümüş toplumsal düzen oldukça daha çook acı çeker bu millet maalesef.
 
@Abdülkadir Ergin ben Bornovanın bamya tarlalarına denk geldim 81 liyim bende. Ama şu var Bornova küçükpark sonrası sadece dere havzası alüyvonlu toprak aynı bizim menderes deltası ve gediz deltasında olduğu gibi. Mesela 34 yıldır Karşıyakadayım gediz deltası oldukça büyük bostanlının deresi bile gediz e bağlı kaldı ki ıslah edilip üzerine oldukça yüksek binalar yapıldı.

Herkes Bornova da olay sanıyor ama Bostanlı da oturulmayacak bina sayısı bayağı bir yüksek. Büyük bir artçı olursa işimiz iş.

Hanım oğlan ben uyuyamadık çok yorulduk yaşlı anne baba da var onları da merak ediyoruz. Umarım büyük bir artçı olmaz.
 
1996 dendiğinde Dinar ve çevresi bir yutkunur.
Özür dilerim, yanlış hatırlıyormuşum. 1 ekim 1995'miş deprem günü. Çocuktur o zamanlar, ona sayın.
Aklımdan çıkmayan bir ev. Önünden geçmiştim, çarşı içlerinde bir yerdeydi.
Screenshot_20201031-221051_Google.jpg
Lambaları, perdeleri uçuşuyordu daha. Bir hafta kalmıştım deprem bölgesinde, çadırda. Artçılar sürekli oluyordu.
 
Prof. Hakan Kutoğlu: Daha büyük depremlerin ayak sesleri
(link)
 
@Abdülkadir Ergin ben Bornovanın bamya tarlalarına denk geldim 81 liyim bende. Ama şu var Bornova küçükpark sonrası sadece dere havzası alüyvonlu toprak aynı bizim menderes deltası ve gediz deltasında olduğu gibi. Mesela 34 yıldır Karşıyakadayım gediz deltası oldukça büyük bostanlının deresi bile gediz e bağlı kaldı ki ıslah edilip üzerine oldukça yüksek binalar yapıldı.

Herkes Bornova da olay sanıyor ama Bostanlı da oturulmayacak bina sayısı bayağı bir yüksek. Büyük bir artçı olursa işimiz iş.

Hanım oğlan ben uyuyamadık çok yorulduk yaşlı anne baba da var onları da merak ediyoruz. Umarım büyük bir artçı olmaz.

Doğrudur hocam sonuçta sahil şeridi hep gevşek zemin. Sadece Bayraklıda neden bu kadar yıkım diye düşünüyorum bende. Bostanlı, keza Mavişehir özellikle oralarda çalıştım 2000'de, komple bataklıktı o Mavişehir tarafı. Zaten az ötesi hala daha bataklık, kuş cenneti.. Alsancak keza oralarda okudum, oralarda sakat. Balçova bile jeotermal kaynak bölgesi. Altı su havzası. İzmir'de kıyılar hep gevşek. Kentteki binaların da çoğu çok eski maalesef. Bornova'da doğup büyüdüğüm evimiz de Ata durağında, dere yatağında deniyordu o bölgeye yıllardır. Dere mere yoktu tabii ortada, merkezi olmuştu ilçenin. Çok fay var İzmir'den geçen. Yine iyi dayandı diyorum bu büyüklükteki depreme bu yapılaşma. İnşallah daha büyüğü gelmez. Ciddi tedbirler almak lazım, bize japon disiplini yaklaşımı şart. Fabrikalarda bunların tpm, kaizen, poke yoke gibi kalite programları gayet uygulanabiliyor. Japon yönetmeliği de onların gözetiminde bize uyarlanıp hayata geçirilebilir. Anadolu hareketli bir coğrafya sonuçta. Revize edilen 2018 yönetmeliğinde Amerika referans alınmış, neden Japonya değil bilemiyorum teknik bilgim olsa yorumlayabilirdim belki. Bilen aydınlatırsa sevinirim.
 
@Abdülkadir Ergin hocam başlık " Ege Denizi Depremi " ve cok doğru bir başlık. Bu bir " Izmir Depremi " değil . Yanı daha Izmir Depremi yaşanmadı. Uzmanların bekledikleri fay Tuzla Fayı yani asıl o zaman depremi hissedeceğiz. Şimdiye kadar hep denizde yada yunan adalarında oluyordu.
Japon , alman, amerikan ....teknikleri zaten sır değil . Okullarda okutuluyor , yayınlarda paylaşılıyor. Aynı trafik kanun/yönetmeliği gibi deprem yönetmeliği de yazılı ve kısmen yeterli. Sorun cok sayida yazılı kanun , kararname ,yönetmenlik , tüzük ,,,? Yazmak değil onları uygulamak. Anayasa bile raf kaldırılmış. Gıda yonetmeliginin uygulanmasi konusunda durum fecaat . Daha ne kadar kotu olabilir ki derken hergun yeni dolandiriciklar, kurnazliklar, kanunsuzluklar haber oluyor. Sorunların kaynağı belli.
Şarkıdaki gibi:
" everybody knows"
 
Ayrıca Ahmet Ercan hoca genelde büyük depremleri önceden tahmin ediyor şiddetine kadar onu iyi dinlemek gerekiyor.


(link)
 
Bu bir " Izmir Depremi " deği
Tanrı korusun zaten İzmir depreminden. İstanbul diyip duruyorlarda büyük şehirlerin hepsi aynı bence. Niye konuyu evirip, çevirip İstanbul'a getiriyorlar anlayamıyorum.😒
Denizde, bu kadar uzaktayken (100 km falandı sanırım) böyle bir kayıp yaşattıysa, karada olunca düşünemiyorum.
 
@Abdülkadir Ergin hocam başlık " Ege Denizi Depremi " ve cok doğru bir başlık. Bu bir " Izmir Depremi " değil . Yanı daha Izmir Depremi yaşanmadı. Uzmanların bekledikleri fay Tuzla Fayı yani asıl o zaman depremi hissedeceğiz. Şimdiye kadar hep denizde yada yunan adalarında oluyordu.
Japon , alman, amerikan ....teknikleri zaten sır değil . Okullarda okutuluyor , yayınlarda paylaşılıyor. Aynı trafik kanun/yönetmeliği gibi deprem yönetmeliği de yazılı ve kısmen yeterli. Sorun cok sayida yazılı kanun , kararname ,yönetmenlik , tüzük ,,,? Yazmak değil onları uygulamak. Anayasa bile raf kaldırılmış. Gıda yonetmeliginin uygulanmasi konusunda durum fecaat . Daha ne kadar kotu olabilir ki derken hergun yeni dolandiriciklar, kurnazliklar, kanunsuzluklar haber oluyor. Sorunların kaynağı belli.
Şarkıdaki gibi:
" everybody knows"
Yazdıklarınızın altına imzamı atarım. Çok doğru tespitler. Leonard Cohen'in şarkı sözleri duruma cuk oturuyor maalesef..

"Everybody knows that the boat is leaking.
Everybody knows that the captain lied."
 
Tanrı korusun zaten İzmir depreminden. İstanbul diyip duruyorlarda büyük şehirlerin hepsi aynı bence. Niye konuyu evirip, çevirip İstanbul'a getiriyorlar anlayamıyorum.😒
Denizde, bu kadar uzaktayken (100 km falandı sanırım) böyle bir kayıp yaşattıysa, karada olunca düşünemiyorum.

Maalesef Izmir de yaşamama rağmen ben yine de once Istanbul diyorum. Çünkü nereden bakarsan bak orası çok daha önemli. Izmir haritadan silinse ile Istanbul silinse arasındaki farkı düşün. Istanbuldaki nüfusun ,işyerlerinin ,ticaretin aslında yayilması ,dağıtılması lazım.
Yıllar önce Ümraniye çöplüğü patlamıştı. Aynı onun gibi gitgide yığılıyor birikiyor....
Askeri, ekonomik , ticari, insani,.... kayıpları Turkiye icin çok büyük olur.
Elin almanı küçük şehirde insanca yaşıyor. Sessiz sakin doğayla beraber saglikla ve işyerine yakın yaşıyor. Işyeri dediğim de 100 150 yıllık uluslararası bir firma. Kümes gibi apartmanlarda yaşayıp ise servislerle , otobüslerle taşınmıyor. Ama bize öğretilen ise " akşam hayat bitiyor burada abi "
Bizim milletin huyu da acaip akşam 22:00 24:00 de kendine hizmet edecek mekan ve insan olsun istiyor.
" garibanın garibana yaptığını kimse yapmazmış "
 
akşam hayat bitiyor burada
Aslında (Fransa için yazarsam) kısmen doğru. Gece biraz uç bir örnek ama güneş batınca hayat duruyor gibi.
-------
Konuya en yakın olan sayın üyelere bir sorum var. Son durum nedir acaba? Babamlarla falan konuştuğumda buralar iyi ama Bayraklı, Çay mahallesi, Bornova tarafları karışık diyorlar.
Bayraklı ve Bornova'nın üst kısımlarında çok bir şey olduğunu düşünmüyorum.
 
Son düzenleme:
Efendim, 1960 yılında devlet planlama teşkilatı (dpt) kuruluyor. O zamana kadar, istanbul nüfusu 1.5 milyon ya var ya yok. Tarihte hep en kalabalık şehirlerden olmuş istanbul, konumu, güzelliği sebebiyle. Yani isteseniz de 1 milyonun altına inmez kalabalığı. Neyse efendim dpt, kurulduktan sonra, istanbul göç almaya başlıyor. Neden dersiniz? Doğuya zaten bir türlü yapılmayanların üzerine yanlış tarım politikaları ile insanlar iş bulmak için istanbula akın ediyor. Dpt nin sanayi bölgesi olarak istanbul izmit bursa yi tasarlayıp kolaya kaçması veya daha başka kapalı kapılar ardı mevzular. 3 tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemiz diye başlayan klişeler var ya, bizde işe yaramıyor o klişe. Üretimi, tüm ülkeye yayıp, demir yolları ile en yakın limana indirmek ilk maliyet açısından fazla ama bir zaman sonra etkin ve karlı bir iş. Bugün 15 milyonluk bir istanbul var. Fay hattına çok yakın ve 250 yıllık aralarla tarihi depremlere gebe. Afrika kıtası arap yarım adasını sağa iterken, arap yarımadası anadoluyu batıya doğru karaman merkezli bir eksen üzerinden itiyor. Anadolu her yıl 2cm kadar yunana yaklaşıyor ortalama. Bu da kuzey anadolu fay hattında enerji olarak açığa çıkıyor, egede kendini gösteriyor. Bir yere, âdeta saatli bomba gibi bir yere tüm ülkeyi yığarsnız sorunlarınız sadece deprem olmaz. Lokal iklim değişir, yöreye ait bitki örtüsü ve canlı habitatlar yok olur, çöp sorunu logaritmik artar, atık su sorun olur, ormansızlaşma kaçınılmaz olur ve temiz şu için yüzlerce kilometre ötelerden su taşırsınız.
Ülkenin acilen, sanayi ve üretimi anadoluya yayması, hizmet sektöründe işsiz kalan nüfusu tarıma yönlendirmesi, istanbul yükünü ve riskini dağıtması lazım. Ama RANT diye iş burda kilitleniyor.
Afet bölgesi olan yerden sanırım ya 3 Ya 5 sene vergi alınmıyor. 1999 da bunu yaşadık. Nerdeyse kimse depremden ölmedi, ecel geldi diyeceklerdi. Ortaokul lise dönem arkadaşım bornova manavkuyuda tamamen kapalı caddelerden, oturulamaz durumda onlarca binadan, depremde ölen çocukluk arkadaşlarından, açıklanan sayıların komikliğinden bahsediyor. Ateş düştüğü yeri yakar.
Ailem izmirde. 70 yaşlarında 2 insan. Tarifi imkansız, yaşamayan bilemez dediler. Deprem yaşamayanlar için söyleyeyim, artçılarla birlikte bulunduğunuz yer bir kez zaman daha sallanır. Sonra unutısunuz. Sonra bir kaç ay sonra üst komşu çocukları koşmaya başladığında, yüklü bir kamyon sokakta çukura girince veya başka bir sebeple bir sarsıntı olsa hemen korku tazelenir eyvah deprem oluyor dersiniz. Travmatiktir. 15 temmuzu meclisin arkasındaki evde yaşamış biri olarak, 1 yıl kadar helikopter sesi duyunca huzursuz oldum ben. Travması zordur. Hayat devam eder ama yarası psikolojik olarak hemen kapanmaz.
İzmirli insanlara sabırlar diliyorum. Deprem yaşamış herkes için, Allah daha beterinden korusun diyorum.
 
Yıkılmasa da insanlar evsiz kaldı. Acısı uzun sürecek belli. Büyük hasar alan Bayraklıyı komple bisiklet ile gezdim. Ortalık savaş alanı. Bunun gibi onlarca çok ağır hasarlı binalar var. Hasarsız olan binalardan insanlar taşınmışlar binalar boşalmış. Her yer kiralık. Karşıyaka da da kolonu kirişi patlak binalar var. Bu iş öyle ha deyince düzeltilebilecek durumda değil. Evsiz alanlar oldukça fazla. Ama İzmir şöyle bir şehir; Devlet daha gelmeden İzmirli herkesin eksiğini gediğini halletmiş. Hatta fazlası ile yardımlar halktan gelmiş alacak yerleri yok. Ama devletin başı devlet yaptı bakın diye oldukça talihsiz açıklamalar yapmakta. Kızılay o bu şu yok. Halk var ve evsiz kalanlara yardım edenlerde gene halk. Geçmiş olsun mu desem nasıl geçecek mi desem bilemiyorum. :(
WhatsApp Image 2020-11-01 at 17.03.12.jpeg
 
Yıkılmasa da insanlar evsiz kaldı. Acısı uzun sürecek belli. Büyük hasar alan Bayraklıyı komple bisiklet ile gezdim. Ortalık savaş alanı. Bunun gibi onlarca çok ağır hasarlı binalar var. Hasarsız olan binalardan insanlar taşınmışlar binalar boşalmış. Her yer kiralık. Karşıyaka da da kolonu kirişi patlak binalar var. Bu iş öyle ha deyince düzeltilebilecek durumda değil. Evsiz alanlar oldukça fazla. Ama İzmir şöyle bir şehir; Devlet daha gelmeden İzmirli herkesin eksiğini gediğini halletmiş. Hatta fazlası ile yardımlar halktan gelmiş alacak yerleri yok. Ama devletin başı devlet yaptı bakın diye oldukça talihsiz açıklamalar yapmakta. Kızılay o bu şu yok. Halk var ve evsiz kalanlara yardım edenlerde gene halk. Geçmiş olsun mu desem nasıl geçecek mi desem bilemiyorum. :(
245885 dosyayı görüntüle
Bu yazınızdan hükümet karşıtı olduğunuz sonucunu çıkardım ya neyse... yeri burası değil diyorum sadece.
Birde bu tür felaketlerde devletten bir şey beklemeden halkın kendi kendine yardımcı olması lazım zaten. Devlet bizimle uyumuyor, biz devletiz.
Önce biz adım atacağız ki devlet destek olacak. Biliyorum; "uzaksın, oradan yazmak kolay" diyorsunuzdur ama emin olun orada olsam kendimi taşın altına koyardım. Sözün aslı elini ama ben elimi koymazdım.
 
@Cemal Ç. Yıkılmış binanın üzerinde , enkazda çalışma yapanlarla beraber medyaya görüntü verme derdinde olanlara ne denilebilir ki?
Ölenler bu halkın çocukları, zayi olanlar bu halkın mali , ....
 
Beklenen İstanbul depreminde,devletin yapabileceği tek şey,uçaklarla şehrin üstüne kireç dökmek olacaktır. Bak işte, Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli o zaman işe yarar çünkü yangın söndürme uçakları ve helikopterleri ile kireçleme yaparlar muhtemelen.

 
@Burak Altaç bir ara arabalarda ceset torbası zorunlu olması durumu vardı. Sonra kaldırdılar . Aslında acı ama gerçek bir hatırlatma olabilirdi. Tabi böyle şeylerin insanları uykudan uyandirma tehlikesi de var. 1.5 tonluk bir metal yigini ile ne yaptigini dusunebilirdi. Mavi hap , kırmızı hap ?
 
Geri