Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

46.Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu

Günler yaklaşıyor,sabırsızlıkla bekliyorum.Son 20 gün.
 
Scudo
Sagan, Bennati, Greipel, Renshaw,Grabsch, Taaramae, Moncoutié, Pauriol, Moinard, Duque, Visconti, Furlan.
Kesinlikle geçen seneden daha iyi bir kadro. Beklediğimiz bazı takımlar yok ama kesinlikle hayal kırıklığına uğramayız bu kadro ile. Radioshack ve Team Sky2ı da getirebilseydik muazzam olacaktı. Ama bu sene turdan çok zevk alacağız. Sprint finişleri muazzam mücadeleli olmaya aday. Özellikle Sagan ve Greipel izlenmeli Bennati'yi unutmadan.Giro'ya hazırlanan sprinterlerin kapışması Avrupa'da turu çok izlenir hale getirebilir. Pamukkale etabında da Cofidis üstünlük kuracaktır. Eğer tırmanışta çok fark atabilirlerse Moncoutié GK için iddialı olabilir.
 
denizlili olarak en fazla heyecanım pamukkale etabında olucak sanırım...

nereden başlayıp, nerede bitecek, hangi yol izlenecek merak ediyorum...
 
@Mustafa ÇAKAR

teşekkürler
 
Federasyon sayfasına göre, bizim milli takım kampa girmiş...

Yalnız bir kısmı Fas'ta, bir kısmı kampta imiş...

- Yahu çocukları son günlerde yormasalardı...
- Kampta filan diyerekten şimdi, form, tutsan form tutulmaz...
- Teknik, taktik desek, ne olabilir bilemiyorum...
- Yahu, keşke takımı yıl başında seçseler, bütün yıl kampa alsalar...
- Ben eminim yaz ve kış antreman yapılırsa daha başarılı olunur... Formlarını hep üst seviyede tutmaları daha iyi olur...

Gene de, kendi takımlarının antremanına güvenerek, milli takım hocalarımıza güvenerek iyi neticeler alacağımızı düşünüyoruz...

Şimdi milleti buraya çağırıp, birinci olmak olmaz tabii, üçüncü olsak yeter :) ....
 
@Ongun Yücesan

El cevap : Fas'ta olan milli takım değil .Brisaspor , Fas turuna katıldı

@Ongun Yücesan

El cevap : Emin ol ,Brisaspor'un antreman teknikleri ve hocaları milli takımın teknik kadrosundan daha iyi.

Birinci olmak ,üçüncü olmak meselesini anlamadım da .Bizim ekip Libya Turunda döküldü.Fas turunda da dökülüyor şu anda. Tour of Turkey'de 16 takım arasında 15. olursak başarıdır bence.

@Mustafa Çakar

Sagan ve Bennati yok beyler .Boşuna umutlanmayın .Liquigas takımı resmi açıklamayı yaptı.


Milli Takımı açıklıyorum

AKDİLEK Ahmet
AKSOY İsmail
HARMANCI Fatih
KAL Miraç
MARMARA Uğur
OZDEMİR Bünyamin
SAYAR Mustafa
TÜRKÇETİN Selçuk
 
Keşke uzun zamana yaygın düzenli çalışma takvimi olsa...
Keşke yaz, kış küçük yaşlardan itibaren bu spora yatırım olsa...
Herhalde gelecek garantisi olmaması etken oluyordur...
Bir de sabırla aynı işi yapmak meselesi var...
Sonra sporculara uygun antreman programı vermek lazım...
Sonra para lazım...
Sonra iyi 10 - 15 bisiklet lazım....
Sonra istikrar lazım...

Yani 8 kişiyi çağırıpta, hadi aslanım kazan kupayı gel dememek lazım...
Sabırla, bu adamları çalıştırmak lazım...

Ben takım yapılarını pek bilmiyorum, ancak, futboldan, koşudan benzeri sporlardan görüyorum...
Bu konuda biraz daha umutlu olmakla birlikte içim pek rahat değil...
Gençleri hocalar üzüyor, spordan soğutuyor, bağırıyor çağırıyor, bunu marifet sayıyor... Genç'te bıkıyor, spordan soğuyor, başarısı geçici oluyor...
Sırf dertleşmek için söylüyorum...
 
  • Beğen
Tepkiler: nükleer kedi
@Ongun Yücesan

Valla güzel kardeşim Almanya'yı ,Fransa'yı ,İspanya'yı geçtim de şu Moldova ve Kazakistan'dan daha mı az imkanlar var bu ülkede. Hadi diyeceksiniz ki onların bir spor kültürü var .

Peki ya Kolombiya ve İran'a ne demeli . Araştırın ,görün adamlar ne kadar başarılı bisiklette .Bunların daha mı aşağısındayız .

Ne yazık ki şu anda Mısır , Fas , Libya , Cezayir gibi ülkeler bile bisiklette bizden fersah fersah ileride .

Antrenör konusu zaten bir başka tango .Bütün başarısızlıklar zaten antrenörlerle başlıyor ve bitiyor. Şu il temsiliciklerinde bisiklet ajanları ne yapar anlamam. Salla başı al maaşı .Çıkın piyasaya bir sponsor arayın , imkanlar yaratmaya çalışın . Fedakarlık yapın . Yok olmaz .Yata yata maaş almak daha kolay çünkü . Herşeyi devlet yapsın .

İzmir'de bir ajan vardı zamanında , federasyonun yolladığı bisikletlerin parçalarını söker satardı, yerlerine daha ucuz parçalar takardı . Takıma adam seçerken ilk denemeyi 24 km lik Karagöl yokuşunda yapardı.Düşün ! Adam takıma girecek. Bunun için 24km'lik komple yokuş olan bir etapta sporcu adayını deniyor.Aman kendileri adam yetiştirmesin.Herkes hazır gelsin.

Her işimiz böyle vesselam .Allah yardımıcımız olsun
 
@taner-ince


Geçen seneki kişinin bu senede sunmasının ne sakıncası var acaba? Kendisi uzun zamandır sporla içiçe Türkiyenin en önemli spor spikerlerinden biridir.Tarihi Gs-Arsenal Uefa Kupası maçını ve daha bir çok önemli spor müsabakalarını sunmuştur.Bir çok branş ilede yakından ilgilidir.Ayrıca bisiklet yarışlarınıda severek,gayet hoş bir biçimde halkın anlayacağı şekilde sunmaktadır.Sanki halkımız bisiklet sporunu çok iyi biliyorda sunucuyu beğenmeme lüksü var??? Sanki taktik olarak eksik anlatıyorda halkımız onu mail yağmuruna tutacak kadar bisiklet kültürüne sahip?? Kaldıki yayında önemli bir hatada yapmadı.Bir kaç ufak dil sürçmesi,herkezin espri anlayışına uymayabilen espriler yapmış olabilir.Sırf bunlar için adama neden taktınız??

Adam gayet eğlenceli bir şekilde izleyiciyi sıkmadan sunuyor.Geçen senelerdeki tecrübesi vede turun kategori atlaması sebebiyle bu yılki turu daha iyi sunacaktır.

Ülkemizde giderek gelişen böyle güzel bir organizasyon varken desteklemek yerine olur olmaz yerlerine takılıp kalmanın ne alemi var?? Ondan sonra bisiklet sporu gelişmiyor diye yaygara yapıyorsunuz.AYIP !
 
Bende abi biraz umut olsun diye iki hikaye ekliyeyim...

Osmanlı'nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın ve büyük aşk'ı Hürrem Sultan'ın bir kız çocuğu gelir Dünya' ya .
Efsane bir ask'ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline , en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur ( Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir).
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki, o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur ,biri Diyarbakır valisi Rüstem Paşa dır,diğeri ise saray'ın baş mimarı Mimar Sinan... .
Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir , Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan'a deliler gibi aşıktır.....
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan'a kavuşamamıştır fakat o'na olan aşkını olanca güzelliğiyle, sanatına yansıtmıştır.
İstanbul'un en güzel yerlerinden birine ,Üsküdar'a Mihrimah Sultan adına bir cami yapması istenir kendisinden.1540 yılında inşa etmeye başladığı cami'yi 1548 yılında tamamlar.Cami inşa edilirken bir yandan kendi aşkını anlatır hiç şüphesiz ve eserine sanki "eteklerini giymiş bir kadın" siluetini verir, ayrıca cami için mimari olarak esinlendiği ,örnek aldığı yer ise bir başka aşka, kutsal bir aşka adanmış bir şaheserdir; Ayasofya...........
Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup, padişah fermanı ile yaptırılan
bir eserdir, ama Sinan'ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa, padişah fermanı olmaksızın,
Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği, ıssız, yalnız ama İstanbul' un en yüksek tepesi olan bir yere, sanki aşkının gizli, ıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişçesine ikinci bir eser yapmaya koyulur....
Mihrimah Sultan'a ithafen....... Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru, gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç
güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder, bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı ( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere, dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi herhalde).
Cami içindeki pantatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de
Mihrimah Sultan'ın o çok güzel ayak topuklarını döven, upuzun saçları
tasvir edilmiştir. Ve yine denir ki Mihrimah Sultan'ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen, yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli
yapılmıştır bu cami.
Ama Sinan aşk'ını öyle sihirli bir tılsımla mühürlemiştir ki ,bu sırra şaşırmamak, o sevdaların naifliğine imrenmemek elde değil. Sinan Usta'nın aşk'ının vesikasıdır sanki, iki caminin de yeri özenle seçilmiştir. Güneşin doğum ve batım yerleri tespit edilerek yapılmış camilerdir.

Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'ni aynı anda görebileceğiniz
bir yer tespit edin. Günbatımında; (elbette, yılın sadece bir gününde ki o gün 21 Mart gece ile günün birbirine eşit olarak kavuştuğu gün'dür daha enteresanı, o gün Mihrimah Sultan'ın doğum günüdür) göreceğiniz muhteşem manzara şudur: Edirnekapı Camii'nin tek minaresinin arkasından güneş batarken,
Üsküdar'daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır! "Bu nasıl bir hesaplama, bu nasıl bir estetik anlayışıdır!"

Faik Yener
 
GİRİŞİMCİLİK
Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır: “Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.
– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu
– Alıyorum.
– Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten.
23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.

Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.
Kütüphaneye de bir yazı asar: “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz.” Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var. Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.
“Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.
Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca‘nın ünü etrafa yayılır. Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa’nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.
Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar. Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Zenith ve Singer’e mektup yazar: “Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım“ der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. 50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.
Mustafa Amca köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder.
Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.
Girişimcilik ne biliyor musun?
Bulunduğun yere yenilik katmalısın.
Mutlaka adım atmalısın.
Yaptığın iş olduğu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadaş.
İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.
Bakın Nevşehir’den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var.
 
Genel sıralama lider mayosunun sarıdan turkuaza çevirmelerine sevindim.Düşüncemi okumuşlar.
 
Yarışı bu Pazar izlemeyi planliyoruz, arkadaşlarla. Sanırım zaten birkaç dakika içinde herkes Sultanahmet'ten geçmiş olur, öyle değil mi... Çok kısa bir gösteri olacak yani. Sahil yolu üzerindeki üst geçitler, iyi bir izleme noktası olabilir.

Bir de, forumda böylesi büyük bir organizasyona gösterilen ilginin de düşük olduğunu düşünüyorum... Bu çoğu kişinin binek otomobillerle ilgilenip, ralli ile ilgilenmemesine benziyor :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ongun Yücesan
Geri