Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Acemice Bir Restorasyon Hikayesi

FARGO

Aktif Üye
Kayıt
18 Nisan 2015
Mesaj
163
Tepki
481
Yaş
43
Şehir
Ankara
Bisiklet
Geotech
1996 yılı, 80 kuşağı için önemliydi. Gazetelerden kuponla alınan, kadrosundan ekipmanına neredeyse birbirinin kopyası olan Peugeot Mosaique ve Bisan Mountaincat'ler sayesinde bisiklet sahibi olmak nispeten kolaylaşmıştı. Ordu'nun sokaklarında bu iki markaya sıkça rastlanıyordu artık. Bunlardan benim payıma düşen Bisan Mountain Cat'ti. Kırmızı renkli. 1996 yılından üniversiteye gittiğim 1998 yılına kadar, iki sene boyunca yaz kış demeden yoğun bir şekilde kullanmıştım. Aldıktan birkaç ay sonra arka dış lastiği değiştirmiştim. Kaydırarak dairesel hareketler yapmaktan diş namına bir şey kalmamıştı. Boztepe'ye çıkıp çamlıkta gezinirdik. Dönüşü ise muhteşemdi. tırmanış 70 dk civarında sürmesine rağmen, iniş 10 dk sürmezdi. Kulağımızda lastiğin asfaltla birlikteliğinden çıkan ses, yüzümüzü dağlayan rüzgar. Ne günlerdi! Sahilde bisikletin üzerinden geriye doğru atlayıp bisikletin peşinden koşmalar, şaşkınca bakanlara "Abi yakala kaçıyo" demeler... Basit aletlerdi, ama bizim için değerliydi. Zaten hangi markalar vardı ki. Üst seviye bisiklet markası olarak Bianchi'den başkasını bilmediğimiz yıllar.

Bisiklete iyi bakardım. Sık sık temizliğini yapardım. Aksesuar olarak ise sadece üçgen çanta, matara ve boynuz barend takmıştım.

1998'de üniversiteye gittikten sonrası tam bir kopuş. Sadece bir kere kuzenimle, onda da lacivert renkli Mountain Cat vardı, şehir turu atmıştık Ordu'ya geldiğimde, o kadar. Kardeşimden sonra amca çocukları kullanmıştı. Ama benim gösterdiğim özeni göstermiyorlardı. Yıllar geçti. Ben bisikletin çöpe gittiğini sanıyordum.

Bundan üç sene önce çatı katını iyice aramaya karar verdim. Yığınla eşyanın arasında nihayet barendinin ucunu gördüm. Hemen eşyaların arasından çıkardım. Sevinçle karışık bir hayalkırıklığı:

20171204_142512.jpg

Kabaca temizleyip izine geldiğim geniş bir zamanda elden geçirmek üzere bisikleti uygun bir yere bıraktım.

Geçen yılın yazında rahatça çalışabilmek için bisikleti köye götürdüm. İlk iş bisikleti parçalara ayırmak oldu:

DSC_1898.JPG

Bisikleti orijinal rengini muhafaza ederek koruma işi maalesef mümkün değildi. Maşa ve kadroyu gelişigüzel boyamışlar. Mecburen tamamen boyanacak. Öncelikle sprey boya sökücü kullandım. Gidon, gidon boğazı ve sele borusunun boyası sprey boya sökücü ile kolayca çıktı:

DSC_1900.JPG


DSC_1904.JPG


DSC_1905.JPG

Bu parçaları bilahare siyaha boyadım.

Ancak sprey boya sökücü aynı kolaylığı kadro ve maşada göstermedi. Daha doğrusu orijinal boya üzerindeki boyayı kolayca sökerken orijinal boyada aynı performans yoktu. Bu süreçte üç adet sprey boya sökücü harcadım ama tam manasıyla işe yaramadı. Belki de boya sökücünün etkisini göstermesi için daha fazla beklemem gerekiyordu, bilemiyorum. Nihayetinde taşlamaya zımpara taktım ve dikkatlice, dairesel hareketlerle boyayı kadro ve maşadan tamamen kazıdım:

DSC_1970.JPG

İnce zımpara ile üzerinden geçtikten sonra boyama işine geldi sıra. Asıl düşüncem kadroyu haki renge, maşayı siyaha boyamaktı. İstediğim haki rengi bulamadım nalburlarda. İnternetten de sipariş vermek istemedim. Böylece asli rengi olan kırmızıda karar kıldım. Astar boya kullanmadım. Bunun yerine üç kat boya attım. Her kattan sonra en az bir saat bekledim. Son kertede sprey vernik uygulamasını gerçekleştirdim:

DSC_1971.JPG

İşin geri kalanını ne yazık ki köyde yetiştirmem mümkün değildi. Boyadığım parçaları güzelce sarıp sarmalayıp bir kenara bıraktım.

İzin dönüşü aracım dolu olduğu için bisikleti Ankara'ya getiremedim. İki ay sonra amcam sağolsun, bisikleti bana ulaştırdı ve yavaş yavaş parçaları temizleme ve sonrasında da toplama işlemine geçtim. Bisikletin üzerindeki komponentleri en küçük parçasına, vidasına kadar söktüm:

DSC_2834 - Kopya.JPG

DSC_3040.JPG

DSC_3041.JPG

Zincir de dahil olmak üzere bütün paslı parçaları, vidalar dahil olmak üzere limon tuzu ile paslarından arındırdım. Limon tuzunun kullanımını Fırat Delan'dan görmüştüm. İlgili videoyu Youtube'da bulabilirsiniz. Gerçekten işe yarıyor ve hepi topu birkaç liraya. Sadece işlemi gerçekleştirdikten sonra parçalarda oluşan matlığı gidermek için tel fırça kullanmak gerekli.

Nihayetinde komponentler üzerinde şu işlemleri ve değişiklikleri gerçekleştirdim:

Jantlar: Resimlerde görüldüğü üzere kullanılması mümkün değildi. Eski tip jantlar, çelik sanırım, fazlaca ağır olduğu gibi akortla düzelmeyecek derecede yamulmuştu. Mecburen yeni alüminyum jant aldım, bisiklet bayii olan bir arkadaşımdan.

Lastikler: İç ve dış lastikler de çöpe gitti. Elimde 26 dış ve iç lastik zaten mevcuttu, onları kullandım.

Orta Göbek: Bu bisikletlerde dizme bilyalı kare mil göbekler kullanılırdı. Göbeğin temizliğini yapıp kafes bilya kullanarak montajını gerçekleştirdim. Bir sorun yoktu ama deneme sürüşlerinden sonra Shimano BBUN serisi rulmanlı göbek kullanmaya karar verdim.

Furş Takımı: Üzerindeki takımı kullandım.

Ön - Arka Aktarıcı ve Zincir: Bunların da temizliğini yapıp kullandım. En düşük seri olmalarına rağmen Shimano sağlamlığını konuşturmuş. 25 yıllık ekipman hala sağlam.

Vites Kolları ve Fren Aksamı: Üzerindeki Shimano vites kollarını temizleyip kullandım. Ancak fren kollarını kullanamadım, yenisini aldım.

Aynakol: Sol krank kolu değişmiş zaman içinde. Sağdaki gibi kavisli değil düzdü ve park demirine çarpıyordu pedal çevirdikçe. Elimde ucuz yollu bir aynakol takımı vardı. Bunun sol krankını monte ettim.

Ruble: Rublenin içini açıp temizliğini yaptım. Bilya yuvasını gresleyip bilyaları tekrar dizdim. Ancak deneme sürüşünden sonra değiştirmeye karar verdim. Shimano Mf-Tz30 Megarange 14-34 6'lı ruble taktım.

Sele: Benim bisikleti kullandığım dönemde selenin uç kısmındaki sünger kopmuş ve burayı elektrik bandıyla bantlayıp seleye kılıf takmıştım. Aynen kullanmaya devam etmeye karar verdim. Selenin yırtılmış yerlerini basitçe onardıktan sonra elimde bulunan jelli sele kılıfını taktım.

Elcikler: Elcikler de çöp. Ucuz yollu bir tane satın aldım.

Ve ortaya şu çıktı:

DSC_4012.JPG


DSC_4011.JPG

DSC_4013.JPG

DSC_4017.JPG

Bisikletin orijinal çıkartmalarını edinmeye ya da yaptırmaya çalışmadım. Bir arkadaşımın Aliexpress'ten aldığı stickerlardan hoşuma gidenleri kullandım.

Bisikletin boyası takdir edersiniz ki bir fırın boya kadar sağlam değil. Bir metalin ufak çaplı bir temasında bile hemen zarar görebiliyor. Bunu minimuma indirgemek amacıyla, diğer bisikletlerimin çizilmesi muhtemel yerlerini kaplamak için satın aldığım ve bir kenarda duran şeffaf kaplama malzemesini kullandım.

Şu ana kadar 250 km yol yaptım. Tek seferde en fazla 27 km yol aldım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Genelde fırına giderken veya akşam iş dönüşü kısa sürüşlerde bu bisikleti kullanıyorum. Benim için iyi bir deneyim oldu. Bisikletlerimin bakımlarını kendim yapıyordum. Ama sıfırdan bir bisikleti toplamak da başka bir heyecan.

Masraflar:
Jant: 200 TL (Kafes bilyalar ve bir sürü ufak tefek dahil olmak üzere), Ruble: 80 TL, Orta Göbek: 90 TL, Elcik: 19 TL, Fren Seti: 45 TL, Vites Kablosu: 20 TL, Boya-Vernik-Tel Fırça-Zımpara: 150 TL olmak üzere toplam 604 TL harcamışım. Aynakol, ruble, orta göbek sökme ekipmanları mevcut olduğundan bunlar için ayrıca bir harcamam olmadı.

İkinci el sitelerinde bu edilen masraftan daha düşüğe satılıyor bu bisiklet biliyorum ama temizi çok nadir bulunuyor. Ayrıca geçmişten bir hediye olarak gördüğüm bu bisikletin yürür hale gelmesine değer diye düşünüyorum.

Şimdilik bu kadar. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
 
Son düzenleme:
Scudo
Emeğinize sağlık, son hali gerçekten çok güzel olmuş. Orjinaline sadık kalarak restore etmeniz de çok isabetli olmuş, tekrar kullanılabilir tüm parçaları değerlendirmişsiniz. 👏🏻
 
öncelikle beni de o yıllara götürdüğünüz için teşekkür ederim,o dönemlerde bende national marka bisiklet vardı ama tüm arkadaşlarımda bu bisiklet mevcuttu.Emeğinize sağlık.
 
  • Beğen
Tepkiler: FARGO ve necmeddin
Elinize emeğinize sağlık. Bu bisikleti ve oyuncak hikayesi animasyon serisini düşününce, yazmadan edemeyeceğim. Bu özeni ve saygıyı fazlasıyla hakeden bisikletinizin de sizin kadar mutlu olduğunu düşünebiliriz. :)
 
Geçmiş olsun sevgili arkadaşım, sizin anılarınızı yaşatan o şık bisiklet artık sizden hiç ayrılmayacaktır. Benim Bisan Mont Blanc yatak odasında duvara asılarak evde de kendine bir yer edindi. Sizi seven ev halkı, zamanı gelince onu da bağrına basacaktır.
Belki bir fırsatınız olursa orijinal yazısıyla Bisan MountainCat etiketi yaptırabilirseniz ona çok yakışır.
Ellerinize sağlık,
Keyifli nostaljik sürüşler...
 
O pedala basmak bile büyük bir onur bence. Utanmasa benimle yaşıt olduğunu söyleyecek. Elinize sağlık.
 
Geri