Scudo Sports

Açık süt mü, şişe sütü mü, kutu sütü mü içmeli?

Sertel cevap madem aklında bizlerle de paylaşsan? Musluk suyunu bardağa da koysan çok berrak gözükmez başta, dinlendirmek lazım. Tabii şehre göre musluk suyu kalitesinin değiştiğini de unutmamak lazım.

Ben ilkokul yıllarımda çok hareketliydim, teneffüslerde koşturup oynamaktan ter içinde kalır sonra tualet musluklarından kana kana su içerdim. Hatta sudaki o metalik tat hala aklımdadır. O günlerden, sıvıların içinde bulundukları kaba göre tat aldıklarına inanırdım. Sonraları bu Kola deneyiyle belli oldu. Cam, Pet, alüminyum kutu ve 'sebil'den içilen aynı marka kolayı 4 ayrı bardakta sunun, hepsinin kutu tipini tadından anlayabilirim...

Konuyu dağıttım afedersiniz, nedir aldığın cevap acep?
 
Scudo
Sevgili sertel, sadece ilk paragrafı senin yazına cevaben yazdım. Geri kalanı genele yönelik. Bahsettiğin durum halen bazı firmalar açısından geçerli olabilir. Yanlış anlaşılma olmasın, ne hepsi mükemmel derecede titizdir, ne de sorumsuz. Her sektörde olduğu gibi süt ürünleri sektöründe de böyle firmalar mutlaka vardır. Malesef bizde yasal düzenleme var, uygulayan yok, denetim mekanizması yok. İşini iyi yapanları ödüllendirmek, kötü örnekleri cezalandırmak biz tüketicilere kalmış birşey.
 
cevap suyun şişede berak görünmesi için içine bir madde ekleniyormuş.
çok zorladım ama maddeyi söyletemedim
bir şeyin kutuda güzel görünmesi için bile işlem yapıldığını
duyunca çok şeşırmıştım.

pek cevap olmadı ama :)
 
(link)

Yukardaki link ilgilenenler için güzel bir makale. Ne yazıkki ingilizce. Tamamını değil ama bir kısmını altta çevirmek istiyorum:

In the name of science, I decided to do an experiment. I usually make homemade yogurt with a Bulgarian culture and the best quality milk I can find. Raw milk is ideal, but sometimes I have to settle for pasteurized, un-homogenized milk. Both raw and pasteurized, un-homogenized milk produce a firm-textured yogurt with a delectable layer of cream on the top. This time, I bought a quart container of organic Horizon UHT whole milk and cultured it exactly the same way. It took a few hours longer to set up and it never attained the consistency I have come to expect and enjoy. When I tried to spoon some out of the jar, it dissolved into small curds instead of staying in a firm mass on the spoon. It became very watery and unappetizing--and ended up down the sink instead of in my family’s stomach.

Bilim adına bir deney yapmaya karar verdim. Ben (Bulgar kültürümden dolayı) bulabildiğim en kaliteli sütle genellikle evde yoğurt mayalarım. Ham süt idealidir, ama bazen pastörize yaha homojenleştirilmemiş sütle de mayaladım. Ham da, pastörize süt de, homojenleşmemiş de sağlam dokulu, üstünde kaymak tabakalı bir yoğurt oldular. Bu sefer UHT süt alıp aynı şekilde (mayaladım) kültürlendirdim. Normalden bir kaç saat uzun sürdü, kararlılığa ulaşmadı. Kavanozdan bir kaşık aldığımda, kaşıkta kalıp gibi olacağına kestirme (lor) gibiydi. Sulu ve iştah kaçırıcı olmuştu, midemize gideceğine lavaboyu boyladı.

Sanırım bu bakterilere olan etkiyi iyi anlatan bir deneyim.

Buyrun kimi ülkere göre popülerlik:
UHT milk as a percentage of total consumption: [8]
Austria 20.3%
Belgium 96.7%
Czech Republic 71.4%
Denmark 0.0%
Finland 2.4%
France 95.5%
Germany 66.1%
Greece 0.9%
Hungary 35.1%
Ireland 10.9%
Italy 49.8%
Netherlands 20.2%
Norway 5.3%
Poland 48.6%
Portugal 92.9%
Slovakia 35.5%
Spain 95.7%
Sweden 5.5%
Switzerland 62.8%
United Kingdom 8.4%

UHT dışındaki tüm sütleri, hatta belli firmaların dışındaki UHT'leri bile mikrop yuvası olarak göstermeye çalışmanın alemi de yok. İnsanoğlu bin yıllardır ineklerin dışkılı memelerinde gelen sütü içmiş (tabiki kimi de hastalanıp ölmüş). Yukarda da görüneceği üzere ülkemiz hariç Dünyanın geri kalanı da kutuya geçmiş değil. En medeni diye anılan Norveç, İsveç gibi ülkelerin oranlarına bakın. Tabi bunun üstüne onların çifkliklerinin ne kadar temiz olduğundan bahsedebiliriz. Ama bu da göreceli değil mi?! Elbette bütün bunların altına, gidin bilmediğiniz bir kaynaktan süt alın demiyeceğim. Başka bir mesajımda yazmıştım, UHT ile çiğ süt bir birinden siyah ve beyaz kadar uzak değiller.

Elbette tehlikelerin de farkında olmak lazım. Burada (link) var.
 
  • Beğen
Tepkiler: m6rk
Gürol, bu UHT süt kullanım oranı dışında kalan tüketim içine diğer tüm sütler giriyor anladığım kadarıyla. Yani Danimarka ve Yunanistan %1'in altında UHT kullanıyor, fakat Danimarka ağırlıklı günlük, Yunanistan da ağırlıklı uzun ömürlü süt kullanıyor olabilir. UHT süt orta seçenek gibi gözüküyor...
 
Olabilir, istatisliğin ayrıntıları hakkında bilgim yok. Sadece göstermek istediğim, UHT kullanımının gelişmişlikle alakası yok.
 
Ben de daha önce eklediğim bir iletiyi yeri geldiği için yeniden paylaşmak istiyorum.. Kısaca özetlersek..

Eğer inek sütünün asıl amacının, dört tane midesi olan ve kilolarını yetmiş iki günde iki katına çıkaran! buzağılarını beslemek olduğunu düşünürseniz, büyümeyi tetikleyici bu etkisinin diğer hayvanlar, özelliklede insanlar için uygun olmadığı aşikârdır.

Aslında, bu büyümeyi tetikleyici özellikleri sadece vücudun büyümesini değil aynı zamanda kanser hücrelerinin de büyümesini tetikler.

Dr. T. Colin Campell’in çalışmaları bu hususta takip edilebilecek pek çok makaleyi barındırır. Campell’in yürütmüş olduğu bu çalışmalar öylesine büyük ilgi uyandırmıştır ki Oxford Üniversitesi ve Çin Doğal Sağlık Araştırmaları Laboratuarları arasında, hayvansal proteinlerin insan üzerindeki etkilerini incelemek üzere kurulan ortak bir araştırma enstitüsü çalışmalarını halen yürütmektedir.

İşte bu anlamda, elde edilen sonuçlar oldukça şaşırtıcıdır;

Hayvansal proteinlerin tüketimi kanserin ve diğer birçok hastalığın gelişimimi ile direkt olarak alakalıdır.

farmsanctuary.org
humanesociety.org
www.meat.org
peta.org
vegcooking.com
www.vegsource.com
earth911.org
www.aboutmyplanet.com
www.nrdc.org
 
  • Beğen
Tepkiler: Hakan Yazman
Sencer bu belirttiğin kısımda tamamı ile haklısın,süt'ten yola çıkıp tüm tüketilen (etsel bazda) ürünlerde çok dikkatli olmak gerekiyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Sencer Kan
uht yararlı mikropları da öldürüyo yazıyor, sokaktan alınca yine kaynatıyoruz yine ölcek sonuçta o mikroplar. bunun mantığı nedir
 
Mesut abi kısacası bu ama hiçbir şekilde düzgün ticaret yapan yok.Varsa yok denecek kadar az. Ben içindeyim sürekli firmalarla görüşüyoruz. Adamlar haklı gibi düşünüyorlar.Kendilerinin kazanmadığını söylüyorlar.Ve bundan dolayı bazı yollara baş vurduklarını söylüyorlar. Fakat insan sağlığıyla oynuyanların asla bahanesi olamaz.Çünki kendisinin de bir ailesi var. Hepinize sağlıklı bir yaşam diliyorum.İyi forumlar..

Böyle bir konu da var:
Pastorize sütün faydaları
 
Şehirde açık sütün pek tadı olmuyor açık sütü kaynağından kırsal kesimlerden içiceksin.. Ahh..
 
"Sütte korkunç iddia!
Tankerle taşınan sütlere, bozulmaması amacıyla saç boyasında kullanılan “hidrojen peroksit” katıldığı yolundaki iddialar TBMM gündemine taşındı.

"...iddialar ve sorular şöyle: Frigorifik sistemi olmayan tankerlerle üreticiden süt toplayan bazı tüccarların sıcak havada sütün bozulmaması için, saç boyamada yararlanılan ‘hidrojen peroksiti’ süte karıştırdığı ve bunun da bütün bakterileri öldürmesi nedeniyle o sütü yararsız kıldığı bilgisi doğru mudur? Bu amaçla hiç kontrol yapıldımı?"

Kaynak:(link)


Ben kendi gördüğümü yazayım.

Manisa'nın bir dağ ilçesindeki uzak köylerden süt toplayan açık kasa beyaz renkli bir ford transitin yanına gittim.Kasada eski tip metal süt güğümleri vardı.Ağustos ayı ve sıcaklık daha o saatte 30 derece olduğu için "bu sütler yolda giderken bozulmuyor mu? diye sordum.60 km ötedeki toplama merkezine virajlı ve bozuk dağ yollarından çalkalana çalkalana gidiyor o sütler. Adam gayet rahat "ilaç atıyoruz içine bir şey olmuyor" dedi.

Süt sağılan birkaç ahırı da gördüm.Sağımdan önce bazıları ineğin memesini yıkıyor.Ama daha yukarıdan bir yerden, sağım yapılan kovanın içine; bildiğiniz plastik kovaya sağıyorlar sütü, pazarda 2-3 liraya falan satılıyor galiba; samanla karışmış inek dışkısı parçaları düşüyor.Sağım yapan kadın hiç istifini bozmadan eliyle kovanın içindeki sütün üzerinde yüzen o pisliği alıp kenara atıyor.

Tamamı böyledir demiyorum ama benim gördüğüm köylerde durum buydu.Bakın köyler diyorum, tek bir köyden de değil gördüklerim.Ben kırsal kesimde yıllarca yaşadım."Köy bilmemnesi" diye şehirde satılan ürünlerden koşarak kaçarım.Marketten aldığım yumurtaları da sabunlu suyla yıkarım öyle dolaba koyarım.Tavuğun kıçından direkt benim dolaba girmesin yumurtalar.


Konudan fazla uzaklaşmadan kısa bir anektod: 50 yaşındaki iş arkadaşım ve eşi evde yemekten zehirlendiler.hastanede doktor soru sorarken eşinin aynı bıçakla yıkamadan et kestikten sonra salata yaptığı ortaya çıkıyor.50 yaşına gelmiş insanların gıda zehirlenmesi konusundaki bu temel bilgiden dahi yoksun olmaları bana çok korkunç gelmişti. Bilgiden uzak yetişmiş önceki nesillerin ve halen daha bu çağda dahi internetten uzak yaşayanların, yanlış bilgiler ve uydurma ezberlerle hayatlarının düşe kalka, sürekli bir hastalık sakatlık durumuyla sürmesi gerçekten korkutucu.Ülkemizde genç yaşta yakalanılan ciddi hastalıklar ve sakat bebek doğumlarının yüksek olması, hastanelerin dolup taşması, evlere hapis hayatlar, sağlıksız beslenme vs. bunları toplayınca tüylerim diken diken oluyor.

Tek bir adamın, yani padişahın, ağız tadı olsun diye, uzak diyarlardan bulunan yöntem ve malzemelerle, on yıllarca sürüp giden aşçılık deneyimleri sonucu ulaşılan neticelerden günümüze çeşidi bol bir menü kalmış.Ama bana öyle geliyor ki sarayda bu yemekler yapılırken, tarlasında öküzün çektiği sabanın arkasında akşamı eden adam akşam eve gelince o baklavaları, tatlıları, binbir isimli yemekleri yiyemiyordu.O zamanlar gdo falan da yoktu.Köyde ne yetişirse onunla besleniyordu.Sanayi zaten sıfır, dolayısıyla hava kirliliği de yoktu.Sular da kirli değildi.Ama bu insanlar neden hep ufak tefektiler? Neden 40 50 yaşlarında ölüp gidiyorlardı? Genetik olsa bugün şehirde beslenen yavrularımızın 1.90-2 metre olmaması lazım.Kırsal kesimde doğup büyüyünler halen daha 160-170 aralığında.Bakın köylere gidin, uzun boylu insan ya hiç yoktur yada bir iki tanedir.Bugün şu forum üyesi 1.80 üzeri insanların anne babaları iddia ediyorum 1.70 altındadır.

Kırsal kesimde ha babam hastalıklarla mikroplarla haşır neşir olan ve tıbbi destek göremeyen insanın hayat enerjisinin bunlarla mücadeleye harcandığı için, metabolizmasının kapasitesinin altında geliştiğini düşünüyorum ve iddia ediyorum.Bunu destekleyecek bir kaynak okumadım, konunun uzmanı falan da değilim.Sadece basit mantık yürütüyorum.

Doğal beslenmeye elbette itirazım yok ama bazılarımız için aşılmış bir sorun olduğundan olsa gerek, gözden kaçırıyoruz: halen daha mikroplar ve bakteriler bu gezegende son derece yaygın.Bunlara karşı tedbir alınmazsa kanseri falan beklemeye gerek olmadan kısa sürede ölüp gitmek işten değil.
 
#40 lu mesajda 2009 yılında bayaa bir yazmışım bilgi...
 
kutu sut içmeyin. alın kaynatın için. cok daha saglıklı. norvceteyim uht sut satısı yasak . marketlerdeki kutu sutler normal sogutulmus sut. son kullanma tarihi en az fazla 1 hafta sonrasında hiç bir ısıl işlem vs gormemişler zaten.
 
Gıda mühendisliği mezunları daha doğru bir cevap vereceklerdir(belki vermişlerdir, okumadım), ben aklımda kaldığınca yazayım.

Süt sağıldığında içinde bakteriler, vitaminler vb. bulunuyor. Sütü kaynatmak zararlı bakterilerden arındırıyor. Bu işleme pastorize deniyor. Büyükşehirlerde bulabiliyorsunuz bu şekildeki sütleri.
Ama birkaç gün sonra, sütün içindeki bakteriler sütün bozulmasına sebep oluyor. UHT denen işlem, adı üzerinde, sütü aşırı derecelere kadar ısıtıp soğutuyor, faydası olan bakterilerden de arındırılıyor. Doğallıktan daha da uzaklaştığı için, tabi ki daha uzun süre gidiyor.
 
TV'de bir doktorun dediğini aktarayım . İnsanoğlunun , vücudunda sütü sindirecek bakteriler vs 2 yaşından sonra azalıyor ve yıllar içinde minimuma iniyor . O nedenle ileriki yaşlarda süt içmek pek tavsiye edilmiyor . Bunun yerine bilimsel olarak sütün bozularak , mayalanarak yoğurt ve peynir haline sokularak kullanılması sindirim açısından daha iyi .

Sizce de mantıklı değil mi ? Bende ne zaman süt içsem gaz yapıyor . Yoğurt ve peynirle aynı vitamin ve mineralleri ; hatta daha fazlasını almak mümkün
 
Geri