Milbert Hofen
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 14 Eylül 2013
- Mesaj
- 832
- Tepki
- 1.541
- Şehir
- Münih
- Bisiklet
- Canyon
Dağlarda huzur bulan biri olarak, mutlaka yapmam gereken bir turu bitirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Nisan ayında dağ bisikletine geçmemle beraber, normalde yürüyerek yaptığım turlara, bisikletli doğa turlarını da eklemiş oldum. Dağ bisikleti acemiliğini atlattıktan ve teknik olarak gayet hızlı bir ilerlemeden sonra, Transalp için internetten araştırmalar yapmaya başladım. Önceliklerimin başında dağ evlerinde kalmak ve kalacağım yerlere biraz erken giderek o bölgelerde yürüyüş, tırmanış yapmak geliyordu. Bir tur şirketinin uygun bir turunu seçtikten sonra eksiklerimi tamamlayıp, turun ilk gününü beklemeye başladım. Turumu, yer yer zor parkurları içerse de, fazla zorlanmadan ve çok güzel şeyler yaşayarak bitirdim. Tur anlatımına ilk günle başlayalım;
Saat 13.00 de, güney Bavyera'nın güzel bir gölünün kıyısında, tura katılan diğer 4 kişi ve tur rehberimiz 62 yaşındaki Much ile buluştuk. Kısa süren tanışma faslından sonra orman yoluna dalarak, yavaş yavaş tırmanmaya başladık. Yaklaşık 7 buçuk kiloluk sırt çantam, beklediğimden az sorun çıkaracağa benziyordu. Gurubumuzun tamamı 45-50 yaş arasıydı. Tempomuz ne hızlı ne de yavaştı. Zaten bu turun performans turu olmayacağını, rehberimiz daha ilk dakikadan söylemişti. Kafamda, ilk kim yorulacak ve mola vereceğiz soruları dönerken, telefonumu çıkarıp birkaç fotoğraf çekmek istedim. Birkaç kare aldıktan sonra dengemi kaybedip düşe yazdım. Hemen toparlanıp gruba yetiştim. Bir on dakika sonra, çantamın yan gözünden bir şey almak istedim ve çantayı tek kolumdam çıkardım. Çanta ağır olduğundan tekrar geri takamadım ve gurup benim için durdu. Açıkçası biraz utanır gibi oldum ama bu olay ilk ve son kez oldu. Tur boyunca neredeyse bütün yokuşları tek başıma, en önde çıktım ve ardımdan gelen arkadaşlarımın fotoğraflarını çektim. Yaklaşık 1 saat sonra, kısa bir mola için bir ahırın yanında durduk. Rehberimiz Much, açlık durumumuzu ve bir şeyler içmek isteyip istemediğimizi sordu.
Herkes biraz acıktığı için bir dağ evinde durup, bir şeyler yiyip içtik. Bu güzel molada harika bir çikolatalı vişneli keki mideye indirip, dağ sularının toplandığı,yalak diyebileceğim bir ağaç kütüğünün içinde soğutulan üzüm suyunu da içtikten sonra tekrar yola koyulduk. Artık taşlık orman yolumuz bitmiş, dar patikalar ve eğimi yüksek inişler başlamıştı. İlk yokuştan iyi indiğimi gören Much, bana yokuş kralı lakabı takarak önden gitmemi söyledi. Tabii gazı almışım durur muyum ? Gözüm kapalı iniyorum neredeyse. Yalnız bir yerden sonra eğim o kadar arttı ki, dar bir virajı almak için indiğim bisiklete, neredeyse tekrar binemiyordum. Çok şükür kafam kadar taşların üzerinden atlaya zıplaya dere yatağına iniş yaptım. Ardımdan gurubun benden sonraki en teknik bisikletçisi de geldi ve diğer arkadaşları beklemeye başladık. Yokuşu yürüyerek indikleri için gelmeleri biraz vakit aldı.
Herkes geldikten sonra tekrar topluca ilerlemeye başladık. Önde Much ve ben, arkadada diğerleri 1 saat daha gittikten sonra ikinci molamız için başka bir dağ evinde durduk. Açıkçası bu mola çok gereksizdi ama gurubun ortak neşesi ve istekleri, her şeyden önemliydi. 45 dakika sonra yola tekrar çıkınca yoğun bir yağmura yakalandık. Öyle bir duruma geldik ki, zaten birbirine yabancı olan gurup, birbirini tanıyamaz hale geldi. Etrafımızda 3-5 tane daha bisikletli olduğundan, onlara uyup, her an yolumuzu kaybedebilirdik. Bir şekilde tekrar toparlanıp ilk gün kalacağımız dağ evine geldik.
Dağ evlerinin insana huzur veren bir yapısı var. Ahşap dekorasyon, yeşile ve dağlara bakan pencereler, insanın bütün tur yorgunluğunu alıp götürüyor. Bisikletlerimizi depoya koyduktan sonra duş alıp yemeğe indik. Tur boyunca çok değişik yemekler yedim. Bunların birçoğu Tirol denilen bölgeye ait, buraya has yemeklerdi. Sağolsun Much domuz eti ve diğer etlerle ilgili her türlü sorunumla ilgilendi. Zaten tur boyunca o tarz menü neredeyse hiç yoktu. Ayrıca her yerde birkaç yemek alternatifimiz vardı.
Bu da normal zamnalarda kullanılan, büyük bir kütükten yapılmış, çok hoş bir bisiklet parkı. Yemeği yedikten sonra 3 arkadaş doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Dağ evi derin bir vadide bulunduğundan dolayı, yakınlarda bulunan bir kanyona giderek kanyon boyunca yürüdük. Yürüyüşçüler için ara ara yapılmış küçük köprülerin bazıları düşen ağaçlarla kapanmış olsa da, turumuzu ısrarla sürdürüp 2 saat sonra otele geri döndük. Burada buluna dağ evi de aslında bir okul.Çocuklara doğayla iç içe olmanın güzelliğini gösteren, doğal yaşam tecrübelerinin aktarıldığı bir okul. Evet, bugun burada bitti. Son olarak sizlere 3.günümdem bir fotoğrafla veda edeyim. Gerçek alpler çok yakında, sağlıcakla kalın.
not; alınan yol (km): 45
toplam irtifa kazanımı (m): 750
Değerler sadece bisiklet ile yapılmış olanlardır. İlk gün biraz kısa ve kolay bir gündü. Yorucu olan tek şey bozuk yollardı.
not 2; Sosyal medyada daha ulaşılabilir olmak adına biraz önce açtığım yeni Facebook sayfamı da beğenebilirsiniz. Teşekkürler
(link)
Saat 13.00 de, güney Bavyera'nın güzel bir gölünün kıyısında, tura katılan diğer 4 kişi ve tur rehberimiz 62 yaşındaki Much ile buluştuk. Kısa süren tanışma faslından sonra orman yoluna dalarak, yavaş yavaş tırmanmaya başladık. Yaklaşık 7 buçuk kiloluk sırt çantam, beklediğimden az sorun çıkaracağa benziyordu. Gurubumuzun tamamı 45-50 yaş arasıydı. Tempomuz ne hızlı ne de yavaştı. Zaten bu turun performans turu olmayacağını, rehberimiz daha ilk dakikadan söylemişti. Kafamda, ilk kim yorulacak ve mola vereceğiz soruları dönerken, telefonumu çıkarıp birkaç fotoğraf çekmek istedim. Birkaç kare aldıktan sonra dengemi kaybedip düşe yazdım. Hemen toparlanıp gruba yetiştim. Bir on dakika sonra, çantamın yan gözünden bir şey almak istedim ve çantayı tek kolumdam çıkardım. Çanta ağır olduğundan tekrar geri takamadım ve gurup benim için durdu. Açıkçası biraz utanır gibi oldum ama bu olay ilk ve son kez oldu. Tur boyunca neredeyse bütün yokuşları tek başıma, en önde çıktım ve ardımdan gelen arkadaşlarımın fotoğraflarını çektim. Yaklaşık 1 saat sonra, kısa bir mola için bir ahırın yanında durduk. Rehberimiz Much, açlık durumumuzu ve bir şeyler içmek isteyip istemediğimizi sordu.
Herkes biraz acıktığı için bir dağ evinde durup, bir şeyler yiyip içtik. Bu güzel molada harika bir çikolatalı vişneli keki mideye indirip, dağ sularının toplandığı,yalak diyebileceğim bir ağaç kütüğünün içinde soğutulan üzüm suyunu da içtikten sonra tekrar yola koyulduk. Artık taşlık orman yolumuz bitmiş, dar patikalar ve eğimi yüksek inişler başlamıştı. İlk yokuştan iyi indiğimi gören Much, bana yokuş kralı lakabı takarak önden gitmemi söyledi. Tabii gazı almışım durur muyum ? Gözüm kapalı iniyorum neredeyse. Yalnız bir yerden sonra eğim o kadar arttı ki, dar bir virajı almak için indiğim bisiklete, neredeyse tekrar binemiyordum. Çok şükür kafam kadar taşların üzerinden atlaya zıplaya dere yatağına iniş yaptım. Ardımdan gurubun benden sonraki en teknik bisikletçisi de geldi ve diğer arkadaşları beklemeye başladık. Yokuşu yürüyerek indikleri için gelmeleri biraz vakit aldı.
Herkes geldikten sonra tekrar topluca ilerlemeye başladık. Önde Much ve ben, arkadada diğerleri 1 saat daha gittikten sonra ikinci molamız için başka bir dağ evinde durduk. Açıkçası bu mola çok gereksizdi ama gurubun ortak neşesi ve istekleri, her şeyden önemliydi. 45 dakika sonra yola tekrar çıkınca yoğun bir yağmura yakalandık. Öyle bir duruma geldik ki, zaten birbirine yabancı olan gurup, birbirini tanıyamaz hale geldi. Etrafımızda 3-5 tane daha bisikletli olduğundan, onlara uyup, her an yolumuzu kaybedebilirdik. Bir şekilde tekrar toparlanıp ilk gün kalacağımız dağ evine geldik.
Dağ evlerinin insana huzur veren bir yapısı var. Ahşap dekorasyon, yeşile ve dağlara bakan pencereler, insanın bütün tur yorgunluğunu alıp götürüyor. Bisikletlerimizi depoya koyduktan sonra duş alıp yemeğe indik. Tur boyunca çok değişik yemekler yedim. Bunların birçoğu Tirol denilen bölgeye ait, buraya has yemeklerdi. Sağolsun Much domuz eti ve diğer etlerle ilgili her türlü sorunumla ilgilendi. Zaten tur boyunca o tarz menü neredeyse hiç yoktu. Ayrıca her yerde birkaç yemek alternatifimiz vardı.
Bu da normal zamnalarda kullanılan, büyük bir kütükten yapılmış, çok hoş bir bisiklet parkı. Yemeği yedikten sonra 3 arkadaş doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Dağ evi derin bir vadide bulunduğundan dolayı, yakınlarda bulunan bir kanyona giderek kanyon boyunca yürüdük. Yürüyüşçüler için ara ara yapılmış küçük köprülerin bazıları düşen ağaçlarla kapanmış olsa da, turumuzu ısrarla sürdürüp 2 saat sonra otele geri döndük. Burada buluna dağ evi de aslında bir okul.Çocuklara doğayla iç içe olmanın güzelliğini gösteren, doğal yaşam tecrübelerinin aktarıldığı bir okul. Evet, bugun burada bitti. Son olarak sizlere 3.günümdem bir fotoğrafla veda edeyim. Gerçek alpler çok yakında, sağlıcakla kalın.
not; alınan yol (km): 45
toplam irtifa kazanımı (m): 750
Değerler sadece bisiklet ile yapılmış olanlardır. İlk gün biraz kısa ve kolay bir gündü. Yorucu olan tek şey bozuk yollardı.
not 2; Sosyal medyada daha ulaşılabilir olmak adına biraz önce açtığım yeni Facebook sayfamı da beğenebilirsiniz. Teşekkürler
(link)