@aytacaltay İfade özgürlüğünün korunduğu, demokrasinin işlediği medeni ülkelerde insanlar düşüncelerini açıkladığı için hürriyetlerinden yoksun bırakılmaz, hapis cezası almazlar. Düşünceyi açıklama şekli hakaret bile barındırsa, en fazla para cezasına çarptırılırlar. Üstelik 301. maddenin kapsamında sadece soyut kavramlar var; soyut kavramlara hakareti hapis cezasıyla cezalandıran ender ülkelerden biriyiz.
Ayrıca ülkemizde kanunlar son derece muğlak ifadeler içerir ve hakime bu konuda çok geniş bir takdir yetkisi verir. Neyin hakaret, neyin eleştiri olduğuna dair kesin bir sınır çizilmemiştir ve bu sebeple ne yazık ki muhalifleri cezalandırmaya yarayan keyfi kararlara kapı aralanmıştır.
Sizin durumunuzla benzeşen bir mahkeme kararı da Sevan Nişanyan için verildi ve kendisi İslam dininin peygamberini aşağıladığı gerekçesiyle kesinleşmiş hapis cezası aldı. Savcının iddiası, Nişanyan'ın kişisel blog sayfasında yazdığı şu cümlede Muhammed peygambere hakaret edildiği:
"Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah'la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. "İfade özgürlüğü" denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir"
Bu cümlede olsa olsa sert ve rahatsız edici bir eleştiri vardır, ancak savcılık makamı ve mahkeme, ceza yasasındaki muğlak ifadelerin kendilerine sağladığı geniş yorum yetkisiyle bu cümleden hakaret unsuru devşirebilmiş ve Nişanyan'ı hapse mahkum etmiştir. Oysa ki AİHM'nin, insanların başkalarını rahatsız edecek şekilde sert eleştiriler getirmesini de ifade özgürlüğü kapsamında ele alan kararları vardır.
Gördüğünüz gibi, soyut kavramlara getirilen her nevi eleştiriyi ve sorgulamayı, buluttan nem kaparcasına "kutsalıma sövüyorlar" diyerek şikayet eden ve bu ifadelerin sahiplerini cezalandırarak onları sindirmek, susturmak isteyen bir toplum ve hukuk yapısıyla karşı karşıyayız. Böyle bir yapıda demokrasi yeşermez.