Scudo Sports

Başıboş köpeklerle mücadele ve kurumların sorumluluğu

Bu konuyla ilgili şunu söyleyeyim sizlere; kuduzla ilgili gerçek durum şudur. Bir kaç sene önce yaban hayatın aşılanması ile ilgili her zaman olan ihale yapıldı. Yaba hayatında aşılanma, aşı içeren yemlerle yapılır. Ancak bu sefer ihalede bir sorun oldu. Taraflardan birisi sadece tek bir türe etki eden aşı ile ihaleye girerken diğeri ülkede bulunan türlere etkili bir ürünle girdi. İhale kurulu, geniş etkili olan tarafa, aşının "Babunlar" üzerinde bir yan etkisi olup olmadığını sordu, firma Türkiye biyomunda babun olmadığını o yüzden ülke sınırları içerisinde bu ürünü kullanmanın bir sakıncası olmadığına dair bir belge sundu. İhale kurulunun verdiği cevap biz ülkede babun var mı yok mu sormadık, babunlarda yan etkisi var mı diye sorduk. Böylece ihale sadece tek bir türe etkili aşının alımı ve kullanımıyla son buldu. Ülke de vakaların arttığı zaman ile ihalenin zamanı birbirine çok yakındır.

Türkiye'de bazı temel problemler vardır. Bu konuları iyi anlamak gerekmektedir. Sokak hayvanı nedir ?, Yükümlülükleri kanunen kime aittir, bu yükümlülükler neleri içerir, STK nedir? hangi usüllerde hareket eder ? Denetleme mekanizmaları nelerdir ? Barınak nedir, Rehabilitasyon merkezi nedir ? vs. vs. vs.

Amerika'da sokak hayvanları ile ilgili süreçler çok nettir. Öncelikle bunu anlamak gerekir, Sistem kabaca. Sokakta tespit edilen hayvan personelce zapt edilerek rehabilitasyon merkezine alınır hastalıklar tedavi edilir, tedavi hem fizyolojik ve psikolojiktir. Sonrasında bu hayvanlar barınaklara alınır, barınaklarda sahiplendirilmek için sisteme işlenir, ve tanıtımlarla, reklamlarla, vs hayvanların barınaktan sahiplenilmesi teşvik edilir.

Hayvan sahiplenilmesinde senaryolar şu şekilde ilerler.

1. Hayvan bir aile tarafından sahiplenilir.
barınağa gelen aile bir uzmanın kontrolünde hayvanla bir süre yan yana bırakılır ve ailenin hayvana, hayvanın aileye yaklaşımına bakılır, bu arada aylık gelirlerine hayvana nerede ve nasıl bakacaklarına kadar her detayı soran bir anketi doldurmuş olurlar., Her şey olumlu giderse taahütname imzalayarak hayvanı sahiplenirler. Sonra bir gün kapı çalar, bir hayvan polisi elinde evraklarla çıkagelir. Şu tarihte sahiplendiğiniz köpeğin yaşam koşullarını ve sağlık durumunu kontrol etmeye geldik. Eve girer denetimi yapar her şey yolundaysa, elbet bir gün geri dönmek üzere gider, şayet hayvan kötüyse ve veteriner hekimle iletişime falan da geçilmemiş, veteriner hekim randevuları aşıları bakımları aksatılmışsa kol gibi bir cezayı eline alır, köpeği de polis alır ve konu kapanır.

2. Hayvan tedavi edilemeyecek, rehabilite edilemeyecek durumdadır.
Hayvan hekim ve uzman görüşleri alınıp kayda geçtikten sonra uyutulur.

3. Hayvan kimse tarafından sahiplenilmedi
Hayvanlar tedavi edildi rehabilite edildi ve barınağa geçti. Burada barınak hayvana 1 ay süre tanır. Bu süre içerisinde bu hayvanın sahiplenilmesi için elinden gelen her şeyi yapar. Etkinlikler, tanıtımlar, vs . Şayet bu süre içerisinde sahiplenilme olmazsa 2. ay için geri sayım başlar. Bu geri sayım bir internet sitesinde düzenli olarak yayınlanır. Burada hayvanla ilgili tüm bilgiler vardır. Kronik bir hastalığı olup olmadığı mizacı kullandığı ilaçlar ne varsa yazar. Burada devreye STK'lar girer. STK'lar kendi bütçeleriyle sahiplenebildikleri hayvanları bu sistem üzerinden sahiplenmeye çalışır. Bir çoğu belli bir konuda kendilerini özelleştirmiş gibidirler. ( kimisi sadece siyah köpek almak ister - amerika'da ırkçılık yüzünden siyah köpek bakmak insanların pek istediği bir şey değildir o yüzden en çok uyutulan köpek siyah köpeklerdir .- kimisi sadece yaşlılara, sadece pitbull, sadece kalp hastası. vs vs vs. ) Bu stk'lar hayvanları sahiplendikten sonra kendileri bakıp bu çocuklar için zaman kazanmaya onları sahiplendirmeye ya da kendi bütçeleri içinde konforlu bir yaşam sunmaya çalışırlar. Yanlız bağışçıları haricinde kimseden destek göremezler. Ne devletten ne de özel veteriner hekimlerden. Ciddi denetimlere tabii'dir. Hem bağışların kontrolü, hem de hayvan polisi tarafından hayvanların refahı.

4. Tüm bunlara rağmen sahiplenilmedi.

Amerika'da her yıl ortalama 4 milyon köpek uyutuluyor. Devletin bu konuda ki en özet açıklaması, ben vatandaşımın bana verdiği vergileri korumak zorundayım. Seven kadar sevmeyen de var ve bu vergi bütçesinde onlarında hakkı var vs. vs. vs.

Dünya'nın en büyük hayvan aktivisti grubu PETA bu konuda şunu söyler, cesur olun ve sokakta terk edilmiş hayvanları uyutun. Ülkemizde bu her ne kadar anlaşılmamış ise de bunu anlamak için vicdani, ahlaki ve adil olunması gerekmektedir.

Şöyle ki PETA'nın söylemek istediği şudur, bir hayvanın sokakta yaşaması, açlık ve sefalete mahkum edilmesi, insanların istismarı, ihtiyaçları halinde bir sağlık hizmetine kavuşamıyor oluşları, hava şartları (kışın soğuk ve yazın sıcak )nda korunacak bir imkanlarını olmayışı, trafik kazaları, terk, şiddet ve hatta tecavüze varan eylemler, sadistik davranışlara maruz kalma vs. bunlar vicdani değildir der. (ülkemizde filamingoya tecavüz edildiğini, yavru kedilerin bacaklarının kesilip yakıldığını, tekme ve sopayla parçalandığını, canlı canlı yakıldığını unutmamak gerek. ) Bu hayvanların sokakta bunlara maruz kalmasındansa cesur olun ve bu hayvanları bu sefaletten kurtarın der.

Aslında doğrudur, ancak Türkiye'de bu raddeye gelinmeden önce ahlaki ve adil olunması gerekir. PETA bunları söylerken amerikadaki sistemi ele alır. Yani sokaktan alınan bir hayvan tam donanımlı hastanede tüm imkanlar fizyolojik ve psikolojik (davranış eğitimleri ) tedavi edilecek, 2 ay barınacak, sahiplenilmesi için her kes elinden geleni sonuna kadar yapacak, gönüllüler seferber olacak, sahiplenildikten sonra sürekli kontrol edilecek .. Dernekler tarafından toplanıp bağış, kara para aklaması olmadan bakılacak ...

Türkiye de hayvanları uyutmak sorunu çözmez, koskoca orman yangınına bir kova su döker kendimizi kahraman zanneder iş bitti sanıp koca ormanın vebaline gireriz. Hak değildir, türkiye de hayvan kaynaklı ölümler, trafik kazaları, alkolle araç kullananların öldürdüklerinden, tacizlerden tecavüzlerde cehalletten daha az can alır. Sadece bir doktor üç kuruş para için kaç çocuğun vebaline girdi. Hangi ülkede yaşadığımızın farkına varmak gerek. Eğer ki bu hayvanlara bu şanslar tanınmadan bu uygulamaya gidilirse bu katliam olur. Bunun için insanlar eğitilmeli, devlet üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmeli ve bu konuda hedef göstermek yerine bilimsel davranmalıdır.
Ülkemizde haberlerin yanlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Nelerin üstünü örttüğünü de biliyoruz. Ne konularda felaket tellalı olduğunu da biliyoruz. Bizler insan olarak adil ve hakkani olmak zorundayız. Vermediğimiz bir canı da almak, bu konuda kesin hükümler vermek, adil gelmiyor.

Özetle, bu hedef göstermecilik ile nelerin üstünü örttüğünü bilmiyorsak bir kere daha düşünmek gerekir. Evet ülkemizde başıboş hayvan sorunu vardır. Çevre ve halk sağlığı için de önemli dir, korkan insanlar için de önemlidir, sevmeyen insan içinde önemlidir, trafik güvenliği içinde önemlidir daha bir çok konuda da önemlidir. Ancak Nasıl ki yaşamı kendi ellerimizle veremiyorsak, ölümü de kendi ellerimizle verememeliyiz. Kimin yaşayıp kimin ölmesine karar verecek kabiliyette değiliz. Bu sorun sevenin de sevmeyeninde ortak payda da buluşup beraber vermesi gereken bir karardır. Burada taraftar olmaktansa adil olmak önemlidir. Konunun da elbette ki muhatabı devlettir. Devlet bu çerçevede kitabın ortasından konuşmadan gerekenleri eksiksiz ve doğru bir planlama içerisinde, ve en kısa sürede tüm vatandaşlarının hakları ve salahiyeti için kimseyi ve hiçbir şeyi incitmeden çözmelidir. Saygılarımla.
 
Scudo
Ülkede, başıboş hayvan sorunu yok. Başıboş köpek sorunu var. Kediyle, kurtla, böcekle, kelebekle, kunduzla, tilkiyle hiç kimsenin sorunu yok. İnsanların başıboş köpekle sorunu var. Yerleşim yerini bir yana bırak ıssız yerlerde bile çeteleşmeler var. Doğanın dengesi bozuluyor. Bulunduğumuz bölgede tilki domuz göremez olduk, ne görüyoruz? Issız yerlerde köpek maması yığınları görüyoruz. Ve bu belediye imkanlarıyla yapılıyor, hangi belediye? Urla belediyesi.

Başı boş köpek sorununu, başı boş hayvan sorunu diyerek genellemeyin.
 
Ülkede, başıboş hayvan sorunu yok. Başıboş köpek sorunu var. Kediyle, kurtla, böcekle, kelebekle, kunduzla, tilkiyle hiç kimsenin sorunu yok. İnsanların başıboş köpekle sorunu var. Yerleşim yerini bir yana bırak ıssız yerlerde bile çeteleşmeler var. Doğanın dengesi bozuluyor. Bulunduğumuz bölgede tilki domuz göremez olduk, ne görüyoruz? Issız yerlerde köpek maması yığınları görüyoruz. Ve bu belediye imkanlarıyla yapılıyor, hangi belediye? Urla belediyesi.

Başı boş köpek sorununu, başı boş hayvan sorunu diyerek genellemeyin.
bahsettiğiniz hayvanlar başıboş hayvan değil yaban hayvan olarak geçer, kedi bu klasmana ait değildir ancak kedinin anavatanı Anadolu'dur. Ana vatanı olarak ülkemiz olarak geçen bir hayvanın başı boşluğu üzerine bir tartışma ilerletmek manasız gelir. Öte yandan da tüm dünyada kedilerin evcil hayvan olup olmadığı hala bir tartışma konusudur. Kediler sadece Avusturalya kıtasında istilacı tür olarak kabul edildiğinden itlafı söz konusudur, o da bizi alakadar eden bir durum değildir. Bizde dediğiniz gibi başı boş hayvan sadece köpektir. Ve ülkecek tartıştığımız da bu konudur.
 
doğada bu kadar köpek başıboş takılsa ne olur? evvela, besinin bol ama sabit miktar olduğunu düşünelim. hızla ürerler. bol ve sabit miktardaki besin kaynağı için azücük totolarını kaldırıp avlanmak gerektiğini varsaysak iyi olmaz mı? avlandıkça, avlandıkları bol kaynak miktarı, köpeklerle aynı hızda üremezlerse eğer, bu sefer onların sayısı azalacak ve köpek ekibimiz yeni av kaynakalrı araştıracaktır. muhtemelen de bir grup ufak ufak başka yerlere hicret etmek zorunda kalacaklardır. sonsuz yayılım göztersin hadi bunlar. koca afrika kıtası kadar yer verelim kendilerine.

yayıla yayıla giderken, misal afrikada, bunlardan daha çevik ve daha avcı hayvanların avı olacaklardır. sayıları da bir miktar dengeye gelecektir. bu yırtıcı avcılar, köpekleri avlarken, ayyy acı çekmesinler, en iyisi bir yere toplayıp, uyutup öyle yiyelim demeyeceklerdir. indirdikleri yerde, parça pinçik edip öğüteceklerdir diye umuyorum.

bir yerde sayıları çok artan ve avladıkları canlılarında çeşidi ve miktarı aynı oranda artan köpekcikler ise üredikçe üreyecektir. hele hele doğal olarak onlara saldırmayan yırtıcılar da yoksa değme keyiflerine sayıları arşa doğru artacaktır. eğer yeterli gıda bulamayan köpek kalabalığı ne yapacaktır? evvela en zayıflardan diğer köpekleri yiyecektir. sonra sayıları belki yok olmayacak ama bir sayı çevresinde dengeye erişecektir.

ülkede olan duruma bakınca, gıda çok. sürekli tazeleniyor, adeta açık büfe. doğal düşmanları da, artış hızlarına yetişemeyecek kadar az. ehh kim olsa ürer.

sorunu netleştirmek lazım. malum zaten bir çözüm de yok. yaşasın afrika yaban köpekleri.
 
bu tartışmaların sebebi ipin ucunu kaçırmış olmamız. Sokak köpeklerinin sayısı çok fazla arttı. Bu öyle sahiplendirerek yok barınağa koyarak çözebileceğimiz sınırları çoktan geçti. Çözüm belli uyutmak.
 
  • Beğen
Tepkiler: bsklt07 ve MakRo
Maalesef ulkenin her yerinde ayni sorun var. Basibos kopekler ve onlari savunan itperestler buyuk bir sorunu haline geldiler. Bugun parkta kosu yaptim her taraf kopek pisligi doluydu. Cevreye ve baskalarina saygisi olmayan iki ayakli hayvanlar tuvaletini yaptirmak icin kopeklerini parklara getiriyorlar
Bursa merkez'de yeni çimenlik alanlar açıldı. O çimenliklerin bazen üstünden yürüyerek geçiyorum (yaya yürüyüşüne açık alan) En son geçtiğimde köpek pislikleri gördüm. Bursa merkez'de köpek sahipliği çok düşük, köpek gezdiren yok denecek kadar az. Tüm köpekler serbest sokak köpeği.

Fakat burada problem başka. Bursa belediyesinde bir arkadaşımın arkadaşı çöpçü olarak çalışıyor. 3 ayda bir 1 maaş ikramiye ile aylık maaşı net 76500 TL (!) Bu kadar büyük para kaldıran çöpçü sadece en kolay çöpleri "göstermelik" temizliyor. İzmaritleri bile temizlemiyorlar. Çimenliklere ise hiç bakmıyorlar. Sanırım görev tanımlarında yok. Sorun köpekler değil. Keşke onlar sorun olsa.
 
Bursa merkez'de yeni çimenlik alanlar açıldı. O çimenliklerin bazen üstünden yürüyerek geçiyorum (yaya yürüyüşüne açık alan) En son geçtiğimde köpek pislikleri gördüm. Bursa merkez'de köpek sahipliği çok düşük, köpek gezdiren yok denecek kadar az. Tüm köpekler serbest sokak köpeği.

Fakat burada problem başka. Bursa belediyesinde bir arkadaşımın arkadaşı çöpçü olarak çalışıyor. 3 ayda bir 1 maaş ikramiye ile aylık maaşı net 76500 TL (!) Bu kadar büyük para kaldıran çöpçü sadece en kolay çöpleri "göstermelik" temizliyor. İzmaritleri bile temizlemiyorlar. Çimenliklere ise hiç bakmıyorlar. Sanırım görev tanımlarında yok. Sorun köpekler değil. Keşke onlar sorun olsa.
o dışkıları başı boş köpekler yapmıyor mu? Nasıl sorun köpekler değil. İkincisi çöpçülük yaşamı kısaltan zor bir meslek, bu ekonomik şartlarda çok değil aldıkları.
 
Maalesef ulkenin her yerinde ayni sorun var. Basibos kopekler ve onlari savunan itperestler buyuk bir sorunu haline geldiler. Bugun parkta kosu yaptim her taraf kopek pisligi doluydu. Cevreye ve baskalarina saygisi olmayan iki ayakli hayvanlar tuvaletini yaptirmak icin kopeklerini parklara getiriyorlar
Geçtiğimiz haftasonu Viaport alış veriş merkezindeydim, kapalı olmayan semt pazarı tarzı bir avm içerisi başıboş köpek doluydu, resmen bir popülasyon oluşmuş orada.

Hastanenin bahçesini bırakın içinde bile varken neden AVM'yi dert edip yazdım hiçbir fikrim de yok aslında.
 
  • Beğen
Tepkiler: mcanerg
Benim başıma gelmez diyip, bu olaya seyirci kalanlardan biri.

Yalnız bilmiyorum bilinçli mi yapmışlar ama kadına da aynı kendi cevabı gibi cevap gelmiş. Trajikomik bi durum, tam olarak kelimenin tanımı.

Bu arada köy yollarında sürüş yaparken bi dünya başıboş köpekle karşılaşıyorum, bugüne kadar şükür ki başıma bi iş de gelmedi. Salı günkü sürüşümde bu zamana kadarki en büyük korkuyu yaşadım, bir köpek hiç farkettirmeden sol arka çaprazımdan saldırmaya çalıştı, son anda farkedip istemsizce kıvrak bi ayak hareketiyle ilk saldırısını atlattım, düzlük olduğu ve düşük viteste olduğum için de hızlıca sprint atıp araya mesafe koydum ki tekrar saldırmasın. Gelin görün ki bu arkadaşımız başıboş değildi, gayet tasmalı ve bakımlı bir bahçe köpeğiydi. Zaten olay da ırak bi köy yolunda değil Baklacı köyünün içinde oldu. Bilemiyorum ne desem, ne düşüneceğim konusunda emin değilim..
 
  • Beğen
Tepkiler: erhan erhan
Koşulsuz ve katı biçimde sokak/sahipsiz köpek destekçilerinin var olan sorunları açıklamak için daima bir alternatifleri ve inkar mekanizmaları mevcut. Sürekli başkaları ve diğer faktörler sebep oluyor olanlara.
Ya insanlar yaklaşmayı bilmiyor köpeklere ya aşı ihalesi hatalı ya köpekten olduğu kesin değil bla bla bla.
Hala kısırlaştırma yapılmadı şu bu deniliyor.
Daha önce de belirttim bu iş Türkiye'de bugün başlansa herkesi memnun edecek metod ki öyle bir şey mümkün de değil ama hadi o uygulandı diyelim yine de on yıllar sürer. Kendi adıma uzun süredir bir beklentim ve umudum yok.

Konuştuğumuz mevzu kuduz daha ötesi kaldı mı acaba daha nereye varacak bu iş ?
Kaçarken ezilen, ölen, parçalanan çocuklar veya erişkinler,
yaşadıkları travmalar ne olacak ? O kadar sıradan oldu ki bunlar artık bizler için şimdi kuduzu aklamaya geldi sıra.

Yaban hayat aşılama programındaki problemler mi yoksa sahipsiz hayvanların giderek artan oranda yaban hayatla temas etmesi mi kuduzu hortlattı ?
Ben yukarıdaki babun hikayesinden pek bir şey anlayamadım kendi adıma.
Hayvanlara yapılan kuduz aşıları içerik olarak hayvan cinsine göre mi yapılmakta ?
Hastanede bize kedi ise başka köpekse başka veya yaban hayvansa başka aşı mı yapılıyor ? Yoksa ciddiyete göre kuduz immünglobulin mi ekleniyor ?

Sağlık Bakanlığı'nın 2019'da yayınlanan halihazırda kullanılmakta olan kuduz profilaksi rehberinden iki alıntı ekleyeceğim; bu tablo doğal hayatta yaşanan aşılama ihale sorunları kaynaklı gibi durmuyor bana kalırsa.

Tüm sıcakkanlı hayvanlar kuduz virüsü ile enfekte olabilirler, ancak hayvanlar kuduz virüsüne karşı aynı oranda hassas değildirler. Aynı zamanda temas sonrası bulaştırma riski açısından da türler arasında fark bulunmaktadır. Örneğin kuduz kurt, tilki ve çakal teması en yüksek riskli grubu oluştururken, köpek teması kuduz riski bakımından orta risk gruplarında yer alır. Ancak köpekler, hala dünyanın pek çok bölgesinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde kuduzun bulaşmasındaki en önemli aracılardır.
Ülkemizde son 20 yıl değerlendirildiğinde kuduz olan hayvanların %90.17’sinin evcil hayvanlar olduğu ve ilk sırayı %43.62 ile köpeklerin aldığı görülmektedir (Tablo 1). Bu vakalar coğrafik olarak, Ege, Marmara, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha çok görülmektedir. 2014 yılı itibariyle İç Anadolu Bölgesinde de vakalar görülmeye başlanmıştır. Ülke dışından getirilen ve ülke faunasında yer almayan bazı memeli hayvanlar da (maymun vb.)kuduz açısından risk oluşturmaktadır. Bu tür hayvanlar ile olan temaslarda da kuduz riski düşünülmelidir

tablo 1.jpg
 
Son düzenleme:
o dışkıları başı boş köpekler yapmıyor mu? Nasıl sorun köpekler değil. İkincisi çöpçülük yaşamı kısaltan zor bir meslek, bu ekonomik şartlarda çok değil aldıkları.
2-3 yıl önce yine Bursa merkezde çimenlik bir alanın kaldırımla birleştiği yere İNSAN dışkısını yaparken gördüm! O an bir yere yetişmek üzere olduğumdan bir de şoke biçimde seyrettiğmden kaydededim. Üzerinden yürüyerek geçtiğim bir alan orası. Dışkıyı yapanları tarif edeyim: Kara çarşaf kara türban tipik suriyeli görünümde kadın, kucakta tuttuğu cocugunun kakası gelmiş, onu yaptırıyordu. Yanında kocası ve birkaç kişi daha (cocuk) vardı.

O dışkıyı kim temizlemeli? "çöpçülük zor meslek, zaten çok maaş almıyor" dediğine göre o dışkıyı çöpçü temizlememeli dedin doğru mu?

Onu çöpçü temizlemeyecekse oradan geçen başkaları basacak. O başkası sen ben o herkes olabilir. Kamu alanı. Suriyelinin dışkısı, onu temizlemeyen çöpçü, sen geçerken adımını tam oraya attın ayağında dışkı. Eve gittin, ayakkabını çıkardın. Yerde kahverengi bir pislik. Bir koku. Hoşuna gidecek mi?
 
Son düzenleme:
Bu hafta yaptığım sürüşlerden edindiğim bi kaç gözlemi paylaşmak isterim;

Evvela bugünkü sürüşüm köpekler açısından çok rahattı, hepsi adeta memleketin gündemine kendilerini öyle kaptırmışlar ki ne enerji kalmış ne bişey, kafayı kaldırıp bakıyorlar ve tekrar yatmaya devam ediyorlardı..

Geleyim genel gözlemlerime. Bu ara taze mama yoğunluğunda bi artış ve köpek popülasyonunda bi düşüş dikkatimi çekiyor, benzer veya aksi bi durum dikkatini çeken varsa paylaşsın lütfen, belki de münferit bölgelerde geçici bi popülasyon değişimi de olmuş olabilir. Cumhuriyet’ten Reşadiye’ye doğru 8-10 kilometrelik bi bölümde özellikle gördüğüm bi diğer gariplik köpeklerin adeta zift sıçıyor oluşu. Bildiğiniz kapkara kalalar vardı yol kenarlarında hep. Sıklıkla kullandığım güzergah olduğu için normalde böyle olmadığını biliyorum. Son olarak da belki de kışın geride kalmasıyla insanların köy evlerine bi miktar kayışının da sonucu olabilir, sahipli köpeklerin estirdiği bi terör söz konusu. Zannediyorum bölge sahiplenmeye çalışıyorlar, umarım geçici bi yüksek tansiyon durumudur bu.
 
  • Hahaha
Tepkiler: mcanerg
O güzel köpekler o güzel atlara binip çekip gidecekler. Az kaldı
 
Strava'dan 100km bir rota çıkarttım. Haftasonu da rotayı önce araba ile bir göreyim dedim. Sonra rotayı yapmaktan vazgeçtim. O kadar çok köpek var ki. Hani 2 3 tane olsa bir şekilde bertaraf edersin. Ama geçtiğim bir yerde abartmıyorum en az 15 - 20 köpek vardı. İşin ironik tarafı ise 1km ilerde köpek barınağı kurmuşlar. İstanbul'da bilinen rotalar dışına çıkmak bu köpekler varken çok akıl karı durmuyor. 2 Hafta önce Bebek'ten geçerken bile köpek saldırdığını düşünürsek.
1744625540799.png
Çizdiğim rota da bu.
 
Strava'dan 100km bir rota çıkarttım. Haftasonu da rotayı önce araba ile bir göreyim dedim. Sonra rotayı yapmaktan vazgeçtim. O kadar çok köpek var ki. Hani 2 3 tane olsa bir şekilde bertaraf edersin. Ama geçtiğim bir yerde abartmıyorum en az 15 - 20 köpek vardı. İşin ironik tarafı ise 1km ilerde köpek barınağı kurmuşlar. İstanbul'da bilinen rotalar dışına çıkmak bu köpekler varken çok akıl karı durmuyor. 2 Hafta önce Bebek'ten geçerken bile köpek saldırdığını düşünürsek.
326219 dosyayı görüntüle
Çizdiğim rota da bu.
Yaptığınız haritanın karşı tarafıda (Anadolu yakası) farksız değil, polonez köy, Beykoz, Çavuşbaşı, Çekmeköy tarafı, ormanlık bölgelere getirip atmışlar, kulübeler koymuşlar, 2 kere saldırıya uğradım. işin kötü tarafı hafta sonları sessiz sakin yerler, es kaza saldırıya uğraşak parçamızı bulamazlar.
 
Geri