Octobear
Üye
- Kayıt
- 10 Mart 2025
- Mesaj
- 4
- Tepki
- 11
- Yaş
- 37
- Şehir
- İstanbul
- Başlangıç
- 1991—92
- Bisiklet
- Kron
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Bu konuyla ilgili şunu söyleyeyim sizlere; kuduzla ilgili gerçek durum şudur. Bir kaç sene önce yaban hayatın aşılanması ile ilgili her zaman olan ihale yapıldı. Yaba hayatında aşılanma, aşı içeren yemlerle yapılır. Ancak bu sefer ihalede bir sorun oldu. Taraflardan birisi sadece tek bir türe etki eden aşı ile ihaleye girerken diğeri ülkede bulunan türlere etkili bir ürünle girdi. İhale kurulu, geniş etkili olan tarafa, aşının "Babunlar" üzerinde bir yan etkisi olup olmadığını sordu, firma Türkiye biyomunda babun olmadığını o yüzden ülke sınırları içerisinde bu ürünü kullanmanın bir sakıncası olmadığına dair bir belge sundu. İhale kurulunun verdiği cevap biz ülkede babun var mı yok mu sormadık, babunlarda yan etkisi var mı diye sorduk. Böylece ihale sadece tek bir türe etkili aşının alımı ve kullanımıyla son buldu. Ülke de vakaların arttığı zaman ile ihalenin zamanı birbirine çok yakındır.
Ortam hindistan ile yarışmaya başladı.
Türkiye'de bazı temel problemler vardır. Bu konuları iyi anlamak gerekmektedir. Sokak hayvanı nedir ?, Yükümlülükleri kanunen kime aittir, bu yükümlülükler neleri içerir, STK nedir? hangi usüllerde hareket eder ? Denetleme mekanizmaları nelerdir ? Barınak nedir, Rehabilitasyon merkezi nedir ? vs. vs. vs.
Amerika'da sokak hayvanları ile ilgili süreçler çok nettir. Öncelikle bunu anlamak gerekir, Sistem kabaca. Sokakta tespit edilen hayvan personelce zapt edilerek rehabilitasyon merkezine alınır hastalıklar tedavi edilir, tedavi hem fizyolojik ve psikolojiktir. Sonrasında bu hayvanlar barınaklara alınır, barınaklarda sahiplendirilmek için sisteme işlenir, ve tanıtımlarla, reklamlarla, vs hayvanların barınaktan sahiplenilmesi teşvik edilir.
Hayvan sahiplenilmesinde senaryolar şu şekilde ilerler.
1. Hayvan bir aile tarafından sahiplenilir.
barınağa gelen aile bir uzmanın kontrolünde hayvanla bir süre yan yana bırakılır ve ailenin hayvana, hayvanın aileye yaklaşımına bakılır, bu arada aylık gelirlerine hayvana nerede ve nasıl bakacaklarına kadar her detayı soran bir anketi doldurmuş olurlar., Her şey olumlu giderse taahütname imzalayarak hayvanı sahiplenirler. Sonra bir gün kapı çalar, bir hayvan polisi elinde evraklarla çıkagelir. Şu tarihte sahiplendiğiniz köpeğin yaşam koşullarını ve sağlık durumunu kontrol etmeye geldik. Eve girer denetimi yapar her şey yolundaysa, elbet bir gün geri dönmek üzere gider, şayet hayvan kötüyse ve veteriner hekimle iletişime falan da geçilmemiş, veteriner hekim randevuları aşıları bakımları aksatılmışsa kol gibi bir cezayı eline alır, köpeği de polis alır ve konu kapanır.
2. Hayvan tedavi edilemeyecek, rehabilite edilemeyecek durumdadır.
Hayvan hekim ve uzman görüşleri alınıp kayda geçtikten sonra uyutulur.
3. Hayvan kimse tarafından sahiplenilmedi
Hayvanlar tedavi edildi rehabilite edildi ve barınağa geçti. Burada barınak hayvana 1 ay süre tanır. Bu süre içerisinde bu hayvanın sahiplenilmesi için elinden gelen her şeyi yapar. Etkinlikler, tanıtımlar, vs . Şayet bu süre içerisinde sahiplenilme olmazsa 2. ay için geri sayım başlar. Bu geri sayım bir internet sitesinde düzenli olarak yayınlanır. Burada hayvanla ilgili tüm bilgiler vardır. Kronik bir hastalığı olup olmadığı mizacı kullandığı ilaçlar ne varsa yazar. Burada devreye STK'lar girer. STK'lar kendi bütçeleriyle sahiplenebildikleri hayvanları bu sistem üzerinden sahiplenmeye çalışır. Bir çoğu belli bir konuda kendilerini özelleştirmiş gibidirler. ( kimisi sadece siyah köpek almak ister - amerika'da ırkçılık yüzünden siyah köpek bakmak insanların pek istediği bir şey değildir o yüzden en çok uyutulan köpek siyah köpeklerdir .- kimisi sadece yaşlılara, sadece pitbull, sadece kalp hastası. vs vs vs. ) Bu stk'lar hayvanları sahiplendikten sonra kendileri bakıp bu çocuklar için zaman kazanmaya onları sahiplendirmeye ya da kendi bütçeleri içinde konforlu bir yaşam sunmaya çalışırlar. Yanlız bağışçıları haricinde kimseden destek göremezler. Ne devletten ne de özel veteriner hekimlerden. Ciddi denetimlere tabii'dir. Hem bağışların kontrolü, hem de hayvan polisi tarafından hayvanların refahı.
4. Tüm bunlara rağmen sahiplenilmedi.
Amerika'da her yıl ortalama 4 milyon köpek uyutuluyor. Devletin bu konuda ki en özet açıklaması, ben vatandaşımın bana verdiği vergileri korumak zorundayım. Seven kadar sevmeyen de var ve bu vergi bütçesinde onlarında hakkı var vs. vs. vs.
Dünya'nın en büyük hayvan aktivisti grubu PETA bu konuda şunu söyler, cesur olun ve sokakta terk edilmiş hayvanları uyutun. Ülkemizde bu her ne kadar anlaşılmamış ise de bunu anlamak için vicdani, ahlaki ve adil olunması gerekmektedir.
Şöyle ki PETA'nın söylemek istediği şudur, bir hayvanın sokakta yaşaması, açlık ve sefalete mahkum edilmesi, insanların istismarı, ihtiyaçları halinde bir sağlık hizmetine kavuşamıyor oluşları, hava şartları (kışın soğuk ve yazın sıcak )nda korunacak bir imkanlarını olmayışı, trafik kazaları, terk, şiddet ve hatta tecavüze varan eylemler, sadistik davranışlara maruz kalma vs. bunlar vicdani değildir der. (ülkemizde filamingoya tecavüz edildiğini, yavru kedilerin bacaklarının kesilip yakıldığını, tekme ve sopayla parçalandığını, canlı canlı yakıldığını unutmamak gerek. ) Bu hayvanların sokakta bunlara maruz kalmasındansa cesur olun ve bu hayvanları bu sefaletten kurtarın der.
Aslında doğrudur, ancak Türkiye'de bu raddeye gelinmeden önce ahlaki ve adil olunması gerekir. PETA bunları söylerken amerikadaki sistemi ele alır. Yani sokaktan alınan bir hayvan tam donanımlı hastanede tüm imkanlar fizyolojik ve psikolojik (davranış eğitimleri ) tedavi edilecek, 2 ay barınacak, sahiplenilmesi için her kes elinden geleni sonuna kadar yapacak, gönüllüler seferber olacak, sahiplenildikten sonra sürekli kontrol edilecek .. Dernekler tarafından toplanıp bağış, kara para aklaması olmadan bakılacak ...
Türkiye de hayvanları uyutmak sorunu çözmez, koskoca orman yangınına bir kova su döker kendimizi kahraman zanneder iş bitti sanıp koca ormanın vebaline gireriz. Hak değildir, türkiye de hayvan kaynaklı ölümler, trafik kazaları, alkolle araç kullananların öldürdüklerinden, tacizlerden tecavüzlerde cehalletten daha az can alır. Sadece bir doktor üç kuruş para için kaç çocuğun vebaline girdi. Hangi ülkede yaşadığımızın farkına varmak gerek. Eğer ki bu hayvanlara bu şanslar tanınmadan bu uygulamaya gidilirse bu katliam olur. Bunun için insanlar eğitilmeli, devlet üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmeli ve bu konuda hedef göstermek yerine bilimsel davranmalıdır.
Ülkemizde haberlerin yanlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Nelerin üstünü örttüğünü de biliyoruz. Ne konularda felaket tellalı olduğunu da biliyoruz. Bizler insan olarak adil ve hakkani olmak zorundayız. Vermediğimiz bir canı da almak, bu konuda kesin hükümler vermek, adil gelmiyor.
Özetle, bu hedef göstermecilik ile nelerin üstünü örttüğünü bilmiyorsak bir kere daha düşünmek gerekir. Evet ülkemizde başıboş hayvan sorunu vardır. Çevre ve halk sağlığı için de önemli dir, korkan insanlar için de önemlidir, sevmeyen insan içinde önemlidir, trafik güvenliği içinde önemlidir daha bir çok konuda da önemlidir. Ancak Nasıl ki yaşamı kendi ellerimizle veremiyorsak, ölümü de kendi ellerimizle verememeliyiz. Kimin yaşayıp kimin ölmesine karar verecek kabiliyette değiliz. Bu sorun sevenin de sevmeyeninde ortak payda da buluşup beraber vermesi gereken bir karardır. Burada taraftar olmaktansa adil olmak önemlidir. Konunun da elbette ki muhatabı devlettir. Devlet bu çerçevede kitabın ortasından konuşmadan gerekenleri eksiksiz ve doğru bir planlama içerisinde, ve en kısa sürede tüm vatandaşlarının hakları ve salahiyeti için kimseyi ve hiçbir şeyi incitmeden çözmelidir. Saygılarımla.