Konuyu niye siliyoruz; bence herkes gerçekleri gözüyle görmeli. Münferit saydığınız olaylar her zaman konuşulan ve bizim İzmir'de İstanbul'dan daha rahat gözlemlediğimiz konular.
"İnsanlar" aralarında konuşup hiçbir sorunları yokken SSK'ya, devlet hastahanelerine giderdi eski sistemde; nedeni sırf onların TC dedikleri Türkiye Cumhuriyeti'ni biraz olsun zarara sokmak.
Kahvede, sokakta alacakları "tavrı" konuşurlar. İşte bu birisi, gördükleri Türk bayrağına tepki vermek. Bir başka diğeri yüzlercesinden; kamu malına zarar vermek. Mahallelerine gelen otobüsü yakarlar, her tür belediye hizmetinden yararlanmak isterler sonra da...
1 Mayıs'ta bir kez sabah yürüyüşe izin verilmemişti, sene 1998. Çok iyi hatırlıyorum. Her tür güvenlik önlemi alınsın, ondan sonra yürünecek dendiğinde çok tepki gelmişti. Saat 18:00 suları Pasaport iskelesine elimde ilk alüminyum kadrom yürüyorum; vapurlar iptal edilmiş güvenlik nedeniyle. Konak'a kadar yürüyüşün aksi istikamette ilerledim. Oradaki maskeli ve PKK bayraklı hainleri görmeliydiniz. Kandırılmışlar deyip acımak; meseleyi geçiştirmektir bence.
Artık herkes görmelidir ki; ülkemizi bölmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Rahat batıyor...
Şiddet hiçbirşeyi çözmez doğrudur; ama biz bu kadar korkak oldukça onlar hainliklerinden gurur duyacaklar. Bakın İzmir'de Perşembe Bisikletçileri Grubuna mesaj attım; tık yok bütün gün. Bisikletlerimize bayrak alıp gidelim bir akşam bakalım kim tepki verecek diye; cevap veren olmadı. Böyle devam ederse, zaten cılkı çıkmış İzmir'im iyice onlara teslim olacak...
Uyumaya devam edin arkadaşlar, memleket elden gittiğinde özür dileyecek yer de bulamayacaksınız...