Scudo Sports

Benim Yalnızlığım...!

_bluessy_

Aktif Üye
Kayıt
25 Şubat 2006
Mesaj
159
Tepki
75
Şehir
İstanbul
YaLnIzLıK

Bazen öyle yalnız hissedersin ki kendini...

Ne sevdiğin anlar seni.. ne de kendin...

Ölmek istersin ölemezsin..

Yaşamak istersin beceremezsin

Ne gururundan vazgeçersin...

Ne de canından...

Herkes bişi söyler...

İçini yorumlar...

Onlar öyle hissetmiyorsa...

Sen de hissedemezsin...hatta hakkın yoktur...

Sevdiğinin canı acıdığında futursuzca sarfettiğin aşkın sevgin işte o an ihanet ederde sana sen konduramazsın...

Çok fazla soramazsın...

Çok fazla sevemezsin...

Coşamaz yüreğin...

Oysa o kadar insanidir ki acı da...

Aşk kadar sevgi kadar paylaşılmayı hak eder...

Her seferinde kalkarsın ayağa...

Dimdik....

Sonuçta tek gerçek vardır...

O da yalnızlığın...

Ne kadar verirsen....

Hep o kadar verirsin...

Ve ne kadar alırsan...

Hep o kadar alırsın...

Ya kabul edersin...

Ya da çekip gidersin...

Sevemezsin...

Özleyemezsin...

Kızamazsın...

Küsemezsin...

Yaşayamazsın...

Ölemezsin...

Kendin alıp parçalamak istersin yüreğini...

Kimseye izin vermeden...

Ama o kahrolası iyi niyetin...

Kahrolası iyi niyetin...

İnanamazsın...

Yediremezsin...

Aynaya bakamasın kolay...

Baksan tanıyamazsın...tanımak istemezsin...

Çünkü acı çektirir sana...

Çünkü gerçektir yüreğin...ve gerçekleri kimse sevmez...

Etrafındakileri mutlu ederken...

Nasılda yandığını göremezsin...

Gecenin bir vakti...

Titreyerek ağlarsında yine görmezsin...

Ve suçmuş gibi gizlersin...

Ağladığını...

Cesaret edersin sevmeden sevilmeye...

Duymadan söylemeye...

Hissetmeden hissettirmeye...

Aşık olmaya...Arkasında durmaya...

Kızarsın....

En kolayı sevgiyi paylaşmaktır...

Ya acı...

Herkes sevdiğine inanırda...

Canının yandığına inanmaz...

İstediğin kadar çırpın...

İstediğin kadar çabala...

Bu dünyada hak etmek için...

Değer vermemeyi öğrenemezsin...

Yalnızdın...,

Yalnızsın...

Yalnız öleceksin...!
 
Scudo
Sevgili Zeynep;

Bayağı ağır bir şeyler yazmışsın ve içinde kötümserliğin dozu biraz yoğun gibi geldi bana. Tıpkı ama tıpkı benim 10 sene önce sahip olduğum düşünceler gibi. Demek ki her insanın böyle bir dönemi oluyor. İnsanın kendisi ile bu hayatta yanlız olduğu doğru yani iç dünyasıyla. Ama bir de dış dünya var. Seni bilmem ama benim dış dünyada ömrümün sonuna kadar hiç de yanlız kalmaya niyetim yok. 10 sene önce kendimi senin gibi çok yanlız hissederken şimdi etrafımda bir çok sevdiğim dostum var. Ne mi yaptım? Önce kendi kendimle barış anlaşması imzaladım ve kendimi eleştirdim. En büyük hatamız nedir biliyor musun kendimizi değilde başkalarını değiştirmeye çalışmak, başkaları değişmeyincede anlaşılamayacağını sanıp yalnızlığa boğulmak. Oysa tam tersini yapmalıyız, işe önce kendimizden başlamalıyız. Kendimi eleştirdikçe - ki hala hayatta bir çok hata yapıyorum ve yapmaktanda utanmıyorum.- doğruyu görmeye ve bulmaya başladım daha sonra ailemi ve toplumu eleştrimeye başladım. Bu toplumda aslında hepimiz itaatkar yetiştiriliyoruz ve bu yetiştiriliş tarzı bizi yanlızlığa sürüklüyor. Yanlızlığın başka önemli nedenlerinden biri de "korku"... Bir çok yazara göre insanda iki farkli bilinç vardır; birincisi ait olma
bilinci ve ikincisi de birey olma bilincidir. Nedir bunlar?

Ait Olma: Bireyin dogrudan getirmiş oldugu bir gereksinim. Bu gereksinim
bireyin önemli gördügü kişiler tarafindan tanınmayı, kabul edilmeyi,
sevilmeyi, özlenmeyi, degerli bulunup güvenilmeyi istemesi biçiminde yaşama
yansır.

Birey Olma: Kişinin doguştan getirmiş olduğu bir gereksinim. Bu gereksinim
bireyin kendisini "kendi gözünde var olmasını içerir. "Ben varım, ben
doğalım, ben sevilmeye layığım, ben değerliyim, ben güvenilirim." duygusuna
ulaşmayı istemesi biçiminde yaşama yansır. (Bkz. Prof. Dr. Dogan
Cüceloglu-Savaşçı)

Bizim toplumumuzda birey olma bilincinden çok ait olma bilinci yerleşmistir.
Toplumumuzun geneli ben dahil bir ait olma bilinci ile yetiştirildik. Kendi
duygu ve düsüncemizden çok başkalarının duygu ve düşüncelerine uymayı,
itaati benimsedik. Buna yönlendirildik.Kendi duygularımızı ifşa etmekten
utandırıldık. Hep güçlüye boyun eğmenin doğru oldugu bir kültürde büyüdük.
Bu toplumun çocukları ailede anneden veya babadan, okulda ögretmenden, sokakta bekçiden,karakolda polisten, hastanede doktordan korkmayı öğrendiler. Sevgilerini rahat gösteremediler. Çünkü bunu söylemek ayıp olarak karşılanırdı. Böylebir toplumda yetişen bir insanin kendini degerli hissedebilmesi mümkün mü hiç? O zaman bunalım ve kargaşa başlıyor işte. Toplumda kendisine değer verilmediğini düşünen insan kendisini yanlız hissediyor.

Sevgili Zeynep, duygularını açıklamaktan ve hayatını doyasıya yaşamaktan kendini sakın alıkoyma. Kendini değerli hisset ama kendini önemseme. Önemsediğin anda öğrenebilmen zorlaşır ve etrafındaki insanların sayısı her geçen gün azalır. Bir de bizlerle bisiklet turlarımıza katılda coşkuyu ve eğlenceyi yaşa. :D Bundan sonra yanlızlığın adını anmayacağına eminim.:p

Sevgiler

MFG(+)
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
Aslında bu sadece o anki ruh halimin bir yansımasıydı...Kendime küstüğüm zamanlarda oldu evet ama bunu yazdığımda kendimle barışıktım...Gündelik hayatta kendimi böyle hissetmeme rağmen bazen öyle bir an geliyor ki içindeki küllenmiş karamsarlık hortlayıveriyor. Bilmiyorum, hatırlamıyorum o an bunu hissedip yazdım ama bu tamamiyle benim herzaman içinde bulunduğum bir psikolojisi yansıtmıyordu. O yazı belki de artık bundan sonra kimse için çabalamayacağımı ve herkesi, herşeyi her olayı olduğu gibi kabulleneceğimi öğrendiğim an yazdığım bir yazıydı...Ama o zamanlar geçti şu an çok daha farklı bakıyorum, yani bayağı eski bir yazı ama yinede çok severim o yüzden paylaştım....
 
son zamanlarda yaşadığım ruh halimi:)( ) yansıtmışsın..

evet pesimistce ama insanın o anki halini bu şekilde mısralara dökmesi çok rahatlatıcı oluyor çoğu zaman..

ellerine sağlık benim hoşuma gitti..:)

Said
 
Geri