Scudo Sports

Bisiklet Forum Tüketim Karşıtı Çevreciler Platformu

IMG_2223.JPG

1 aylık (en fazla) bir zaman dilimi içerisinde ekmeğin aldığı hal.

Çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Normal midir? Veya bu hale gelmesinin nedeni olan katkı maddesi nedir?
 
Scudo
@Ahmetgitar hocam, Emirler'de 7 sene oturdum, hep musluk suyu içtim, sıkıntı yaşamadım. 3 sene önce Çayyolu'ya taşındım, hala musluk suyu içiyorum. Yine sıkıntı yaşamadım.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmetgitar
@avkebele
Hocam birakin 1 ayı, 2 gün beklese aldigim ekmek ilaç gibi kokuyor. Asiri kötü bir koku inanilmaz mide bulandirici.
Ekmek almamak lazim hazir olarak.
Ekmek dedim de firindan borek, corek vs almayin arkadaslar.
Onlarin icinde kullanilan yag margarinden daha beter.
Öyle bir yag ki 2 ay disarda acik sekilde kalsa ne eriyor, ne bozuluyor. Kati bir yag.
 
@avkebele bunun sebebini bulmak lazım.
Normal küflenme bozulma böyle mi olur?
 
4 yıl Ankara'da yaşadım. Bir yaz yaşanan o vahim su kesintisi dışında hep çeşme suyu içtim. Üniversiteye kadar ailemin yanındayken(Hatay'da)de hep çeşme suyu içtim. Hiç problem yaşamadım. Şimdi oturduğum apartmanda su faturası gelmiyor çünkü bina sahibi kuyu açtırmış. Evlere de bu su çıkıyor. Belediye suyu yok yani. 5 yıldır su faturası ödemedim:) Su kontrolsüz olduğu için içme suyu olarak şişe su kullanmak zorunda kaldık tabi. Paralar oraya gitti. Şişeleri ise köyde yağ süt işi yapan komşulara dağıtıyorum. Bazılarını da şöyle değerlendiriyorum:
20170408_153246.jpg
 
@Ahmetgitar

Şöyle bir şey buldum.

BEYAZ EKMEĞE 'SAĞLIĞA ZARARLI' YAZILMALI

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı da, tam buğday unundan yapılmış ekmeklerin birçok hastalıktan koruduğunu, beyaz ekmeğin ise kanseri tetiklediğini, şeker hastalığına neden olduğunu dile getirdi. Türkiye’de beyaz undan yapılmış ekmeklere 'Sağlığa Zararlıdır' ibaresinin yazılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kaymakçı, Türkiye’nin, endüstriyel beyaz un ve beyaz ekmekle tanışmasının 1948 yılındaki Marshall yardımıyla olduğunu, evlerde tam buğday unundan yapılmış ekmek üretimi özendirilmesinin yararlı olacağını sözlerine ekledi.

BEYAZ EKMEKTEKİ KİMYASALLAR VE ZARARLARI

Beyaz ekmeğe on kadar kimyasal madde konuluyor. İşte bunlardan bazıları:

E 170 kalsiyum karbonat. Yüksek dozlarda zehirleyici. Safra, böbrek taşı, hemoroit, müzmin kabızlık, fistül kanaması gibi hastalıklara neden olabiliyor.

E 471, E 477 mono ve di-gliseridler ve modifiye edilmiş fırkaları. Bitkisel ve hayvansal olabilir. Domuzdan elde edilenleri de var.

E 280 propiyonik asit, E 281 sodyum propiyonat, E 282 kalsiyum propiyonat,*E 283 potasyum sorbat. Koruyucu olarak kullanılır. Migren ağrılarına neden olabilir. Ekmeklerde yaygın olarak kullanılıyor.

E 200 sorbik asit. Cilt kaşıntılarını ortaya çıkartıyor.

E 420 sorbital. Kıvam artırıcı, tatlandırıcı, nem tutucu... Bebek ve küçük çocuk gıdalarında kullanılması yasaktır. Fazla miktarlarda alınırsa baş ağrısı, susuzluk, bulantı ve kan şekerinin yükselmesine neden oluyor.

E 920 sistain: İnsan saçından, başta domuz olmak üzere hayvan kılından, tavuk tüyünden elde edilir.

E 924 potasyum: Un işleme ajanıdır. Fazla miktarda alınırsa bulantı, kusma, ishal ve sancı yapıyor.

E 928 benzoil peroksit: Unu beyazlatmak için kullanılıyor.Ekmeklere bunları dışında çeşitli boyalar konuluyor.

Kaynak

(link)
 
Ham sütü kaynattım. Ilıyana kadar bekledim. Hazır maya aldım. Koydum içine. Sarıp sarmaladım. Bakalım sonuç n'olacak. :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
@avkebele beyaz ekmek çok uzun zaman oldu almadığım.
Bir süredir fırsat buldukça Halk Ekmek alıyorum,.kepekli ve tam buğday olanını. Hem lezzetli, hem çok temiz, hem de çok ucuz.
Beyaz ekmeğin kalorili falan olduğunu biliyordum ama böylesi zararlı olduğunu sizin paylaştığınız.yazı ile öğrendim.
Yazın bir kere evde kendi ekmeğimi yapmıştım. Çok güzel olmuştu. Organik sarı undan. Hatta evi harika bir köy ekmeği kokusu sarmıştı.
Bir de koca yarım kiloluk organik ekmek 1 buçuk liradan daha ucuza mal olmuştu. Ama bir daha yapmadım. Çünkü tek olunca elektrik sarfiyatı anlamsız oluyor
Ama birkaç kişi için olsa güzel olurdu. Hatta o dönem dedim,.ekmek yapıp satsam diye. Amaç kâr değil, doğallık temizlik olsun, eş dost ucuz sağlıklı ekmek yesin diye. Hattâ teslimatı da bizzat bisikletle yapayım falan.
Kaldı öyle.
Geçen hatta ekmekçi bi adamın videosunu paylaşmıştım. Bilenler hatırlar. Tam benim düşündüğüm şeydi.

@fblisaru
Harika! Alışırsanız başka yoğurt yiyemezsiniz yalnız demedi demeyin :)


Dostlar bu arada elektirik faturasında rekor kırdım. İki aylık süreçte 18 buçuk lira gelmiş. Bildirim altına alışmıştım ama iki ayda bir 22 liranın altına düşmezdi. Sanırım bu dört lira iki haftadır buzdolabı hiç çalışmadığı için oldu. Tam çalıştıracaktım ki havalar yine soğudu. Balkon yeniden doğal soğutucu görevi görmeye başladı.

@mehmetsunu giderek cimri hale geldiğim bir gerçek. Ama bu başkasına değil kendime olan bir durum. Ama öncelik çevrecilik elbette. Bir de atıksız, enerji tüketmesiz yaşamak süper bir şey. Mesela banyoda ya da akşam İlk karanlık vakitte güneş enerjili kamp lambası falan kullanmak, inanılmaz keyif.

Herkese selamlar...

Geçen paylaştığım ekmekçi adam bu.
İzlemeyen izlesin derim. Tek eksiği bisiklet olmuş :)
 
Eğitim+çevre+dünya görüşü üzerine izninizle bu videoyu buraya koyuyorum.
inanın izleyene çok değişik fikirler verecek ve yüzünüzde yer yer gülümsemeyle izleyeceksiniz. video bana "köy enstitülerini " anımsatıyor. Bol uygulama ve hayatın tam ortasında durmak..

 
@Ahmetgitar

Bence o haberdeki arkadaşımız gibi kendi ekmeğinizi yapmamanız için bir engel yok, sorun sayıysa eminim ki Ankara'da bu ekmekleri almak isteyenler olacaktır. Hem sizin artınız bisiklet kullanıyor olmanız. Daha hızlı dağıtım için karbonsuz çözüm:)

Ayrıca bu ekmekçi arkadaşımızın sizce de bisikletle tanışması gerekmiyor mu? :)
 
(link)
Makine kahve Kapsülleri çok tartışılıyo bi süredir çevreye zararlı olduğunu için. Çek bisiklet firması yaklaşık bin tanesinden bisiklet üretmiş. o_O
 
Tekstil fabrikasında patlama oluyor, kimyasal sızıntı sebebiyle fabrikalar boşaltılıyor, annelere çocukları emzirmeme konusunda uyarılarda bulunuluyor.
İşte giydiğimiz şeyler bunlar.
Yıllar önce bir uzman demişti, "bir giydiğini bir daha giymeyen insanlar var oysa ki kıyafetin üzerindeki zararlı kimyasallar ancak on yıkamadan sonra yok oluyor, kıyafet sonrasında zararsız hale geliyor" diye...

(link)
 
@Ahmetgitar
Hocam valla bir de Çin'den giyinmeyin derler.
Giyeceğimiz şeylerin bile içine ettiler.
NE yapalım hocam şimdi kıyafetler bile bu kadar zararlıyken, kanser olmamak mucize midir :snzdglsn:
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN sevgili dostum herhalde yazdığım, gibi aynı kıyafetleri uzun süre giymek en sağlıklısı. Bu Türkiye'de de böyle Çin'de de. Pamuk denilen bitki zaten topraktaki suyu inanılmaz şekilde emen ve toprağı susuz bırakan berbat bi bitki. Bu anlamda da tüketimi azaltmak önemli.

Demek ki yeni araştırma konusu zararlı olmayan giyim üzerine olacak :)
 
@Ahmetgitar
Aynen hocam araştıralım onu, kaç derecede yıkanmalı bir de ona bakmak lazım.
Pamuk dediniz de Türkmenistan'da pamuk yağı tüketiliyormuş çok şaşırmıştım duyunca. Ayçiçeği yokmuş orda, o da zararlı da tabi :D
 
@Seymour Glass benim birkaç termal kıyafetim var yazın uzun turlarda giyiyorum, bu yıl bisiklet üzerinde günlük kıyafetlerden başka bir şey giymedim. Ayda 1000km üzeri sürüşlerde bu böyle. Hatta dün 97km 1050 metre yükselti yol yaptım onda da normal eşofman.
Ama yine de yakmamak lazım.
Bir hayli zehir yayılır yoksa.
:)
 
@Ahmetgitar dostum, işe bisikletle gidip geldiğimde eksikliğini hissettiğim tek şey boxerımın eksik olan 5-7 cm'lik paçası oluyor. Yani şu boxerlar 5 cm daha uzun olursa neredeyse tüm dertlerimden kurtulacakmışım gibi hissediyorum.

Bundan iki gün önce bir takım bisikletçilerle İstanbul'un sayılı bisiklet kafelerinden en ünlüsüne kadar sürüp çay içerken muhabbet esnasında, "Abi bana ultegra yetmiyor ya duraaaays lazım." diye bir cümle duydum. Bunu diyen adam forumu da takip ediyor, bu başlıktan böyle bir fikir/düşünceden (bu hassasiyete sahip olması için bisiklet kullanmasına da gerek yok) habersiz olamaz diye düşündüm, biraz da ergenliğine (yaşı 28, ergenlikten çıkamayan ergen diye teşbih yapıyorum) verdim. Yani insanlar neden böyle? Hadi biz değişiyoruz, öğreniyoruz. Hatta öğretmek için böyle forum konuları açıp insanlara ulaşmaya çalışıyoruz ama genelde başarısız oluyoruz ya da başarılı olamıyoruz. Genel olarak yaptığımız hatayı tekrarladım ve adamı bozmafan bastım tourneyin pedalına. Bir kaçıyor meret:) eve nasıl geldiğimi anlamadım.
 
@ykaya

Dostum bugün bu kitabı almak için kitapçıya gittim. Sayfasını şöyle bir çevirdim de... Off!...
Yıllar önce, bir şekilde rastgelip de izlediğim; her cümlesine hayran olduğum, her fırsatta evimdeki projeksiyon ile başkalarına da izlettiğim, birilerine flaşla film verirken diğerlerinin yanına iliştirdiğim, hatta daha birkaç ay önce oturup tüm altyazı dosyasını normal bir metinmiş gibi düzenlediğim ve bunu da çıktı alıp insanlara okutmak istediğim filmmiş bu...
Hatta o vakitler resim öğretmeni arkadaşım da filmden çok etkilenmiş ve altyazı dosyasını çıktı alıp, sınıftaki öğrencilerine okutmuş ve ne hissediyorlarsa onu resmetmelerini istemiş...

Kitabından sayende haberdar oldum. Buyrun siz de filmini izleyin...:)
Bakalım kim şanslı: kitabından önce filmini izleyen ben mi, filminden önce kitabını okuyan sen mi? Sanırım her türlü ikimiz de şanslıyız...;)

Ama arkadaşlar, lütfen filmi sakin ve müsait bir vaktinizde, bölmeden izleyiniz... Film zaten kısa, 30 dakika...



YAZDIĞIM SORUMA CEVAP:
Kitabı az önce metroda ayaküstü okudum, bitirdim. Şunu söyleyebilirim ki, ilk defa bir filmin kitabından daha güzel olduğuna şahit oluyorum... Filmdeki çeviri özellikle çok daha titiz ve bu çook etkiliyor hikayeyi. Kitapta ayırdına varamadığımız esler, filminde çok güzel doldurulmuş, animasyonun görselliği ve anlatıcının fransız dilindeki vurgulamaları ve etkileyici ses tonu ile film tam olmuş...

Fazla uzatmadan, filmi izleyiniz, izlettiriniz efendim. Eve vardığımda da, bahsettiğim düzyazı metin haline getirdiğim altyazı dosyasını buraya da ekleyim. Kitap yerine bunu çıktısını okuyun bence... :)
 
Geri