Tüketim toplumundan ve sorgusuzca tüketimin esiri olan insanların çevremi sarmış olmalarından ben de sıkıldım artık. Şimdi size tüketim esiri olmuş bir koyun ile aramda geçen muhabbeti yazacağım:
K:Olgun sen neden facebook kullanmıyorsun?
O: Peki sen neden facebook kullanıyorsun K?
K:Arkadaşlarım ile iletişim kurmak için.
O:Ben arkadaşlarım ile iletişim kurmak istediğimde daha etkin bir yol olan telefonu kullanıyorum.
K:Ama facebookta çok güzel haberler var. Onları göremiyorsun.
O:Ben haberi kaynağından almayı tercih ederim. Facebook bir yayın organı değildir. Belli başlı haber sitelerindeki haberler insanların alıntıları ile oraya taşınır. Ki bu alıntıların kaynağının doğru olmadığı zamanlar da çok olur. Saçma sapan bir sözün altında Tolstoy yazar mesela oysaki alakası yoktur. Aracıları, bilgi kirliliğini ve çarptırılmış bilgi almayı sevmem. Emlakçıları ve yemeksepetini de bu yüzden sevmem ve kullanmam.
K:İyi ama arkadaşının bir düğünü olsa bir şeyi olsa onu öğrenirsin. İyi olmaz mı?
O:Beni düğününden önce aramıyan ya da davetiye yollamayan insanın düğününe varsın gitmeyeyim. Zaten düğünleri hiç sevmem... Diye uzayıp giden bir sohbet.
Bilgisayar mühendisi olamama rağmen sosyal ağ ve benzeri bir oluşumda hiçbir zaman var olmadım, bunu manasız buldum. Yalnızca bir kaç ay önce linkedin profili oluşturdum işe girmemde yararı olur diye ama işe girip beyaz yakalı olup tüketim toplumunun bir parçası olmaktan da korktuğum için 3 aydır profili düzenlemedim bile henüz.
Ben de yaklaşık 4 yıldır zeytin yağlı sabun kullanıyorum. 4 yıl önce almış olduğum bir telefon var (Samsung pocket gt-s5300) onu bir 4 yıl daha kullanmayı düşünüyorum. Çamaşırım sık sık birikmez, bir giysinin hakkını vererek kirletmedim mi kirli sepetine gitmez. Kirliler yıkanacaksa da az detarjan atarak yıkarım. Gereksiz bulduğum ürünleri almam. Kitap alacağım zaman genelde ikinci el kitap alırım. Bir şeyi atma huyum yoktur, temsili olarak 5-10 lira fiyat koyar internetten satarım. Markete çoğu zaman sırt çantam ile gider poşet almadan çantama atarım ürünleri ve bunun gibi bazı tüketim karşıtı davranışlarım son bir kaç yılda iyice oturmaya başladı.
Zaman zaman benim gibi sistem karşıtları ile birlikte bir oluşum kurmayı düşünüyorum. Bu konuda tartışılan bu durumun diğer insanlara aktarılması meselesine gelince: İnsanlara bir şeyi açıklayarak, anlatarak, öğütleyerek yaptırmak çok zordur. Siz bir işi yaptığınızda iyi sonuçlarından etkileniyorsanız ve insanlar da sizin bu şeyi yaparken bundan iyi anlamda yararlandığınızı görüyorlarsa o zaman o olaya sıcak bakarlar, özenirler. Bir çocuğa diş fırçalamanın 100 yararını anlatmak yerine annesi, babası ya da bir dayısı olarak her gün dişinizi fırçalayın o da buna adapte olacaktır.
Bazen Fight Club daki gibi bir oluşum kurasım geliyor.
Madde 1-Berbere gitmek yok. Saçlarımızı makina ile birbirimiz keseceğiz.
![:D :D :D](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
Madde 2-Çöpe atılmış elektronik eşya, plastik pil v.b şeyleri doğaya karışmadan ayrıştıracağız
![:D :D :D](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
...
Sahi o çöplerden o plastik ayrıştıran insanlar çok değerli bir iş yapıyorlar. Benim anadolu üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünde okurken karşılaştığım hocalarımın yarısından daha değerli bir iş yapıyor o adamlar. Bunu okulumun son yılında anladım.