Scudo Sports

Bisiklet-İrade ilgisi

yakubi

Daimi Üye
Kayıt
9 Ocak 2015
Mesaj
261
Tepki
940
İsim
Mehmet
Bisiklet
Fuji
Bisiklet kullanmaya başladıktan sonra bisiklet -beslenme ve bisiklet-kilo gibi popüler sayılabilecek konu başlıklarından daha çok bisiklet kullanımının irade ile ilgisinin beni düşündürdüğünü farkettim.

sözü uzatmadan (sizler uzatabilirsiniz), bu konuda ciddiye alınabilir herhangi bir kaynak bilgisi ve/ya yazıya dökülebilir tecrübesi olanların yardımları için müteşekkir olacağım.

konuyu soru olarak açımlamayı denersek;
a) bisiklet iradeyi beslemektedir ön kabulünden yola çıkarak, bunu nasıl yaptığını düşünebiliriz?
b) bisiklet en yavaş araç. modern yaşamın hızına karşılık bisikletin zıtlığının irade (ve belki erdemli insan olmak) ile ilgisi nasıl olabilir?
c) iradi bir eylemin amaçla ilgisi nasıldır?
 
Scudo
A şıkkı için kendimden emin bir şekilde şunu diyebilirim: Bana göre bisiklet sürerken zorlandığınız her eğim, çıkarken bacak kaslarınızın yetmediği, diz kapaklarınızın ağrıdığı her yokuş, o yokuşu tırmandığınızda size başarmanın ve emeğinizin karşılığını almanın mükemmel zevkini yaşatıyor. Eğim ne kadar sertse, orayı tırmanmanın, yapabilmenin ve zirveyi görmenin verdiği tat da o kadar büyük oluyor. Bir de o kadar tırmandıktan sonra o eğimi inmenin verdiği zevk var ki, orası ayrı dursun :)

B: Bisiklet süren insan sabırlı insandır. (Ben ne kadar terlemeden bisiklet sürmeyi başaramasam da) Bir tura çıktığımda her kuş sesi, her koku, iz beynime yerleşiyor. Başka bir gürültülü araçla giderken ise bir an önce varılacak yere varmak daha ön plana çıkıyor. Bisiklet yaşamak gibi, her şey canlı, o an ve sizinle birlikte...

C: İradeyi destekleyen en önemli kavram inanç diye düşünüyorum. Bir amacınız yoksa, bunu neden yapıyorum diye kendinize sorduğunuzda bir hiçliğe düşüveriyorsunuz. Ne gideceğiniz yol ne varacağınız yer bir anlam ifade etmiyor. Hedefsiz bir gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez... Amaçla hedef aynı şey değil fakat yakın kavramlar, bu yüzden ne istediğini bilmek çok önemli.

İyi forumlar
 
Bende bisiklet ile irade gelişimi arasında doğru orantılı bi ilişki olduğu kanaatindeyim. Belki bunu koşu gibi falan çoğu spora uyarlanabiliriz. Bisiklet sürerken önünüze çıkan her türlü koşulda sürüp gideceğiniz yere varmak zorundasınız.yani ben pes ettim burda kalayım diyemiyorsunuz. Buda üzerimizdeki ataleti atmada faydası oluyor kanaatindeyim. Yani her bir zorluğun üstesinden gelip, her bir rampayı çıkıp, trafiğin keşmekeşin içinden kas gücünüzle geçip gideceğiniz yere vardığınızda aslında arada biçok şey gerçekleşiyor. Ufak başarılar diyebilir miyiz buna, o gözle baksak, bunlar yapabilirim, kendi gücümle bir şeyler yapabilirim düşüncesine katkı yapar. Birde zaten kas gücünüzü geliştirdiğiniz için yapmak istediğiniz şeyleri yaparken daha az yorgunluk, yapılacak işin daha az göze büyümesi gibi şeylerde oluyor. Veya normal zamandan daha becerikli olma daha pratik olma gibi sonuçları oluyor. Bunlar benim naçizane tecrübelerimden çıkardığım bir iki bişey.
 
tanrım,
beni yavaşlat.
aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...

(hititlere ait bir duvar yazısından denilse de öyle olmadığı anlaşılan bir metinden.)

yanıtlar için teşekkür ederim.

yukarıda söylediklerimize ilişkin (bisiklet-irade ilgisi üzerine) doğrudan kaynak bulabilmiş değilim. sadece Schopenhauer'ın İstenç(irade) ve Tasarım Olarak Dünya adlı eserinde iradeye yönelik birşeyler görebildim. bunun dışında dini terminolojinin benim için düşünsel anlamda (inançsal anlamda değil) çok doyurucu olmayan klasik bakışla söylediklerini de belirtmek gerekir. bize fikir vermesi açısından çok kısa bir iki noktaya değinerek bu mükemmel ve yoğun felsefi esere dikkati çekmek istiyorum; buraya kadar açıklamamı okuyup anlamadığı bir iki sözcük ve felsefe kelimelerini görmesiyle bu konuyu işe yaramaz,sıkıcı,gereksiz olarak yargılayan arkadaşlara yüksek sesle ama alçakgönüllüce "durun!" ve "bir kere daha düşünün" demek istiyorum.

Schopenhauer şunu söylerken sanırım çok haklı: dış dünyayı algılamaya yönelik gelişmiş sinirsel mekanizmalar, duyarlılıklar, beyin ve hatta tüm organik yaşam parçacıkları istencin nesneleşmiş yani somutlaşmış halidir. Dolayısıyla dünyaya dair tasarımlarımız, istencin çok çeşitli amaç ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek için gelişmiştir.
yani örnek olarak söylenirse bizler için bisiklet iradenin somutlaşmış halidir, refleksler, algı dünyası hatta zevkler buna göre şekillenir. ve diğer bazıları için de değişik şekillerde... ancak bundan daha üstte bir algı ise şudur: birtakım yasaların, bağlamların üzerine çıkarak sanat ve inanç özüyle dünyaya bakabilen bir algı.

yazdıklarımın kendini beğenmiş havasını umarım okuyan sizler bağışlarsınız, çoğu zaman düşünmek böyle görünür çünkü; soğuk ve itici. böyle düşünüyorum ve bunun aynısını uzun tura çıktığımda da hissediyorum. soğuk bir insan olmayı değil, düşünen bir insan olmayı kastediyorum.
@Çağlar Çağlayan sevgili çağlar haklı. düşünen insan- uzun tur-sabırlı insan...

uzun bir tura çıktığımda bir sanatçının mükemmel bir şey yaratmak için çaba sarfederken attığı son fırça darbesindeki ya da son sözcükteki veya son notadaki trans halini hissediyorum. bu kanımca "iradenin özü" diye nitelendirebileceğimiz birşey. bazı insanlar iradenin özünü yeniden yaratarak bazıları ise tekrar tekrar yok ederek trans veya arzu nesnesini yaşarlar. kumarbazlar örneğin arzu nesnesi aracılığıyla iradenin özünü yok etme üzerine programlanmış gibidirler. bir tür sisifos söyleni.

sözlerimin dağınıklık ve karmaşıklıktan kurtulamadığını görüyorum.
hoşgörünüze sığınarak güzel bir cümleyle bitirelim: kırık bir kalbin tesellisi için bisiklet biniyorum.
 
Neden bindiğini düşün.
İstikametin ve sonunda hedefin olsun.

Bence irade etmeye dair açılımlar kendi nedenini gerçekleştirmeye yönelik kendi gayretlerinin tesiriyle alakalı.
 
@Yusuf'san

sevgili yusuf'san düşünmek konusunda çok iddialı değilim ama yukarıdaki sözler neden bisiklete bindiğini düşünmeyen birinden ortaya çıkmazdı sanırım.
istikamet ve hedef konusuna gelirsek, yola çıktığımızda zaten belli bir istikamet üzereyizdir. hedef kelimesinden bir rota çizmek ve rotanın sonu anlaşılacaksa bu konuda kafam karışık. amaçsız bir amaçlılık taraftarıyım.
 
İrade tanımı sorumlulukla açıklanabilir. Bu konuda Stephen Covey ve Doğan Cüceloğlu'nun çok güzel açıklamaları var. Hayatımızın iradesini almak, aslında gördüğümüz ve algıladığımız herşeyden sorumlu olmak demektir (gördüğünüz ve anladığınız şeyleri görmezden geliyorsanız iradenizi başkalarına devrediyorsunuz demektir, ki çoğumuz bunu yaparız). Farkında olalım veya olmayalım, yaşamımızla ilgili herşeyin sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor, biz üstlenmezsek başkaları üstleniyor. Çocukluktan itibaren toplumun bize aktarmaya çalıştığı 'doğru', "Birey olarak herşeyden sorumlu olmadığımız. Çünkü daima dış güçler var ve bu güçler yaşamımızı yönetiyor". Başımıza gelen şeylerin tümünün sorumluluğunu almak yerine, kendimizi çaresiz görmemiz daha akla yatkın geliyor. Bu nedenle bisikletle tek başımıza uzun bir yolculuğa çıkmak; yaşamımızın sorumluluğunu üstlenmek ve kendi irademizin muhteşem gücünü farketmek için iyi bir fırsattır.
 
Burada yazı yazan arkadaşlara, abilerime teşekkür etmek istiyorum, nedenini bilmiyorum ama.
 
  • Beğen
Tepkiler: yakubi
@yakubi bisiklete binmedeki amacın için, "kırık bir kalbin tesellisi için" olarak tasvir etmişsin. İşin içinde duygusal veya romantik bir geçmişi bir yerlerde bırakma çabası gibi duruyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: yakubi
@Bahadır Gürel
çok teşekkür ederim bahadır. söylediğin isimlere bakacağım.

@Onur Alp İNAN

onur yorumun için teşekkürler.
biraz arabesk göründüğünü kabul ediyorum: ) ama bu cümle insanın gerçek dünyasından kopuk yaşarken çektiği ve dinmeyecek olan huzursuzluğuna, tedirginliğine bir ağıt gibi benim için.

@serdar k
kendi adıma ben de sana teşekkür ederim serdar. : )
 
@yakubi

Doğan Cüceloğlu'nun Savaşçı, Stephen Covey'in Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı'nı kaynak verebilirim. Doğan Cüceloğlu Amerika'da kariyerini devam ettirirken Covey'le de görüşmüş ve onun fikirlerinden etkilendiğini bizzat kendisi belirtmiştir. Covey için, insanın anlam arayışının ve sosyal ilişkilerinin düzenlenmesinin matematik dilini bulmuş bir insan diyebilirim.
 
  • Beğen
Tepkiler: yakubi
stephan covey için şöyle bir baktım da adamın biyografisi ödül manyağı. kitaplarından haberdar değilim. ama anlayabildiğim kadarıyla "kişisel gelişimci" sınıfında gibi görünüyor. akıllı insanın 100 davranışı, başarılı insanın 20 tecrübesi, düşün ve zengin ol, tarzı şeyler gibi yani.

işin esası şimdiye kadar bu sektörü ciddiye almadım ve yazılanlara -yazarlarına inanmadım. kitap ve düşünce konusunda filozof-düşünür, bilim adamı, sanatçı, dini anlamda çok az karşılaştığım büyük isimleri yeğlerim. ama birileri "irade" konusunda birşey söylüyorsa bakacağım.
 
Spor ve irade -güdülenim ve yaptığımız sporda bizi besleyen psikolojik etkenler gibi konularda merak edenlere yardımcı olabilecek bir tez çalışmasını paylaşmak istiyorum.

(link)

Spor ve irade -güdülenim ve yaptığımız sporda bizi besleyen psikolojik etkenler gibi konularda merak edenlere yardımcı olabilecek bir tez çalışmasını paylaşmak istiyorum.

(link)
 
@yakubi

Dosya bulunumadı diyor malesef,:(
 
tekrar denedim. umarım bu kez olmuştur.: )

(link)

burdan inceleme fırsatı bulamayanlara özel mesajdan göndermeyi deneyebiliriz.
 
  • Beğen
Tepkiler: serdar k
Geri