Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Bisiklet ve Minimalizm

Samet M.

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Mayıs 2020
Mesaj
1.472
Tepki
4.104
Şehir
İstanbul
İsim
Samet
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Carraro
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Bu konu başlığı altında bisiklete olan ilgim üzerine bir süredir kendi içimde gerçekleştirmiş olduğum içsel diyalogları seslendiremesem de şöyle bir kenarda dursun diyerek yazıya dökmek istedim.

Minimalizm dediğime bakmayın, kulağa daha karizmatik veya sofistike gelmesi için günümüzde sıkça kullanılan bu kelimenin anlamı sedelik, sadeciliktir esasında.

Dediğim gibi içsel bir konuşma bu, öyle giriş, gelişme ,sonuç bölümlü orta okul kompozisyonlarından ziyade doğrudan konuya dalabileceğim bir ortam var ama ben yine de kısa bir girizgah yapmış oldum.

Efendim sadelik aslına bakarsanız sadece sanatın değil insanın, dünyanın, evrenin üzerine kurulu olduğu temel varlık metaforunun en tartışmalı konularından. Başlı başına öznel bir kavram olmakla birlikte sadelik, detay ve ayrıntı fazlalıklarından soyutlanmış maddenin çıplaklığıdır bana göre. Sadelik insan canlısının anne karnından çıkarkenki halidir, sadelik yaratıcının evrene dokunuşudur. Dolayısıyla sadelik kutsaldır değerli bisikletliler.

Bisiklet dedim bak şimdi peki bisikletin sadesi olur mu?

Önce bir bisiklet tasviri kurun zihninizde.

Ne geldi aklına?

Cevabın sana kalsın bisikletçi dostum benim içsel konuşmam devam ederken söyleyeyim: İki adet ince teker bir gidon bir kadro iki dişli bir de zincir. Hani şu bisiklet yolu tabelalarındaki bisiklet ikonu var ya işte ondan hallice bir bisiklet.

Ama insanoğlu durur mu? Milyon yıllık varoluş serüvenimizde artık genetik kodlarımıza işlemiş olan biriktirme alışkanlığımız bu noktada rahat bırakmıyor peşimizi.

Bisiklet alırız almasına da iş öyle bisiklet almakla kalmaz. Sonra başlarız kaşınmaya. Neyse uzatmayayım dostlar hepimiz bisikleti aldığımız halimiz ile bisikletle geçirdiğimiz bir yıl sonrası biriktirdiklerimizi değerlendirme yeteneğine sahibiz.

E ne oldu peki? Hani sadelik candı? Hani sadelik Yaratıcının evrene attığı imza ve son dokunuşuydu? Hani sadelik insan canlısının anne karnından çıkarkenki haliydi? (Üzerine alınma burada kendime atar yapıyorum)

Dünyaya ayak bastığımız andan bu yana yapamadığımız gibi yine duramadık, yine fazlasını istedik, yine topladık, biriktirdik. Evimizde değilse bile zihnimizde biriktirdik, zihnimizde var olan o sade masum bisiklet ikonunu kirlettik artık.

Artık bisiklet diyince aklına iki teker bir gidon bir kadro iki dişli bir de zincir gelmiyor; çeşitli markalar, modeller, ağırlıklar, ürün kodları, kullanıcı tavsiyeleri, bin bir çeşit aksesuar markası, fiyat aralıkları döviz kurları geliyor tebrikler. Yetmedi iliklerini sömüren vergi sistemini masum hayal dünyanın bir objesine daha soktun tebrikler.

Karmaşık bir zihnin bir konudaki özetini okuyanlara selamlar.

unnamed.png
 
Scudo
Kendi kendini yanlışlamak sorgulayan bir aklın, biraz paranoya ve birazda şizofren taşlarla inşa edilmiş patikasından hızlıca geçmesi gibidir. Başlangıç olarak doğruluğundan, daha en baştan, temelden şüphe etmeden kafa yorduğunuz "sadelik" üzerine yaptığınız bu varsayım, esasen ekonomik sistemlerin dayatmasından daha ötede, hiçte yapay olmayan "ilerlemenin" evrimsel ve doğal bir sonucudur ki bu bize geleceği bugünden şekillendirme fırsatını verir. Üstelik sadelik dahi göreceli bir kavram olduğuna göre, sade bir bisikletin ne kadarının sade olduğuna kim karar vermektedir? Bir levha mı? İzdüşümlerin mükemmeliğinden bahsetmek bu açıdan elbette bir hatadır. Gelecek, bugünden çok daha başka ve karmaşık sadeliklere gebedir. Bu süreçte bize düşen, uyumdur.

Sadeliğin tanrıların standart bir tercihi olduğu noktasında da fikirlerimiz ayrı düşüyor maalesef. Bir Portekiz atasözünde denildiği gibi, tanrı eğri çizgilerle doğruyu yazmaktadır. Bu demek oluyor ki, etrafımızı saran gerçekliğin, bırakalım bir doğum ya da levhayı, kozmik alanda başlı başına yaşanan dehşet verici kaosun sadeliğinden bahsetmek dahi mümkün değilken, ilerlemenin karmaşık doğası (kaos) hiç şüphesiz henüz doğmamış bir bebeğin ya da levhaya henüz çizilmemiş bir izdüşümün tanrılar tarafından "ilk" hamlesi gibi görünmektedir; nihayeti ise, işte belkide o, gerçek sadeliktir.
 
Ben artık "tüketim toplumu olduk" kisvesi altında, başka insanların tercihlerine dair böyle şeyler yazılmasından aşırı sıkıldım. Bu bence çok ciddi anlamda hadsizlik. Siz, sadeliği seviyor olabilirsiniz. Sevdiğiniz bir şey olması ve onun farkında olmanıza sizin adınıza mutlu oldum. Ama bu yargı dağıtma cüreti nereden geliyor? İnsanların, daha kaliteli ürün kullanma isteğine "kaşınma" deme hakkını nasıl kendinizde görüyorsunuz? "Sadelik candı" diye bir lafın neden genel geçer olduğunu varsayıyorsunuz?

Dürüst olabileceğinizi düşünüyorsanız şuna cevap verin; en üst seviyedeki bisikleti hiç düşünmeden alabilecek imkanınız olsa, gene sadelik candır diyebilir miydiniz? Kişisel görüşüm, ekonomik durumlarımızın bizde oluşturduğu engellerden dolayı doğan öfkeyi bu şekilde kaleme döküyor oluşunuz. Bırakın, isteyen istediği türden bisiklete binsin. Siz, kendi işinize bakın. Millete "kaşınıyorsunuz" demek size kalmadı, kimseye kalmadı.
 
Yani sadelik için en kötü en ucuz malzemeyi alacağız. Bu mu sonuç? Tersine egoizm. Bak ben ne kadar sade yaşıyorum diye göstermeye çalışmak. Minimalizm tamamen farklı bir konu zaten.
 
Sadelikten bahsedilince sanki fakirliğe övgü yapılıyormuşçasına bir takım kimseler refleks olarak savunma mekanizmalarını çalıştırırlar. Burada asıl anlatılmak istenen ; tüketim alışkanlıklarımızın artık doğanın sınırlarını zorladığıdır. Bir çoğunuzun karbon ayak izi , su ayak izinin ne olduğunu bildiğinden şüphem yok.
Ben kendi yaşam pratiğimde minimalist yaşamaya özen gösteriyorum. Her şeyi kendimde hak görmüyorum. İhtiyaçsa tüketiyorum yoksa tüketmiyorum . Bir dönem o kadar çok şey almışım ki gerekli /gereksiz en az 10 yıldır sadece ihtiyaçsa alıyorum. Fazlalıkları paylaşıyorum.İşe bisiklet ile gelip gidiyorum. Emekliliğimde karavanda yaşamak istiyorum.
Ve Uruguay Devlet Başkanı JOSE MUJICA'nın sözlerinin altına imzamı atıyorum.
 
Ben artık "tüketim toplumu olduk" kisvesi altında, başka insanların tercihlerine dair böyle şeyler yazılmasından aşırı sıkıldım. Bu bence çok ciddi anlamda hadsizlik. Siz, sadeliği seviyor olabilirsiniz. Sevdiğiniz bir şey olması ve onun farkında olmanıza sizin adınıza mutlu oldum. Ama bu yargı dağıtma cüreti nereden geliyor? İnsanların, daha kaliteli ürün kullanma isteğine "kaşınma" deme hakkını nasıl kendinizde görüyorsunuz? "Sadelik candı" diye bir lafın neden genel geçer olduğunu varsayıyorsunuz?

Dürüst olabileceğinizi düşünüyorsanız şuna cevap verin; en üst seviyedeki bisikleti hiç düşünmeden alabilecek imkanınız olsa, gene sadelik candır diyebilir miydiniz? Kişisel görüşüm, ekonomik durumlarımızın bizde oluşturduğu engellerden dolayı doğan öfkeyi bu şekilde kaleme döküyor oluşunuz. Bırakın, isteyen istediği türden bisiklete binsin. Siz, kendi işinize bakın. Millete "kaşınıyorsunuz" demek size kalmadı, kimseye kalmadı.
Ne, yazdığımı anlamışsınız ne de yazacağımı anlayacaksınız. Kendi serüvenime ilişkin yazmış olduğum bir yazıydı bunu belirtmiştim halbuki.

Burası forum, insanlar fikirlerini beyan ediyor ve ben de kendimce fikir beyan ettim katılmıyor olabilirsiniz saygı duyarım ve ben size karşı çirkin sözler sarf etmem :)
Ama keşke @Voltaire arkadaşın yaptığı gibi düşüncenizi daha insani şekilde dile getirmiş olsaydınız.

Neden insani dediğime gelince;

Ekonomik durumumla ilgili bilgi talebinde bulunmuşsunuz sanırım, bu soruya da burada cevap verecek kadar küçülmek istemediğimden sustuğum için kusura bakmayın.
Yani sadelik için en kötü en ucuz malzemeyi alacağız. Bu mu sonuç?
Bugün de başkası adına utandık şükür.


@Voltaire Değerli katkınız için teşekkürler.
@Ronin45 Değerli katkınız için teşekkürler.
 
Son düzenleme:
@Cambaz
Benim adıma utanmanıza gerek yok. Yazınızdaki son paragraf ,hatta alalım buraya :
"Artık bisiklet diyince aklına iki teker bir gidon bir kadro iki dişli bir de zincir gelmiyor; çeşitli markalar, modeller, ağırlıklar, ürün kodları, kullanıcı tavsiyeleri, bin bir çeşit aksesuar markası, fiyat aralıkları döviz kurları geliyor tebrikler. Yetmedi iliklerini sömüren vergi sistemini masum hayal dünyanın bir objesine daha soktun tebrikler. "
Tek tek yazayım mı? Bisiklet markaları o bisikletin (binicinin değil) kişiliğidir, benim gözümde sağlamlık ve güven göstergesidir. Cube ve kron marka bisikletlerim var aradaki farkı gayet iyi biliyorum. Markanın sadelikle ilgisi yok.
Modeller kullanış tarzına göre değişir.Modelin sadelikle ilgisi yok.
Ağırlıklar kullanım amacına göre değişir.Ağırlığın sadelikle ilgisi yok.
Ürün kodlarından anlatılmak istenen ne anlamadım, demek ki ürün kodlarının da sadelikle ilgisi yok.
Kullanıcı tavsiyeleri tecrübe paylaşımıdır.Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok.Kullanıcı tavsiyelerinin sadelikle ilgisi yok.
Aksesuar markası aynı bisiklet markası gibi ürünün karakterini ve kalite skalasındaki yerini ifade eder.Markanın sadelikle ilgisi yok.
Döviz kurları, vergi sistemi bizim elimizde olan bişey değil.Onların da sadelikle ilgisi yok.
Ben en kötü,en ucuz malzeme derken 'iki teker bir gidon bir kadro olsun yeter gerisi önemli değil' mantığıyla yazdıklarınızı kastettim
 
@Cambaz
Benim adıma utanmanıza gerek yok. Yazınızdaki son paragraf ,hatta alalım buraya :
"Artık bisiklet diyince aklına iki teker bir gidon bir kadro iki dişli bir de zincir gelmiyor; çeşitli markalar, modeller, ağırlıklar, ürün kodları, kullanıcı tavsiyeleri, bin bir çeşit aksesuar markası, fiyat aralıkları döviz kurları geliyor tebrikler. Yetmedi iliklerini sömüren vergi sistemini masum hayal dünyanın bir objesine daha soktun tebrikler. "
Tek tek yazayım mı? Bisiklet markaları o bisikletin (binicinin değil) kişiliğidir, benim gözümde sağlamlık ve güven göstergesidir. Cube ve kron marka bisikletlerim var aradaki farkı gayet iyi biliyorum. Markanın sadelikle ilgisi yok.
Modeller kullanış tarzına göre değişir.Modelin sadelikle ilgisi yok.
Ağırlıklar kullanım amacına göre değişir.Ağırlığın sadelikle ilgisi yok.
Ürün kodlarından anlatılmak istenen ne anlamadım, demek ki ürün kodlarının da sadelikle ilgisi yok.
Kullanıcı tavsiyeleri tecrübe paylaşımıdır.Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok.Kullanıcı tavsiyelerinin sadelikle ilgisi yok.
Aksesuar markası aynı bisiklet markası gibi ürünün karakterini ve kalite skalasındaki yerini ifade eder.Markanın sadelikle ilgisi yok.
Döviz kurları, vergi sistemi bizim elimizde olan bişey değil.Onların da sadelikle ilgisi yok.
Ben en kötü,en ucuz malzeme derken 'iki teker bir gidon bir kadro olsun yeter gerisi önemli değil' mantığıyla yazdıklarınızı kastettim
Bakın gördünüz mü? siz yanlış ifade etmenize rağmen insanlar yanlış anladığı için nasıl da hiddetlendiniz. :)

Yazıyı bir daha okuyun ama şu kısmı da okuyun :
"Dünyaya ayak bastığımız andan bu yana yapamadığımız gibi yine duramadık, yine fazlasını istedik, yine topladık, biriktirdik. Evimizde değilse bile zihnimizde biriktirdik, zihnimizde var olan o sade masum bisiklet ikonunu kirlettik artık"

@Ronin45 arkadaşın da ifade ettikleri benim anlatmaya çalıştığımdır bir bakıma.

Son olarak birden fazla hobim var ve hepsini kendimce idame ettirmeye çalışıyorum. Hepsinin en güzel dönemi henüz bahsettiğim zihinsel kalabalık oluşturmadan sırf haz verdiği ilk dönemiydi. Bisikletteyse farklı bir yol deniyorum.

Sevgili forumdaşım, sırf merakımdan soruyorum oldukça soyut bir yaklaşımla düşünüp ele aldığım bu konuyu idrak etmek gerçekten bu kadar zor mu?
 
@Cambaz Hadsiz ve aşırı cüretkâr olduğunuzu belirtmek çirkin sözler değildir. Kendi işinize bakmanızı söylemek de öyle. Eğer size, katılmadığım düşüncelerinizden dolayı hakaret etmiş olsaydım, onlara çirkin sözler diyebilirdiniz. Tespitten öteye gitmedim.

Egonuzu bir kenara bırakabilirseniz, o zaman herhangi bir mesajımı alıntılayıp bana cevap verebilirsiniz. Aksi takdirde benimle tekrar iletişime geçmenizden bir sonuç alamayacaksınız.
 
Kişisel görüşüm, ekonomik durumlarımızın bizde oluşturduğu engellerden dolayı doğan öfkeyi bu şekilde kaleme döküyor oluşunuz.

Karşınızdaki insan gerçekten ihtiyaç sahibiyse "İncitir"

İhtiyaç sahibi değil de tam tersi ekonomik gücü oldukça yerindeyse ancak kendinizi "rezil" edersiniz.

Karşınızdaki insanın kim olduğu ile ilgili en küçük bir fikriniz olmadan bu cümleyi kurarken yaptığınız hareketse, bilmiyorsanız öğrenmenizi tavsiye ederim kişisel görüş değil "Terbiyesizlik".
Söz gelimi ben tanımadığım birine "karaktersiz" dersem bu kişisel görüş mü oluyor?

Ben zaten size hiç yazmamıştım mevzu sizin hezeyanınıza dönüştü.
 
@Cambaz Hadsiz ve aşırı cüretkâr olduğunuzu belirtmek çirkin sözler değildir. Kendi işinize bakmanızı söylemek de öyle. Eğer size, katılmadığım düşüncelerinizden dolayı hakaret etmiş olsaydım, onlara çirkin sözler diyebilirdiniz. Tespitten öteye gitmedim.

Egonuzu bir kenara bırakabilirseniz, o zaman herhangi bir mesajımı alıntılayıp bana cevap verebilirsiniz. Aksi takdirde benimle tekrar iletişime geçmenizden bir sonuç alamayacaksınız.
Forumdaşımızın mesajını dikkatle okudum, hadsiz ve cüretkar sözlerini hak edecek birşey yazmadığı gibi, kimseyi de hedef göstermemiş ve yargılamamış. Bisiklet ve minimalizm konulu bir özeleştiri metni olduğu kullanıcinin -iz -uz şeklinde 1.çogul şahıs( biz) kullanmasından da belli.

Orneğin : ''Dünyaya ayak bastığımız andan bu yana yapamadığımız gibi yine duramadık, yine fazlasını istedik, yine topladık, biriktirdik. Evimizde değilse bile zihnimizde biriktirdik, zihnimizde var olan o sade masum bisiklet ikonunu kirlettik artık. ''

Dünyamızın geldiği nokta her yönüyle ortada. Yeni nesillerin temiz hava ve suya ulaşıp ulaşamayacakları bile meçhulken bütün ilerlemiş medeni ülkeler bisiklet gibi çevre dostu taşıtlara ve buna paralel olan minimal yaşam tarzına destek vermektedir. İhtiyacından fazlasını tüketmek ise artık bir 3. dünya ülkesi vatandaşı davranışı olarak görülmekte. Hepimizin Z jenerasyonu başta olmak üzere gelecek nesillere ödenmez borçları var, ortalama bir aile günde 17- 25 kg arası çöp atıyor. Bu yaşam biçiminin sonuçlarını bizler bile deneyimlemeye başladık. Minimal yaşam, yani ihtiyacından fazlasını tüketmemek( tıpkı 70'lerde olduğu gibi) bir ideoloji değil insanlığın yaşamını sürdürmesi için ortak bir ihtiyacıdır. Metinde verilen mesaj bence gayet net, insanın tıpkı diğer canlılar gibi doğa ve gezegen ile uyumlu bir yaşam sürmesi, sadece hakkı kadarını tüketmesiyle ve sahip olduklarıyla yetinebilmesiyle mümkündür.

Lütfen yanlış anlaşılmalara mahal verecek hitap şekillerinden uzak duralım, Bisiklet Forum hepimizin, yapıcı dilimizi koruyalım.
 
Bakın gördünüz mü? siz yanlış ifade etmenize rağmen insanlar yanlış anladığı için nasıl da hiddetlendiniz. :)

Yazıyı bir daha okuyun ama şu kısmı da okuyun :
"Dünyaya ayak bastığımız andan bu yana yapamadığımız gibi yine duramadık, yine fazlasını istedik, yine topladık, biriktirdik. Evimizde değilse bile zihnimizde biriktirdik, zihnimizde var olan o sade masum bisiklet ikonunu kirlettik artık"

@Ronin45 arkadaşın da ifade ettikleri benim anlatmaya çalıştığımdır bir bakıma.

Son olarak birden fazla hobim var ve hepsini kendimce idame ettirmeye çalışıyorum. Hepsinin en güzel dönemi henüz bahsettiğim zihinsel kalabalık oluşturmadan sırf haz verdiği ilk dönemiydi. Bisikletteyse farklı bir yol deniyorum.

Sevgili forumdaşım, sırf merakımdan soruyorum oldukça soyut bir yaklaşımla düşünüp ele aldığım bu konuyu idrak etmek gerçekten bu kadar zor mu?
Ben yanlış ifade ettiğimi sanmıyorum. İlk mesajımda bir iki kelimeyle anlatayım dedim fazla özet olmuş demek ki. İkincide ‘ guide for dumbs’ gibi ( Türkçesi kaba kaçabilir diye ingilizce yazdım) kelime kelime anlatayım dedim.Hiddetlenme yok herkesin fikri kendine.Bundan sonrası ben haklıyım sen haklısın muhabbetine döner bu iş hiç gerek yok.
 
Sen bana niye yan baktın?
Sade(ce) baktım.
Neden sade(ce) baktın? Sen beni sade ve sıradan bir insan mı sandın?
Evet kavga başladı. Olay bir kişinin veyahut bir nesnenin sade yahut sıradan olması değil. Sıradan baktım dese yine bir cevap alacak olmadı bir cevap bulacak.
Sadelik olması gereken haliyse uzay evreninde pek sade birşey kalmadı. Neden birşey sade olmak zorunda. Sadeliğin devre dışı kalması olayının gerçek sebebi evrende olan gereksinimler mi? Güneş ışınlarının geliş açısı olmasaydı, rüzgar esmeseydi, sular dövmeseydi İnsanoğlu ekmek için toprak bulamazdı gibi gibi.
Kainatta olan bir çok şeyin sadelik gibi bir derdi yok. Peki öyle ise sadelik nedir?

Sadelik eşya ile bağ kuran veyahut o eşyayı icat eden kişinin ilk günkü halinde kalmasını arzu etmesi olabilirmi?
Anlatımda sadelik nasıl olmalı. Yeterli bir şekilde izahat mı. İzah kısmı karşıdaki kişinin anlama gücü ile doğru orantılı olacağından bu bile sade olmaz.:kötü:

İnsanın sade olması demek çıplak bir vücutla dolaşması demek mi? İlk gün dünya ya geldiği gibi. Doğum lekesi var ise sade olmayacak mı? Doğumdan ölüme hem bedenen hem fikren değişen ve gelişen bir canlının sade kalması da olası birşey değil.
Konumuza dönelim bisiklet ve sadelik nasıl olacak. Vites sistemi olmasın mı? Maşa da amortisör olsun mu olmasın mı? Nasıl bir şey öngörelim ,nasıl bir sonuca varalım?
Bir şey hem sade hem kaliteli olamaz mı? Özünden koparılmış ,değişime uğramış , süslenmiş herşey kaliteli midir? Kalite sadeliğe olumlu mu , olumsuz mu etki eder?
Bu kavramı insanoğlu niye icat etmiş?Yeryüzünde karmaşa çıkmasın diye mi? Eğer bu yüzden icat edildiyse İnsanoğlu değil yeryüzünde uzay da dahi karmaşa çıkardı soğuk savaşlar döneminde gördük.

Kızmaya başladığınızın farkındayım.:koptum: Söyle kardeşim sana göre sadelik nedir? Çok uzattın ,kendine göre sadeliğin tanımını yapsan dahi senin tanımının o kadar karmaşadan sonra hiç bir değeri olmayacak diyorsunuz. Size ne kardeşim o zaman , benim sadeliğim bana sizin sadeliğiniz size derim.

Sadelik İnsanın kainattaki herşeyle uyum ve barış içerisinde olması veya bunun olmasının bir yolunu bulmasıdır. Bunu sağlarken eşyaya ve doğaya gereken saygıyı göstermek zorundayız. Kaynaklarımızı doğru kullanarak ihtiyaç duymadığımız hiçbir şeyden fayda sağlamamalıyız. Sadelik azla yetinmek değildir. Sağlam,kaliteli yaşam veya metaryel kullanmak bizi sadelikten uzaklaştırmaz. Sadelik dediğimiz olay gereksiz olan herşeyden kaçınmaktır. Sadelik her ne kadar gerekli bile olsa kalp kırmamaktır aynı zamanda. Sadelik farklı düşünüyor diye saldırmamaktır. Sadelik öfke kontrolüdür.
Sadelik er kişi olmaya gerektirir. Kötülüğe karşı iyilikle cevap vermeyi gerektirir. Sade kavramına takıldım. Sözde değil özde olmaktır.

Sadelik günahsız bir çocuğun masum bakışlarında saklıdır. Sadelik kedi pisiğinin kuyruğuyla sürtünmesi veyahut annesini arayan süt kuzusunun melemesidir.
Bu kadar mahremiyetini yitirmiş heva ve hevesi tavan yapmış bir dünyada sade olan çok birşey kalmadı.

Son olarak sadelik keyif esnasında bir fincan köpüklü sade kahve ve yakılan bir dal sigara eşliğinde öte aleme göç eylemiştir. Kalanlara selam olsun.:)
 
Benim arkadaşın yazdıklarından anladığım şu: Bisiklete binerken tayttı, formaydı vs. bunlara hiç gerek yok. Annemizin karnından çıktığımız gibi, anadan üryan binmeliyiz bisiklete :)

Ayrıca fetüs pozisyonunun, bisiklet üzerinde aerodinamik olarak en verimli duruş pozisyonu olduğu da İsviçreli biliminsanları tarafından ispatlanmıştır.
 
@Tui Lui 1. çoğul şahıs kullanmış ama özeleştiri mi yapıyor? Gerçekten baya ilginç bir bağdaştırma şekli. Katılmıyorum, kişi eğer özeleştiri yapıyorsa 1. tekil şahısa sadık kalmalı. Yanlış anlaşılmaya mahal verebilecek hitap şekli tam olarak da 1. tekil kullanılabilecek yerde, 1. çoğul kullanılmasıdır. Kendinizle bu kadar çelişen bir mesaj olması ilginç.

Her neyse. İnsanlık adına bir kişi konuşamaz. Öneride bulunur, neleri yapmadığını ve sonuçlarını paylaşabilir. Ama tüketim toplumu olarak kaşındık, rahat duramadık gibi ifadeler kullanamaz. Kullanırsa, değil moderasyon isterse devlet desteği alsın ben gene hadsizliğini kişiye iletirim. Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum, iyi akşamlar herkese.
 
@Tui Lui 1. çoğul şahıs kullanmış ama özeleştiri mi yapıyor? Gerçekten baya ilginç bir bağdaştırma şekli. Katılmıyorum, kişi eğer özeleştiri yapıyorsa 1. tekil şahısa sadık kalmalı. Yanlış anlaşılmaya mahal verebilecek hitap şekli tam olarak da 1. tekil kullanılabilecek yerde, 1. çoğul kullanılmasıdır. Kendinizle bu kadar çelişen bir mesaj olması ilginç.

Her neyse. İnsanlık adına bir kişi konuşamaz. Öneride bulunur, neleri yapmadığını ve sonuçlarını paylaşabilir. Ama tüketim toplumu olarak kaşındık, rahat duramadık gibi ifadeler kullanamaz. Kullanırsa, değil moderasyon isterse devlet desteği alsın ben gene hadsizliğini kişiye iletirim. Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum, iyi akşamlar herkese.
Hala beni hadsizlik ile itham ediyorsunuz.
Hocam siz düzeyinin farkında olamayacak kadar cahil birisiniz. Size laf anlatmak için harcadığım çabaya yazık. Konu benim açımdan kapanmıştır.
 
Bisiklette minimalizm nedir görmek ve yaşamak için pazar sabahı erken saatte Yeniköy'deki Sedona Concept'e gidin. Minimalizmin ağa babasını orada göreceksiniz :)
 
Son düzenleme:
Minimal yaşam tarzı ile Sade yaşam ı eşitlemek işi baştan yanlışa götürür..Benim bir bıçağa ihtiyacım vardır gider victorinox alırım, fiyatı kalitesizinden 10 kat fazla olsada bu benim minimal bakış açıma ters düşmez..Sadelik daha bir 10 kat ucuzu seçmeye yönelmektir..Bıçak olsun iş görsün yeter hesabı..

Ya birde bu "zengin sevicilik propogandası " baydı be kardeşim..Buda yanlış, yok param var ille karbon almalıyım, diğerlerinin fakir oldukları için alamayacağı ürünleri almak bana yakışır filan..Her mesajında bunu işliyorsun, sıktı be kardeşim...Git öp parayı...Hatta direk ye..😁😂🤣
 
Bisiklet sahsi düşünceme göre minimalizmin vücut bulmus halidir. Bisikletlerimizde yaptigimiz gelistirmelerin bu felsefeye ters düştüğünü sanmiyorum sahsen. Sonucta bir sey gelismezsse geriliyor demektir.

Ben bu konularda bir cok yazi yazmis, kendi naçizane fikirlerimi beyan etmis biri olarak bisikletlerini bir yol arkadasi, metalde olsa bir dost olmaktan çıkarip, ona manasiz derinlikte anlamlar yukleyip milletle bu doğrultuda kavga edenleri cok poncik buldugumu soylemek isterim :)
 
Son düzenleme:
Geri