Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Bisiklet yolları üzerine vol 2

Ali Kılıç 35.5

Çılgın Fixieci (fren yok, vites yok, kural yok)
Kayıt
10 Mart 2015
Mesaj
1.300
Tepki
3.864
Şehir
İzmir
İsim
Ali Kılıç
Başlangıç
2015—16
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Fixed Gear
Bir önceki yazımızda insanların bisiklet yolu yapıldığı için bisiklete binmeye başlamayacağı, bisiklet kullanan insan sayısı arttıkça bisiklet yollarının yapılmasının bir ihtiyaç haline geleceği tezini uzun uzun yazarak anlattık. Şimdi de bisiklet yollarının ne işe yarayacağını uzun uzun anlatacağım.

Bisiklet yolları yapılınca insanlar birden bisiklete binmeye başlamayacak! Öyle bir sihirli değnek değil bisiklet yolları. Yıllardır işine, okuluna, çarşıya, pazara kişisel motorlu aracını yahut toplu taşımayı kullanarak giden insanlar bisiklet yolunu görünce uhrevî bir aydınlanma yaşayıp şimdiye kadar ne kadar saçma bir iş yaptıklarını şıp diye anlayarak bisikletli ulaşıma başlamayacak. Beyaz yakalı kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye Ferrari'sini Satan Bilge misali arabasını satıp bir bisiklet alarak ofisine gitmeyecek.

Mesai dâhil 12 saat çalışıp evine ekmek götürmeye çalışan işçi kardeşimiz o yorgunluğun üstüne bedava iş yeri servisiyle evine gitmek yerine bisikletle eve gitmeyecek. Okul, etüt merkezi, DYK kursu, özel ders arasında mekik dokuyan ortaokul ve lise öğrencileri bu temponun içine sos olarak bisikletli ulaşımı da ekleyerek çektikleri acıya tatlı bir dokunuş yapıp mazoşizmin doruklarında kendinden geçmeyecek. Burs yahut öğrenim kredisiyle geçinmeye çalışıp haftada en az üç gün noddle ile beslenmek zorunda kalan üniversite öğrencisi kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye aç karnına kendilerini bisiklet yollarına vurmayacak.

Çocuğuna en küçük bir zarar gelmesin diye çabalamaktan paranoyak hâle gelen geneksel Türk anneleri çocuklarını da yanlarına alarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak için bisiklet yollarını doldurmayacak. Bunların hepsi uzun bir zaman gerektiren planlı bir eğitim ve propaganda süreci sonunda mutlaka olacaktır; ama bir anda gerçekleşmeyecektir. Bisiklet dernekleri ve topluluklarının fantastik beklentileri nesnel gerçekliğin sert duvarlarına çarpa çarpa parçalanacak. Göreceğiz.

Bisiklet yolları bir ihtiyacı karşılamak için yapılır. Soruyorum. Mevcut hâliyle bisiklet yolları hangi ihtiyacı karşılıyor? Soruyorum, mesela mesailer dâhil günde 12 saate yakın çalışan bir fabrika işçisinin hangi derdine derman oluyor? Motosikletin bile motorlu araçtan sayılmadığı bir kültürde motorlu araç sürücülerinin bisiklete saygı duymasına ne tür bir katkısı olacak? Soruyorum, şehrin bütün ana caddeleri baştanbaşa bisiklet yolu ile donatılsa insanlar arabalarını bırakıp yaz kış işe, çarşıya, pazara, okula bisikletle mi gidecek? Şehrin bütün caddeleri bisiklet yolu ile donatılsa o yolları dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı var mı sizin şehrinizde?

Kendi öz gücünüzle bisikletli bir yaşam kurmaya çalışmak yerine pabuççu muştası gibi bir yan kuvvet (belediye) kullanarak amaçlarınıza ulaşmak, yani kaçak güreşmek, size yakışıyor mu? Hani nerede metropollerde her gün düzenli olarak bisiklet kullanan binlerce bisikletli? Her sabah kahvaltısının yaptıktan sonra bisikletine atlayıp işine gitmeye çalışan binlerce kişi nerede? Bini bırakalım, yüz kişi nerede? Neredesiniz bisiklet dernekleri ve toplulukları? Sizi göremiyoruz! Sizler her sabah yollarda olsanız bile trafikteki bisikletli oranı toplumsal areneda sizi görünür kılmaya yetmiyor.

Son soruya dikkat edin. İşte o soru "Bisiklet yolu ne işe yarar?" sorusunun asıl yanıtını içinde barındırıyor. O bisiklet yollarını dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı sizin şehrinizde olsa zaten bisiklet yolları ne işe yarar diye oturup tartışmak zorunda kalmayacağız. Bisiklet dernekleri ve topluluklarına sesleniyorum. Aynaya bakın, bu acı gerçekle yüzleşin artık. Bisiklet yolu talep edecek kadar geniş bir halk tabanına sahip değilsiniz. Şehrin normali değil marijinalisiniz. Şehrin normali motorlu araç kullanarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak iken tabii ki daha fazla araç yolu talep edilecek? Ne bekliyorsunuz?

Öyle haftada birkaç etkinlikte bir araya gelerek beş on kilomatre bisiklet sürmekle olmuyor bu işler. Kaçınız her gün işe bisikletle gidip geliyor? İşe bisikletle gidip gelen bisikletçiler, size sesleniyorum, kafanızı deve kuşu gibi kuma gömmeyin: "Siz kaç kişisiniz?" Yerel seçimlerde kaç oyunuz var? Bisiklet kültürünün yarattığı ekonominin şehrin ekonomik gelirlerine oranı nedir? Bir çırpıda "Tiz vakitte bu cadde-i kebire tarik-i velosiped yapıla!" diye ferman buyurduğunuz caddelerin esnafına ayda kaç lira kazandırıyorsunuz? Bisiklet yolu talep ettiğiniz şehirde o yıl bisiket turizminden kaç milyon dolar döviz girdisi sağlanmış? Ne oldu? Sustunuz. Sesiniz gelmiyor. Sizi duyamıyorum.

Bisiklet yolları bizim bisiklet derneklerimiz ve topluluklarımızın iddia ettiği gibi bisikletli yaşamın gelişiminde bir sihirli değnek etkisi yaratmayacak. Tabii ki önceki duruma göre göreceli bir iyileşme sağlayacak; ama o yola yapılan maddî harcamayı rasyonelleştirebilecek oranda bir sosyal fayda da yaratamayacak. Uygulamalardan öğrendiğimizle konuşuyoruz. Kadıköy'de çarşı içine yapılan bisiklet yolları ne oldu? Bağdat Caddesi'ndeki bisiklet yolunun akıbeti nedir? İzmir Alsancak'a yapılan (Vasıf Çınar Caddesi) bisiklet yolu nerede? İzmir'de Karşıyaka-İnciraltı körfez yolunun bağlantı noktaları ne zaman yapılır?

Antalya'da şehir içindeki bisiklet yolları geçen yerel seçimden sonra kimseye haber verilmeden bir gecede nasıl söküldü? Cumhuriyetin başkenti Ankara'da bir kilometre bisiklet yolu neden yok, neden bu güne kadar bir kilometre bile yapılmadı? Çorum'da, Recep Tayyip Erdoğan Caddesi'nde, bisiklet yolları yönetmeliğine uygun bir biçimde dünya standartlarının da ötesinde bir işçilikle yapılan yeni bisiklet yolundan günde kaç bisikletli geçiyor? Yapıldıktan sonra kullanılmadığı için kaldırılan bisiklet yolları listesi uzar gider. Kısa kesiyorum.

Bisiklet yolu bir ihtiyaç olduğu vakit yapılır. İhtiyaç doğmadan yapılan, yahut yapılacak olan yatırım ölü yatırımdır. Yıllardır Türkiye'de bisiklet yolu yapacağız diye milyonlarca lira çöpe atılıyor. Bisiklet yolları yönetmeliğine uygun olmayan ve hiçbir ihtiyacı karşılamaya hizmet etmeyen bisiklet yolu yatırımları yüzünden daha verimli yatırımlarda kullanılması gereken milyonlarca lira israf ediliyor. Ülkemizde bisiklet kültürü her geçen gün bir adım daha geriliyor. Kim demiş bisiklet kullanımı artıyor diye? TÜİK yalan mı söylüyor? Her geçen gün şehirlerde motorlu araç sayısı artıp duruyor. Ulusal gazetelerin ekonomi sayfalarında tam sayfa gövde gösterisi yapar gibi üretim ve satış rekorları kırdıklarını iddia eden motorlu araç üreticileri yalan mı söylüyor?

Hadi onlar yalan söylüyorlar diyelim, her sene benim TOFAŞ hisselerinden aldığım temettü geliri niçin artıyor? İnsanlar kredi çekip ikinci arabalarını alıyor. Havanın güzel olduğu zamanlarda bile işe bisikletle gitmek yerine motorlu aracını kullanıyor. Türkiye'nin mevcut nesnel koşullarda acil ihtiyacı daha fazla motorlu aracı daha hızlı bir şekilde hareket ettirebilecek düzeyde geniş caddeler ve bulvarlardır. Sabahtan akşama kadar akmayan trafikte saatlerini heba eden milyonlarca insanın şehrin yönetiminden tek talebi daha hızlı akan bir trafiktir. Acı gerçek budur. Bununla yüzleşmek zorundayız.

Bisiklet yolu ne işe yarar? Sözgelimi 250 bin nüfuslu bir şehirde her sabah 10 bin insan işe bisikletleriyle gidip gelmeye başladığında çok işe yarar. Yüz kişi bisiklet kullanacak diye yapılan bisiklet yolunun yarayacağı tek şey belediye, esnaf, halk, bisikletliler hattında yüksek gerilim yaratmaktır. Şimdiye kadar yapılan uygulamaların sonuçlarından görüyoruz ki ana caddelere ulaşım amaçlı olarak yapılan bisiklet yolları, yolu yapan belediyeye düşman kazandırmak dışında bir işe yaramıyor.


Haa unuttum, bir de o yolu yaptırmak için sosyal medya araçları üzerinden yapılan kampanyalarla belediyeler üzerinde baskı kuran bisiklet dernekleri ve topluluklarına yönelik yoğun bir halk tepkisine neden oluyor. Sonuç? Halkı tarafından dışlanan bisikletliler hızla marijinalleşiyor ve içinde yaşadığı halka yabancılaşıyor. Bisiklet yollarına karşı olan kitleleri görünce "Bu halktan bi cacık olmaz kardeşim!" kafasına ulaşan bisikletliler, insanları bisikletli yaşama ikna etmek için teşvik edici faaliyetler yapmak yerine içinde yaşadıkları halkı bisiklet konusunda çok cahil olmakla suçlayıp bir kenara çekiliyor.

Bisikletli yaşamı şu anda içinde yaşadığınız şehrin insanlarıyla inşa edeceksiniz. Şehre dışarıdan bisikletli yurttaş ithal etmek gibi bir seçeneğiniz varsa tabii o ayrı! Ver oradan abime her gün işe bisikletle gidip gelen beş bin Hollandalı!!!! Yok böyle bir şey. Bugün bisiklet yoluna karşı şiddetle muhalefet eden esnafı kazanacaksın, bisiklet yolu yüzünden caddede aracını park edecek yer bulamayan semt sakinini kazanacaksın, bisikleti bir çocuk oyuncağı olarak gören geniş halk kitlelerini kazanacaksın. İçinde yaşadığın şehri "bisiklet şehri" yapmak istiyorsan içinde yaşadığın şehrin insanlarını bisikletli yaşama kazanacaksın.

Şehrinde bisiklete binmeyi bilmeyen ev hanımlarına bisiklet kursu açıp yüzlercesine bisiklet kullanmayı öğretmeden bu insanlar niye bisiklet sürmüyor diye ağlamayacaksım. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun efsanevi romanı Yaban'ın son bölümünde kullandığı o acımasız cümleyi biraz değiştirerek soralım şimdi: "Ey aydın Türk bisikletçisi!!!! Bisikletli yaşam konusunda bir çölü andıran bu toprakları geliştirmek için şimdiye kadar ne yaptın? Ne ektin ki ne biçeceksin!" Öyle "Ben yol yaptım, hadi sürün durun gaari!" demekle olmuyor, görüyoruz. Bisiklet yolu yapmadan önce o yolda bisiklet sürecek insanı kazanacaksın. Başka türlüsü gülünç oluyor çünkü.

Gerçekçi olacaksın. Olmazsan Sivas'a demiryolu hattı yapıldığında bunu kutlamak için halka klasik müzik dinletirsin, o konserden çıkan halk da "Sivas Sivas olalı böyle zulüm görmedi." diye cevap verir. Üzerinden tren geçmiş gibi olursun. Klasik müzikten zevk almayı öğretmediğin kitlelere zorla klasik müzik dinletirsen zulüm olur tabii. Bisiklet kullanmayı öğretmediğin, bisiklet kullanmaktan zevk almayan kitlelere size bisiklet yolu yaptım, haydi sürün demek de zulümdür.

1930'ların Sivas'ında klasik müzik konseri - o dönemdeki mevcut nesnel koşullarda- olmaz; ama on numara Âşıklar Bayramı yapılır. (Ahmet Kutsi Tecer yaptı.) 2020'nin nesnel koşullarında ana caddelerde bölünmüş bisiklet yolu olmaz; ama on numara "paylaşımlı bisiklet yolu" olur, on numara "motorlu araç sürücüleri için bisikleti fark et kampanyası" olur. Emeklemeden koşulmaz. Emeklemeden koşmaya kalkan maceraperestler, kafalarını nesnel gerçekliğin sert duvarına vura vura hakikati öğrenirler.

Bu yazı burada biter. Bir sonraki yazıda başarılı bisiklet yolu uygulamalarından örnekler vererek mevcut nesnel koşullarda bisiklet yolu ihtiyacının nasıl karşılanması gerektiğini konuşacağız.

(link)
 
Scudo
Gözümden kaçan güzel bir yazı olmuş.

Sizin gözünüzden kaçmadı. Aksine bu yazı hiç gündeme girmedi. Gündemde görünmeyen bir yazıyı göremediğiniz için gözden kaçırmış olamazsınız.

Bisiklet forumun gündem maddeleri arasına girmemesi için ne yapıldı bilemiyorum ama böyle oldu.

İyi dilekleriniz için teşekkürlerimi sunuyorum.
 
@Ali Kılıç 35.5 döktürmüşsün mübarek hocam yine. İlk yazın volume 1'de de anlaşamadığımız bir çok konu olmuştu. Bu yazına karşı yine muhalefet edeceğim.
Dün hacamat yaptırmak için Çorum'daydım. Çan saatinin yanındaki parka kiralık bisiklet hattı açmışlar. Fotoğraf çekecektim unutmuşum.
İki yıldır iş yerine bisikletle gidip geliyorum. 4 yıla yakındır Merzifon'da da ufakta olsa bisiklet yolu var. Oğlumla bu yolu sürekli kullananlardanım.
Şimdi kimse bisiklet kullanmayacak diye bisiklet yolu yapılmasın mı? Yada yapılan yollara kimse kullanmıyor diye bakım yapılmasın mı? Halk bisikletten uzak diye bisikletle alakalı olumlu adımlar atılmasın mı?
Devlet ne kadar yatırım yaparsa bisikletli sayısı artacak. Bu bir yılda olmasın 5 yıl sonra gerçekleşecek. Ha gerçekleşmedi. Bırakın Türkiyedeki bisiklet yollarının alayı 3-5 kişiye kalsın. Bisikletli olmak işi nasip işidir. Devlet üstüne düşeni yapmalı. Nasibi olan bu işten nasiplenmeli. :harika:

Ellerin kolların dert görmesin. Emeklerine sağlık. Aslında ne demek istediğini anlıyorum. :)
 
@Ali Kılıç 35.5 döktürmüşsün mübarek hocam yine. İlk yazın volume 1'de de anlaşamadığımız bir çok konu olmuştu. Bu yazına karşı yine muhalefet edeceğim.
Dün hacamat yaptırmak için Çorum'daydım. Çan saatinin yanındaki parka kiralık bisiklet hattı açmışlar. Fotoğraf çekecektim unutmuşum.
İki yıldır iş yerine bisikletle gidip geliyorum. 4 yıla yakındır Merzifon'da da ufakta olsa bisiklet yolu var. Oğlumla bu yolu sürekli kullananlardanım.
Şimdi kimse bisiklet kullanmayacak diye bisiklet yolu yapılmasın mı? Yada yapılan yollara kimse kullanmıyor diye bakım yapılmasın mı? Halk bisikletten uzak diye bisikletle alakalı olumlu adımlar atılmasın mı?
Devlet ne kadar yatırım yaparsa bisikletli sayısı artacak. Bu bir yılda olmasın 5 yıl sonra gerçekleşecek. Ha gerçekleşmedi. Bırakın Türkiyedeki bisiklet yollarının alayı 3-5 kişiye kalsın. Bisikletli olmak işi nasip işidir. Devlet üstüne düşeni yapmalı. Nasibi olan bu işten nasiplenmeli. :harika:

Ellerin kolların dert görmesin. Emeklerine sağlık. Aslında ne demek istediğini anlıyorum. :)

Abi senin gibi beyefendi bir insanın muhalefeti bile bizim için şereftir. Tabii ki anlaşamayacağımız noktalar olacak. Bunları konuşarak ortak bir noktaya ulaşacağız. Doğru olan budur. Belli bir seviyenin üzerinde olduğu sürece her türlü eleştiriye açığım. Zira meşveretin olmadığı yerden bir hakikat çıkmaz.
 
Abi senin gibi beyefendi bir insanın muhalefeti bile bizim için şereftir. Tabii ki anlaşamayacağımız noktalar olacak. Bunları konuşarak ortak bir noktaya ulaşacağız. Doğru olan budur. Belli bir seviyenin üzerinde olduğu sürece her türlü eleştiriye açığım. Zira meşveretin olmadığı yerden bir hakikat çıkmaz.
Hocam hakkımdaki güzel görüşlerinize layık biri olabilirim İnşallah. 150 kişinin çalıştığı bir iş yerine koşullar el verdiği müddetçe bisikletle gidip geliyorum. Bir kaç kişiyi zor ikna edebildim bisiklet kullanmaya. Çift şerit ve boş bir yol.
İş yerinde ; soyunma odası, spor salonu , yatakhane ve duş imkanları mevcut. 44'ü devirmeye 2 ay kaldı. Çalıştığım gençlerin çoğunluğu 20 yaş küçük. Anlayacağınız her türlü imkan var. Şimdi bu imkanların olması onlar için değilde benim için avantaj. Bu imkanlar olmasa sürmeyecekmiyim ? İllaki bir şekilde bildiğimden dönmeyeceğim , fakat zorlanacağım da aşikar.
Bike picking turlara çıkan bisikletlilere bakıyorum. Kırgız bozkırlarında , Kazak çöllerinde veya dünyanın çeşitli bölgelerinde patikalarda kendi izlerinde gidiyorlar. İstanbul'dan Ulanbatur'a kadar bisiklet yolu olsa, buna bağlı dinlenme ve konaklama yerleri olsa , tüm güvenlik önlemleri alınsa gitmeyi düşünürsünüz? Haydi biraz daha uzatalım. Bu yol Londradan başlamış olsa ve yine Ulanbatur'a ulaşsa harika olmazmıy dı?
Düşünün Hocam okuldaki çocukları almışsınız. Yol boyunca spor becerileri ,sosyal becerileri , coğrafya, tarih, sanat tarihi, uygarlık etkileşimlerinin olduğu huzur dolu bir yolculuk. Okulda 10 yılda öğreneceğini 6 aya sığdırmış bir gençlik. En önemlisi de yolculuktan sonra özgüveni ve bilgi becerisi artmış bir öğrenci. Dünya devletleri bir olup bu işe el atarsa dünya daha yaşanır hale gelir.
Diğer türlü maceracılar ölüm pahasına yukarıdaki saydıklarımdan nasiplenir. Yollar olmadan olmuyor.
 
Hocam hakkımdaki güzel görüşlerinize layık biri olabilirim İnşallah. 150 kişinin çalıştığı bir iş yerine koşullar el verdiği müddetçe bisikletle gidip geliyorum. Bir kaç kişiyi zor ikna edebildim bisiklet kullanmaya. Çift şerit ve boş bir yol.
İş yerinde ; soyunma odası, spor salonu , yatakhane ve duş imkanları mevcut. 44'ü devirmeye 2 ay kaldı. Çalıştığım gençlerin çoğunluğu 20 yaş küçük. Anlayacağınız her türlü imkan var. Şimdi bu imkanların olması onlar için değilde benim için avantaj. Bu imkanlar olmasa sürmeyecekmiyim ? İllaki bir şekilde bildiğimden dönmeyeceğim , fakat zorlanacağım da aşikar.
Bike picking turlara çıkan bisikletlilere bakıyorum. Kırgız bozkırlarında , Kazak çöllerinde veya dünyanın çeşitli bölgelerinde patikalarda kendi izlerinde gidiyorlar. İstanbul'dan Ulanbatur'a kadar bisiklet yolu olsa, buna bağlı dinlenme ve konaklama yerleri olsa , tüm güvenlik önlemleri alınsa gitmeyi düşünürsünüz? Haydi biraz daha uzatalım. Bu yol Londradan başlamış olsa ve yine Ulanbatur'a ulaşsa harika olmazmıy dı?
Düşünün Hocam okuldaki çocukları almışsınız. Yol boyunca spor becerileri ,sosyal becerileri , coğrafya, tarih, sanat tarihi, uygarlık etkileşimlerinin olduğu huzur dolu bir yolculuk. Okulda 10 yılda öğreneceğini 6 aya sığdırmış bir gençlik. En önemlisi de yolculuktan sonra özgüveni ve bilgi becerisi artmış bir öğrenci. Dünya devletleri bir olup bu işe el atarsa dünya daha yaşanır hale gelir.
Diğer türlü maceracılar ölüm pahasına yukarıdaki saydıklarımdan nasiplenir. Yollar olmadan olmuyor.

Bu söylediklerin mutlaka bir gün gerçekleşecek. Fakat bu günün hedefleri arasında bunlar yok abi. Bu günün hedeflerini, bu günün ihtiyaçları belirliyor. Bir sonraki yazıda başarılı bulduğum bisiklet yollarını inceleyeceğim. Bu seri yazılar bittiğinde asıl söylemek istediğim şey daha da netleşecek. Ben bisiklet yolu hiç yapılmasın iddiasında biri değilim. Sadece nasıl yapılması gerektiği konusunda mevcut durumu yaratan iradeden oldukça farklı düşünüyorum.
 
Bu söylediklerin mutlaka bir gün gerçekleşecek. Fakat bu günün hedefleri arasında bunlar yok abi. Bu günün hedeflerini, bu günün ihtiyaçları belirliyor. Bir sonraki yazıda başarılı bulduğum bisiklet yollarını inceleyeceğim. Bu seri yazılar bittiğinde asıl söylemek istediğim şey daha da netleşecek. Ben bisiklet yolu hiç yapılmasın iddiasında biri değilim. Sadece nasıl yapılması gerektiği konusunda mevcut durumu yaratan iradeden oldukça farklı düşünüyorum.
Kesinlikle katılıyorum. Modern dünyanın en büyük sorunu yollarının yine medeniyete uzanması. Bisiklet yolları ne zaman doğaya uzanır ve insanın ruhuna değer , o zaman yollar bisikletlilerden ve bisiklet kampüslerinden dolup taşar kanaatindeyim. Bisiklette medeniyet bugünlerde yüksek ultegralı di bilmem ne sistemleri, uzay kaskları ve giyiminden ibaret. Yolları inceleyeceğin yazını merakla bekliyorum hocam. :)

 
(Yil 2019)
-Oglum bu ne laa?
- bisiklet yolu
- bisikletin yolu mu olur? Daha neler görecegiz?
Bu diyalog 1980 li yillarda olsaydi Şimdi bambaşka bir Turkiyede yaşiyor olurduk. Tabii Turkiye malesef yillarca terörle, darbelerle, ekonomik krizlerle, iç ve dış hesaplaşmalarla, ortaçağ eğitim sistemi boğuştugu ıçın bu işlere hiç sira gelmedi.
 
Naçizane bir iki şey yazmak isterim.

Hepimizin özendiği bisiklet kullanımı, Avrupa'da 1973 büyük petrol krizi nedeniyle insanların mecbur kalmasından mütevellit gelişen bir alışkanlıktan başka bir şey değil. Yani temel olarak, bisiklet yolları, bisiklet kullanımını arttırmıyor. Zorunluluklar ve sonrasındaki kazanımlardan vazgeçilememesi bir bisiklet kültürü oluşturuyor. Yani eğer benzinin litre fiyatı bir anda 10 kat artarsa insanlar bunu karşılayamayıp baskı altında kalmadan doğal olarak bisiklete yöneleceklerdir. Orta vadede ise bisikletten elde edilen tasarruftan ve sağlık yararlarlarından da vazgeçemeyeceklerdir. Bu avrupada tam da bu şekilde oldu.
 
Screen-shot-2015-04-05-at-04.29.28.png

(link)

@Atasoy abi yüzüne karşı söylüyorum bağışla beni fakat gezdiğin yerler attığın fotoğraflar ruhumu besliyor , eksik olmayasın Eyvallah. Fakat yukarıda linkini attığım ve fotoğrafını paylaştığım yollar olsa Japonya'daki gibi bisikletliler artarmı yoksa daha mı geriler? Bu soruma cümle forum ahalisi buyursun cevap versin.
 
Naçizane bir iki şey yazmak isterim.

Hepimizin özendiği bisiklet kullanımı, Avrupa'da 1973 büyük petrol krizi nedeniyle insanların mecbur kalmasından mütevellit gelişen bir alışkanlıktan başka bir şey değil. Yani temel olarak, bisiklet yolları, bisiklet kullanımını arttırmıyor. Zorunluluklar ve sonrasındaki kazanımlardan vazgeçilememesi bir bisiklet kültürü oluşturuyor. Yani eğer benzinin litre fiyatı bir anda 10 kat artarsa insanlar bunu karşılayamayıp baskı altında kalmadan doğal olarak bisiklete yöneleceklerdir. Orta vadede ise bisikletten elde edilen tasarruftan ve sağlık yararlarlarından da vazgeçemeyeceklerdir. Bu avrupada tam da bu şekilde oldu.
Bu coğrafyanın insanı tembel, ayrıca bisiklet çocuksu, erkek adama yakışmayan bir şey olarak görülüyor. Adam restorana tıkınmaya gidecek, aracını yolun karşısındaki park için belirlenmiş alana bırakmaya eriniyor, mekanın hemen kapısının önüne bırakıyor.Bu kafa için benzin ve araç fiyatları 10 değil 100 kat olsa yine bir şey değişmez.
 
@necmeddin sağol Hocam!
Finike sahil şeridine 8 km bisiklet yolu yapildi. Onceden gunde birkaç bisikleti göruyordum, şimdi onlarca goruyorum. özellikle bu sene Türkiye capinda bisiklet satisları firladı.
BIsikletci arkadaş bu sene bir tır bisiklet sattim diyor ama ortalik Hollanda gibi değil. Kimse bizim gibi bisikleti hayatinin merkezine koymuyor. Ibre yukariya doğru gidiyor ama çok yavaş...
 
Bu coğrafyanın insanı tembel, ayrıca bisiklet çocuksu, erkek adama yakışmayan bir şey olarak görülüyor. Adam restorana tıkınmaya gidecek, aracını yolun karşısındaki park için belirlenmiş alana bırakmaya eriniyor, mekanın hemen kapısının önüne bırakıyor.Bu kafa için benzin ve araç fiyatları 10 değil 100 kat olsa yine bir şey değişmez.

Belirttiklerinizin bir kısmına katılmakla beraber bu kültür seviyesinde olan insanlardan tüme varmanın bizi yanıltabileceğini düşünüyorum. Ülkedeki bisiklet kültürü halkın %25'ine otursa zaten yeter. Avrupa'da da bisikletin çocuksu olduğunu düşünenler var ama bu bisiklet kullanımının yaygınlaşmasına engel teşkil etmiyor. Yani enseyi karartmaya gerek yok, bize de bir kıvılcım gerekiyor. Yukarıdan aşağı devrim olmuyor, aşağıdan yukarıya doğru olmalı. Buradaki devrim farkını toplumsal ölçekte Rusya ve Küba olarak gösterebiliriz. Rusya tepeden devrim yaptı ama halka sirayet edemedi ve nihayetinde dağıldı. Küba ise tam bir halk içinden yukarıya devrim yaptı. Hala mutlular.
 
Öncelikle çok başarılı ve gerçekçi bir yazı olmuş. Konunun birde şu kısmı var. Bulmuşta bunuyor diyebilirsiniz , lakin yapılan yolların da , bir kaç istisna dışında (örn:Kadıköy-Pendik bisiklet yolunun Maltepe sahil kısmı ) ''dostlar alışverişte görsün'' tarzı bir çalışmadan ileri gitmediğini düşünüyorum. Ben bisiklet yolu olan yerlerde bile çoğu zaman araç yolunu kullanıyorum. Çünkü bisiklet yollarının konumu , yapısı ve yayaların da kullanımında olmasından dolayı hiç güvenli gelmiyor. Bisiklet yollarını kullandığım zaman , ne ortalama bir hız , ne de kadans tutturamıyor insan. Bisiklet kültürünün yaygınlaşmaması , sadece kullanıcı sayısına yansımıyor. Aynı zamanda mevcut kullanıcının alanını da işgal etmekte bir sakınca görmeyen bir toplum var (soda bira şişesi kıran , bisiklet yolunda mangal yapan , ip atlayan , telefonu kurcalarken dalıp giden ve bu yol neden mavi diye kendine sormayan vb. insan topluluğu ). O yüzden daha fazla bisiklet yolu gibi bir beklentim yok kendi adıma. Ki İstanbul üzerinden değerlendirecek olursak , daha tatmin edici ve kullanışlı bir yol yapılmasına müsaade edecek bir altyapı yok. O yüzden araç yolunun sağından basıp gitmeye devam :)
 
Son düzenleme:
Merhaba,

Elinize saglik gayet guzel bir yazi olmus.

Istanbul'da dogdum buyudum, yillarca bisiklete bindim. Ardindan bisikletin en yaygin kullanildigi ve en iyi bisiklet altyapisina sahip olan ulkeye tasindim, vatandasligini alacak kadar da yasadim, yasamaya devam ediyorum. Simdiye kadar bu iki ulkeyi karsilastiracak kadar tecrubeye sahip oldugumu dusunup izninizle bir iki ekleme daha yapayim.

Turkiye'de bisiklet kullaniminin yaygin olmamasinin sebebi olarak altyapi ve cografya one surulur sik sik ama alin Turkiye'deki en modern kabul edilen sehri/ilceyi Hollanda'ya koyun yine de bisiklet kullanimi Hollanda seviyesine ulasmaz. Bunun en buyuk sebebi de aradaki kultur farki.
Bati toplumlari bireyselcidir. Kisilerin davranislarini, tercihlerini kendi vicdanlari ve sucluluk duygulari belirler. Dogu toplumlari ise kolektivisttir, davranis ve tercihlerini toplum belirler, genelde utanc duygusu uzerinden yurur. Bu durumda insanlarin ulasim araci olarak bisikleti tercih etmesi, toplumun bisiklete cocuk oyuncagi gozuyle bakmasi yuzunden kolay degil. Forumda pek cok arkadas bisiklet surerken yasadigi tacizlerden, alaylardan bahsettigi bir suru mesaji da var.
Ortalama gelire sahip bir Turk insani ise bisikletle gidip gelmeye basladigi an cevresinden tepki gormeye, ayiplanmaya baslanir ve bu da kulturumuz geregi secimlerine, davranislarina etki eder. Abartmadan soyleyeyim bisikletle ise gidip gelen adama kiz dahi vermezler.

Orta sinif bir Hollanda'li icin para cok onemlidir. Gelir dagilimi dengeli oldugu icin, fazla kazanmaya degil az harcamaya bakar. Bisikletle ulasim da bunun icin en etkili yollardan birisidir. Yine arkadaslar bahsetmis, bisiklet devriminin en buyuk sebeplerinden birisi de zaten petrol kriziydi. Yuzolcumu kucuk bir ulkede bisiklet + toplu tasima secenegi sizi hemen hemen istediginiz her yere guvenli ve konforlu sekilde goturdugu icin otomobil almaya ihtiyac duymazsiniz. Diger taraftan devlet de politikasi da bu yondedir. Bisiklet yollari toplu tasima hublarina entegre yapilir. Bizdeki bisiklet yoluna bakiyoruz Bagdat Caddesi gibi ana arterde toplu tasima baglantisi olmayan verimsiz bir yol. Bu yolu ise gidip gelmek icin kac kisi neden, nasil kullansin?
Insanlar toplu tasimaya yonlendirildikten ve yeterli altyapi saglandiktan sonra, bireysel ulasim devlet ve yererl yonetimler tarafindan luks olarak tanimlanip buna gore onlemler aliniyor. Misal Amsterdam icerisinde her yil kalici park yeri sayilari duzenli olarak azaltiliyor. Eger araba alirsaniz istediginiz yere kafaniza gore parketmeniz mumkun degil. Mahallenizde belirli sayida park alani var, buraya park etmek icin siraya giriyorsunuz, kanallar bolgesinde yillarca beklemeniz gerekebilir park yeri icin ( Park yerinde oncelik de engelliler daha sonra elektrikli araclara ayrilmis durumda ) sira gelince de aylik yuzlerce euro park ucreti odemeniz lazim. Derseniz ki garajim olsun, bu da mumkun. Misal merkezde park yeri 120 bin euro'ya satilik, ayda 36 euro da servis ucreti var (link)

Devlet, 70'lerden beri halkin istegi dogrultusunda bu politikayi surdurup yatirimlarini bu yonde yaptigi icin bisiklet+toplu tasima altyapisi halkin buyuk cogunlugunun ihtiyaclarini karsilayabilir durumda. Diger yandan devlet sadece altyapiyi hallederek isin icinden cikmiyor. Kanunlar da buna gore duzenlenmis durumda. Hollanda'da arac kullananlarin en buyuk kabusu bisikletliye carpmaktir. Ozellikle buyuk sehirlerde is giris/cikis saatleri kaos. Bisikletlilerin kurallara uymamasi gayet siradan hatta zaman zaman kurallara uyup kirmizi isikta bekleyeyim derseniz diger bisikletlilerden tepki bile gorebilirsiniz. Buna ragmen arac suruculeri bisiklet kazasina bulasmamak icin elinden geleni yapar, bununla beraber arac surucusu de bisiklet kullandigi icin bisikletliye empati yapar ve onu tehlikeye atmayacak sekilde kullanmaya dikkat eder. Turkiye'de ise hak, hukuk, adalet konusunda konusmaya gerek yok malesef. Bisikletliye empatiyi gectim, kasten zarar vermeye calisan dunya kadar surucu var. Hatta forumda videolari bile vardi.

Bisiklet yollari ile en onemli meselerden birisi ise sehir planlamasi. Amsterdam'da 70'lerden sonra kurulan mahallelerin hepsinde ana arterlerde bisiklet yolu mevcut. Sehrin eski kisimlarinda ise araclar ile ayni yolu paylasiyoruz ama yukaridaki sebeplerden oturu trafik yogunlugu yuksek degil. Sehir icindeki araclar icin ayrilmis arterler ise yavas yavas tramvay/bisiklet yoluna cevrilip otomobil yogunlugu daha da azaltilmaya calisiliyor. Benzeri belki Istabul'da da yapilabilir ama Turk bisiklet kullanicilarinin bisiklet yolundan beklentisi de cok yuksek. Istiyorlar ki ayri serit olsun, purussuz asfalt olsun ( bisiklet yolunda rogar kapagindan sikayetci olan arkadaslar vardi ), surekli yol temiz tutulsun vs. Boyle bir sey Amsterdam'in merkezinde dahi az, olmasi da makul degil zaten. Bisiklet yollarinin amaci yol bisikletcileri icin antreman alani saglamak degil, insanlarin guvenli sekilde seyahat etmesi.
Diger mesele de bisiklet yollarinin entegrasyonu. Turkiye'de bisiklet yolu yapiyorlar iyi guzel, 500 metre devam ediyor sonra yol bir kavsaga geliyor ne yapacaginizi bilemiyorsunuz. Ne bisikletli icin trafik isigi, ne tabela ne de otomobil suruculeri icin uyari levhasi vs. var. Bodoslama geciriyorsunuz karsiya bir bakiyorsunuz ki bisiklet yolu da bitmis ya da karsi seritte kalmis. Nacizane gorusum, ana arterlerden gecip istasyona, toplu tasimaya kadar guven icerisinde surus yapilamayan bisiklet yolu olu yatirimdir.

Bence Turkiye bisiklet konusunda kendisine hedef olarak Hollanda ya da Danimarka gibi ulkeleri hedef almasi gercekci degil. Lizbon bizim icin rol model olabilir. Benim hanimin memleketi, her yil bir kac kez gidiyoruz son 5 yildir bisiklet icin inanilmaz yatirim yapiyorlar. Sehir icinde her yere bisiklet yollari cizildi ( yeni yapilmadi, mevcut yollarda alan ayirdilar ). Sehrin cografyasi da Istanbul gibi tepelik oldugu icin elektrikli bisikeltlere yonlendiriyorlar insanlari. Uber gibi firmalarin bisiklet paylasim servisleri var. Atiyorum gunluk 2 saat kullanim icin abonelik sistemleri mevcut. Evden cikip kose basindan uber bisikletinize atlayip trene/metroya/otobuse gidiyorsunuz bisikelti orada birakip devam ediyorsunuz. Benzer bir uygulama olabilir diyorum, diger yandan marti geliyor aklima, taksi teroru geliyor.
Yaslilar hala bisiklet yollarini gereksiz buluyor, bosuna para harcandigini dusunuyor, bizde oldugu gibi nerede olduklarina dikkat etmeden bisiklet yolundan yuruyorlar ama her gittigimde daha fazla bisikletli goruyorum. Onlarin da pek gosterisle isi yok. Kafalarinda hesap kitap yapiyorlar, mantikli gelirse geciyorlar bisiklete, zaten ulke ekonomik olarak henuz toparlayamadi kendisini. Belki benzeri Istanbul icin de gerceklesir.
 
Güvenli ulaşım için bisiklet yolundan çok motorlu araç sürücülerinin hizaya getirilmesi lazım. Sosyal medyanın gücünden faydalanılabilir. Şu durumda her bisikletlinin bütçesine uygun bir aksiyon kamerası alıp (ben 50 liraya ikinci el piranha aksiyon kamerası aldım mesela geçenlerde bedavadan biraz pahalı yani) trafikte gördüğü her ters hareketi emniyete mail olarak yollaması lazım. Ayrıca bu görüntüler sosyal medyada paylaşılmalı. Belki sosyal medyada o aracın sürücüsünü tanıyan birileri o aracın yaptığı ters bir hareketi görür ve uyarır veya olumsuz tavırda bulunur, belki o araç ünlü veya önemli, yüksek konumdaki bir sanatçının, sporcunun veya işadamının aracıdır ve trafikte bisiklete yapmış olduğu hareket çok dikkat çekecektir, ciddi bir toplu tepki oluşacaktır.

Benim bir fikrim de bisikleti halk içinde yaygınlaştırmak adına yüksek ratingli televizyon programlarında bisikletin göze sokulmasıdır. Mucize doktor dizisindeki Ali Vefa adlı karakterin ulaşımını bisikletle sağlıyor olması gibi örneklerin yaygınlaştırılması lazım. Ayrıca yakın zamanda TV8 kanalında yayınlanacak, yayınlandığı zaman ratingleri silip süpüren Survivor adlı yarışma programında oynanacak oyunların en az bir tanesinde dağ bisikleti parkurunun da olması, o parkura bisiklet verecek bir sponsorun ayarlanması iyi olur. Mesela bu bisiklet sponsoru Kron olsun ve dağ bisikleti parkuru oyununa 2 adet Kron XC2000 model dağ bisikleti göndersin. Oyunu kazanan kişiye de ödül olarak 1 adet Kron XC2000 bisiklet versin. Oyunun hemen ardından reklam arasına girilsin ve Kron bisiklet reklamı yayınlansın mesela. Bu tür örnekler ile bisikletin yaygınlaşması kolaylaştırılabilir. Survivor'da reklamını sağlam yapmış olan Kron'un (veya hangi firma sponsor olacaksa) da satışlarını arttırarak edeceği kar da işin tuzu biberi olacaktır, kazan-kazan durumu olacak yani. Hatta bunun için forum olarak bir kampanya başlatalım ve TV8'i mail yağmuruna tutalım. Ne dersiniz?
 
Uzunca yazılmış ancak maalesef baştan sona hatalı argümanlarla dolu olduğunu düşündüğüm için katılmak mümkün değil. Pek çok soru sorulmuş ve cevap alınamadığından yakınılmış. Ben de metinde aralara girip sorulan sorulara cevap vermeye ve yeni sorulara sormaya çalışacağım. Buyrun;


"Bisiklet yolları yapılınca insanlar birden bisiklete binmeye başlamayacak! Öyle bir sihirli değnek değil bisiklet yolları. Yıllardır işine, okuluna, çarşıya, pazara kişisel motorlu aracını yahut toplu taşımayı kullanarak giden insanlar bisiklet yolunu görünce uhrevî bir aydınlanma yaşayıp şimdiye kadar ne kadar saçma bir iş yaptıklarını şıp diye anlayarak bisikletli ulaşıma başlamayacak. Beyaz yakalı kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye Ferrari'sini Satan Bilge misali arabasını satıp bir bisiklet alarak ofisine gitmeyecek."


Evet haklısın insanlar alışkanlıklarını bir anda değiştirmeyecek anacak değiştirmek isteyen insanlar için bir alternatif olmayacak mı? Bisiklet kullanmaya karar veridiğimde şu an yolu yok diye kafadan vazgeçebiliyorken, eğer yol olsa bu beni bisiklet kullanmaya teşvik etmeyecek mi? 100 sene önce de insanlar genelde at arabası kullanıyorlar, kaç kişide otomobil var ki yahu diye yol yapmaktan vaz mı geçtik?

Mesai dâhil 12 saat çalışıp evine ekmek götürmeye çalışan işçi kardeşimiz o yorgunluğun üstüne bedava iş yeri servisiyle evine gitmek yerine bisikletle eve gitmeyecek. Okul, etüt merkezi, DYK kursu, özel ders arasında mekik dokuyan ortaokul ve lise öğrencileri bu temponun içine sos olarak bisikletli ulaşımı da ekleyerek çektikleri acıya tatlı bir dokunuş yapıp mazoşizmin doruklarında kendinden geçmeyecek. Burs yahut öğrenim kredisiyle geçinmeye çalışıp haftada en az üç gün noddle ile beslenmek zorunda kalan üniversite öğrencisi kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye aç karnına kendilerini bisiklet yollarına vurmayacak.

12 saat çalışan işçi kardeşimiz o mesainin üzerine trafikte 2 saat dolana dolana herkesi eve bırakan servisi kullanmaktansa, 20 dakikada evine gidebileceği bisiklet yolunu neden tercih etmesin? Ayrıca burada sorulması gereken sorular başka. Neden benim işçi kardeşim 12 saat çalışmak zorunda kalıyor? neden benim öğrencilerim bu yaşta böyle bir sınav sisteminde rendeleniyor? neden üniversite öğrencisi kardeşimiz noodla beslenmek zorunda ve açlıktan bisiklete binemiyor? Bu soruların cevaplarının bisikletle bir ilgisi yok. Dolayısıyla zaten bu sorunlar çözülmüyor o zaman hadi bisiklet yollarını da kaldıralım, öyle mevcut durumun kollarına kendimizi salalım demenin de hiç bir anlamı yok.

Çocuğuna en küçük bir zarar gelmesin diye çabalamaktan paranoyak hâle gelen geneksel Türk anneleri çocuklarını da yanlarına alarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak için bisiklet yollarını doldurmayacak. Bunların hepsi uzun bir zaman gerektiren planlı bir eğitim ve propaganda süreci sonunda mutlaka olacaktır; ama bir anda gerçekleşmeyecektir. Bisiklet dernekleri ve topluluklarının fantastik beklentileri nesnel gerçekliğin sert duvarlarına çarpa çarpa parçalanacak. Göreceğiz.


Çok haklısınız, bir anda olmayacak ama bir yerden de başlamak gerekli. Hiç adım atmamaktan iyidir, evet dediğiniz gibi göreceğiz.

Bisiklet yolları bir ihtiyacı karşılamak için yapılır. Soruyorum. Mevcut hâliyle bisiklet yolları hangi ihtiyacı karşılıyor? Soruyorum, mesela mesailer dâhil günde 12 saate yakın çalışan bir fabrika işçisinin hangi derdine derman oluyor? Motosikletin bile motorlu araçtan sayılmadığı bir kültürde motorlu araç sürücülerinin bisiklete saygı duymasına ne tür bir katkısı olacak? Soruyorum, şehrin bütün ana caddeleri baştanbaşa bisiklet yolu ile donatılsa insanlar arabalarını bırakıp yaz kış işe, çarşıya, pazara, okula bisikletle mi gidecek? Şehrin bütün caddeleri bisiklet yolu ile donatılsa o yolları dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı var mı sizin şehrinizde?


Sormuşsunuz; bisiklet yolları hangi ihtiyacı karşılıyor. Cevap çok basit: bisiklete binme ihtiyacı? Günde 12 saat çalışan fabrika işçisinin dermanını bisiklet yollarının mı karşılamasını bekliyorsunuz? O dermanı yollarda değil, verdiğiniz oylarda aramanız gerekir. Bisiklet yolları toplu iş sözleşmesi, grev hakkı vs vermez bildiğim kadarıyla. Motosikletlerin saygı duymasını, motosikletlilerden rica ederek değil, koyduğunuz kuralları ve cezaları etkin şekilde uygulayarak sağlayabilirsiniz. Talebiniz nasılsa bu kurallar uygulanmıyor o yüzden hadi bisiklet yolları kaldırılsın değil, bu kuralların uygulanması yönünde olmalı. Bütün şehir baştan başa bisiklet yoluyla donatılsa insanlar arabalarını bırakacak mı sanki diye sormuşsunuz. Niye ya bisiklet ya araba diye dayatıyorsunuz ki? Her ikisini de kullansa insanlar olmuyor mu? Mesela ben araabyla trafikte 2 saatte gidebileceğim bir yere bisikletle 20 dakikada gidebileceksem niye araba kullanayım ki? Hava güzelse, şartlar uygunsa biskletle gitmeyi tercih ederim. Siz bisikleti teşvik ettiniz, vergi desteği verdiniz, pedal destekli elektri bisikletlerin vergisini almadınız, yol yaptınız, koyduğunuz kuralları ve cezaları uyguladınız da insanlar bisiklete yine de binmedi mi?

Kendi öz gücünüzle bisikletli bir yaşam kurmaya çalışmak yerine pabuççu muştası gibi bir yan kuvvet (belediye) kullanarak amaçlarınıza ulaşmak, yani kaçak güreşmek, size yakışıyor mu? Hani nerede metropollerde her gün düzenli olarak bisiklet kullanan binlerce bisikletli? Her sabah kahvaltısının yaptıktan sonra bisikletine atlayıp işine gitmeye çalışan binlerce kişi nerede? Bini bırakalım, yüz kişi nerede? Neredesiniz bisiklet dernekleri ve toplulukları? Sizi göremiyoruz! Sizler her sabah yollarda olsanız bile trafikteki bisikletli oranı toplumsal areneda sizi görünür kılmaya yetmiyor.


Buradaki soruların cevabı zaten yukarıdakilerin aynısı.


Son soruya dikkat edin. İşte o soru "Bisiklet yolu ne işe yarar?" sorusunun asıl yanıtını içinde barındırıyor. O bisiklet yollarını dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı sizin şehrinizde olsa zaten bisiklet yolları ne işe yarar diye oturup tartışmak zorunda kalmayacağız. Bisiklet dernekleri ve topluluklarına sesleniyorum. Aynaya bakın, bu acı gerçekle yüzleşin artık. Bisiklet yolu talep edecek kadar geniş bir halk tabanına sahip değilsiniz. Şehrin normali değil marijinalisiniz. Şehrin normali motorlu araç kullanarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak iken tabii ki daha fazla araç yolu talep edilecek? Ne bekliyorsunuz?

Bisiklet talep edecek geniş bir halk tabanına sahip olmadığımız çıkarımını mevcut şartlar üzerinden yapıyorsunuz ancak az önce yukarıda da değindiğim gibi şartlar değiştiğinde taban da değişir. Şehrin normali daha fazla motorlu araç kullanmak değil, bu dediğiniz dayatılmış mevcut şartların doğurduğu sonuç. Bunu normal kabul etmek demek sorunun devamından başka bir işe yaramaz. Asıl bu durumu normal kabul etmeyerek, daha fazla raylı sistem, daha fazla toplu taşıma, daha fazla bisiklet yolunu nasıl bu şehrin normali haline getirebiliriz, onun üzerine kafa patlatmalı, taleplerimizi buna göre oluşturmalıyız ki sorunun bir parçası olmayalım. Yoksa bu şehir böyle deyip bisiklet yollarını kaldırmak bir çözüm falan değil, sorunun parçası olmayı kabullenmek anlamına gelir.

Öyle haftada birkaç etkinlikte bir araya gelerek beş on kilomatre bisiklet sürmekle olmuyor bu işler. Kaçınız her gün işe bisikletle gidip geliyor? İşe bisikletle gidip gelen bisikletçiler, size sesleniyorum, kafanızı deve kuşu gibi kuma gömmeyin: "Siz kaç kişisiniz?" Yerel seçimlerde kaç oyunuz var? Bisiklet kültürünün yarattığı ekonominin şehrin ekonomik gelirlerine oranı nedir? Bir çırpıda "Tiz vakitte bu cadde-i kebire tarik-i velosiped yapıla!" diye ferman buyurduğunuz caddelerin esnafına ayda kaç lira kazandırıyorsunuz? Bisiklet yolu talep ettiğiniz şehirde o yıl bisiket turizminden kaç milyon dolar döviz girdisi sağlanmış? Ne oldu? Sustunuz. Sesiniz gelmiyor. Sizi duyamıyorum.


Kaçımız her gün işe bisikletle gidiyor? Çok azımız çünkü doğru düzgün yol yok, kurallar uygulanmıyor, bisikletler pahalı ve bu kültür gelişmemiş? E biz zaten bunu değiştirmeye uğraşıyoruz? napalım durum böyle diye değiştirmek için kılımızı kıpırdatmayalım mı? Yerel seçimlerdeki oyu sadece bisiklet kullananlar olarak görmemek lazım. Mevcut düzenin değişmesini isteyen herkesi bir oy olarak düşünebilirsiniz. Kaldı ki yol gibi en temel hizmetlerin amacı şehrin esnafı para kazansın diye değildir. Ne yani, aldığımız en temel belediyecilik hizmetlerini esnaf kaç para kazanacak diye mi ölçeceğiz? Siz bir viyadük yapılırken peki bu esnafa kaç para kazandıracak diye soruyor musunuz? Belediyeler parkları, oyun alanlarını etraflarındaki kuruyemişçiler, kebapçılar da ekmek yesin diye mi yapıyor sizce? Esnaf para kazansın diye yapılan işlerin sonucunu küçücük ilçelere içinde hoca olmadan açılan üniversitelerin eğitim kalitesinden ve mezunlarının işsizlik oranlarından takip edebilirsiniz.

Antalya'da şehir içindeki bisiklet yolları geçen yerel seçimden sonra kimseye haber verilmeden bir gecede nasıl söküldü? Cumhuriyetin başkenti Ankara'da bir kilometre bisiklet yolu neden yok, neden bu güne kadar bir kilometre bile yapılmadı? Çorum'da, Recep Tayyip Erdoğan Caddesi'nde, bisiklet yolları yönetmeliğine uygun bir biçimde dünya standartlarının da ötesinde bir işçilikle yapılan yeni bisiklet yolundan günde kaç bisikletli geçiyor? Yapıldıktan sonra kullanılmadığı için kaldırılan bisiklet yolları listesi uzar gider. Kısa kesiyorum.


Ankara'da bugüne kadar bisiklet yolu olmaması da son derece politik bir karardır. Bisiklet kültürü oluşturmak sadece yolun bir kısmını ayırıp boyamakla değil, kural koyup o kuralları uygulamakla oluşturulur. Uygulanmayan kuralların ve hukuksuzlğun diz boyu olduğu bir yerde kimseyi o yolları boş bırakmakla suçlayamazsınız. Bugün otobanın ortasına arabanızı park edip gidebilir misiniz? Gidemezsiniz çünkü kurallar var ve uygulanıyor. Ama bisiklet yolunda bunu rahatça yapabilirsiniz.

Bisiklet yolu bir ihtiyaç olduğu vakit yapılır. İhtiyaç doğmadan yapılan, yahut yapılacak olan yatırım ölü yatırımdır. Yıllardır Türkiye'de bisiklet yolu yapacağız diye milyonlarca lira çöpe atılıyor. Bisiklet yolları yönetmeliğine uygun olmayan ve hiçbir ihtiyacı karşılamaya hizmet etmeyen bisiklet yolu yatırımları yüzünden daha verimli yatırımlarda kullanılması gereken milyonlarca lira israf ediliyor. Ülkemizde bisiklet kültürü her geçen gün bir adım daha geriliyor. Kim demiş bisiklet kullanımı artıyor diye? TÜİK yalan mı söylüyor? Her geçen gün şehirlerde motorlu araç sayısı artıp duruyor. Ulusal gazetelerin ekonomi sayfalarında tam sayfa gövde gösterisi yapar gibi üretim ve satış rekorları kırdıklarını iddia eden motorlu araç üreticileri yalan mı söylüyor?

Bu kısmı okuduğumda ben başka ülkede yaşıyorum herhalde diye pencereden dışarıyı kontrol ettim. Sonra yere tüküren birini gördüm de içim rahatladı, tamam dedim aynı ülkedeyim. Bir israf okyanusunun içerisinde boğulurken bir bardak suya bakıp buna israf demek ! bilemiyorum buna ne denir. Sizinle aynı fikirdeyim, keşke planlamalar doğru yapılsa ve israfın önüne geçilse. Ama şu ülkede yaşayan birinin bisiklet yolunu israf diye eleştirmesi? Kelimelerim burada kifayetsiz kalıyor.

Hadi onlar yalan söylüyorlar diyelim, her sene benim TOFAŞ hisselerinden aldığım temettü geliri niçin artıyor? İnsanlar kredi çekip ikinci arabalarını alıyor. Havanın güzel olduğu zamanlarda bile işe bisikletle gitmek yerine motorlu aracını kullanıyor. Türkiye'nin mevcut nesnel koşullarda acil ihtiyacı daha fazla motorlu aracı daha hızlı bir şekilde hareket ettirebilecek düzeyde geniş caddeler ve bulvarlardır. Sabahtan akşama kadar akmayan trafikte saatlerini heba eden milyonlarca insanın şehrin yönetiminden tek talebi daha hızlı akan bir trafiktir. Acı gerçek budur. Bununla yüzleşmek zorundayız.


Hayır efendim, Türkiye'nin ihtiyacı olan daha fazla motorlu araç ve geniş caddeler bulvarlar falan değildir. İhtiyaç olan şey insanların insanca kullanabilecekleri çok daha fazla toplu taşıma sistemidir. İhtiyaç olan şey, evimden çıktıktan sonra yürüyerek en fazla 15 dakika içinde ulaşabileceğim ve insani şartlarda ve ücrette yolculuk edebileceğim toplu taşıma sistemdir. Daha fazla bisiklet yolu ve en önemlisi adil bir şekilde uygulanan kurallardır. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey budur. Kimsenin daha fazla egzoz dumanına, sığır taşır gibi yolcu taşıyan motorlu taşıtlara ve bunların yollarına falan ihtiyacı yok.


Bisiklet yolu ne işe yarar? Sözgelimi 250 bin nüfuslu bir şehirde her sabah 10 bin insan işe bisikletleriyle gidip gelmeye başladığında çok işe yarar. Yüz kişi bisiklet kullanacak diye yapılan bisiklet yolunun yarayacağı tek şey belediye, esnaf, halk, bisikletliler hattında yüksek gerilim yaratmaktır. Şimdiye kadar yapılan uygulamaların sonuçlarından görüyoruz ki ana caddelere ulaşım amaçlı olarak yapılan bisiklet yolları, yolu yapan belediyeye düşman kazandırmak dışında bir işe yaramıyor.

Bugün yüz kişiyle başlayan bisiklet bisiklet kullanıcısı uygun koşullar sağlandığında bin sonra da on bin olur. Sırf esnaf rahat rahat arabasını dükkanının önüne bırakamayacak diye, aman bu gerilim oluyor falan diye bu talepten vaz geçilemez. Bugüne kadar alınan kararlar esnafla, dolmuşçuyla, taksiciyle gerilim olmasın, aman ağzımızın tadı bozulmasın diye alınsaydı, halimiz haraptı. Bu kararlar sosyal fayda gözetilerek alınır, alınmalıdır. Kurallar herkes içindir, belli bir zümre çoğunluk da olsa rahatsız olacak diye azınlığın hakları çiğnenemez. Demokrasi denen şey çoğunluğun azınlığı ezmesi ona tahakkümü değildir. ( Her ne kadar bugün tam tersi olsa da)

Haa unuttum, bir de o yolu yaptırmak için sosyal medya araçları üzerinden yapılan kampanyalarla belediyeler üzerinde baskı kuran bisiklet dernekleri ve topluluklarına yönelik yoğun bir halk tepkisine neden oluyor. Sonuç? Halkı tarafından dışlanan bisikletliler hızla marijinalleşiyor ve içinde yaşadığı halka yabancılaşıyor. Bisiklet yollarına karşı olan kitleleri görünce "Bu halktan bi cacık olmaz kardeşim!" kafasına ulaşan bisikletliler, insanları bisikletli yaşama ikna etmek için teşvik edici faaliyetler yapmak yerine içinde yaşadıkları halkı bisiklet konusunda çok cahil olmakla suçlayıp bir kenara çekiliyor.


Yazının başından beri kurallardan bahsediyoruz. Eğer kuralları uygulamaz ve insanları kuralsızlıkla baş başa bırakırsanız tabii ki orada huzursuzluk da çıkar, anlaşmazlık da çıkar. Bugün E-5'in ortasına piknik örtüsü serip mangal yapabiliyor muyum? Yapmaya kalksam anında polis gelir ve beni paketler değil mi? e bunun bisiklet yolunda yapılmasına göz yumuyorsun? tabii ki insanlar karşı karşıya gelecek. Burada olması gereken şey koyulan kuralların uygulanması. Kural koyucu bunu uygulamıyor diye suçlu niye bisikletli oluyor?

Bisikletli yaşamı şu anda içinde yaşadığınız şehrin insanlarıyla inşa edeceksiniz. Şehre dışarıdan bisikletli yurttaş ithal etmek gibi bir seçeneğiniz varsa tabii o ayrı! Ver oradan abime her gün işe bisikletle gidip gelen beş bin Hollandalı!!!! Yok böyle bir şey. Bugün bisiklet yoluna karşı şiddetle muhalefet eden esnafı kazanacaksın, bisiklet yolu yüzünden caddede aracını park edecek yer bulamayan semt sakinini kazanacaksın, bisikleti bir çocuk oyuncağı olarak gören geniş halk kitlelerini kazanacaksın. İçinde yaşadığın şehri "bisiklet şehri" yapmak istiyorsan içinde yaşadığın şehrin insanlarını bisikletli yaşama kazanacaksın.


Bugün arabasını park edecek yer bulamayan esnafın vatandaşın derdini çözecek olan bisikletli falan değil, mevcut belediyelerdir. Derdinizi onlara anlatmanız gerekir, sizin muhattabınız bisikletçiler değil. Park yeri bulunamıyorsa bunun çözümü kaldırın şu bisiklet yollarını da oraya park edelim değil, daha fazla katlı otopark talebi olabilir. Şehirlerde toplu taşıma oldukça ve insanca yolculuk edildikçe o caddede arabasına yer bulamayan vatandaş da arabasıyla değil toplu taşımayla gelebilir. Bugün isveç'de arabanızı gözünüzü kestirdiğiniz bir yere park ettiğinizde ödediğiniz park parası dudak uçuklatan cinstendir. Pek çok şehrin merkezine arabayla giremezsiniz. Bunları kurallara bağlar ve uygularsanız o şehir de, insanı da buna adapte olur, olmayan da cezasını öder. Medeni denen avrupa ülkelerini medeni yapan şey, kuralları olması ve o kuralları istisnasız bir şekilde uygulamalarıdır. Kurala uymayan da bedelini misliyle öder.


Gerçekçi olacaksın. Olmazsan Sivas'a demiryolu hattı yapıldığında bunu kutlamak için halka klasik müzik dinletirsin, o konserden çıkan halk da "Sivas Sivas olalı böyle zulüm görmedi." diye cevap verir. Üzerinden tren geçmiş gibi olursun. Klasik müzikten zevk almayı öğretmediğin kitlelere zorla klasik müzik dinletirsen zulüm olur tabii. Bisiklet kullanmayı öğretmediğin, bisiklet kullanmaktan zevk almayan kitlelere size bisiklet yolu yaptım, haydi sürün demek de zulümdür.

1930'ların Sivas'ında klasik müzik konseri - o dönemdeki mevcut nesnel koşullarda- olmaz; ama on numara Âşıklar Bayramı yapılır. (Ahmet Kutsi Tecer yaptı.) 2020'nin nesnel koşullarında ana caddelerde bölünmüş bisiklet yolu olmaz; ama on numara "paylaşımlı bisiklet yolu" olur, on numara "motorlu araç sürücüleri için bisikleti fark et kampanyası" olur. Emeklemeden koşulmaz. Emeklemeden koşmaya kalkan maceraperestler, kafalarını nesnel gerçekliğin sert duvarına vura vura hakikati öğrenirler.

Bazen mevcut koşulların olgunlaşmasını bekleyecek zaman yoktur. Herkes elinden gelen mücadeleyi verir ve kendine alan açar. Arkadan gelenler de bu alanı genişletir. Zamanında Atatürk de mevcut koşulların olgunlaşmasını bekleseydi bugün gerçekleşmesinin üzerinden yıllarca geçmiş şeyleri hala bekliyor olurduk. Gerçekçi olacaksın ve imkansızı isteyeceksin :)
 
@dercan

Emek ve zaman harcayarak yazdığınız değerli yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum.

Üstünkörü bir yanıt vererek emek sarf edilerek kaleme alınmış bir yorumu geçiştirmek istemiyorum. Müsait bir vakitte yorumunuza katılmadığım noktalar hakkında ayrıntılı açıklamalar yapacağım.
 
Uzunca yazılmış ancak maalesef baştan sona hatalı argümanlarla dolu olduğunu düşündüğüm için katılmak mümkün değil. Pek çok soru sorulmuş ve cevap alınamadığından yakınılmış. Ben de metinde aralara girip sorulan sorulara cevap vermeye ve yeni sorulara sormaya çalışacağım. Buyrun;


"Bisiklet yolları yapılınca insanlar birden bisiklete binmeye başlamayacak! Öyle bir sihirli değnek değil bisiklet yolları. Yıllardır işine, okuluna, çarşıya, pazara kişisel motorlu aracını yahut toplu taşımayı kullanarak giden insanlar bisiklet yolunu görünce uhrevî bir aydınlanma yaşayıp şimdiye kadar ne kadar saçma bir iş yaptıklarını şıp diye anlayarak bisikletli ulaşıma başlamayacak. Beyaz yakalı kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye Ferrari'sini Satan Bilge misali arabasını satıp bir bisiklet alarak ofisine gitmeyecek."

Evet haklısın insanlar alışkanlıklarını bir anda değiştirmeyecek anacak değiştirmek isteyen insanlar için bir alternatif olmayacak mı? Bisiklet kullanmaya karar veridiğimde şu an yolu yok diye kafadan vazgeçebiliyorken, eğer yol olsa bu beni bisiklet kullanmaya teşvik etmeyecek mi? 100 sene önce de insanlar genelde at arabası kullanıyorlar, kaç kişide otomobil var ki yahu diye yol yapmaktan vaz mı geçtik?

Mesai dâhil 12 saat çalışıp evine ekmek götürmeye çalışan işçi kardeşimiz o yorgunluğun üstüne bedava iş yeri servisiyle evine gitmek yerine bisikletle eve gitmeyecek. Okul, etüt merkezi, DYK kursu, özel ders arasında mekik dokuyan ortaokul ve lise öğrencileri bu temponun içine sos olarak bisikletli ulaşımı da ekleyerek çektikleri acıya tatlı bir dokunuş yapıp mazoşizmin doruklarında kendinden geçmeyecek. Burs yahut öğrenim kredisiyle geçinmeye çalışıp haftada en az üç gün noddle ile beslenmek zorunda kalan üniversite öğrencisi kardeşlerimiz bisiklet yolları yapıldı diye aç karnına kendilerini bisiklet yollarına vurmayacak.

12 saat çalışan işçi kardeşimiz o mesainin üzerine trafikte 2 saat dolana dolana herkesi eve bırakan servisi kullanmaktansa, 20 dakikada evine gidebileceği bisiklet yolunu neden tercih etmesin? Ayrıca burada sorulması gereken sorular başka. Neden benim işçi kardeşim 12 saat çalışmak zorunda kalıyor? neden benim öğrencilerim bu yaşta böyle bir sınav sisteminde rendeleniyor? neden üniversite öğrencisi kardeşimiz noodla beslenmek zorunda ve açlıktan bisiklete binemiyor? Bu soruların cevaplarının bisikletle bir ilgisi yok. Dolayısıyla zaten bu sorunlar çözülmüyor o zaman hadi bisiklet yollarını da kaldıralım, öyle mevcut durumun kollarına kendimizi salalım demenin de hiç bir anlamı yok.

Çocuğuna en küçük bir zarar gelmesin diye çabalamaktan paranoyak hâle gelen geneksel Türk anneleri çocuklarını da yanlarına alarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak için bisiklet yollarını doldurmayacak. Bunların hepsi uzun bir zaman gerektiren planlı bir eğitim ve propaganda süreci sonunda mutlaka olacaktır; ama bir anda gerçekleşmeyecektir. Bisiklet dernekleri ve topluluklarının fantastik beklentileri nesnel gerçekliğin sert duvarlarına çarpa çarpa parçalanacak. Göreceğiz.

Çok haklısınız, bir anda olmayacak ama bir yerden de başlamak gerekli. Hiç adım atmamaktan iyidir, evet dediğiniz gibi göreceğiz.

Bisiklet yolları bir ihtiyacı karşılamak için yapılır. Soruyorum. Mevcut hâliyle bisiklet yolları hangi ihtiyacı karşılıyor? Soruyorum, mesela mesailer dâhil günde 12 saate yakın çalışan bir fabrika işçisinin hangi derdine derman oluyor? Motosikletin bile motorlu araçtan sayılmadığı bir kültürde motorlu araç sürücülerinin bisiklete saygı duymasına ne tür bir katkısı olacak? Soruyorum, şehrin bütün ana caddeleri baştanbaşa bisiklet yolu ile donatılsa insanlar arabalarını bırakıp yaz kış işe, çarşıya, pazara, okula bisikletle mi gidecek? Şehrin bütün caddeleri bisiklet yolu ile donatılsa o yolları dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı var mı sizin şehrinizde?

Sormuşsunuz; bisiklet yolları hangi ihtiyacı karşılıyor. Cevap çok basit: bisiklete binme ihtiyacı? Günde 12 saat çalışan fabrika işçisinin dermanını bisiklet yollarının mı karşılamasını bekliyorsunuz? O dermanı yollarda değil, verdiğiniz oylarda aramanız gerekir. Bisiklet yolları toplu iş sözleşmesi, grev hakkı vs vermez bildiğim kadarıyla. Motosikletlerin saygı duymasını, motosikletlilerden rica ederek değil, koyduğunuz kuralları ve cezaları etkin şekilde uygulayarak sağlayabilirsiniz. Talebiniz nasılsa bu kurallar uygulanmıyor o yüzden hadi bisiklet yolları kaldırılsın değil, bu kuralların uygulanması yönünde olmalı. Bütün şehir baştan başa bisiklet yoluyla donatılsa insanlar arabalarını bırakacak mı sanki diye sormuşsunuz. Niye ya bisiklet ya araba diye dayatıyorsunuz ki? Her ikisini de kullansa insanlar olmuyor mu? Mesela ben araabyla trafikte 2 saatte gidebileceğim bir yere bisikletle 20 dakikada gidebileceksem niye araba kullanayım ki? Hava güzelse, şartlar uygunsa biskletle gitmeyi tercih ederim. Siz bisikleti teşvik ettiniz, vergi desteği verdiniz, pedal destekli elektri bisikletlerin vergisini almadınız, yol yaptınız, koyduğunuz kuralları ve cezaları uyguladınız da insanlar bisiklete yine de binmedi mi?

Kendi öz gücünüzle bisikletli bir yaşam kurmaya çalışmak yerine pabuççu muştası gibi bir yan kuvvet (belediye) kullanarak amaçlarınıza ulaşmak, yani kaçak güreşmek, size yakışıyor mu? Hani nerede metropollerde her gün düzenli olarak bisiklet kullanan binlerce bisikletli? Her sabah kahvaltısının yaptıktan sonra bisikletine atlayıp işine gitmeye çalışan binlerce kişi nerede? Bini bırakalım, yüz kişi nerede? Neredesiniz bisiklet dernekleri ve toplulukları? Sizi göremiyoruz! Sizler her sabah yollarda olsanız bile trafikteki bisikletli oranı toplumsal areneda sizi görünür kılmaya yetmiyor.

Buradaki soruların cevabı zaten yukarıdakilerin aynısı.

Son soruya dikkat edin. İşte o soru "Bisiklet yolu ne işe yarar?" sorusunun asıl yanıtını içinde barındırıyor. O bisiklet yollarını dolduracak kadar bisiklet kullanıcısı sizin şehrinizde olsa zaten bisiklet yolları ne işe yarar diye oturup tartışmak zorunda kalmayacağız. Bisiklet dernekleri ve topluluklarına sesleniyorum. Aynaya bakın, bu acı gerçekle yüzleşin artık. Bisiklet yolu talep edecek kadar geniş bir halk tabanına sahip değilsiniz. Şehrin normali değil marijinalisiniz. Şehrin normali motorlu araç kullanarak günlük ihtiyaçlarını karşılamak iken tabii ki daha fazla araç yolu talep edilecek? Ne bekliyorsunuz?

Bisiklet talep edecek geniş bir halk tabanına sahip olmadığımız çıkarımını mevcut şartlar üzerinden yapıyorsunuz ancak az önce yukarıda da değindiğim gibi şartlar değiştiğinde taban da değişir. Şehrin normali daha fazla motorlu araç kullanmak değil, bu dediğiniz dayatılmış mevcut şartların doğurduğu sonuç. Bunu normal kabul etmek demek sorunun devamından başka bir işe yaramaz. Asıl bu durumu normal kabul etmeyerek, daha fazla raylı sistem, daha fazla toplu taşıma, daha fazla bisiklet yolunu nasıl bu şehrin normali haline getirebiliriz, onun üzerine kafa patlatmalı, taleplerimizi buna göre oluşturmalıyız ki sorunun bir parçası olmayalım. Yoksa bu şehir böyle deyip bisiklet yollarını kaldırmak bir çözüm falan değil, sorunun parçası olmayı kabullenmek anlamına gelir.

Öyle haftada birkaç etkinlikte bir araya gelerek beş on kilomatre bisiklet sürmekle olmuyor bu işler. Kaçınız her gün işe bisikletle gidip geliyor? İşe bisikletle gidip gelen bisikletçiler, size sesleniyorum, kafanızı deve kuşu gibi kuma gömmeyin: "Siz kaç kişisiniz?" Yerel seçimlerde kaç oyunuz var? Bisiklet kültürünün yarattığı ekonominin şehrin ekonomik gelirlerine oranı nedir? Bir çırpıda "Tiz vakitte bu cadde-i kebire tarik-i velosiped yapıla!" diye ferman buyurduğunuz caddelerin esnafına ayda kaç lira kazandırıyorsunuz? Bisiklet yolu talep ettiğiniz şehirde o yıl bisiket turizminden kaç milyon dolar döviz girdisi sağlanmış? Ne oldu? Sustunuz. Sesiniz gelmiyor. Sizi duyamıyorum.

Kaçımız her gün işe bisikletle gidiyor? Çok azımız çünkü doğru düzgün yol yok, kurallar uygulanmıyor, bisikletler pahalı ve bu kültür gelişmemiş? E biz zaten bunu değiştirmeye uğraşıyoruz? napalım durum böyle diye değiştirmek için kılımızı kıpırdatmayalım mı? Yerel seçimlerdeki oyu sadece bisiklet kullananlar olarak görmemek lazım. Mevcut düzenin değişmesini isteyen herkesi bir oy olarak düşünebilirsiniz. Kaldı ki yol gibi en temel hizmetlerin amacı şehrin esnafı para kazansın diye değildir. Ne yani, aldığımız en temel belediyecilik hizmetlerini esnaf kaç para kazanacak diye mi ölçeceğiz? Siz bir viyadük yapılırken peki bu esnafa kaç para kazandıracak diye soruyor musunuz? Belediyeler parkları, oyun alanlarını etraflarındaki kuruyemişçiler, kebapçılar da ekmek yesin diye mi yapıyor sizce? Esnaf para kazansın diye yapılan işlerin sonucunu küçücük ilçelere içinde hoca olmadan açılan üniversitelerin eğitim kalitesinden ve mezunlarının işsizlik oranlarından takip edebilirsiniz.

Antalya'da şehir içindeki bisiklet yolları geçen yerel seçimden sonra kimseye haber verilmeden bir gecede nasıl söküldü? Cumhuriyetin başkenti Ankara'da bir kilometre bisiklet yolu neden yok, neden bu güne kadar bir kilometre bile yapılmadı? Çorum'da, Recep Tayyip Erdoğan Caddesi'nde, bisiklet yolları yönetmeliğine uygun bir biçimde dünya standartlarının da ötesinde bir işçilikle yapılan yeni bisiklet yolundan günde kaç bisikletli geçiyor? Yapıldıktan sonra kullanılmadığı için kaldırılan bisiklet yolları listesi uzar gider. Kısa kesiyorum.

Ankara'da bugüne kadar bisiklet yolu olmaması da son derece politik bir karardır. Bisiklet kültürü oluşturmak sadece yolun bir kısmını ayırıp boyamakla değil, kural koyup o kuralları uygulamakla oluşturulur. Uygulanmayan kuralların ve hukuksuzlğun diz boyu olduğu bir yerde kimseyi o yolları boş bırakmakla suçlayamazsınız. Bugün otobanın ortasına arabanızı park edip gidebilir misiniz? Gidemezsiniz çünkü kurallar var ve uygulanıyor. Ama bisiklet yolunda bunu rahatça yapabilirsiniz.

Bisiklet yolu bir ihtiyaç olduğu vakit yapılır. İhtiyaç doğmadan yapılan, yahut yapılacak olan yatırım ölü yatırımdır. Yıllardır Türkiye'de bisiklet yolu yapacağız diye milyonlarca lira çöpe atılıyor. Bisiklet yolları yönetmeliğine uygun olmayan ve hiçbir ihtiyacı karşılamaya hizmet etmeyen bisiklet yolu yatırımları yüzünden daha verimli yatırımlarda kullanılması gereken milyonlarca lira israf ediliyor. Ülkemizde bisiklet kültürü her geçen gün bir adım daha geriliyor. Kim demiş bisiklet kullanımı artıyor diye? TÜİK yalan mı söylüyor? Her geçen gün şehirlerde motorlu araç sayısı artıp duruyor. Ulusal gazetelerin ekonomi sayfalarında tam sayfa gövde gösterisi yapar gibi üretim ve satış rekorları kırdıklarını iddia eden motorlu araç üreticileri yalan mı söylüyor?

Bu kısmı okuduğumda ben başka ülkede yaşıyorum herhalde diye pencereden dışarıyı kontrol ettim. Sonra yere tüküren birini gördüm de içim rahatladı, tamam dedim aynı ülkedeyim. Bir israf okyanusunun içerisinde boğulurken bir bardak suya bakıp buna israf demek ! bilemiyorum buna ne denir. Sizinle aynı fikirdeyim, keşke planlamalar doğru yapılsa ve israfın önüne geçilse. Ama şu ülkede yaşayan birinin bisiklet yolunu israf diye eleştirmesi? Kelimelerim burada kifayetsiz kalıyor.

Hadi onlar yalan söylüyorlar diyelim, her sene benim TOFAŞ hisselerinden aldığım temettü geliri niçin artıyor? İnsanlar kredi çekip ikinci arabalarını alıyor. Havanın güzel olduğu zamanlarda bile işe bisikletle gitmek yerine motorlu aracını kullanıyor. Türkiye'nin mevcut nesnel koşullarda acil ihtiyacı daha fazla motorlu aracı daha hızlı bir şekilde hareket ettirebilecek düzeyde geniş caddeler ve bulvarlardır. Sabahtan akşama kadar akmayan trafikte saatlerini heba eden milyonlarca insanın şehrin yönetiminden tek talebi daha hızlı akan bir trafiktir. Acı gerçek budur. Bununla yüzleşmek zorundayız.

Hayır efendim, Türkiye'nin ihtiyacı olan daha fazla motorlu araç ve geniş caddeler bulvarlar falan değildir. İhtiyaç olan şey insanların insanca kullanabilecekleri çok daha fazla toplu taşıma sistemidir. İhtiyaç olan şey, evimden çıktıktan sonra yürüyerek en fazla 15 dakika içinde ulaşabileceğim ve insani şartlarda ve ücrette yolculuk edebileceğim toplu taşıma sistemdir. Daha fazla bisiklet yolu ve en önemlisi adil bir şekilde uygulanan kurallardır. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey budur. Kimsenin daha fazla egzoz dumanına, sığır taşır gibi yolcu taşıyan motorlu taşıtlara ve bunların yollarına falan ihtiyacı yok.

Bisiklet yolu ne işe yarar? Sözgelimi 250 bin nüfuslu bir şehirde her sabah 10 bin insan işe bisikletleriyle gidip gelmeye başladığında çok işe yarar. Yüz kişi bisiklet kullanacak diye yapılan bisiklet yolunun yarayacağı tek şey belediye, esnaf, halk, bisikletliler hattında yüksek gerilim yaratmaktır. Şimdiye kadar yapılan uygulamaların sonuçlarından görüyoruz ki ana caddelere ulaşım amaçlı olarak yapılan bisiklet yolları, yolu yapan belediyeye düşman kazandırmak dışında bir işe yaramıyor.

Bugün yüz kişiyle başlayan bisiklet bisiklet kullanıcısı uygun koşullar sağlandığında bin sonra da on bin olur. Sırf esnaf rahat rahat arabasını dükkanının önüne bırakamayacak diye, aman bu gerilim oluyor falan diye bu talepten vaz geçilemez. Bugüne kadar alınan kararlar esnafla, dolmuşçuyla, taksiciyle gerilim olmasın, aman ağzımızın tadı bozulmasın diye alınsaydı, halimiz haraptı. Bu kararlar sosyal fayda gözetilerek alınır, alınmalıdır. Kurallar herkes içindir, belli bir zümre çoğunluk da olsa rahatsız olacak diye azınlığın hakları çiğnenemez. Demokrasi denen şey çoğunluğun azınlığı ezmesi ona tahakkümü değildir. ( Her ne kadar bugün tam tersi olsa da)

Haa unuttum, bir de o yolu yaptırmak için sosyal medya araçları üzerinden yapılan kampanyalarla belediyeler üzerinde baskı kuran bisiklet dernekleri ve topluluklarına yönelik yoğun bir halk tepkisine neden oluyor. Sonuç? Halkı tarafından dışlanan bisikletliler hızla marijinalleşiyor ve içinde yaşadığı halka yabancılaşıyor. Bisiklet yollarına karşı olan kitleleri görünce "Bu halktan bi cacık olmaz kardeşim!" kafasına ulaşan bisikletliler, insanları bisikletli yaşama ikna etmek için teşvik edici faaliyetler yapmak yerine içinde yaşadıkları halkı bisiklet konusunda çok cahil olmakla suçlayıp bir kenara çekiliyor.

Yazının başından beri kurallardan bahsediyoruz. Eğer kuralları uygulamaz ve insanları kuralsızlıkla baş başa bırakırsanız tabii ki orada huzursuzluk da çıkar, anlaşmazlık da çıkar. Bugün E-5'in ortasına piknik örtüsü serip mangal yapabiliyor muyum? Yapmaya kalksam anında polis gelir ve beni paketler değil mi? e bunun bisiklet yolunda yapılmasına göz yumuyorsun? tabii ki insanlar karşı karşıya gelecek. Burada olması gereken şey koyulan kuralların uygulanması. Kural koyucu bunu uygulamıyor diye suçlu niye bisikletli oluyor?

Bisikletli yaşamı şu anda içinde yaşadığınız şehrin insanlarıyla inşa edeceksiniz. Şehre dışarıdan bisikletli yurttaş ithal etmek gibi bir seçeneğiniz varsa tabii o ayrı! Ver oradan abime her gün işe bisikletle gidip gelen beş bin Hollandalı!!!! Yok böyle bir şey. Bugün bisiklet yoluna karşı şiddetle muhalefet eden esnafı kazanacaksın, bisiklet yolu yüzünden caddede aracını park edecek yer bulamayan semt sakinini kazanacaksın, bisikleti bir çocuk oyuncağı olarak gören geniş halk kitlelerini kazanacaksın. İçinde yaşadığın şehri "bisiklet şehri" yapmak istiyorsan içinde yaşadığın şehrin insanlarını bisikletli yaşama kazanacaksın.

Bugün arabasını park edecek yer bulamayan esnafın vatandaşın derdini çözecek olan bisikletli falan değil, mevcut belediyelerdir. Derdinizi onlara anlatmanız gerekir, sizin muhattabınız bisikletçiler değil. Park yeri bulunamıyorsa bunun çözümü kaldırın şu bisiklet yollarını da oraya park edelim değil, daha fazla katlı otopark talebi olabilir. Şehirlerde toplu taşıma oldukça ve insanca yolculuk edildikçe o caddede arabasına yer bulamayan vatandaş da arabasıyla değil toplu taşımayla gelebilir. Bugün isveç'de arabanızı gözünüzü kestirdiğiniz bir yere park ettiğinizde ödediğiniz park parası dudak uçuklatan cinstendir. Pek çok şehrin merkezine arabayla giremezsiniz. Bunları kurallara bağlar ve uygularsanız o şehir de, insanı da buna adapte olur, olmayan da cezasını öder. Medeni denen avrupa ülkelerini medeni yapan şey, kuralları olması ve o kuralları istisnasız bir şekilde uygulamalarıdır. Kurala uymayan da bedelini misliyle öder.


Gerçekçi olacaksın. Olmazsan Sivas'a demiryolu hattı yapıldığında bunu kutlamak için halka klasik müzik dinletirsin, o konserden çıkan halk da "Sivas Sivas olalı böyle zulüm görmedi." diye cevap verir. Üzerinden tren geçmiş gibi olursun. Klasik müzikten zevk almayı öğretmediğin kitlelere zorla klasik müzik dinletirsen zulüm olur tabii. Bisiklet kullanmayı öğretmediğin, bisiklet kullanmaktan zevk almayan kitlelere size bisiklet yolu yaptım, haydi sürün demek de zulümdür.

1930'ların Sivas'ında klasik müzik konseri - o dönemdeki mevcut nesnel koşullarda- olmaz; ama on numara Âşıklar Bayramı yapılır. (Ahmet Kutsi Tecer yaptı.) 2020'nin nesnel koşullarında ana caddelerde bölünmüş bisiklet yolu olmaz; ama on numara "paylaşımlı bisiklet yolu" olur, on numara "motorlu araç sürücüleri için bisikleti fark et kampanyası" olur. Emeklemeden koşulmaz. Emeklemeden koşmaya kalkan maceraperestler, kafalarını nesnel gerçekliğin sert duvarına vura vura hakikati öğrenirler.


Bazen mevcut koşulların olgunlaşmasını bekleyecek zaman yoktur. Herkes elinden gelen mücadeleyi verir ve kendine alan açar. Arkadan gelenler de bu alanı genişletir. Zamanında Atatürk de mevcut koşulların olgunlaşmasını bekleseydi bugün gerçekleşmesinin üzerinden yıllarca geçmiş şeyleri hala bekliyor olurduk. Gerçekçi olacaksın ve imkansızı isteyeceksin :)

Merhaba,

Elinize saglik, guzel bir yazi olmus.

Yazinizda iki onemli noktada yerden goge kadar haklisiniz. Ilki bisikletlilerin hakki korunup kurallar uygulanmadan yapilacak hic bir altyapi yatirimindan beklenen verim alinamayacaktir. Ikincisi de sizin de belirttiginiz gibi bisiklet ile alakasi olmayan Turkiye sistemindeki gelir dagilimindaki adaletsizlik ve calisma kosullari.

Musadenizle bir iki konuda ekleyeceklerim, soyleyeceklerim var. Sizin gibi madde madde alintilamak yerine, sirayla duz yazi olarak yazacagim.

Bisiklet yollari mi bisiklet kullanimi arttirir, bisiklet kullani mi yuzunden mi yol yapilir meselesi tavuk yumurta iliskisi degil. Forumda daha once konusulmustu, bir kullanici sagolsun bilmedigim konuda aydinlatmisti beni sadece sehir bazinda ( Italya ya da Ispanya sanirim ) yol yapildiktan sonra bisiklet kullaniminda artis olmus. Bunu ulke bazinda yapan yok. Once bisiklet kullanimi artmis, halktan talep gelmis daha sonra yollar yapilmis.
Turkiye ise homojen bir ulke olmadigina gore bu tarz bir degisimin yerel bazda baslanmasi benim mantigima daha uygun geliyor. Altyapida degisim yerel yonetimlerde olsa da bisikletlileri koruyacak kanunlar ya da var olan kanunlarin uygulanmasi icin hassasiyet devlet tarafindan gosterilmek zorunda. Verdiginiz e-5 ortasinda piknik ornegi gayet yerinde.

Bisiklet kullanimina karar verseniz, trafikte sizin haklariniz duzgun sekilde korunursa isinize gidip gelebilirsiniz. Bu elbette bisiklet yollarinin oldugu bir dunya kadar guvenli ve konforlu olmaz, bisiklet yollari olsa daha fazla insanin tercih edebilecegi de gercek ama once guvenlik. Halkta taban yok ama taban olusmasi icin genc nesillerin bisiklete binmesi gerekli. Yollar guvenli olmadigi surece de Turk ebevynlerinin ( her ne kadar asiri evhamli olsalar da ) cocuklarini okula bisikletle gondermemeleri dogal.

Ozetle, bisiklet altyapisi genelde talep dogrultusunda yapiliyor. Talebin olusmasi icin de halkta tabani olmasi gerekli bu da bir suru parametreye bagli olsa da uzun vadeli devlet politkasi haline getirilip uygulanmasi en verimli yontem. Mevcut durumda malesef ki Turkiye'nin cok buyuk sorunlari var. Disariya olan enerji bagmliligi, kuresel capta iklim degisikligi, alim gucunun dusmesi bu buyuk sorunlarin birer parcasi. Bu sorunlarin cozumu icerisine toplu tasimaya entegre bisiklet yollari dahil edilebilir diye umut ediyorum.
Bisiklet ve toplu tasima kullanimi Turkiye'nin disariya bagimli oldugu fosil yakitlari konusunda tasarruf sagladigi gibi hava kirliligi, iklim degisikligi ve buyuk sehirlerdeki trafik sorunlarinin da cozumunde olumlu etkisi olacaktir.
Bisiklet ayni zamanda ekonomik bir ulasim araci oldugu icin insanlarin varliklarinin buyuk kismi ile otomobil almasi da ( bu da malesef ihtiyac su an ) azaltilabilir.
7-8 km mesafenin uzerinde bisikletli ulasim kolay degil, bu mesafeyi arttirmak icin de elektrikli bisiklet gayet iyi bir cozum. Elektrikli sehir bisiklet yapmak da roket bilimi degil sonucta. Turkiye ucak parcasi ureten, montaji yapabilen bir ulke. Elektrikli motor ve pil de uretebiliyor, govde zaten sorun degil geriye aktarim sistemleri kaliyor. Bu sistemlerin de sehir bisikleti icin cok yuksek teknolojiye sahip olmasina gerek yok, belki patent meselesi vardir ama is gorecek yerli uretim de yapilabilir. Yerli ve milli gaziyla otomobil uretmek yerine elektrikli bisiklet uretilmeye calisilsa bence cok daha faydali olur ama Turk siyaseti baska mesele.

Eger Turkiye'de bisiklet kullanimi konusunda ciddi degisim olacaksa bu da devlet eliyle yapilmak/yonlendirilmek zorunda. Mevcut iktidar degismeden de bunu beklemek cok naif bir dusunce bana gore. O sorun cozuldugunde her seyin guzel olacaginin garantisi yok ama o sorun cozulmeden de baska hic bir sorun cozulemez.
 
Geri