İrfan Yılmaz
Üye
- Kayıt
- 4 Ekim 2009
- Mesaj
- 71
- Tepki
- 31
- Şehir
- İzmir
Öncelikle Ali beyin yazısını beğendiğimi belirtmek isterim.
Bu konudaki yazıların hepsini okuduğumda direk olarak Mevlananın sözü aklıma geldi;
"Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır."
Yurtdışında bisiklete ülkemizden daha fazla önem verildiği kesin. Ancak 50-60 yaşlarında neredeyse vücünunun %20 si göbek olan, pedal çevirirken her halinden zorladığı belli olan, üstüne para versende vitessiz hizmet bisikleti kullanacak olan, mesleğini bisikletinde de belli eden (özellikle demirci, boyacı olanların mesleğini direk bisikletlerinden anlıyorum), 30 m den bisiklet tekerinin 8 çizdiği belli olan bisiklete binen insanları görmekten zevk alıyorum. Yurt dışında bisiklete verilen öneme açıkcası imrendim hala da imrenmekteyim ama dünyanın en iyi, en güzel bisikletine sahip olsam da, şehirler arası otoban şeklinde 3-4 şeritli bisiklet yolları, şehir içinde bisikletlilerden ötürü araba kullanmanın zor olduğu bir ülke de yaşayabilsem de ülkemdeki bisikletli profili her zaman beni gülümsetip mutlu edicektir. Hatta ütopyaya gittiğim de bu profilin yerini hiç bir şey tutamıyacaktır.
Şahsi görüşüm Ali arkadaşımız bisikleti ve bisikletle ilgili olan herşeyi, bir ebeveynin çocuğunu sevdiği gibi sevmektedir.
Bir ebeveyn evrenin en çirkin yavrusuna sahip olsa da onu yine de sevecektir. Bu yüzden Ali de çocuğunu kasksız, donanımsız, donanımlı, herşeyiyle sevmektedir.
Ve onun çağrısıda çocuğunuzu yüksek puan aldı diye, çok yetenekli, zeki olduğu için değil sizin çocuğunuz olduğu için sevin, başkalarının çocuklarını da kendi çocuklarınızdan ayırmayın.
Konuyu neden hortlattın diyelenlerden özür dilerim.
Konuda ki ruh es geçmeye izin vermiyor...
Bu konudaki yazıların hepsini okuduğumda direk olarak Mevlananın sözü aklıma geldi;
"Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır."
Yurtdışında bisiklete ülkemizden daha fazla önem verildiği kesin. Ancak 50-60 yaşlarında neredeyse vücünunun %20 si göbek olan, pedal çevirirken her halinden zorladığı belli olan, üstüne para versende vitessiz hizmet bisikleti kullanacak olan, mesleğini bisikletinde de belli eden (özellikle demirci, boyacı olanların mesleğini direk bisikletlerinden anlıyorum), 30 m den bisiklet tekerinin 8 çizdiği belli olan bisiklete binen insanları görmekten zevk alıyorum. Yurt dışında bisiklete verilen öneme açıkcası imrendim hala da imrenmekteyim ama dünyanın en iyi, en güzel bisikletine sahip olsam da, şehirler arası otoban şeklinde 3-4 şeritli bisiklet yolları, şehir içinde bisikletlilerden ötürü araba kullanmanın zor olduğu bir ülke de yaşayabilsem de ülkemdeki bisikletli profili her zaman beni gülümsetip mutlu edicektir. Hatta ütopyaya gittiğim de bu profilin yerini hiç bir şey tutamıyacaktır.
Şahsi görüşüm Ali arkadaşımız bisikleti ve bisikletle ilgili olan herşeyi, bir ebeveynin çocuğunu sevdiği gibi sevmektedir.
Bir ebeveyn evrenin en çirkin yavrusuna sahip olsa da onu yine de sevecektir. Bu yüzden Ali de çocuğunu kasksız, donanımsız, donanımlı, herşeyiyle sevmektedir.
Ve onun çağrısıda çocuğunuzu yüksek puan aldı diye, çok yetenekli, zeki olduğu için değil sizin çocuğunuz olduğu için sevin, başkalarının çocuklarını da kendi çocuklarınızdan ayırmayın.
Konuyu neden hortlattın diyelenlerden özür dilerim.