bir kaç tane farklı film. açıklamalarıyla birlikte veriyorum.
MAGNOLIA - MANOLYA
bir 1999 amerikan filmi.yönetmen genç paul thomas anderson.kendisini boogie nights'tan hatırlayanlar olacaktır. iç içe geçmiş dokuz farklı öykü ve 190 dakikalık çok uzun bir film ve bana göre de bir sinema keyfi. izlerken hiç sıkılmıyorsunuz hatta film ne çabuk bitti bile diyebiliyorsunuz. kurgusuyla dikkat çekici olan film bir orta sınıf eleştirisi sunuyor bizlere. karakterlerin çok derin ve içten işlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. oyuncular olarak tom cruise,julianne moore,philip seymour hoffman,john c. reilly ve jason robards jr.'ı sayabiliriz. senaryosu kadar bence müzikleriyle de ilgi çekici bir yapım. hatta başyapıt!
(link)
OLIVER TWIST
david lean ve carol reed'den sonra polonya'lı usta yönetmen roman polanski çocukluk kahramanına yeniden dönmemizi sağlamış. senaryo'sunu charles dickens'ın aynı adlı romanından yapılan filmde başroller 11 yaşındaki barney clark ve ben kingsley'in. roman polanski bu filmi "çocuklarım için yaptım" diyor.2005'in en güzel filmlerinden birisi ile karşı karşıyayız. ayrıca uzun olması da çok hoşuma gitti.
(link)
LA PIANISTE / THE PIANO TEACHER - PİYANİST
ünlü fransız yönetmen michael haneke'nin muhteşem "ölümcül oyunlar" ve "bilinmeyen kod" filmlerinden sonra çektiği bence ikinci başyapıtı. roman polanski'nin "piyanist"iyle karıştırmayalım lütfen. 2003 yılı yapımı ve bence en kötü filmi "kurdun günü"nü pek sevmesemde başrollerinde isabelle huppert gibi enfes oyunculuk yeteneği olan bir oyuncuyu oynattığı "piyanist" filmini (bazı yerlerde de "piyano öğretmeni" olarak geçer) bu yönetmenin kariyerindeki ikinci en iyi filmi olarak tanımlayabilirim bana göre. elfriede jelinek'in "piyano öğretmeni" adlı kitabından uyarlanan bu filmde erika kohut'un (isabelle huppert) müzik ve cinsel arzuları arasında kalan bir kadın öğretmeni canlandırdığı ve bununla birlikte filmde ilerde göreceğimiz erkek öğrencisiyle iletişimi ve bastırılmış o duygularının bir süre sonra yıkılmasıyla karşı karşıya kaldığını görmekteyiz. isabelle huppert için yazıyorum:sanırım oyunculuk böyle bir şey olmalı. sinemada bazı izleyenleri koşarak dışarı çıkarttıracak derecede rahatsız edici ve sıradışı bir yapıt.
(link)
BLACK HAWK DOWN - KARA ŞAHİN DÜŞTÜ
mogadişu somali'ye gönderilen amerikan askerleri bir grup operasyon planlamaktadır. operasyon başlar ama askerler somali'de iyice kapana kısılmıştır ve oradan çıkamaz. çıkmalarını sağlayacak sadece bir kaç saat vardır ve bu süre içerisinde beklemeleri gerekmektedir. geride kimseyi bırakmamak için...
yönetmen ridley scott. 2001 yılının en tartışmalı savaş filmlerinden bir tanesi. oyuncular arasında ise josh hartnett, ewan mcgregor,eric bana ve ünlü tiyatro yazarı sam shepard var. aslında kadro oldukça geniş ama ridley scott filmde bu oyuncuların hiçbirisine öncelik tanımamış. karakterler iyi seçilemiyor. bunun sebebi de savaşı olduğu gibi aktarmak.
scott askerlerin psikolojisini, kapana kıslma duygusunu çok iyi vermiş bulunmakla birlikte aynı titizliği konu ve senaryo üzerine pek gösterememiş. film amerikan propagandası yapıyor eleştirilerine maruz kaldıktan sonra aradan yıllar geçiyor ve bu filmin değeri daha yeni anlaşılıyor.
scott'ın tarzı biraz değişiktir. senaryo'ya çok özen göstermez gibi bir hisse kapılınabilir ama aynı durumu teknik açıdan söyleyemeyiz. çünkü bana göre teknik açıdan en başarılı savaş filmi budur. helikopterlerin gerçek düşüşleri, gerçek düşüş sesleri, kurşunların gerçek sesleri, kieslowski'nin görüntü yönetmeni slawomir idziak'ın kullandığı sarı filtreyle olağanüstü görüntüler elde etmesi başka savaş filmlerinde bulamayacağınız unsurlardır.
bu filmi daha önce ridley'in kardeşi tony scott yönetecekti fakat sıradan bu hikayeyi yönetmek istemedi ve kozlar ridley'e geçti. bundan yıllar önce er ryan'ı kurtarmak filmiyle karşılaştırılıyordu. hoş; teknik açıdan kara şahin düştü daha iyidir ama konu açısından er ryan diyebilirim.
bu arada filmin hans zimmer imzalı müziklerine de dikkati çekmeliyiz. iki de oscar'ı vardır.
(link)
THE ROAD TO GUANTANAMO - GUANTANAMO YOLU
guantanamo yolu başarılı yönetmen michael winterbottom'un mat whitecross ile birlikte yönettiği belgesel tarzda çekilmiş bir filmi. 95 dakika süren bu filmde ingiltere'de yaşayan pakistanlı asıf ikbal'in ülkesine geri dönüp bir hutbenin etkisiyle afganistan'a gidişleri ve devamında da savaşa denk gelişleri anlatılıyor.
savaşın ortasında kalan gençler küba'daki guantanamo üssüne götürülür ve... aslında winterbottom'un tarzına çok yakın bir film. çok daha önce kameralarını saraybosna'ya da çevirmişti. kendisi tartışmalı filmlerin yönetmeni olarak anılır. bu filmde de yaşananlar gerçekçi bir şekilde aktarılmış. yarı belgesel olması ilginçliğine bir artı kazandırmakta. çok başarılı bir film. berlin'den de ödülle dönmüştür.
(link)
devamı gelecek ...