Bu durumu yaratan 3 önemli faktör var.
Birincisi, dışa bağımlı olmamız. üretim yapamıyoruz, çünkü bugün "ben şunu üretmek istiyorum" desek, devlet önümüze binbir türlü engel koyar. Daha işe başlamadan vergi almaya başlar, stopaj almaya başlar, sigortalı adam çalıştıracak olursun, ondan bile vergi alır. Bu yüzden dışarıdan almak zorunda kalıyoruz ve bu da maliyetleri arttıran bir etken.
İkincisi, arz-talep meselesi. Ülkede ne kadar talep olursa, arz o kadar artar. Arzın yüksek olduğu durumlarda ise rekabet başlar. Bu da nihai tüketicinin avantajına bir durumdur. Yeterli talep olmadığından rekabet koşulları da oluşmuyor ve fiyatlar yüksek kalıyor.
Üçüncüsü de batı hayranlığımız. Yıllardır ithal ürünlerin "haklı veya haksız olarak" daha kaliteli olduğuna inandık. Çünkü ülkede üretim altyapısı yoktu. Ve endüstriyel tasarım anlamındaki zihin fakirliğimiz nedeniyle dışa bağımlı kalmak zorundaydık. Ülkede de kimse bu ürünlerin üretimine kafa yormuyordu, çünkü talep yoktu.
Dipnot: bugün birileri yerli bir vites aksamı üretse ve shimano firmasının 5te 1i fiyatlarla piyasaya sürmeye kalksa hepimiz burada eleştiririz, adamın ürününü yerden yere vururuz. Hatta bu ürünleri kullananlara mutant gözüyle bakarız. O firmanın ürününü geliştirmesine izin dahi vermeyiz.
Bu nedenlerle biz ülke olarak adam olamayız işte. Bu maddeler teknoloji, otomotiv, ağır sanayii gibi sektörler için de birebir tanımlayıcı özellik taşıyor. Ve bu yaşadığımız sorunlar, Japonya, Hollanda, İngiltere, Almanya, ABD, Fransa vs gibi gelişmiş ülkeler haricindeki tüm ülkelerin ortak sorunu.