Söylediğim gibi, bu cumartesi jörg ile birlikte büyük tura çıktık. 48.75 km yol katettik, bu yolun 10 km lik bölümü stabilize, bozuk köy yol ve 3 km' si traktörlerin bozduğu ve sonrasında güneşle kuruyup şekilsiz kaldığı sulama kanalı yanı yoldu, portakal boyutunda taşlar vardı yol buyunca.
Yanisi, bisikleti çok olumsuz koşullarda test etmiş oldum
Bu tur 2 saat 50 dakika sürdü, hava sıcaktı, çok sık su molası verdik .
Btwin yol bilgisayarı kullandım.( count 14+)
Ortalama kadans 67 ve en yüksek kadans 114 olarak ölçmüş. Hızlı gitmek ve yüksek kadans amacımız olmadı bu turda, daha çok bisikleti tanıma turu idi, neler yapabileceğini görmek istedim.
1. bisiklet olağanüstü dengeli, yola hakim. Virajlara çok rahat giriyor. Ön değerlendirmemde söylediğim gibi, maşa açısının azlığı kontrolu artırıyor ve kıvraklı getiriyor
2. Dropbar. Beylik bir anlatım olacak, ancak bu gerçek: şimdiye kadar flat gidon kullanmakla hata etmişim.Yukarda anlattığım olumsuz yol koşullarında ve sert inişlerde dahi dropbar çok güven veriyordu, kontrolu artırıyordu.Üstelik bileklerim ve kollarımı hiç yorgunluk duymadı, ağrımadı. Daha ikinci kullanışımda ellerimi fren üzerinden alıp gidonda orta bölüme (gidon boğazının sol ve sağına) koydum, yani sürekli frenler üzerinde tutmayı bıraktım
bu bisikletin kontrol edilebilirliği ve verdiği güvenle ilgili. Gerektiğinde kaydırıp fren kolları üzerine gelmek hiç zor olmadı.Yolun gidişatına göre kah alttan kah ortadan kah en alttan tutabilmek dinlendirici. En alttan tutarken son sürat gitmek çok zevkli ( yol -yarış kadar olmasa da bisikletin üzerine yatmak çok zevkli, verdiği adrenalin bambaşka)
3. Fren kolları: ilk kullandığım gün alışamadığım fren kollarıydı. Eller o pozisyonda iken üstten baskı uygulamak zordu ve yetersiz kalıyordum) Ellerimi aşağı indirip frenleri kavrayıp elime doğru çekerek frenleme yapma gereksinimi hissediyordum.
48.75 km lik turda bunun bir alışma süreci olduğunu anladım. 2. ve 3. parmakla üstten bası uygulamak ( fren kolunun üst ve orta bölümüne) alışana kadar zor, turun sonuna doğru o kadar kolay geldi ki, inanılmaz bir kolaylık.Ve bas-çek yapmaya, yani anlık yavaşlama çok uygun. Üstelik tekerleri kilitleme olasılığı yok bu pozisyonda.
4. Vites ( Rival) : Arka aktarıcı çok seri çalışıyor. Kısa itme küçültme uzun itme büyültme yapıyor. Genelede 4. dişlide tutup gereksinime ve yola göre küçültme - büyültme yapıyorum.Geçişler hızlı. İstersem seri geçme de yapabiliyorum.
Ön aktarıcı bu kadar seri değil. 36 lık dişilide kullanıyorum hep, hızlandığımda ve yokuş inerken büyük dişliye geçiyorum. Tek uzun itme ile rahatlıkla geçiyor. 46 lık dişle yola devam. Bunu küçültmek için peş peşe iki tıklama ( itme yapmam gerekiyor. Ancak hemen olmuyor. 1. tıklamadan sonra bir müddet ikinci tıklamaya izin vermiyor(10-15 sn) sonra ikinci tıklamayı kabul ediyor ve vites geçiyor ( dişli küçülüyor). Belki ayarsal bir sorundur. Henüz ayararla oynamıyorum.
5.Mevcut frenler iyi frenleme sağlıyor.Oldukca sade ve ayarlanması kolay. Bozulabilecek bir yapısı yok, papuçlar güçlü.TRP EURO-X ALLOY.
6. Aynakol yormuyor, 46/36 ön diş ve 11/26 kaset: Ciddi yokuşlara tırmandım: 36 ön 26 arka
diş oranı alıştığım bir oran. Bu oranda yokuş çıkmak zor değil. Ciddi yokuşlara da eğer belli bir ivme ile gelmişse insan gene tırmana biliyor. Bu turumda sorun yaşamadım.
Ancak bir dağ bisikletinin 22 ön 32 arka dişli oranı ile kıyaslanması mümkün olmaz.
Cyclocross da amaç zaten uzun soluklu tırmanışlar değil, olumsuz parkurlarda kısa süren ( 100-200 metre ) ani dik tırmanışlar ve inişler yapmak.Bu iş için uygun. Uludağ'a tırmanmak için değil.Çok uzun bir tırmanış parkurumuz var( Tilkiler tırmanışı) dener ve yazarım bir süre sonra.
7.Teker setinden önce bahsetmiştim. Benim için mükemmel.Çok sağlam ve stabil.
8.Kadro cyclocross için yapılmış, sürücü ile bütünleşiyor.Bisikleti zaptetmek gibi bir kavram yok, o kullanıcının bir parçası adeta ( hafiflik de burada önemli bir etken )Teller üst borunun üstünden geçiyor. Ani inip bisikleti omuza almak çok kolay, bisikletle koşmak çok kolay, denedim
Üst borudan geçen tel boru üzerinde çıplak yol katediyor. Kadroya değmesin diye lastik halkalar konmuş. Neden kablolanmamış, vardır belki bir sebebi. Taşırken eli rahatsız edebilirdi belki.Kabloların içten geçmesi istediğim bir özellik değil.Kadroda delik olması da bana uygun gelmedi( su girebilir üstelik)
9. Tur bisikleti yapmaya uygun değil.Bagaj ve çamurluk takılabilecek yerler yok. Tur için o amaca yönelik çok başarılı vedenenmiş ürünler varken onları kullanmak uygun olur. Ama, kişinin tek bisikleti olacaksa, bunun cyclocross olmasını ve tura uygun bağlantıların olduğu bir modelin seçilmesini öneririm.
Bir cyclocross " her işi yaparım ben abi." diyor size.
Emre Gülbüz diğer bisikletlerimle farkını sormuştu.
En önemli fark bisiklete hakimiyet. Dropbar ve bu kadro yapısı bisiklete hakimiyeti çok artırıyor. Ve hafiflik tabii ki çok olumlu.
*scott sub 20, kullanımından gerçekten büyük haz aldığım bir bisiklet oldu. Hala da çok seviyorum. Kullanmaya devam edeceğim. Yolu ve titreşimi ciddi hissettiriyor, karbon gidon takarak bunu bir parça rahatlatmıştım. Gene de düz gidon uzun kullanışda yoruyor.
*Scott spark35: çift amartisörlü dağ bisikleti. Amortisörler gerçekten çalışıyor ve gerçekten kitlenebiliyor. Yukarda sözüni ettiğim parkurda iki kez kullanmıştım. Yolu hiç hissettirmiyor. Delice konforlu. Frenler disk , ufak dokunuşlarla yokuş aşağı bozuk yollarda dahi yavaşlama sağlanabiliyor. Ancak tırmanışlarda yorucu.Dişli oranlarına rağmen yorucu. Amortisörler kitlense de enerji kaybı oluyor ve bisiklet çift amortisörlü olduğu için ağır.(11.3 kg) Bisiklette 1 kg çok şey farkettiriyor.
Kadro boruları, oturma borusu çok kalın.Cyclocross a kıyasla sanki altınızda bir moped var. Bunu seven de vardır. Tarz diyelim.
Ormanda, kumluk ve taşlık arazide bineceksem , yol dışı iniş yapacaksam bu bisiklet ideal.
*corratec xpert motion: bu bisklete ben çok donamım eklemiştim, aynakol sıfır lx deore ve kaset sıfır deore koymuştum, lastikler continental tur lastiği, jant seti Dt swiss .Bu bisiklet ağır oldu( lastikler çok ağır) Bisiklet hantal, maşa açısı nisbeten fazla.Kadrosu çok sağlam( köşeli kadro) . Tur bisikleti yapmaya uygun.
Süpermarket bisikleti olmadıkca ve 13-14 kiloyu geçmedikce tüm bisikletler uygun ve binilesidir bence. ( zamanında zevkle bindiğim ve gözümden sakındığım 3 vitesli Bisanlara kıyasla)
Bisiklette kadrodan sonra bence en önemli olan teker seti. Teker setiniz kötü ise en iyi donanımınız da olsa bir şeye yaramaz.Bu yüzden öncelik teker setine verilmeli.
Herkese gönlündeki bisikleti diliyorum.
Dostlukla.