Oldukça "ağır" bir konu olmuş
Ben de 100 kiloyum, 110 ile 90 arası gidip geliyorum yıllardır. Yokuş olayına Beylikdüzü - Büyükçekmece - Kumburgaz hattında çift amortisörlü 18 kilo dandik bir bianchi ile başladım, o zamanlar bir de günde birbuçuk paket sigara içiyordum
İlk başlarda ölmekten beter oluyordum cidden, ama yavaş yavaş alıştım. Şu anda yokuşlara pek zorlanmadan çıkabiliyorum. Benim kendi tecrübelerimden naçizane tavsiyem :
- Yokuş çıkarken bisikletinizde çalışan hiçbir amortisör olmasın (hatta arka amortisör hiç olmasın, önde varsa onu da kilitleyin) Resmen amortisöre çalışıyorsunuz yoksa.
- Yokuşu bir seferde çıkmanız şart değil, ihtiyacınız olduğu kadar ara verin. Zamanla aynı yokuşu çıkarken verdiğin araları azaltırsınız.
- Eğer yokuştan sonra gidecek çok yolunuz varsa mümkünse hiç ayağa kalkmayın. Ayağa kalkmak daha rahat çıkmanızı sağlıyor olsa da inanın bana bizim kilolardaki insanları çok daha fazla yoruyor.
- İlla ayağa kalkacaksanız sabit eğimli tırmanışlarda tepeye yakın, değişken eğimli yollarda ise en dik olan kısımlarında kalkın.
- Bol bol tepe tırmanın, hatta sabit tepelerde alıştırma yapın, böylece kendi gelişiminizi (daha az mola ile, daha az kalkarak, daha kısa sürede) görüp motivasyonunuz artar.
- Gurur yapmayın, gerekirse bisikletten inip yürüyün, ne kadar formda olursanız olun bazı tepeler boyu aşıyor
Bisiklet tavsiyesini benden iyi bilen pekçok arkadaş yapmış zaten.
Son not : Kiloların gereksiz yorduğu doğru ama sadece kilo vermek direkt tepelere çıkmanızı sağlamayacak, artı kondisyonunuz iyiyse bu kiloda bile rahatlıkla tepe tırmanabilirsiniz
Son not 2 : Madem o kadar masrafa giriyorsunuz mutlaka bir HRM bandı veya saati de alın (100 lira civarı) Hem kondisyon takibi için hem de sağlık kontrolü için. Malum bizim kilolarda kalp ciddi bir risk.