8.gün Zilkale -BadaraYaylası-Gito Yaylası
Dün akşam, yandaki tesisteki çalışanlar da evlerine döndükten sonra ortalık iyice sessizleşti sadece aşağıda akan Fırtına Deresi 'ben buradayım' diyordu.Mescidin lambaları tesisten kontrol ediliyormuş meğer, tesis kapanınca birden mescidin elektriği de gitti.ortalık zifiri karanlık oldu.Kafa lambam sayesinde bulaşıklarımı yıkadım temizliğimi yaptım.
Sabah yine erken kalkıyorum ,istesen de uyuyamıyorsun zaten tertemiz havada alınan uyku
şehirde alınan uykudan daha doyurucu oluyor.Hemen kahvaltılıklarımı çıkarıp kahvaltımı yapıyorum ara ara başımı çevirip camdan Zilkale yi seyredip keyifleniyorum.
Hava yine çok güzel,ama biliyorum ki öğleye doğru yine her tarafı sis kaplayacak.Önce çantalarımı sonra bisikletimi merdivenlerden inilen mescidin oradan yukarıya yola çıkarıyorum.
Bu açıdan ne kadar kötü görünmüş, elektrik direği ve yandaki tesis bütün büyüyü bozuyor sanki
Çantalarımı yükleyip kaldırım döşeli yoldan aşağı doğru iniyorum .Yaklaşık 3 km sonra Palovit Şelalesi yol ayrımına geleceğim,şelale ye dönüşte uğramayı düşünüyorum,zaten Gito ve Badara Yaylalarını gördükten sonra aynı yollardan geri dönüp Pokut Yaylası na tırmanacağım.
Palovit Şelalesi yol ayrımına geliyorum ,bisikletin duruşu Palovit Şelalesi İstikametini gösteriyor ,ben levhada görülen Çat Köyü istikametine gideceğim.Çeşmeden sularımı tazeliyorum ve yola devam ediyorum
Yanımda akan fırtına Deresi nin çağlayan sesiyle pedallara yükleniyorum.O kadar keyifli ve huzur doluyum ki ; Bu yollar hiç bitmesin istiyorum.Palovit Şelalesi yol ayrımından sonra ortalık artık iyice sessizleşti.Anladığım kadarıyla yerli veya yabancı turistler Zilkale den sonra Palovit şelalesini de görüp geri dönüyorlar .Buradan sonra hem yol kalitesi bozuluyor hem de binek araçlarla Yaylalara çıkmak sakıncalı ,bunu Gito yaylası na giden yolu gördükten sonra daha iyi anladım
Kaldırım döşeli yolda devam ediyorum.Ne idüğü belirsiz bir köpek sanki kırk yıldır beraber geziyormuşuz gibi peşime takılıp bana yarenlik ediyor.Ben gidiyorum o da gidiyor,ben duruyorum o da duruyor. Devasa açık bir seranın içinde dolaşıyormuşum gibi hissediyorum,her taraf ıslak her taraftan küçüklü büyüklü şelaleler akıyor ve her taraf yemyeşil
Zilkale den 10 km sonra Gito yol ayrımına geliyorum ,Buradan sonra kaldırımlı yol toprak yola dönüşüyor.Zilkale 700 rakımda idi ,şu anda 1000 metredeyim ,buradan sonra 10 km yol gidip 1000 metre daha yükselip 2000 rakımdaki Gito Yaylası na ulaşacağım ,yani önümde aralıksız %10 luk 10 km lik bir rampa var .Bakalım bu yüklerle ,bu toprak yolu nasıl çıkacağım
Yol ayrımından itibaren yol hiç nefes aldırmıyor birinci viteste zorlanarak devam ediyorum .Şimdilik devem ediyorum ama biliyorum ki tepeye kadar bisiklet üstünde gitmem zor .Bazen yanında gideceğimi biliyorum.Yeşillikler arasından çıkıp yaklaşık 3 km sonra etrafı biraz gören açık bir alana geliyorum.Biraz nefeslenmek için soyduğum elmayı yerken aşağıdan bir kamyon geliyor bu Palovit şelalesi yol ayrımından sonra gördüğüm ilk araç, hemide kamyon.Yanımda duruyorlar,hoş beş ten sonra beni yukarıya yol ayrımına kadar götürebileceklerini söylüyorlar.Niyetim bisiklet ile çıkmak ama çok zor olacağını biliyorum ileride yolun dahada zorlaşacağını söylüyorlar.
Çantaları söküp bisikleti kasaya kancalı lastiklerle bağlıyorum.Bisikleti olduğu gibi bağlamadan kasaya yatırsam biliyorum ki yukarıya kadar bisikletin kasa içinde gezmediği yer kalmayacak.Çantaları da ,İsminin sonradan Mustafa olduğunu öğrendiğim genç
'Ver abi ben onlaı güzel bir yere koyayım' diyerek
kasanın Şoför kabini üzerindeki alana koyuyor.Araca binip muhabbet etmeye başlıyoruz.
iki genç 25 li yaşlarda orman dan ihale ile kesim işleri alıyorlarmış .Sonra kestikleri ağaçları tomruk halinde satıyorlarmış.Tırmandıkça ve yolun durumunu gördükçe isabetli davrandığımı anlıyorum .Kamyonun içinde bir o yana bir bu yana sallana sallana yol ayrımına geliyoruz.
Bisikleti ve çantaları indirip monte ediyorum.Yol buradan sonra üçe ayrılıyor sağ taraf
Badara Yaylasına gidiyor yaklaşık 3 km.Sol taraf Gito Yaylasına gidiyor yaklaşık 3,5 km .Beni getiren gençler üçüncü yoldan ormanın derinliklerine doğru gidecekler.Teşekkür edip ayrılıyoruz.Şu anda 1740 rakımdayım,önce 150 metre tırmanıp Badara yaylası na gideceğim , oradan geri dönüp şu an bulunduğum kavşaktan Gito Yaylasına ,2000 metreye tırmanacağım,yani bu da demek oluyor ki 6,5 km de 400 metre tırmanacağım .Haydi bakalım pedala kuvvet
Yolun çoğu kısmı çamur içinde, kenarlardan akan sular toprağı yumuşatmış neyse ki mesafe kısa
ancak sis her yeri sarmaya başladı
Yükseldikçe manzaranın seyrine doyum olmuyor sis elverdiğince aşağıda neler var görebiliyorum.
Badara Yaylası nın ilk yapısı göründü
Yaylaya geldiğinizde , ortasında oluşan küçük bir göletin bulunduğu,top sahası büyüklüğünde meydanlık bir alan ile karşılaşıyorsunuz,yaylakların evleri ve ahşaptan yapılmış konaklama yerleri Karadeniz e ve Pokut Yaylası na bakan sırta konumlandırılmış
saçmalardan seçmeler
Yaylanın bir binasının duvarında,yaylanın ilk zamanlarına ait fotoğraf asılı duruyor.Sisden dolayı yaylanın haricinde başka bir manzara göremiyorum bu yüzden fazla zaman kaybetmeden Gito Yaylasına doğru yola çıkıyorum
Tekrar yol ayrımındayım ,saat 13 gibi.Sis bir perde gibi her tarafı kapattı.Arada bir perdeyi aralar gibi manzarayı görmeye izin veriyor sonra tekrar kapanıyor.
Çantadan ekmek ve ton balığı çıkartıp birbiriyle buluşturuyorum .Kenarda bulunan bir kayanın üzerine oturup kah tepemde uçan kuşlara bakarak kah yanımdan geçen sisi seyre dalarak karnımı doyuruyorum
Tekrar yola koyuluyorum.Yalnızlık bu kadar mı güzel olur !
Geçtiğim yerlerin ne kadar dik uçurumlar olduğunu yanımdan akıp giden şalalelerin düştüğü yeri gördüğümde anlıyorum
Ara sıra kısa molalar veriyorum ,gidon çantamda bulunan kuruyemişlerden enerjimi alıyorum
şanslı anlarımdayım güneş o kadar güzel vuruyor ki arkamdan
Yaylanın yakınına kadar bi 15 dakika güneşi görüyorum ondan sonra ara ki bulasın
İneklerini güden yaşlı bir Nine ile karşılaşıyorum.Yayla yaşantısı yaşını gizlemiş görünüyor.
İnşallah aynı yaşlarda ben de bu kadar dinç olurum
Piknik sandalyelerine oturmuş bir çift keyif çatıyor,sis bi dağılsa hep beraber önce Badara Yaylasını sonra Karadeniz i ucundan görüvereceğiz
Geldiğim kıvrımlı yollar
Nihayetinde Gito Yaylasına geliyorum.sis sadece yaylayı görmeme izin veriyor daha ötesi yok
Yayla nın içine doğru ilerlerken hemen ön planda cami gözüme çarpıyor .İbadetimi yapıp bisikletimi kenarına kilitliyorum.Etrafı dolaşıp fotoğraf çekmek istiyorum
Evlerin arasından geçip yukarıya doğru tırmanıyorum bu arada daha önce bir çok videoda sallanan birilerini gördüğüm salıncak ile karşılaşıyorum.
Hımm demek herkesi sallayan meşhur mavi salıncak sensin.
Turdan döndükten sonra niye bi kez de ben sallanmadım diye çok hayıflanıyorum.
Tepelere doğru tırmandıkça artık ağaçlar 2000 metlelerde kalıyor şu an 2100 metrelerdeyim bitki örtüsü çimenlik alan dönüşüyor
Kaçkarlar karşımda biliyorum ama göremiyorum
1 saatlik turdan sonra tekrar yaylaya doğru inişe geçiyorum
Yaylaya indiğimde yerde bırakılan kamp eşyaların etrafını sarmış inekler görüyorum ,kendilerini kovalamaya çalışan gence aldırmadan torbaları kapma peşindeler ,birisi bunu beceriyor da
ekmek dolu poşeti alıp uzaklaşmak isterken genç ineğin ağzından rızkını kurtarıyor ve elindeki
boş çuvalı sağa sola sallayarak inekleri uzaklaştırıyor.
yine hemen yan tarafta tek bir mezar dikkatimi çekiyor,arka alanda kamp atmış birileri var
Caminin yanına geldiğimde bisikletimi alıp biraz önce mezarın olduğu bölümde çadır kurmayı düşünüyorum ama su ve tuvalet ihtiyacımı da göz önünde bulundurarak camide gecelemeyi düşünüyorum.Eşyalarımı çıkarıp yemeğimi yiyorum bu arada akşam vakti giriyor ama camiye ne gelen cemaat var ne de okunan ezan.Yemekten sonra bulaşıklarımı caminin altında bulunan çeşmelerde yıkıyorum ,ihtiyaçlarımı giderip eşyalarımı caminin içine serdiğim brandanın üzerine koyuyorum ve dinlenmeye geçiyorum.