Günboyu imandan bahseden bir toplumda yaşamamıza rağmen, dünyaya en fazla ve en hızlı zarar veren toplumların başında olarak hayli günah işliyorlar.
Dünya literatürüne geçmiş olan "Bir Türk gibi sigara içiyor" deyimi bile çevremize verdiğimiz zararı örneklemeye yetiyor.
Trafikteki araçlarımız ise, katalitik konvertör içermiyorlar, büyük araçların %70'i yanlış motor ayarları ve kötü yakıt kullanımından dolayı yağ yakıyorlar.
Sadece bisikletçiler olarak değil, yayayken de, diğer araçların içindeyken de etkilenmemize sebep oluyor.Tabi en çok etkilenenler, trafikte bisiklete binenler oluyor.
Çünkü daha yüksek nabız demek, daha fazla oksijen ihtiyacı demektir.Solunum organlarımız, ciğerlere yeteri kadar oksijen alamazsa, bu sefer Kalp, beyin, bağışıklık ve diğer sistemlerimiz hepsi verimsiz çalışır.
Toksik (zehirleyici) etki bir seferde öldürmeyebiliyor.Vücudumuz, zehirleri sürekli saklar, giderek seviye yükseldikçe sorunlar baş gösterir ve bir gün hiçbir şey yokken kalp krizinden ölünür.Birçok kişinin ölümünde otopsi yapılmadığı için anlık ve sebepsiz görülen ölümlerin sebebi bilinmiyor fakat günümüzde birçok kişinin ölümü yüksek zehir birikimi + yanlış beslenme + spordan uzak yaşam + kötü alışkanlıklar olarak ortaya çıkıyor.
Çözüm olarak bizden olumlu anlamda her konuda maalesef ileri düşünebilen Avrupa, kökten halletmiş durumda.Zaten Mesut abi de bu yöntemi açıklamış.
Kendi çözümüm, aynamdan baktığımda (veya aynasızlar için arkadan gelen büyük ve gürültülü bir aracın yaklaştığını duyduğunuzda) nefesinizi ona göre ayarlayın.Yanınızdan geçmek üzereyken önce alıp nefesinizi tutun, pedal devrinizi düşürün, nabzı da düşürmüş olacaksınız ve araç yanınızdan geçtikten 30 saniye sonrasına kadar nefes almayın.İlk yoğun zehirli etkiden bir nebze uzak kalmış olacaksınız.