Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

El Yapımı Kadrolar

http://img114.imageshack.us/img114/5816/r31jw1.jpg

bence fazla soze gerek yok her sey ortada:D
 
Scudo
İtalyancada "cervello"(beyin), fransızcada "velo"(bisiklet), Cervelo ismini yani "brainbike" ismini oluşturdu. Kanada orijinli "Cervelo Cycles" 1995'de,Phil White ve Gerard Vroomen isimli iki mühendis tarafından kuruldu. Phil White' da tıpkı Kestrel'in (carbon frame co.) kurucularında olduğu gibi "Lockheed" aerospace firmasında çalışmışlığı var. Başlangıcında Time Trail veTriathlon ihtisas kadro üreten firma, 2002 den bu yana Danimarkanın pro-road bisiklet takımı CSC'in de bike sponsörlüğünü alarak yol bisikletlerinde en önde gelen üreticiler arasına girdi. Ürettikleri karbon kadrolar dünyanın en hafiflerinden olmakla birlikte ( 900gr. altında), en güçlü oldukları iddiasını Tour de France' de gösterdikleri perfonmanslada destekliyorlar. Cervelo'nun karbon kadroları 1800$-4500$ arası değişiyor (amerika satışları)- fiyatlarını göz önüne alırsak, avrupalı rakiplerinin yanında ucuz olmalarına rağmen, kaliteden pekde taviz vermediklerini katıldıkları pro yarışlardan görebiliyoruz. Aerodynamic yapıları, sadelikleri ve estetik görünüşleri ile benimde en beğendiğim karbon kadrolar arasında Cervelo. Cervelo tasarımlarının tamamını kendisi yapıyor, fakat kadro üretimlerinin tamamını kendisi imal etmiyor, kadrolarının bir kısmı aynı zamanda Çin' de ürettiriliyor. Konu madem Time Trial' a geldi, aerodynamic'den geçti, bakalım bu işin babaları neler yapmış.

Yakında Cinelli LASER
 
Mustafa Abi sana katılmakla bırlıkte colnagonun carbon kadrolarda bır degısıme ıhtıyacı oldugunu dusunmekteyım.cunku ıtalyada urettıklerı kadrolarda hala luglu yanı gecmelı kadro uretıyorlar buda onlara fazla agırlık olarak gerı donuyor.su an 1000 gr,karbon kadrolarda bır cıta olmus durumda ustu agırlıkta olanlar heavy sayılıyorlar.monokok kadroları ıse her sıze da uretmek pahalı dıye okumustum bu yuzden look tıme cdale trek dahıl gecmelı uretım yapıyor. cervelo ıse benım su an favorım.R3SL 860 gr lık kadro agırlıgıyla 2 kere ust uste parıs-roubaix kazandıkı (O'grady-Cancellara)o bı yarıs falan degıl resmen azap yolu.
 
Katılıyorum; Monoqoue frame imalatı, lug'lı imalata göre çok daha pahalı, çünkü her size'da bir kalıp hazırlanması gerekli. Fakat Colnago gibi bir firmanın böyle bir finansal sıkıntısı olduğundan değil, Ernesto ilk monocoque kadrosunu zaten 1986'larda ferrari ile yaptı. Colnago'nun ar-ge sine göre lug bağlantı daha güçlü ve istenirse her milimetrede kadro ölçüsü imal edilebilir, yani " true custom". Colnagonun prototype' larda karbon kadroyu 700gr. ma kadar indirdiklerini biliyorum, fakat bu hafiflikteki kadronun Ernestonun istediği spesifikasyonlara denk gelmemesi nedeniyle hiç bir zaman üretime sokmuyorlar. Bu Colnagonun mühendislik anlayışı ve seçimi. Cervelo ar-ge sine göre ise; Monocoque teknik daha ağırlık yaratıyor, lug bağlantı ise daha az "impact" gücüne sahip ve birleşme noktaları potansiyel ayrılma gösterebilir. Cervelo patentli "boomerang design" ise onlara göre daha güçlü ve hafif. Her firmanın kendisine kutsal bellediği bir mühendislik ilkesi var, ne kadarı doğru, yanlış zaman gösterir. Ben de karbon kadrolarda monocoque body formunu seviyorum, benim tasarım gözüme göre, karbon gibi farklı işleme yetenekleri olan malzemenin tear-drop gibi aerodynamic forma yatkın tek parça gövde oluşumu eşsiz ve çok estetik. Aynı akışkanlığı çelik borularda TIG kaynak ve fillet-braze tekniğiyle oluşturan imalatlarıda seviyorum, fakat kadro tabiiki karbon kadrolara nazaran ağırlaşıyor. Cino Cinelli, atölyesini 1948 de Milano- İtalyada açtı. Bisiklet dünyasının "mucit" i sayılan Cinelli, icatlarıyla birçok ilk'e imza attı ( ilk clipless pedal, ilk ön -arka değişebilen göbek, ilk alu. gidon, ilk plastik gövde sele etc.) 1980 de olimpiyatlar için yaptığı " Laser " bisiklet tasarım dünyasını yerinden oynattı. Kadro tasarımına getirdiği aerodynamic konfigürasyon ve TIG kaynağı eşsiz ve ilklerdendi. Laser orjinal olarakTrack time pursuit bisikleti olarak üretildi ve Olimpiyatlar-dünya şampiyonalarında toplam 28 altın madalya topladı. Cino sadece kadronun geometrisiyle oynamadı, boruları (columbus) aero forma soktuğu gibi, arka göbek ve orta göbek genişliğinde azalma yönünde değişikliklerde yaptı. Bazı yol modellerinde arka freni orta göbeğin arkasına aldı, head set'i head tube'ün içine gömdü. Tüm bu konfigürasyonlar daha önce görülmemiş ve uygulanmamıştı. İşte bulabildiğim nadir fotolarla LASER, bana göre kadro tasarımında hala eşsizliğini sürdürüyor.
 
gidon boynuna bittim süper uyumlu olmuş kadroyla. tekrar tesekkurler bilgilendirmeler için. konumuz el yapımı kadrolar ise cannondale'den (handmade in USA) bahsetmemek olurmu mustafa abi. gerçi daha öncekiler kadar klasik olmasada yinede cervelo kadar bahsedilmeyi hakediyor, özelliklede aliminumdaki başarılarıyla ;)
 
Cannondale 1971'de Joe Montgomery tarafından Amerikada kuruldu, üretimlerini Bedford, Pennsylvania USA.' de yapıyor. Cannondale 1983' den beri TIG kaynak Aluminium kadro yapıyor ve bu konuda halen tutarlı bir çizgisi var. Ben ilk CAAd3 Alu. kadroyu 1991'de Amerikada kullandım, gayet başarılı idi. CAAD9' nın 1250gr. (56cm.de kadro) ve fiyatının kadro+karbon fork+headset 1000$ (USA içinde) olduğunu göz önüne alırsak, bence çok iyi. CAAD9' ların sevdiğim bir tarafıda, Cannondale'in geometrisini hala klasik geometriye yakın tutması ( very slight compact). CAAD9 Avrupa ve Amerikada pro, amatör takımlar tarafından kullanılan kendini ispatlamış bir kadro. Cannondale karbon kadrolarda üretiyor ve bu kadroları Tour de France koşarken gördük.Meraklılarına kadro ağırlıkları: Süper6: ??gr. - System6:1115gr. - Six13:1150gr.
 
Bu arada her aluminyum kadro da denk değil tabi ki. Gerçekten arkasında kuvvetli bir Ar-Ge yatan aluminyum kadro ile, el yapımı çelik bir kadroyu karşılaştırdığınızda ben yine aluminyumun daha üstün geleceğini düşünüyorum. Yoksa tabi ki uyduruk bir aluminyum kadro yerine kaliteli bir çelik kadroyu tercih ederimBu satırlar Halil'in.
Merhaba Halil,
Bu tesbitine aynen katılıyorum.Markaları da marka yapan da bu olmalı herhalde.Belli bir süratten sonra aklımızaki tek şey altımızdaki bisikletin malzemesi değil,ne kadar güvenilir olduğu olmuyor mu?
 
Mustafa Bey, yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip ediyorum ve forumumuzun en güzel renklerinden biri olduğunuz için ayrıca da teşekkür ediyorum.

Bir soru sormak istiyorum izninizle. Cannondale'in yol kadrolarından CAAD serisi tam aliminyum; diğer seriler ise carbon-aliminyum kısımlardan oluşuyor. Önce neden böyle bir ayrım yapılıyor ve de bildiğim kadarıyla alışık olunanın aksine, Cannondale kompozit kadrolarında üst ve alt boruyu karbondan yapıyor. Oysa diğer kompozitlerde arka üçgen karbondan yapılıyor. Bunun sebebi ne olabilir?

Size ve başlığa katkıda bulunan tüm arkadaşlara tekrar teşekkürler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Mustafa İçdağ
@Firochromis

Bunun bence birinci sebebi; Canondale aluminium kadrodan, mix kadroya (alu+carbon) geçerek ağırlığı azaltıyor ve model yükseltiyor, tabii fiyatta yükseliyor. Bu bence satış stratejisi, yani daha fazla model, daha fazla seçim fırsatı tanıyor.
İkincisi; doğru alışılanın aksine, Cannondale top & Down boruları karbon yapıyor
rear triangle aluminium tutuluyor. Bunun sebebi ise Cannondale'in mühendislik
seçimi bence. Rear Triangle'ın karbon, ön üçgenin alu. yapılması uygulamada
daha zor bir detay, belkide prototype'larda sorun yaşadılar? , bilmiyorum.

Mix kadrolarda arka üçgenin karbon yapılmasının amacı; kadroyu hafifletirken
( rijid' likten taviz vermeden) sürüşte kadroya soğurma yeteneği kazandırmaktır. Yani kadronun sürüşte yoldan gelen darbeleri emme (soğurma)
yeteneği artar. Şimdi bazı arkadaşlar bunu " karbon esner de o yüzden" gibi
yorumlayabilirler. Hayır bu karbon-fiber borular esnemez, çelik kadar sertler,
fakat karbon fiber, moleküler düzeyde şokları abzorbe (soğurma) niteliğine sahip, karbon fiber nano strüktüründe hava baloncukları bulundurur, tıpkı bizim
kemik dokumuza benzer. Hazır konu açılmışken şunuda ekliyeyim; bisiklet kadro malzemelerinde karbondan sonra şoku en iyi abzorbe eden malzeme high-end
çelik borulardır. Aluminium ise sonra gelir, ve aluminium borular alaşımları sertleştikçe abzorve yetenekleri azalır. İşte bu yüzden alu. kadroların boru çapları geniştir, çünkü 1) strüktürel güç kazanmak, 2) kadro yüzey alanının çoğalması ve dolayısıyla şokun abzorve edilmesi.
 
high-end çelik tüpler ile yapılmış bir kadro ile Chromoly bir kadroyu nasıl kıyaslayabiliriz?
avantaj ve dezavantajlarını merak ediyorum...

bu arada bir sorum da olacak
Colnago kadrom çelik bildiğim üzere XX-Ultra light olarak geçen malzemeden üretilmiş vs.
ben bu kadroyu uzun süre kullanmak için neye dikkat etmeliyim?
Sonucunda Antalya gibi nem oranının Max olduğu bir şehirdeyim ve güzel kadromu senelerce kullanmayı isterim :)
tavsiyen nedir abi bu konuda da bir aydınlatma yaparsan sevinirim ;)
 
@Ercan Bayram

Kadroyu uzun zaman kullanmak için: Zaten yeni boyadın bu ömrünü arttırır, bunun dışında, bisikleti oda ortamında tut, ıslak bırakma, krom yerleri arada bir
hafif yağlı bezle sil, sele borusunu arada bir sök ve kadro borusunun içini elin ulaştığı kadar ince makina yağı ile sil ( sakın teflon bazlı yağ kullanma, zincirde
iyi olabilirler ama, alu. sele borusunu metale kaynatabilir). Merak etme o kadro
seni 30 sene götürür, they built for last.

XX-Ultra Light çıkartması boruyu tam temsil etmez.
Senin kadron; Colnagonun 1983 de başladığı" Master" ailesinden geliyor
(master Olympic, master Light etc.). Kadrondaki borular kesinlikle Columbus.
Benim tahminim Columbus SLX, veya bir sonraki dönemde kullanılmaya başlanan
"Columbus Vanadium Chromoly" . Her ikiside High-end Steel tubing.
Özellikle SLX, efsanevi bir borudur,Chromoly kökenli, Dbl. butted ve en önemlisi
bu boru içten spiral yivlenmiştir( tüfek namlu içi gibi).
Colnago master serisinde top ve down boruları önce köşeleri pahlı kare kesitli
yaptı, daha sonraki yıllarda daire kesitli boruya dışardan 4 yiv, sonraları ise 8
yiv ( external ribs) çekti. Bu borular columbus tarafından soğuk çekme teknikle yapıldı. Amacı kadroya lateral güç kazandırmaktı.
Colnago Master XL' i hala üretiyor, çelik kadro 1810gr.(55cm. size) ve 1850$.
http://img340.imageshack.us/img340/433/colnago00111zf6.jpg
 
tip itibari ile aynısı sayılır biliyorsun bu kadro ile
üst boru ve alt boru da yanal şekilde üstteki resimdeki gibi ezme ile rigidlik arttırılmış diye düşünüyorum...

ve cromoly olmadığına eminim şöyle ki
kadromu sulu zımpara ile zımparalayıp kurulayıp daha sonra devam etmek için geldiğimde (1hafta sonra) zımparaladığım yerlerin birçok kısmı paslanmıştı :)

ama 1000-1200 lük zımpara ile hemen çıkan tipte bir paslanma
belki de antalyanın havası ve sulu zımpara kullanmamın da etkisi olabilir :)

cromoly kadrom da vardı tange firmasının cromoly mtb kadrosu onda paslanma olmamıştı hiç... bende genel olarak cromoly paslanmaz gibi bir kanaate varmıştım kendimce :)

o sebeple paslanmayı görünce acaba içten de paslanma olbilirmi acaba gibisiyle insan düşünüyor...
bende sorayım dedim :)

teşekkürler abi ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: ramon71
Ercan, senin kadrodaki boru tipi kesin Columbus SLX, ve alaşımında
chome-molybdenum var bu kesin, fakat oranı o yıllarda azdı, ayrıca alaşımda
Nickel kullanılmadığından hafif pas gösterir.
Tange'nin Cr-moly borularıda paslanır, sadece 1990 sonraları olduğu için alaşımda biraz daha ilerleme var daha zaman alır. Ayrıca Tange'nin boruları
( en azından bizde bilinenleri) piyasanın en düşük kalitede olanları.
Bildiğimiz Cr-moly boruların hepsi zamanla paslanır. Paslanmayanlarıda var,
fakat bu konuyu hazırlıyorum. Detaylı olarak anlatacağım.

Ayrıca senin bu ezme diye tabir ettiğin şey( bir yerde doğru) yivleme ( ribs), boru soğuk haddeden geçirilerek içe doğru eziliyor, biz mekanikte bu işleme yivleme diyoruz.
 
@Mustafa İçdağ

Ercan, senin kadrodaki boru tipi kesin Columbus SLX, ve alaşımında
chome-molybdenum var bu kesin, fakat oranı o yıllarda azdı, ayrıca alaşımda
Nickel kullanılmadığından hafif pas gösterir.
Tange'nin Cr-moly borularıda paslanır, sadece 1990 sonraları olduğu için alaşımda biraz daha ilerleme var daha zaman alır. Ayrıca Tange'nin boruları
( en azından bizde bilinenleri) piyasanın en düşük kalitede olanları.
Bildiğimiz Cr-moly boruların hepsi zamanla paslanır. Paslanmayanlarıda var,
fakat bu konuyu hazırlıyorum. Detaylı olarak anlatacağım.

Ayrıca senin bu ezme diye tabir ettiğin şey( bir yerde doğru) yivleme ( ribs), boru soğuk haddeden geçirilerek içe doğru eziliyor, biz mekanikte bu işleme yivleme diyoruz.


teknik yazılarını zevkle okuyorum mustafa abi resmen kendimi derste hissediyorum daha bu hafta soğuk çekmeyi öğrenmiştim :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Mustafa İçdağ
Cromoly=CrMo=Chrome Molybdenum.
Kısaca çelik yani "steel".
Çelik= iron/carbon alaşımıdır. Çelik kadro boruları ayrıca içine katılan diğer elementlerle çok daha güçlü, hafif ve dayanıklı hale getirilirler bu elementler:
chrome, molybdenum, nickel, manganese, vanadium, niobium' dur. Bu alaşımlar
oluşturulurken işin içine katılım yüzdeleri, sıcaklık değerleri vs. gibi çok karmaşık
mühendislik detaylarıda girer (ve bu bizi aşar).
Fakat şu ortak noktadır; Cromoly olarak bildiğimiz tüm çelik kadro boruların
ortak alaşım elementleri arasında Chrome, nickel, molybdenum ve manganese
temel maddelerdir. Bundan sonra karışanlar ve boruların şekillendirilmesi, çelik
boruların kalite kademelerini oluşturur.
Boruların şekillendirilme konusu aşağıdaki linkte detaylıca anlatıldı:
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?p=239055#post239055

Çelik boruları "Cromoly" olarak tanımlamak, Türkçede yaptığımız ciddi bir hata,
çünkü CrMo olarak etiketlenen boruların bir çoğu vasat fakat hesaplı çelik
kadrolarda belirdi ( özellikle türkiyeye gelen "Tange" borulu, low-end MTB'ler)

Çelik kadro boruları 60 yılı aşkın bir süredir ve hala high-end yol veya MTB kadrolarda kullanılıyor. Yazımın ilk sayfalarında da belirttiğim gibi son yıllarda
üretilen süper-steel kadro borularıyla kadro ağırlıkları 1150gr. ye indi ve inmeye devam ediyor . Bu boruları imal eden firmaların hepsi aluminium alaşım, titanium alaşım ve carbon fiber borularıda üretiyorlar. Bütün bisiklet marketini yönlendiren bu firmaların hepsinin ortak bir yanı var, kökenleri çelik boru imalatından geliyor, ve bu firmaların hepsi halen çelik boru imalatını
bırakmadığı gibi sınırları zorlayan yeni alaşımlarlada geliyorlar.
Bunlara örnek: Columbus (italyan), Dedacciai (italyan), Reynolds( ingiliz) ve
True Temper ( USA).
Ben bunlardan "Columbus ve Reynolds" dan örnekler vereceğim.

Columbus: Şu an üç model steel tube üretiyor.
1) ZONA: Nivacrom alaşım steel ( niobium-vanadium-chrome-molybdenum-nickel-manganese). ZONA eski EL-OS,Genius, Nemo ve Neuron modellerinin
gelişmiş versiyonudur.
Çeper kalınlığı 0,5mm. ye kadar soğuk çekme dikişsiz ve dbl.& triple butted borudur. Her tip kaynağa gelir ( lug, TIG, fillet-braze).
Zona boru ile yapılan kadrolar 1750gr.(luggeg-rekor) kadar inebilir, kadro boyanmalıdır zira paslanabilir. ZONA high-end çelik alaşımdır.


2) LIFE : Niobium alaşım Steel (niobium-chrome-moly-nickel-manganese)
Thermacrom olarakda bilinir. Heat treatment' dan sonra kadro dahada güçlendirilir. Çeper kalınlığı 0.45mm. kadar soğuk çekme, dikişsiz, triple butted
high end çelik borudur. TIG ve fillet-braze kaynağa gelir. Bu boruyla yapılan kadrolar 1450gr.(56cm.size) kadar inebilir. Son derece güçlü ve üstün nitelikli
bir boru cinsidir. Boya gerekir, çok zor paslanır,fatik ömrü çok uzundur.

3) SPIRIT: Niobium alaşım Steel (niobium-chrome-moly-nickel-manganese)
Bu süper steel, paslanmaz borudur. Heat treatment ve TIG kaynağa uygundur.
Titanium ve top alu. alloy boruların gücüne sahiptir, fatik ömrü çok uzundur.
Spirit boruyla 1250gr. da kadro (56cm.) yapılabilinilir.

Not:
1) Eskinin Columbus "Cyclex" olarak adlandırılan boruları Cromoly alaşımdır, bunlar SL, SLX ve TSX olarak bilinirdi, çeper kalınlığı 0.5mm.

2) Yine eskinin Columbus "Cromoly" olarak bilinen boruları 0.6mm çeper kalınlığındaydı,
ve bunlar Cromor, Gara ve Thron olarak geçmişte adlandırıldı. Bu modeller "Cyclex" serisinden daha ağır ve düşük modellerdi.


Reynolds Tubing: 531 ve 753 modelleri üretimde değil, özel sipariş için çekiliyor.
525-725-631-853 ve süper steel 953.
Yukarda sayılan bütün modeller Cromoly alaşım çelik, fakat reynolds diğer elementleri belirtmemiş.
En üst modeli 953. Bu malzeme paslanmıyor, çok hafif ve güçlü. Bu boruyla
1200gr. ye kadar kadro yapabiliyorlar (TIG kaynak).
Aşağıdaki linkte bu kadroları anlattım.
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=17705&page=5
 
Mustafa Bey,
foruma yeni katıldığım için bu konuyu da yeni açtım.
Yaşım itibarı ile ben de zaman zaman yeni çıkan malzemeleri sorguluyorum ve çocuklarım tarafından "yine nostalji yapamakla" suçlanıyorum.
Ama bir konuda onlarla hemfikirim.
Karbon ve genel olarak kompozit malzemelerin sadece bisiklet sanayiinde değil ,diğer tüm sektörlerde de bu yüzyıla damgalarını vuracaklarından eminim.

Karbon malzeme ile komponent üretimi diğer malzemelerle kıyasla çok daha yoğun el emeği gerektiren bir imalat prosesidir. Yani sadece en başta yazdığınız "Karbon-Mania..seri üretim ve mass production " bölümüne bir itirazım var. Tayvan da bu imalatları yakından izleyen birisi olarak bu konuda bir dosya hazırlamıştım ve burada yazı yazan bazı arkadaşlara gönderdim. İlgilenirseniz size de göndebilirim.
Karbon matriks ve Karbon Nano Tüpleri ile emdirilmiş matriks le üretilen komponentlerin imalat proseslerinde yakın zamanda da genel imalat maliyetlerini ve özellikle el emeğini aşağıya çekecek bir gelişme de yoktur.
Pahalı olmaları da zaten bu iki olgudan ve hammadde ve yardımcı madde imalatçı tekellerinden kaynaklanmaktadır .
Yoksa Litespeed,Merlin veya tabiiki steelman mutlaka sanat eserlerine yakın bisikletler yapmaktadırlar.
Ama her konuda (fiyat hariç) üstün bir malzemeye karşı zamanın çarkı anılan işletmelerin aleyhine çalışmaktadır.
Ama bu gidişatı lehine çeviren firmalarda var.
Easton aluminyum da yıllar boyu referans kabul edilirdi. Yeni yatırımlar ve kompozit pazarının çok saygın bir firmasıyla yaptıkları ortak çalışma sonucunda şu anda (CNT)Karbon Nano Tüp teknolojisi ile üretilen karbon malzemenin yeni referansı oldular.
Örneğin Easton un karbon malzemesini BMC firması da kullanmaktadır.
Slm
 
@Selçuk Çilek

Selçuk bey, bu güzel yazınızdan ve konuya olan katkınızdan dolayı teşekkür ederim, böyle güzel yorumlar duydukça insanın yazmaya şevki artıyor.
Karbon fiber, aluminium, titanium ve diğer kompozit ve alaşımların yüzyıla damga vurduklarına katılıyorum, sadece bu yüzyıla değil geçtiğimiz yüzyıla'da zaten damgalarını vurdular.
Karbon malzemeyle komponent ( kadro kastettiniz sanırım) üretiminin diğerlerine göre daha zor olduğuna katılmıyorum, sadece seri üretimde daha pahalı teknoloji-ekipman gerektirdiğine katılabilirim.
Hatta forumumuzda ( nick:hornet) bir arkadaş kendi el emeği ve çabalarıyla karbon prototype kadro bile yaptı. Amerikadaki tecrübelerimden biliyorum, tanıdığım iki amatör frame builder, kendi kurdukları garaj-atölyelerinde
mail-order carbon tube-set' lerle karbon kadro yaptılar, gayet te başarılıydılar.
Şuna katılabilirim karbon yada metal, iyi bir kadro yapmak cidden tecrübe ve
el emeği ister. Benim bütün bir konu boyunca anlatmaya çalıştığım bu zaten.
Colnago, Masi, Pinarello, Cinelli, Tullio Campagnolo, Steelman etc. gibi
sanatkar-zanaatkar' lar olmasa bisiklet endüstrisi hiç zannetmiyorumki bugünkü
durumuna gelirdi. Bunlar gibi sanatçılar eserlerini yaratacakları malzemeleri kendileri seçmek ister, doğalarında var bu, hiç sanmıyorumki "o" malzemeyi
sadece karbon-fiber' la sınırlayabilelim.
Bunu sadece ben söylemiyorum, Easton nasıl aluminium malzeme üretmeyi durdurmuyorsa, Dedacciai, Columbus ve Reynolds gibi dünyanın en ileri kadro
borularını üreten firmalar, repartuarlarına "karbon"u almakla birlikte, aluminium
Titanium ve çeliği de üretmeye hala devam ettikleri gibi geliştirmeyide ihmal etmiyorlar ve hatta okadar geliştiriyorlarki, sadece son 4-5 senede çelik alaşımlar müthiş sıçrama yaptı. Bir bildikleri olsa gerek.
 
Konuyu fazla dağıtmamak için çok uzun soluklu yanıt vermeyemeye çalışacağım çünkü zaman kısıtlaması okurlar için de mevcuttur.
İlk yazımın ana konusu şu: Eğer bu konuyu açarken yazdıklarınızdan metal (CroMo) malzeme kullanılarak ortaya çıkan kadroların daha çok el emeği verilerek üretildiklerini ve karbon kadrolarında seri-üretim/çok adetli üretim ve dolaysıyla daha az el emeği çünkü makinalar ve robotlarla üretildikleri anlamı çıkıyorsa.(yanlış anladıysam söyleyin ltf).buna itirazım var.
Tam tersi geçerlidir.
Neden? Çünkü metal malzeme geçmişte ve günümüzde adı geçen firmalar tarafından standart ölçülerle piyasaya sunulur. Bunları bir master kalıp üzerinde kaynak yapmak kaydıyla biraraya getirmek ,bir karbon matriks i bir kalıp etrafında şekillendirerek ,kat kat reçineleyerek üretmekten çoh daha az el emeği gerektirir. Her ne kadar artık hazır karbon borular üretilsede bunları bir araya getirmek daha çok el emeği gerektirmektedir.
Bu arada metal üretimde TIG welding veya Türkçe de Gaz altı kaynağı eski ve geleneksel kadro yapımında kullanılmamaktadır. Eski kadro yapımcıları (firma adları yazınızda) metalleri sert lehim yaparak..yani bildiğimiz karpid kazanı veya modern sanayide asetelen gazı ve oksijen le ve sarı ,içinde akışkanlığı sağlayan sert lehim çubuklarının eritilerek ısıtılmış metal arasına yerleştirilmeleri ile üretmişlerdir.Bazıları halen böyle yapıyor ve TIG kaynağı CroMo haricinde Alu ve Ti da daha yaygındır.
Bir de yazınızda "karbon fiber,aluminyum,titanyum ve diğer kompozit alaşımların.." diye yazmışsınız.
Şunu açıklamakta yarar var: Kompozit malzeme non-metal dir. yani Ti ve Alu kompozit malzeme değillerdir.Saf kullanılmadıkları için metal alaşımlardır .
Kompozit malzeme için bir kaç örnek: Karbon Elyaf,Teflon,Kevlar,Aramid,Vectran ,Krestomer ,Elastomer v.s. ,v.s.
Komponent yazdığım yerde komponentleri kastettim çünkü gidon boğazı, sele borusu sele bağlantı bölgesi, pedal kolları, fren ve vites mekaniğindeki muhtelif parça ,pedallar gibi komponentleri karbon dan üretmek bir karbon kadro üretiminden daha "zordur".
Karbon üretim prosesindeki istasyonların çokluğundan dolayı ve bazı işlerin henüz otomasyonla yapılamamalarınden dolayı karbonda el işçiliği daha fazladır.
Her ne kadar Uçak ve uzay sanayiinden gelen kompozit üretim tasarımı ve üretim prosesleri bisiklet sanayiinde de kullanılmaya başlansada, el emeği halen
elyaf kesimi,parça yapımı, reçineleme, muhtelif tezgahlardan geçirildikten sonra vakum odası için hazırlık, otoklav öncesi hazırlık ve soğutma odaları öncesi hazırlık el emeğini zorunlu kılmaktadır.
Bir örnek ve kaynak göstererek yazımı bitrmek istiyorum:
Ülkemizdeki en gelişmiş kompozit imalat tesisi Tusaş-Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinde dir. Bu tesis şu anda F-35 Müşterek taaruz uçağının orta gövde kompozit parçalarının üretileceği "ileri" teknoloji kompozit imalat tesisine dönüştürülmektedir.
Orada kullanılacak makina ve ekipmanın büyük bir bölümünün bisiklette komposit imalatı yapan dünya büyüklerinde kullanıldığı biliniyor.
Sadece F-35 tesisinde 500 mühendis ve teknisiyen çalışacaktır.
Günümüzde Giant ın Tayvan tesislerinde yaklaşık 780 insan çalışmaktadır.
Özet: Merdiven altı imalat olarak adlandırabileceğimiz kompozit imalatıyla dünya piyasalarında adınızın duyulması veya güvenilir kadro yapımı zordur.
Çünkü kaliteli ve güvenilir karbon kadro yapımı daha zordur.
Metal de bu farklıdır. Çünkü geleneksel metodlar kullanarak niş üretim yapılabilir ve belirli bir kalite ve güvenlik standartı tutturmak mümkündür.

Kaynaklar:
-TAI nin sesi.Ekim 2007, No.84,Sayfa 14 ve 15
-Savunma ve Havacılık,2007 /04, Sayfa 81...87 STM Mühendislik Hizmetleri
-Giant Press Relaese , 15 .03.2006
-Meteksan , Bilkent Holding,Simulasyon ve Modelleme

Slm
 
@Selçuk Çilek

Burda bir yanlış anlama olmuş ( yorumum buna yol açmış olabilir)
Hazır karbon borularla yapılan kadro üretimi, diğer malzemelerle olduğu kadar zor ve el emeği isteyen bir proses, fakat çok daha fazlada değil.
Fakat şuda varki, full karbon monokok gövdeli bir kadroyu imal etmek, şu anda
kadro imalatındaki en zor ve ileri proses. Bu teknik çok daha fazla zaman ve el emeği alır bu hiç şüphe götürmez.

@Selçuk Çilek

TIG (tungsten inert gas) kaynağı geleneksel kadro yapımında ( rekorlu-lugged)
tabiiki kullanılmaz, detaylıca anlattığınız gibi boru ve rekor arasında
birçok zaman sarı gibi sert lehim, ve çok nadiren gümüş kullanırlar. Hatta bu
gümüş kaynağı çok daha üstün bilinir ve daha maliyetlidir.
Fakat TIG kaynağı günümüz çelik kadro yapımcıları tarafındanda en çok kullanılan metod haline gelmiştir, özellikle amerikalı kadro yapımcıları bu tekniği
1978 -lerden beri MTB kadrolarda (Klein,Ritchey, Merlin etc.) çelik, titanium ve aluminium malzemelerle zaten dünyaya tanıtmışlardı. Hatta Cino Cinelli 1980
yılında "Laser " projesiyle çelik kadroyu TIG kaynakla imal edip İtalyada ilk defa
(hatta avrupada) TIG kaynağı kullandı. Yani TIG kaynağının çelik kadrolarda 25
seneyi geçen bir mazisi var zaten.( info link)
.https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=17705&page=11

Tommasini gibi yaşayan usta kadro yapımcıları dahi klasik görünümde ve geometrisindeki efsane kadrosu "Fire" modelini TIG kaynağıyla üretir (sadece
seat post bridge lugged) ( info link)
https://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=17705

1990 dan bu yana modern çelik kadro yapımcıları (Steelman, Kish, Indy Lab,
Bertoletti, Serotta, Ritchey, Yamaguchi etc..) TIG kaynağı ve fillet-braze tekniklerini klasik yada compact geometrideki kadrolarında kullanıyorlar.
Kısaca TIG kaynağı çelik yol ve MTB kadrolarındada oldukça yaygın bir teknik.
 
@Selçuk Çilek

Ben " diğer kompozit-alaşımların" şeklinde yazmıştım, ayırım açıkça belli olmadığı için yazımı tekrar düzelttim.
Elbetteki Carbon fiber alaşım değil kompozit' tir, alaşım, kompozit farkını konu içersindeki sayfalarda birkaç kere belirtim sanıyorum.

Getirdiğiniz yorumlar ve detaylı açıklamalar, bu konuya yakışır zenginlikte.
Umarım, konuyu takip eden arkadaşlarda bu yorumlardan benim kadar zevk alıyorlardır.
Saygılar
Mustafa İçdağ
 
Geri