Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Elektrikli bisiklet

Scudo
Kadir bey,

Bisikleti günlük hayatınıza entegre etme arayışınız için öncelikle sizi candan tebrik ediyorum. Hepimiz bisikleti günlük hayatına entegre edenlere imreniriz ama çok azımız bunu gerçekten yapıyor.

Şimdi anladığım kadarıyla ev Kartal'da, iş Şişli de. Kartal-Şişli arasını her gün (veya çoğu günler) salt bisikletle gidip gelmek için bisiklette bayağı pişmiş olmanız gerekir ve bu işe uygun (commuter) bisiklet gerekir. Bu yüzden, ilk etapta katlanır bisikletle başlamanız çok isabetli bir karar olmuş - zaten başka da seçenek yok gibi görünüyor.

Piyasadaki mevcut katlanır bisiklet fiyatlarını da, kalitelerini de bilmiyorum. Dolayısıyla size spesifik marka/model vb. bilgiler değil de, daha genel dikkat edilmesi gereken şeylerden bahsedeceğim.

1. Şemsiye kadar olmasa da, ona benzer kolaylıkla katlanıp açılabilmesi lazım. Bazı katlanırlar nadiren katlanacakları (mesela yazlığa giderken vs.) hesaplanarak, bazıları da her gün katlanacakları hesaplanarak, ona göre yapılıyor. Her katlanırı günde iki defa katlayıp açamazsınız.

2. Sağlam bezden (çadır/branda bezi gibi) kılıfı olması veya diktirmeniz gerekiyor. Fiber vs. gibi katı kılıfları yanınızda taşıyamazsınız. Kılıfsız da olmaz, çünkü bisikletin yağlı, çamurlu parçaları toplu taşımada sıkıntı çıkarır. Eninde sonunda ya şöförle, kondüktörle veya diğer yolcularla papaz olursunuz.

3. Küçük tekerli katlanırlardan mümkün mertebe sakının. Teker küçüldükçe sağlamlığı artıp katlama boyutları azalır, ancak sarsıntısı ve yuvarlanma direnci artar (akıcılığı azalır). Burada, teker boyunu seçmede, bir çetin pazarlık var. Şahsi görüşüm şudur: 26" jant aşırı büyük/hantal katlanma boyutlarına sebep olur, 20" jant ise aşırı kötü performansa (yuvarlanma direncine) ve rahatsızlığa sebep olur. Optimum denge 24" jant boyu gibi geliyor bana. Tabi bisiklet tasarımının başarısı da çok mühim bir faktör.

4. Boğaz köprülerine ve paralı otoyollara bisiklet sokmak yasak malesef. Dolayısıyla sadece vapurlar ve Marmaray ile bisikleti karşıya geçirebilirsiniz. Vapurlarda da bisiklet taşımak ücretsiz. Ayrıca vapurlarda bisikleti katlamanıza falan gerek yok, bisikleti elinizde iterek vapurun orta (iniş-biniş) platformuna getirip bir kenara dayıyorsunuz. Vapurun bir avantajı da şu ki, Kadıköy-Kabataş (onu kaçırırsanız, Beşiktaş) vapuru ile Şişli'ye daha yakın bir noktaya gidebilirsiniz.

O zaman bisiklet kullanımınız yaklaşık şöyle olacaktır:

- Evden Kartal metro istasyonuna pedalla
- Kartal'da bisikleti katla+kılıfla ve Kadıköy metrosuna bin
- Kadıköy'de bisikleti hiç açmadan Kabataş vapuruna bin
- Kabataş'ta (veya vapurda giderken) bisikleti açıp Şişli'ye pedalla. Ciddi yokuş terletecektir, iş elbiselerinizi sırt çantanızda taşımanız ve işe varınca üstünüzü değiştirmeniz gerekecektir (büyük ihtimal).
- Dönüş aynı şekilde.

Alternatif olarak, katlanmayan normal bir bisiklet alıp bunu Kadıköy veya Kabataş'ta güvendiğiniz bir yere de bırakabilirsiniz. Zira katlanır da kullansanız, bisikleti neredeyse sırf Kabataş-Şişli arasında kullanıyor olacaksınız. Tabi evinizle Kartal metro arası yürüme mesafesinden fazlaysa, o zaman bu alternatif çöpe gider.

Bir de, vasatın dışına çıkmayın derim. Hem neye ihtiyacınız olduğuna tam karar verebilmek için zaman ve tecrübeye ihtiyacınız var (ilk bisikletinize aşırı yatırım yapmayın), hem de hırsızlığa karşı vasat ve gösterişsiz bisiklet çok iyi tedbirdir. Forumda bazen bisiklet ve parça merakı fetiş boyutuna varabiliyor. Dolayısıyla vasat bir bisikletin hemen çökeceği, bir işe yaramayacağı, sizi bisikletten soğutacağı gibi telkinlerle karşılaşabilirsiniz. Burada denge çok mühim. Ucuz market bisikletlerinden birini alırsanız, her sene yeni bir bisiklet almanız gerekebilir veya yaptığınız tasarrufun çoğunu tamirciye verirsiniz. İdeal seçim -bence- bisiklet temelde sağlam ve kaliteli, fakat hiç bir göz kamaştırıcı ($$$) özelliğinin olmaması lazım. Bu sebeple, ikinci el ile başlamanızı tavsiye ederim ama orada da çok dikkatli olmak lazım tabi. Çarpık veya başka şekilde kusurlu bisiklet alma riski de var. Bir de basit tamir ve ayarlardan başlayarak, bisikletin bakımını olabildiğince kendiniz yapabilecek hale gelmeniz gerekir. Lastik tamiri, fren/vites ayarları vs.

Biraz uzadı, o yüzden ikinci aşamada kullanabileceğiniz katlanmaz "işe gidiş bisikleti" (commuter) hakkında detaylı yazmayacağım. Ama çoğunluğun tavsiye ettiği yol bisikletini ben tavsiye etmiyorum. Özetin özeti, commuter olarak ince ve asfalta yatkın (slick) lastik takılmış tur bisikleti veya, asfalt lastiğine ilaveten yüklük ve çamurluk takılmış cyclocross (CX) bisiklet tavsiye ederim. (Tur bisikletinde yüklük ve çamurluk zaten üzerinde standart geliyor). Bisikletlerin vasat olması kafi - hırsızlığa karşı da iyi bir tedbir olur. Ancak bunları konuşmak için çok erken şu an.

Aklıma başka alternatifler gelirse, onları da aklıma geldikçe yazarım.

Optimum çözümü bulacağınıza inanıyorum. Tekrar tebrik ederim. Sizin gibilerin sayısının artması lazım.

İlave: Bir de, ikinci ellerde çalıntı bisiklet satışı riski var. Faturasız bisiklet ileride başınızı çok ağrıtabilir. Forumda böyle bazı yazılar vardı.
 
@kadir türkoğluSanırım şu an iki otobüs kullanıyorsunuz. O zaman Kartal-Kadıköy metro + Kadıköy-Kabataş vapur, o da 5 liraya yaklaşıyor ve bisikletin esprisi kalmıyor. Bu durumda farklı bir güzergah daha iyi olabilir. Şu an hangi otobüs hatlarını kullanıyorsunuz bilmiyorum ama, kullandığınız otobüs sayısını ikiden bire indirip, yolun kalanını da bisiklet ile gidebilirsiniz. Kullanacağınız tek otobüsün iki şeyi karşılaması lazım: (1) Köprü geçişi, (2) yolun büyük kısmı.

Kartal'dan Avrupa yakasına hangi otobüsler var, fiyatları nelerdir bilmiyorum, o yüzden tahmini konuşuyorum: Mesela Kartal'dan Taksim, Mecidiyeköy (o yoksa Zincirlikuyu veya Beşiktaş) hatları varsa, onlardan biriyle hem köprüyü geçersiniz hem de yolun büyük kısmını otobüsle gitmiş olursunuz. O zaman hiç katlanır bisiklete de gerek yok (zaten az satıldığından pahalı olabilirler), normal bir dağ veya şehir bisikleti alıp, Avrupa yakasındaki transfer noktasında güvenebileceğiniz bir yere bırakabilirsiniz.

İlave: Bostancı'dan kalkan ve Şişli'den geçen bir hat (mesela Bostancı-Mecidiyeköy-Taksim?) varsa: O zaman bisikleti Kartal-Bostancı arası kullanıp, yolun kalanını tek otobüsle gitmek de mümkün. O zaman bisikleti gündüzleri Bostancı'da bir yere emanet etmeniz gerekir. Bu daha şık olur, çünkü bisiklet geceyi evde geçireceği için hem daha emniyetli olur, hem de diğer işleriniz ve hafta sonu gezmeleri için de kullanabilirsiniz.

Oops.. En başta Pendik'ten geleceğinizi yazmışsınız, görmemişim. O zaman yukarıdaki tüm "Kartal"ları "Pendik" olarak değiştiriyorum. Seçenekler de bundan etkileniyor tabi. Ama Pendik-Bostancı hala makul mesafe. Caddebostan-Kartal arası 16 km ölçmüştüm, Bostancı-Pendik arası da o civarda olsa gerek. Bu mesafe için ince ve slick lastikli (katlanmaz) bisiklet tavsiyemi tekrarlıyorum. Tur olsa mükemmel olur ama şart değil. İkinci el iyi durumda bir dağ veya şehir bisikleti de olur. Üstünde gelen lastik bitince ince/slick lastik takarsınız. Ne olursa olsun, yüklük ve çamurluğu da olsun.

İlave-2: Katlanırı kılıflamanın şöyle bir güzelliği de var: Bisikleti kılıfladığınız anda (fiber veya bez kılıf farketmez) toplu taşıma açısından o artık bisiklet değil, "şahsi eşya" statüsüne giriyor. Valiz gibi yani. Dolayısıyla bisiklet taşımanın kesinlikle yasak olduğu vasıtalarda bile katlanırı kılıfı içinde çok rahat taşıyabilirsiniz. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Çağlayan
@enes savaşEnes bey, kimi kastettiğinizi ve kimler adına yazdığınızı bilmiyorum ama, kendi adıma Kadir bey gibileri buralarda pek severim. :) Muhtemel bir yanlış anlamayı önlemek amacıyla yazıyorum bunu.
 
Benim merak ettiğim, madem bisikletle gidiyorsunuz, bu metro muhabbeti neden? Metroydu, oydu buydu derseniz bisiklet masrafını karşılamaz. Tek çözüm bence yolun boğaz dışında bisikletle gitmek. Sele borusuna takılan bir de bagaj, sepet falan alırsanız eşya taşıma sorunu da olmaz. Katlanır bisikletin toplu taşıma ve depolama dışında bir avantajı yok. Ben geçen mesajda unuttum ama onu da ekleyince bir ay da izin varsaysak 2000 liralık yol bisikleti ek masraflarla iki buçuk yıl gibi amorti edebiliyor. Eğer 1500 liralık birşey alırsanız uygun olabilir.
 
@Abdullah.R

Merhaba.
Evim pendikte.
251 Pendik Sisli iett hattı ile tak vasıtada gidelebiliyor.
Tek gidiş çift bilet oldugu için 5 lira.
5 lira gidiş 5 lira dönüş ediyor 10 lira.
Boğaz köprüsünde bisikletle geceni görüyorum. tabi yoldan degil yan kısımdaki balkonlardan. herhangi bir polis kontrolü vs vs yaşandıgını görmedim.Zaten balkon kısımdan gecildigi sürece herhangi bir sorun teşkil edeceğini zannetmem.Benim aslında planım şu.
Pendikten kartala bisikletle gidip metroya binip kadıköye gecmek.Kadıköydende bisikletle köprüye bağlanmak.köprüden sonrası kolay zaten.

Bu şekilde yaparsam bitek metroya para vermiş olurum.Oda ayda 100 lira.
160 lira otomatik cepte kalıyor.
 
@kadir türkoğlu

Şimdi çok garip geldi bu bana... Hiç sanmıyorum ama, o bölgeler serbest olabilir mi?
Forumdaki arkadaşlardan bilen varsa bizi aydınlatabilir mi?
 
@Uğur SARIGÖL

Boğaz köprüsü sürekli polis kontrolünde olan biyer.Balkondan geçildigi zaman sanırım pek tiye almıyorlar.İlgilenmiyorlar.Oyüzden isteyen balkon kısımdan istedigi gibi bisikletle geçebiliyor.
 
@kadir türkoğlu

Emin misiniz? O gördüğünüz bisikletliler karayolu çalışanları ya da polis olmasın?
 
@Murat B.

yo.Sanmam.Genellikle genc - ağır kişiler geçiyor.Polis olacagını hic zannetmem
 
Hafta sonu gidip bakmak lazım :) Bakalım "Yassah kardeşim"'i duyabilecek miyiz?
 
@kadir türkoğluKöprüde yaya yolu sadece görevlilerce servis yolu olarak kullanıma açık. Bisiklet bir yana, yayaya bile kapalı o yol, ama polisler göz yumuyor olabilir. Yeni bir şey daha öğrendim. :)

Öte yandan, bu planın iki adet zaafı var:

* Birincisi katlanır bisiklet alma mecburiyeti. Katlanırların sürümü az olduğu için, nispeten pahalı olmalarını beklerim. Artı, küçük tekerden dolayı yol performansı düşüktür. (Gerçi ABD'yi katlanırla boydan boya geçen babanne de var)

* İkincisi, polislerin göz yummalarına güvenerek plan yaparsanız, ileride plan elinizde patlayabilir. Oradaki polislerin amirleriyle konuşup işinizi garantiye almanızı tavsiye ederim.

Bostancı-Şişli veya benzeri bir tek biletli hat kullanarak, bisikleti Pendik-Bostancı arası sürüp, gerisini tek biletle gitme fikrini de bir araştırın derim. Hem katlanır mecburiyeti yok, hem de bisiklet akşamları ve hafta sonları evde olur.

Bu linkten İETT hatlarını detaylı araştırabilirsiniz. (link)
 
Köprüden sorna iett ciler tek bilete dönüyor.Köprüyü gecemedigimiz sürece tek bilet basamayız.Kadıköyden binsek dahi.
Polislerin ehliyet ruhsat için durduracagını sanmam :D oyüzden yaya yolu kullanılıyordur " ki " yaya yolu cogunlukla belediyenin temizlik aracları kullanıyor.Eğer karşınıza belediye aracı cıkarsa kenara biyere sıkısmak zorunda kalırsınız.yada okadar yolu dön baştan aşağı.
@Abdullah.R
 
@kadir türkoğlu
Köprü trafik kontroldeki yöneticilerle görüşüp, kesin bir bilgiye dayanarak bunu yapmanızı tavsiye ederim. Konu ehliyet vs. değil, köprü geçişinin -yaya yolu kullanılarak dahi- yaya ve bisikletlere kanunen yasak olup olmaması. Yüksek maliyetle katlanır aldıktan sonra plan elinizde patlamasın. Katlanırı sonra satmanız da zor olur, çünkü sürümü/kullananı az olan bir bisiklet.

Bir fikir daha:

Otobüslerde köprü çift bilet olabilir ama, metrobüste köprü fiyatı değiştirmiyor. Metrobüste fiyat (köprüden bağımsız) kat edilen mesafeye göre değişiyor. İlk binerken Akbil'den Söğütlüçeşme-Beylikdüzü arası için tam ücret kesiyor (3TL civarı o mesafeye bedava demek) iniş durağındaki iade cihazlarından birine Akbilinizi basarak para üstünü Akbilinize iade ediyor. Metrobüsler arası aktarma ücretsiz. Metrobüs-Otobüs arası aktarma yarı ücrete tabi.

Dolayısıyla şu da mümkün olabilir: Eğer iş yeriniz Mecidiyeköy'den yürüme mesafesindeyse, Pendik-Söğütlüçeşme arasını bisiklet, Söğütlüçeşme-Mecidiyeköy arasını metrobüs ile gidebilirsiniz. Kaç para tutar bilmiyorum ama 1.95 civarı tutacağını sanıyorum.

Bazı otobüslerin burnuna (dışarıya) çift bisiklet takılabilecek aparatlar yerleştirilmiş, ve giderek otobüslerde bu şekilde bisiklet taşıma yaygınlaştırılacak. Katlanır değil, tam ölçek normal bisiklet de taşınabiliyor. Forumda bu konudan bahsedilmişti. İleride metrobüslere de bisiklet taşıma aparatı takabilirler. Bu da aklınızın bir köşesinde bulunsun.
 
Son tahlilde, bisikleti katlama ihtiyacınız bugün olmasa dahi, İstanbul'da genel ulaşım için katlanır sahibi olmak optimum çözüm gibi duruyor.

İstanbul büyük, bir yerden diğerine gitmek için çoğunlukla birkaç vasıta kullanılıyor, bazen ana hatlar arasında geçiş yapmak için kısa mesafeli hatlar kullanılıyor, arada uzun yürüyüşler gerekebiliyor vs. Ayrıca, ileride ne gibi ulaşım ihtiyaçlarınız olacağı da belli değil. Bugün Pendik-Şişli ama yarın?

Dolayısıyla katlanır bir bisiklet, (aktarmalı seyahati bol İstanbul için) genel amaçlı ve uzun vadeli optimum çözüm gibi geliyor bana. Küçük jantın akıcılığı kötü etkilediği doğrudur ama, 24" ile 26" arasında çok da ciddi fark olmasa gerek. Bir de 24" janta ince/slick lastik taktınız mı, kalın lastikli 26" jant (dağ bisikleti) ile benzer -belki de daha iyi- yol performansı elde edebilirsiniz.
 
Salcano Antalya elektrik destekli bisiklet tecrübesi olan var mı acaba?
 
Elektrikli Bisiklet Dönüşüm kiti olarak google da arama yapabilirsiniz.
48v 1000w elektrikli Bisiklet kitini öneririm.
 
Selamlar.
Daha önce başka topikte derdimi, başımdan geçenleri anlatmaya çalışmıştım; Elektrikli bisiklet devri
Yaklaşık 5 ay önce bir RKS XS35 elektrikli bisiklet aldık, almak gafletinde bulunduk. 10 gün içinde daha 100 km yapmamışken bozuldu. İlçede servis olarak bir motor tamircisi görünüyor, hiç anlamasa da mecburen oraya götürdük. Servise elektriğe dair 3 parçayı söküp Antep e göndermesini söylemişler, adam el yordamıyla söküp gönderdi, anlamadığı halde. 2 ay sonra (bu arada hep arıyorum Antep'i) bir telefon, parçaların geldi, gel bisikleti al. Aldık, iyi dedik geç de olsa parçalar değişti ( bize Antep merkez yurt dışından beyin gelecek demişti bekleme sebebi olarak), sıkıntısız bineceğiz. Öyle olmadı, 10 gün içinde yine bozuldu, sorun yine aynı üstelik, yolda giderken ya da ilk kalkışlarda motor devreye girmiyor, ne el gazıyla ne pedal sensörüyle. Bu sefer korna ve ön ışık da yanmaz oldu. İlginci motor yürüme modunda (elinizle itmenizi engelleyen, çok düşük hızda tekeri çeviren mod) çalışıyor ama seyir halinde çalışmıyor. Buna istinaden servis! benimde açıklamalarımla beyin de arıza olduğuna kanaat getirdi. Hatta oradayken söktü beyni. Ama sökünce üzerine markörle "sağlam" yazılmış olduğunu farkettik, yani değişmemiş hatta hiç ellenmeden geri gönderilmiş. Daha önce takarken yanlarında olmadığım için bu yazıya denk gelmemiş ve beynin değiştiğine inanmıştım (safça). Bu aşamada antipatik bir tutum takınmak istemedim, nasılsa parça gönderilecek ve bu sefer mutlaka değişecekti. Ancak geldiğinde aynı beyin olup olmadığını kontrol edebilmek adına bu sefer bisikleti orada bırakmayıp eve pedalladım. Bugün aradı yine servis (1 ay daha geçti bu arada) parça geldi, getir takalım. Direk sordum yeni mi diye, hayır aynı beyin direk geri gönderilmiş. Ben zaten kararımı vermiştim aynısı geri gönderilirse garantiyi boşlamak adına. Gidip beyni aldım, garanti vs boşver dedim ustaya, bundan sonra kendi başımızayız. Zira bu aletlerin 100 km de bir periodik bakımı var (belki ilki 100, sonra daha uzun olabilir) ve 400 tl alıyorlar. Eğer bu bakıma girmezseniz zaten yanıyor garanti. ;+). Doğal olarak 4 parça elektronik için (aslında 3 zira en pahalı parça olan pili adamlar zaten değiştirmiyor ya da aylarca bekletiyorlar) sürekli periodik bakıma girip 400+400+400.... gibi bir rutine boyun eğmek de pek akıllıca değil. Beyin Aliexpress te 500-600 TL. Alır takarım, olmadı yine alırım. Batarya bozulmadı, bozuk olanlar ilk başta belli ediyormuş kendini (dediler dostlar). Motor da zor bozuluyor sanki, 2 yetişkin binmedikçe pek sorun çıkacağına ihtimal vermiyorum. Geriye kalan aksam bildik bisiklet. Götürüp yaptırabilirim, kendim yapabilirim vs. Bu arada RKS yi yine aradım küfür dışında etmediğim laf kalmadı. Ama adamlar kanıksamış artık, yüzüne tükürsen yarabbi şükür diyorlar. İlgilenilecekmiş, bir daha olursa yeni kayıt açılırmış, müşteri endekslilermiş, mış, miş...
Yaşım 54 ve hayatımda bu kadar pişmanlık duyduğum başka alışveriş yoktur. Açık ara bu merdiven altı firma başı çeker. İçinizden tüketici mahkemesi vs diyenler olabilir, çok uzun sürüyor ve emek istiyor, hatta avukat. Zamanında bir cep telefonu için uğraştık kazandık ama 1 yıl geçti. O işler çok da kolay ve çözüme yönelik değil. Üstelik elimde fatura dışında tek belge yok. Ne servis bir belge verdi ne Antep. Hepsiyle uğraşmam, belge toplamam gerekecek, tonla kavga gürültü de cabası...
Lafın özü arkadaşlar MJGROUP denilen bu üçkağıtçı firma, RKS, KUBA, BENELLİ, ALFA ROMEO, SKYJET, yazan tüm ürünlerin üreticisi (ya da montajcısı), piyasadaki 20 e-bisikletin 10 u bunların malı. Alırsanız -benim kadar talihsiz olmasanız bile- en iyi ihtimalle 1 seneye kucağınızda kalacak bisiklet. Garanti servis vs hepsi hikaye. Yalan dolan gırla. Ha çöp olmaz belki ama sizin beceriniz ve cebinizle yürüyecek, yolda bol bol üzecek. Hadi sizi üzsün, basar eve gelir tamirine bakarsınız, ama eşiniz çocuğunuz biniyorsa yolda kalacak bu 30-35 kiloluk aletle. Pedalla çok çok zor, katlanıp bagaja da sığmıyor, zaten niye katlanıyor o da meçhul.
E-bisiklet alacaksanız yerli almayın, iki kat verin kalitelisini alın, servisi yakında yoksa almayın, servisi berberse bakkalsa almayın. ;+))
 
(link) az önce donanım haberde denk geldim paylaşmak istedim.
 
Geri