naz34
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 10 Ağustos 2007
- Mesaj
- 829
- Tepki
- 1.112
- Şehir
- Pendik, İstanbul
- Bisiklet
- Carraro
EVLİLERE VE YENİ EVLENECEKLERE...
Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum
benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadasımın son verdigi kurum aynı
zamanda da...
Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan
geçiyor.
Evliligi toplumun dayattıgı şekilde yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkegin muhakkak kadından yaşça büyük olması, egitim seviyesinin erkeğin
lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına ´höt´
dediginde oturmalı kadın...
Yada yumusatıyorlar; efendim kadın erkekten önce çöktügü için hani (dogum
felan) küçük olmalıymış yaşı...
Egitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmis olurmuş, evde kalmakmış
layiki....
ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne ´höt´ dememe gerek kaldı 17 senede, ne de
benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençlesti, ´oo Can bey kapmışsınız çıtırıi´
esprilerine muhatap dahi oldum.
ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım...
Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar farklidir der Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz. Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o ´haklısın bitanem...´ dedik,öfke bitip
fırtına duruldugunda ´ama bi de böyle düsün´ de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektigi
kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan
karşı cins diye sorgulamadık da ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için ´güven´... Ve güvenin ardında
saklanmış bir ´saygı´ vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktık...
Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece,
misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı, eşim ´ne yapıyosun burda?´ diye sordu kapının
eşiginden,
---´uyuyorum´ dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla...
--´kay yana´ dedi
daracık yatakta.
--´ne yapıyosun?´ dedigimde
--´benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim´ dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence dogrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız
hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o
listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu,oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...
Topluma kulaklarını tıkayarak hemde... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtigince...
Dedigi gibi Ataol Behramoglu´ nun;
´... Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yasadın mı büyük yaşayacaksın,
ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dedigimiz şey,
hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmus bir armağandır insana...´
CAN DÜNDAR
Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum
benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadasımın son verdigi kurum aynı
zamanda da...
Evliligimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belkide kuruma inanmamaktan
geçiyor.
Evliligi toplumun dayattıgı şekilde yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkegin muhakkak kadından yaşça büyük olması, egitim seviyesinin erkeğin
lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına ´höt´
dediginde oturmalı kadın...
Yada yumusatıyorlar; efendim kadın erkekten önce çöktügü için hani (dogum
felan) küçük olmalıymış yaşı...
Egitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmis olurmuş, evde kalmakmış
layiki....
ESiM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne ´höt´ dememe gerek kaldı 17 senede, ne de
benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençlesti, ´oo Can bey kapmışsınız çıtırıi´
esprilerine muhatap dahi oldum.
ESiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım...
Kulaga gelen müzik tekse de, onu olusturan notalar farklidir der Halil Cibran...
Bunu unutmadık biz. Ben konusurken o dinledi, Ben dinlerken o konustu 17sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o ´haklısın bitanem...´ dedik,öfke bitip
fırtına duruldugunda ´ama bi de böyle düsün´ de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektigi
kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan
karşı cins diye sorgulamadık da ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için ´güven´... Ve güvenin ardında
saklanmış bir ´saygı´ vardı daima...
Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktık...
Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece,
misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı, eşim ´ne yapıyosun burda?´ diye sordu kapının
eşiginden,
---´uyuyorum´ dedim buz gibi bi sesle...
Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla...
--´kay yana´ dedi
daracık yatakta.
--´ne yapıyosun?´ dedigimde
--´benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim´ dedi...
Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence dogrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız
hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o
listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu,oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...
Topluma kulaklarını tıkayarak hemde... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtigince...
Dedigi gibi Ataol Behramoglu´ nun;
´... Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yasadın mı büyük yaşayacaksın,
ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dedigimiz şey,
hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmus bir armağandır insana...´
CAN DÜNDAR