Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Genç yaşta aramızdan ayrılan Bahadır Gürel'in anısına...

Scudo
Powermetreniz hayırlı olsun sonuçları görünce ortalama güç az çıkmış ancak siz ilk sürüşü tek yapmışsınız ancak rüzgar arkadan esiyor bu sonuç doğrudur büyük oranda ancak dönüşte de pek fark olmamış bana olandan sanki az ölçüyormuş gibi geldi.Aleti yokuşta da test etmenizi bekliyorum.Hız güç sitelerine baktığımda 70 kilo birinin 35 kilometre hızla gitmesi için 225 watt güç üretmesi gerekiyor rüzgar ve diğer koşullar dışında bu sonuçlar karşısında şaşırdım açıkçası ancak yokuş testinde cihaz daha iyi test edilir bana göre.
 
@deadlistcach Güç testi yapmadım, henüz cihazı kullanalı 2 gün oldu. Daha iyi dinlendiğim bir zamanda belki velodromda yaparım.

@dramorey

Şöyle bir durum gördüm: Düz yolda giderken özellikle rüzgarın anlık değişken etkisiyle pedala uyguladığım kuvvet çok değişiyor(muş). Bazen çok basarken bazen de hafif basıyorum çünkü o an hızımı korumaya çalışıyorum. Aslında hızı değil de power değerini korumaya çalışsam gerçek değerlerim ortaya çıkar. Siz de sürerken hissedersiniz; bazen pedal çok direnç uygular çevirmek için güç harcarsınız bazen de pedalı bıraksanız bile hızınız devam eder. Bunlar anlık değişen şeyler; sanıyorum sahilin rüzgar karakteri böyle. Ama yokuş çıkarken farklı bir durum oluyor. Ağırlığımı yukarı doğru taşımak zorunda olduğumdan pedala devamlı aynı kuvveti uygulamam gerekiyor, arada pedala uyguladığım gücü azaltsam hemen yavaşlarım veya durma noktasına gelirim. Bu nedenle yokuşta güç değerlerimde çok değişme olmuyor. Yani arada 0 watt veya 50 watt filan görmüyorum devamlı 200 watt civarı bir değer çıkıyor. Benzer şey rüzgara karşı sürerken de oluyor. Rüzgara karşı giderken pedala uyguladığınız kuvveti azaltamıyorum, yani arada pedala az kuvvet uygulasam da olur diyemiyorum. Böyle yaparsam hızım anında düşüyor. Bu nedenle sanırım yokuş çıkarken ve rüzgara karşı giderken power değerlerim çok tutarlı çıkıyor, 3 saniyelik ortalama gayet yeterli oluyor ama düz yolda çok oynama oluyor 10 saniye ortalamaya yuvarlamam gerekiyor. Ya da düz yolda alternatif çözüm hızıma bakarak gitmek değil gücüme bakarak gitmek. Böyle yaparsam hızım değişken olacak ama power değerlerimde pek sapma olmaz. Aslında gelişmek için de ideal bir yol ama grupla giderken bunu uygulamak mümkün değil. Bir de hafif yokuş çıkış-iniş olan yerlerde power değerini korumak mümkün değil. Çünkü 35-40'la hafif eğimden aşağı inerken daha fazla basmak tam anlamıyla tehlike yaratır.

@Anonim

Kullanım klavuzunda kutuyu mutlaka saklayın diyor. Herhangi bir sorun çıkarsa o kutuyla geri göndermemizi özellikle istiyor.
@Ertan M.

Özellikle yokuşlarda test etmeden düz yolda anlamak güç. Düz yolda hızı belireyen en önemli şeyden biri rüzgarın yönü ve şiddeti diğeri de hava direncine karşı nasıl sürdüğünüz, yani aerodinami. Yalnız 20 dakika 225 watt güç uygulayan 70 kiloluk birisi kategori 4 sınıfına girer ki bu kişi rahatlıkla rüzgarın desteği olmadan 40 km/s hızda ilerler.

Aerodinamik Eklentiler

O konuyla ilgili mesajında hava direnciyle ilgili bir tablo paylaşmıştın. Rüzgarın arkada olmadığı bir durumda 35 km/s hıza çıkmak için 140 watt güç yeterli olabilir gibi görünüyor.


upload_2016-8-15_12-57-11.png



upload_2016-8-15_12-50-54.png
 
@Bahadır Gürel Sol ayakla ölçmesi sanırım sizi şaşırtmıştır.... çoğunlukla sağlak kullanım yaygın olduğu için bu konu atlanmış gibi dusundum acaba doğru mu düşündüm bilemiyorum. Dolayısıyla güçlü olan bacağınızı hesaba alarak fazla değer gösteriyor doğru mudur?
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
denegeyi veren ayaklarınız, ayaklarınızı kaldırıp gitmeyi deneyin. açılarla alakalı olacagını sanmıyorum, bisiklet cok uzun yıllar öncesinde vardı farklı tiplerde, farklı acılarda ama yinede dengede duruyordu, şimdiki açılar matematiksel açılar, dengeden cok işlevsellik olarak açılar verilmekte.
 
Bence dengenin ayaklarla ilgisi yok yıllar önce kanımız çok daha deli akarken yokuş aşağı yolu görünce yüksek hızda hareket halindeyken ayağa kalkar sağ ayağımızı kadronun üstünden sol tarafa atar kadronun üstüne yan şekilde otururduk. Bu durumda iyi ayak da sol taraftayken dengeyi sağlayan şeyin hala ayaklar olduğunu iddia edemeyiz.

Bahsettiğim oturuş pozisyonunda ağırlığın dengeli dağıldığından da şüpheliyim sonuçta tamamen rastgele yapılan bir oturuş...
Yüksek hızdan dolayı ağırlık merkezi kaçıklığını eylemsizlik dengelemiştir diyebilirsiniz ama aynı hareketi düşük hızlarda da yapıyorduk ve durmak ve inmek için gidonu bırakmadan zaten yan oturduğumuz için hemen atlayıveriyorduk. :D Eylemsizlik dışında bir şeyler daha olmalı.

Koruyucu ekipmanlarınız varsa bunları deneyebilirisiniz. Kesinlikle bu işin içinde bir iş var.

Benim kuzenim de daha çocukken kocaman Bisan bisikleti kadronun arasından sol ayağını sokarak sürerdi yani çocuğun bütün vücudu sol tarafta sadece sağ ayağı sağda o da pedala basıp sürebilmek için ve bu şekilde hiç düşmeden sürüyordu. Bu da bir çok teoriye ters bir hareket ama bunlar gerçekler.

Bence lastiğin de dengede katkısı büyük, tabanı/yüzeyi tam düz olmadığı için (teknik terimlerden anlayanlar için "radyüslü" olduğunu da söyleyebiliriz) ağırlık merkezi dışa kayarsa lastik bisikleti ağırlığın yeni merkezinin tersine yatırarak dengeyi sağlıyor. Çünkü eylemsizlik kuvveti bisikleti ileri götürmek istiyor, ileri gitmesi için de dengede olması lazım.

Lastiğin katkısını anlamak için yukarıda söylediğim hareketleri düşünün. Lastik tabanı dümdüz olsaydı sizce bu hareketlerin herhangi biri yapılabilir miydi, bence yapılamazdı en ufak bir denge kaybını dahi tolere edemez düşerdik.

Eylemsizliğin katkısını anlamak için saatte 1 km hızla giderken dengede durmakla saatte 30 km hızla giderken dengede durmak arasındaki zorluk farkını düşünebilirsiniz. Yavaşken dengede durmak çok daha zor çünkü eylemsizlik yok tamamen sizin akrobasi yeteneğinize bağlı.

Sonuç olarak hem eylemsizlikle ilgili hem de lastiğin de dengede katkısı büyük diye düşünüyorum.
 
Konuyu toparlamak adına baştaki soruyu sorayım.

Üzerinde insan olmayan bir bisiklete ilk hız kazandırıldığında bu bisiklet nasıl düşmeden dengede gidebiliyor?

Aşağıdaki "Trail" önemli görünüyor. Hatta otomobil tasarımlarında da buna dikkat ediliyor. Peki soruyu şöyle değiştireyim: "Trail" mesafesi 0 olan bir bisiklet, yani maşası dimdik aşağı inen bir bisiklet hayal edin ve yukarıdaki soruyu yeniden değerlendirin. Bu garip bisiklet dengede gidebilecek mi? Tüm öne sürdüğünüz teorileri tekrar değerlendirerek nasıl açıklarsınız?

upload_2016-8-20_15-30-50.png


http://www.real-world-physics-problems.com/images/xbicycle_physics_6.png.pagespeed.ic.uoYwOeLBbD.png
 
  • Beğen
Tepkiler: münferit vagon
(link)

Trailin katkısı var diyorlar ancak tek başına dengeyi ne sağlamaya ne de bozmaya yetmiyor gibi görülüyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
@hsngrms

Aslında Papadopoulos'u değerli kılan şey (konuyu açarken bahsetmiştim) 100 yıldır bilindiği zannedilen "trail" açıklamasının eksik olduğunu son 10 yıl içinde göstermiş olması, bu makale de onun açıklamasını gösteriyor. İşin içinde ağırlık merkezinin doğru dağıtılması var.
 
@boşgezeninboşkalfası abicim meraba verdigin bilgiler için cok teseekuur ederim . şuan bile çalışmaya devam ediyorum . dün akşam diyarbakırdan batmana bisikletlle gittim geldım hatta güneydogunun en yüksek daglarından bırı olan raman dagına yükseklık 1280 metreye rampaya bisiklet ile tırmandım kondısyonummu yukselteecem hedefım 09.10.2016 da istanbul arnavut köydeki yarışta cok guzel bir derece yapmaktır inşallah calışmaya devam edecem yapacam ve sponsorda ayagıma gelır ..
 
İki tür kas yapımız olduğunu her yerde duyuyor, okuyoruz. Peki bu kas türleri ne işe yarıyor ve ne zaman görev alıyor?

Tip I kaslara dayanıklılık kasları diyoruz (teknik dilde "yavaş kasılan kaslar"), Tip II kaslara güç kasları diyoruz (yine teknik karşılığı "hızlı kasılan kaslar"). İki kas türüne baktığımızda, birisinin kırmızı diğerinin beyaz renkte olduğunu görürüz. Kırmızı kasa rengini veren şey, bu kasın bol oksijenlenmesini sağlayan kan hücreleridir. Beyaz kaslar oksijen yönünden ve kan damarları yönünden fakirdir. Aslında ilk gösterge burasıdır: Tip I kasların çalışma prensibi kan hücreleriyle gelen oksijeni yağ/glikojen yakıtıyla birlikte katalizör olarak kullanmaktır. Tip II kaslar oksijensiz yakıt kullanarak güç üretirler. Mevcut yakıt kaynakları hazır ATP depoları ve kreatindir. Buradan da anlaşılacağı üzere, antrenmanlarda Seviye 7 Sprint (Nöro-kas gücü) ve Seviye 6 (Anaerobik/Oksijensiz Kapasite) bölgelerde büyük iş Tip II kaslara düşer. Seviye 5 (Aerobik Kapasite/VO2max), Seviye 4 (Laktat eşiği/FTP) ve alt bölgelerde büyük iş Tip I kaslara aittir.

Basit bir-iki örnek vereyim: Bir saat boyunca laktat eşiğinde bisiklet sürdüğümüzde çoğunlukla Tip I kaslar iş görür; hatta 3 dakikalık veya 5 dakikalık VO2max interval yaptığımızda bile büyük oranda Tip I kaslar çalışır. Çünkü halen oksijenle yani aldığımız nefesi kullanarak güç üretiyoruz. Ancak şiddeti arttırıp anaerobik bölgeye çıktığımızda -ki bu 0-3 dakika arasıdır- artık büyük işi Tip II kaslar üstlenir, bu nedenle oksijen bu noktada işe yaramaz. Açıkçası nefes alış verişimizin veya kalbimizin artık bir katkısı yoktur.

Bu farkın ne kadar büyük rol oynadığı 1968'de yapılan Meksika Olimpiyatlarında görüldü. 2500 metre irtifada geçen olimpiyatlarda 100-800 metre koşularda dünya ve olimpiyat rekorları kırılırken, 5000-10 bin ve maratonda çok kötü dereceler elde edildi, hatta yarış sonunda sedyelik olanlar oldu. Oksijen azlığı oksijenle güç üretim bölgelerini olumsuz etkiledi.

Peki pratik yoldan Tip I ve Tip II kaslarımızın ne zaman rol aldıklarını kolayca anlayabilir miyiz?

Aşağıdaki vites-kadans tablosunu referans alacağım.

(link)

Diyelim ki 53-14 dişlide ve 70 rpm kadansta bisiklet sürüyorsunuz; ortalama hızınız 33.4 km/s olacaktır. Düşük kadans ve yüksek vites kullandığınız için enerji üretim mekanizmanız çoğunlukla Tip II kasların yardımıyla olacaktır, çünkü çoğunlukla pedala yüksek kuvvet uyguluyorsunuz. Enerji üretim mekanizması anaerobik olduğundan ne kadar güçlü olursanız olun en fazla 3 dakika kadar bu şekilde sürebilirsiniz.

Tam tersine 39-14 dişlide ve 100 rpm kadansta bisiklet sürüyorsunuz; ortalama hızınız 35.1 km/s olacaktır. Yüksek kadans ve düşük vites kullandığınız için enerji üretim mekanizmanız çoğunlukla Tip I kasların yardımıyla olacaktır. Bu noktada oksijenli enerji üretiyorsunuz ve nabzınız esas işi görüyor. Eğer nabzınız laktat eşiğinin üzerindeyse laktat birikir ve en fazla 8 dakika sürersiniz, laktat eşiği altıysa bir saat kadar sürersiniz.
 
@Bahadır Gürel abi gecenki kastamonu yol yarisinda bir arkadas ortalama nabzini 176bpm ile 3,5 saat surus yapmis.Muhtemelen de 1.oldu.Peki bu nabizda bu kadar uzun sure nasil surulur,jel vs. enerji takviyeleri ile yapilabilir mi?
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
Peki vücudun asıl yağ yaktığı kısım, birinci kasların çalıştığı mı toksa diğer kas grubunun çalıştığı zaman mı ?
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
@#ŞARBAY#
Tip 1 esas yag yakan kisimdir.Yaglar sayesinde daha uzun sure surus yapilabilir.Tip 2 ise Kreatin Fosfat ve hazir ATP kullanir.Tip 2'ler hazir bulunan enerji depolarini kullandigi icin cabuk biter.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
Şunu anlasam doğru olur mu?
Dün biraz denedim de doğruladım gibime geldi.
Düz yolda düşük vites, yüksek kadans yapınca daha hızlı ve sürekli hızlı gidebildim. Yüksek vites, düşük kadans olunca kaslar çabuk yoruluyor.
Ayrıca, 3-5 kilo da vermek istiyorum.
Böyle bana iyi gibi geldi, çok terletiyor ama iyi hissettiriyor, dün eve gidince yorgunluktan öte bir mutluluk hali hakimdi :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
@kobalamin
Peki bu depoların yeniden dolması icin ne kadar süre gerekiyor? Bisiklet sürerken yediklerimizin veya elma suyu gibi glikoz içeren gıdaların hemen kaslara ulaşması mümkün mü?
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel
Geri