Admin
Yönetim Kurulu
- Kayıt
- 5 Eylül 2004
- Mesaj
- 1.739
- Tepki
- 2.903
Yağmurda zevkle bisiklet sürmenin şartları mümkün olduğu kadar kuru ve temiz olabilmektir. Eğer bir de hava soğuksa önlem almak kaçınılmazdır. Yağmurda kuru kalmanın ilk koşulu çamurluklu bir bisiklettir. Çamurluklar sizi yoldaki su birikintilerinin, çamurlu-otomobil yağlı kokteyllerin saldırısından korur. Piyasadaki çeşitli tipte çamurluklar bulabilirsiniz. Tabii alacağınız çamurluğun bisikletinizin teker çapına-ölçüsüne- uyması gereklidir. Genel olarak iki tip çamurluk vardır:
Portatif çamurluklar: Bu tipler ön ve arka çatallara bağlanan çeşitli yardımcı parçalar sayesinde birkaç saniye içinde-şaka değil!- sökülüp takılabilen plastik çamurluklardır. Bunların bağlantı yerleri tek noktadan olduğu için özellikle arka tekerin sadece üst bölümünü kaplar. Düşük veya normal hızlarda (10-20 km/saat, yarışçıların normal hızından söz etmiyorum) bu tip çamurluklar iyi bir koruma sağlar. Fakat daha yüksek hızlarda eğer yolda su birikintileri de varsa ve de lastikleriniz dişliyse arka taraftan birer su değirmeni gibi çalışırlar. Derin dişlerin yan yüzeylerinde kalan çamurlu su damlaları merkezkaç kuvvetiyle lastikten havalanır, tekerin dönüşünün yarattığı falso ile öne doğru (futbolcular bunu topla çok iyi yaparlar!), sırtınızın tam ortasına konarlar. (Ondan sonra evde çıngar çıkar). Bu tip çamurluklar, tam koruma sağlamasına karşın kesinlikle kırılmaması ve çok pratik olması nedeniyle tutulmaktadır.
Ön için de kadronun alt borusuna, ön tekere bakacak şekilde bağlanan plaka şeklinde çamurluklar tasarlanmıştır.
Yeni tasarım pratik çamurlukların Bisiklet Gürsel versiyonu:
a) Ön çamurluk: Bunun için sadece 2 adet paket lastiği, 1 adet 1,5 litrelik boş pet şişesine ve de herhangi bir delici, kesici alete ihtiyacınız olacak. Pet şişeyi boylamasına ortadan kesin. bir yarısını kendinize, diğer yarısını da bisikletçi bir arkadaşınıza hediye edebilirsiniz. Böylece çevreye de katkıda bulunursunuz! Delici bir aletiniz yoksa cebinizdeki tükenmez kalem de imdadınıza yetişebilir. Yarım şişenin orta kısmında aralarında 5-6 şişenin orta şekilde 4 adet delik açın. Bu deliklerden paket lastiklerini geçirip, alt kadro borusunun alt kısmına, ön tekere bakacak şekilde matara kafesine veya onun vidalarına tutturun. İşte size pratik bir ön çamurluk! En iyi yeri ancak denemeyle bulabilirsiniz.
b) Arka çamurluk. 10-12 cm. eninde, 40-50cm. boyunda kalınca bir karton, koli parçası, teneke, pleksiglas veya o boyutlarda katlanmış esik- yada yeni- bir gazete gereklidir. Yalnız bu projenizin gerçekleşmesi için arka bagajınızın olması şart. Bir de 1 adet bagaj lastiği, biraz koli bandı veya bir parça ip bulmamız yeterli. Tüm yapacağınız karton ya da koli parçasını bagajnızın üzerien arkaya doğru 15-20 cm. çıkıntı yapacak şekilde tutturmak. Bunun için kancalı lastik veya biraz ip kullanabilirsiniz. bu da oldukça etkili bir arka çamurluk! Tabii çamurluğunuz karton ya da gazete ise çok ıslak koşullarda uzun süre dayanmasını beklemeyin. Ama hiç yoktan iyidir.
3) Tam çamurluklar: Bunlar en etkili çamurluklardır. plastik olanlar tercih edilmelidir. Çünkü bu tipler kırılmaz, yamulmaz ve ses yapmazlar. Takılmaları kolaydır ve bisiklete bir çok noktadan bağlıdır. Arka çamurluk üzerinde kedigözü veya dinamoya bağlı kırmızı emniyet ışığı bulunabilir. Aynı şekilde ön çamurlukta da far bulunabilir. Bazen bu tip çamurlukların arka uç kısımlarında “paçalık” denen çamurluktan daha geniş, genellikle sert plastikten ekler bulunabilir. Bu ekler, -özellikle ön çamurluktaki tekerden geriye doğru sıçrayan suların ayaklara gelmesini engeller.
Eğer dağ bisikletiniz varsa ve bu tip çamurluklara sahipseniz ve de yağmurlu hafta sonları doğaya, araziye çıkıyorsanız işiniz biraz zor. Çamura girdiğinizde “çamurluk” isminin ne enli doğru olduğunu hayretle farkedersiniz. Evet, şehirdeki kurtarıcılarınız artık düşmanınız gibidir. yol almamanız için ellerinden geleni yaparlar. Lastiklere yapışmış çamur toprakları çabucak teker ve çamurluklar arasına sıkışır, gittikçe yoğnlaşır ve ilerlemek imkansız olur. Her 10-15 metrede bir durup sıkışmış çamurları temizlemeniz gerekir. Bu durum, çok sulu çamurlarda ortaya çıkmaz. Ancak ıslak ve gevşek toprakta çok kolay oluşur. İştedağ bisikletlerinde neden çamurluk olmadığı açıklığa kavuşmuştur.
YAĞMURDA GİYİM
Her fiziksel efor sırasında olduğu gibi bisiklete binerken de terleriz. Eğer bu ter uygun bir şekilde dışarı atılmazsa sorunlar başlar. Kuru havalarda eğer aşırı giyinmemişseniz bu pek sorun olmaz. deriden atılan ter giysinizden geçip havaya karışır. Fakat yağmur yağıyor ve sizin de su geçirmeyen yağmurluğunuz var diye boşuna sevinmeyin, çünkü aynı yağmurluk oluşan terinizi de geçirmeyecektir ve sonucunda da içeriden ıslanmanıza yol açacaktır. Bu soruna en iyi çözüm dışarıdaki su damlalarını içeri geçirmeyen fakat içerideki ter buharını dışarıya geçiren bir doku elde etmektir. Uzay araşıtırmaları sırasında NASA tarafından geliştirilen Gore-Tex uzun yıllardır hizmetimizde. Gore bu tür “nefes alan” dokuları piyasaya süren ilk firma. Deri özellikleri içeren bu “kumaşların” tümüne yanlış olarak Gore-Tex denmesi adet olmuştur. Sonradan çeşitli firmalar benzer özellikte kumaşlar üremişlerdir. Jeantex, Sympatex, Entrant, vs. aslında bu tip kumaşlara - genel olarak “nefes alan” denmesi daha doğru olur. Bu dokuların 1cm karesinde birkaç milyar gözenek bulunur. Gözenekler, su damlacıklarından küçük, fakat su buharı zerreciklerinden daha büyük yapılmıştır. Böylece istenen etki elde edilir. Bu dokular genellikle iki kumaş arasında kullanılır. Fakat dikiş yerlerinin de su geçirmemesi için ayrıca bir işlemden geçmesi gerekir. tabii bu tip “nefes alan” giysiler diğerlerine göre oldukça pahalıdır, ama rahatlığı, sağlıklı olması nedeniyle tercih edilmektedir.
SOĞUK HAVADA GİYİM
Soğuk havalarda bisiklete binerken sanılanın aksine çok fazla giyinmeye gerek yoktur. Aşırı giyinilirse kısa süre sonra terleme ortaya çıkar. En ideali, en alta giyilen uzun kollu termal iç giysi, onun üzerine ince polar giymektir. Termal giysiler bilindiği gibi vücut ısısını çok iyi korur, ıslandığı (terden) zaman bile sıcak tutmaya devam eder. Polar ise çok hafif, çok ısıtıcı, su emmeyen, ıslandığında dahi sıcak tutmaya devam eden özelliklere sahiptir. Soğuk iklimlerin vazgeçilmez giysilerinden biridir. Hafifliği ve az yer kaplanması ise, bisikletçilerin en önemli tercih nedenlerindendir. Soğuk ve rüzgarlı havalarda polar üzerine giyilen rüzgarlık son katı oluşturur. Bu arada bacakları da soğuktan korumak gerekir. Çünkü ısınan kasların çok sağukta kalması sakıncalıdır. Bisiklet şortu üzerine giyilen, uzun lycra tayt, çok sağuksa içi polar tayt bu durumu önler. Aşırı soğuklarda uzun süreli bisiklete binerken, çorap ve ayakkabıların ayakları çok sıkmasına dikkat etmek gerekir. Aksi halde kan dolaşımı zorlaşır ve üşüme, donma süreci hızlanır. Basit bir önlem olarak, eski bir çorabı ayakkabınız üzerine, onun üzerine de naylon torba geçirerek bir lastikle bileğinize tutturun. Fakat naylonun bileğe gelen kısmını ayağın terlemesini önlemek için açık bırakın. Bu iş için yapılmış suya ve soğuğa dayanıklı ayakkabı kılıfları da vardır.
Kısa parmaklı yazlık bisiklet eldivenleri, kışın ancak ılık havalırda ve kısa süreli binişlerde kullanılabilir. Bu durumda uzun parmaklı kışlık bisiklet eldivenleri en uygunudur. Normal yün eldivenler, rüzgar geçirdiği için pek tavsiye edilmez. Uzun parmaklı deri eldivenler, çok soğuklarda kayak eldiveni veya benzeri eldivenler tercih edilmelidir. Tabii bu eldivenlerin de bisiklet kullanımını (vites ve fren ) engellememesi gerekir. Normal koşullarda vücut ısısının % 20'si kafadan kaybedilir. Sıcak havalarda havalandırma amacıyla kasklarda bulunan deliklerden, kışın soğuk ve yağmur girer. Başımızı soğuktan korunmak için kaskın altına ince bir yün veya polar bere giyilebilir. Bunun için gerekiyorsa kasktaki ayarlama pedlerini çıkarmak ya da ince olanları takmak yerinde olur. Kaskın üzerine geçirilen su geçirmez kılıflar da vardır.
Yüzümüz de üşümeye en yatkın bölgedir. Korunmak için kayakçıların kullandığı "neopren" yüz maskesi ya da sadece gözeleri açıkta bırakan ince polar "papak" takılabilir. Yün, polar bereniz yoksa veya kulaklarınızı örtmüyorsa alın bandı takılmasında kulak sağlığı açısından yarar vardır. Sonuç olarak soğuk kış günlerinde de gerekli basit önlemler alınarak kuru ve sıcak şekilde bisiklete binmek mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken noktalar, hava çok soğuk diye aşırı giyinmemek, ya da ısındıkça giysileri ayarlamak ve çok fazla terlememeye dikkat etmektir. Bu koşullarda pamuklu giysilerden ıslaklığı olduğu gibi tuttuğu için kesinlikle kaçınmak gerekir.
KIŞIN BİSİKLET KULLANIMI
Görüş uzaklığı . Aslında bu konu bisikletçiden çok motorlu araç sürücülerini ilgilendirir. Yağışlı havalarda, sürücülerin görüş uzaklığı iyice azaldığından, bisikletçinin bunu gözönünde bulundurarak hareket etmesi gerekir. Görüş uzaklığının azalması bisikletçi için de bir sorun olur. Gözlüğünüz yoksa sağanak bir yağmurda yol alırken gözleri açmak zor olur. Gözlüğünüz varsa da oluşan damlalardan ya da gözlüğün iç yüzeyinde oluşan buhardan önünüzü görmeniz oldukça zordur. (Buharı engellemek için pratik bir öneri : gözllük camının iç kısmına az bir miktar jel tipi diş macunu sürün ve yayın. Sonra fazla ovalamadan, üzerinde macun kalmayacak şekilde durulayın. Artık buğu oluşmayacaktır.) Yağmurlu havalarda yollarda oluşan su birikintilerinden geçmemeye özen gösterin çünkü çinde derin bir çukur ya da mazgal delikleri bulunabilir.
Frenleme: Islak havalarda frenlerin etkisi azalır. Böylece durma mesafesi artar. Bunun nedeni ıslak jant üzerinde fren pabucunun bir süre kaymasıdır. Bu süre alüminyum jantlarda çok daha kısadır. Bu tip jantlarda fren sıkıldığı andan itibaren fren yüzeyinin kurumasına kadar bisiklet 5-10 metre yol alır ve ancak bu andan sonra normal işlevini yerine getirir. Krom demir veya boyalı demir jantlarda bu mesafe süratli giderken 25-30 metreyi bulabilir. Bu tip jantlarla ıslak yollarda trafiğe çıkmak pek güvenli değildir. Ya da çok süratli gitmeden, arada bir frenleri hafifçe sıkarak yol alınabilir, böylece jantaları kurutmuş olursunuz.(Hollanda da demir jantlı bisikletlerin trafiğe çıkışı yasaklanmıştı diye duymuştum bir ara)
Kayganlık : Yağışlı havalarda, farklı yüzeyler farklı kayganlıklara neden olur. Islakken, düzgün pürüzsüz asfalt, parke taşlı yollar, mermer yüzeyler, mazgalllar, yaya geçidi veya yol çizgileri, metal kapaklar, tramvay ya da tren rayları son derece kaygan olur. Otobüs duraklarının önü de biriken yağlarla birlikte ıslak havalarda daha da kayganlaşır. Tramvay ya da tren raylarını dik açıda geçmek düşmenizi engeller.
Hızlı dönüşlerde ve her koşulda, bisikleti fazla yartırmamak kayıp düşme riskini azaltır. Dönülen tarafın aksi yönündeki pedalı en aşağı konuma getirip vücudun tüm ağırlığını bu pedala vermek ve bisiklet yerine vücudu dönülen yöne (içe) doğru eğmek görece hızlı ve güvenli bir dönüş sağlar. Ayrıca tüm kaygan (kuru veya ıslak ) yüzeylerde yapıldığı gibi lastiklerin havasını biraz indirmek, değme yüzeyini arttırdığı için kayma riskini azaltır. Islak havalarda pütürlü asfalt yollar en güvenli sürüşü sağlar. kayganlığa neden olan faktörlerin birisi de, dış lastiklerin yüzey profilidir. İri dişili lastikler ıslak asfaltta çok kaygandır Şehirde, bu tip koşullarda sık dişli, diş derinliği az lastikler da iyi sonuç verir. Çamurlu koşullarda a seyrek fakat yüksek dişli lastikler tercih edilmelidir.
KARDA BİSİKLET
Yollar karla kaplandığı zaman da önlemlerinizi aldıysanız karda bisiklet kullanmanını zevkine doyum olmaz. Yol üzerinde 1-2 cm’lik kar tabakası sizi pek etkilemez. Fakat kayganlık, ıslak bir yola göre biraz daha fazladır. Bu, lastiklerle yol arasında ince bir kar tabakasının kaymaya yol açmasından meydana gelir.Fakat kar tabakası tekerin yol zeminine değmesini engelleyecek kadar kalınsa kayma olasılığı çok azalır. sıkışık, toz karda bisikleti dengede tutmak kolaydır. Arka tekerin çekişi iyidir, patinaj yapmaz. Kar ıslak veya yumuşak ise ilerlemek gerçekten zorlaşır. yumuşak karda tekerlek iyice saplanır. Lastiklerin diş aralarına kar dolar, patinaj yapar. Kalın lastikler (2.20) daha az gömüldükleri için bu şartlara uygundur. Buzlu zemin her türlü bisiklet içni tehlike kaynağıdır. Cam gibi buzlu yüzeylerde çok dikkatli olmak gerekir. Ancak buz tutmuş yüzey pütürlüyse, sanıldığı kadar kaygan değildir. Eğer lastikleriniz de dişliyse kayma zorlaşır. Bunlar gibi, kaygan yollarda dikkat edilmesi gereken en önemli iki nokta bisikleti her zaman dik tutmaya çalışmak ve dönüş sırasında ön freni çok dikkatli sıkmak ya da bazı durumlarda hiç sıkmamaktır.
KIŞ BAKIMI
Kış aylarında bisikletiniz biraz daha özen ister. Yağışlı günlerde yatakların içine çamurlu sular girer, zincirinizdeki yağ çabucak yok olur. Kadronun içine de sular dolar ve fren pabuçlarını daha çabuk aşınır. Eğer bisikletinizin çeşitli yatakları contalı tip değilse buraların daha sık açılıp yağlanması gerekir. (Bu tip yatakları olmayanlara pratik bir öneri: millerin üzerine, yatağa girdikleri yere gres yağına batırılmış sicimi birkaç tur dolayın ve düğüm atın. İşte size ucuz bir conta . Gidon yataklarınız için de, özellikle alt yatak için basit bir koruma yöntemi önerebilirim: eski bir lastikten 3-4 cm’lik bir boru kesin. Eğer çatalınızı sökebiliyorsanız lastik parçasını alt yatağın üstüne geçirin. Çatalınızı sökmeden de şerit şeklinde kesilmiş lastiği yatak üzerinde yapıştırabilirsiniz. Bu lastik alt yatağı sudan, çamurdan oldukça korur. Vites mekanizmaları, ruble, zincir çok çamurlu koşullarda tam çalışmayabilir. Özellile rublenin/kasetin dişleri arsına çamur dolarsa pedallarınız kaydırabilir, boşa dönebilir. Bu çamuru, durup sık sık temizlemek gerekir. Çamur bisikletinizin en uzak köşelerine yerleşir. Kurumadan temizlenmesinde fayda vardır. Yataklar contalı tip değilse, basınçlı suyla yıkamak sakıncalıdır. Yatakların yakınındaki çamur, basınçla içeriye itilebilir. Contalı bile olsa suyu yataklara yandan tutmak doğru olur. En iyisi bisikleti çok su harcamadan hortumdan akan su ve bulaşık fırçasıyla yıkamaktır. Bulaşık deterjanı her türlü kiri - yağı çok iyi çıkartır. Kadro üzerindeki kirler için sünger, diğer yerler için bulaşık fırçası kullanmak iyi sonuç verir. Bisikleti (iyice duruladıktan sonra) birkaç kez lastikler üzerinde zıplatın, tekerlerini hızla çevirin, çeşitli yönlere eğin ki sular iyice süzülsün. Sonra "bebeğinizi" iyice kurulayıın. Zinciri kesinlikle yağlayın. Vites mekanizmalarının pivotlarında ince yağ kullanın. Kadronuz demir ya da Cromoly ise, kadronun çeşitli yerlerindeki deliklerden paslanmayı önlemek için WD-40 sprey sıkın.
İşte bisikletiniz kış koşullarına yine hazır. Tabii siz de hazırsanız.
Gürsel Akay
Portatif çamurluklar: Bu tipler ön ve arka çatallara bağlanan çeşitli yardımcı parçalar sayesinde birkaç saniye içinde-şaka değil!- sökülüp takılabilen plastik çamurluklardır. Bunların bağlantı yerleri tek noktadan olduğu için özellikle arka tekerin sadece üst bölümünü kaplar. Düşük veya normal hızlarda (10-20 km/saat, yarışçıların normal hızından söz etmiyorum) bu tip çamurluklar iyi bir koruma sağlar. Fakat daha yüksek hızlarda eğer yolda su birikintileri de varsa ve de lastikleriniz dişliyse arka taraftan birer su değirmeni gibi çalışırlar. Derin dişlerin yan yüzeylerinde kalan çamurlu su damlaları merkezkaç kuvvetiyle lastikten havalanır, tekerin dönüşünün yarattığı falso ile öne doğru (futbolcular bunu topla çok iyi yaparlar!), sırtınızın tam ortasına konarlar. (Ondan sonra evde çıngar çıkar). Bu tip çamurluklar, tam koruma sağlamasına karşın kesinlikle kırılmaması ve çok pratik olması nedeniyle tutulmaktadır.
Ön için de kadronun alt borusuna, ön tekere bakacak şekilde bağlanan plaka şeklinde çamurluklar tasarlanmıştır.
Yeni tasarım pratik çamurlukların Bisiklet Gürsel versiyonu:
a) Ön çamurluk: Bunun için sadece 2 adet paket lastiği, 1 adet 1,5 litrelik boş pet şişesine ve de herhangi bir delici, kesici alete ihtiyacınız olacak. Pet şişeyi boylamasına ortadan kesin. bir yarısını kendinize, diğer yarısını da bisikletçi bir arkadaşınıza hediye edebilirsiniz. Böylece çevreye de katkıda bulunursunuz! Delici bir aletiniz yoksa cebinizdeki tükenmez kalem de imdadınıza yetişebilir. Yarım şişenin orta kısmında aralarında 5-6 şişenin orta şekilde 4 adet delik açın. Bu deliklerden paket lastiklerini geçirip, alt kadro borusunun alt kısmına, ön tekere bakacak şekilde matara kafesine veya onun vidalarına tutturun. İşte size pratik bir ön çamurluk! En iyi yeri ancak denemeyle bulabilirsiniz.
b) Arka çamurluk. 10-12 cm. eninde, 40-50cm. boyunda kalınca bir karton, koli parçası, teneke, pleksiglas veya o boyutlarda katlanmış esik- yada yeni- bir gazete gereklidir. Yalnız bu projenizin gerçekleşmesi için arka bagajınızın olması şart. Bir de 1 adet bagaj lastiği, biraz koli bandı veya bir parça ip bulmamız yeterli. Tüm yapacağınız karton ya da koli parçasını bagajnızın üzerien arkaya doğru 15-20 cm. çıkıntı yapacak şekilde tutturmak. Bunun için kancalı lastik veya biraz ip kullanabilirsiniz. bu da oldukça etkili bir arka çamurluk! Tabii çamurluğunuz karton ya da gazete ise çok ıslak koşullarda uzun süre dayanmasını beklemeyin. Ama hiç yoktan iyidir.
3) Tam çamurluklar: Bunlar en etkili çamurluklardır. plastik olanlar tercih edilmelidir. Çünkü bu tipler kırılmaz, yamulmaz ve ses yapmazlar. Takılmaları kolaydır ve bisiklete bir çok noktadan bağlıdır. Arka çamurluk üzerinde kedigözü veya dinamoya bağlı kırmızı emniyet ışığı bulunabilir. Aynı şekilde ön çamurlukta da far bulunabilir. Bazen bu tip çamurlukların arka uç kısımlarında “paçalık” denen çamurluktan daha geniş, genellikle sert plastikten ekler bulunabilir. Bu ekler, -özellikle ön çamurluktaki tekerden geriye doğru sıçrayan suların ayaklara gelmesini engeller.
Eğer dağ bisikletiniz varsa ve bu tip çamurluklara sahipseniz ve de yağmurlu hafta sonları doğaya, araziye çıkıyorsanız işiniz biraz zor. Çamura girdiğinizde “çamurluk” isminin ne enli doğru olduğunu hayretle farkedersiniz. Evet, şehirdeki kurtarıcılarınız artık düşmanınız gibidir. yol almamanız için ellerinden geleni yaparlar. Lastiklere yapışmış çamur toprakları çabucak teker ve çamurluklar arasına sıkışır, gittikçe yoğnlaşır ve ilerlemek imkansız olur. Her 10-15 metrede bir durup sıkışmış çamurları temizlemeniz gerekir. Bu durum, çok sulu çamurlarda ortaya çıkmaz. Ancak ıslak ve gevşek toprakta çok kolay oluşur. İştedağ bisikletlerinde neden çamurluk olmadığı açıklığa kavuşmuştur.
YAĞMURDA GİYİM
Her fiziksel efor sırasında olduğu gibi bisiklete binerken de terleriz. Eğer bu ter uygun bir şekilde dışarı atılmazsa sorunlar başlar. Kuru havalarda eğer aşırı giyinmemişseniz bu pek sorun olmaz. deriden atılan ter giysinizden geçip havaya karışır. Fakat yağmur yağıyor ve sizin de su geçirmeyen yağmurluğunuz var diye boşuna sevinmeyin, çünkü aynı yağmurluk oluşan terinizi de geçirmeyecektir ve sonucunda da içeriden ıslanmanıza yol açacaktır. Bu soruna en iyi çözüm dışarıdaki su damlalarını içeri geçirmeyen fakat içerideki ter buharını dışarıya geçiren bir doku elde etmektir. Uzay araşıtırmaları sırasında NASA tarafından geliştirilen Gore-Tex uzun yıllardır hizmetimizde. Gore bu tür “nefes alan” dokuları piyasaya süren ilk firma. Deri özellikleri içeren bu “kumaşların” tümüne yanlış olarak Gore-Tex denmesi adet olmuştur. Sonradan çeşitli firmalar benzer özellikte kumaşlar üremişlerdir. Jeantex, Sympatex, Entrant, vs. aslında bu tip kumaşlara - genel olarak “nefes alan” denmesi daha doğru olur. Bu dokuların 1cm karesinde birkaç milyar gözenek bulunur. Gözenekler, su damlacıklarından küçük, fakat su buharı zerreciklerinden daha büyük yapılmıştır. Böylece istenen etki elde edilir. Bu dokular genellikle iki kumaş arasında kullanılır. Fakat dikiş yerlerinin de su geçirmemesi için ayrıca bir işlemden geçmesi gerekir. tabii bu tip “nefes alan” giysiler diğerlerine göre oldukça pahalıdır, ama rahatlığı, sağlıklı olması nedeniyle tercih edilmektedir.
SOĞUK HAVADA GİYİM
Soğuk havalarda bisiklete binerken sanılanın aksine çok fazla giyinmeye gerek yoktur. Aşırı giyinilirse kısa süre sonra terleme ortaya çıkar. En ideali, en alta giyilen uzun kollu termal iç giysi, onun üzerine ince polar giymektir. Termal giysiler bilindiği gibi vücut ısısını çok iyi korur, ıslandığı (terden) zaman bile sıcak tutmaya devam eder. Polar ise çok hafif, çok ısıtıcı, su emmeyen, ıslandığında dahi sıcak tutmaya devam eden özelliklere sahiptir. Soğuk iklimlerin vazgeçilmez giysilerinden biridir. Hafifliği ve az yer kaplanması ise, bisikletçilerin en önemli tercih nedenlerindendir. Soğuk ve rüzgarlı havalarda polar üzerine giyilen rüzgarlık son katı oluşturur. Bu arada bacakları da soğuktan korumak gerekir. Çünkü ısınan kasların çok sağukta kalması sakıncalıdır. Bisiklet şortu üzerine giyilen, uzun lycra tayt, çok sağuksa içi polar tayt bu durumu önler. Aşırı soğuklarda uzun süreli bisiklete binerken, çorap ve ayakkabıların ayakları çok sıkmasına dikkat etmek gerekir. Aksi halde kan dolaşımı zorlaşır ve üşüme, donma süreci hızlanır. Basit bir önlem olarak, eski bir çorabı ayakkabınız üzerine, onun üzerine de naylon torba geçirerek bir lastikle bileğinize tutturun. Fakat naylonun bileğe gelen kısmını ayağın terlemesini önlemek için açık bırakın. Bu iş için yapılmış suya ve soğuğa dayanıklı ayakkabı kılıfları da vardır.
Kısa parmaklı yazlık bisiklet eldivenleri, kışın ancak ılık havalırda ve kısa süreli binişlerde kullanılabilir. Bu durumda uzun parmaklı kışlık bisiklet eldivenleri en uygunudur. Normal yün eldivenler, rüzgar geçirdiği için pek tavsiye edilmez. Uzun parmaklı deri eldivenler, çok soğuklarda kayak eldiveni veya benzeri eldivenler tercih edilmelidir. Tabii bu eldivenlerin de bisiklet kullanımını (vites ve fren ) engellememesi gerekir. Normal koşullarda vücut ısısının % 20'si kafadan kaybedilir. Sıcak havalarda havalandırma amacıyla kasklarda bulunan deliklerden, kışın soğuk ve yağmur girer. Başımızı soğuktan korunmak için kaskın altına ince bir yün veya polar bere giyilebilir. Bunun için gerekiyorsa kasktaki ayarlama pedlerini çıkarmak ya da ince olanları takmak yerinde olur. Kaskın üzerine geçirilen su geçirmez kılıflar da vardır.
Yüzümüz de üşümeye en yatkın bölgedir. Korunmak için kayakçıların kullandığı "neopren" yüz maskesi ya da sadece gözeleri açıkta bırakan ince polar "papak" takılabilir. Yün, polar bereniz yoksa veya kulaklarınızı örtmüyorsa alın bandı takılmasında kulak sağlığı açısından yarar vardır. Sonuç olarak soğuk kış günlerinde de gerekli basit önlemler alınarak kuru ve sıcak şekilde bisiklete binmek mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken noktalar, hava çok soğuk diye aşırı giyinmemek, ya da ısındıkça giysileri ayarlamak ve çok fazla terlememeye dikkat etmektir. Bu koşullarda pamuklu giysilerden ıslaklığı olduğu gibi tuttuğu için kesinlikle kaçınmak gerekir.
KIŞIN BİSİKLET KULLANIMI
Görüş uzaklığı . Aslında bu konu bisikletçiden çok motorlu araç sürücülerini ilgilendirir. Yağışlı havalarda, sürücülerin görüş uzaklığı iyice azaldığından, bisikletçinin bunu gözönünde bulundurarak hareket etmesi gerekir. Görüş uzaklığının azalması bisikletçi için de bir sorun olur. Gözlüğünüz yoksa sağanak bir yağmurda yol alırken gözleri açmak zor olur. Gözlüğünüz varsa da oluşan damlalardan ya da gözlüğün iç yüzeyinde oluşan buhardan önünüzü görmeniz oldukça zordur. (Buharı engellemek için pratik bir öneri : gözllük camının iç kısmına az bir miktar jel tipi diş macunu sürün ve yayın. Sonra fazla ovalamadan, üzerinde macun kalmayacak şekilde durulayın. Artık buğu oluşmayacaktır.) Yağmurlu havalarda yollarda oluşan su birikintilerinden geçmemeye özen gösterin çünkü çinde derin bir çukur ya da mazgal delikleri bulunabilir.
Frenleme: Islak havalarda frenlerin etkisi azalır. Böylece durma mesafesi artar. Bunun nedeni ıslak jant üzerinde fren pabucunun bir süre kaymasıdır. Bu süre alüminyum jantlarda çok daha kısadır. Bu tip jantlarda fren sıkıldığı andan itibaren fren yüzeyinin kurumasına kadar bisiklet 5-10 metre yol alır ve ancak bu andan sonra normal işlevini yerine getirir. Krom demir veya boyalı demir jantlarda bu mesafe süratli giderken 25-30 metreyi bulabilir. Bu tip jantlarla ıslak yollarda trafiğe çıkmak pek güvenli değildir. Ya da çok süratli gitmeden, arada bir frenleri hafifçe sıkarak yol alınabilir, böylece jantaları kurutmuş olursunuz.(Hollanda da demir jantlı bisikletlerin trafiğe çıkışı yasaklanmıştı diye duymuştum bir ara)
Kayganlık : Yağışlı havalarda, farklı yüzeyler farklı kayganlıklara neden olur. Islakken, düzgün pürüzsüz asfalt, parke taşlı yollar, mermer yüzeyler, mazgalllar, yaya geçidi veya yol çizgileri, metal kapaklar, tramvay ya da tren rayları son derece kaygan olur. Otobüs duraklarının önü de biriken yağlarla birlikte ıslak havalarda daha da kayganlaşır. Tramvay ya da tren raylarını dik açıda geçmek düşmenizi engeller.
Hızlı dönüşlerde ve her koşulda, bisikleti fazla yartırmamak kayıp düşme riskini azaltır. Dönülen tarafın aksi yönündeki pedalı en aşağı konuma getirip vücudun tüm ağırlığını bu pedala vermek ve bisiklet yerine vücudu dönülen yöne (içe) doğru eğmek görece hızlı ve güvenli bir dönüş sağlar. Ayrıca tüm kaygan (kuru veya ıslak ) yüzeylerde yapıldığı gibi lastiklerin havasını biraz indirmek, değme yüzeyini arttırdığı için kayma riskini azaltır. Islak havalarda pütürlü asfalt yollar en güvenli sürüşü sağlar. kayganlığa neden olan faktörlerin birisi de, dış lastiklerin yüzey profilidir. İri dişili lastikler ıslak asfaltta çok kaygandır Şehirde, bu tip koşullarda sık dişli, diş derinliği az lastikler da iyi sonuç verir. Çamurlu koşullarda a seyrek fakat yüksek dişli lastikler tercih edilmelidir.
KARDA BİSİKLET
Yollar karla kaplandığı zaman da önlemlerinizi aldıysanız karda bisiklet kullanmanını zevkine doyum olmaz. Yol üzerinde 1-2 cm’lik kar tabakası sizi pek etkilemez. Fakat kayganlık, ıslak bir yola göre biraz daha fazladır. Bu, lastiklerle yol arasında ince bir kar tabakasının kaymaya yol açmasından meydana gelir.Fakat kar tabakası tekerin yol zeminine değmesini engelleyecek kadar kalınsa kayma olasılığı çok azalır. sıkışık, toz karda bisikleti dengede tutmak kolaydır. Arka tekerin çekişi iyidir, patinaj yapmaz. Kar ıslak veya yumuşak ise ilerlemek gerçekten zorlaşır. yumuşak karda tekerlek iyice saplanır. Lastiklerin diş aralarına kar dolar, patinaj yapar. Kalın lastikler (2.20) daha az gömüldükleri için bu şartlara uygundur. Buzlu zemin her türlü bisiklet içni tehlike kaynağıdır. Cam gibi buzlu yüzeylerde çok dikkatli olmak gerekir. Ancak buz tutmuş yüzey pütürlüyse, sanıldığı kadar kaygan değildir. Eğer lastikleriniz de dişliyse kayma zorlaşır. Bunlar gibi, kaygan yollarda dikkat edilmesi gereken en önemli iki nokta bisikleti her zaman dik tutmaya çalışmak ve dönüş sırasında ön freni çok dikkatli sıkmak ya da bazı durumlarda hiç sıkmamaktır.
KIŞ BAKIMI
Kış aylarında bisikletiniz biraz daha özen ister. Yağışlı günlerde yatakların içine çamurlu sular girer, zincirinizdeki yağ çabucak yok olur. Kadronun içine de sular dolar ve fren pabuçlarını daha çabuk aşınır. Eğer bisikletinizin çeşitli yatakları contalı tip değilse buraların daha sık açılıp yağlanması gerekir. (Bu tip yatakları olmayanlara pratik bir öneri: millerin üzerine, yatağa girdikleri yere gres yağına batırılmış sicimi birkaç tur dolayın ve düğüm atın. İşte size ucuz bir conta . Gidon yataklarınız için de, özellikle alt yatak için basit bir koruma yöntemi önerebilirim: eski bir lastikten 3-4 cm’lik bir boru kesin. Eğer çatalınızı sökebiliyorsanız lastik parçasını alt yatağın üstüne geçirin. Çatalınızı sökmeden de şerit şeklinde kesilmiş lastiği yatak üzerinde yapıştırabilirsiniz. Bu lastik alt yatağı sudan, çamurdan oldukça korur. Vites mekanizmaları, ruble, zincir çok çamurlu koşullarda tam çalışmayabilir. Özellile rublenin/kasetin dişleri arsına çamur dolarsa pedallarınız kaydırabilir, boşa dönebilir. Bu çamuru, durup sık sık temizlemek gerekir. Çamur bisikletinizin en uzak köşelerine yerleşir. Kurumadan temizlenmesinde fayda vardır. Yataklar contalı tip değilse, basınçlı suyla yıkamak sakıncalıdır. Yatakların yakınındaki çamur, basınçla içeriye itilebilir. Contalı bile olsa suyu yataklara yandan tutmak doğru olur. En iyisi bisikleti çok su harcamadan hortumdan akan su ve bulaşık fırçasıyla yıkamaktır. Bulaşık deterjanı her türlü kiri - yağı çok iyi çıkartır. Kadro üzerindeki kirler için sünger, diğer yerler için bulaşık fırçası kullanmak iyi sonuç verir. Bisikleti (iyice duruladıktan sonra) birkaç kez lastikler üzerinde zıplatın, tekerlerini hızla çevirin, çeşitli yönlere eğin ki sular iyice süzülsün. Sonra "bebeğinizi" iyice kurulayıın. Zinciri kesinlikle yağlayın. Vites mekanizmalarının pivotlarında ince yağ kullanın. Kadronuz demir ya da Cromoly ise, kadronun çeşitli yerlerindeki deliklerden paslanmayı önlemek için WD-40 sprey sıkın.
İşte bisikletiniz kış koşullarına yine hazır. Tabii siz de hazırsanız.
Gürsel Akay